Aşk-ı Hovarda #wattys2019

By hurreminiz

198K 10.3K 1K

Aşkta macera ve eğlenceyi bir arada arayanlara özel... Ben Gizem Çepni. Kaosu karakteri olarak benimsemiş aks... More

1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
30
31
Final
Sonsöz
YOL ARKADAŞIM
Özel Bölüm
Wattys2019

29

4.1K 238 24
By hurreminiz

Merhaba Afifecikler!

Keyifli Okumalar...

Bu bölüm benim için çok duygusal bir bölüm oldu.Özellikle şehit haberleri bir bir gelirken bu konu üzerinde durmadan edemedim.Hatam olduysa affola.

Görüş ve yorumlarınızı bekliyorum muhakkak.

Uzun çarşıyı Tuğrul'la el ele gezerken büyülenmiş gözlerle bakıyorum etrafa. Düğün alışverişi için üç gün önce ailece Bursa'ya gelmiş bu vesileyle de geziyorduk.Tarih kokan bu şehre hayran olmamak imkansızdı adeta.

Ben yıllardır yazlığımıza geldiğim halde hiç tam anlamıyla gezmemiştim Bursa'yı. Nasip gelin geleceğim zamanaysa demek ki.

Eh, evlendikten sonra Bursa'da yaşayacağımı az çok tahmin etmişsinizdir. Hemen hüzünlenme öyle.Tuğrul'un baba mirası galeri dolayısıyla kendi doğup büyüdüğüm şehirde de bir düzenim olacaktı.

Bu sayede ailem ve arkadaşlarımla aramda hasret durumu söz konusu dahi olmayacaktı.

Alışverişe benden daha hevesli olduğu her halinden belli olan Hatice anne kuyumcudan kuyumcuya koşarken bu halini gülerek izliyoruz Tuğrul'la. Bilakis bütün enerjisini bu iş için depolamış gibi davranıyor.Bizi de peşinden her girdiği kuyumcuya sürükleyerek bütün takı ve setlerin önümüze dizilmesini istiyor.

"Annen sence de abartmıyor mu hayatım? Ben hanedana gelin oluyorum da haberim mi yok?"

Birlikte kuyumcuya girerken kısık sesle sorduğum soru üzerine yüzündeki gülümseme genişliyor Tuğrul'un. "Annem yıllardır bugünü bekliyor hiç yadırgama.O bütün Bursa'ya senin sayende hava atarken nasılsa ben batacağım. "

Sitem dolu cevabıyla kıkırdamama engel olamıyorum. Hatice anne bu esnada bana dönüp "gelin kızım sen niye uzakta duruyorsun gelsene yanıma" dediğinde nişanlıma "çok çalış o zaman ben altınlarımı satmam haberin olsun" diye peşin peşin söylüyorum baştan.

Bu gidişle ağa karısı gibi olacağım. Nişanda takılan altınlar çoğu kişinin nişan ve düğününün toplamı kadardı zaten. Görmemişlik olarak algılama lütfen. Bunda annemin düğün düğün gezmiş olmasının payı epey büyük. Kadın geleceğe büyük yatırım yapmış.Bonkör kayınvalidemin de payını yadsımamak lazım tabii. Elinde olsa altın rezervini bana verecek.Eh, tabii ki kara kaşıma kara gözüme değil. Bursa'daki eşrafın Tuğrul'un da dediği gibi 'Hatice; gelinini altınlarla donattı' demesi için.

Valla Türk dizilerindeki salak esas kadın karakterler gibi bunun için trip atacak ya da tavır alacak değilim. Sonuç olarak altınlar bana takılacak. Aptallığın lüzumu yok.Ne görmemişlik yapıp önüme geleni isterim ne de alınanı geri çeviririm.

İşte bunlar hep zeka.

Buradan senaristlere de sesleniyorum. Azcık halka karışın bizi bir gözlemleyin karakterleri öyle yazın. Bir karakter iyiyse kozmik zamanda yazılan hikayelerdeki gibi saf, dünyadan habersiz gökkuşağı kusup pembe sıçan tipler olurken eğer kötüyse bir sürü meziyeti oluyor maşallah!Hem yalancı hem hırsız hem katil hem tecavüzcü gibi gibi uzayıp gidiyor liste.

Allah aşkına artık bizi aptal yerine koymayın. Ayriyeten ekliyorum erkekler öyle saf çok konuşan kızlara aşık falan olmuyor.Tecrübe konuşuyor burada.

Benimki ben biraz konuşmaya başlayınca daha şimdiden kaçacak delik arıyor var sen düşün gerisini. Bunlar kimi kandırıyor ya?

Bizim bazı gariban kızlarımızda bunlara inanıp yanlış taktik uygulayarak adamları elden kaçırdığıyla kalıyorlar.

Neyse bu kadarlık tavsiye yeter size şimdilik.

Kayınvalidem ve annemle birlikte önümüze koyulan takılara bakarken pırlanta taşlarla işlenmiş oldukça zarif bir set dikkatimi çekiyor.

Nitekim beğenimi dile getirdiğimde kuyumcu zevkli bir seçim yaptığımı söylüyor.Tuğrul'un düşüncesini merak ettiğim için onu da yanıma çağırıp fikrini soruyorum.

"Senin teninde çok güzel duracağına eminim."

Kulağıma fısıldadığı sözlerle utanç duyarken toparlanmak adına hafifçe öksürüyorum.Ufak ufak subliminal vermeye başlayan Tuğrul'un gözümü korkuttuğunu itiraf etmeliyim.

Esas korkumu elbette anladınız.

Pırlanta setin fiyatını öğrenen Tuğrul pahalı olduğuna bakmadan aldığında annem damadına hayranlıkla bakıyor.
Abimle babamın aksine Tuğrul; Efnan'ın isteme gecesinde evi basıp beni istediğinde annemin gözüne çoktan girmişti esasen. Bu nedenle annem damadına karşı oldukça ılımlı.

Kuyumcudan çıktığımızda annemler önden giderken bizde onları takip ediyoruz.Sevgili nişanlım bana takılmadan edemiyor bu esnada.
"Ne o dilini mi yuttun sevgilim?Yoksa utandın mı sen?"

Üstüme gelen Tuğrul yüzünden iyice utanırken çaktırmamak için büyük bir çaba sarfediyorum.

"Ne alakası var canım?Biraz yoruldum galiba halim yok."

Cevabım üzerine ' yeme beni' bakışları atıyor. Erkeğin zeki olanı makbul değil görüldüğü üzre. Ne var yani salak bir adam olsa ne desem inansa?Gerçi öylesine de ben tahammül edemem. Bir raddeden sonra bayar beni. Lakin bu da benim üzerimde baskı uyguluyor.

"Güzelim bu utanmaların ne kadar hoşuma gitse de biz yakında evleneceğiz.Yani benden çekinme lütfen. "

"Ben o nikah kıyılana kadar sessiz kalacağım bil diye söylüyorum.Sende ona göre dikkat et."

İçimden geçenleri söylemenin vermiş olduğu rahatlığı hissederken kurduğum cümlenin biraz 'evlenmeden olmaz' manasına mı gelip gelmediğini düşünüyorum bir yandan. Aman canım ne anlarsa anlasın malum gerçek tam olarak bu. Benden önce ne yaşadıysa yaşadı bende kurallar bu şekilde işliyor.

Zaten adam Tarkan'ın Öp şarkısındaki gibi beni öp öp doymuyor mübarek! Kati bir kuralımı yıkmama şükretsin. Evlenene kadar da sabretsin mümkünse.

Hem Türkan Şoray'ın kuralları var da benim kurallarım olamaz mı yani? Teesüf ederim.

Yolun ortasında aniden durup bana dönen Tuğrul yüzüme hayranlıkla bakıyor bir süre."Gizem sen gerçek olamayacak kadar masumsun.Seninle mükafatlandırılacak kadar ne iyilik yaptım bilmiyorum sadece şükrediyorum Allah'a her gün seni karşıma çıkardığı için. "

Çarşının ortasında bir anda aşka gelen nişanlım egomu okşarken şımarıkça gülümsüyorum kendisine. "Eh, bende olsam şükrederdim tabii yediğim onca naneden sonra! "

"Bir kere de hatalarımı yüzüme vurmasan bende senden güzel şeyler duysam? "

Başka emriniz paşam? Sen sayısız ceviz kırdıktan sonra benden güzel sözler mi bekliyorsun hala pişkince?Sen nasıl bir hayal dünyasında yaşıyorsun acaba?!Sitemi üzerine gülerken "aşkım senin çok güzel bir hayal dünyan var hep orada kal olur mu bu dünya senin için fazla acımasız" diye tatlı tatlı dalga geçtiğimde iyice bozuluyor.

Eh, ne demişler çay var içersen yol var gidersen ben var seversen Tuğrulcuğum. Bu da biraz kamyon arkası yazı gibi oldu ama neyse.İyi ki içimden geçirdim yoksa beyefendinin diline bir düşersem bir daha kurtulamazdım!

Alışverişimizi olabildiğince kısa tutarak Tuğrul'ların evine gidiyoruz. Atilla yarın sabah görev için Afrin'e gidecek. Bildiğin üzre kendisi Mit ajanı.

Bakma öyle herhalde Atilla karışık bir bölgeye göreve giderken burada bizde gamsızca alışveriş yapmaya gelmedik. Kendisinin halletmesi gereken işleri olduğundan bizi zorla evden postaladı.Esas amacı annesinin kafasının dağılmasını sağlamaktı tabii.

Her ne kadar durumu normalleştirmeye hayatımıza kaldığı yerden devam etmeye çalışsakta içimiz içimizi yiyor haliyle. Oğlunun ne iş yaptığını öğrenen kayınvalidemde kendini ne kadar alışverişe vursa da üzüntüsü yüzünden okunuyor açıkça.

Atilla'ya engel olamayacağımızın farkındayız. Nihayetinde vatana hizmet ediyor. Bununla sadece gurur duyarız.Fakat Atilla'nın görevi gereği Allah korusun onu kaybettiğimizde nerede olduğundan nereye defnedildiğinden haberimiz olmayacaktı asla. Ölen bir Mit personelini devlet kabul etmez cenazesi ülkesine getirilmezdi gizlilik gereği. Gidip Fatiha okuyacağınız bir mezar taşı dahi olmazdı maalesef.

Gözlerim dolu dolu Atilla'ya bakarken içimden sağ salim dönmesi için Allah'a yalvarıyorum. O ve onun gibi bütün vatanı için kendi isminden kendi canından geçen koca yürekli vatan evlatları için.

Halimi farkeden Atilla bizimkilerle birlikte bahçede oturan annesine kaçamak bir bakış attıktan sonra bana dönüyor."Yenge annemi zor sakinleştirdim bari sen yapma.Bak şimdi annemde başlayacak. "

Uyarısı üzerine toparlanmaya çalışıyorum nafile bir çabayla.
"Ne yapayım dayanamıyorum. Duygusuz muyum ben gülüp eğleneyim bu durumla? Zaten bizi postaladın bugün alışverişe sus daha fazla tahammül edemeyeceğim sana! "

Çektiğim azar üzerine gülen Atilla yanıma gelip kolunu omzuma atıyor. "Yengeciğim gerçekten çok tatlısın.."

"Kalk lan oradan! Hayırdır ne oluyoruz? " Tuğrul'un araya girmesiyle konuşması yarıda kesilen Atilla'yla birbirimize bakıp gülüyoruz.

"Herşeyi açıklayabilirim abi!"

Ellerini teslim olur gibi oyunbazca havaya kaldırıyor Atilla. Tuğrul kardeşini kendine çekip sarılırken Esra da dayanamayıp kucaklaşma faslına dahil olduğunda karşımdaki tabloyu gülümseyerek izliyorum.
Evde ki duygusal atmosferden bana yine bir ağlama geliyor.Sessiz iç çekişlerim bir anda hıçkırığa dönerken üç kardeş şaşkınca dönüp bana bakarken mahçubiyetle lavaboya gitmek için ayağa kalkıyorum.

Fakat Tuğrul buna izin vermeyip önüme geçiyor. Gözyaşlarımı şefkatle silerken Esra ve Atilla birbirlerine ahtapot gibi sarılmış vaziyette benim halime gülüyorlar.Duygusal nöbet geçirmesem ben ikisine de yapacağımı bilirim. Normalde duygusal bir karakter olmamama rağmen bu konularda oldukça hassasım.Her gün aldığımız şehit haberleri malum.

"Gizem'im yapma böyle.Kardeşimi kıskanacağım neredeyse.Doğru söyle benim için hiç ağladın mı? "

Omzumu silkiyorum umarsızca."Senin için niye ağlayacağım ya ben? Aptal mıyım? Sen elin kızlarıyla gününü gün ederken yas tutacak göz var mı bende bak bakiyim."

Duygu geçiş hızıma ayak uyduramayan Karahanlı kardeşler hem hayretlere düşüyor hem de abilerinin bozulan ifadesine kahkahalarla gülüyorlar.

"Yok. Bu fani  ölmeden senin ağzından iyi bir kelime duyup gözlerini huzurla kapatarak  bu dünyadan gidemeyecek belli. "

Bu da benden ne kadar bıkmış ya? Bir dokun bin ah işit! Ama ben sana ne dedim? O bir ayın bedelini misli misli ödeyecek demedim mi? Bir de utanmadan sıkılmadan hala isyan ediyor şükredeceği yerde. Nankör herif!

"Yalan mı söyleyeyim ne yapayım? Hem ben aşkımı böyle ifade ediyorum belki? "

Üstüne göz kırptığımda Esra "hep laf ebesi olmadığım için kaybediyorum" diye sitem ediyor.

"Neyi kaybediyorsun kızım sen? Kimseyi böyle aptala çevirme. Neyse.. Gizem insanı çıldırtma sende."

Sinirli hali oldukça etkileyici laf aramızda. Bu nedenle nazlı nazlı göz süzerek bizimkilerin yanına gitme bahanesiyle önünden geçiyorum.Tuğrul'da derin bir iç geçiriyor bu sırada.

Esra "sen çok fenasın ya Gizem" diye gülerek yanıma geldiğinde "seninde fenalıklarını dinlemek isterim" diye karşılık veriyorum imayla.

Nişan günü Mert'le bakışmaları pek manidardı doğrusu. İma'm üzerine kızarıp bozarması da doğru yolda olduğuma işaret.

"Anlamadım. "

Kaçmaya niyeti olduğunu farkedince koluna girip doğruca odasına sürüklüyorum inkar çabalarına rağmen. Odaya girdiğimizde yatağa oturup bacak bacak üstüne atıyorum. "Mert'le aranızda ne oluyor?"

İnkar etmek için açılan ağzını farkedince hemen elimi kaldırıp susturuyorum."Nişan günü birbirinize nasıl baktığınızı gördüm.

"Gizem sen ne saçmalıyorsun ya hiçbirşey anlamıyorum. "

İtiraf etmeyeceğini anladığımda yüzüme yapay bir gülümseme yerleştirerek yerimden kalkıyorum.

"Anlaşıldı. Mert'e sormak daha doğru olacak belli ki."

Esra panikle önüme geçerken "hayır..hayır sakın" diye beni uyarırken blöfümü yemiş olmasının verdiği keyifle tekrar yerime oturuyor ve sevgilimi görümcemin anlatacaklarını bekliyorum merakla.

"Mert yani Mert abiyle abim çocukluk arkadaşı. Biliyorsun aynı zamanda ortaklar."

Çok büyük skandal geliyor Afife. Hazırlıklı ol.

"Mert bana karşı hep korumacı davranırdı bu zamana kadar. Ben abim gibi gördüğüm için anlamamışım bir şeyleri. Sizin nişandan önce iyice tuhaflaşmaya başladı. Hayatımda biri var mı yok mu irdelemeler evlilik hakkında düşüncelerimi sormalar falan. "

Duyduklarımla merakım iyice kamçılanırken abimin Tuğrul'a ne tür bir beddua ettiğini düşünüyorum bir yandan. Hiç sekmeden bu kadar kısa sürede tutmuş maşallah! Bu haberi alsa kırk yetim doyurur sevincinden.

"Eee?"

"En son bir hafta önce beni işten almaya falan başladı saatin geç olduğunu bahane ederek. Murat diye bir kısmetim çıkmıştı sizin nişanda abimi gaza getirip çocuğu dövdüler. "

Olup biteni tamamen anlattığında "bunların ne anlama geldiğini biliyorsun değil mi?" diye soruyorum Esra'ya.

Kafasını olumlu anlamda sallıyor. "Ben ne tepki vereceğimi kestiremiyorum Gizem. O da kendini geri çekip eski haline geri dönüyor zaten tam açılacak dediğim anda."

Gözümde canlanır koskoca mazi.. Bildin mi bu halleri?Bunlar resmen bizim 1 yıl önceki halimizin ponçik versiyonu.

"Peki sana açıldığında senin tepkin ne olur Mert'e?"

Bu soru kritik soru malumun. Mert boylu poslu işi gücü yerinde gördüğüm kadarıyla da efendi bir çocuk. Esra'dan da üç yaş büyük. Daha ne olsun?Tuğrul kardeşine daha iyi damat mı bulacak sanki?

"Bilmiyorum Gizem. Hiç o gözle bakmadım bugüne kadar. Evet bana olan ilgisi hoşuma gidiyor ama korkuyorum hem abim duyarsa. ."

Bu kısımda dayanamayıp araya giriyorum.Bu kısımda tecrübe konuşuyor malumun.

"Benim abim senin biricik abin Tuğrul'u öldürmediyse Mert'e hiçbirşey olmaz. Hem abinin size empatiyle yaklaşabileceği bir zaman dilimindeyiz. Bu fırsatı kaçırma.Önemli olan senin ne hissettiğin şu an. "

"Mert etkilenilmeyecek adam değil. Ama o da abim gibi hızlı yaşayanlardan gençliğini.Abim senin sayende duruldu Mert için bir şey söyleyemiyorum belki gelip geçici bir hevesim gözünde. Kafam karman çorman.Ne düşüneceğimi ne hissedeceğimi bilmiyorum. "

Endişeli yüz ifadesine bakıp anlayışla gülümsüyorum. O kadar iyi anlıyorum ki onu.Bu yollardan seninle birlikte geçtik.Daha dün gibi o günler. Az başının etini yemedim zamanında.Gerçi hala yemeye devam ediyorum artık idare edeceksin yapacak bir şey yok.

"Mert'in sana yanlış yapacağına ihtimal vermem.En yakın arkadaşının kız kardeşine -ki çocukluğunuz birlikte geçmiş- sana değer veriyor anladığım kadarıyla böyle bir karaktersizlik yapacak birine benzemiyor.Hatta bence bu sana yıllardır aşık."

Tespitim üzerine "yok artık! " diyor Esra abarttığımı ima ederek.

Betül ablanın odaya girmesiyle hemen konuyu kapatıyoruz. Büyük görümce bana sarıldıktan sonra sataşmaya başlıyor direk."Kız kupkuru kalmışsın bizimkinin hasretinden. Bu ne hal? Doğru söyle ölüm diyeti mi yapıyorsun yoksa?"

"Bende görüşmeyeli seni çok özlemişim abla! "

Kinayem üzerine beni tekrar kendine çekip sarılıyor samimiyetle."Oyy benim tatlı dilli gelinim nasıl da tatlı tatlı sokuyor! "

Aramızdaki diyalog göz yaşartıcı gerçekten değil mi?

Bu gecenin ilgi odağı Atilla olduğu için salona döndüğünde Esra ile tekrar baş başa kalıyoruz.
"Konuşmak iyi geldi.Yalnız o telaşta da nasıl bizi farkettin? Bravo!Heykeli dikilecek kadınsın Gizem! "

Esra'nın söyledikleriyle egom evereste çıkıyor iyice. Ailece beni küçümseyip pişman olmalara doyamıyorlar bilhassa.

"Önemli değil canım. Sen ben sana bir şey sorduğumda doğru cevap ver yeter. "

***

Ertesi sabah saat altıda Tuğrul'ların evinin önünde Atilla'yı uğurluyorduk.Babam dahil herkes hüngür hüngür ağlarken Tuğrul'un da gözleri dolu dolu.Kendini ağlamamak için nasıl sıktığı yüzünden anlaşılıyor.

Atilla annesinin elini öpüp helallik istediğinde kayınvalidem oğluna sıkıca sarılıp kokusunu içine çekerek hıçkırarak ağlarken bizde onunla beraber ağlıyoruz.
Annesinden güç bela ayrılan Atilla'nın gözleri de kıpkırmızı.Eh, onun için de hiç kolay değil.Ailesini, sevdiklerini vatan uğruna geride bırakıp gitmek her yiğidin harcı değil takdir edersin ki.

Annemle babamın elini öptükten sonra Betül abla ve ikizi Esra'ya sıkıca sarılan Atilla sıra abisine geldiğinde onun da elini öpüyor.Abisine duyduğu saygı o kadar belli oluyor ki abi-kardeşe hayranlıkla bakmadan edemiyorum.

"Sen bana abiden ziyade baba oldun.Herzaman arkamda dağ gibi durdun.Ben senin hakkını ne yapsam ödeyemem ama sen yine de bana hakkını helal et abi! "

Tuğrul kardeşinin yaptığı konuşmadan sonra artık kendini tutamayıp kardeşinin omzunda hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlıyor kimseye aldırış etmeden.

Geri çekildiklerinde elini kardeşinin omzuna koyup sıkıyor babacan bir tavırla. "Helal olsun. Ben hep seninle gurur duydum hepte duyacağım. Allah'a emanetsin."

En sona ben kaldığımda elini göğsüne koyup "hürmetler yenge" diyor munzur bakışları abisiyle benim aramda gidip gelirken."Göreve sağ salim gidebilmem açısından bu mesafe iyi mi abi? "

Bu ortamda bile hala işi dalgaya vuruyor olmasına gözlerimi devirerek kendime çekip sarılıyorum.Ben ağlarken o da bebek pış pışlar gibi sırtıma vuruyor usulca. "Şşt ama sen böyle yaparsan ben abimi kime emanet edeceğim? Sen metanetli ol ki abimi de toparla."

Şu durumda bile abisini düşünmesi iyice ağlamama sebebiyet verirken salya sümüğümü çocuğun üst başına akıtmamak için geri çekiliyorum zorlukla.

"Sen Tuğrul için ne isen benim için de o'sun.Ben seni kardeşim bildim. Sağ salim git ve dön. Sen gelmeden evvel düğün olmayacak."

Atilla burukça gülümserken Tuğrul'da "ultimatomu duydun ona göre" diye araya giriyor çatallaşmış sesiyle.Ortamdaki şu duygusal havayı dağıtmaya çalışıyorlar nafile bir çabayla.

Gitme vakti geldiğinde kayınvalidem baygınlık geçiriyor.Tuğrul ve görümcelerime kardeşlerini yolculamalarını söyleyip Hatice anne ile bizzat ilgileniyorum.Bu esnada annem ve babamda içeri götürmeme yardımcı oluyorlar kayınvalidemi.

Kolonyayla bileklerini ovarken bilinci gidip gelen Hatice anne kendi kendine mırıldanıyor.

"Ben şehit anneleri kadar metanetli duramadım. Sen affet Allah'ım!"

Continue Reading

You'll Also Like

Prens By Hande

General Fiction

1M 51.2K 67
~ Wattys 2018 Kazananı ~ Tamamlandı Hayatınıza ansızın giren bir çocuk yaşamınızı nasıl değiştir? Cansu ve Barlas sokakta çalıştırılan Yağız'ı poli...
45.3K 4.7K 30
Sizin hiç kanatlarınızı kırıp ellerinize verdiler mi? Yoldular mı tüylerinizi acımasızca. Yüzünüze canınızın acısını umursamadan soğuk soğuk güldüler...
183K 8.3K 40
KLASİK BİR GERÇEK AİLE/ABİ KİTABI (Küfür yok) Berbat bir hayat yaşayan İlgi başka bir kızla karıştığını öğrenirse ve tek kız olursa ne olur?
334K 34K 55
Sana gökyüzünü ısmarladım, Gülüşlerinde güneş batsın diye... Geceleri soğuk olur Gözlerini düşledim, İçimi ısıtsın diye... Nazım Hikmet...