Şuan toplantı odasındaydık ve babalarımız birşey söylemek için bize bakıyordu.
Sinan amca
"Şuan size ne söyleyeceğimizi merak ediyor olmazsınız."
Duru'nun babası, Sinan amcanın söylediği şeyle onu onaylamıştık.
Sinan amca
"Şimdi size özel güçlerinizi açıklayacağım. Ayriyeten, ortak olan güçlerinizi de söyleyecegim."
Hepimiz onaylayıp pür dikkat dinlemeye başlamıştık.
Sinan amca
"Rüya, özel gücün Elektirik akımı. Vücudunda bir elektrik akımı var ve bunu dışa yansıtabilirsin. Yani rakibine elektrik enerjisi vererek, etkisiz hale getirebilirsin."
Sinan amca bu sefer Yaren'e dönmüştü.
Sinan amca
"Yaren, senin özel gücünse Toprak elementi. Toprağı kontrol edebilirsin. Veya topraktan herhangi birşey çıkabilirsin."
Yaren, memnunca gülümsediğinde önüme dönmüştüm. Açıkçası kendi gücümü çok merak ediyordum.
Sinan amca
"Duru, senin gücün Su elementi. Suyla ilgili birçok şey yapabilirsin. En önemlisi, suyun altında rahatça nefes alabilirsin."
Aslı
"Bildiğin balık kız."
Biz gülerken Duru söylenmekle meşguldü.
Sinan amca
"Aslı, Seni gücün Ateş elementi. Ateşi herşeyde kullanabilirsin. Ancak ateşi kontrol ederken çok dikkatli olmalısın."
Aslı
"İşte bu bebeğim."
Deli bu kız ya.
Sinan amca
"Dolunay, senin gücün daha farklı. Bir element değil."
Dolunay
"Nedir?"
Sinan amca
"Ruh kontrolü."
Dolunay
"Ne?"
Ben
"O da ne?"
Sinan amca
"Ruh kontrolü, düşündüğünüz gibi birşey değil. Aslında bu güçle birçok şey yapılabilir. Karşındaki kişinin kim olduğunu da anlayabilirsin."
Esra
"Vaay çok havalı."
Aslı
"Aynen."
Sinan amca
"Esra, senin gücün Güneş ışığı."
Ben
"Aklıma çok güzel şeyler geliyor."
Duru
"Aynen."
Sinan amca
"Güneş ışığı gücüyle kör edici bir ışık çıkarabilirsin. Onunla rakibini etkileyip, etkisiz hale getirebilirsin."
Esra
"Güzelmiş. Sevdim."
Eliyle okey işareti yaptığına hepimiz gülmüştük.
Sinan amca
"Ve son olarak, Açelya."
Sonunda sıra bana geldiğinde istemsizce gerilmiştim.
Sinan amca
"Açelya, senin gücün dünyada ki en önemli güç. Yani Oliks'in rüzgarı."
Ben
"O nedir?"
Sinan amca
"Oliks'in rüzgarı, bir çeşit hava elementi. Ancak, hava elementinden çok daha güçlü bir rüzgardır. Soğuk ve mavi bir rüzgardır. Ama bunu yanında çok daha önemli birşey var."
Ben
"Nedir?"
Sinan amca
"Bu güç dünyada sadece sende var. Senden önce, yıllar önce doğan Oliks'te vardı. Yani bu gücün asıl sahibi. Kendisi öleli asırlar oluyor ancak, şuana kadar gücünü kimseye vermemiş. Şimdi ise ruh olarak yaşayan Oliks, bu güç için seni seçmiştir. Bu yüzden, bu güçle yapabileceğin çok şey var."
Ben
"Bu gücü, yani demek istediğim, Oliks bu gücü neden bana vermiş?"
Sinan amca
"İşte bunu cevabını kimse bilmiyor."
Ben
"Peki, gücümle yapabileceğim çok şey olduğunu söylemiştiniz. Onlar nedir?"
Sinan amca
"İstediğin zaman büyük bir kasırga yaratabilirsin. Rüzgarın hızını sen belirlersin. Birde en önemli özelliklerden biride, Oliks'in rüzgarına dönüşmen."
Hepimiz
"Ne!!?"
Ben
"Dönüşmek mi? Nasıl?"
Sinan amca
"Oliks'in rüzgarı, mavi renkli bir rüzgardır. Yani istersen, o mavi renkli rüzgara dönüşebilirsin. Normal uçama gücünün olup olmadığını pek bilmiyorum açıkçası."
Ben
"Bu çok güzelmiş."
Esra
"Aynen."
Duru
"Birde çok havalı."
Sinan amca
"Bunun gibi başka özelliklerinde var. Misal, rüzgarı kullanarak kalkan oluşturabilirsin. Nesneleri hareket ettirebilirsin."
Ağzım açık Sinan amcanın söylediklerini sindirmeye çalışıyordum. Gücümü çok beğenmiştim. Ancak hala Oliks'in bu gücü neden bana verdiğini çözememiştim.
Sinan amca
"O zaman şimdi ortak olan güçlerinize geçelim."
Hepimiz önce birbirimize bakıp, ardından Sinan amcaya dönmüştük.
Sinan amca
"Öncelikle, ortak gücünüz hissetme. Herşeyi hissedebilirsiniz. Biliyorsunuz ki, bu dünyada tek özel güç sizde yok. Tamam, Oliks'in rüzgarı sadece Açelya'da olabilir. Ancak, kötü ruhlarda vardır. Bu ruhlar görünmez olduklarından, işiniz biraz zordur. Ancak hissetme gücünüzle, size yaklaşan ruh veya başka birşeyi hissedebilirsiniz."
Yaren
"Tamam ama, kötü ruhlar nerde karşımıza çıkacak ki?"
Sinan amca
"Kötü ruhlar, isterlerse insan şekillerini alabilirler. Bu şekilde size zarar verebilirler. Ama yanlış anlamayın. Kötü ruhlar zaten insan. Sadece dünya üzerinde daha rahat dolaşabilmek için ruh hallerini alırlar."
Esra
"Vay be."
Yaren
"Peki, Dolunay'ın gücüyle bir alakası var mı bu ruhların? Hani gücü ruh kontrolü ya. O yüzden dedim."
Sinan amca
"Evet var. Aranızda ruhu yok edebilen tek kişi Dolunay."
Duru
"Peki diyelim, o ruhlar bizede geldi, o zaman ne olucak?"
Sinan amca
"İşte diğer bir ortak gücünüzde bu. Siz sadece ruhları alabilirsiniz. Ancak Dolunay, onları yok etmekle yükümlü. Siz sadece size verilen, görünmez şişelere ruhları koyabilirsiniz."
Ben
"Şişe mi?"
Sinan amca
"Evet şişe. Sadece ruhları yendiğiniz zaman ortaya çıkan şişeler."
Aslı
"Çok havalı değil mi?"
Ben
"Aynen. Çok hoşuma gitti."
Sinan amca
"O zaman şimdi eğitimlere başlayabilirsiniz. Herkes bahçeye çıksın."
Sinan amcayı onaylayıp bahçeye çıkmıştık. İstemsizce heyecanlanmıştım.
Babam
"Hazır mısım kızım?"
Ben
"Evet baba."
Babam
"Başlayalım o zaman. Öncelikle kendini rahatlat. Gerilme."
Derin bir nefes alıp, rahatlamaya çalıştım. Derin derin aldığım nefesler sonucu, biraz olsun rahatlamıştım.
Babam
"Şimdi, gözlerini kapat ve rüzgarı iliklerine kadar hisset."
Dediğini yapıp gözlerimi kapattım ve rüzgarı hissetmeye başladım.
Babam
"Unutma, rüzgarı sen kontrol edebilirsin. Bu yüzden şimdi rüzgarı yavaşça hızlandırmaya çalış. Rüzgarın, biraz daha hızlandığını düşün."
Dedikleri aklımda teker teker yer edinirken, düşündüğüm tek şey rüzgarın biraz daha hızlandığıydı.
Babam
"Oluyor. Şimdi biraz daha hızlandır."
Vücuduma değen rüzgar dahada hızlandığın da, kendimi zorlayarak en hızlı seviyeye getirmiştim.
Babam
"Yavaşça gözlerini aç."
Gözlerimi açıp etrafa baktığımda, hala hızlı olan mavi rüzgarı görmem bir olmuştu. Demek Oliks'in rüzgarı buydu. Gerçekte çok daha güzeldi. Gözlerimi mavi rüzgardan çekip etrafta gezdirdim. Bahçedeki birçok şey dağılmış, Sinan amca ise kızları oluşturduğu koruma kalkanının içine almıştı.
Mavi rüzgar, Oliks'in rüzgarı. Artık benimdi. Her ne kadar, Oliks'in gücünü bana vermesini anlamlandıramasam da, kesinlikle bundan şikayetçi değildim.
Yüzümdeki gülümseme büyürken, tek odaklandığım bu mavi rüzgardı.
Artık yavaş yavaş durdurmam gerektiğini anladığımda, yavaşça rüzgarın şiddetini düşürdüm.
Kızlar bana hayranlıkla bakarken, onlara gülümsemiştim.
Hızla yanıma gelip, toplu sarılma yaptığımızda, böyle arkadaşlara sahip olduğum için ne kadar şanslı olduğumu düşünüyordum.
•••••••••••••••••••••••
Aslı
"Ah! Cidden çok yoruldum."
Şuan salonda oturmuş dinleniyorduk. Hepimizde ciddi anlamda yorulmuştuk.
Rüya başını dizlerime koyduğunda, refleks olarak elim saçlarına gitmiş ve okşamaya başlamıştım.
Rüya
"Uykum var."
Ben
"Benimde."
Yaren
"Odaya çıkmaya üşendiğimi söylemiş miydim?"
Hepimiz
"Evet!"
Yaren
"İyi o zaman."
Ortamda sessizlik olduğunda, kafamı geriye atarak, gözlerimi yumdum.
Aslı
"O değilde, biz koruma işine ne zaman başlayacağız?"
Kafamı kaldırıp kızlara baktım. Babam birkaç şey anlatmıştı.
Ben
"Babamdan duyduğuma göre, yarın şu Binwoo denilenle görüşecekmişiz. Bize şartlarını söyleyecekmiş. Ertesi günün sabahıda, o grupla tanışacakmışız."
Yaren
"Tanışmak?"
Ben
"Evet. Sanki tesadüfmüş gibi tanışacakmışız."
Dolunay
"Zaten böyle olması gerekmiyor muydu?"
Duru
"Aynen. Sonuçta bizim, birer Koruyucu Melek olduğumuzu bilmiyorlar."
Ben
"Aynen."
Gözlerim benim isteğim dışında kapanmaya başladığında, Rüya'yı dizimden kaldırdım ve ayağı kalktım.
Rüya
"Nereye?"
Ben
"Uyumaya. Size iyi geceler."
Hepsi
"İyi geceler."
Odama çıkıp, kendimi yatağıma attığımda, aklıma Yoongi -diğer adıyla Suga- denen çocuk gelmişti. Babam, daha sonra bakarım diye bana resmini atmıştı.
Yandaki komidinden telefonumu alıp, galeriye girdim.
Ardından resmini açıp incelemeye başladım.
Resime baktığımda bile içki ve sigara bağımlısı biri olduğunu anlamıştım.
Ama ne olursa olsun, onu iyileştirecektim.