CEVİZ AĞACI (TAMAMLANDI)

By birdelinin_gunlugu

168K 14.7K 26.1K

"Hiç bir hayale sığdıramadığım Tek gerçeğimsin. Sevdim işte!! Ötesi yok gerisi de..." ... More

Karşılaşma 💜(1)
Salıncak 💜 #2
Toprak yol 💜#3
Sürpriz 💜#4
Saman💜#5
Bileklik💜 #6
Dolunay💜 #7
Kapışma 💜#8
Çikolatalı pasta💜 #9
Seni Seviyorum ...💜#10
İlk öpücük 💜#11
O İş...💜#12
İlk Ayrılık ?#13
Ben Geldim💜 #14
Hiç gitme mucizem💜 #15
Bana Söz Ver 💜 #17
Dayaktan Uslanalı💜 #18
Stıgmata ?#19
Mutluluk diyorum ya tükenen bir şeyse..?#20
Yemeğe davetlisin 💜#21
Islık 💜#22
Son iki gün!💜 #23
Kahve Falı💜 #24
Son Bakış💜#25
2.Bölüm🌳(Duyanlara Duymayanlara 👆) 💜 #26)
İstanbul 💜 #27
Seni unutmak 💜 #28
Portakal Çiçeği 💜💜#29
Benimle evlenir misin? 💜💜#30
Sana Küsüyorum 💜💜#31
Vazgeçme💜💜#32
Selcen💜💜#33
Hoşça kal yarim💜💜#34
Kahramanım sen misin?💜#35
3.BÖLÜM🌳🌳Her şey seninle güzel 💜💜#36
Hani 💜💜#37
Afiş 💜💜
Gittiğimiz Filmi Hatırlıyor musun?💜💜#38
Bilsem ki 💜💜#39
Bende Özledim💜💜#40
Affetmedim Kendimi 💜💜#41
Son Bakışıydım Ya Gözlerinin💜💜 #42
Bence Bu Aşk...? 💜💜#43
Ben Olmayınca 💜💜#44
Güneş Ayrılıkla Doğacak 💜💜#45
Anılar 💜💜#46
Gitme Sana Muhtacım💜💜(SON)

Burak 💜#16

3.2K 336 459
By birdelinin_gunlugu

Selen ellerinin titremesine hakim olamıyordu. Telefonu kapattıktan sonra, fincana çay doldurmakta hayli zorlandı. Suyun bir kısmı fincana bir kısımıda tezgaha doğru yol aldı.

Çayı Johan'ın önüne bırakırken fincan ve altlığının heycan müziği mutfakta yankılanıyordu.
Çıkan sese Johan duyarsız kalmayı tercih etti ve masada gözünü diktiği noktadan usulca kafasını kaldırıp
"Teşekkür ederim Selen" diye fısıldadı.

Selen, "Afiyet olsun" diyerek boşta kalan sandalyeyi çekti. Usulca oturdu. Kibarlığı mahçubiyetinden kaynaklı, önündeki kağıt peçeteyi zerafetle açıp kucağına serdi.

Zeynep Hanım şaşkınlıkla kızının ne yaptığını izlemeye koyuldu. Kızın peçeteyi kucağına sermesi komik gelmişti kadına ama gülmemesi de gerekiyordu.
İçinde ki kahkahayı bastırarak, anaç gülümsemesi ile "Afiyet olsun gençler" dedi.

Selen annesinin sesi ile kucağındaki peçeteye gözü kaydı. Ne yapıyorum ben diye düşündü, masanın altına doğru sokularak peçeteyi buruşturdu ve tabağının yanına sıkıştırdı.

Zeynep Hanım servis tabağına almak için domatese uzandığı sırada, onun adını söyledi.
"Burak!"
Johan ve Selen anında kafasını kaldırarak, kadının ağzından dökülecek kelimelere odaklandılar.

Selenin kalbi kulaklarına baskı yaparken, Johan Selen'in sevgilisi olmamalı diye düşünüyordu.

Cam bardakları hınçla döven kaşık sesi, ürkütücü sessizligi ok misali deldi geçti.
Selen heyecanla "Kaşık anne kaşık, bardağa değiyor sevmiyorum" dedi.

Kadın kaşığı yana bırakırken anlayışla kafasını salladı devam etti.
" İki gün öncede, seni evden aradı. Dershaneden arkadaşınmış galiba bir kaç gündür sana ulaşamıyormuş. Merak etmiş."

Selen ağzına aldığı peyniri kırkbirinci kez çiğnerken, ağzında yutacak birşey kalmamasına rağmen yutkundu. "Evet. Fırsatım olmadı geri dönmeye"

Johan anne kızın konuşmasını tüm benliği ile dinlemesine rağmen ortak olmadı.
Bu işte bir gariplik olduğunu tüm duyguları bağıra bağıra söyleyerek içindeki kıskançlık duygusunun kabarmasına sebep oluyordu.
Önündeki böreği yemeye koyuldu. Nasıl olsa Selen'le bu konuyu konuşacak fırsatı olurdu, şimdi onun yanındaydı ve bunun kıymetini bilmeliydi.
"Ellerinize sağlık " dedi kadının suratına bakarak.

Kadın kafasını kaldırdı. Johan'ın insanı hemen kandırabilecek kadar masum bakan gözlerini hedefalarak sordu sorusunu.
"Afiyet olsun. Nasıl beğendin mi böreği?"

Johan gülümseyerek, " He he mükemmel olmuş " dediğinde kadın gözlerini kızına dikip
" Johan'a da mı öğrettin he yi?" diyerek gülümsedi.

Selen mucizesine göz ucuyla baktı fısıltı ile karışık " Yanlışlıkla oldu " dedi.
Çatalların tabaklara değdiğinde çıkardığı seslerin karıştığı, gergin bir kahvaltı burada son buldu. Selen cümleleri toparlamakta zorlanır haldeyken kaçacak delik peşine düşmüştü. Ama kaçacak yeri yoktu. Daha önce Burak'tan gelen mesajlara cevap vermiş olsaydı şimdi bu hale düşmeyecekti.
Açıklama yapmak, zorunda olmak yapılacaklar listesinin en sonunda bile yer almıyordu. Fakat Johan'ın kafasındaki soru işareti baloncuklarını patlaması gerektiğini biliyordu.

Selen Johan'a sesindeki suçluluk duygusunu bastırarak seslendi "Belki biraz televizyon seyredebiliriz, istersen tabi."

Johan Selen' in sorusunu yanıtsız bırakarak Zeynep hanıma baktı ve
" Müsaadenizle" diye mırıldandı.

Kibar ve kıskanç erkek. Tamda hayalimdeki gibi, Annem musade etmezse ne yapacaksın bakalım diye düşündü.

Zeynep Hanım " Müsade senin, afiyet olsun " dediğinde, Johan sandalyeden usulca kalktı ve " Herşey mükemmel olmuş. Teşekkür ederim. " dedi.
Selen tezgahın ucunda bal mumu heykeli gibi kaldı, tipe bak annemden önce ben vardım diye düşündüğü sırada, sessizce yaklaşan çocuk
"Gidelim." diye fısıldadı.

İç sesi kabardı kabardı kabardı... Derin nefes aldı.
Selen "Tamam " diyerek koridora ilerledi. Odaya girdiklerinde Johan televizyonun karşısındaki tekli koltuğu seçti ve oturdu. Selen hemen yan tarafındaki sallanan sandalyeye geçip televizyon kumandasına bastı. Derin sessizliği müzik kanalı doldurdu.

Televizyonda çıkan klipte Zerrin Özer
"Yazdığın son mektup şuan elimde
Okuyup ağlıyorum her kelime de
Meğer ki yalanmış aşkın sevgin de
Mutlu ol diyorsun sensiz olur mu?" Hem söylüyor hemde ağlıyordu.

Johan'ın televizyona hiç görmemiş gibi bakmasının sebebini çözmeye çalışan Selen
"Güzel şarkı" diyerek konuşmayı başlatma işini üstlenmiş oldu.

Johan ciddiyetle kafasını yan tarafa çevirerek birbirine bağlayıp göğsüne kavuşturdugu ellerini çözdü. Kızın gözlerinin içine tüm dikkati ile bakarak "Evet. Ben de sözleri anlamaya çalışıyordum" dedi.

Selen çocugun bakışları karşısında eridi, külahtaki dondurmanın parmaklara akması, aktığı yere yapışması gibi koltuğa kaykılarak yapıştı ve ekrana kitlenerek "Eyvah! İlk defa he demedi" diye düşündü ve daha sonrasında,
anla anla iyi edersin der gibi kafasını usulca salladı.
Ekrandan gözünü ayırıp, çocuğa tekrar bakma cesaretini bulamamıştı kendinde.

Johan " Seleeeeeen?" dediğinde, Selen kafasını yasladığı yerden kaldırmadan hafifçe döndü, kendini usul usul salladı. "Efendim?" Kız suçunu itiraf etme aşamasındaki çocuk gibiydi.

" Burak kim? "
Ahhh şimdi hapların renklisini yuttun diyen iç sesini bastırdı. Sallanan sandalyeyi durdurup dikleşti "Burak" dedi.
Amacı zaman kazanıp durumu nasıl uygun bir dille anlatacağını planlamaktı. "Şey Burak"
"Evet Selen Burak?"
Selen biraz kıpranarak
"Bana evet demesen, konsantre olamıyorum." dediğinde çocuğun dudakları gerildi ama gülmedi.

Selen bulduğu yüz ile
"O zaman ben sana bir kahve yapayım, koyu sohpetimize eşlik eder," diyerek ayağa fırladı. Eteğini aşağı doğru çekiştirerek birkaç adım ilerledi.
Johan arkasından "He Selen, iyi olur" diye fısıldadığında Selen mutfaktaydı.

Annesi masayı toparlamış buzdolabına yerleştiriyordu.
Selen annesinin yanına yaklaşıp "Kahve içer misin anne" diye fısıldayarak sordu.
Kadın kızının neden kısık sesle konuştuğuna anlam veremedi. "Kızım içerim de neden fısıldıyoruz onu anlayamadım " dediğinde Selen şaşkın bakışlarını annesine çevirdi.

"Johan Burak'ı soruyor anne."

Kadın eğildigi yerden kalkarak buzdolabının kapısını kapattı. Kızının yanına yaklaştı ve
" Kahvem sade olsun" diyerek köşe koltuğuna oturdu.

Bu ne demekti şimdi böyle kendi pisliğini temizle tavrı mıydı? Ama benim bir pisliğim yok ki ben onu hiç sevmedim diye düşündü Selen.

Burak; Selen lise son sınıfa giderken aşık olmuştu ona, evet iyi insandı, evet konuşuyorlardı. Ama onlar hiç sevgili olmamıştı, Burak onu uzaktan sevmeyi göze almıştı. Aşkına karşılık bulamadığından, zor olsada Selen'i arkadaşı olarak bile yanında görmek yeterli geliyordu, mesajlaşmak telefonda konuşmak, Burak için mutluluk sebebiydi. Selen çocuğun hislerini bilmesine rağmen umursamaz bir şımarık gibi davranması bugün Johan'a açıklama yapma gereği duymasına neden olmuştu.

Kahvelerin köpüğünü iki fincana pay ettikten sonra kendine köpüksüz yapmak için biraz daha kaynattı, çayın şekersizi, kahvenin köpüksüzü, aşkında imkansızını seviyordu Selen.

Annesinin bardağını uzatırken " Sen gelmiyor musun odaya?" diye sordu.
Annesi kitabını eline aldı kızının gözlerine baktı.
" Biraz okuyup, yan komşuya geçerim. Söz verdim dün Suna teyzene"

"Tamam o zaman, ben sınav sorularına odaklanıyorum."

" Çalıştın mı bari?"
"Hayır Anne, hazırlıksızım."

Annesi kitapta kaldığı sayfalar arasındaki ayracı çıkarıp sehpanın üzerine bıraktı, sonrasında tekrar kafasını kaldırıp
" İyi o zaman, git ve kal " diyerek okumaya başladı. Yani bu konu burada kapanmıştı.

Selen bir annesine birde tepsiye baktı. Kapıya yöneldi, "Kalacakmışım," diye söylenerek düz koridorda ilerledi.

Odaya girdiğinde, huzurun sınıflara ayırdığı aşk kokusu buram buram taşıyordu açık pencerelerden. Anlatılması zor ancak yaşayanların anlayabileceği bu mutluluk bir kahve ile taçlandırılabilinirdi mesela.

Kahveleri sehpanın üzerine bıraktı Selen, eğildi bir fincanı eline aldı ve Johan' a uzattı. Çocuk fincanı alırken tenleri birbirine temas ettiğinde o yakıcı sıcaklık bedenlerinin yanmasına sebep oldu. Ne zordu birbirlerini bu kadar severken, deli gibi isterken uzak durabilmek.

Johan "Teşekkür ederim" dediğinde Selen ellerini çocuğun teninden çekerek hemen sunum tabağındaki çikolataları Johan'ın ellerine tutuşturdu.
" Afiyet olsun" diyerek kendi tabağındaki çikolataların bir ikisini ağzına attı.

İyiki televizyon açıktı. Müzik kanalındaki şarkıların sözlerini her ikiside, ne kadar duysada anlamıyor fakat ses heyecanının dağılmasına sebep oluyordu.

Johan bir yudum kahvesinden aldı. Ayaklarını birbiri üstüne attı ve sırtını koltuğa yaslayarak dikleşti.
Gardını almıştı, kafasındaki soru işaretleri noktaya dönüşmeliydi. "Seleeeeen?"

Selen kahvesinden bir yudum aldı ve baharın en güzel yeşiline sahip gözlere kenetlendi . Sanki bir ağız dolusu suyu yutmakta zorlanır gibi yutkundu. "Efeeendim!"

" Dinliyorum seni "
" Hı hı...!! "
Çocuk ağzına bir tane top çikolatalardan attı ve gözlerini kızın masum güzelliğinden çekmeden "Ne olursan ol seviyorum" diye düşündü.

" Johan, Burak benim arkadaşım."

Johan buna inanmadığını belli edercesine, gözlerini kapattı ve tekrar açtı. Kafasını iki yana salladı. "Sadece arkadaş mı Selen?" diyerek dizine sabitlediği fincanı yan tarafına sehpanın üstüne bıraktı.

Selen saçlarının içinde ellerini gezdirip yukardan topladı, tutturmak için gözleri ile etrafı taradı. Allah Allâh hareketlere bak, maço Türk erkeği katagorisinde ilk sıralara yerleşir bu diyen iç sesine tebessüm etti ve davametti
"Benim için arkadaştan fazlası olmadı ama Burak beni seviyor galiba"

Johan "Galiba" diye tekrarladı.

" Yani sevmiyorda olabilir, ay bilmiyorum Johan. Sürekli arıyor, mesaj atıyor ve beraber zaman geçirmek istiyor. "

" Beraber zaman geçiriyorsunuz o zaman "

"Sanırım. Galiba. Evet" diyerek Selen sinirlendiğini hareketleri ile yansıttı. Köşeye sıkışmış bir kedinin son çare tıslaması gibi nefes alarak "Bitti mi?" diye sordu.

Johan konuyu uzatmaması gerektiğini düşündü. Çünkü daha Selenle paylaştıkları şeyin adını bile koymamışlardı. Belki de sevgili olmayı kabul etmeyecekti. Belki de şuan onunlada zaman geçiriyordu. Beynine ve kalbine hücum eden birbirinden zıt düşünceler arasında boğulacağını hissetti.
"Kahve çok güzeldi. Teşekkür ederim, " dediğinde çocuğun bakışları mevsim değişikliğinde ki ağaç yaprakları kadar solgundu.

Selen " Afiyet olsun o zaman " diyerek fincanları tepsiye yerleştirdi.

Mutfağa girdiğinde annesi yerinde yoktu. Derin bir nefes alarak eee ne yapacağız şimdi biz diye düşündü . Aklına gelen en parlak fikirlerden en sönük olanını seçti hızla mutfaktan çıktı koridorda ki aynaya baktı. Saçlarını biraz kabartıp yan tarafa doğru attı dudaklarına baktı gülümsedi ve parlatıcı sürdü ,

"Tamamdır" diye fısıldadı .

Yavaş adımlarla ilerledi. Johan ayakta arkası kapıya dönük, pencereden görünen manzaraya dalmıştı.
Odadan içeri giren Selen çocuğu tepeden tırnağa süzdü. İri kolları, ince beli, uzun boyu, sarı saçları Allah'ım bu çocuk arkadan başka önden başka yakışıklı ben ne yapayım ama simdi? of Offf ...!! diye düşünürken of Offf kısmını sesli düşünmüş olmalı ki Johan yüzünü Selen'e döndüğünde gülümsüyordu.

" Ne yapıyorsun kapıda? Gel buraya " dediğinde çocuk
Selen'in bronz teni düşüncelerinden dolayı kızarmıştı.

" Ha ben düşünüyordum. Cips, kola, çikolata, bisküvi, çikolata alıp film mi izlesek diye düşünüyordum"

Johan kahkaha ile gülerken konuşmaya çabaladı ve
" Tamam hepsini alalım ama çikolatadan iki tane.. Ne izliyoruz?" dediğinde Selen bir iki adımla çocuğun yanına yaklaştı. "Al yazmalım" gözlerini gözlerine dikti ve "Samet ona baba desin sende Türk filmi izle" diyerek gülümsedi.
Johan imalı imalı "Gidelim Selen gidelim" dedi.

Markete girdiklerinde, Selen hevesle arabayı doldurmaya başladı. Hatta kendine oje ve deodorant bile seçip aldı. İş para ödemeye geldiğinde Selen ile Johan arasındaki, ben öderim savaşının kazananı Johan olmuştu.

Çocuğun böyle bir savaş vereceğini planlamamıştı 'Alman mantığı bile yokmuş çocukta' diye düşündü kapıdan çıkarken.

Tüm poşetleri Johan taşıyor, Selen elini kolunu sallayarak hevesle çevreyi tanıtıyor, konuşuyor, gülümsüyordu.

Eve giden yokuştan aşağı koşar adım indikten hemen sonra düz yolda bir süre ilerlediler. Kız, köşedeki evin önünde yatan köpeğin başını okşamak için eğildiginde, Johan tam tepesinde "Benim çocuk sevgilim." diye zihninden geçirirken,
"Merhaba Selen" diyen sesin sahibine Johan bakışlarını dikmişti bile.
Selen yerin dibine girmek istedi oturduğu yerde, eli köpeğin başındaydı.
'Allah'ım kabus olmalı bu niye hep ben' diye düşündü.

Yerinden ağır ağır doğruldu, ellerini birbirine vurarak çırptı ve yönünü Burak'a çevirdi.
"Merhaba Burak" diye fısıldadı.
Burak gözlerini Johan'a çevirerek
"Arkadaşla tanıştırmayacak mısın?" dediğinde , Selen yutkunarak Johan 'a
baktı.
"Johan bu arkadaşım Burak" dedi.

Johan kendinden emin, neşeli bir maske taktı yüzüne. İki elindeki poşetleri tek elinde toplayarak iri ellerini Burak için uzattı ve
" Memnun oldum Burak. " dedi.

Selen birbirini sıkan iki ele baktı. Eller birbirinden ayrıldığında telaşla
" Hadi Johan gidelim artık," dedi.

Burak dolan gözlerini kızın üstünden çekti "Evet ben daha fazla tutmayayım sizi. Hoşça kalın " dediğinde çatlayan sesini gizlemek için yoğun enerji sarf etti.

Selen ve Johan ilerlerken, arkalarından öylece baktı..
"Mutlusun Selen" diye fısıldadı.

Selen " Özür dilerim Burak " diye defalarca tekrarladı kalbinden.

Johan " Yakışıklı bir Türk erkeğiyimiş " diyerek sessizliği deldi.
Selen kafasını yere indirdi ve cevap vermedi.

Continue Reading

You'll Also Like

1.5M 80.2K 55
2015 Genel Kurgu #9 İki kayıp ruh. İki yaralı yürek. Hızla, akıp giden zamana karşı yüreklere nakış nakış işlenen duygular. Birbirine kaçamak değen...
1.4M 32.8K 43
Tam sınıftan çıkıcaktım ki gelen sesle dikildim kaldım."sen kal ada yapamadığın son soruya bakalım" OLUR OLUR HOCAM BAKALIM. Dırırııırıırıfırı Canı...
380K 22.8K 35
O gün, o balkonda Asrın cebinden bir yüzük çıkarıp kıza evlenme teklif ettiğinde Nur bir rüya görmekte olduğuna kanaat getirmişti. Bakışlarını yüzükt...
298K 19K 25
Açelya hiç hatırlamasa da henüz 5 yaşındayken ailesinin düşmanları tarafından kaçırılmış ve gözlerini bir yetimhanenin revirinde açmıştı. Ailesi sen...