Kayıp Ruhlar Ormanı

By Asiiiigece

68.9K 6.9K 15.3K

Wattys2018 finalisti MysteryTR 2019'a damga vuran paranormal kazananı. #32 in Fantastik #34 in Fantastik #... More

Birinci Kısım/Kayıp Zaman
Kayıp Zaman/1
Kayıp Zaman#2
Kayıp Zaman#3
İkinci Kısım/ Fırtına
Siyah adam
Fırtınalı Bir Gece
Fırtınalı Bir Gece #2
LEYLÂ
Ölü Orman
Yağmur Adam
Deli
Melek
Dişi Kurt
Kahin
Kardeşlik
Gölge
Kahin ve Yağmur Adam
Uleyf'in Laneti
Açığa Çıkan Sırlar
Tuhaf bir karşılaşma
Fanus
Suçluluk Duygusu
Gökkurt
Üçüncü kısım # Ormanın Kalbi
Ölümcül Anlaşma
Savaşın ayak sesleri
Kurtarış
Karşılaşma
Sonun Başlangıcı
Doğması İmkansız Olan
Dördüncü Kısım & Ruh Geçidi
Karahi
Hükümran
Koku
Yanılsama
FİNAL
Özel Bölüm

Miras

1K 158 366
By Asiiiigece

"Yürüyemiyorum, ayakkabılarım yirmi kilo oldu. "

"Abartma Aslı! Bana yaslanıyorsun üstelik. "

"Hı öyle mi beyefendi! İstemiyorsan bırakabilirim
yani. "

"Aman aman! En son bıraktım da gördüm ne olduğunu. Beş dakikada sır oldun. "

"Yahu Gökkurt vallahi ne olduğunu hatırlamıyorum! "

"Öyle olsun bakalım, şurdan bir kurtulalım alacağım ifadeni. "

Uzaktan birisi onların halini görse bir yandan acırken bir yandan da kahkahalarla gülerdi. Aslı vantuz gibi Gökkurt'un koluna yapışmış, zavallı Gökkurt Aslı'nın tutunduğu sol omzu aşağı eğilmiş, adım atarken sol ayağı ağırlıktan daha fazla çamura batıyordu. Yeni yeni dinmeye başlayan yağmur üstlerinden geçmiş ikisi de lağım farelerine dönmüştü. Ayakları çamurdan çıktığında ikişer kilo çamuru da beraberinde kaldırıyordu. Her adımları ağır çekim film yavaşlığında kalkıyor, iniyordu.

Arada sırada denk gelen çıplak ağaçlara tutunarak ayaklarındaki çamuru sıyırıyorlar, sonra kaldıkları yerden işkence yürüyüşe devam ediyorlardı.

Aslı'nın saçları sarı rengini kaybetmiş acayip bir renge bürünmüştü. Kimi yerleri kahverengiye çalıyor, yer yer sarı teller göze çarpsa da kirli kahve hakimiyet kurmuştu.

Bedenine yapışan kıyafetleri çamurla özdeşleşmiş, hangi renk olduğu anlaşılmaz olmuştu. Öyle pespaye olmuştu ki hapishane kaçkını olduğu düşünülebilirdi.
Tabii Gökkurt'un da ondan aşağı kalır yanı yoktu.

Bir zamanlar mavi olan kotu baldırlardan itibaren çamura bulanmış kahverengi bile denilemeyecek bir renge bürünmüştü. Üstündeki gömleği sırtına sıçrayan çamurlardan nasibini almış arkası başka renk önü başka renk olmuştu.

Darma dumandı ikisi de. Bu hallerine bakmadan konuşmayı başarıyor olmaları da üstüne tuz biber oluyordu.

"Daha çok var mı? Yürüyemez oldum. "

"Ordan bakınca biliyor gibi mi duruyorum Aslı? Ne bileyim ben. Şu lanet ormandan bir çıkalım başka şey istemem. "

"Offff Gökkurt offfff! Ağlayacağım he. "

"Az bile sana! Ağla. Gider misin başını alıp, al işte. "

"Yahu Gökkurt vallahi.. "

"Ya tamam sus! Anladık, hatırlamıyorsun. "

Aslı dudaklarını büzdü, başını önüne eğip çamur deryasına odaklandı. Daha ne kadar sürecekti bu işkence?
Gökkurt inanmış gibi durmuyordu. Oysa doğruyu söylemişti. Beyninin hafıza kısmı bir bölümünü tozlu odalara kitlemiş, ona göstermiyordu. Sürekli neler olduğunu düşünürken zihnine düşen anlamını bilmediği bir kaç kelime oluyordu. Çıldırması işten bile değilken bir de Gökkurt'a hesap vermek, çığlık çığlığa bağırarak kaçma isteğiyle dolmasına neden oluyordu.

Bu fırtına beynini yakmıştı. Evet evet tüm bunların nedeni fırtınaydı. Kendince bir suçlu bulmaya çalışırken aslında en masumu suçlu ilan etmişti. Fırtına Karahi'yi yıkmak için kuduruyor, yıkıp geçiyordu. Doğa çığlık çığlığa haykırıyor insanları uyarıyordu.

"Karahi burda ! Lanetli ruh hüküm sürmeye geliyor. "

Kimseye sesini duyuramadıkça daha çok sinirleniyor, daha çok gürlüyor. Alfa gelse duyacak sesini, anlayacak derdini, Alfa sessizliğini koruyor. Karahi gücünü arttırıyor. Doğa bunları görürken sessiz kalmasını beklemek ahmaklık değil de nedir?

Karşılarında yanmış ve bir kısmı çökmüş Hayri'nin evi belirdiğinde ikisi de yürümeyi bırakıp boğazları düğüm düğüm evi  izlediler. Gökkurt'un gözlerinde hâlâ dedesinin ışıltılı yüzü vardı. Kapıyı açısı, sarılışı, bir daha ya görürüm ya görmem deyişi ve söylediği son cümleler.

"Şöminenin önünde, tahtaların altında sana ait bir şey var."

'Ya yandıysa ?'

İçine düşen korkuyla birlikte kolunda Aslı olduğu halde eve doğru koşmaya başladı.

Aslı, " Ne oldu?" dese de cevap vermeden koşuyordu. Emanetini almalıydı. Dedesi ona ne bırakmış olabilirdi ki ?

Yarısı çökmüş evin dibinde karamsarlık içinde yürümeyi bıraktığında dedesinin dediği emaneti nasıl bulacağını düşünüyordu. Çatı tamamen çökmüştü. Taban ve tavan bir araya karışmış ayakta kalmayı başaran parçalar ise her an yere inmeye hazır gibi duruyordu.

Gökkurt içeri nasıl gireceğini düşünürken Aslı onun kolunu bırakıp eve doğru yürümeye başladı. Adımını  ilk kalas parçasına atarken Gökkurt arkasından bağırdı.

"Aslı ne yapıyorsun sen !"

Aslı'dan ses yok.

"Aslı dur ölümüne mi susadın?"

Aslı yanmış evin çökmeye yüz tutan bölümüne ayak basıyor.

Gökkurt başını iki yana sallayarak Onun arkasından çürük kalasların arasına "Aslı dur bekle !" diyerek  dalıyor. Aslı tepkisiz, eskiden şöminenin olduğu yere geliyor.
Yere eğilip dizlerinin üstüne çöküyor ve elleriyle yanmış tahtaları oynatıyor.

Gökkurt, "Aslı sen ne arıyorsun? " diyerek yanına geliyor. Aslı duymuyor.

Görevine odaklanmış bir gönül çırağı gibi aşkla tahtaları çekip atıyor.
Elini açılan boşluğa uzatıp feryat figan Onu  çağıran emaneti çekip alıyor.

"Espriyum fastmin yühu şveym. "

(Doğanın hükümranı buraya gel!) 

Aslı'nın gözünden damla damla yaşlar akarken bin asırlık savaş zihnine yansıyor. Görüntüler o kadar canlı ve gerçek ki Aslı çığlık atarak emaneti göğsüne basıyor. Alnından akan boncuk boncuk terler gözlerine doluyor. Gökkurt elini Aslı'nın omzuna koyup Onu sarsıyor, Aslı oralı olmuyor. Onun aklı hafsalası çoktan bin asır öncesine kayıp gitmiş.

İki kabile bozkırın tozlu topraklarında  karşılıklı  durmuş meydan okuyor. İki Kurt, bir siyah adam sivri dişlerini sergileyerek konuşuyor. Her kelimesini duyduğu sözcükler beyninde yankı yapıyor.

"Kiminle dövüşeceksin Karahi? Ben mi Balaya mı?"

Geceden kara adam pis sırıtışıyla cevap veriyor.

"Seninle Bozkurt."

Savaş naraları atılıyor bozkırda. Kan, kemik, savrulan el, kol, bacak ve kafalar havada uçuşuyor.
Aslı ağlıyor.

Gökkurt Onu tutup göğsüne çekiyor, Aslı hissetmiyor.

Kara adam Bozkurt'la kıyasıya vuruşuyor.
Bozkurt bozkırda son nefesini veriyor.
Bir kurt ağzını yukarı verip bir dilek diliyor.

"Karahanlı'ların ruhları senin tutsağın olsun, Onları öyle bir hapset ki varlıklarından kimsenin haberi olmasın. Dünya durdukça lanetim üzerlerinde kol gezsin."

Kurt başını yere eğdiğinde kara adamların ruhları bedenlerinden ayrılıp kapkara bir ormana hapsoluyor. Kurt Aslı'nın zihnine dokunuyor.

"Sen benim halefimsin Balaya'nın torunu. Doğanın yeni hükümranı sensin. Benim yaptığım laneti bozacak tek kişi sensin. "

Bir çığlık;
Canhıraş bir çığlık.
Yürekten kopup gelen dehşete düşmüş bir Aslı'nın ağzından kopan tiz çığlık.
Ona sımsıkı sarılan Gökkurt.

Zihninde tazelenen anı kırıntıları çığlıklarının nedeni.

"Zihn se merlahimra fuilim ka mern yaşa, mern tuha, mern radva!"

(Gel buraya boz laneti. Yaşam, güç ve hüküm benim olsun. )

Diye zihnine fısıldayan siyah adam ve görüntüler. Onu öpüşü, sarılışı ve söylediği cümle.

"Mern yaşa, mern tuha, mern radva."
(Yaşam, güç ve hüküm senin olsun.)

Şimdi kabus diyerek kendini avuttuğu sahnelerin gerçekliği yüreğini dağlıyor, ağzından çığlık olarak dökülüp yanmış ağaçlara çarparak yankı yapıyor.

*****

Tak...

Tak....

Tak...

Elindeki keseri belli aralıklarla ve amaçla ağacın gövdesine indiriyor.

Tak..

Tak..

Tak..

"Efendim yeni gelenleri ne yapalım? "

Adam keserin arkasıyla çiviyi ağaca çakarken arkasında beliren yüzü olmayan adam elleri önünde bağlı duruyor sorduğu sorunun cevabını bekliyordu.

Tak..

Tak..

Karahi derin düşüncelere dalmış gibiydi. Kulağına tiz çığlık değdiginde dudağının ucu yukarı doğru kıvrıldı.

"Senhir menafi sivermeka!"

(Sevgilim, sonunda anladın!)

Tak..

Tak..

Karanlık ormanda evini inşaa eden bir Karahi, öğrendiği gerçekle haykıran Aslı, herşeyden habersiz Aslı'ya sarılmış neler olduğunu anlamaya çalışan Gökkurt, sorduğu sorunun cevabını bekleyen yağmur adam, tüm bunların üzerine düşen ilk yağmur damlası.

Çakan ilk şimşek, kasabanın herhangi bir yerinde ölümüne ilk adımını atan kadın. ....

Continue Reading

You'll Also Like

İHTİLAL By Fatma Demir

Mystery / Thriller

801K 28K 63
"Benimle oynarken iyi düşün." diye hırladı. Sesi karnımı burkarken dudaklarıma kilitlenmiş bakışlarını görünce karanlığın verdiği cesaretle güldüm. "...
15.1M 611K 54
"Soyun!" "Ne?" Yaşlı adam oturduğu masada kaşlarını çatmıştı ki yanındaki kadın tebessüm ederek bana döndü. "Sadece hırkanı çıkar ve bize sol kolunu...
2.3K 237 8
yıllar yılı süren arkadaşlıktan aşka dönüşüm... biraz eğlence, biraz kaos, biraz da aşk.
18.4K 1.3K 17
ASKER&DOKTOR 🍂 (Muşlu bir asker adam ile Mardinli bir doktor kadının hikâyesi!!!) 🍂 Mardindi orası! Cahilliğin geliştiği ama aklın gelişmediği bir...