MASK | min yoongi

Autorstwa vaenostica

395K 26.8K 30.6K

" Böyle yapacaksın ve gideceksin. Sadece oynuyorsun. Eğleniyor musun? Ben eğlenmiyorum. Kırılmak istemiyorum." Więcej

0.1
0.2
0.3
0.4
0.5
0.6
0.8
0.9
1.0
1.1
1.2
1.3
1.4
1.5
1.6
1.7
1.8
1.9
2.0
2.1
2.2
2.3
2.4
2.5
2.6
2.7
2.8
2.9
3.0
3.1
3.2
3.3
3.4
3.5
3.6
3.7
3.8
3.9
4.0
4.1
4.2
4.3
4.4
4.5
4.6
4.7
Final
Yazardan Özlü Sözler

0.7

10.3K 697 593
Autorstwa vaenostica

Erken bölüm atmayı severim♡

" Hepinizin aklı bir karış havada! Yakında üniversite sınavına gireceksiniz ama ders dışında her seyle ilgileniyorsunuz!"

Hocanın sözleri karşısında tek yapabildigim başımı önüme eğerek dediklerini dinlemekti. Evet, daha üniversite sınavına 2 sene vardı ama haklıydı. Bizim, en azından benim bir hedefim vardı. Ama çoktan o hedefi unutmus gibi davranıyordum.

" Bakın, ben sizlere bir seyler katmak istiyorum. Özellikle de sen Yoon."

Başımı kaldırarak Bay Jung'a baktım. Neden ben diye aklımda sorgularken, hocanın tam olarak gözlerimin icine baktığı detayı dikkatimi çekmişti.

" Yoongi'den umudu kesmistim ben yıllar öncesinde zaten. Ama sende, ve az da olsa Taehyung'da bunu yapabilecek ışığı görüyorum. Bu yüzden kendinize gelin ve çalışın."

Hocanın üstünden gözlerimi çektim ve Taehgung'a baktım. O da aynı anda bana bakmış ve göz göze gelmiştik. Bir süre yüzüme boş boş baktıktan sonra hafifçe tebessüm etti. Yüzümdeki kaslar istemsiz olarak yumuşadı ve ben de ona tebessüm ettim.

Önüme döndükten sonra bile aklımdan gitmeyen güzel gülüşü yüzünden salak bir gülümsemeyle durduguma emindim.

" Söyleyecek daha fazla seyiniz yok gibi." dedi Yoongi ve kapıya doğru giden ilk adımını attı.

" Yoongi." dedi yumuşak çıkmaya zorlayan sesiyle Bay Jung.

Yoongi derin bir nefes almış ve sertçe dışarıya vererek tekrar hocaya doğru dönmüş, ayağına giydiği spor ayakkabılardan çıkan gıcırtı sesi ise odayı doldurmuştu.

" Babanla özel olarak konuşmamı istemezsin değil mi?"

Yoongi'nin bakışları anında yumuşamış ve sertçe yutkunmuştu.

" İnan bana ben de istemiyorum ama sınırları daha şimdiden fazla zorluyorsun. Bence, biraz daha bizimle kalmanın ve sözümü bitirmemi beklemenin bir sakıncası yoktur."

Yoongi'nin dişlerini birbirine bastırdıgını kasılan çene kaslarından rahatlıkla anlamıştım.

Yavaşça hocaya doğru bir adım attı ve diliyle dudaklarını ıslattıktan sonra yerinde durdu. Başını tekrar önüne eğdi ve eski pozisyonuna geçti. Bay Jung ise hafifçe gülümsemeyerek bu durumu izlemekle yetinmisti.

Ne bokum dönüyordu ortada? Hiçbir şeye kulak asmayan Yoongi, neden bir anda Bay Jung'un dediklerini yerine getirmişti? Neden, babam sözcüğü onu bu kadar etkilemisti?

Düşünceler beynimde bir on yana, bir bu yana doğru koşarken bakışlarımı tekrar Bay Jung'a çevirdim. Bana kısa bir bakış attıktan sonra diliyle dudaklarını ıslattı.

" Hepiniz bu okul çıkışı cezalısınız. Bu yüzden bana yardım edeceksiniz."

Derin bir nefes alıp verdim. Hayır, lütfen yapma diye yalvardım içimden ama bir ise yaramadı tabi ki.

" Taehyung sen öğretmenler odasındaki dosyaları Yoongi ile beraber düzenleyeceksin. Yoon ise benimle beraber, hazırlacağım dosyaya yardım edecek."

Hoca sözünü bitirdikten sonra hafifçe yaslandığı masadan doğruldu ve gözleriyle hepimizi süzdü. Hic kimse tek kelime etmiyor, kaderine razı gelmişcesine susuyordu.

Kapının hafifçe tıklatılmasıyla herkes kapıya döndü ve içeriye başını gülümseyerek uzatan erkek öğretmene baktı.

" Hoseok ya, bir gelebilir misin?" dedi gülümseyen hoca ve elinde tuttugu dosyayı havaya kaldırarak hafifçe salladı.

Hosoek mu? Jung Hoseok mu? Tam ismi bu mu? Ah, doğru ya salak. Insanların sadece soyadı olmaz.

" Tamam geliyorum şimdi." diyerek gülümsedi Bay Jung.

Bize kısa bir bakış attıktan sonra hızla kendisine ait olsan ofisinden çıktı ve kapıyı kapattı. Odada ben, Yoongi ve Taehyung kalmıştık. Ortam tamamen sessizdi.

" Telefonlarınızı çıkarın." diyerek sessizligi bozdu Yoongi.

Taehyung da, ben de Yoongi'ye anlamsız bakışlar atarken aklıma ders esnasında gelen mesaj bir şimşek edasıyla çaktı. Hemen telefonumu cebimden çıkardım.

" Ben iki kere mesaj aldım." dedim telefonu Yoongi'ye doğru uzatırken.

Ikisi de dönüp bana baktı.

" Ne sikim dönüyor ortada cidden merak ediyorum." dedi Yoongi benim telefonumdan sonra Taehyung'un telefonunu da alırken.

Yoongi yavaşça Bay Jung'un masasına doğru ilerledi ve telefonları masaya dizdi. Ikimiz de Yoongi'nin yanına giderek ne yaptığını baktık anında.

Masaya dikkatle baktığımda herkesin telefonunda mesaj ekranlarının açık olduğunu fark ettim. Ama.. Yoongi ne zamandan beri mesaj alıyor?

" Sen, siz ne zamandan beri mesaj alıyorsunuz? Bunlar ne böyle?"

Ikisi de birbirine baktı bir süre.

" Bu siktigiminin mesajlarını.. şeyden beri.. seyden, 1 2 seneden beri alıyorum." dedi Yoongi.

Taehyung ona bakarak diliyle dudaklarını ıslattı.

" Ölen kızdan beri degil mi?"

Yoongi dudağının kenarını ısırdı ve bakışlarını yere kaçırdı. Sertce yutkundu. Gerilmiscesine omuzlarını düzeltti ve parmaklarıyla oynamaya başladı.

" Ölen kız mı?" diye sordum meraklı bir ses tonu ve yüz idadesi ile.

" Boşversene." dedi Taehyung ve umursamaz bir tavırla önüne döndü.

" Boşvermek mi? Bu mesajları kim atıyor bilmiyorum ama ben de artık alıyorum. Benimle ne alakası var onu bile bilmiyorum ama bilmek istiyorum. Anlatın bana."

" Seni ilgilendirmeyen şeylere burnunu sokma."

" Bilmem farkında mısın Yoongi, ama ben de bu olayın içindeyim artık."

" İki mesaj aldın diye olayın içinde olmuyorsun. Belki de öylesine bir sebepten attı sana da. Hem seninle ne alakası olabilir ki? " diye mırıldandı.

Telefondaki mesajları gözleriyle süzdü ve telefonları kapatarak Taehyung'a ve bana verdi.

" Sadece son mesajlar aynı. Henüz bir sorun yok gibi. Şimdilik bir sey yapmadan bekleyelim ama merak ediyorum, neden tekrar atmaya başladı ki şu mesajları?"

" Bilmiyorum." diye yanıtladı Taehyung.

Anlamıyorum. Cidden hiçbir sey anlamıyorum. Ne mesajı, ne ölümü, kim, ne zamandan beri? Beynim allak bullak olmus bir halde.

" Bana da-"

Bay Jung'un odaya tekrar girmesiyle hepimiz susarak telefonları arkamıza sakladık ve eski yerlerimize doğru yavaş adımlarla ilerledik.

Bay Jung bizi bir süre gözleriyle süzdükten sonra kapıyı kapatarak tekrar eski yerine geçti.

" Umarım bir seyler planlamıyorsunuzdur. Biliyorsunuz. Cezadan kacarsanız, daha büyük bir ceza ile karşılaşırsınız."

" Hayır Bay Jung. Öyle bir sey yapmıyoruz." diyerek yanıtladım.

Telefonumu çaktırmadan çantamın yan gözüne attım ve ikisini de gözlerimle süzdüm. Sadece kafalarını önlerine eğmiş bir şekilde yere bakıyorlardı.

" Bu bir ceza ama lütfen isinizi doğru düzgün yapın. Özellikle de Taehyung ve Yoongi. Dosyaları doğru düzenlemezseniz en bastan tekrar yaparsınız. Şimdi başlıyoruz! Zaten aksama kadar sürecek gibi."

Derin bir nefes alıp verdim. Uzun bir gün olacak gibi..

  ***
Ağrımış olan boynumu elimle hafifçe ovuşturdum ve yüzüme gelen saçları  geriye doğru ittim. Yorgunluktan ağrıyan gözlerimi kırptım ve tekrar açtım.

Hem yoruldugum, hem de oda biraz daha sıcak olduğu için terlemistim ve saçlarım da bu isi daha da zorlaştırıyordu.En sonunda dayanmayarak çantamdan bir toka çıkardım ve saçlarımı at kuyrugu yaptım.

Tekrar önüme dönmüştüm ki Bay Jung ile göz göze geldim. Biraz fazla yakınımda olmasından dolayı rahatsız olarak hafifçe geriye doğru gittim.

" Şey, burayı da yazmam gerekiyor mu?" diyerek elimle bilgisayar ekranını gösterdim.

" Evet."

Derin bir nefes alıp verdim ve artık ağrıyan ellerimle tekrar kalemi tutarak gösterdiğim yeri yazmaya başladım.

Tam olarak 2 saatir bu yazma işini yapıyordum ve sıkıntıdan ölmek üzereydim. Neredeyse zor tutan elimi saymıyorum bile.

Hava kararmış ama buna rağmen ışığı yakma gereği bile duymamıştık. Daha doğrusu Bay Jung bunun tamamen israf olduğunu ve bilgisayar ışığının yettigini söylemişti. Bu yüzden ben de bilgisayara biraz daha yaklaşarak yazma işime devam etmistim.

" X ve y.." diye mırıldandım ve yazmaya devam ettim.

Cidden canım o kadar sıkılmıştı ki bir an önce bitirmek ve buradan kurulmak istiyordum.

" Sıkıldın değil mi?" diye sordu Bay Jung aklımı okumuşçasına.

Elimdeki kalemi yavaşça masaya bıraktım ve elimi hafifçe haraket ettirerek ağrının geçmesini sağlamaya çalıştım. Tabi ki bir ise yaramıyordu ama yapıyordum yine de.

Derince bir nefes alıp verdim.

" Evet.."

Yavaşça Bay Jung'a döndüm ki burun buruna geldik. Anında nefesimi tuttum ve gözlerim kocaman olmus bir halde Bay Jung'a bakmaya başladım.

Bay Jung'da benim kadar şaşırmış ama bir bakıma da mutlu olmuş gibi bir ifade sergilerken tam olarak gözlerimin içine bakıyordu.

Kahverenginin en koyu tonu hissini veren küçük, kahve gözleriyle gözlerimin içine bakarken bir an bile gözlerini kırpmıyor, gözlerini asla benden kaçırmıyordu.

Ben ise gözlerinin içine hapsolmuş gibi, şaşkınlıktan bakakalmıştım.

" Ş-Şey.." diyerek biraz geriye doğru gitmek istemiştim ki kolumdan tuttu ve beni kendine doğru çekti.

Sertçe yutkundum ve dudağımın kenarını ısırdım.

Bana bir süre daha baktı ve dudaklarını diliyle ıslattı.

" Neden bu kadar güzel bakıyorsun, öğrenci?"

~~
Ortamdaki gerginlik ve nefes alış verişlerden başka bir ses olmayışı, Taehyung'un canını sıktığı gibi Yoongi'yi de husursuz ediyordu.

Yoongi eline aldığı dosyayı göz ucuyla inceledikten sonra "problemler" adlı kısıma koydu ve göz ucuyla Taehyung'a baktı.

Taehyung bunu fark ederek Yoongi'ye döndüğü anda ikisi de göz göze geldi ve bir süre sadece birbirlerine baktılar.

"  Yine aynı şeyler olmaz değil mi?" diye sordu endişeyle karısık bir ses tonuyla Yoongi.

" Bilmiyorum. Olmamasını umuyorum."

" Ama neden? Neden su an ve neden o? Neden?"

Taehyung elindeki dosyayı yavaş bir biçimde masanın üzerine koydu ve Yoongi'nin gözlerinin içine baktı.

" Peki ya sen neden onu seçtin?"

" Ne sikim sacmalıyorsun sen?"

" Geldiği ilk andan beri onunla ugraşan sen degil misin? Sence de bu o kişinin dikkatini tekrar çekmeye yetmiş gibi değil mi? Tekrar mesaj atmaya."

Yoongi aklına eski anılar hücüm ederken sertçe yutkundu.

" Ondan uzak dur."

" Asıl uzak durması gereken kisi sensin. Neden ben uzak durayım?"

" Yoongi, aynı şeylerin tekrar olmasını istemiyorum tamam mı? Ben sizin gibi değilim artık. Senin gibi ona zarar vermek yerine korumak istiyorum."

" Benim ona zarar vermek istediğimi nereden çıkarıyorsun?"

Taehyung durdu ve Yoongi'ye doğru bir adım attı.

" Yoongi, Yo Rea'ya yaptıklarını hala hatırlıyorum. Ona da zarar vermek istememistin değil mi?"

" Ben-"

" Ama o öldü."

Czytaj Dalej

To Też Polubisz

73.9K 4.3K 24
Park Chaeyoung, üst komşusundan gelen seslerden nefret ediyordu...
2.1K 227 15
Birbirleriyle oldukça samimi görünen yeni komşuları ile tanışan Changkyun'un, kendisini onlardan birisi gibi hissetmesi pek uzun sürmez. Bu sırada al...
38.7K 3.4K 25
Saplantılı olduğu çocuğun peşini ne olursa olsun bırakmayan rose aynı zamanda annesi ile mücadele içindedir. Annesi kanser olduğunu yıllarca saklar...
7.8K 808 12
Lalisa asosyal bir kızdı, küçük bir kasabada yaşıyordu ve yaşadığı yerden nefret ediyordu. Bir anda hayatından çıktığını sandığı birisinin hayatına y...