İçgüdü

By MrsAuthor_99

119K 8.4K 1.6K

Hayatınız elinizden alınıp yerine sonsuzluk bahşedilseydi, bunu ödül olarak mı görürdünüz? Yoksa olabilecek e... More

Vampir Grupları Hakkında
1. Bölüm
2. Bölüm
3.Bölüm
4. Bölüm
5. Bölüm
6. Bölüm
7. Bölümden Kesit
7. Bölüm
Çok Önemli !
8. Bölüm
Mini Duyuru
9. Bölüm
10.Bölüm
11. Bölüm
Flashback
Alıntı ve Birkaç Şey
12.Bölüm
İçgüdü-Alıntılar
13. Bölüm
14. Bölüm
Duyuru
15. Bölüm
16. Bölüm
17. Bölüm
18. Bölüm
19. Bölüm
20. Bölüm
21. Bölüm
22. Bölüm
23. Bölüm
24. Bölüm
Üzgünüm...
25. Bölüm
26. Bölüm
27. Bölüm
28. Bölüm
Flashback 2
30. Bölüm
31. Bölüm
Duyuru
🎄 Yılbaşı Özel Bölümü 🎄
32. Bölüm (1. Kısım)
32. Bölüm (2. Kısım)
33. Bölüm
34. Bölüm
35. Bölüm
36. Bölüm
37. Bölüm
38. Bölüm
39. Bölüm
40. Bölüm
41. Bölüm
42. Bölüm
43. Bölüm
44. Bölüm
45. Bölüm
Kayıp Kardeş (Özel Bölüm)
46. Bölüm
Sorularınız⬇
47. Bölüm
48. Bölüm (1. kısım)
48. Bölüm (2. kısım)
49. Bölüm
Flashback 3
FİNAL (1. kısım)
FİNAL (2. kısım)
Yazardan...
Playlist
İçgüdü: Sofia
Özel Bölüm
50 Bin Özel Bölümü 🥳
75 Bin Özel Bölümü ✨

29. Bölüm

1.3K 132 37
By MrsAuthor_99

Kadebostany- Crazy In Love 

Ay, göğe yükselip Güneş'in yerini aldığında yaşam yeniden başlar. Bunu yalnızca ruhlarında karanlığı hissedenler bilirler ve yalnızca onlar yaşarlar. Çünkü karanlığı içlerinde taşıyanlar dışarıdaki karanlıktan korkmazlar.

Bu yüzden Alex'in uyanık olduğunu biliyordum. Odasına girerken kapıyı çalmaya gerek duymadım. Yaptığım doğru sayılmazdı ancak beni geri çevireceğinden korkmuştum. Bu gece bir şekilde onunla konuşmalıydım, bu yüzden kapıyı açmadan önce derin bir nefes aldım. Yine de, içeri girerken görmek istemeyeceğim türden bir görüntüyle karşılaşmamak adına gözlerimi kıstım. Fakat her şey gayet normaldi. Alex, yatağının hemen yanındaki deri kaplı koltukta oturuyor, elindeki bardağı çevirip duruyordu. Kapının açıldığını fark ettiğinde bakışlarını çok kısa bir anlığına bana çevirsede hemen sonrasında işine devam etti. Beni anında kovmamasından da cesaret alarak kapıyı kapattım ve ufak adımlarla ona doğru yaklaştım. Birkaç adım önünde durduğumda çarpık bir gülümseme takındı.

"Gerçekten orada duracak mısın? Göz zevkimi bozuyorsun."

Son cümleyi bana bakarak kurmuştu fakat yüzündeki alaycı tavır ciddi olmadığını gösteriyordu. Ona tuhaf bir gülüş attım. Sabah ya da gece, Alex'in sizinle alay etmesi için saat fark etmiyordu. Fakat yine de bu alaycı tavrının altında aslında endişeli olduğunu görebiliyordum. Vera konusunda endişelendiği barizdi. Her ne kadar ondan korkmadığını söylesede korktuğunu gözlerimle görmüştüm. Koltuğa doğru ilerleyip diğer uca oturduğumda bakışlarını bana çevirmedi. Bu sırada elindeki bardağı tok bir ses çıkaracak şekilde masaya bırakmıştı. Daha sonra soru soran gözlerle bana bakınca yerimde rahatsızca kıpırdandım. Buz gibi bakışlarını üzerimde hissederken konuşmak zor olacaktı.

"Vera'ya karşı bir planım var." diye mırıldandım uzun bir sürenin sonunda. Alex aynı ciddiyetiyle bana bakıyordu.

"Fakat bana izin vermelisin." diye ekleyip bakışlarımı yatağına doğru çevirdim. Gözlerimi ondan kaçırmak rahat bir nefes alabilmemi sağlamıştı. Siyah yatak örtüsü öylesine düzgün serilmişti ki bir an için Alex'in hiçbir zaman burada uyumadığını düşündüm. Yatağın hemen yanında ufak bir komodin vardı. Komodinin üzerinde kırmızı ciltli ve eski olduğunu sararan yapraklarından anladığım oldukça kalın bir kitap göze çarpıyordu. Alex'in öldürmek dışında bir şeylerle meşgul olduğunu görmek tuhaftı. Giyimine olduğu gibi kültürüne de önem veren bir katil olmalıydı. Bir katilin olması gerektiğinden bile daha zeki olabilirdi, üzerindeki bilgece tavrı ise okuduğu kitaplara borçluydu anlaşılan.

Bakışlarımı yeniden ona doğru çevirdim. Kaşlarını çatmış bana bakıyordu. Söylediklerimden çok bu saatte odasına gelip saçmaladığımı düşünüyor olmalıydı. Birkaç kez, dudaklarını konuşmak için araladıysada bir şey söylemedi. O konuşmadıkça ben de sessizliğimi koruyordum. Sonu gelmez bir kısır döngüye girmiştik. Bir süre sonra derin bir nefes alıp bakışlarımı ellerime çevirdim. Kalbimin atışları kulaklarımda yankılanıyordu.

"Kabul etmeyeceğim planın neymiş, doğrusu merak ettim." dedi Alex sonsuzluk gibi gelen bir sürenin sonunda. Bakışlarımı ellerimden çekmeden hafifçe gülümsedim. Tahmin ettiğim gibi ne diyeceğimi umursamıyordu. Benim dediğim hiçbir şeyi kabul etmemeye odaklanmış gibiydi. Onu ikna etmenin zor, hatta imkansız olduğunu biliyordum. Fakat denemeye kararlıydım. Anastasia'yı kurtarmama yardım etmişti ve ben bir şekilde borcumu ödemeliydim.

"Hayatını benimkine bağlayacağız. Anastasia olabileceğini söyledi." dedim çok normal bir şey söylüyormuş gibi. Bozulduğumu sesime yansıtmamaya çalışmıştım. Ancak karşımda zihin okumakta usta bir Alex varken ne kadar başarılı olduğum tartışmaya açıktı. Alex'in çatılan kaşları hafifçe yukarı kalktı ve yüzüne alaycı bir ifade yayıldı.

"İntihar etmeye karar verdin ve bunu bile tek başına yapmaya cesaretin yok değil mi?"

İşte, yine olmuştu. Alex yine küçümseyecek bir yan bulup onu özenle seçmiş ve önüme sermişti. Sinirlenmemi, hatta odasından çıkıp gitmemi istiyordu. Böylece tekrardan asıl gücün onda olduğunu kanıtlayacaktı. Ancak bunu yapmayacaktım. Aramızdaki şey bir tür düelloya dönmüştü. Ve ben de ona tek gücün kendisinde olmadığını öğretinceye dek bu işin peşini bırakmamaya yemin etmiştim.

Bu yüzden Alex ayağa kalktığında bileğinden tutup onu durdurdum. "Ben ciddiyim Alex. Bu sayede Vera beni öldürmediği sürece seni de öldüremeyecek." diye mırıldandım. Aynı zamanda ayağa kalkmış, hemen yanı başında dikiliyordum. Elimi çekerek bileğini serbest bıraktım. Alex bir şey söylemeden ilerleyip odanın kapısını açtı.

"İzin verirsen mantıklı bir yol düşüneceğim."

Sesinde itiraz istemeyen bir ton vardı. Bir süre bir ona birde açılan kapıdan koridorun karanlığına doğru baktım. Az önce ona ikna olması için son bir şans vermiştim. Ancak her zaman olduğu gibi yine zoru oynuyordu. Madem bu yolu seçmişti, öyleyse ona ayak uyduracaktım. Ona son bir bakış attıktan sonra birkaç büyük adım atıp açtığı kapıyı hızla kapattım.

"Hayır." diye mırıldandım. Sesim en az onunki kadar kararlı çıkıyordu. "Bu kez dediğimi yapacaksın."

Alex benden böylesine bir çıkış beklemiyor olmalıydı, şaşkınlığını gizlemeye gerek duymamıştı. Bakışlarını benden çekmeden "Neden?" diye mırıldandı. "Neden benim gibi bir canavar için ölümsüzlüğünü riske atasın?"

Bir süre bakışlarına karşılık verdikten sonra gözlerimi kaçırdım. Alex birkaç adım atarak tam önüme geldi ve beni ona bakmaya zorladı. "Bana gerçek nedenini söyle."

Nefesi yüzüme çarpıyordu. Bakışlarımı kapıya doğru çevirdim. Kapı kolu uzansam tutabileceğim yakınlıkta olmasına rağmen kıpırdayamıyordum. Bakışlarımı Alex'in alt dudağının hemen altındaki kan lekesine çevirdim. Kalbim öylesine hızlı çarpıyordu ki göğüs kafesimden fırlayacağını düşündüm. O kadar yakındık ki onun kalp atışlarını duymakta hiçbir zorluk çekmiyordum. Benimkinin aksine kalp atışları o kadar yavaştı ki birkaç derin nefes alarak kalp atışlarımı ona uydurmaya çalıştım. Tüm vücudumu saran sıcaklığı buz gibi bakışları bile yok edemiyordu. Alex ise benim konuşmamı bekliyor, hafifçe kıstığı gözleriyle beni izliyordu. Bu yüzden onun asla beklemeyeceği bir şey yapıp dudaklarına çok küçük bir öpücük kondurdum.

Bu, onun asla beklemeyeceği bir şeydi. Bu, benim asla düşünmediğim bir şeydi.

O ana kadar düzene sokmaya çalıştığım kalp atışlarım kafesinden kaçan bir kuşun kanatları kadar hızlı çarpmaya başladı. Dudaklarımın onunkiyle temas edip etmediği konusunda bir fikrim yoktu. Çünkü dudaklarımı o kadar çabuk geri çekmiştim ki en fazla birkaç saniye sürmüş olmalıydı. Bakışlarımı yukarı kaldırmadan birkaç adım geri çekildim. Az önce vücudumda hissettiğim sıcaklık iki katına çıkmış gibiydi. Bir an önce kendimi bu odadan, hatta evden dışarı atmak istiyordum.

Kapı kolunu çevirmek üzere olduğum sırada Alex beni sol bileğimden yakalayıp durmamı sağladı ve daha saniyesinde dudaklarını dudaklarımın üstüne örttü. Hemen ardından elini belime yerleştirdiğinde kaskatı kesilmiştim. Kalp atışlarım bir uğultu haline dönmek üzereydi. Bunun bayılmadan önceki son evre olduğunu biliyordum. Bu yüzden gözlerimi kapatıp Alex'in beni serbest bırakmasını bekledim. Ancak vücudumdaki tüm hücreler bu anın sonsuza dek sürmesini istiyordu.

Alex geri çekildiğinde hızlı nefesler alarak kendime gelmeyi bekledim. Halen belimdeki elini çekmiş değildi. Az öncekinden yalnızca birkaç santim uzaktık. Ona bakmıyordum, bakıyor olsaydım muhtemelen bayılmış olurdum. Vücudum uyuşmuş gibiydi, bacaklarımı hareket ettirip ondan uzaklaşamıyordum. Bir yandan da az önce olanların gerçek olduğuna inanmakta zorlanıyordum. Çünkü gerçek olamayacak kadar imkansızdı.

Ya da yalnızca ben öyle sanıyordum.

Alex nihayet beni tamamen serbest bıraktı ve birkaç adım daha geriye çekildi. Fakat bunu yüzüme bakmak için yapmış olmalıydı çünkü şu anda tek gördüğüm bir çift yeşil gözdü. Başımı hafifçe kaldırıp ona baktığımda gülümsedi. Üstelik bu gülüş klasik Alex Laurent gülüşlerinden değildi. En azından alay eder gibi bir hali yoktu.

"Biliyordum." diye mırıldandı Alex ve yan tarafındaki viski şişelerinden birini açarak kehribar renkli sıvıyı bardağa döktü.

"Ne? Neyi?"

Telaşla sorduğum sorular Alex'in sırıtışının genişlemesine neden olmuştu. Elinde tuttuğu diğerinden oldukça küçük bardağı bana uzattı. "Teo'ya karşılık vermemenin sebebinin ben olduğumu." diye yanıtladı beni bardağı aldığım sırada. Duyduğum şeyle zaten doğru dürüst tutamadığım bardak elimden kaydı fakat yerle buluşmasına saniyeler kala Alex onu yakalamayı başardı. Yere dökülen birkaç damla içkiye bakıp dudaklarını birbirine bastırdıktan sonra bana kaçamak bir bakış attı.

"Daha dikkatli olmalısın. Böylesine kaliteli bir viski kolay bulunmuyor."

Burada daha fazla durmamam gerekiyordu. Çünkü kalp atışlarımı hala kulaklarımda hissederken onunla konuşmak zor olacaktı. Ayrıca bu şokla yapmak isteyeceğim son şey onunla viski içmekti.

"Kabul etmeyeceğini bilmeliydim." diye mırıldandım konuyu yeniden Vera'ya çevirerek. Ancak kelimeleri doğru söylediğimden şüpheliydim. Hemen ardından kapı kolunu aceleyle kavrayıp kapıyı araladım. Koridordan gelen serinlik şimdiden iyi hissettiriyordu.

"Kardeşine söyle." dedi Alex koridora doğru birkaç adım attığım sırada. "Yarın sabah halledelim şunu." 

Continue Reading

You'll Also Like

3.6K 457 53
~Öteki Diyar serisi 1. kitap~ 💜🌿 Lavina, annesinin anlattığı Öteki Diyar hikâyeleri ile büyümüş ancak hiçbir zaman onların gerçek olabileceğine iht...
396K 26.5K 48
Hades öfkeden deliye dönmüş bir şekilde yer altındaki şatosunda volta atıyordu. ''Sen Zeus...Beni karşına almakla büyük hata ettin.Bunun bedelini öde...
3.5K 67 6
hayal edemeyeceğin şeyler...(smut!!!)
1M 91.9K 98
Ormanın içinde uyanan bir kız ... Hafızası silinmiş bir kamp dolusu insan ... Dövmelere göre ayrılmış gruplar ... Savaşın eşiğinde bir ülke ... Carme...