Jin yavaşça gözlerini açtı ve yanındaki dijital saate baktı. Saat dozuk buçuk olmak üzereydi. Esneye esneye yataktan kalktı ve aşağıya inmeye başladı. Aşagı geldiğinde Jimin ve Jungkook hariç herkes yarı uykulu bir şekilde sofrada oturuyordu.
"Jimin nerede?" Diye sordu Jin.
"Bilmem az sonra gelir" diye yanıtladı Hoseok. Bir kaç dakika beklediler fakat Jimin gelmemişti bunun üzerine Taehyung dayanamıp "ben bakmaya gidiyorum" dedi ve yukarı çıktı.
Bir kaç dakika geçti ve merdivenden ayak sesleri gelmeye başladı. Herkes kafasını merdivene çevirdiğinde Taehyungun şaşkın yüzüyle karşılaştılar.
"Odasında yok" dedi Taehyung şaşkın bir şekilde.
"Nasıl yok?" Diye sordu Yoongi. Taehyung ise kafasını olumsuz anlamda salladı.
"Peki Jungkookun odasında bulduğumuz kağıt onun odasındada var mı?" Diye sordu Hoseok.
"Bilmiyorum görmedim" dedi Taehyung. Namjoon elini çenesinin altına koydu ve "bu işde bi iş var" diye mırıldandı.
"Herkes tek tek kayboluyo ya sıra bizdeyse" dedi Jin korkulu gözlerle.
"Bu olay normal olamaz ilk önce Jungkook kayboluyo daha sonrada Jimin" dedi Hoseok ve şüpheli gözlerle üyelere baktı.
"Hoseok şöyle bakmayı keser misin? Hadi gidip Jiminin odasına bakalım belki aynı kağıttan buluruz" dedi Yoongi ve Jiminin odasına çıkmaya başladı. Ardından herkes Yoongiyi takip etti.
Jiminin odasına geldiklerinde odanın dağınıklığına karşı yüzlerini buruşturdular. Jin elini yelpaze gibi yapıp yüzünün önünde salladı ve "işimiz zor olucak" dedi. Ardından herkes odanın bir köşesinden aramaya başladı.
Yaklaşık 15-20 dakika geçmişti ve Hoseok birden bağırdı
"Buldum buldum"
Ardından herkes çöp kovasının içine bakan Hoseoka doğru yaklaştı.
"Ne buldun hyung?" Diye sordu Taehyung. Hoseok eliyle 'gelin' diye işaret yaptı. Ardından herkes yavaşça Hoseoka yaklaştı. Hoseok elini çöpe soktu ve içinden yırtılmış kağıt parçaları çıkarttı.
"Bakın Jungkookun odasında bulduğumuz kağıdın aynısı tek fark üzerinde 'Numara 2' yazıyor" dedi Hoseok kağıdın parçalarını almaya çalışırken.
"Sanırım bu kişi bu notu bıraktığı kişiyi kaçırıyor" dedi Yoongi düşünceli bir şekilde.
"Evet evet bende onu anlatmak istiyorum bu her kimse çok yakınımızda bence" dedi Hoseok tek tek üyelere bakarak.
"Gelin aşağıya inelim salonda düşünürüz" dedi Namjoon ve aşağıya inmeye başladılar.
~~~~~
Yaklasık bir saat geçmişti ve
herkes koltuklarda gergin bir şekilde oturuyordu. Kimseden çıt çıkmıyordu. En sonunda Hoseok dayanamadı ve ayağı kalktı.
"Yeter artık bu her kimse çok yakınımızda ve bunu söylemek istemezdim ama bu eve bizden başka girip çıkan yok!" Dedi Hoseok öfkesine engel olamayarak. Yoongi surat ifadesini hiç değiştirmedi ve
"Ne demek istiyorsun Hoseok?" Diye sordu. Hoseok gözlerin kıstı ve
"Sizden şüpheleniyorum" Hoseok bunu kelimelere bastırarak söylemişti. Bir kaç dakikadır konuşmayan Taehyung hızla ayağa kalktı ve bağırmaya başladı
"SEN NASIL EN YAKIN ARKADAŞLARINDAN ŞÜPHELENİRSİN HA?! BİZ KAÇ YILDIR BERABER YAŞIYORUZ VE BİRBİRİMİZİ KAÇIRACAK BİR SEVİYEYE DÜŞMEDIK!!"
"Ne oldu Taehyung yoksa zoruna mı gitti? Neden bu kadar tedirgin oldun yoksa...Sen mi yapıyorsun?" Dedi Hoseok Taehyungun üzerine doğru yürürken. Taehyung dayanamadı ve Hoseoka bir yumruk geçirdi. Hoseok geriye doğru sendeledi ve duvara hızlıca çarptı bunun üzerine duvardaki saat sallandı ve yerle buluşup paramparça oldu. Hoseok kendine geldi ve hemen Taehyunga bir yumruk geçirdi. Bunun üzerine Jin ve Namjoon ikilinin arasına girdi ve onları ayırdılar. Yoongi ise yerdeki saati inceliyordu.
"Tanrı aşkına siz napıyorsunuz? Burda birlik olup düşünmemiz gerekiyorken siz birbirinize dalıyorsunuz!" Dedi Jin hafif sesini yükselterek. Hoseokla Taehyung ise birbirlerine öldürücü bakışlar yolluyordu. Tam o anda kapı çaldı. Herkes şaşkınca kapıya döndüğünde Namjoon ve Yoongi kapıyı açmaya gittiler.
Kapıyı açtıklarında karşılarında üç kişi duruyordu. Birisi esmer, bisiri kısa, biriside siyah saçlıydı. Namjoon ve Yoongi hâla tanıyamamış gibi bakarken esmer olan konuştu
"Oo Kim Namjoon dostum naber görüşmeyeli uzun süre oldu" dedi ve kolunu Namjoonun omzuna koydu. Namjoon hâla şaşkınca bakıyorken siyah saçlı olan konuştu
"Ahh dostum bizi nasıl hatırlamassın. Biz senin lise arkadaşlarınız"
Bunun üzerine Namjoon birden gözlerini büyüttü ve
"Oh Sehun?" Dedi emin olmak istercesine.
"Ohh be sonunda hatırladın. Bu arada bu Jong In zaten tanıyorsun bu da Kyungsoo sen gittikten sonra gelmişti liseye" dedi Sehun.
Namjoon Kyungsoo'yla ayak üstü tanıştıktan sonra onları içeri davet etti. Hepsi salona geçtiğine yerdeki saati toplamaya çalışan Jinle gözgöze geldiler.
"Oo bu da ne biz gelmeden önce savaş olmuş heralde" dedi Kyungsoo Jine bakarak.
"Yok yok önemli bi şey değil siz oturun" dedi Jin ve saat parçalarını çöpe atmaya gitti. Jin geldiğinde hepsi yanyana oturmuştu.
"Merhaba ben Kim Seokjin" dedi Jin ve onlara bakmaya başladı. Bunu üzerine Jong In boğazını temizledi ve konuştu
"Merhaba ben Kim Jong In bu Do Kyungsoo ve bu da Oh Sehun." Jin anladığını belli edercesine başını salladı. Ardından Yoongide kendini hızlıca tanıttı. Tam Sehun konuşacakken merdivenden birileri inmeye başladı
"Ohh sadece üçünüzün yaşadığını sanıyordum" dedi Sehun ve kafasını merdivenlere çevirdi. Taehyung ve Hoseok geldi ve oturdu.
"Hey dostum sizin yüzünüze ne oldu?" Diye sordu Jong In eliyle yüzlerini işaret ederken. Taehyung önce Hoseoka baktı ardından öksürdü ve
"Önemli bi şey değil. Neyse ben Kim Taehyung."
"Bende Hoseok" dedi Hoseok kısaca.
~~~~~
Yaklaşık bir buçuk saat geçmişti.
"Neyse biz artık kalkalım" dedi Kyungsoo. Diğerleride başıyla onayladı ve kapıya doğru yöneldiler Namjoonda uğurlamak için peşlerinden gitti.
"Hadi görüşürüz kanka" dedi Sehun ve Kyungsoo'yla birlikte Namjoona el salladı. Jong In'de göz kırptı ve " sonra görüşürüz~" dedi. Namjoon kapıyı kapattı ve salona geldi ve kendini koltuğa bıraktı.
"Namjoon hiç bahsetmemiştin bu arkadaşlarından" dedi Yoongi sırıtarak.
"Ben bile unutmuştum size nasıl anlatsaydım?" Dedi Namjoon ve ardından ekledi "çok yoruldum ben yatmaya gidiyorum iyi geceler size" dedi ve odasına çıktı. Ardından herkes esnemeye başladı.
"En iyisi bizde yatalım" dedi Jin ve onun ardından herkes odalarına dağıldı.
~~~~~
Hoseok odasına girdi ve kapıyı kapattı. Ardından eline telefonunu aldı ve yatağına uzandı. Biraz telefonda oyalandıktan sonra telefonu yan tarafındaki masaya koydu. Ve o anda gözüne bir şey çarptı. Yatak başlığının kenarında yapıştırılmıs bir not vardı. Hoseok hemen notu eline aldı ve okudu
"Numara 3"
"Bu gün uyumayacağım ve bu tatsız şakayı yapanı bulacağım" diye söylendi kendi kendine. Ardından yatağında oturup beklemeye başladı.
~~~~~
Saat gecenin üçüne geliyordu ve Hoseokun gözlerinden uyku akıyordu. Ama uyumayacaktı. Tam o esnada kapısı yavaşça açılmaya başladı. Hoseok pür dikkat kapıya bakıyordu. Ve gördüğü tanıdık yüzle rahatladı.
"Uyumamış mıydın?" Diye sordu Hoseok. Karşısındaki ise sırıttı ve
"Numara 3"
"S-sen?" Hoseokun resmen dili tutulmuştu. Karşısındaki ise biraz daha yaklaştı ve
"Evet ben" dedi.
"Başından beri içimizden biri olduğunu biliyordum" dedi Hoseok ve gözünden bir damla yaş aktı. Karşıdaki ise son kez konuştu
"Çok zekisin Hoseok-ah"...
~~~~~
Genç adam üçüncü kişiyi öldürmenin verdiği zevkle şarkı mırıldanıyordu aynı zamanda da Hoseokun cansız bedenini yerde sürüklüyordu...
~~~~~
Evet arkadaşlar oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın ve ayrıca merak etmeyin katilin kim olduğunu öğrenmenize çok az kaldı.