KÜFÜR YOK!

By S-Mare

5.7M 417K 220K

*Tamamlandı* "Sence bizden bir cacık olur mu?" dediğimde önce bana öylece baktı, sonra kahkahalarla gülmeye b... More

1• 'Küfür Yok!'
2 • 'Terlik Mağduru'
3 • 'And the Tişört goes to...'
4 • 'Bakalım Nereye Kaçacaksın?'
5 • 'Tanıştırayım, Seri Katil Asiye'
6 • 'Fosilleşmiş Doğa Artığı'
7 • 'Astım değil, Çay Krizi'
8 • 'İkiniz Uslu Uslu Takılın'
9 • 'Aşırı Şiddet'
10 • 'Anne Sorunu'
11 • 'Kaçış'
12 • 'Benim Suçum Değildi'
13 • 'Sherlock Holmes'
14 • 'Araştırılacaklar Listesi'
15 • 'O Kız Benim Gözetimimde'
16 • 'Şutgirl'
17 • 'Denizleri Aş Da Gel!"
18 • 'Şefkatli Dokunuşlar'
19 • 'Önemli Konuşma!'
20 • 'Seni Öperim!'
21 • 'Çakma Kara Murat'
22 • 'Çok Konuşuyorsun!'
23 • 'Emin misin?"
24 • 'Hoşlanıyorum!'
25 • 'Kaza Nasıl Oldu?'
26 • 'Sırlar ve İtiraflar'
27 • 'Çatlak Kaynana!'
28 • 'Ceza'
29 • 'Sürpriz'
30 • 'Gelsin Goller!'
31 • 'Dokunmasın!'
32 • 'Gitti!'
34 • 'Beni Bırakırsan Eğer...'
35 • 'Tehdit'
36 • 'Flash Mob'
37 • 'Dayı'
38 • 'Garip Teklif'
39 • 'Kız İsteme'
40 • 'Ev-len-dum!'
41 • 'Bal-Ayı'
Final • 'Babaoliysan!'
BvŞ ve Diğerleri

33 • 'Koca'

107K 8.2K 4.1K
By S-Mare

Multimedya: Turan Şahin - Ya Ben Anlatamadum

Keyufli Okumalar Uşaklar...

Yorumlamayı ve yıldızlamayı unutmayın canlarım 🖤

Akın Korutürk

Öylece hipnotize olmuş gibi ona bakarken yağmur üzerimize hızla nüfus ediyordu. İşte karşımdaydı. Sadece 4 gün olmuştu onu görmeyeli ama bana sanki bir asırmış gibi gelmişti. Sanırım bugüne kadar kimseye böylesine özlem duymamıştım.

"Romantik bakışmanızı bölmek istemem ama donuma kadar ıslandım. Hadi siz de küfürleşecek misiniz, yoksa öpüşecek misiniz karar verin artık."

Tuana'nın mızmız sesi ikimizi de kendine getirirken ayaklarım ileri doğru hareketlendi ve sadece saniyeler içinde kendimi onun önünde buldum. Kollarımı beline sıkıca dolarken onu özlemle kendime çektim. Asi ise hiçbir tepki vermeden öylece duruyordu. Sıkıca sarıldım ona. Allah'ım aşk böyle bir şeyse ben bu kıza son beyin hücreme kadar âşıktım. Sanki günler sonra onun kokusuyla nefes alıyordum. Ben ne ara böyle romantik düşünen bir insan olmuştum bilmiyordum ama kesinlikle ben de salak âşıklar kervanına katılmıştım.

"Seni öyle çok özle-" Cümlemi tamamlayamadan kafama inen sert bir şeyle "Ah!" diye inledim.

Başımı çevirmemle yine yöresel kıyafetli bir ninenin elinde bastonla bana baktığını gördüm. "Ula seni udanmaz da irz düşmani!" Bastonla üzerime yürürken Asi beni geri çekip aramıza girdi.

"Nene bir dur Allah aşkına!"

Tuana'ya şaşkınlıkla bakarken "Uyarmaya çalıştım bro!" dedi. "Ama sen o sıra derin sulardaydın."

"Ula utanmaz!" dedi nene yine üzerime yürüyerek.

"Nenem gözünü seveyim, bir beni dinle!" dedi yine Asi.

"Nine ağabeyimi içeride dövsen, ejderhalar gelebilir her an. Çok pis tırsıyorum ben," dedi Tuana nineye yaklaşarak.

"Azdihar (ejderha) mi? Ne diy ha bu çirpi bacakli?" dedi nine kaşlarını çatıp Tuana'ya bakarak.

"Yaaa!" diye inledi Tuana bacaklarına bakarak. "Bacaklarım çırpı değil benim."

Nine yüzünü ekşitip yine deli deli bakan yeşil gözlerini benim üzerime çevirdi ve "Damat!" diye bağırdı. "Terhal tüfeğumi getı! Vuracağum ha bu ırz düşmanini."

"Nene bir dinle ya!" dedi Asi yalvarırcasına.

"Neyini dinleyeyım? Ula ırz düşmani! Utanmay misın evli barkli kariya sirnaşmaya?"

"Evli?" dedim gözlerim kısılırken.

"Barkli?" dedi Tuana.

Nine evin kapısından alelacele çıkan kişiye dönünce bizim de gözlerimiz oraya döndü. Tanıdık simayla ise kan beynime hücum etti. Gencer...

"Ula damat gel, terhal karina sahip çık!"

Ninenin söylediği şey ise o an benim için hayatımın en büyük şokuydu. Öfke damarlarımda öyle bir kabardı ki küçük çocuğun ejderhaları şu an içimde fink atıyordu. Dışarı çıkmak, yakıp yıkmak için zaman kovalıyorlardı. Gencer beni fark ettiğinde gözleri kısıldı. Karşımda durduğunda ona doğru yaptığım atak Asi'nin elini göğsüme dayamasıyla sekteye uğradı. Bana doğru eğilip "Anlatacağım," diye fısıldadı. Onu dinlemeyip yine ilerlemeye yeltendiğimde. "Akın!" dedi. "Lütfen, lütfen. Anlatacağım, bekle."

"Öyle olsun!" dedim dişlerimin arasından ve arkamı dönüp öfkeyle elimi saçlarımın arasından geçirdim.

"Ne bakaysın damat? Al karıni, ben bu tensıza (densiz) hattıni (haddini) bildirirım."

"Nene!" diyen ses Gencer şerefsizinden başka birine ait değildi. Gebertecektim, ant olsun gebertecektim ben bu herifi. "Nene sakin ol. Kuzenlerim onlar benim."

Ulan daha dün Deniz şerefsizinin arkadaşı, bugün de bu puştun kuzeni olmuştum iyi mi?

"Senin belanı si-" diye arkamı dönmüştüm ki "Akın!" diye uyardı Asi. "Nene, Akın ve Tuana, evet, şey Gencer'in kuzenleri olur."

"Ula ne pok etmeye gıza sarılıy o zaman?"

"Biraz densizdir nene. Sen kusuruna bakma," dedi Gencer, bana bakıp gözlerini iyice kısarak.

"Densiz senin-"

"Nene!" diye yine yüksek sesle araya girdi Asi. "Hadi sen içeri gir. Islandın iyice."

"Eyi temam," dedi nine elini sallayarak. "Damat sen da ha bu tensıze tikkat edesın. Karina bi daha sarılısa çekinma vur oni!"

Nine karın demeye devam edersen o dediğini ben kesinlikle yapacağım.

"Vururum nene!" dedi Gencer sırıtarak. "Ben varken karıma sarılmak onun ne haddine?"

"Tövbe tövbe!" dedi Asi dişlerinin arasından.

"Elimde kalacak!" diye tısladım ben de.

"Eyi!" dedi nine ve bana göz ucuyla uyarısını yapıp eve yöneldi.

O eve girince Gencer'in suratına yumruğu indirdim. Asi koluma yapışıp beni geri çekmese devamını da getireceğim aşikârdı. "Ulan puşt! Seni gebertirim lan. Ne demek karım lan? Ne işler karıştırıyorsun oğlum sen? Derdin ne lan senin şerefsiz?"

"Akın bir durup beni dinler misin?" dedi Asi beni zapt etmeye çalışarak. Gerçi bunda başarılı olamazdı ama bana sarılı o ince, narin, güzel kollarını incitmek istemediğimden bir atak da yapamıyordum. Kesinlikle bunda onun hayvan gücünün etkisi yoktu. Bu kız dört günde kas falan mı yapmıştı ya?

Hareketlerimi tamamen sonlandırıp yerdeki pislik herifin sırıtan ifadesini de sineye çekerek -şimdilik- "Dinliyorum," dedim. "Dinliyorum anlat Asi'm. Yoksa bu herifi buraya gömeceğim."

"Taktın sen de gömmeye!" dedi Tuana.

"Kes sesini Tuana!" diye gürleyince dudaklarını birbirine bastırıp sustuğunu belli etmek için ellerini havaya kaldırdı.

"Öncelikle biz evli falan değiliz, sadece babaannem öyle sanıyor."

Bir de evlenseydiniz diyecektim ki kendimi dizginleyip, "Neden?" dedim yine gürleyerek. "Hem bu puştun burada ne işi var lan?"

"Laflarına dikkat et!" dedi sonunda konuşan şerefsiz.

"Sen... Sen sakın konuşayım deme!"

"Gerçekten sus Gencer," dedi Asi öfkeyle.

Gencer dişlerini sıksa da sessiz kaldı ve bu hayatındaki aldığı en mantıklı karardı. Asi'ye bakıp devam etmesini beklerken, o sesli bir nefes verdi. "Bu salak..." dedi Gencer'e hitaben ki salak bu şerefsiz için az bile kalırdı. "Dün geldi. Aklı sıra beni uyarmaya gelmiş işte. Bildiğin mevzular..." Yüzü düştü. Bu herifte bir iş vardı da hadi hayırlısı! Deniz pisliği de tam ortadan kaybolacak zamanı bulmuştu. "Senin gibi gördüğü ilk an bana sarılınca da-"

"Lan bu herif bir de sana mı sarıldı? Geberteceğim, dinime imanıma geberteceğim." İleri atılırken Asi beni geri itti.

"Ulan bağırıp durma! Nenem ağır işitmese şimdiye seni çifteyle vurmuştu."

"Tamam, sakinim." Hem de ne biçim sakinim! Birazdan burada kan çıkacaktı, kan kan! "Devam et! Bu damat meselesi ne?"

Dudağını ısırdı. "Şey... Nenem biraz nasıl desem, eski kafalıdır. Erkek arkadaşımın olması demek beni diri diri gömmesi demek."

"Lan bu şerefsiz zaten senin arkadaşın değil ki?"

"Şansını zorluyorsun!" dedi Gencer.

"Kapa çeneni!" dedik Asi'yle aynı anda. Yine dişlerini sıktı ve bir şeyler mırıldandı. Kesin küfür ediyordu ama bunu ona en güzel şekilde iade edecektim.

"Şimdi nenem bu geri zekâlıyı bana sarılırken görünce ikimizi de vurmaya kalktı."

"Yok artık!" dedi Tuana. "Nene sayko çıktı, iyi mi?"

Asi onu duymamış gibi devam etti. "İşte bu geri zekâlı da o an ben onun kocasıyım demesin mi, olay bundan sonra tamamen boka sardı. Mermiden kurtulduk ve neneme haber vermeden evlendiğimiz(!) için sadece bir kaç baston darbesiyle bu badireyi atlatmış olduk."

"İyi o halde ben nenene gidip her şeyi anlatıyorum. Çeksin bu herifi vursun," deyip eve yöneldiğinde Asi irileşmiş yeşim gözleriyle yine önüme çıktı. "Dur oğlum! Sadece onu değil hepimiz vurur!"

"O zaman bu herifin işini ben, bizzat kendim bitiriyorum."

"Ya bir dur Allah aşkına!" diye inledi Asi koluma daha da asılarak. "Nenem tansiyon hastası, yüreğine mi indireceksin kadının?"

"Tövbe estağfurullah!" dedim öfkeyle soluyarak. "Ne bok yiyeceğiz o halde?"

"Bilmiyorum ama ona bizi vurmadan ve kalpten gitmeden bunu anlatmanın bir yolunu bulacağım. Sadece biraz sabret!" Sonra birden kaşlarını çattı. "Lan bir dakika! Sizin burada ne işiniz var? Nereden öğrendiniz burada olduğumu?"

"Ne işimiz mi var?" dedim yine kükreyerek. "Peşinden geldim kızım. Bir açıklama yapmadan kayıplara karışan sevgilimin peşinden geldim. Sahi söylesene! Bir açıklamaya bile değmez miydim? Bu mu gözünde bana biçtiğin değer?"

"Ah! Sanırım ağlayacağım," dedi Tuana.

Asi'nin hırçın hali sonlanırken omuzları düştü. "Tüm olanlardan sonra ben... O geri dönünce korktum işte. Hem o psikopat sana da zarar verebilirdi, her şey beklenir ondan..."

Aklıma Deniz'e yazdığı not geldi o an. "Sen de gidersen beni koruyacağını mı düşündün?"

Hafifçe başını sallarken "Beni unutur ve hayatına devam edersin sandım," dedi. Gelirken kendi kendime sorduğum sorunun cevabını da o an aldım ama o an düşündüğümün aksine bunu benim sevgime güvenmemesine yormamıştım. O öyle şeyler yaşamıştı ki kendince en mantıklı yolun bu olduğunu düşünmüştü. Onu unutamayacağımı aklına bile getirememiş şüphesiz, sadece beni korumaya odaklanmıştı. Dolan gözlerini görünce onu çekip sıkıca sarıldım.

"Seni unutmak mı? Mümkün mü bu deli kız? Deli Nuri'nin ejderhalarını üzerime salacağını, beni dinozorlara yem yapacağımı bilsem yine de ben seni sevmeye devam ederim."

"Ay çok romantik!" diye ciyakladı aniden ruh halini değiştirerek Tuana. Gencer ise homurdandı sadece.

Asi burnunu çekerek güldü. "Deli Nuri'yi görmeden karar verme bence."

"Deliden korksak seni sevmezdik kızım."

Göğsüme hafifçe vurdu. "Hala domuzsun!"

"Ama beni seviyorsun!" dedi tek kaşımı kaldırarak. O da tek kaşını kaldırdı ve dudaklarını büzdü. Kaşlarımı çatıp "Sevmiyor musun?" diye sordum.

"Belki biraz."

"Biraz mı?" dedim bozularak. "Kızım delirtme adamı. Bak sizin buralar hep dağ. Kaçırırım seni şuradan bir dağa. Sonra Stockholm sendromunun alasını yaşarsın."

"Daha beterini yaşadım bile," dedi hafifçe sırıtarak.

"Neymiş o?"

"Azman Sendromu. Âşık ola ola azgın bir tekeye âşık oldum."

Azman kelimesi yine beni sinirlendirse de devamı suratımda geniş bir sırıtma oluşturdu. "İyi hatırlattın. Tam tamına dört gündür seni öpemedim ben. Şöyle güzel bir öpücük alayım, sonra seninle konuşmamız gereken mevzular var."

Yüzü düştü. "Geri dönemem Akın."

Bal gibi de döneceksin Asi'm ama bunu sana bu şerefsizin önünde anlatacak değilim.

"Sana da burada kal diye-"

Sözünü hemen kestim. "Bunları sonra konuşacağız, daha uygun bir zamanda. Şimdi şu dudaklarını biraz ödünç ver de özlemim dinsin biraz be kızım."

Burukça gülümsediğinde başımı eğip tam Asi'min dudaklarının özlediğim tadına bakacaktım ki "Esra babaannen her an gelebilir," diyen varlığını unuttuğum şerefsizle Asi panikleyerek benden ayrıldı.

"Harbiden ya, ecelimiz her an gelebilir," dedi ve hızla ıslanmış üzerine çeki düzen vermeye çalışmaya başladı.

Gencer'e bakarak, "Ortam gayet müsait!" dedim dişlerimin arasından.

"Ne?" dedi anlamayarak.

"Seni şurada bir yere gömsem kimsenin ruhu duymaz piç herif!"

Ağzını açmıştı ki bir araba patinaj çekerek bir kaç metre ilerimizde durdu. Gözlerimiz anında o yöne döndü ve eceline susamış bir şerefsiz daha Tuana'nın "Nick!" bağırışları eşliğinde arabadan indi.

Yumruklarımı sıkıp, "Mezarlar ikiye çıktı!" dedim dişlerimin arasından.

☘☘☘

Yemek masasına oturduğumuzdan beri gözüm masadaki iki piçin üzerindeydi. Asi'yi Gencer şerefsizinin yanında gördükçe elimdeki çatalı daha bir sıkı kavrıyor ve içimden bu çatalı onun gırtlağına saplamamak için ona kadar sayıyordum. 'Dokuz, on. Dokuz, on. Dokuz, on...'

Dahası yan tarafımdaki manzarada bundan iyi değildi. Tuana da Nick denen şerefsizin yanında, sırıtarak onun ağzına ekmek tıkmaya çalışıyordu. Ah şu nine olmayacaktı ben şu ikisini ne yaratıcı işkencelerle öldürürdüm ya neyse. Sağ olsun Asi Nick'i de Tuana'nın nişanlısı diye ninesine tanıtınca elim kolum bayağı bayağı bağlanmıştı.

Gözlerimi Tuana&Nick -bir kaç saat daha böyle devam ederse ölü- ikilisinden çekip Asi'ye çevirince yüzünü buruşturup ninesini işaret etti. Bu da yine 'Ne yapayım? Nenem gavur damadı anca böyle kabul ederdi' demek oluyordu. Bir de ben bu herifi iyi bir benzettiğimden şimdi tekrar dövmek istememem vardı. Ara ara yüzünü acıyla buruşturduğunu görebiliyordum. Acıyor muydum? Asla! İyileşsin bir daha dövecektim şerefsizi. Hele şu karnımdaki yara tamamen iyileşsin, onu da beklemeyecektim ya, yine neyse!

Asi'ye bir şekilde Deniz'in söylediklerini de anlatmam ve onu Deniz'in gittiğine ikna edip geri götürmem gerekiyordu ama geldiğimden beri ninesi dibimizdeydi, bizi bir an yalnız bırakmıyordu ki kadın. Şu ana kadar ona anlatabildiğim tek şey buraya nasıl alelacele geldiğimiz olmuştu.

Asi yemek yemem için tabağımı işaret edince, sanki zerre iştahım kalmış gibi, bileğine gitti gözlerim. Ne ara bu kadar iyileşmişti bu kızın bileği? Bir de Herkül gibi odun kırıyordu. Kendine hiç dikkat etmiyordu, işimiz vardı bununla.

"Asiye!" diyen nine en sonunda ölüm sessizliğini böldü ve ben de gözlerimi Asi'nin bileğinden çekip ona çevirdim. "Bu boyle olmaz gızım. Yuldurum zımbırtısi diye bi şe uydurdunuz ama düğun şart."

"Düğün mü?" diye üçlü koroya bağlayan ben, Asi ve piç Gencer'di.

"He, şöyle davulli zurnali bir duğün yabalım size."

"Esra!" dedim dişlerimin arasından. "Bak içimde ki Hulk dışarı ha çıktı ha çıkacak."

"He işte benda oni diyrım," dedi nine. "Köyliyi çağirir anli şanli bir düğun yabarız. Hem ha bu gavurla çırpi bacaği da aradan çikaruruk."

"Bacaklarım çırpı değil benim," diye inledi Tuana. Nick ise bıyık altından güldü.

"Esra bak yakacağım bu köyü o olacak," diye tısladım.

"He doğri!" dedi nine. "Beyukçene da (büyükçe) bir ateş yakar yemek pişiriruk. Yemeksız olmaz."

Nine bir cümle ancak bu kadar yanlış anlaşılır. Seni gönülden tebrik ediyorum.

Asi konuşmalara ayak uyduramaz gibi bir bana bir ninesine bakarken beyni yanmak üzereydi muhtemelen. "Nene buna gerek yok dedim ya."

"Aşkım kadın bizi düşünüyor işte," diyen Gencer kolunu Asi'ye sarmasın mı işte o an ayağa fırlamam bir oldu. Yer masası da dizimin çarpmasıyla yere boylu boyunca devrildi.

"Ula noldi şimdi ha bu uşağa?" dedi nine.

Asi de kendini toparlayıp Gencer'e kötü bakışlar atarak ayağa kalktı. "Çişi gelmiş nene. Tutamaz o hiç. Ben ona tuvaleti göstereyim."

"Sen niye gösteriysın?" dedi nine. "Damat göstersın."

Gencer o an ayağa kalkıp sırıttı. Sabrımla oynuyordu bu herif! "Ben gösteririm hayatım. Sen sofrayı topla istersen."

"Yok yok!" dedi Asi dişlerinin arasından ve hızla yanıma geldi. Yoksa ben o an bu herife kesin dalacaktım. "Sen burada kendini kaybediyorsun canım, bir de gece gece seni aramayalım. Ben gösteririm."

"Canım!" diye tekrarladım dişlerimin arasından.

Asi dudağını ısırıp beni çekiştirmeye başladı. "Hadi Gencer'in kuzeni. Hadi! Şimdi salıvereceksin eve o olacak."

Beni dışarı çıkarınca kolumu hızla elinden kurtardım. "Bırak Asim! Ben bu herifi öldüreceğim."

Geri dönecekken tekrar koluma asıldı. "Akın beni seviyorsan olay çıkarma! Bak, söyledim sana, nenem hasta zaten. Tansiyonu yükselir maazallah."

"Ben ne yapacağım kızım? Söyle o zaman! Ben bu herife nasıl tahammül edeceğim? Delireceğim ya!"

"Halledeceğim. Halledeceğim domuz sevgilim. Sadece biraz sabret."

Ah o sevgilim diyen dili yok mu? En vahşi hayvanı bile muma çevirir. "Tamam, öyle olsun asi sevgilim benim," dedim. "Sen istiyorsan öyle de varsın olsun."

Gülümsedi. "Söz ver Akın, Gencer'e bulaşmayacaksın. Söz ver bana."

"İste o biraz zor."

"Akın!" dedi yakınarak. "Bak neneme bir şey olursa dayanamam ben. Lütfen, söz ver bana."

Yine o yeşil gözleri dolmaya başlayınca kollarımı ona dolayıp sarıldım. "Tamam kızım, tamam. Sen de her şeye ağlar oldun. Söz, o şerefsize bir şey yapmayacağım." Onu hafifçe geri çekip ellerimi yüzünün iki yanına yasladım. "Bundan sonra ağlamak yasak sana. Çocuğumuzu mu susturayım seni mi?"

"Çocuğumuz mu var bizim Akın?" diye göz devirdi.

"Ha! Yoktu değil mi? Ee, yapalım o zaman."

"Yuh! Öküz. Vallahi öküz!"

"Ne? Şöyle minik minik Esra'lar Akın'lar olsa etrafta iyi olmaz mı?"

Kaşlarını çattı ama sonra komik gelmiş olmalı ki güldü. "Nenem çıldırırdı herhalde." Sessiz bir kahkaha daha attı. Ne güzel de gülüyordu gülüşünü sevdiğim.

"Asi!" dediğim de "Hı!" dedi gülmeyi keserek. "Sen hep gül güzel sevgilim. Gözünden tek damla akmasın, mutluluktan bile akmasın o incilerin."

Bir an kalakaldı. Alışkın değildi benden böyle cümleler duymaya, bunun şaşkınlığı vardı yüzünde. Sonra gülümsedi yine. "Ya sen ne güzel herifsin be! Öpeceğim ya! Valla öpeceğim!" Ellerini yüzümün iki yanına sertçe yaslayan bu kez oydu. Gözlerim bir an durumun aldığı halle irileşirken o parmaklarının üzerinde yükseldi. Harbiden öpecekti ya bu deli kız! Canıma minnet.

"Asiye!" diye bağıran nineyle Asi yine hızla geri çekildi. Ah nine! Ah nine! Yatağına raptiyeler dizeceğim bu gidişle. "Kenefe mi düşti o ırz düşmani?"

"Geldik nene, geldik," dedi Asi bıkkınlıkla. Sesli bir nefes verip içeri yönelirken ben de oflaya puflaya onu takip ettim. İçeri girdiğimizde Tuana ve Nick çoktan sofrayı toplamıştı. Tabii yeni evli çiftler gibi kıkırdamayı da ihmal etmiyorlardı. Neyse ki bu şerefsizi dövmemek için Asi'ye söz falan vermemiştim. O yüzden ona seri katil gibi sırıttım. O da o an kardeşimle fingirdemeyi kesip neredeyse onun arkasına sindi. Tuana ise dudaklarını büzüp bana öfkeli bakışlar attı. Seninle de en kısa sürede görüşeceğiz kardeşim, sen dur hele!

"Gelın hayde!" dedi nene bastonuna dayanıp ayağa kalkarak. "Yatın zibarın da yarın erken kalkarsunuz. İş çok."

Onu takip edip ince ve uzun hole çıktık. Asi yanımda birden gergin mi gergin bir ruh haline bürünürken nine durup benimle Nick'e baktı ve sondaki odayı bastonuyla işaret etti. "Siz şu sondaki odada yatarsınız. Asiya size yastuk, yorgan verır." Sonra Tuana'ya döndü. "Sen benla yatacaksın çirpi bacak."

"Niye ya?" diye yakındı Tuana.

"Gızım seni birakisam bu oğlanın ırzına geçersın. Sizi evlendurene kadar gözum üzeruğuzde (üzerinizde)."

İlk defa nineye katılarak "Çok doğru karar nine!" dedim. Tuana ayaklarını yere vurup sessiz isyanını sergilese de itiraz edecek durumda olmadığından ağzından tek itiraz cümlesi çıkmadı.

"Sen sus ırz düşmani! Hele şunun sacına başina bak! Bu naşi bi tiptır."

"Ne... Ne varmış saçımda?" dedim ellerim uzun saçlarıma giderken.

"Ne olacadi?" dedi nine. "Yarın kari gibin iki yandan örer çember (yazma) bağlarsın. Erkek dedığın ha bu damat gibi olur. Bak ne temiz yüzli uşacuk. Maşallah evlatuma."

"Sağ ol nenem," dedi Gencer lavuğu. "Utandırıyorsun beni."

Dişlerimi kırarcasına sıkmıştım ki Asi dirseğiyle beni dürttü. "Sen ona bakma. Ben senın o uzun saçlarına vuruldum sevdıceğum (sevdiğim)."

"Ben senin o sevdıceğum diyen yöresel ağzını ye-"

"Ne fısıldaşiysınız siz he?" dedi nine çatık kaşlarla. Kara kedi bu kadın yeminle!

"Hiç nenem. Yine çişi gelmiş de. Onu diyor," dedi Asi.

"Tutamadi bu da. Zırt pırt çişi geliy. Öğrenmiştır kenefin yerini. Bulsun kendisi." Tuana'ya dönüp "Düş peşime çırpi bacak," dedi ve Tuana'yı peşine takarak odası olduğunu düşündüğüm odaya doğru ilerlemeye başladı.

Aklıma gelen altın soruyla, "Ya bu şer... Yani Gencer kuzenimle, Asiye?" diye ninenin arkasından seslendim. Dönüp bana çatık kaşlarla baktı.

"Ha bu uşağın birkaç tahtasi eksuk midı nedı?" dedi nine Asi'ye bakarak. Ben de ona baktığımda dudağını dişleyerek parmaklarıyla oynadığını fark ettim. Gencer ise geniş bir sırıtışla bana bakıyordu. Hissediyordum. Birazdan duyacaklarım beni kesin delirtecek türden şeyler olacaktı. İçimdeki Hulk da bu kez kesin ortaya çıkacaktı.

"Uşağum nerde yatacak da nedı? Karisinın koyninda tabii," dedi nine. Oha! "Asiye sen kocani al, dün yattuğunuz odada yatarsınuz gene."

Bir yerlerden fokurdama sesi geliyordu. Bir yerde bir şeyler fokur fokur kaynıyordu. İşte o da benim damarlarımda dolaşan deli kandı. Yemişim sözünü, bu şerefsiz şu andan itibaren ölüydü. Hulk ortaya çıkmış birilerini çiğ çiğ yemek için zaman kovalıyordu ve o birileri şu an yanımda bana pis pis sırıtıyordu.

•••

İzmir başta olmak üzere depremi hisseden kardeşlerime çok geçmiş olsun öncelikle, biraz moral olsun diye paylaşayım istedim. Sizleri çok seviyoruz, Allah tekrarını yaşatmasın ❤

Der ve Sibelashi kaçar 🖤

Instagram: e.s.mare
Twitter: e_smare

Continue Reading

You'll Also Like

771 196 20
On sekizinci yaş günü yaklaşırken bir bekçi olduğunu ve artık dünyada yaşayamayacağını öğrenen Lisa, bundan sonraki hayatına bekçilerin ülkesi olan R...
598 66 7
Anne ve babasını trafik kazasında kaybettiğini düşünen Ariel, üniversite için arkadaşı Şirin'in onlara Antalya'da tuttuğu eve yerleşirler. Ancak gen...
1K 292 9
"Kadın Vampirden korkardı, Adam ise Vampirin ta kendisiydi..." #vampirler 1. Sırada
636K 32.4K 38
Şapkadan tavşan bile çıkaramayan cadıların oluşturduğu bir meclis ne kadar sağlam ve de güçlü olabilirdi ki ? Tabiki de gülünçlüğü kadar sağlam ve...