...

By iiwanttolivee

3.9M 34.2K 20.3K

More

1.BÖLÜM
2.BÖLÜM
3.BÖLÜM
5.BÖLÜM
ÖZEL BÖLÜM
~Açıklama~
Duyuru

4.BÖLÜM

106K 5K 1.9K
By iiwanttolivee

Şok olmuş bir biçimde karşımdaki manzaraya bakıyordum. Aslında mutlu etmişti bir nevi. Yağız ilk defa ciddi ciddi bir kızın elini tutup bizim yanımıza getirmişti. Daha önce sevgilileri olmuştu ama büyük bir boyutta değildi sadece takılıyordu. Gülümsedim. Diğerlerine baktığımda şoku atlatmış onlar da gülümseyerek ikiliye bakıyordu. Kız kıvırcık saçlı orta boylu zayıf biriydi. Yüzündeki bütün organlar sıradandı sadece gözleri hariç. Gözleri parlıyordu, zümrüt yeşili gözleri kesinlikle onu çok çekici gösteriyordu.

Masamıza geldiklerinde kız utangaç bir şekilde hepimize gülümseyerek bakıyordu. Biz de ona gülümseyip ayağa kalktık.

"Naber?"

Yağız hepimize bakarak sordu. Mutlu gözüküyordu, o mutluysa gerisinin çok da bir önemi yoktu.

"İyi asıl senden naber? Merhaba yenge."

Dağhan böyle söyleyince yanındaki Tarkan kafasına bir tane patlattı.

"Cıvıma lan. İyidir kardeşim. Sen de hoşgeldin."

İkisinin saçma diyalogları kızın komiğine gitmiş olacak ki gizliden gizliye  kıkırdadı. Gülüşü çok güzeldi. Bu kız çok hoşuma gitmişti.

"Hoşbulduk Müjde ben."

Elimi uzatıp gülümsedim.

"Biricik ben de. Memnun oldum."

Müjde diğer herkes ile tanışırken ben onu inceliyordum.
Üzerine giydiği gri tişörtle siyah dar bir pantolonu kombinlemişti. Siyah kıvırcık saçlarını açık bırakmış yüzüne makyaj adına sadece rimel ve parlatıcı sürmüştü.

Kanım kaynamıştı bu kıza. Yağız'ın isteyeceği kız türündeydi. Ama yine de yelkenleri hemen suya indirmemek gerekiyordu. Yağız bizim canımızdı.
Ona baktığımda gülümsüyordu. Bakışları bana kayınca hınzırca sırıttım. Başımı sallayıp 'seni uyanık' dedim sessizce.
Gergince gülüp elini ensesine attı. Sonra önüne döndü. Utanmıştı heralde yavrucak.

Herkesle tanıştıktan sonra masaya geri oturduk. Kayahan Abi ile Arif Abi içeri girdiler.

"Ee Müjde seni daha önce hiç görmedik. Nasıl tanıştınız?"

Dağhan dedikoducu ruhunu bastıramamış olacak ki hepimizin merak ettiği soruyu sordu.

"Ben de sizi yeni görüyorum Yağız'la tesadüfen tanıştık sonra konuştuk. Arkadaşlıktan öte bir ilişkimiz olduğunu anladık."

Kibarca birbirimizden hoşlandık demek istiyordu. Aman canım ne gerek vardı lafı uzatmaya?

"Oğlumuz da pek yere bakan yürek yakandır."

Masanın altından salak salak konuşan Tarkan'a bir tekme attım. Ama yanlış kişiye atmış olacağım ki Müjde'nin acı dolu çığlığı yükseldi.

"Ay çok özür dilerim. Vallahi şu yanındaki süngerimsi canlıya vuracaktım."

Müjde sorun yok der gibi başını salladı. Ama kesin çok acımıştı çünkü Tarkanlara böyle vurunca yerlere çöküyorlardı. Aslında kibarlık yapıp bana sinirlenmemesi bir noktada hoşuma gitmişti.

Yağız gülmemek için kendini zor tutyordu. Ona sinir dolu bakışlarımı gönderdim.

"Tamam tamam sorun yok. Ama ayağın çok ağırmış."

İlk önce ne dediğini anlamdım sonra espiri yaptığını anlayınca ayıp olmasın diye saçma bir kahkaha koyverdim. Ben manasızca gülünce diğerleri de gülmeye başladı.

Diğerleri Müjde ile sohbete dalmışken ben de lavaboya gitmek için ayaklandım. Lavaboya gideceğimi söyleyip içeri girdim.

Lavaboda işimi halledip dışarı çıkıyordum ki tanıdık sesler gelmeye başladı. Neden bu gizli konuşmaları hep ben duyuyordum? Dinlemek istemiyordum ben, omuzlarıma taşıyamayacağım ağırlıklar yüklemek istemiyordum.

"Ne zaman anladın bu durumu?"

Arif Abi büyük ihtimalle bu soruyu Kayahan Abi'ye soruyordu.

"Bilmiyorum bir zamanı yok. Sanki hep varmış gibi. Her zaman böyleymiş gibi. Küçüklükten beri."

Küçüklükten beri olan şeyi ben öğrenmek istemiyordum belki arkadaşım ya. Madem gizli konuşuyorsunuz bayanlar tuvaletinin önünü niye meşgul ediyorsunuz? Gizli gizli konuşacak yer mi kalmadı?

Daha fazla duymak istemediğim için aceleyle kapıyı açtım. İkisi de şok olmuş bir biçimde bana bakıyordu.

"Biricik senin ne işin var orda?"

"Aa Arif Abi senin tuvalette yaptığın işi ben de yapıyorum."

Yüzümde bir şeyler duyduğuma dair bir iz bırakmadım. Zaten çok da önemli bir konu duyduğumu sanmıyordum.

"Asıl sizin ne işiniz var bayan tuvaletinin önünde. Kız kesmek için yaşınız geçmedi mi sizin?"

İkisi de kocaman gözlerle bana bakıyordu. Kayahan Abi'nin gözünün teki seğirmeye başlamıştı. Bu büyük ihtimalle sinirlendiğine dair bir işaretti.

Konuşmalarına fırsat vermeden dışarı çıktım. Masada hala hararetle bir şeyler konuşuyorlardı. Genelde herkes Müjde'ye soru soruyordu. Bahar zorlayıcı sorular soruyor olmalı ki kızcağız alnındaki terle yavru köpek gibi bakıyordu. Bahar'dı bu içinde kuruntu kalmayacaktı. Normalde olsa ben de soru yağmuruna tutar kızı ölçüp biçerek fikrimi söylerdim. Ama Yağız mutluydu en azından öyle görünüyordu. Yağız dikkatle benim oturduğum yere gözlerini dikmiş bakıyordu.

Masaya yönelip yanındaki sandalyeye otrudum. Bakışları bu kez bana odaklandı.

"Ne yapıyorsun Yağızcan böyle sessiz sessiz?"

Yüzünde buruk bir gülücük vardı.

"Yağızcan... Böyle seslenmeyeli çok oldu. Küçükken sürekli böyle söylerdin."

"Küçükken hep böyle derdim. Şimdi de diyorum değişen bir şey yok. Yalnız  Müjde iyi birine benziyor. Yine de erkenden bir şey söylemeyeceğim.  Biraz zaman... "

Yanında oturan Müjde'ye baktı Müjde hâlâ sorularla boğuşuyordu derin bir iç çekip masaya dikti bakışlarını bu kez. Yüzündeki ifade mutluyken kullanılan bir ifade değildi.

"Yağız neyin var senin?"

Gözlerini yumup açtı ve kocaman gülümsedi.

"Bir şeyim yok ki. Neyim varmış?, Gergindim biraz sadece. Onu sevdiyseniz sorun yok."

"Önemli olan bizim sevmemiz değil senin sevmen unutma. İçinde ufacık bir şey bile yoksa onu umutlandırma. Senden hoşlandığı her halinden belli."

Başını mekanik bir şekilde aşağı yukarı salladı.

Anlamasını umuyordum. Erkeklerin kadınlara umut verip bir kenara atmasından tiksiniyorum. O yüzden okuldaki bütün çıkma tekliflerini kesin bir dille reddetmiştim. Hislerin masumiyeti sadece istediklerini elde edene kadar sürüyordu. Oysa ben masumiyet üzerine kurulu basamaklarla tamamlamak istiyordum bu yolu.

Yarım saate yakın Müjde'nin sorgusu sürdükten sonra herkes kendi halinde takılmaya başladı. Bahar yine telefonuna gömüldü. Tarkan çay alma bahanesiyle içerde gözüne kestirdiği garson kıza bakmaya gitti. Dağhan ve Cenk Ali oturmuş maçları takip ediyordu. Yanımdaki oturan çift ise onlar da kendi arasında farklı alemlerdeydi. Müjde ısrarla Yağız'a baksa da Yağız önündeki masadan gözlerini ayırmıyor elindeki çayı yudumluyordu. Bir sıkıntı vardı. Ama bunu o söylemediği müddetçe anlayamazdım.

Telefonumu çıkarıp Nazlı'ya mesaj atmaya karar verdim.

Gönderen: Ben
"Nazlı kuşum ne yapıyorsun?"

Bir ya da iki dakika sonra cevap geldi.

Gönderen: Nazlı
"İyiyim kuşum temizliği yeni bitirdik. Siz ne yapıyorsunuz? Gediz'de misiniz hâlâ?"

Gönderen: Ben
"Evet Gediz'deyiz sana bir haberim var. Yağız'ın sevgilisi ile oturuyoruz şuan."

Sanırım Nazlı ne yazacağını bilememiş olacak ki üç dakika mesaj bekledim.

Gönderen: Nazlı
"Yuh. Bizim Yağız. Bizim 'ben ağır abiyim' takılan Yağız. Sevgili. Yapmış. Getirmiş."

Gönderen: Ben
"Vallahi bizim Yağız."

Gönderen: Nazlı
"Nasıl biri? İyi mi? Ukala mı? Güzel mi? Yakışıyorlar mı? Size nasıl davranıyor?"

Kıkırdamaya başladım o anda bir şey oldu. Yağız elindeki bardağı masaya sertçe çarpıp kalktı. Başıma dikilip bana baktı. Birden kükredi.

"Kim o?"

Telefondakinden bahsediyordu büyük ihtimalle. Niye birden böyle bir tepki verdiğini gerçekten anlamıyordum? Müjde'ye baktığımda gözünde birikmiş hayal kırıklığını gördüm. Sinirden kızardığıma emindim. Şuan yanındaki kıza, bana en önemlisi kendine saygısızlık yapıyordu.

"Bana bağırma."

"Kim o?"

Ona öyle bir baktım ki dediğim şeyin arkasında kalan bütün cümleleri gördü. 'Bana bağırma Yağız. Yanlış yapıyorsun Yağız. Yanındaki kızı üzüyorsun Yağız. Yapma.' Bunlardı söylemek istediklerim.

Arkadaş olarak bana karışmasını anlayabilirdim. Benimle konuşup hatalarımı anlatmasını ya da bana yol göstermesini anlardım. Ama şuanki yaptığı şey anlamsızdı. En çok korktuğum şey başımıza gelmişti. Ne olursa olsun arkadaşlarımın değişmemesi için hep dua ederdim. Korkularım gün yüzüne çıkmıştı. Yağız değişmeye başlamıştı. Peki ama neden? Bir neden arıyordum. Ailesi ona değer veriyordu, kaybettiği biri yoktu, okulda hep başarılı biriydi, yakışıklıydı. Gözle görülür bir sebep yoktu ki.

Ben de ayağa kalktım. Yağız'a kızgın bakışlarımı göndermekten çekinmedim. Sonra Müjde'ye döndüm.

"Tekrar memmun oldum Müjde. Kusura bakma. Bir daha görüşelim, numaranı çocuklara verirsen alır haberleşiriz."

Gitmeden önce buraya bakan bir çift göz gördüm. Koyu kahve gözlerini dikmiş bana bakıyordu. Gözlerinde derin bir ifade vardı. Anlayamıyordum, insanları artık anlamlandıramıyordum. Kayahan Abi, abimdi işte. Küçükken düştüğüm aptal hayranlığa kanmamam gerekiyordu ki kanmıyordum da. Onun da değişen ruh halleri vardı. İnsanlar toplanmış 'Biricik'i nasıl çıldırtırız?' falan diye mi uğraşıyorlardı anlamıyordum ki.

Tavırlı tavırlı Gediz'den çıkıp evin yolunu tuttum. Ama sonra vazgeçip Nazlı'ya uğramaya karar verdim. Tam dönemeçten dönerken bir el bileğimi kavradı. O an şaşkınlıktan ne yapacağımı şaşırdım sonra bileğimi kurtarmaya çalıştım. Bileğimi tutan kişiye bakınca bir rahatlama yaşadım.

"Korkuttun ya niye ses vermiyorsun?"

"Kızgın mısın üzgün mü?"

Kayahan Abi lafı dolandırmadan direk merak ettiği şeyi sormuştu. Açıkçası ben de merak ediyordum sorunun cevabını. Elleri cebinde karşıya bakıyordu. Yan profilden daha bir yakışıklı görünüyordu. Gözleri, burnu, kavisli dudakları ve hafif kirli sakalıyla bütün kızların ağzı açık bakacağı türden biriydi.

"Aslında hem kızgınım hem üzgün. Onlar benim çocukluğum, geçmişim, ilk adımım. Tavrı ne olursa olsun yanlıştı. Ama onun değişiyor olma ihtimali beni üzüyor. Sence insanlar değişir mi?"

Derin bir nefes alıp yürümeye başladı onunla birlikte ben de yürümeye başladım.

"İnsanlar değişebilir Biricik."

"Peki neden? Geçerli bir neden söyle bana lütfen."

Yüzüme baktı ve durdu. Biraz yaklaşmış mıydı o yoksa bana mı öyle geliyordu?

"Birçok nedenden olabilir. Aile, çevre, arkadaşlar ve en önemlisi duygular. Duygular değişirse insanlar da değişir."

Söylediği çok kapalı bir ifade değil miydi? Düşünmeyecektim, düşünüp aklımın daha da bulunmasını istemiyordum. Barışacağımız kesin bir şeydi hiçbirimiz küs kalmayı beceremezdik. Yine de üzülüyordum işte. Yolun geri kalanında ikimiz de konuşmadık. Nazlıların evinin önüne gelince ona döndüm.

"Teşekkür ederim bıraktığın için Kayahan Abi."

Başlarda gülerek bakan adam gitti yerine gözlerinden alev saçan adam geldi. Bir insanın gözü ancak bu kadar koyulaşabilirdi kaşları burnuna kadar çatılmıştı. Elleri yumruk haline gelmiş avına saldırmaya hazır bir kurt gibiydi.

Sesimi çıkaramıyordum. Yine ne diyip sinirlendirmiştim ki? Teşekkür etmiştim. Teşekkür edince de yaranılmıyordu artık. Gözlerini sıkıca yumup açtı. Bir nebze olsun gözleri kendi rengine dönmüştü.

"Gir içeri."

Buz gibi sesle bana emir vermişti. Kaşlarımı çatıp sinirle yüzüne baktım.

"Dengesiz."

Kapıyı çalıp bekledim. Arkama bakmadım ama varlığını hissediyordum. Bir müddet sonra Fadik Teyze elindeki tepsiyle açtı kapıyı.

"Hoşgeldin kuzum geçsene içeri. Şu giden Kayahan mı?"

Ayakkabılarımı çıkarırken cevap verdim.

"Hoşbuldum Fadik Teyze'm Kayahan Abi bıraktı beni. Nazlı nerde?"

"Odasındaydı, dur çağırayım ben."

Hemen durdurdum Fadik Teyze'yi.

"Yok Fadik Teyze ben giderim yanına."

"E iyi tamam. Bir şey isterseniz seslenin kuzum."

Başımı sallayıp gülümsedim. Koridorun sonunda Nazlı'nın odasına gelince odaya daldım.

Yatakta oturmuş müzik dinliyordu.

"Yuh savaşa mı gidiyorsun kızım? Hoşgeldin."

"Hoşbulduk hoşbulduk."

Yatağına oturup keyifsizce somurttum.

"Ne bu surat anlat hadi. Hem kimmiş bu Yağız'ın sevgilisi? Hiç belli de etmedi çakal."

"Öküz Yağız geldi tanıştırdı kızı. İyi hoş sohbetli bir kız. Güzel de. Soru sordular falan sonra herkes kendi halinde takıldı. Ben seninle konuşurken öküz Yağız 'Kim o?' diye bağırdı. Sinirim bozuldu. Müjde'nin de morali bozuldu. Ben de sinirlenip buraya gelmeye karar verdim. Sonra buraya beni Kayahan Abi getirdi. 'Teşekkür ederim bıraktığın için Kayahan Abi.' dedim sinirlendi. Saçmalığa bakar mısın? Bunda sinirlenecek ne var?"

Derin bir nefes alıp kendimi yatağa attım.

"Yağız gergin olduğu için öyle davranmış olabilir kuzum. Onu biliyorsun gerginliğini çıkarmazsa daha kötü oluyor. Kayahan Abi'ye gelince belki bugün kötü bir şey olmuştur. Bir de buradan bak. İkisi de birinin kalbini bilerek kıracak insanlar değiller."

"Biliyorum. Aman neyse sen anlat asıl neler yaptın?"

Bana bakıp gülümsedi. Buruk bir gülümsemeydi ama mutlu gözüküyordu.

"Dün abimi ziyarete gittim. Çökmüş Biricik. Daha yirmi dörtündeki abim çökmüş. Gözlerinin altı mor halkalarla kaplanmış, zayıflamış. Ama hâlâ yakışıklı biliyor musun ?"

Fatih Abi'nin işlemediği bir suç yüzünden daha yirmi birinde hapise atılması kahrediciydi. Mahalledeki herkes suçsuz olduğunu biliyordu. Ama Fatih Abi suçu üstüne almıştı. Bizler bizzat şahit olmuştuk Fatih Abi hiçbir şey yapmamıştı. O gün zihnimde hâlâ capcanlıydı. Herkes dehşet içinde yangına bakarken Fatih Abi donuk gözlerle bakıyordu. Sevdiği kızın evi cayır cayır yanarken sadece donukça bakmıştı, sevdiği kız alevlerin içinden yarı baygın çıkarken bile.

Ertesi gün gelip almışlardı Fatih Abi'yi. Sonrası zaten belliydi. Fatih Abi üç senedir oradaydı. Sevdiği kız Nurdan, Fatih Abi hapise girdikten iki hafta sonra nişanlanmıştı. Şuan evliydi mahallece ona kızgındık. Ama o aldırmamıştı bile.

Anılar aklıma dolunca Nazlı'ya bakıp güldüm o çok güçlü bir kızdı. Babasının vefatının üzerinden abisinin hapise girmiş olması onu asla yıkmamıştı. Hep mücadele etmişti.

Nazlı da bana bakarken telefonunun çaldı. Annemin aradığını görünce ekranı Nazlı'ya çevirdim. "Çılgın Karı" yazıyordu. Nazlı kahkaha attı. Telefonu açarken ben de sırıtıyordum.

"Efendim?"

"Neredesin sen kız? Belim çıktı yardım da etmedin tek başıma yaptım onca işi. Yemeye gelince oh bir güzel yiyorsunuz."

Gerisini dinlemedim. Annemin hep beli kopuyordu hep biz yiyorduk annem çalışıyordu falan. Tekrar kulağıma tuttuğumda hâlâ kendi kendine konuşuyordu.

"Anne ne için aramıştın?"

"Hah dur hatırladım. Cennet Teyze'nlere bir uğra gelirken bir poşet verecek Mert de orada Emir'in yanında onu da al gel."

"Anne Mert kendi gelemiyor mu? Gelirken getirsin işte."

Annemin sinirlendiğini ses tonundan anlamıştım.

"Lazım olmasa sana söylemem herhalde, taşıyamaz o poşeti küçücük çocuk."

Çok abartmamak için onayladım. Nazlı'ya döndüm.

"Kuzum ben gidip Mert'i alayım. Ararım sonra seni."

Gülümseyip beni dışarı geçirdi. Sonra Cennet Teyzelere doğru yürümeye başladım . Hava kararmaya başlamıştı. Ama hâlâ herkes kapıdaydı. Zaten bizim mahallede tekin olmayan tipler çok dolaşmazdı. İzin vermezlerdi. Bir ara uyuşturucuya bulaşan bir iki kişiyi Kayahan Abiler ilk önce bir güzel benzetip sonra polise vermişlerdi.

Cennet Teyze, Gencer Abi ile Emir'in annesiydi. Severdim onu da. Çok tatlış bir kadındı. Yavru ağzı  müstakil bahçeli evi görünce biraz soluklandım. Sonra dış kapıyı açıp içeri girdim. Işıkları yanıyordu tam evin kapısına vuracakken bir ses işittim. Bundan yaklaşık beş ay önce söylediği şeyleri söylüyordu. Bir kez daha benim üzerime bu koca sözlerin ağırlığını yüklüyordu. Gencer Abi bir kez daha itiraf ediyordu.

"Ben Nazlı'yı seviyorum."

《》《》《》《》《》《》《》《》《》《》

Canlarımmmmm.
Sizi bekletmeden yazmak istedim. Sırlar ortaya çıkmaya başlıyor. Artık daha sık bölüm atmaya karar verdim. Şu alttaki yıldızcığa basıp bölüm hakkında yorum yaparsanız çok mutlu olurum.

Sizlere danışmak istediğim bir konu var. Karakterlerin tiplemelerini paylaşmamı ister misiniz? Aslında bütün karakterlerin oyuncuları hazır ama size danışmadan paylaşmak istemedim. Bunu belirtirseniz mutlu olurum.

Sizi seviyorum mutlu kalın...♡♡♡♡

Continue Reading

You'll Also Like

TAKINTI By 🌙

Teen Fiction

1.9M 33.9K 36
Efsan zorla evlendirilmekten kurtulmak için Mardin'den İstanbul'a kaçar. Ama yağmurdan kaçarken doluya yakalanacağını nerden bilebilirdi. İstanbul'u...
1.5K 77 33
Bir Mamba'nın doğuş, yaşayış ve varoluşunun mücadelesi. "Bir hayatı yaşamak yalnızca insanoğluna ait değildir." Otobiyografi. Tüm hakları göğüs kafe...
Kayıp By .

General Fiction

232K 15.4K 25
"Bazen, geçen sadece zamandır, bazı acılar bâki kalır. Bazı sözler bedenlere, bazı aşklar kalplere, bazı dostluklar da anılara saklanır..." Yetimhane...
6.8K 559 24
" Ya ayrıldık diyorum ben ayrıldık." Tamamen hayal ürünüdür! Gerçekle ilgisi yoktur! Yan karakterler ve shipler; ...