Önce Sen ஐ

Af Elizabethstark1

62.5K 2.7K 1.7K

Hangisi daha zor ? Bir yeri terk etmek mi, yoksa yeni bir yere alışmak mı ? Bilemiyordum. Bunu yaşayarak öğre... Mere

Önce Sen ஐ
Yolculuk ஐ
Sert Kız ஐ
Mucize ஐ
Şövalye, Prenses ve Prens ஐ
Özgür'ün İntikamı ஐ
Dayak ஐ
Sırlar Açığa Çıkar ஐ
Bela ஐ
Kollar ஐ
Telefon ஐ
Çok Aşık ஐ
Özgür'ün Hatunu ஐ
Uyum ஐ
Aydıner Ailesi ஐ
Söz ஐ
Hisler ஐ
Buzdağının Görünmeyen Kısmı ஐ
Hoş gelmedin ! ஐ
Kalp Ağrısı ஐ
Pişmanlık ஐ
Biz ஐ
Gökyüzümdeki Yıldızsın ஐ
Partinin Gözde Çifti ஐ
Seni İstiyorum ! ஐ
Panzehir ஐ
Her Şeye Rağmen ஐ
Sevdim Bir Genç Kadını ஐ
Hazırlanma Evresi ஐ
Gelin ve Damat ஐ
Mutlu Çift ஐ
Şüphe Tohumları ஐ
Asi Kızıl ve Serseri ( FİNAL) ஐ

Yol Ayrımı ஐ

1.2K 68 33
Af Elizabethstark1

Ufak bir zaman atlaması yaptım çünkü kafamdakileri dökmem lazımdı. Özgür'ün aldığı kolye multimedyada. Lütfen okuyan herkes yorum yazar mı ? Çünkü merak ediyorum. Bölüm şarkısıyla iyi okumlar ! ^.^

24 Temmuz Perşembe

Annem ile yaşamak cehennem gibiydi. İstanbul'daki haline göre daha beter hem de ! 10 gündür bizimleydi ama her günü cehennem gibi geçmişti.Babamı arayıp, annemi yanımdan alması için kaç defa yalvarmıştım ? Babamda her seferinde reddetmişti. Birde yetmezmiş gibi Aras'ın kendisi vardı. İğnelemeleri, anneme iyi yüzünü göstermesi beni deli ediyordu. Tek dayanağım Özgür'dü. Onun varlığı beni rahatlatıyordu. Annem yüzünden sık buluşamaz hale gelmiştik. Gündüzleri, annem sürekli yanında olmamı istiyordu. Bu yüzden dışarı tek başıma çıkamıyordum. Çıksam bile annem yanımdaydı. Özgür bu durumu bildiği halde eve geliyordu ve annemi umursamadan benimle ilgileniyordu. Fakat bu süre yetmiyordu işte. Annemin hırçın bakışları altında uzun süre kalamıyorduk. Sadece barda iken doya doya konuşabiliyorduk. Annem Özgür'den hoşlanmamıştı ve Özgür'de annemi sevmemişti. Sabretmem lazımdı. Sonunda annem gidecekti ve bağımsızlığımı ilan edecektim. 

Bara gitmek için hazırlanıyordum. Bugün erken çıkacaktım. Yarın doğum günü partimiz vardı. Özgür ile beraber kutlamaya karar vermiştik. Onun barında dost gördüğümüz insanlarla kutlayacaktık. Aras'ı da çağıracaktım. Kot şortumu ve siyah askılımı giydim. Siyah beremi  taktım. Makyajımı yaptım ve çantamı aldım. Telefonum salondaydı. Salonda annemin yüzünü görecektim. Derin bir nefes aldım ve salona gittim. Annem gülümseyerek oturuyordu ve elinde bir paket vardı. Paket mi ? Ne paketiydi ?

Annem " Begüm, yanıma gelsene tatlım. Bu paket sana."

" Bana mı ? Kimden ? " dedim ve yanına oturdum.

" Aras'tan, tatlım. Bu paketi oluştururken çok zorlanmış ama zorlandığına değmiş."

" Şu meşhur paket. Senin eline nasıl geçti ? "

" Dilek verdi."

" Bu paketin bana ulaşacağı ile ilgili bir şeyler zırvalamıştı."

" Aras'ın sana erken doğum günü hediyesi ! 24. yaşın kutlu olsun, bebeğim ! " dedi ve paketi kucağıma bıraktı.

Paketi açtım. İçinde fotoğraflar vardı. Bir de not kağıdı çıkmıştı. Fotoğraflara bakmaya başladım. İstanbul'un çeşitli yerlerinde çekilmişti ama hepsinde ortak bir nokta vardı. Hepsinde ben vardım. Çeşitli yerlerde gezerken çekilmiş fotoğraflardı. Habersiz çekilen fotoğraflardı. Kimilerinde tektim, kimilerinde arkadaşlarım vardı.

" Anne, bu fotoğraflarda neyin nesi ? Neden hepsinde ben varım ? " dedim.

Annem " Yanlış soru, tatlım. Bu fotoğrafları kim çekti ? Bunu sormalısın."

" Bu fotoğrafları kim çekti ? "

" Hepsini Özgür çekmiş. Senin o aşırı sevdiğin, hayatının erkeği olarak gördüğün adam."

" Beni takip mi ediyormuş ? "

" Evet. Özgür seni İstanbul'dan bu yana takip edermiş. Sonra sana yaklaşmış."

" İnanmıyorum." Bu çok saçma. Eğer öyle olsaydı bunu bana söylerdi. "

" Çok safsın ! İnsanların kendine ait sırları olur Begüm ve Özgür'ün de sırları var. Ondan uzak durman, onun yararına olacak. "

" Sırlar umurumda değil ! "

" O zaman neden seni takip etmiş. Günü gününe fotoğraflarını neden çekti ? "

" Bilemiyorum ! Ama bu fotoğraflar beni ondan ayırmaya yetmeyecek."

" O zaman Özgür'ün babasının tehdidini duy ! "

" Özgür'ün babası mı ? Anne, yapma. O adam bana çok nazik davrandı ve bizi koruyacağını söyledi."

" Seni korusaydı, şu an ben burada olur muydum ? Aptalsın. O adam sadece seni ve oğlunu kandırdı. Benimle de konuştu ve bu sözler ona ait. Ya bana inanırsın ya da o adama."

" Dinliyorum. "

" Özgür'den uzak durmanı istiyor. İkinizin birbirine uygun olmadığını söylüyor. Beraberliğinizin felaketlere gebe olabileceği görüşünde."

" Anne, bu çok saçma ! Senin sözlerin değil mi ? "

" Benim sözlerim bu kadar kaba olmaz."

" Neden uygun değilmişiz ? "

" Özgür, evlilik dışı olan bir beraberliğin meyvesi, unuttun mu ? Babası onun bu konumunu unutturacak derece güçlü bir aile ile evlenmesini istermiş. İstediği aile, biz değilmişiz. "

" Bunları söyleyemez ! "

" Söyledi. Son bombayı duymadın."

" Neymiş ? "

" Eğer Özgür'den ayrılmazsan, Özgür'ü tüm haklarından mahrum bırakacakmış ve Özgür'ün parlak bir geleceği olmayacakmış."

" Ah, ben bir pembe dizide değilim ! "

" Kızım, ben buraya seni korumak için geldim. Özgür'ün babası tekin bir adam değil. Benim niyetim, Özgür ile senin ayrılman değil. Çünkü Özgür senin içindeki bizim görmediğimiz Begüm'ü ortaya çıkartıyor."

" O zaman beni koru, anne. "

" Bunu yapamam. Bunu yaparsam, mahvoluruz. Tek yapabileceğim seni İstanbul'a geri götürmek."

" Öyle mi ? "

" Kızım, aşık olduğun adamın iyiliği için ondan ayrıl. Biliyorum, için kanayacak. Kalbin onda kalacak ama bunu yapmak zorundasın."

" Onu öldürmem ile aynı şey olur. "

" Eğer yapmazsan, başına belayı alırsın. Özgür seni bırakmadan, sen onu bırak. Babası bunun için yakında baskı kuracaktır yada başlamıştır bile.  Bunu yaptığı zaman ne hale gelirsin, farkında mısın ? "

" Bunu yaşamış gibi konuşuyorsun."

" Gençliğimde bende bazı şeyler yaşadım. Bu yaşadıklarımdan seni korumak için, senin tercihlerine karışır oldum. Bu yüzden yanlış anlaşılmayı göze aldım, kızım. "

" Hepsini babamla mı yaşadın ? "

" Evet, bizim hikayemizi sana bir gün anlatırım. Cumartesi biletlerimiz var, kızım. Ona göre düşün. Lütfen, kendi iyiliğin için değil herkesin iyiliği için düşün. Söz veriyorum, İstanbul'da daha farklı bir anne kız ilişkimiz olacak."

" Öyle mi ? "

" Özgür'ü de düşün. Eğer sahip olması gereken haklardan mahkum olursa, onun nasıl hiçe dönüşebileceğini düşün."

" Benim zincirlerim nasıl sendeyse, onun zincirleri de babasında değil mi ? "

" Tek fark, o zincirlerini göremiyor."

" İyi, o zaman. Ben gidiyorum. Söylediklerini düşüneceğim." dedim ve paketi anneme verip, telefonumu çantama attım.

Evden ayrılmıştım. Apartmandan dışarı çıktığımda Özgür'e mesaj attım. Beni 5 dakika içinde alacağını yazmıştı. Onu beklemeye başladım. Şu an kafam karışıktı. Kimseyi görmek istemiyordum. Annemin söyledikleri, ciddiydi. Gözlerinde yalan söylemediğini anlamıştım. Ses tonu da, bir annenin şefkati gizliydi. İstanbul'a dönmem doğru olur muydu ? Peki, Özgür'e ne olurdu ? Önemli bir yol ayrımıydı. Ya beni seçerdi, ya da babasını. Babasını seçmesi mantıklıydı. Babasını seçerse, mutlu bir geleceği olacaktı. Beni seçerse, mutlu olamazdı. Bunu biliyordum çünkü Özgür babasına düşkündü. Ne yapacaktım ? Onu babasından mahrum edemezdim ki ! Bu ona yapacağım en büyük kötülük olur. Aras'ın iki yüzlülüğünün babasından geldiğini anlamalıydım. Ama artık çok geçti. Korna sesiyle kendime geldim ve önümde beni bekleyen Özgür'ün arabasını gördüm. Arabaya bindim ve yolculuğumuz başladı.

Özgür " Ne oldu, bebek ? Dalmıştın."

" Hiç." dedim. Özgür'e yalan söylemekten hoşlanmıyordum.

" Yalan söylüyorsun. Beni kandırma."

" Özgür, bir şey olduğu yok. Dalmışım işte. Annemin ne zaman gideceğini düşünüyordum."

" Öyle mi ? Dalga geçiyorsun."

" Dalga geçmiyorum. Özgür, benden sakladığın bir şey yok değil mi ? "

" O buzdağının diğer tarafı kısmındaki lafımı hala unutmadın mı ? Orada dalga geçtim, kızıl. Ben olduğum gibiyim." dedi ve o da yalan söylüyordu.

" O zaman hep böyle kal. Benim tanıdığım gibi."

" Sende hep benimle ol. Ol ve seninle tüm dünyaya karşı savaşayım."

" Bende bunu isterim."

" Hadi, şimdi doğum günü partimiz için son hazırlıkları tamamlayalım. Sonra bara geçeriz. "

" Dediğin gibi olsun." dedim ve dediği gibi oldu.

Kafam darmadağınıkken, son hazırlıkları yaptık. Pastanın nereye geleceği, katılacak herkese son kez hatırlatmalar yaptık. Sonra güzel bir akşam yemeği yedik. Bara geldik ve rollerimize büründük. Ben asi barmen, o ise şımarık barın sahibi olmuştu. Acaba, hep böyle kalsaydık neler olurdu ? Özgür, beni bardan kovmuş olsaydı neler olurdu ? Yine birbirimizi bulur muyduk ? Bunu ayrı bir şekilde düşünmem lazımdı. Her şey üst üste biniyordu ve eziliyordum. Kafamdakileri düzene sokmak istiyordum ama beceremiyordum. Hepsi beni zehirliyorlardı. Benim yerimde olan birisi ne yapardı ? En çok bu soruyu düşündüm. Tabii, gizlice bira içmiştim. Rahatlamam lazımdı, değil mi ? Azıcık bira bir şey yapmazdı. Kararımı vermiştim. Herkesin iyiliği adına kararımı vermiştim.

ஐஐ

Bütün gün yapılacak işlerimi yapmıştım. Onlarla uğraşmak, kafamı dağıtmıştı. Anneme de yapacaklarımın bir listesini vermiştim. Şu an için, onunla konuşmak istemiyordum çünkü her an patlayabilirdim. Bu gece için çok güzel olmayı planlıyordum. Herkesin gözünde ateş gibi olmak istiyordum. İlk önce siyah ten çorabımı giydim  sonra siyah straplez mini elbisemi giydim. Kızıl saçlarımı, Ceren'in saç maşasını kullanarak saçlarımı bukleleştirdim. Makyajımı yaptım ve kırmızı rujumu sürdüm. Özgür ile ilk buluşmamızdaki sürdüğüm rujdu. Siyah inci küpelerimi taktım ve parmağıma her zamanki yüzüklerimi geçirdim. Siyah, el çantamı aldım. İşte hazırdım ! Bu gece için gayet güzel olmuştum. İsyankar, kışkırtıcı ve davetkar bakışlarım olacaktı. Özgür'ün asi kızılı olacaktım. Kapım açıldı ve içeri Ceren geldi. Ona her şeyi anlatmıştım ve beraber oturup, ağlamıştık. Ceren, iyi bir dosttu. O da, mavi bir elbise giymişti. Saçlarını toplamıştı.

Ceren " Harika görünüyorsun ! "

" Asıl sen öylesin." dedim ve güldüm.

Odadan çıktık. Salonda anneme baktım ve gülümsedim.

Annem " İyi eğlenceler, Begüm ! "

" Seni yalnız bıraktığım için üzgünüm." dedim.

" Eğlencene bak ! " dedi ve bizde ayakkabılarımızı giyerek evden ayrıldık.

Ceren'in arabası ile bara gittik. Erken gelmiştik. İçeri girdiğimizde Özgür ve Alp vardı. Özgür, beni görünce ıslık çaldı. Özgür, beyaz kısa kollu gömlek ve yırtık kot pantolonuyla karşımdaydı. Koşarak ona sarıldım.

Özgür " Çok seksi olmuşsun, kızıl hatun. Hele o bakışlara ne demeli ? Davetkar dudakların gibi davetkar, asi ve kışkırtıcı. Bugün başka bir Begüm var."

" Bu geceye özel olsun istedim. Beğenmedi isen, sadece asi Begüm olabilirim."  dedim.

" Sıkıntı değil, bebek. O bakışlar benim üzerimde olacak."

" Evet, bakışlarım sadece sende olacak." dedim ve öptüm.

Bu geceye özel kapalı olacak bar, parti havasına göre düzenlenmişti.

" Kalabalık mıyız ? " dedim.

Alp " Evet, kalabalık olacak. Tüm İzmir gelecek."

Özgür " Alp ve Barış'ın arkadaşları tüm İzmir ediyor. Dedikleri doğru ise, öyle olacak."

" Tanımadığımız kişiler mi ? " dedim.

Alp " Özgür tanıyor."

Ceren " Kalabalık partileri severim ! "

" Beni sevdiğin gibi mi ? "

" Seni daha fazla seviyorum." dedi ve öptü.

Özgür " Gidin, barın arka tarafında oynaşın ! "

" Özgür, bırak aşklarını birbirlerine itiraf etsinler ! " dedim.

" Doktorculuklarını başka tarafta oynasınlar, çileğim. Ya da bize yardım etsinler." dedi ve güldük.

Son hazırlıkları tamamladık ve konuklarımız gelmeye başladı. Barış'ın ve Alp'in arkadaşları sayesinde kalabalıklaşmıştık. Barış ve Didem de gelmişti. En son Hande ve Aras gelmişti. Hande'yi davet etmemiştim. Özgür de benim kızacağımı bildiği için onu davet etmemişti. Anlaşılan Aras bu partiyi bana zehir etmekte kararlıydı. Fakat onu görmezlikten gelecektim. Bu geceyi kimse bana zehir edemezdi !

Doğum günü pastamız geldi ve ikimizde dileklerimizi tutup, üfledik. Dileğim Özgür ile mutlu olmaktı. Onun dileğini bilmiyordum. Hediyeleri kabul ettik ve sıra bizim hediyelerimize gelmişti. İlk önce ben vermek istedim. Ona paketi uzattım. Hemen açtı ve bana kaşlarını kaldırarak baktı. Ona çok özel bir parfüm almıştım. Bana onu çağrıştıran bir kokusu vardı. Deniz gibiydi.

" Özgür, biliyorum senin kokun çok güzel ama benim olduğun belli olması için yada beni sürekli aklında tutman için bunu kullan olur mu ?  " dedim ve gülümsedi.

Özgür " Kötü kokmuyorum değil mi ? Böyle bir mesaj yoksa kabul ediyorum. Bunu sıkmama gerek yok, çünkü sürekli aklımdasın ve ben senin efendinim."

" Kullan ama ! "

" Tamam. Sıra bende." dedi ve elinde şık bir kutu vardı.

Kutuyu açtı ve elime verdi. Bir kolye vardı. Çok güzel bir kolye hem de ! Gümüş zincirin üzerinde güneş vardı. Güneşin uç kısımları siyahlaşmıştı. Dairesine doğru beyazlaşmıştı. Dairesini pırlantalar oluşturuyordu. Orta kısmı da boştu.

" Bu çok güzel ! " diye fısıldadım.

Özgür " Güneşim olduğunu herkese göstermem gerekirdi. Boynundan asla çıkarmayacağına söz verirsen, takacağım."

" Söz." dedim ve Özgür kolyeyi aldı.

Saçlarımı ellerimle topladım. Özgür kolyeyi taktı ve omzumdan öptü. Gözlerim dolmuştu. Hayır, burada ağlayamazdım. Şimdi değil ! Zamanı gelince akarlardı. Özgür'e sarıldım.

Özgür " Duygulaşma, hatun. Gece uzun ve biz burada gülmek için varız."

Barış " Kadınlar böyledir işte. En mutlu anlarında, ağlamağı becerecek yetenekleri vardır."

" Çeneni kapat, Barış ! " dedim.

Özgür " Hediyelerinizi verebilirsiniz." dedi ve hediyelerimizi topladık.

Güzel şeylerdi. Ceren bana yüzükler almıştı. Özgür'e ise, t-shirt almıştı. T-shirtün üzerinde dövmeli kollar vardı. Alp hediyesini Özgür'e önceden vermişti. Bana ise, şirin bir kot şort almıştı. Bedenimi Ceren'den öğrendiğini söylemişti. Barış ve Didem çifti ise, Özgür ile benim havuzdaki fotoğrafımızı t-shirte bastırıp, bize hediye etmişlerdi. Aras hediye vermemişti. O paketi dün vererek hediyesini zaten vermiş oluyordu. Hande ise bana küpe hediye etmişti. Özgür'e t-shirt hediye etmişti. Pastaları yedik ve dans etmeye başladık. Tabii ilk şarkı, Teoman'ın Mavi kuş ile Küçük kız şarkısıydı. Ellerimi Özgür'e doladım, Özgür'de elini belime yerleştirdi.

Özgür " Kolyemi sevdin mi ? "

" Evet. " dedim ve gülümsedim.

" Bence de sevmelisin. Şu lazanya kavgasındaki mesajlaşmayı hatırlıyor musun ? Bana güneş olmadığını söylemiştin. Şimdi yine öyle düşünüyor musun ? "

" Evet, ben bir güneş değilim."

" Fakat sen bir güneşsin. Beni aydınlatan, sürekli çevrende olmamı sağlıyorsun. Bu da seni bir güneş yapar."

" Bu kolyeyi asla çıkarmayacağım."

" Çıkartırsan, senin boynunu uçururum."

" Çıkarmayacağım ! Bu gece tamamen seninim." dedim ve öpüştük.

Partimiz çok güzel geçmişti. O kadar güzel ki ! Sabaha kadar dans etmiştik. Kendimi çok mutlu hissediyordum. Özgür ise, benden daha mutluydu. Sürekli fotoğraf çektirmiştik. Selfie bile çekmiştik ! Saat 3 gibi parti bitmişti. Ben Özgür ile gitmiştim. Onun evinde olacaktım. Sonuçta 26 Temmuzdu. Gerçek hediye ben olmalıydım. Onun kızıl hatunu değil miydim ? Yukarı çıkmıştık. Fazla gülmemek için kendimizi tutuyorduk. Evinin içerisine girdik ve kapı kapandı.

Özgür " Bu gece sürekli yüzü asık olan Aras'tı. Fark ettin mi ? "

" Hande bile gülümserken, onun suratı asıktı." dedim.

" Sana bir t-shirt ayarlayım ve sarılarak uyuyalım."

" Aklımda farklı şeyler var." dedim ve ona sarıldım.

" Aklındaki farklı şeyler neler ? "

" Aslında biliyorsun. Zamanı gelen şeyler. Benim gerçek doğum günü hediyem."

" Bunu sana asla zorlamam."

" Zorlamana gerek yok. Bende istiyorum."

" Bunun geri dönüşü yok."

" Biliyorum. Aşkın hiçbir şekilde geri dönüşü yoktur." dedim ve dudaklarımız buluştu.

Farklıydı. Gerçekten farklıydı. Ateşte yıkanmak yada buz kalıplarının içinde yüzmek diyebilirdim. Giysilerimi yatak odasında çıkarmıştı. Onu bile nasıl yaptığını bilemiyordum. Şu an nasıl olduğumu bilmiyordum. Onun karşısında, olduğum gibi kalmaktan utanıyordum. Beni yatağa bıraktığında kendi kıyafetlerini çıkardı. Heyecanımdan gömleğini bile çıkarmayı becerememiştim. O ise gülümsemiş ve kendi işini kendi halletmişti.

Özgür " Beni sevdiğini söyle."

" Seni seviyorum. " dedim ve dudaklarımız buluştu.

Her duyguyu hissetmiştim. Onun bana her dokunuşunda, zincirlerimin kırıldığını hissetmiştim. Benim ona her dokunduğum anda ise, onu yaktığımı hissetmiştim. Birbirimizi nötrlemiştik. Rüya gibiydi. İlk sevişmemizin, onun doğum gününde olması özel olmuştu. Benim içinde yeterince özeldi. Boynumda onun kolyesi vardı ve şimdi onun kollarındaydım.

Sabaha kadar hiç uyuyamadım. Özgür ise, uyumuştu. Kollarındaydım ve tenlerimiz birbirine değiyordu. Huzur vericiydi. Fakat her huzurun bir sonu vardı. Şimdi buradan gitme zamanıydı. Kollarından yavaşça kalktım ve benim yerime yattığım yastığı koydum. İlk önce kaşlarını çattı ama sonra şapşal bir gülümsemeyle uyumaya devam etti. Umarım hep böyle şapşalca gülümserdi. Benim Özgür'üm ! Bende onun Begüm'üydüm. Yavaşça yanağını öptüm. Üstümü sessizce giyindim ve sessizce odadan çıktım. Çantamı salondan aldım ve Ceren'e beni alması için mesaj attım. Adresi de yazmıştım. Evden sessizce ayrıldım. 5 dakika bekledikten sonra Ceren gelmişti ve arabanın arka tarafına oturdum, araba çalıştı. Ceren uykulu gözlerle bana gülümsüyordu. Annem ise, elimi tutmuştu.

Annem " Özgür ile vedalaştın mı ? " dedi.

" Evet." dedim.

Nasıl bir vedalaşma olduğu üstümdeki Özgür'ün kokusundan belli oluyordu ama umurumda değildi.

Ceren " Bunu yapmak zorunda değilsin."

" Ceren, Özgür'ün geleceğini karartamam. Benimle olursa, babası ona sırtını dönecek ve savunmasız kalacak. Onu yeterince koruyabileceğime inansaydım, onu şu an terk etmezdim." dedim.

Annem " Eğer onu bırakmasaydın, babasına uyarak Özgür seni bırakacaktı yada babası sizi ayıracaktı. Hepimiz için hayırlısı bu ! Şimdi hava alanına gidelim."

Ceren " Bende en kısa zamanda, İstanbul'a geleceğim. Keşke Özgür ile başka bir yerde karşılaşsaydın."

" O zaman onunla mutlu olurdum." dedim.

" Kolyeyi bırakmadın mı ? "

" Ondan bir parça taşımak istiyorum. Ceren, lütfen ona tüm olayları açıkla ve beni bulmasını söyle. Nerede olursam, olayım beni bulsun."

Annem " Begüm ! "

" Anne, o zaman beni bırakmazsa hiçbir güç bizi durduramaz. " dedim ağlayarak.

" Bakalım gelecek mi ? Kırdığın gururuna rağmen gelirse, seni gerçekten seviyor demektir."

" Önemli olan şu an nasıl dayanacağım ? "

Ceren " Dayanacaksın." dedi ve acı bir şekilde gülümsedi.

Hava limanına gelmiştik. Oradaki bayanlar tuvaletinde kıyafetimi değiştirdim. Basitçe giyinmiştim ve gözlüklerimi takmıştım. Yol boyunca ağlayacaktım. Bunu görmemelilerdi. İşlemleri yaptırdıktan sonra Ceren ile vedalaştım. İkimizde ağlıyorduk.

Ceren " Böyle olmamalıydı."

" Biliyorum, olmamalıydı. Elimden bir şey gelmiyor. Hepsi onun iyiliği için. Eğer yapmasaydım, çok kötü olacaktı. Özgür, babası olmadan bir şey yapamaz. Keşke onu savunmayı becerebilseydim." dedim.

" Bu sözlerinin hepsini söyleyeceğim. Kendine iyi bak. Yakında bende geliyorum."

" Gel ! Seni ve Özgür'ü bekliyor olacağım." dedim ve son kez sarıldık.

İşte her şey bitmişti. Uçağa bindik ve koltuklarımıza oturmuştuk. Camdan dışarı baktım. Bir umut olarak Özgür'ün gelmesini bekledim ama olmadı. Gelmedi. Neden gelsin ki ? Onu terk eden bir kıza neden gelsin ?

Çok acımasızdım. Hem Özgür'ün kalbini kırmıştım hem de kendi kalbimi kırmıştı. Özgür, lütfen kalbin kırık olsa bile gel beni al. Lütfen, yap bunu ! Asi kızılını affet ve birlikte nasıl savunacağımızı bana öğret. Senin aşkına ihtiyacım var. Eğer yapmazsan, ben ölmüşüm demektir.

----

Tahmin soruları :

*Sizce Özgür gelir mi ? Begüm'ü affeder mi ?

*Özgür neden Begüm'ü önceden takip ettirmiştir ?

*Özgür'ün babasını nasıl buldunuz ? Begüm'ün annesini nasıl buldunuz ?

Fortsæt med at læse

You'll Also Like

604 64 5
Yaradılışı ikilikle anlamak mümkün mü? İyi-kötü, güzel-çirkin, siyah-beyaz kavramları mı anlatacak ne olduğumuzu? Ya bunların dışında bir anlamlar dü...
9.8K 1.2K 5
Bildiğin her şeyin, sevdiğin adam dahil yalan olduğunu öğrendiğin bir dünyaya gözlerini açtığında ne yapardın? Kaçar mıydın? Yoksa o gerçeğin seni ez...
252 37 2
Gardiyan son kapıyı da açtığında görüş yerine gelmiştim. Bir kaç kişi daha vardı. En arkadaki masaya geçtim ve onu bekledim. Fazla da bekletmedi, gel...
YUVA Af _twclr

Teenage Fiktion

724K 35.6K 50
Amelya 20 yıl sonra aslında ailesinin gerçek olmadığını intikam için bebeklerin karıştırılmasına nasıl bir tepki verecek gelin hep birlikte okuyup öğ...