İznimin sabahı öğlene kadar uyudum.Bundan daha tatlı bir şey var mıydı bilmiyorum ama bu yataktan çıkmak istemiyordum.Heun ayak ucumda yeni yumurtlamış tavuklardan birinin yavrusuyla oynarken,yatakta doğruldum.
"Onu nasıl aldın kümesten?"
"Kaçırdım." dedi Heun. "Biraz sevip geri koyacağım yerine."
"Annesine yakalanma." diye konuştum yataktan çıkarken. "Peşine takılır.Korkarsın."
Heun civcivi iyice göğsüne basarak,"Sen de mi bebeğini benden koruyacaksın?" diye sordu. "Onu sevmek isteyince sen de mi bana kızacaksın?"
"Ne?"
Öylece kalakaldım.Heun kırmızı bir elbise giyiyordu ve yumuşak saçları tepesinde kırmızı bir tokayla tutturulmuştu.Göğsünde bir civciv vardı ve benden bir cevap bekliyordu.Bu güzellik karşısında,halamı odanın önünden geçerken görünce civcive uzanıp ona verdim.Civcivi söylenerek bahçeye çıkardı.Heun'u yavaşça kucağıma alıp saçlarını okşadım.
"Benim kraliçem.Söylediklerin hiç hoşuma gitmedi.Sen bu bebeğin dostu olacaksın.Ona tüm bildiklerini öğreteceksin.Üstelik ben sana ne zaman kızdım?Sana bunları düşündüren ne?"
Heun alnıma düşen saçlarımı iki yana ayırırken bir kez daha omzunu silkti.
"Onu benden daha çok seveceksin Sehun.Çünkü o senin çocuğun."
"İmkansız." dedim. "İkinizi de çok seveceğim.Sizi birlikte büyüteceğim."
"Evet,sizi birlikte büyüteceğiz."
İkimizde kapıya döndük.Jongin siyah takım elbisesiyle bize gülümsüyordu.
Ne güzel gülümsüyordu.
Bu herif neden başkan yerine ünlü olmayı seçmemişti ki?Harika bir fiziği vardı kaldı ki dün akşam bizim evde Heun'un tabağını bile gömmüştü.İstediği kadar yemek yiyordu ama fazlalığı yoktu.Şerefsiz herif.Şişlesem anca içim soğurdu.
"Sen benden habersiz bizde mi kaldın?Neden yine buradasın?"
Jongin odaya girdi.Heun ona elini uzattı ve el sıkıştılar.
"Bugün izin günündü ya,seninle vakit geçirmek istedim.Buna ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum.Bugün nasılsın?Gece hiç sancın var mıydı?"
Heun kucağımdan indi ve odadan çıktı.Kendi dünyasında yaşıyordu.Arkasından bakakaldık.
"Yok." dedim. "Son kontrolden beri iyiyim."
"Miden falan bulanmıyor mu?"
"Hayır.Henüz erken Jongin."
"Peki canın bir şey çekmiyor mu?"
Sinirle nefeslendim.Dolabıma yönelip bir pantolon çıkardım ve Jongin'in elleri cebinde öylece dikilişine baktım.
"Jongin henüz hamileliğin belirtilerini göstermiyorum.Kusura bakma ama gayet iyiyim."
"Dediğine bir bak."
Jongin sesinin yükseltince yerimden doğruldum.Karşısında dikilmem onu hiç etkilemişe benzemiyordu.
"Sehun,halini hatırını sormaya çekiniyorum.İstiyorum ki canın acıyorsa ya da bugün kendini iyi hissediyorsan bunu benimle paylaş.Bir şeyleri toparlamaya çalışıyorum farkında değil misin?Bana biraz destek olsan ne olur?"
"Bana ders verme.Hamile olan sen değilsin."
"Evet,hamile olan sensin ve bunun ne kadar yüce bir şey olduğu hakkında hiçbir fikrin yok!"
Bu tam bir bağırıştı ve süratle yakasına yapışınca Jongin bileklerime tutundu.
"Sen bana sesini mi yükselttin?"
"Sehun bir tane vur geri çekil.Bak şimdi ters bir hareket yapacaksın bir yerlerin incilecek."
"Tanrım çıldıracağım." derken geri çekildim. "Vurmak istiyorum elim gitmiyor,vicdanıma oynuyorsun."
"Bakışlarım kuvvetlidir." dedi.Yüzündeki gülüş tekrar belirdi ve bana yaklaştı. "Rica ediyorum Sehun.Bana güven,sana güveneceğim.Birlikte olabiliriz.Biz..güzel olacağız."
Ardından elleri omzuma dolandı ve çenesini başıma yaslayarak bana hafifçe sarıldı.Ne yapacağımı bilemedim ama öyle güzel bir kokusu vardı ki bu beni tebessüm ettirdi.
Sırtını patpatlayarak,"Bunca yıl baba olmayı beklemiş gibisin." dedim. "Baya heveslisin."
Benden geri çekilmedi.Sadece omzunu silkerek ensemi parmak uçlarıyla okşadı.Boğazım düğüm düğüm oldu.Herifin beni etkilediğini kasabanın delisi bile anlardı.
"Açık olacağım Sehun.Yaşım 20 olsaydı,kesin bir adilik yapıp bu bebekten korkardım fakat işim,yaşım,ailem ve bebeğimi taşıyan adam öyle uygun ki,nasıl hevesli olmayayım?"
Biraz ürperdim.Jongin geri çekildi ve gülümsedi.Bir şeyler dememi bekliyordu fakat beni böyle etkilediği için ağzının ortasına bir tane geçirsem yine şiddet yanlısı yaftası yer miydim?
Yine de omzuna bir tane geçirip,"Bencilce düşünüyorsun." dedim. "Ben 20 yaşındayım o halde adilik yapmak benim de hakkım."
Başını iki yana sallayarak omzunu okşadı.
"Bebeği aldırmaya gidiyordun.Yetişmesem her şeyi bitirecektin.Demem o ki,sen hakkını kullandın."
"Bana adi dediğini farkettim ama çok açım o yüzden susuyorum.Şimdi biz de yiyeceksen gel,yemeyeceksen oteline dön."
"Sence gider miyim?Burada yiyeceğim."
Jongin,halam ne hazırladıysa yedi.Beğenmediği bir şey yoktu.Gelirken kocaman bir kutu Japon lokumu almıştı ve bunun bizim kasabada satılmadığına emindim.Halam birer bitki çayı eşliğinde ikram ettiği lokumları yorum yapa yapa yuttu.Jongin,ona bizzat Japonya da yapılışlarını gördüğü lokum tariflerinden bahsederken,onları izledim.Halam onu sevmiş gibi görünüyordu.Kucağından inmemesine bakılırsa Heun'un da farklı düşündüğü söylenemezdi.Bunu gıcık oldum diyemem.Hoşuma gitti zira ya Jongin'den haz etmeselerdi?Bir de bununla başa çıkmak zorunda kalırdım.
Heun güzellik uykusu için aramızdan ayrıldığında Jongin beni bir yere götürmek istediğini söyledi.Evde yatıp deli gibi uyumak istiyordum da,dilim tamam dedi.
Gwanggalli'den ayrıldığımızı farkettiğim de Jongin'le siyaset hakkında nezih bir tartışma içindeydik.Neyse ki ikimizde laik görüşü benimsiyorduk ve adaletten yanaydık.
"Seul'e mi gidiyoruz?" diye sordum.
"Evet," dedi. "Seni bize götürmek istiyorum.Habersiz davranışlardan hoşlanmazsın da bir yerlerime vurursun diye baştan söylüyorum.Kabul etmezsen gitmeyiz."
Ya adama bir bakın.Tanrı şahit,bu nasıl bir meziyet.Beyni lafları öyle tatlı seçiyor ki,küfür edemiyorsunuz,kötü kötü bakamıyorsunuz,korkutamıyorsunuz.
Jongin benim evime gelmişti.Halamla,kraliçemle tanışmıştı ve elinden geleni yapmıştı.Sahiden dediği gibi,benim de bir yerlerimi taşın altına sokma vaktim gelmişti.
"Gidelim." dedim. "Ailenle mi tanışacağım?"
"Bu seni rahatsız eder mi?Eğer kabul edersen şimdi yardımcımızı arayıp haber vereceğim."
Başımı iki yana sallayarak,"Sorun yok."dedim."Sen benim ailemle tanıştın.Sıra bende."
Jongin gülümseyerek parmaklarıyla direksiyonda bir ritim tutturdu ve havalandırmanın üstündeki telefonundan birilerini aradı.
Sesler arabanın içinde yankılandı.Bir kadın sesi Jongin'e hemen hazırlığa girişeceğini söyleyince,takım elbise mi giyseydim düşünmedim değil.
Jongin,"Yolumuz uzun." dedi. "Bir şeyler alayım da atıştıralım.Ne seversin?"
"Kurutulmuş her şey." diye yanıtladım onu.
Jongin arabayı kalabalık yolun kenarına doğru çekerken,"İlginç bir zevk." dedi. "Gel de şu küçük markete girelim." diye ekledi.
O inince ben de peşinden gittim.Jongin arabanın ön gözünden aldığı siyah maskeyi yüzüne geçirdi ve bana baktı.
"Pek ekran önünde değilimdir ama biz yine de tedbirli olalım." dedi. "Rahatsız olmanı istemem."
"Bir gün mutlaka öğrenecekler.Ben öyle saklambaç oynayamam kimseyle.Kendinden yaşça küçük birinden çocuğunun olması statünü sarsmaz mı?"
Jongin dediklerimi sindirmiş gibi maskeyi çıkardı,çenesini okşadı ve uzanıp elimi tuttu.
"Kimsenin benim hayatım hakkında yorum yapmaya hakkı yok.Ne istersem onu yaşarım,bir açıklama gerekiyorsa da üstesinden gelirim.Mühim olan biziz Sehun.Bu bizim için bir sorun mu?"
Benden cevap beklerken az daha yaklaştı.Eli elimi yumuşakça tutuyordu.Yüzüne baktım.Jongin'in gülüşü sağa doğru kayıp sırıtmaya dönüşünce,"Artık değil." dedim. "İnsanların ne öttüğü kimin umrunda?"
Jongin bir kez daha cesaretini toplar gibi gelgit yaşadı ama bunu istediğini gözlerinde gördüm.Cilalı ayakkabısının ucu,beyaz spor ayakkabılarımın ucuna değene dek durmadı.Bir eli elimi okşarken diğer eliyle çenemi okşadı.İçim gitti.Eline tutununca Jongin gözlerini dudaklarımdan ayırıp,bana baktı.
"Seninle tanıştığım gün Sehun,benim için bir hediye.Palavra sıktığımı düşünüyor olmalısın ama bu bebek yalnızca yaşayacaklarımızı hızlandırdı.Biz birlikte olmalıydık Sehun.Böyle hissettiğim için kalbim öyle rahat ki."
"Canımı sıkarsan seni fena benzetirim Kim Jongin.Demem o ki bana iyi bak çünkü benim kalbim de çok rahat."
Jongin güldü.Kıkırdadı,ardından zarif bir telaşla dudaklarıma yapıştı.O gece de dediğim gibi Jongin öyle güzel öpüşüyordu ki belime sarılan koluna sıkıca tutundum.Avuç içi sırtımda aheste aheste dolaştı ardından bir kez daha belime sıkıca dolandı.Ensesine sarıldım.Onu iyice kendime çektiğim sıra Jongin dudaklarımdan çok uzaklaşmadan çenemde bir yerleri öptü.Nefes nefese,Jongin'in alnı sağ yanağıma yaslı dikilirken güldüm.Jongin bana sıkıca sarılıp çenesini omzuma taşıdı.
"Seul'e giden bir yol kenarında,başkanın tekiyle öpüşüyorum.Tanrım.."
"Seul'e giden bir yol kenarında,çocuğunun babası olan başkanın tekiyle öpüşüyorsun."
Onu hafifçe ittirince,Jongin elindeki maskeyi,arabanın camını açıp içine fırlattı.
"Tut elimi de karnımızı doyurmaya gidelim."
Elini tuttum.Jongin yine o meşhur hareketini yapıp elini ağzına kapattı.
Markete giderken hava sıcacıktı ve elimi tutan ele hayretle baktım.Kendimi kontrol edemiyordum.Midem çalkalandı ama bunu ona söylemedim.Jongin'in kurutulmuş meyveleri kucağında biriktirmeye çalışırken bile elimi bırakmamasını,gönül rahatlığıyla izledim.