6

4.2K 856 82
                                    


6

"Ah! Bak, bir kelebek. Ares ondan hoşlanmış gibi duruyor."

Ares mutlu bir şekilde havladı ve kelebeğin arkasından koşmaya başladı.

Bugün yine onunla birlikteydim.

Kayra ile.

Kaçıncı tanışmamızdı bu? Dört olmalıydı. Evet. Kayra'nın gülümseyen gözlerine baktım. Bugün üstüne ince bir gömlek giymişti. Saçlarını yanlardan iki tane örmüştü ve ben dünyada ondan daha güzel bir kız olamayacağına inanmaya başlamıştım.

O kitabını okuyor, arada benimle konuşuyor ve ben onu izliyordum. Bunu yadırgıyormuş gibi değildi. Yüzü huzurlu görünüyordu. Bugün, pekte hüzünlü sayılmazdı.

Ares etrafta deli gibi dolaşıp dururken ellerimi kucağımda birleştirdim ve öylece durmaya devam ettim.

Derin bir nefes aldım.

"Seni buraya getiren şey ne?"

Kayra bana dönüp gülümseyerek bir soru sorduğunda, bakışlarımı gözlerine diktim. Bal rengi gözleri gözlerime öyle saf bakıyordu ki, göğsümün sıkıştığını hissettim.

Boğazımı temizledim.

Şimdi sırası değildi. Şuan değildi. Umudumu korumaya devam edecektim.

"Birini arıyorum. Umutsuzca, birini bulmaya çalışıyorum."

Kelimeler istemsizce dudaklarımdan döküldüğünde, panikle ona baktım, ama o hala gülümsemeye devam ediyordu.

"Onu neden arıyorsun?"

Başını yana eğmiş, saçları yüzüne dökülmüştü. Böylelikle meraklı bir çocuğu andırıyordu.

Etrafta pek kimse yoktu. Bu parkın neden genelde tenha olduğunu merak ettim. Akşamüstü olup herkes evine mi çekilmişti? Yoksa u serin havada kimsenin canı bir şey yapmak istemiyor muydu?

Bu havada burada duran tek aptal ben olmalıydım.

Dünyanın en aptal insanı.

Kendisini hatırlamayan bir kıza aşık olan ben, dünyanın en aptal inanı olmalıydım.

"Onu görmek istiyorum." Gülerek ona baktım. Ondan bahsettiğime dair hiçbir fikri yoktu. Bana öylece, gülümseyerek bakıyordu.

Bal rengi gözleri sevecen bir şekilde parlıyor, beni orada yatan düşünceleri bulmaya çalışmam için itekliyordu.

"Onu neden görmek istiyorsun?"

Sırıttım. Bir çocuk gibi meraklıydı. Gözlerinde afacan pırıltılar oynaşırken ona öylece baktım.

Ne diyebilirdim ki?

Ona kendini nasıl anlatabilirdim ki?

Ona ne kadar masum ve güzel, çocuksu ve akıllı olduğunu nasıl anlatabilirdim.

Gergin bir şekilde dudaklarımı kemirdim.

"Onu görmek garip bir şekilde kendimi iyi hissetmemi sağlıyor. Gözlerinin içinde her zaman bir parıltı oluyor ve güneş gibi içimi ısıtıyor. İnsan ona bakmaktan hiç yorulmuyor çünkü o asla kalbini kırabilecek biri değil, anlarsın ya? Canını hiç sıkacak biri değil. Yüzünde her zaman bir gülümseme var ve kalbinde hiç kötü niyet olmadığını biliyorum. Bazen gökyüzüne öylece bakıyor ve o hüzünlü bakışlarının arkasında neler yatıyor öğrenmek istiyorum."

12 SAATTE AŞK -ASKIDA-Όπου ζουν οι ιστορίες. Ανακάλυψε τώρα