Porn Link 2 | Jikook

By ddevonneily

474K 40.7K 64.8K

Yağmurlar sahiden de, Olmasaydı eğer Hasret kalır mıydı güneşe insan? -------------------------------- #3 Po... More

-1-
-2-
-3-
-4-
-5-
-6-
-7-
-8-
-10-
-11-
-12-
-13-
-14-
-15-
-16-
-17-
-18-
-19-
-20-
-21-
-22-
-23-
-24-
-25-
-26-
-27-
-28-
-29-
-30-
-31-
-32-
umut şimdi, hiç görmeyen birine gökkuşağını anlatmak kadar zor ve imkansız

-9-

14.9K 1.2K 1.5K
By ddevonneily

Öğle vaktinin gelmesine az bir zaman kalmasına rağmen Jimin hala yatağında gözleri yarı kapalı uyukluyordu. Suratını okşayan sıcak nefes yüzünden huzursuzca gözlerini araladı. Jungkook'un altında olduğunu farkedince kaşlarını çattı. Ne ara bu pozisyona gelmişlerdi?

"Niye uyandın ya?! Manzaramı bozdun."

Fazla uykudan dolayı şişen gözlerini kırpıştırdı ve kollarını üstündeki bedenin boynuna doladı.

"Şuanki manzara hoşunuza gitmiyor mu beyefendi?"

Jungkook duyduğu soruyla gülmüş, yakından bakınca daha öpülesi duran dudakları kendi dudaklarıyla birleştirmişti. Bu his her seferinde aynıydı onun için. Okulun havasız revirinde, kayalıkların üstünde, yatakta, kafe tuvaletinde. Yer farketmiyor, uğruna canını vereceği dudakları kalbinde hissedince yine gözleri doluyordu. Sanki sevdiği adam dudaklarını değil, kalbini öpüyor gibiydi. Jimin'in kalp atışlarının hızını her seferinde duyardı, kendi sevgisini bu şekilde paylaşmanın onu ne denli heyecanlandırdığını hissederdi. İlk kez öpüştüklerinde gözlerinin içine baktığında da görmüştü o yoğun duyguyu;

Kıytırık aşkları öldüren, insanı sarhoş eden sevgi.

Sonsuza dek öpüşmek ister gibi yavaş bir şekilde ayrıldı ondan, bu seferde saçlarını öpmeye başladı. Derince fısıldadı;

"Çok güzelsin."

Jimin aklına doluşan anılar ile dolan gözlerine engel olamamıştı. Gözyaşlarının akmaması için sıkıca gözlerini kapattı. Senelerce tek taraflı sevgisiyle uğraştığı için şu olanlar onun ağlaması için yeterliydi. Bir zamanlar ona söylediği bu cümlenin karşılığı anlamsızca bakan gözler ya da umursamaz yüz ifadesi olurdu. O kadar benimsemişti ki seven ama sevilmeyen taraf olmayı, kendi sevgisinin karşılık görmesi tüm vücudunun titremesi için yeterli oluyordu.

"Hey, neden ağlıyorsun?"

Ona her seferinde daha fazla huzur veren, dünyanın en güzel melodisiymiş gibi gelen ses tonunu duyunca düşüncelerinden ayrılmıştı.

"Ağlamıyorum, sevgim taşıyor."

Jungkook bu seferde gözlerinden akan yaşları öpmeye başladı. Bir süre sonra yavaşça ayrıldı.

"Bu kadar güzel olmak seni yormuyor mu?"

Jimin kaşlarını çattı;

"Güzel değilim ben, sadece dehşet derecede yakışıklıyım.

Jungkook aklına gelen muzip fikirle sırıttı.

"Güzelsin."

"Yakışıklıyım."

Bu oyuna kanacağından adı gibi emindi.

"Güzelsin."

"Yah! Yakışıklıyım dedim."

Göster kendini Jungkook.

"Yakışıklısın."

"Güzelim!"

Şeytani bir kahkaha savurdu. Birazdan Jimin kendi dediğinin farkına varacak, kaşlarını çatacak ve adisin Jeon Jungkook! diyecekti.

"Adi-"

Jungkook artık ezberlediği sahneyi daha fazla görmemek için sözünü kesti.

"Çok zor değil Jimin. Sadece, inatçı olma ve kendini kaptırma. İnan bu oyun çok zor değil."

Kurduğu ikinci cümleyi Jimin'in gerçekleştirmesi imkansızdı. Hayatında gördüğü en inatçı insandan bunu istemek komikti doğrusu.

Bu sefer tişörtünüde kavrayarak dudaklarına yaklaştığında çalan kapı ile duraksadı.

"Umarım gelen kişi sevişmemizi bölecek kadar önemlidir."

Jimin kıkırdadı. Yavaşça altından kalkarak kapıya doğru ilerledi. Gelen kişinin kim olduğunu bilmesede muhteşem bir anı bozduğu için onu haşlayacaktı.

Kapıyı açınca Jinyoung'u görmesiyle kaşlarını çattı.

"Neden tam Jungkook'la sevişirken evime geliyorsun amip?!"

Jinyoung uyarır gibi öksürdü. Normalde dalga geçmesi gerekirken böyle yapması Jimin'i şaşırtmıştı. Tam neden dalga geçmediğini soracakken arkasında gördüğü sarışın kız ile gözleri sonuna kadar açılmış ve utançla başını eğmişti.

"H-hoşgeldiniz."

Kızın kendisinden uzun olduğu yetmiyormuş gibi birde boyunun yarısı kadar topukları olan bir ayakkabı giymesi sinirlerini bozmuştu Jimin'in. İçeri girerlerken Jinyoung'u kıstırıp sinirle fısıldadı;

"Bu kız kim ve neden benim evime geliyor?"

Jinyoung sinir bozucu bir rahatlıkla göz kırptı;

"Ah, kız arkadaşım. Tam olarak 1 gün 4 saat 37 dakikadır çıkıyoruz."

Jimin anlamayan gözlerle ona bakarken kolundaki saate bakarak heyecanla fısıldadı;

"Birazdan 38 dakika olacak!"

Jimin içerde oturmuş Jungkook ile konuşmaya çalışan kıza delici bakışlar atıyordu.

"Adı ne?"

"Alexandra. Rus kendisi, dediğin şeylerin yarısını anlamayacaktır, ama sen yine de dikkatli konuş. Korecesi berbat olsada arada anlayacağı tutuyor."

Jungkook'la sevişmesinin iki gerizekalı yüzünden bozulduğunu hatırladıkça daha çok sinirleniyordu.

"Neden rus sevgilini benim evime getirdiğini sormaktan korksamda soracağım."

Jinyoung bilmiyorum dercesine omzunu silkti. İlk defa sevgilisi olduğu için ne yapacağını şaşırmıştı belli ki.

5 dakika önce yaşadığı mükemmel anları düşünerek kendini avuturken Jinyoung'a oturması için koltuğu işaret etti. O da yanına oturduktan sonra gözlerini Jungkook'a dikti. Şuan ki durumdan ne kadar hoşnutsuz olduğu çatık kaşlarından soldakinin daha eğik olmasından belli oluyordu. Jimin bunu bile ezbere bilirdi, sağ kaşı eğik ise bu alay barındıran bir ifadeydi ama şuanki gibiyse durum ciddiydi. Jungkook'u en sinirlendiren şeylerden biriydi bu durum; Jimin ile olan sevişmesinin saçma sapan sebeplerden bölünmesi. Ya sevişirken Jimin'in heyecandan çişi gelir ya da kapı çalardı.

Alexandra Jinyoung'a bir şeyler fısıldadığında Jimin direk ikisine bakmaya başlamıştı. Bu kızdan hiç hoşlanmışa benzemiyordu.

Jinyoung bir süre dinledikten sonra dediklerini çevirdi;

"Jungkook'u tanıyorum diyor, haber programından gördü büyük ihtimalle."

Jimin'e bakarak gergince gülümsediğinde sinirden kızardığını farketti. Öte yandan Jungkook heyecanlı görünüyordu. Hafifçe öksürdükten sonra gülümsedi;

"Memnun oldum o halde."

Bacağından küçük bir et parçasının kopuyormuş gibi acımasıyla gözlerini oraya dikti. Bağırmamak için kendini zor tutuyordu. Sinirle fısıldadı;

"Jimin etimi sıkmayı bırakır mısın?"

Jimin sanki transa geçmiş gibi kıza bakıyordu.

"Bir daha onunla konuşayım deme."

Jungkook acıdan dudaklarını ısırırken minicik parmaklardan nasıl böyle bir güç çıktığını düşünüyordu. Sadece başını salladığında Jimin parmakları arasına aldığı et parçasını serbest bıraktı. Baldırını hissetmiyordu, morardığına yemin edebilirdi.

Jungkook'un tüm hareketlerini takip ederken bacaklarının arasından geçen tüylü bir şey hissetmesiyle gıdıklanmıştı. Minik kedisini kucağına alıp tüylerini okşamaya başladı. Memnun olduğunu belirten mırıltıları Jimin'in sakinleşmesini sağlıyordu. Alexandra'nın berbat aksanını duymasıyla gözünü ona çevirdi.

"Adı nedir?"

Sanane demek istiyordu fakat şu durumda böyle bir şey yapamazdı.

"Conşuk."

Kadın yanlış duyduğunu sanarak başını eğdi;

"Anlamadım?"

Jimin'in sabrı tükeniyordu.

"İsmi Conşuk."

Alexandra alaycı bir kahkaha savurdu. Eğlendiği belli oluyordu.

"Ne saçma isim o öyle!"

Kahkahaları arasından dediği cümle Jimin'in sabrının taşması için yeterli olmuştu. Jinyoung, onun sinirli olduğunu farkedince uyarma amaçlı Alexandra'nın sırtını sıvazladı.

Jungkook, düşündüğü şeyler ile korktuğunun başına gelmemesini umuyordu.

Hayır, Jimin. Sakın sinirleneyim deme. Sakın.

"Sana fikrini sorduğumu hatırlamıyorum."

Duyduğu cümle ile utanarak başını eğdi. Böyle diyeceğini tahmin etmişti...

Kızın bozulmuş suratını görünce telafi etmeyi denedi;

"Kendisi biraz sivridillidir. Öyle demek is-agh!"

Bacağının morarmaya yüz tutmuş yerinde tekrar aynı acıyı hissetmesiyle dişlerini sıkmıştı. Jimin'in bunu yaparken kullandığı masum yüz ifadesi tüm şüpheyi üstünden çektiği için Jungkook'un kıvranışları anormal görünüyordu.

Salonda ölümcül sessizlik oluşmuştu. Jimin aklına gelen fikir ile Jinyoung'a mutfağı işaret etti. Jinyoung mesajı anlayınca onunla beraber mutfağa doğru ilerledi. Jungkook, onun yanından gitmesiyle daha çok gerilmişti.

Jimin, Jungkook'un onları dinlemediğinden emin olduktan sonra sinirle fısıldadı;

"Şu orospuya söyle pis bakışlarını kocamın üzerinden çeksin, yoksa yanlışlıkla üstüne kaynar su dökeceğim."

Jinyoung gözlerini devirdi;

"Yok artık Jimin, abartıyorsun. Ayrıca ona orospu deme!"

Hamileliğin ona getirdiği 'aşırı' duygular yüzünden yanaklarının kızarmasına engel olamamıştı. Hiç bir şekilde utanma duygusu olmadığı için yanakları sadece sinirlendiği zaman kızarırdı.

Hiç bir şey söylemeden tekrar salona ilerlediğinde karşılaştığı manzara bardağı taşıran son damlaydı. Kızın takma tırnaklı elleri, Jungkook'un koluna değiyordu!

İkilinin yanına gidip hiç nazik olmayan bir şekilde kızı dürttü.

"Orası benim yerim."

Jungkook ona uyarıcı bakışlar atmaya başladığında omzunu silkti. Kıza baskıyla bakmaya başladı.

"Ah, ben farketmemek.. Özür!"

Korecesi Jinyoung'un dediği kadar kötüydü. Sinirini belli etmek istercesine gülümsedi;

"Yerimden kalkmazsan ben seni öldürmek. Ayrıca sen elini eşimin kolundan çekmek, yoksa ben o eli koparmak!"

Kız sesli bir şekilde yutkundu. Kaşlarını çatarak sinirli görünmeye çalışsada, ne kadar korktuğu titreyen bedeninden belli oluyordu. Yavaşça oturduğu koltuktan kalkıp ellerini Jinyoung'un beline sardı. Bir yandan suratını, sevimli göründüğünü sanarak, asmıştı.

"Gidelim aşkım."

Jinyoung'a dediği cümle, Jimin'in kusacak gibi hissetmesine neden olmuştu. Aşkım kelimesinden nefret ediyordu. Jimin uğurlamak, daha doğrusu kovmak için kalktığında Jungkook onu yerine oturttu. Mükemmel misafirperverliğinin bir rezillik daha çıkarmasını istemiyordu.

Evin kapısına kadar beraber ilerlediler. Jinyoung, Alexandra'nın belini tutuyordu. Zoraki gülümseyerek kapıyı açtı. Tam o sırada kapıda duran ve tam zile basmak için hazırlanan kişiyi görmesiyle gözleri sonuna kadar açılmıştı.

"A-anne?"

Continue Reading

You'll Also Like

2.7K 157 29
Hashiralara katılan yeni hashira. İşte karşınızda Kageyori Hinakomi. Seira_Yosei ile ortak kitap
329K 35.6K 33
Yalnızlıkla sınandığın her anında, Sana sunulan kanatları hatırla sevgilim Susturma içindeki ahenkle çalan şarkılarını Senin için cehennemi getireceğ...
1.9K 338 20
Güney Koreli bir komutan, ve Fransız bir şair. ll. dünya savaşının ardından doğan bir aşk, bu devirde fark edilir miydi bir erkeğin bir diğer erkeğe...
345K 27.4K 43
parkjm: telefonumu çalan orospu çocuğu sen misin * to; noreplyand