Başka Bir Yerlerde Başka Biri...

By writeratsaturn

12.3K 1.1K 1.9K

..olduklarını hayal edelim. More

Giriş
Gece - 1
Gece - 2
Vaveyla - 1

Gece - 3

1.9K 233 728
By writeratsaturn

Herkese selam, yine ben!

İlk olarak yeni bölümün geç gelmesinin sebebi wattpadin benle bitmeyen derdidir..Wattpad beni bir sal.

Yeni bölüme geçmeden önce şunu söylemek istiyorum ki, hikayeye yeni başlamama rağmen verdiğiniz destek karşısında çok mutlu oluyorum. Başta özellikle karışık yazma konusunda korkularım olsa da bambaşka iki hikayeyi de çok sevdiniz ve sahiplendiniz. Umarım bundan sonraki kurguları da seversiniz. Hem oylarınız hem de o komik ve inanılmaz güzel yorumlarınız için size sonsuz teşekkür ederim..

Ve son olarak doyumsuz olup oy ve yorumlarınızın devamını diliyorum. İyi okumalar. :)

•••

Gece'nin saçlarını okşarken gülümsedim. Onu uyandırmamaya özen gösteriyordum. Her sabah ondan önce uyanır, yatağına giderdim ve bu bana onu uzun bir süre boyunca izlemek için zaman verirdi. Çünkü bunu yapmazsam, güne iyi başlamam mümkün değildi.

Onun nefes alışverişlerinin sakinliği, güzel bir ritimle atan kalbi ve uyurken yüzünde oluşan huzur dolu ifadesi, o sabah gözlerimi kötü bir hisle açsam bile yataktan kalkmam için sebebim oluyorlardı.

Çünkü hayatta hiçbir şeyim olmasa bile Gece'm vardı. Ve Gece söz konusu olduğunda gündüzler hükmünü yitiriyordu.

Onu öpüp yerimden kalktım ve elimi yüzümü yıkadıktan sonra -kahvaltı için Mira'ya söz vermiştim- Gece'ye kahvaltı hazırlamaya başladım. Kursa başlamamızın üzerinden birkaç gün geçmişti ve Gece yüzme konusunda her geçen gün daha hevesli ve mutlu davranıyordu. Korktuğumun aksine her şey güzel gidiyor gibiydi. Umarım hiçbir şey bozulmazdı.

İçeriden gelen sesleri duyunca gülümsedim. Benim güzelim uyanmış olmalıydı.

"Anne!"

"Mutfaktayım anneciğim gel." dedim ve bunu dememden biraz sonra paytak paytak yürüyen, uykulu koca gözleriyle bana bakan Gece içeri girdi. Elimdekileri bırakıp onun yanına gittim.

"Günaydın bebeğim." dedim ve yüzünü avuçlarımın içine alıp iki yanağını da öptüm.

"Günaydın." dedi yarım yamalak ve bu haline güldüm. Dün uyumakta direnip bana üst üste bir sürü masal anlattırdığı için uykusunun olması çok normaldi.

"Şimdi napıyoruz? Elimizi yüzümüzü yıkıyoruz sonra da kahvaltı yapıyoruz..Ondan sonra da-"

"Deniz kızı oluyoruz!" diyerek heyecanla bitirdi cümlemi. Boynuma sarıldı ve küçücük kollarının bana verdiği huzurla gözlerimi kapattım. Benden ayrıldıktan sonra banyoya koştu. Ben de kahvaltısını hazırlayıp masaya koydum ve üstümü değiştirmek için odama gittim.

•••

"Selam." dedim ve Mira'yı öperek sarıldım.

"Merhaba güzelim." diyerek karşılık verdi o da.

"Hazır mısın? Gece'yi bıraktım. Gidebiliriz." dediğimde başını iki yana salladı.

"Bir misafirimiz daha var. Sonra gideceğiz. Gel inelim." dediğinde anlamaz gözlerle baktım.

"Kimmiş o?" dediğimde ise beni takmadı ve kapısını kilitleyip asansöre doğru yürümeye başladı. İnerken sürekli sordum ama cevap vermedi. Sonra dış kapının orada bekleyen Efken'i gördüm. Neden havuzda değildi?

"Evet, biricik hocamızı da davet ettim." dedi Mira ve güldü. Efken de ona karşılık verdiğinde kaşlarımı çattım.

"Nasıl anlamadım? Siz nasıl buradasınız? Çocukların yanında kim var? Bir açıklama yapar mısınız?" dedim ve fark etmeden ses tonumu yükselttim. Efken Mira'ya fırsat vermeden konuşmaya başladı.

"Merak etmeyin çocuklar Seval Hoca'yla birlikteler benim yardımcımdır. Bugün ekstra bir çalışma olmadığı için onlarla Seval ilgilenecek." dedi ve gözleriyle benim nabzımı ölçer gibi bir süre beni izledi.

"Keşke tanışsaydım onunla, ben tanışıp geleyim mi?" dediğimde Mira bana yok artık diye fısıldadı.

"Zeynep, Seval Hoca çok iyi biri emin olabilirsin. Hem önceden bir geçmişiniz de olmadığına göre.." diyerek laf soktu. "Endişelenmene gerek yok. Hadi biz gidelim." dedi ve bana gülümsedi. Sahte gülümsemesine karşılık kaşlarımı çattım.

"Tamam gidelim." dedim son çare olarak ama aklım Gece'de kalmıştı.

Kahvaltı için sahil kenarında bir yere oturmuştuk. Ben biraz konuya odaklanamasam da Mira heyecanlı heyecanlı yeni fikirlerinden bahsediyordu. Efken de onu dinliyor, arada bir de bana bakıyordu. Biraz zaman sonra Mira'nın telefonu çaldı ve acilen iş yerine dönmesi gerektiğini söylediğinde ben de kalkmak için hazırlanmıştım.

"Sen nereye? Oturun siz." dedi ve Efken'e baktım. O halinden gayet memnun görünüyordu.

"Yok gerek yok kalkalım." dedim ama Mira beni öptü ve kalkmama izin vermedi.

"Çıkışta görüşürüz canım hadi size afiyet olsun.." dedi ve gitti. Efken alttan alttan gülüyordu. Geri oturdum ve bozuntuya vermemeye çalıştım.

"Sizi ısırmam korkmayın." dediğinde gözlerim kocaman açıldı. Sandalyesinde geri yaslanmış gayet rahat bir şekilde oturuyordu. Saçlarını düzeltmesini izledikten sonra konuştum.

"Ne münasebet." dedim ve omuz silktim.

"Herkese karşı mı böylesiniz yoksa sorun bende mi?" dediğinde masaya doğru eğildi ve ellerini birleştirdi. Mavi gözleri sorunun cevabının onu üzmeyeceğini umarak bakıyordu. Ben de masaya doğru eğildim.

"Böyleden kastınız ne bilmiyorum ama..evet herkese karşı böyleyim." dedim ve masadan ayrılıp geriye yaslandım.

"O zaman şöyle bir şey yapalım. Benim hakkımda şu an 1'den 10'a kadar bir puan verseniz bu kaç olurdu?" diye sordu ve alt dudağını dişledi. Masada anlayamadığım bir hava hakimdi. Sorusunu biraz düşündüm.

"Niye merak ediyorsunuz?"

"Sadece söyleyin. Lütfen." dediğinde diretmedim ve cevap verdim.

"İki." dedim ve ağzından bir oh çıktı. Hiçbir şey anlamamıştım.

"Ben de sıfır falan diyeceksiniz sandım. İlk tanışmamızda eksilerde olduğumdan eminim.." dedi ve güldü. İstemsizce gülümsedim.

"Tamam bundan sonra puanımı arttırmak için uğraşacağım. Siz de benim her puanım arttığında bana söyleyeceksiniz." Kaşlarımı havaya kaldırdım.

"Ya artmazsa?" dediğimde dişlerini göstererek güldü. Boğuk bir sesle cevap verdi.

"Artacağından emin olabilirsiniz...Anlaştık mı?" dedi ve masanın üstünden bana elini uzattı. Kendine bu kadar güvenmesine artık şaşırmıyordum sanırım. Elini sıktım.

"Anlaştık." dedim. Garip bir şekilde keyiflenmiş gibi görünüyordu.

"Kalkalım isterseniz?" dediğinde başımı salladım. Puan tablosunu ileride görecektik..

•••

Önce iş yerine uğramış sonra da Gece'yi almak için geri dönmüştüm. Gözüm tamamen yeni kadın öğretmendeydi. Çocukların dersi bittiğinde onları almaya gelen velilerin hepsiyle tanışmaya başladı. Gece'yle birlikte yanıma geldiklerinde önce Gece'yi öptüm.

"Bebeğim, merhaba. Çok özledim seni." dedim ve o da bana öpücüklerle karşılık verdi.

"Merhaba, ben Seval Kurt. Yeni yardımcı öğretmenleriyim." diyen hocaya doğru döndüm ve elini sıktım.

"Ben de Zeynep Gündoğdu. Gece'nin annesi oluyorum." dediğimde gülümsedi.

"Tanıştığıma memnun oldum." dedi ve Gece'nin başını okşayarak konuşmaya devam etti. "Gece bugün çok iyiydi. Yeni bir şeyler öğrenmedikleri için üzülse de sonra gönlünü aldık. Onlara ben yardım ettiğim için duş aldı, saçlarını da kuruttuk." dedi ve her anlarının raporunu verdi. Sanırım bu kadına iyimser bakabilirdim.

"Ben de memnun oldum. Teşekkürler." dedim ve Gece'nin elini tuttum. Tam gitmek için hazırlanırken Efken yanımıza geldi.

"Demek en önemli velimizle tanıştın." dediğinde Seval Hoca durumdan bir şey anlamamış gibi duruyordu. Ben de birden böyle demesine şok olmuştum.

"Hayır, buradaki her veli önemlidir. Öyle bir şey düşünmeyin." dedim. Kollarını birleştirdi ve bana uzunca baktı.

"Cık, öylesiniz. Seval, Zeynep Hanım'dan iyi bir not almak çok zordur. Dikkatli ol." diye devam ettiğinde beni ilk kez gördüğüm birine böyle tanıştırdığı için gıcık olmuştum.

"Tabi, hassas bir anne olmak çok normal. Hak veriyorum size." dedi ve bozuntuya vermedi Seval.

"Anne olmak hassas olmayı gerektirir." dedim ve Efken'e durumdan hoşlanmadığımı belirten bakışlar yolladım. O ise yaptığının ne sonuçlar alacağının farkında olduğunu belirtmek istercesine bir duruşla bana bakıyordu.

"Biz gidelim. İyi çalışmalar size." dedim ve Gece'nin onlarla vedalaşmasından sonra oradan ayrıldım.

Efken'i anlamıyordum. Bir an gayet yumuşak duruyordu, bir an ise damarıma basıyordu. Ve bunların hepsini bilerek yaptığından emindim. Onu anlamaya çalışmak gibi bir şey istemiyordum. Buna gerek yoktu. Ama merak duygum ve karşılık verme isteğim yüzünden kendime hakim olmam git gide zorlaşıyordu. Gece'yi arabaya bindirdiğimde ise Efken'i aklımdan tamamen uzaklaştırdım. Gece için iyi bir öğretmense, gerisiyle ilgilenmeyecektim.

•••

1 Hafta Sonra

İş yerimde oturmuş binlerce sorunla cebelleşirken Gece'nin kursunun bitmesine yarım saat kaldığını fark etmiş ve kara kara düşünmeye başlamıştım. Ona ben yokken bakan Suzan abla tatildeydi, Mira şehir dışındaydı, iş arkadaşlarım da yoğundu çünkü geçen hafta bitmesi gereken anlaşmanın bizim diğer ortaklarımız yüzünden geciklemesiyle uğraşıyorduk. Eğer gece yarısına kadar sözleşme tamamlanmazsa uzun zamandır planlanan her şeyimiz çöpe gidecekti.

Bir de karşı komşumuzu arayıp yardım istemek aklıma gelmişti. Ama telefon uzun uzun çalıp açılmayınca ondan da ümidi kesmiştim. İşleri falan boşverip Gece'yi benim almam lazımdı ama şu an çıksam yine de geç kalacaktım. Ellerimle yüzümü kapatıp oflarken ofisteki herkes bana acıyan gözlerle bakıyordu, emindim.

"Zeynep sakin ol...Öyle olmazsan sağlıklı düşünemiyorsun." dedi Kutay yanıma gelip su verdi. Başımı salladım ve suyu içtikten sonra aklıma gelen fikri denemeye karar verdim.

Son çare buydu, masadan kalktım ve her ne kadar istemesem de arama tuşuna bastım.

"Efendim?" diyerek açılan telefondan sonra direkt konuşmaya başladım.

"Efken Bey ben Zeynep, Gece'yi almak için biraz geç kalacağım ona yarım saat göz kulak olabilir misiniz?" dedim titreyen sesimle. Ellerimi saçlarıma geçirmiş odada dört dönüyordum.

"Tabi sorun değil ilgilenirim ama Zeynep Hanım bir problem mi var? Siz iyi misiniz?"

"Evet iyiyim bir problem yok." dememden hemen sonra odaya stajyerlerden biri koşarak girmişti.

"Zeynep Hanım RoseLight'tan gelmişler, acilmiş!" dediğinde jest ve mimiklerimle tamam diyip gitmesi için yollamaya çalışıyordum. Bu sırada Efken bir şeyler demişti ama duyamamıştım.

Efken tekrar "Zeynep Hanım?" diyerek seslendiğinde kıza elimle gitmesi için işaret yaptım ama o tekrar acil olduğunu vurgulamaya devam etti.

"Evet dinliyorum." diyerek döndüm ona.

"Zeynep Hanım işleriniz çoksa Gece'ye daha uzun süre bakabilirim." dediğinde odada dolanmayı bırakıp birden durdum.

"Yok olmaz, sorun yok alacağım ben Gece'yi siz yarım saat yanında olsanız yeter bana gerçekten." diyerek yanıtladığımda daha fazla uzatmadı.

"Peki, iyi çalışmalar."

"Size de." dedim ve stajyer kıza döndüm.

"Ne var!?"

"Zeynep Hanım özür dilerim ama sizi bekliyorlar acil bir toplantı için kabul ettiremedikleri bir madde varmış bu yüzden siz sözleşmeyi bitirmeden görüşmeniz gerektiğini düşünüyorlar." dediğinde derin bir nefes alıp bugünü sağ salim bitirmek için dua etmeye başlamıştım.

"Hangi madde?" dediğimde notlarına baktı kız.

"17." dedi ve ofistekilere döndüm.

"Ben toplantıdayken 17 hariç diğer maddelerin işlerini halledin, imzaları gelince atacağım tamam mıyız? İyi çalışmalar." dedim ve hemen toplantı salonuna doğru ilerlemeye başladım. Hemen bitse iyi olurdu yoksa Gece'yi alamayacaktım.

•••

Toplantı hemen bitmemişti. Hatta iki saattir sürüyordu ve ben uzayacağını anladığım anda toplantıdan kısa süreli çıkıp Efken'i geri aramıştım.

"Efken Bey ben Gece'yi hemen alamayacağım onu sizin getirmeniz mümkün mü? Bunu istediğim için şu an hiç hoşnut değilim ama buradaki işler bitmezse batacağız sanırım."

"Gece'yle ben ilgilenebilirim, gerçekten. Dersim yok artık. Onu dışarıda bir yerlerde oyalayabilirim izin verirseniz." dediğinde başımı görecekmiş gibi iki yana salladım.

"İzin veremem cidden Gece buraya gelirse tüm sorunlar çözülür." dedim dudaklarımı ısırarak. Efken ses tonunu yumuşattı ve bana cevap verdi.

"Gece'nin oradaki kaosun içinde sıkılacağı belli. Ben ilgilenirim, biraz düşün. O iki puanda bana karşı hiç mi güven yok Zeynep? Lütfen." diyerek siz ekini atmış ve sorduğu soruyla benim gardımı düşürmüştü. Toplantı salonundan çağırılırken hızla karar vermiştim. Başka çarem yoktu.

"Tamam peki tamam. Ben en kısa zamanda tekrar arayacağım bir çözüm bulmak için ama o zamana kadar sizinle kalabilir...Havuzdan çıkmak isteyecek şimdi siz ona deniz kızı olmak istiyorsan yorulmaman gerekiyor dediğiniz için." dediğimde güldü.

"Yanında benden başka biri olunca direkt abur cubur yemek istiyor, izin vermeyin lütfen. Gitmek istediği barbie filmi vardı onunla oyalanabilir, çorba içmekten nefret eder ve arabada otururken onunla konuşmazsanız direkt uyur. Gündüz uyumaması lazım yoksa düzeni bozuluyor. Kucağa alınmaktan ve küçük olduğunun iddia edebilmesini de sevmez aklınızda bulunsun. Ayrıca yürüyen merdivenlerden çok korkar bu yüzden asansör kullanmaya dikkat edin." diyerek aklıma gelen ilk şeyleri saymaya başladım. Efken de beni sabırla dinlemiş ve onaylamıştı. Bu kadar yeni tanıdığım birine Gece'yi emanet etmek benim için çok korkutucu bir şeydi, elimde değildi. Ama ona güvenmek isteyen bir tarafım vardı. O taraf uzun zamandan benden böyle bir şey dilememişti.

"En ufak bir sorunda arayacağım. Merak etme. Gece'yle konuşmak ister misin? Senden öğrensin, kabul ederse ben ilgilenirim."

"Evet lütfen."

"Zeynep Hanım?" diyerek ikinci kez çağırıldığımda kıza sinirle dönüp, "Geliyorum!" diye bağırdım.

"Anne?" diyen Gece'nin sesi ise biraz olsun sakinleşmeme yardımcı oluyordu.

"Gece, merhaba güzelim. Şimdi annenin iş yerinde çok işi var bu yüzden seni almaya gelemeyecek ama Efken öğretmenin seninle ilgilenecek tamam mı?"

"Tamam öğretmenimle ben çok eğleniriz!" diyerek bilmiş bilmiş konuşmasına güldüm.

"Güzel bir kız ol ve lütfen ondan benden isteyemeyeceğin şeyleri isteme bebeğim." dediğimde kıkırdadı.

"Seni seviyorum birkaç saate görüşürüz ay parçası...Sen ben sonsuza dek, bizi kimse üzemeyecek." diyerek bizim en önemli sözümüzü söyledim.

"Sen ben sonsuza dek, bizi kimse üzemeyecek. Bye bye!" dedi ve telefona birkaç öpücük bıraktı. Gözlerim dolarken telefonu tekrar Efken aldı.

"Aklın Gece'de kalmasın. Çok eğleneceğiz haklı." diyerek güldü.

"Sen çocuklar konusunda çok naif bir adamsın ve benim kızım da çok bilmiş. Dikkatli ol." diyerek baskı yaptım ben de gülerek. Birden nasıl böyle konuşmuş olduğuma şaşırmıştım.

"Söz veriyorum o koca gözlerin beni ele geçirmesine izin vermeyeceğim. İyi çalışmalar ve görüşmek üzere."

"Teşekkür ederim. Görüşürüz." dedim ve telefonu kapatıp toplantıya geri döndüm. Niye ve nasıl olduğu hakkında hiçbir fikrim yoktu ama biraz daha rahatlamış hissediyordum.

Efken'in Gözünden

"Evet deniz kızı, ne yapmak istersin?" diye sordum telefonu kapattıktan sonra. Zeynep'in bana güvenmesini sağlayıp izin almak hiç kolay bir şey değildi ve başardığım için şu an her şeyi yapabilir gibi hissediyordum. Bu kadının insanın üstündeki etkisi çok garipti.

Gece biraz sağa sola sallandı ve sonra cevap verdi.

"Oyuncaklara gidebilir miyiz?" diyerek sorduğunda gözleri kocaman açılmıştı. Bir süre düşünür gibi yapıp sonra elimi uzattım.

"Gideriz tabi." dedim ve zıplayarak elimi tuttu.

"Ama önce kurulanalım ve yemek yiyelim. Tamam mı?" dedim ve başını salladı.

Gece ve ben iyi bir ikili olacaktık. Bundan emindim.

•••

"Gece şu an sallanan bir gemiye binmiş deniz kızı olarak çok eğleniyor. Yani o çok iyi, tıpkı yarım saat önce aradığın zamanki gibi." dedim gülümseyerek Gece'yi izlerken.

"Yemek yedi, keyfi yerinde ve bir şeyler için tutturmadı yani?" diyerek sorgulayan anne moduna geçtiğinde onu sakinleştirmek için konuşmaya başladım.

"Hayır, gerçekten iyi. İnanmıyorsan telefonu ona verebilirim?" diye sordum çünkü içi içini yiyordu.

"Yok tamam zaten gitmek zorundayım. Ama en kısa zamanda onu almaya geleceğim söz. Başınıza iş çıkardım." diyerek geri çekildi. Zeynep'in git gelleri o kadar çoktu ki ne zaman ne tepki vereceğini de benim nasıl karşılık vermem gerektiğini de kestiremiyordum.

"Kötü hissetmene gerek yok. Ben Gece'yi kaptığım için kendimi şanslı hissediyorum." dediğimde görüşürüz diyerek kapattı.

Gece'nin yanına geldiğimde "Annen seni çok sevdiğini söyledi." dedim ve kıkırdayışına güldüm.

"Buradan nereye gidelim? Akvaryumdaki balıkları görmek ister misin?" dediğimde kaşlarını çatarak iki kolunu göğsünde birleştirdi ve birden üzgün bir ruh haline büründü. Neyi yanlış yaptığımı anlamadığım için biraz bekledim.

"Hayır olmaz. Balıkları zorla tutuyorlar, annemle oraya gitmeyiz." dediğinde ise küçük çaplı bir şok geçirmiştim. Sanırım bu küçük kıza ve Zeynep'in anneliğine duyduğum hayranlık asla bitmeyecekti. Saçlarını okşadım ve yanına doğru eğildim.

"Doğru söylüyorsun Gece, özür dilerim. Öyle yerlere gitmemeliyiz." dediğimde hala bana trip atıyordu. Sonra onu neşelendirecek bir şeyler aklıma geldiğinde fısıldadım.

"Seni deniz kızı yapmaya yardım edecek bir şey biliyorum."

•••

Zeynep'in Gözünden

Saat 10 olmuştu ve ben bu lanet iş yerinden daha yeni çıkıyordum. Kızımı hala alamamış ve Efken'e rezil olmuştum! Gerçekten şu andan itibaren önüme engel olacak her şeyi ve herkesi parçalayabilirdim. Hızlı adımlarla -hatta koşarak diyebilirdim- otoparka doğru koşarken Efken'in attığı konuma bakıyordum. Saatlerdir dışarıda olan kızım yorulduğu için Efken'in evine gitmek zorunda kalmıştı. Çünkü ben ne dersem diyeyim Efken'i Gece'yi iş yerime getirmesi için ikna edememiş ve ben de bu binadan bir türlü çıkamamıştım. Bugünün bir kabus olması ve yarın uyandığımda bunların hiçbirinin yaşanmamış olduğu yeni bir güne uyanmak için her şeyimi feda edebilirdim.

En sonunda arabayı çalıştırdım ve normalde gitmediğim kadar hızla Efken'in evinin yolunu tuttum. Yarım saat kadar bir süreyle evine vardığımda hemen kapıyı çaldım ve Efken simsiyah üstüne zıt olarak gülümseyerek açtığında direkt içeri girdim.

"Merhaba, çok kaba ve beceriksiz biriyim şu an ama Gece'yi görsem kesinlikle bugün ilk defa normal bir nefes alabilirim." dedim ve etrafa bakınmaya başladım. Efken'in arkamdan gelen ayak seslerini duyduğumda birkaç odaya bakmıştım bile.

"Sakin ol demeyeceğim artık ama Gece üst katta uyuyor, burayı turlayıp daha da telaşlanmana gerek yok." dediğinde ona döndüm ve başımı salladım. Beni üst kata çıkarıp kocaman yatağın ortasında uyuyan Gece'nin yanına götürdü. Onu gördüğümde derin bir oh çektim ve uyanmaması için özenli adımlar atarak yatağın yanına çömeldim. Gece'nin saçlarını okşadım, kokusunu içime çeke çeke öptüm. Bu beni kendime getirecek tek ilaçtı.

"Uyandığı zaman gidersiniz. İstersen sana bir kahve yapabilirim. Yorgun görünüyorsun." diyerek arkamdan yavaşça seslenen Efken'e döndüm. O kadar yorgun hissediyordum ki, gerçekten artık itiraz edecek gücüm kalmamıştı. Başımı salladım ve sessizce kalkarak aşağı indim. İkimiz de mutfağa girdiğimizde Efken'i durdurdum.

"Kahvenin ve cezvenin yerini göstersen de ben yapsam olur mu? Kendimi daha rahat hissederim." dedim ve gülümsemeyle birlikte başını salladı. O malzemeleri çıkarırken ben de aceleyle geldiğim için bakamadığım tüm detaylara odaklanmaya başladım.

Evi bir kişi için çok büyüktü. Tabi tek başına yaşamıyor da olabilirdi. Böyle bir düşünceye kapılmam çok mantıksızdı. Bir sevgilisi ya da eşi olabilirdi. Böyle şeyleri önceden düşünmemiştim. Şimdi de düşünmemin sebebi evin gördüğüm kadarıyla çok düzenli ve temiz olmasıydı.

Gece'nin yattığı oda başta olmak üzere her yerde maket gemiler ya da gemiyle ilgili eşyalar vardı. Mutfaktaki asılı gemi dümenine bakarak güldüm. Deniz kızlarıyla bu yüzden bu kadar iyi anlaşıyordu demek.

"Hazır."

"Teşekkür ederim. Sen de ister misin? Kendi evinde sana misafir gibi davranıyorum ama..." dediğimde güldü. Ben ocağın başına geçerken o da tezgaha yaslandı.

"Yok, gerek yok." dediğinde beni izleyen mavilerine bakmayı bıraktım ve kahveyi yapmaya başladım.

"Rahat ediyor musun öyle?" diyerek benim üstümü işaret etmişti.

"Hı?"

"Takımının üstündeki ceket." dediğinde hak vererek rahatsızca kıpırdandım. Ceketimi çıkararak askılı bluzum ve kalem pantolonumla kalmıştım. Takımlardan nefret ediyordum.

Kahveyi yapmayı bitirdiğimde aldım ve Efken bizi salona götürdü. Koltuğun bir ucuna o, bir ucuna ben otururken ona bir teşekkür borçlu olduğumu biliyordum.

"Bugün için teşekkür ederim. Her şey için." diyerek kirpiklerimin altından bakındım ona.

"Önemli değil. Bana bir teşekkür borçlu değilsin, hepimizin yoğun zamanları oluyor." dediğinde başımı iki yana salladım.

"Hayır...Yani benim böyle zamanlarım olmaz. Olmamalı. Ben Gece'ye her zaman yeterim, böyle bir şeyi ilk defa yaşıyorum. Yaşamamalıyım." dedim ve kendimi ilk defa döktüm ona. Belki de tanımadığın birisine karşı kendinden bahsetmek en kolayıydı. Sen kendi profilini kendin inşa ederdin. Beni gören herkes önyargılı olurdu zaten bana, bu yüzden yapmam gereken bu olmalıydı.

"Sen yetersiz bir anne değilsin Zeynep. Sen çok güçlü, çok farklı ve hassas bir annesin." dediği an kaşlarımı çattım. Ah, yine oraya mı dönüyorduk?

"Hemen kızma bana...Evet anne olmak hassas olmayı gerektirir ama tek başına bir anne olmak daha çok hassas olmayı gerektirir. Bunu kötü bir şey olarak söylemedim, bunu sana saygı duyarak söyledim." dedi naif bir ses tonuyla. Tek başıma olduğumu bugün kızımı bırakacak kişi olarak ona kalmış olmamdan anlamış olmalıydı. Koltukta biraz daha bana yaklaşarak başlığına doğru yaslandı.

"Bu yüzden, bana torpil geçilmesini ya da özel ilgi falan beklemiyorum. Ben sinir bozucu derecede dikkatli ve telaşlı bir kadınım, bir anneyim. Ne istiyorsam kimden istiyorsam kendim alırım." diyerek karşılık verdiğimde başını gülerek aşağı yukarı salladı.

"Ondan emin olduğumu söyleyebilirim." Ben de gülerek karşılık verdim ve kahvemden birkaç yudum aldım.

"Sizli konuşmaları aştığımız için teşekkür ederim. Yaşlı hissettiriyordu." dediğinde aklıma Mira'nın söyledikleri geldi. Cidden ne ara aşmıştık biz oraları?

"Peki, bugün kızım seni ne kadar kandırdı?" diye sordum ben de koltukta yan bir şekilde oturup yaslandım.

"Çok iyi dayanmıştım, yemin ederim. Ama sonunda kendimi ona dondurma alırken buldum. Sanırım koca gözlere karşı çok güçsüz bir adamım." dedi ve gözlerimi istemsizce ondan kaçırdım.

"Bu dondurma meselesi asla bitmeyecek galiba..."

•••

Gecenin ilerleyen saatlerine kadar konuşmuş, bir sürü şeyden bahsetmiş, kahkahalar atmış, hatta zaman zaman tartışmıştık. Bana ulaşan yardımla gardımı ilk kez düşürdükten sonra bu kadar iyi hissetmem çok garip geliyordu. Alışkın olmadığımdandı belki de. Hayatımda uzun zamandır aynı kişiler ve aynı hisler vardı. Kapalı kutuydum ben, zarar görmemek için böyle olmalıydım. Ama kilidi açması için birini beklediğimi bilmiyordum.

"Hayır tabi ki Michael Phelps'in* en önemli özelliği 100 metreyi 50 saniyeden az bir sürede yüzmesi!"

"27 yaşında tarihin en çok olimpiyat madalyası alan tek kişi ve bunu geçebilecek çok kategori de kişi de yok. Bu ondan daha önemli Zeynep."

"Efken saçmalama 49 sani-"

"Anne?" diyerek merdivenlerden inen Gece'nin sesi bizim konuşmamızı böldüğünde hemen yerimden fırladım.

"Bebeğim! Buradayım, geç kaldım biraz ama geldim." dedim ve onu kucağıma aldım. Zaten bir tek uykulu zamanlarda buna izin veriyordu.

"Seni çok özledim."

"Ben de çok özledim...Evimize gidelim mi şimdi birlikte?" dediğimde başını salladı ve gözleri yavaş yavaş kapandı. Onu sımsıkı tutarken Efken'e döndüm.

"Ben eşyaları getiririm." diyerek işimi kolaylaştırdı. Tüm eşyaları topladı ve Gece'nin çantasına koydu. Almak için uzandığımda ise geri çekti.

"Araba ne tarafta?" dedi ve kapıyı açarak bizimle birlikte arabaya kadar yürüdü. Gece'yi koltuğuna yatırırken uyandı ve bir şeyler söylemeye başladı.

"Anne deniz kızı...Anne almadım onu..." Ben hiçbir şey anlamazken Efken koşarak eve geri döndü ve bir kıyafetle geri döndü. Gece'nin eline verdiğinde onun deniz kızı kuyruklu bir mayo olduğunu gördüm.

"Efken gerçekten böyle bir şeye gerek yoktu." dediğimde kapıyı kapattım ve Efken'e döndüm. Birden döndüğüm için arabayla onun arasında kalmıştım. İkimiz de kendimizi birer adım geri çektik. Benim gidecek yerim olmadığı için arabaya çarpmıştım. Efken boğazını temizleyip konuştu.

"Deniz kızları için en önemli şey budur."

"Teşekkürler..." dedim ve Efken'in gözlerinin içine baktım. Biraz daha bakarsam sanki bir şey olacakmış gibi hissettim ve Gece'ye bakıp arabaya binmek için yürüdüm. Binmek için kapıyı açtığımda Efken de kaldırıma doğru yürüyordu.

"Üç!" diyerek bağırdım ona doğru. Bana döndü ve ilk önce anlamadığını belli eder bir ifadeyle baktı.

"Üç puan Efken...İyi geceler." dedim ve onun şaşkın bakışlarının sıcak bir mutluluğa dönüşmesini izledim.

Arabaya binip çalıştırdım, aynadan geriye doğru baktığımda ise simsiyah gecenin içinde parıldayan maviler bize iyi geceler diliyordu.

* Michael Phelps tarihin en iyi yüzücüsüdür.

Continue Reading

You'll Also Like

11.4K 697 31
Herkese Merhaba Arkadaşlar Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları VIP katından selam ve sevgi ile...
468K 36.3K 54
Siz: canım sıkıldı Siz: o yüzdende sana yazdım Miraç: ne? Miraç: kimsin sen? Siz: anoniminim . Derste canınız sıkıldığı için okulun popüler ç...
5.6M 261K 86
0537******* ; Yanıyorum Akif 0537*******; Söndürelim mi? Başlama Tarihi: Aralık 2021
228K 11.7K 22
Paraya ihtiyacı olan bir genç ve çoklu kişilik bozukluğuna sahip olan bir hasta... En fazla ne olabilir ki?