...

By iiwanttolivee

3.9M 34.2K 20.3K

More

1.BÖLÜM
2.BÖLÜM
3.BÖLÜM
4.BÖLÜM
ÖZEL BÖLÜM
~Açıklama~
Duyuru

5.BÖLÜM

118K 5.1K 2.9K
By iiwanttolivee






Gencer Abi'nin dedikleri hâlâ kafamın içinde uğulduyordu. Tıpkı beş ay önce olduğu gibi şok içinde kalmıştım.
Gencer Abi elindeki telefonla benim olduğum tarafa dönünce gözlerimi yakaladı. O anda benim duyduğumu anladı.

"Biricik ben seviyorum."

İnkâr etmezdi biliyordum. Gencer Abi seviyorsa seviyorum deyip arkasında dururdu.

Tam devam edecekken evin kapısı açıldı.

"Gencer nerde kaldın? Sen de hoşgeldin Biricik geçin içeri hadi."

"Yok Cennet Teyze'ciğim saol, ben Mert'i alıp gideyim. Bir de bir poşet varmış sanırım onu da alayım."

"Ha tamam dur ben Mert'i çağırıp poşeti getireyim."

Cennet Teyze gidince yine kapıda Gencer Abi ile kaldık.

"Bu konuyu konuşalım Biricik."

"Tamam abi tamam. Konuşuruz."

Bir dakika sonra Mert kapıya geldi.

"Oo Mert Başkan nasılsın?"

Mert başını dikleştirip Gencer Abi'ye baktı.
Geçenki yaptığı davranış sadece Emir'e olan tepkiden doğmuştu. Normalde Gencer Abi'yi çok severdi.

"İyiyim Gencer Abi sen nasılsın?"

"Ben de iyiyim düzelttiniz mi bizim keratayla aranızı?"

Gencer Abi bunu yaparken Mert'in saçlarını karıştırmıştı.

"Düzelttik abi. "

Daha sonra kapıda Cennet Teyze'yi bekledik. Birkaç dakika sonra elinde büyükçe poşetle gelmişti.

"Al kuzum. İçinde kullanmadığımız kıyafetler var. Annen sizin oraya gelen ihtiyacı olan bir aileye verecekmiş."

"Tamam Cennet Teyze'm. Gidelim biz artık."

Cennet Teyze şöyle bir etrafı kolaçan etti.

"İstersen Gencer bıraksın sizi."

"Yok yok gideriz biz hava daha tam kararmadı. İyi akşamlar."

Onlar da iyi akşamlar dileyince Mert'le evin yolunu tuttuk.

Bir süre sonra sessizlik canımı sıktı.

"Şşt bücürük nasıl barıştınız Emir'le?"

"Abla ben çocuk muyum? Ne bücürüğü?"

Hayretle baktım. Ulan daha geçen çocuğuz biz demişti bu antenli. İşine gelince gayet çocuk oluyordu.

"Emir'le konuştuk özür diledi. İstersem ben de onun oyun arkadaşıyla oynayabilirmişim."

Al gülüm ver gülüm gibi bir şey. Ama biz buna kısaca şerefi kırık insanların yapacağı şeyler diyebiliriz.

"Oynayacak mısın?"

Omuz silkti. Başını bana çevirdi. Elimdeki poşetin ağırlığı kendini belli etmişti.

"Neden olmasın? Burcu da gayet güzel."

Kardeşim diye demiyorum biraz kanı bozuktu. Sen git Gizem için en yakın arkadaşınla tartış sonra başka bir kızla oyna. Neyse ki çocuk olmak burada devreye giriyordu. Çocuk olduğun zaman bazı şeylerin doğruluğunu sorgulayamıyordun.

Gencer Abi'nin Nazlı'yı sevme fikrini beş ay önce kabullenmiştim. Başlarda idrak edemesem de bir araya geldiğimiz zamanlarda kaçamak bakışları, Nazlı'ya olan ilgisi anlamama yetmişti.

Nazlı'nın tepkisinin olumsuz yönde olacağını bilmek canımı sıkıyordu. Nazlı asla kendi bildiği değerlerinden taviz vermezdi. Ona göre abi abiydi, arkadaş arkadaştı, sevgili sevgiliydi. Insanlara koyduğu sıfattan çıkarmak istemezdi.
Gencer Abi eğer gerçekten Nazlı'yla birlikte olmak istiyorsa çok uğraşması gerekti.

Ona ne diyeceğimi bilmiyordum. En azından gizliden bilmek daha iyiydi. Ne diyebilirim ki? 'Gencer Abi seviyorsan git bir konuş bence.' mi? Saçmaydı. Derin bir nefes aldım. Ne vardı sanki iki dakika daha geç gitseydim. En azından bu ağırlık omuzlarıma yüklenmezdi.

Yolun geri kalanında ben Mert'e takıldım. Mert'de sürekli bir çocuk gibi davrandığımı biraz daha olgun olmam gerektiğinden falan bahsetti, haspam.

Eve geldiğimizde anneme poşeti uzattım.

"Al sırf bu poşet için nelere katlandım?"

"Aman sanki şehir dışına gönderdim. Şuradan şura Cennet Teyze'nler.".

Ah anne keşke şehir dışına gönderseydin. En azından böyle ne yapacağını bilmez halde olmazdım.

"Babam hâlâ dükkanda mı?"

"Dükkanda. Gelsin senin şu tercih meselesini konuşalım. Halledelim."

Başımı aşağı yukarı sallayıp odama ilerledim. Bu kadar düşünmek bana hiç iyi gelmiyordu. Odama girince direk yatağa attım kendimi. Düşünmeyecektim. Hem ben sadece duymuştum ne yapabilirim? Nazlı'ya karşı kendimi suçlu hissetmem normal miydi? Yüzümü ellerimle sıvazlayıp ayağa kalktım. Üzerime pijamalarımı geçirecektim. Aynanın karşısına geçip yansımama baktım. Güzel kızdım vallahi.

Esmer tenim, standartlara göre çok çok uzun boyum vardı. Kahverengi gözlerim, kaşlarım, şekilli dudaklaklarım ve biçimli burnum tam bir uyum içindeydi. Koyu kestane saçlarım omuzlarımın biraz daha aşağısındaydı.

Dolabımın başına geçip unicornlu pijamalarımı giydim. Saçlarımı ev topuzu yapıp tekrar yatağa oturdum.

Babam gelince yemek yiyip tercih meselesini konuşacaktık. Tercih işini çocuklarla yapmak istiyordum. Bu zamana kadar her şeyi beraber yapmıştık. Bunu da birlikte yapmak istiyordum. Biraz internette takıldıktan sonra. Odamdan çıktım. Babamın gelmesine az kalmıştı. Anneme sofrada yardım edebilirdim.

Mutfağa gittiğimde annem beni görünce hemen başladı.

"Aman siz odanızdan çıkmasaydınız. Biz hallederdik zahmet ettiniz."

"Ben de seni anne."

Bunu aşırı tatlı bir yapmacıklıkla söylemiştim. Çatal, kaşık ve tabakları masaya götürüp yerleştirdim. Masanın geri kalanını da hazırlandığımda babam çoktan gelmişti.

"Hoşgeldin baba."

Babam gülümseyip alnımı öptü.

"Hoşbulduk kızım."

Mert gelip babamın bacaklarına yapışmıştı. Aklın sıra çocuk değilim diyordu. Burun kıvırdım. Babam ellerini yıkayınca hepimiz sofraya geçtik. Yemekte barbunya vardı.
Yutkundum.
Anneme baktığımda pis pis sırıtıyordu. Barbunya sevmiyordum. Anneme söyleyince onu bulamayanlar da var diyordu. İnadına barbunya pişirmişti. Babamın yanında yemek seçemiyordum, kızıyordu.

El mecbur ucundan ucundan yedim. Karnım doymadı tabi akşam buzdolabından bir şeyler aşıracaktım artık.

"Yusuf, işler nasıl?"

Babam anneme bakıp güldü. Ben de bıyık altından güldüm.

"İyi Demet. Allah veriyor bir yerden rızkımızı. "

Burada devreye girmek istiyordum. Madem er ya da geç konuşulacaktı üniversite mevzusu şimdi konuşmakta sıkıntı yoktu.

"Baba ben dükkana yardım etmek istiyorum. Botanik mühendisliği okuyacağım. Hazır dükkan da varken işleri büyütürüz her yönden artısı var."

Babam bir süre yüzüme baktı.

"Farklı bir meslek istiyorsun sanıyordum."

Yutkundum, baba senin kızın pek sınavı sallamadı da işte şimdi de planları değişti.

"Yok babacığım benin içimde bir yerlerde hep dükkana karşı ilgim vardı."

Yalan sınavdan sonra bir sempatim olmuş olabilir.

"Sen bilirsin kızım. Nasıl rahat edeceksen mutlu olacaksan öyle olsun. Biz hep senin destekçiniz."

Utanmasam 'ya baba!' deyip sümküre sümküre ağlardım. Kendimi frenledim. Yemekten sonra her şey normal olarak ilerledi. Sofrayı annemle topladık. Ben bulaşıkları hallettim annem çay yaptı. Babam televizyonun başına geçip maç izledi. Annem yanına gelince adamcağız kanalı değiştiriverdi. Mert odasında takılıyordu. Ben de odamda volta atıyordum. Yarın Gencer Abi'yle konuşsam iyi olurdu. Babamla dükkana gidersem hem babama yardım ederdim hem de konuşma fırsatı yaratırdım. Ne konuşacağımı bilmiyordum ama bu büyük bir yüktü. Beş ay önce de o dükkanda konuşulanları tesadüfen duymuştum. Başımı iki yana sallayıp yatağa attım kendimi. Biraz oyalandıktan sonra acıktığımı fark ettim.

İşin en zor kısmına gelmiştik. Olay mahaline gidip soğukkanlılıkla bu işi bitirmek istiyordum. Saate baktığımda annemlerin yatmalarına çok da zaman kalmamıştı. Bir katil edasıyla pislik pislik sırıttım. Bu gece o gizli poğaçalar mideme girecekti.

Odamda on dakika daha bekledikten sonra salonun ışığının kapandığını gördüm. Kendimi belli etmemek için bir on dakika daha bekledim.

Bir katilin kararlı ve kendinden emin yürüyüşüyle mutfağa yol aldım. Buzdolabını açtığımda annemin yaptığı poğaçaları aradım ama hiçbir yerde yoktu. Aradığım yerlere bir kez daha baktım ama yoktu. Gergince bir nefes alıp arkamı döndüğümde ufak çaplı bir çığlık attım. Annem elindeki feneri yüzüne tutmuş psikopatça sırıtarak elindeki poğaça poşetini sallıyordu.

"Bunu mu arıyordun?"

"Anne hiçbir şey göründüğü gibi değil. Açıklayabilirim."

Annem yine yan yan bana bakıp dudaklarını gerdi.

"Hayır anlamıyorum kalkıp barbunya yapıyoruz beğenmiyorlar. Yavrum onu bulamayanlar da var. Bir sevemedin şu yemeği. Ne var anlamıyorum ki. Acaba ben mi yapamıyorum?"

Annemin yanına gidip yanağına öpücük kondurdum.

"Ya terliğine yanadığım öyle değil. Senin yapamadığın yemek var mı? Ben senin bütün yemeklerini seviyorum. Ben barbunya sevmiyorum annem. Şu poğaçalar var ya Allah'ım böyle bir lezzet dünya üzerinde yok."

Annem bakınca yüzünde kendinden emin 'tabi ne sandın ayol?' temalı bir ifade vardı.
Omzuna omzumla hafifçe vurdum.

"Hadi bana bir tane ver de minnoş karnımı doyurayım."

Dayanamdı iki tane verdi yufka yüreklim. Sıkıca boynuna sarıldım. Arkada pis pis sırıtıp poğaçayı yemeye başladım.

İşlem tamamdı.
Poğaça mideme girmişti.

《》《》《》《》《》《》《》《》《》《》《》

"Baba ben şimdi bu çiçeğin neyini temizleyecegimi anlamadım?"

Babam yanıma çöküp elimdeki küçük küreği aldı.

"Bak kökteki şu otları görüyor musun? Hah onları sana verdiğim poşete doldur kızım. Sonra gidip içerdeki güllerin üzerine su serpmeni istiyorum. Canlı kalsınlar."

"Tamam baba."

Babam gülümseyip işine döndü.

Sabahın sekizinde gelip dükkanı açmıştık. Benim için çok da alışılmadık bir durum değildi aslında. Geçen yaz babamın yanına gelip dükkanda çalışmıştım. Ama yapılacak şeyleri de unutmuştum.

Babamın dediği gibi kötü otları topladıktan sonra elimdeki eldivenleri çıkardım. Üzerimdeki önlük kirlenmemişti. Koyu mavi kot pantolonumun üzerine beyaz bir tişört giymiştim. Saçlarımı dağınık bir şekilde örüp kırmızı bir bandana takmıştım.
İçeriye geçip gülleri sularken bir yandan şarkı mırıldanıyordum.

"Aman bize nasip olur inşallah."

"Boyuna da posuna da bin Maşallah."

"Senden gelecek cefalara-"

Şarkıyı bozan şey arkadan tahminimce bir kovanın devrilme sesiydi. Arkamı döndüğümde Kayahan Abi bana dikkatle bakıyordu. İçinde küçük küreklerin ve birkaç eşyanın olduğu kovayı devirmişti. Fark etmiş gibi durmuyordu açıkçası, dikkatle yüzümü inceliyordu.

"Biricik."

Sesi çatallanmıştı aynı zamanda yutkundu. Davranışları tuhaftı açıkçası.

"Kayahan Abi."

Yüzüne baktığımda sinirlendiğini somut bir şekilde fark edebilmiştim. Yine dengesiz halleri başlıyordu. Kesinlikle bugün beni sinir etmesini istemiyordum. Yüzüne tekrar baktığımda sakinleştiğini gördüm.

"Ne yapıyorsun burada?"

Sesi biraz soğuk mu çıkmıştı? Aman çok da umrumda.

"Babama yardıma geldim. Sen ne için gelmiştin?"

Benim de sesim en az onunki gibi soğuktu. İlk o başlatmıştı.

Ne için geldiğini hatırlamış olacak ki başını salladı.

"Yusuf Amca'ya bir şey soracaktım. Arkada mı?"

Başımı sallayıp tekrar işime döndüm. Şarkımı mırıldanmaya devam ettim.

"Gönül gözüm kapalı bilerek sana yazılıyorum."

Kayahan Abi bir an arkaya gitmeden önce bekledi. Derince iç çekiş sesi geldikten sonra arkaya gitti.

Onu çözemiyordum açıkçası çözmek için uğraşmıyordum. Kayahan Abi ile ilgili olan şeyleri çok da kurcalamak istemiyordum. Yine saçma sapan bir akıntıya kapılıp peşinde sürüklenmek gibi bir niyetim yoktu. Düşüncelerimin farklı boyutlara gitmemesi için elimden geleni yapacaktım. Kayahan Abi abimdi işte, bizi koruyup kollayan bir abi.

Başımı kararlılıkla sallayıp devam ettim. Öğlene kadar işler biraz hafiflemişti.
Şimdi acıktığımız için babamın sipariş ettiği ekmek arasını yiyorduk. Babam normalde dışardan yemezdi annem her gün yemek koyardı. Bugün değişiklik olsun istemiştik. Annem biraz mırın kırın etse de kabul etmişti.

Telefona bakarken Tarkan'dan mesaj geldi.

Gönderen:Tarkan
"Biricik delirmek üzereyim. Peri benimle inanabiliyor musun? Peri benim üstüme kaldı."

Sessizce kötü kız gülüşü yaptım. Peri Tarkan'ın kız kardeşiydi. On dört yaşında Tarkan'a göre tam bir eziyet elçisi ergen bize göre sırf Tarkan'a gıcıklık yapan tatlı bir kızdı.

Tarkan uyurken bir keresinde yüzüne kusursuz bir makyaj yapmış alnına "Ben gay'im." yazmıştı. Tarkan makyajı fark etmeden bakkala gitmişti. Bakkalcı İsmail Amca garibim Tarkan'ın yüzüne bakmış "Oğlum gay ne demek?" demiş.
Tarkan başta anlamamış tabi. Sonra "Erkeklerden hoşlanana deniyor İsmail Amca." diyince yazık adam yüzüne bir bakmış ki Tarkan hâlâ hatırlayınca ürperiyor.

Gönderen:Ben
"Ben dükkândayım buraya gelin isterseniz. Hem oyalanırsınız."

Tarkan onayladığına dair mesaj atınca ben yemeklere geri döndüm.

Biz işlere geçerken kapıdan Tarkan, Peri, Bahar, Nazlı ve Dağhan girmişti. Babam onları görünce hemen gülümsedi.

"Ooo hoşgeldiniz çocuklar. Ne iyi ettiniz?"

"Hoşbulduk Yusuf Amca'm ya. Biricik yapamıyormuş bu işleri. Yani normal sonuçta kapasite denen bir şey var."

Sinirle psikopat gibi bir bakış attım Daghan'a. Tarkan bir tane patlattı Dağhan'ın kafasına.

"Sen bu yamuğa bakma Yusuf Amca. Yardıma geldik evde oturmaktan iyidir."

"Sen sanki çok düzsün."

Peri bunu sessizce söylese de Tarkan duymuştu. Tabi Tarkan durur mu?

"Ergen konuştu."

Tam Peri cevap verecekti ben araya girdim.

"Hadi ya çene sallamayın. Az laf çok iş."

Biz kızlarla sulama temizleme gibi işler yaparken erkekler biraz daha ağır işler yapıyordu.

"Bahar Cenk Ali nerede?"

Bahar yüzünü buruşturdu hiç sorma der gibi bir hali vardı.

"Kobay faresinin biri kabızlık geçiriyormuş. Yanında olduğunu gösterirse daha kolay atlatırmış."

Hepimizin ağzından 'ıyyy' diye bir nida döküldü.

"Yağız'a da söyledik aslında işim var dedi ama bence senden çekiniyor."

Yağız konusunu konuşmak istemiyordum. Nazlı da anlamış olacak ki uzatmadı bile.

"Geçen abimin telefonuna bir mesaj geldi. Normalde kurcalamam ama o gün sinirimi çok bozmuştu. "Bugün buluşalım." yazıyordu. Sizce ne yaptım?"

Peri'nin bu davranışlarını tasdiklemesem de merak etmiştim.

"Sevgilim var." mı yazdın?"

"Biraz daha yaratıcı ol Bahar Abla."

Nazlı bir süre düşünüyormuş gibi yaptı.

"Eşcinselim falan mı yazdın? Daha önce böyle bir şey yapmıştın sanki."

Peri sinsice başını iki yana salladı kesinlikle daha fena bir şeydi.

"Prostatım çok kötü bir durumda başka zaman."

Hepimiz kahkaha atmaya başladık.

"O ne yaptı?"

"Başta gürledi sonra başka kozlarımla tehdit ettim."

Başımızı iki yöne sallayıp devam ettik. Herkes buradayken Yağız da burada olsa çok güzel olurdu. Onunla bir müddet konuşmak istemiyordum. Davranışlarına çeki düzen vermesi gerekiyordu. Müjde iyi bir kızdı ve elinden kaçırmasını istemiyordum. Kötü bir dönem geçiriyorsa bize anlatabilirdi. Hepimiz dinlerdik.
Hep en zor olanını seçiyordu. Yalnız olma hissinden bir an önce çıkmalıydı çünkü yalnız değildi.

Dükkanı kapatmaya bir saat kala babam geldi.

"Biricik benim kahvede ufak bir işim var isterseniz dükkanı kapatalım kalmak isterseniz sen dükkanı kapatırsın."

Şöyle bir bakınca bir saat daha durabilirdik evde hiçbir şey yapmıyorduk.

"Tamam baba sen git ben kapatırım."

Babamı uğurladıktan sonra hepimiz arkaya geçtik. Biraz da orada uğraştık herkes arkada bahçedeyken ben içeri geçip birkaç malzeme alacaktım. Tam o sırada dükkanın kapısından Gencer Abi ve Kayahan Abi girdi. İkisi de gergin gözüküyordu.

"Biricik seninle şimdi konuşmalıyım."

Ben tam itiraz edip içerde çocukların olduğunu söyleyecekken lafı ağzıma tıktı.

"Ben Nazlı'yı çok seviyorum. Köpek gibi seviyorum."

Tam o anda arka bahçenin kapısından kuvvetli bir ses yayıldı. Kapıya korkuyla baktım. Yere küçük bir kürek düşmüştü. Başımı yavaşça yukarı kaldırdım.

Bahar ve Nazlı şok içinde bize bakıyordu.

Continue Reading

You'll Also Like

1.4M 71.6K 41
!!!Watty's 2016 - Gizli Cevherler Ödülü!!!! " Tiyatronu oynadın. Şimdi eserinden memnun bir şekilde odana gidebilirsin sanırım." Öfkeli haline i...
1M 37.1K 58
alev:OĞUZ BEN ASIK OLDUM!!! oğuz:YİNE KİME AMK????!! alev:acar'a oğuz: siktir!
71.1K 5.1K 9
Yol Arkadaşım'dan tanıdığımız Dilek ve İlker'in kısa hikayesidir. Okumak için önce Yol Arkadaşım'ı okumanız gerekmez. Kapakta kullanılan çizim Pascal...
Kayıp By .

General Fiction

232K 15.4K 25
"Bazen, geçen sadece zamandır, bazı acılar bâki kalır. Bazı sözler bedenlere, bazı aşklar kalplere, bazı dostluklar da anılara saklanır..." Yetimhane...