SOĞUĞUN YANGINI

By yagmuroyku

8.6K 2.9K 5.4K

Turuncuya sevdalı iki ateş yandı. Biri kızıllığını buladı turuncuya. Biri mavisini akıttı lavlarına. ... More

Soğuğun Yangını.
1.BAŞLANGIÇ
2.ELDİVEN
3.SICAK
4.TURUNCU
5.ULUDAĞ
6.BİSTRO
7.ÇEKİM
8.YEMEK
9.ÖLÜM
10.DEĞİŞİM
11.PLANLAR
12.ŞEFKAT
13.GERÇEKLER
14.ENGELLER
16.DOLUNAY
17.TEKLİF
18.KASIRGA
SOĞUĞUN YANGINI 1 YAŞINDA!
19.YANIK
20.YIKINTI
21.DÖKÜNTÜLER
22.FİNAL
Teşekkürler.
SOĞUĞUN YANGINI
SOĞUĞUN YANGINI 2 YAŞINDA!
SOĞUĞUN YANGINI 3 YAŞINDA!
SOĞUĞUN YANGINI 4 YAŞINDA!

15.BÜYÜ

209 63 166
By yagmuroyku

Bölüm Şarkıları:
Mabel Matiz - Yaşım Çocuk
Ceylan Ertem - İzin
Keyifli okumalar dilerim.

Yağmur, yeryüzüne damlalarını indirdiğinde aydınlığı içine saklayıp karanlığı özgür bıraktı. Aydınlık, karanlığın gölgesinde kalmak istemezdi. Şimşek, aydınlığın bir çağrısıydı.

Ve o, yıldırım gibi düşmüştü kalbime.

Yıllar boyu süren bir maceranın sonunda pişmanlığı en derinimde yaşıyordum. Bir ay önce sorsalar asla pişman olmayacağım eski bir sevgi kalbimi sızlatırdı. Şimdiyse iyi ki diyorum, iyi ki sevmemiş beni. İyi ki Kamer çıkmış karşıma. Aşkın ne olduğunu tadamamıştım bunca yıl. Üç yılımın çöp olmasından gram haz almasam da sonunda Kamer ile karşılaşacağımı bilsem kendimi yine o siyah okyanusun içine atardım.

O benden mavimi alıp simsiyah gökyüzü bırakmıştı. Kamer, buz mavileriyle aydınlatmış, mavimi tekrar kazandırmıştı. Hatta ve hatta ben hayatımda hiç bu kadar mavi yaşamamıştım. Hala gökyüzümde bulunan gri leke ise şu an tam karşımda duruyordu.

Fazla olduğuna kanaat getirdiğim bir rahatlıkla ellerini pantolonunun ceplerine koydu. Saçma tavırlarına bağışıklık kazanmış bir bünyeye sahiptim. Onu şaşırtma sırasının bende olduğunu düşünerek birkaç adım attım. Yakınlığı sağladığımı düşünüp tek kaşını kaldırdı. Gözlerinin içine bakarken tiksintiyle sağ elimi kaldırdım ve sağ yanağına tokat attım. Ses bistroda yankılanırken Umut'un yanında duran Emre'nin şok içinde olan bakışlarını görüp sırıttım. Tokatın etkisiyle suratı yan dönmüş Umut'a bakarak eski yerime doğru adımladım. Tokat attığım elimle Kamer'in elini tutup parmaklarımızı kavradım. Gururlu bir bakışla suratıma bakıp göz kırptı.

"Hak ettim." Sertçe yutkunup başını bizden tarafa çevirdi. Kamer, elimi sıkıp Umut'a yöneldi. Dövecek gibi bakıyordu.

"Masalardan birine geçelim. Konuşacağımız konu önemli." Barut masaya yönelttiğinde her ne kadar burada yarım saatten fazla kalmayacağımızı bilsem de Kamer ile birlikte gösterilen yere yerleştim.

"Evet, dökülün bakalım." İki elini masaya koyan Umut, biraz önce tokat atmamışım gibi rahattı. Sinirle ağzımın içinde homurdanıp masaya doğru eğildim.

"Şu laubali konuşmana bir son vermez isen Kamer'i tutmayacağım." Dişlerimin arasında ona yönelik konuştum. İki elini teslim olur gibi havaya kaldırdı. Mersa, gerilen ortama karşın sahte bir şekilde öksürdü. Kamer'e baktı.

"Babaanne'nin büyü yaptığını biliyor muydun?" Bir soruyla konuyu başlattığında bütün bakışlar Umut'a döndü. Omuz silkti. Bu hareketine bakılacak olursa haberi vardı. Tamam, büyü yaptığını bilmesi doğal bir şeydi.

"Mehir'in dedesiyle olan geçmişlerinden haberin var mı?" Düşünceli bir hal aldı bu sorudan sonra. Mekanda göz gezdirip başını ağır ağır salladı.
"Tanışıklıkları olduğunu biliyorum yalnızca. Konuyla ilgisini anlayamadım?" Soru içeren bakışları konu ilgisini çekmiş olacak ki bize yöneldi. Laubali konumdan sıyrılıp ciddi bir tavırla dinliyordu. Kamer, durumu kısa bir şekilde özetlediğinde ona hayran kaldım. Muhtemelen ben anlatmaya başlasam kendi yorumlarımla fazlasıyla uzun sürerdi.
Umut, şok içerisinde bize bakarken Kamer elini cebine attı ve sigara pakedini çıkarttı. İçinden bir dal alıp dudaklarının arasına yerleştirdi. Ardından arka cebinden çıkarttığı çakmakla sigarasını yaktı. Rahatlamak ister gibi bir nefes çekip başını geriye attı.

"Vay anasını. Şu olanlara da bakın siz! Bunca engel üzerine bir arada durmanız ne kadar mantıklı? Siz aklınızı mı kaçırdınız?!" Umut'un sözleri üzerine göz devirdim. Kamer ile göz göze geldiğimizde sıkıntıyla oflayıp gözlerime baktı.

"Benim bu dangalağa saldırmamam ne kadar mantıklı Mehir?" Yanağımın iç kısmını sıkıntıyla ısırdığımda Kamer refleks içeren bir hareketle öne doğru eğildi. "Ulan sana yorum yap diyen mi oldu onun bunun çocuğu? Babaannenin adresini verip siktir git şu mekandan!" Sinirli bir ses tonuyla gürlediğinde ben dahil herkes gergince irkildi. İrkilmemek ne mümkündü? Ben Kamer'i ilk kez bu kadar kızgın ve sert görüyordum. Umut da en az bizim kadar irkilmiş, konuşmak üzere Mersa'ya dönmüştü.

"Yanında not kağıdı var mı?" Mersa, şüpheli bakışlarıyla bakıp çantasını açtı ve not defterinden bir sayfa koparıp Umut'a uzattı. Çantasını kapatmadan bir de kalem isteyip kağıda bir şeyler yazdı. Ardından Kamer'e uzattı.

"Bu adreste. Şehrin dışında bir yerde yaşıyorlar dedemle. En az bir - bir buçuk saat sürer yolunuz." Kamer, kağıdı montunun cebine atıp sigarasını masada duran küllüğe söndürdü. Ayaklandığında onunla birlikte hepimiz kalktık yerlerimizden.

"Eyvallah." Yüzüne bile bakmadan parmaklarımı kavradı ve beni çıkışa yönlendirdi. Arkama döndüğümde Emre'nin Mersa'nın sırtına değen bakışlarını fark edip kaşlarımı çattım. İçimdeki kötü ses bu işin burada bitmediğini, tekrardan karşı karşıya geleceğimizi söylüyordu. Omuz silkip Kamer'in açtığı kapıdan arabaya bindim. Yolculuk uzun süreceğe benziyordu.

***

Arabayı sigara molası vermek için sahil yoluna çeken Kamer'in ardından hepimiz hava almak için indik. Arabanın önüne yaslanıp sigarasını yakınca yanına gidip arabaya yaslandım. Kollarımı göğsümde birleştirip deniz havası almaya koyuldum. Bakışlarım ufka kayarken güneşin batmak üzere olduğunu gördüm. Denizin havası açık maviden koyuya doğru iz sürüyordu. Her tonuna aşık olduğum rengi ciğerlerime kadar çektim. Profilimde hissettiğim bakışların altında hareket etmekte zorlansam da başımı ona doğru çevirdim. Çenesini yumruk yaptığı eline yaslamış, bakışlarını benden çekmeden keskince bakıyordu. İzlerken elindeki sigaradan nefesler alıyordu.

''Sorun ne?'' dediğimde omuz silkip az önce yaptıklarını devam ettirdi. Kesintisiz bir şekilde izliyordu beni. Gözlerini bile sıkça kırpmamaya çalışıyordu. Sanki... Sanki gözleriyle beni seviyordu. Buz mavilerinin ılık şefkati en derinime yerleşiyor, filizleniyor ve can buluyordu ruhuma karıştığında.

''Seni uzunca izlemek istiyorum. Her hareketini ezberlercesine. Gözümü kapattığımda dahi gözümün önünde ol istiyorum. Çılgınca ama ruhum buna muhtaç gibi.'' Sigarayı yere atıp ezmesinin hemen ardından kollarını bana dolayıp kendine doğru çekti. Çenesini başıma yaslayınca kollarımı beline sardım. Yukarıdan gözlerimin içine bakmaya devam ediyordu. Hiç ayrılmak istemiyordu ama yolumuzun az kaldığını biliyordu. İşimiz başımızdan aşkındı ve şu an bulunduğumuz kavramın tadını çıkartmaya vakit zor buluyorduk. Kısa flörtler de olmasa uzaklaşacaktık.

''Bütün bunlar çözüldüğünde, beraber kitap okuyalım mı?'' Bakışlarını çekmeden burnuma küçük ve masum bir öpücük kondurdu. Her şeyi bir öteye bırakıp gülümsedim. ''Olur, buz mavisi.'' Yanıtımdan hoşnut olduğu bakışlarından ve gülüşünden belliydi. Alnımı uzunca öpüp beni arabaya yönlendirdi. Bindiğimde o da sürücü koltuğuna bindi. Dikiz aynasından arkada oturan dostuma baktığımda destek olur bir şekilde gülümsedi. Bakışlarındaki sıcaklık sayesinde ayakta kalırken beni onun kadar anlayacak birinin olmadığını bir kez daha fark ettim. İyi ki vardı. Sonsuza kadar hayatımda olacaktı.

Çiftlik evi gibi bir yapının önünde durduğumuzda ortamın kasvetiyle gerildim. Ters bir şeylerin döndüğü bu gerginlikten belliydi aslında. İyi işlerin dönmediğini anlamak zor olmasa gerekti. Sislenen gökyüzü ile içimdeki endişe daha çok artarken arabadan inen Kamer'e sarıldım. Mersa ile bakışlarımız kesiştiğinde o da benden farklı sayılmazdı.

''Allah kahretsin! Neyin ortasına düştük biz böyle?'' diyerek etrafı gözetledim. Barut, gerinen çene kası ile yutkunup Kamer'e etrafı gösterdi. Onlar da gerildiyse burada durmanın bir anlamı yok diyerek birkaç adım geriye atmaya çalıştım. Kamer, suratıma soru sorar bir ifadeyle baktığında koluna tutundum. ''Gidelim buradan. Hiç iyi şeyler hissetmiyorum.'' Harabe gibi bir yerdi sanki. Şu enerji olaylarına pek inanmazdım fakat bu arazi fazlasıyla kötü hissi dolduruyordu içime. Sanki soluduğum hava bile leş gibiydi. Oksijen bile saflığını kaybetmiş de ciğerlerimi nikotin gibi karartıyordu.

''Korku filminin ortasındaymış gibi hissediyorum ben de kendimi. Ama buraya kadar gelmişken dönmek olmaz iki gözüm.'' Mersa, elini omzuma yaslayıp sıktı. Destek olurcasına bakarken ikna olduğumu belirtmek amacıyla başımı salladım. Barut, Mersa'yı yanına çekerken evin kapısına doğru ilerledi. Ben de Kamer'in kollarına sarılmış bir şekilde evin önüne doğru yürümeye başladım. Kamer, dik duruşunun ardından cesaretimi filizlendirdi. Kapı ziline bastığında gerim gerim gerilen bir tavırla kolunu sıktım. Baskıyı hissedince yüzüme bakıp sakinleştirmek istercesine gülümsedi. ''Yanındayım.'' Kapı açıldığında korkuyla çıkan kişiye baktım. Hizmetli, yüzündeki soru işaretleriyle bize bakıyordu.

''Kime bakmıştınız?'' Derin bir nefes alıp kadına döndüm. ''Mine Maden'e bakmıştık biz. Torununun arkadaşlarıyız.'' dediğimde Barut'un yanımda mırıldandığını duydum. ''Kendi adına konuş.'' Ters bakışlarımı ona çevirdiğimde omuz silkip kadına döndü. Kadın, torununun arkadaşları olduğumuzu duyar duymaz gülümseyerek kapının önünden çekildi.

''Buyrun, salonda oturuyor kendisi.'' Kamer önde, biz arkada içeriye girerken dışarıdan daha boğucu bir ortamı olduğunun farkına vardım. Kolunu bir an olsun bırakmadan güvendiğim adamın arkasından ilerledim. Unutmamalıydım ki her şey geleceğimiz içindi. Salonda oturan esmer bir kadın olduğunu fark edip bakışlarımı ilerlerken yüzüne çevirdim. Umut kesinlikle babaannesine benziyor olmalıydı. Aynı renk gözler ve aynı yıkıcı bakışlar çerçeveliyordu etrafımı. Kadının gözlerinden belliydi hinliği.

''Torunum geleceğinizden bahsetmişti. Geç bile kaldınız. Oturun.'' Bize bakmadan söylediği sözler üzerine tam karşısındaki koltuğa yerleştik dördümüz de. Birlikte harekete geçmek amacıyla birbirimizden ayrılmamamız sağlığımız ve güvenliğimiz açısından fazlasıyla önemliydi.

''Uzun süre rahatsızlık vermeyeceğiz. Biz yalnızca...'' Kamer konuşmasına devam edemeden aniden ayaklanan kadına korkuyla baktım. Bize doğru hızlı adımlarla gelip ikimizin de gözlerinin içine derince baktı. Bu tür işlerle uğraşan insanların ne kadar akıl sağlığı yerinde olduğu meçhuldü. Tehlikesi bile beni ürpertirken Kamer'in sakin kalışı çileden çıkartıyordu. Mersa, elimi sıkıca tuttuğunda onun deli cesareti bile yerle bir olmuş gibiydi. Kadının şeytani bakışları Kamer'i ve beni tarıyordu. Odak noktasında ikimiz dışında kimse yoktu. Gözlerimizin içinde, derinlerde bir şeyler aradığı fazlasıyla ortadaydı. Bunu yaparken beni korkutmayı da ihmal etmiyordu.

''Aşk.'' Ağzından çıkan tek kelimeyle kaşları çatılan Kamer'e baktım.

''Neyden bahsediyorsunuz?'' dediğinde benim de kaşlarım çatılmıştı. Kadın iri gözleriyle uzaklaşıp yerine oturdu. ''Enerjinizi alıyorum. Birbirinize aşıksınız.''

Sessizliğini koruyan Barut, alaylı bakışlarını kadına çevirdi. Bu çocuktaki cesaret de deli cesaretiydi herhalde. 

''İyi de bunu bilmek için büyücü olmak gerekmez. Bize bilmediğimiz bir şeylerden bahset.'' Mersa susturmak istercesine bakarken omuz silkti. Buradan bir an önce gitsek iyi olacaktı. Hepimizin sinirlerinin gerildiği belliydi.

''Pekala, sana bilmediğin bir şeyden bahsedeyim genç adam.'' Sır vermek istercesine öne doğru eğildi kadın. Mavi renk daha önce hiç bu kadar şeytansı gelmemişti. Korktuğumu söyleyebilirdim. Zaten insan bilmediğinden korkmaz mıydı?

''Baş ağrın başlamış olmalı.'' dedi Kamer'e doğru. Kamer, onay verircesine başını salladığında tedirgince baktı. ''Büyüyü yapmamı isteyen kadına söylediğim şeyi söyleyeceğim size. Bu büyüyü kırabilecek tek şey güçlü duygular. Nefret gibi değil, sevgi yahut aşk gibi duygulardan bahsediyorum. Büyü sizin zihninizde can çekişiyor. Çünkü bu adamın sana acı çektirmesi, senin de ona nefret duyman gerekti. Yan etkisi de baş ağrısı gibi fiziksel faktörler. Büyüyü bozamam ki gerek de yok. Siz bozmak üzeresiniz. Tek gereken bu genç adamın hislerine yenilmesi.''

Sosyal Medya Hesaplarım:

İnstagram: dilaraoykuyagmur

Twitter: yagmuroykuay

Continue Reading

You'll Also Like

2.7K 140 8
Babasının kumar borcunu ödemek için kendisinden 35 yaş büyük adamla zorla evlendirilmeye çalışılır karşısına çıkan ailesiz adam anlaşmalı evlil...
356K 22.9K 23
17 Yıl sonra gerçekleri öğrenen Bade, yıllardır onu arayan abilerine giderse. Azıcık dram. Bolca eğlence. Bolca aksiyon. Bir tutam da kaos. Daha...
1.2K 99 11
Hayat belki de sandığımız gibi değildir Her merak denenmeli midir?
2.4K 171 4
akıl hastanesinden kurtulmak için her yolu deneyen bir kadına bir iş insanı yardım ederse ne olur... ben eva sancak annesi ve babasının cesedinin baş...