12 SAATTE AŞK -ASKIDA-

By nytris

59.9K 8.6K 2.3K

Aşkın en imkansız hali 12 saatte aşk Sen, her on iki saatte bir beni unutuyordun sevgilim. Ve ben, on iki saa... More

1
2
3
4
5
7
8
9
10

6

4.2K 856 82
By nytris


6

"Ah! Bak, bir kelebek. Ares ondan hoşlanmış gibi duruyor."

Ares mutlu bir şekilde havladı ve kelebeğin arkasından koşmaya başladı.

Bugün yine onunla birlikteydim.

Kayra ile.

Kaçıncı tanışmamızdı bu? Dört olmalıydı. Evet. Kayra'nın gülümseyen gözlerine baktım. Bugün üstüne ince bir gömlek giymişti. Saçlarını yanlardan iki tane örmüştü ve ben dünyada ondan daha güzel bir kız olamayacağına inanmaya başlamıştım.

O kitabını okuyor, arada benimle konuşuyor ve ben onu izliyordum. Bunu yadırgıyormuş gibi değildi. Yüzü huzurlu görünüyordu. Bugün, pekte hüzünlü sayılmazdı.

Ares etrafta deli gibi dolaşıp dururken ellerimi kucağımda birleştirdim ve öylece durmaya devam ettim.

Derin bir nefes aldım.

"Seni buraya getiren şey ne?"

Kayra bana dönüp gülümseyerek bir soru sorduğunda, bakışlarımı gözlerine diktim. Bal rengi gözleri gözlerime öyle saf bakıyordu ki, göğsümün sıkıştığını hissettim.

Boğazımı temizledim.

Şimdi sırası değildi. Şuan değildi. Umudumu korumaya devam edecektim.

"Birini arıyorum. Umutsuzca, birini bulmaya çalışıyorum."

Kelimeler istemsizce dudaklarımdan döküldüğünde, panikle ona baktım, ama o hala gülümsemeye devam ediyordu.

"Onu neden arıyorsun?"

Başını yana eğmiş, saçları yüzüne dökülmüştü. Böylelikle meraklı bir çocuğu andırıyordu.

Etrafta pek kimse yoktu. Bu parkın neden genelde tenha olduğunu merak ettim. Akşamüstü olup herkes evine mi çekilmişti? Yoksa u serin havada kimsenin canı bir şey yapmak istemiyor muydu?

Bu havada burada duran tek aptal ben olmalıydım.

Dünyanın en aptal insanı.

Kendisini hatırlamayan bir kıza aşık olan ben, dünyanın en aptal inanı olmalıydım.

"Onu görmek istiyorum." Gülerek ona baktım. Ondan bahsettiğime dair hiçbir fikri yoktu. Bana öylece, gülümseyerek bakıyordu.

Bal rengi gözleri sevecen bir şekilde parlıyor, beni orada yatan düşünceleri bulmaya çalışmam için itekliyordu.

"Onu neden görmek istiyorsun?"

Sırıttım. Bir çocuk gibi meraklıydı. Gözlerinde afacan pırıltılar oynaşırken ona öylece baktım.

Ne diyebilirdim ki?

Ona kendini nasıl anlatabilirdim ki?

Ona ne kadar masum ve güzel, çocuksu ve akıllı olduğunu nasıl anlatabilirdim.

Gergin bir şekilde dudaklarımı kemirdim.

"Onu görmek garip bir şekilde kendimi iyi hissetmemi sağlıyor. Gözlerinin içinde her zaman bir parıltı oluyor ve güneş gibi içimi ısıtıyor. İnsan ona bakmaktan hiç yorulmuyor çünkü o asla kalbini kırabilecek biri değil, anlarsın ya? Canını hiç sıkacak biri değil. Yüzünde her zaman bir gülümseme var ve kalbinde hiç kötü niyet olmadığını biliyorum. Bazen gökyüzüne öylece bakıyor ve o hüzünlü bakışlarının arkasında neler yatıyor öğrenmek istiyorum."

Titrek bir nefes verdim.

"Bazen ona bakıyorum ve asla ulaşamayacağım bir yerde olduğunu anlıyorum."

Gözlerimi kapattım ve keyifsiz bir şekilde güldüm.

Biliyordum, bunlar ona hiçbir anlam ifade etmeyecekti.

Biliyordum, yarın hiçbir şey hatırlayamayacaktı.

Buna rağmen, ona onu anlatmak, hem bir şekilde hüzünlüydü hem de rahatlatıcı.

"Ama onu sürekli aramama rağmen, asla bulamayacağımı biliyorum."

Gözlerimi açtığımda, bana öylece bakıyordu. Ciddiyetle dolmuş gözlerini yüzüme dikmiş, kitabını kapatmıştı. Şaşırarak ona bakarken o ciddi bir şekilde konuştu.

"Eğer o kişiyi asla bulamıyorsan, bu bulunmak istemediği anlamına gelmez mi?"

Bir an için öylece durdum.

Sonra gülmeye başladım. Durumun bu olması için nelerimi vermezdim. Eğer sadece beni istemeseydi, her şey çok daha kolay olurdu.

Başımı iki yana salladım.

"Bu o kadar basit değil."

Sonra göğsüme bir ağırlık oturdu.

Gülümsemem yavaşça soldu ve nefesim sanki ağır bir şekilde boğazımda düğümlendi.

Ne yapmam gerekiyordu?

Ne yapabilirdim?

Mina'nın söylediği şeyi denemeli miydim? Ona hatırlatmaya çalışmalı mıydım?

İlk önce nereden başlamalıydım? Daha önceki anılarından mı, yoksa birlikte olan anılarımızdan mı?

Daha uzak bir geçmişten başlamam daha iyi bir plan gibi görünüyordu.

Biliyordum.

Bu dünyanın en saçma planı gibi duruyordu, buna rağmen yapabileceğim başka hiçbir şey yoktu.

"Neler yapmayı seversin, sık sık yaptığın bir şeyler var mı?"

Havadan sudan konuşurmuş gibi başlattığım bu sohbet, onu derin düşüncelere sürüklemişti. Dalgın bakışları yere odaklandığında, neler düşündüğünü merak ettim. Kaybolan günlerine dair anıları olup olmadığını merak ettim.

Aslında, kazanın üstünden ne akdar zaman geçtiğini merak ettim.

Ne kadar zamandır gelip burada oturmaya ve okuduğu kitapları okumaya devam ettiğini merak ettim.

Kalbimin, neden böyle acı dolu hissettiğini merak ettim.

"Piknik yapmayı severim."

Bana dönüp kocaman gülümsediğinde, yapacağım şeyi bulmuştum.

Onu piknik yapmaya götürecektim öyleyse.

Hatırlamazsa bile, belki birkaç saatliğine onu o hüzünlü bakışlardan kurtarabilirdim.

Bunu yapmak, onu kurtarmak istiyordum, ama biliyordum ki bu kolay değildi.

"Belki birlikte piknik yapmaya gideriz, ne dersin?"

Dudaklarına ağır ağır bir gülümseme yayıldı. Bu gülümseme, gizemli bir gülümsemeydi, aynı zamanda da hüzünlü.

"Evet, bu çok güzel olurdu."

Birbirimize öylece bakmaya devam ettik.

Ben onun gözlerinde kaybolmaya devam ederken, o bakışlarımla yeni tanışıyordu.

Sessizlik huzura dönüşürken, onunla orada saatler geçirmişim gibi hissettim, ki belki de öyleydi.

Ares havlayarak yanımıa geldiğinde, ona baktık. Heyecanlı bir şekilde nefes alıp verirken Kayra güldü. Yanaklarındaki gamzeler derinleşirken, Ares'in başını okşamaya başladı.

Gitmem gerekiyormuş gibi hissettim.

Kısa bir süre sonra unutulacağını bilmek, insana pekte iyi gelmiyordu sanırım.

O Ares'i severken, bir süre daha onu izleyebileceğimi, ona sadece bakabileceğimi hissettim.

Bunu yapabilirdim değil mi?

Bana dönüp gülümsediğinde, bunu yapamayacağımı hissettim.

Çünkü bu çok...

Aniden ayağa fırladım. Gitmem gerekiyordu. Uzaklaşmam gerekiyordu. Biliyordum bu belki kabalıktı ama...

Ama hatırlamayacaktı ki!

Boğazımdan garip bir kahkaha yükselirken başımı iki yana salladım.

"Hadi, hadi bana bir şeyler söyle. Böylece-

Boğazımdaki düğüm beni boğuyormuş gibi hissederken öksürmek zorunda kaldım. Bana öylece bakarken, sırıtmak zorunda kaldım.

"Kusura bakma. Biraz hastayım da. Bana giitmeden önce bir şeyler söyle. Kimsenin bilmediği bir şey. Böylece birbirimiz hakkında tek bir sır bilen iki yabancı olacağız."

Bana bakmaya devam etti.

Bal rengi gözlerinin arkasında, böyle bakmana sebep olacak ne vardı Kayra?

Bilmek istediğim şeyler vardı, ancak asla öğrenemeyecektim.

"Hayatımda sadece bir tane yalan söyledim, ve bu canımı yakmaya devam ediyor."

Şaşkınlıkla ona baktım. Geçen gün bana bazen beyaz yalanlar söylediğini söylemişti, ama sanırım aslında olan şey başka bir şeydi.

Söylediği yalan, beyaz bir yalandan daha büyük olsa gerekti.

Buna rağmen, onun kötü bir şey yapamayacağını biliyordum.

Bana böyle gülümserken değil.

"Şimdi sen bana bir şey söyle."

Derin bir nefes aldım.

"Havanın kararmasından, gecelerden nefret ediyorum."

Fısıldadığımda, bana baktığını hissettim ama bakışlarımı ona çevirmedim.

Havanın kararmasından nefret ediyordum, bu gitme zamanı geldi demek oluyordu.

Beni unutacağı anlamına geliyordu.

Zamanımızın bittiği anlamına geliyordu.

Konuştuğunda, tekrar ona döndüm.

"Ama hava karardığında, yıldızlar parlar, öyle değil mi Anıl?"

Sonra bana gülümsedi, bir yıldızdan daha fazla parladığında, ona gülümsemekten başka bir şey yapamadım.

****************************************************

Merhabaa

Umarım hikayenin gidişatından memnunsunuzdur :)

Şimdiden 10 bin kelimeye ulaştık, geriye kaldı 30 bin.

Bu kısa yolculukta benimle birlikte olan ve onların hikayesini okuyan herkese çok teşekkür ederim.

Oy verip yorum yaparsanız çok mutlu olurum.

Bölümler kısa aralıklarla gelmeye devam edecek.

Sizi çoook seviyorum ♥

Continue Reading

You'll Also Like

160K 8.9K 23
❝ Konserdeki Sevgilim: Mine, üç ay. Konserdeki Sevgilim: Sadece üç ay çıkıyormuş gibi davranacağız. Konserdeki Sevgilim: O kadar. Siz: Üç ayın sonun...
55.8K 280 5
mesleğini eline alamayınca kendini barlarda escort ilan etmiş bir kızın aşk hikayesi...
2.2M 35.7K 54
- Ahh...abim gelicek yapamayız.. Üstümdekileri delice yırtarak çıkardı. - Abini boş ver gece. Bugün gelmeyecek güzelim Erkekliğini boxer'ından çıkar...