Kaşif

De MuhammedEnesEkinci

66 0 0

İki galaksi ve zeki bir avcı ile inanılmaz maceraya hazır olun. Bu Kaşif, bildiklerinize benzemez. Çünkü hiçb... Mais

2. Bölüm | İllegal
3. Bölüm | Yabaniler

1. Bölüm | Elmaslar

30 0 0
De MuhammedEnesEkinci


Kaşif, bilinmeyeni keşfeden kişiye denirdi. Evet, eskiden denirdi. Fakat zaman kendisi ile birlikte var olanları da değiştirmekte çok etkili. Bu gün bilinen evreni keşfe çıkmak, sahra çölünde üst üste binmiş kumların içinde yüzmekten farksız. Bu yüzden kaşiflerinde çalışma şekli değişti. Artık bir grup avcı, hırsız ve katilden başka bir şey değiller. Onlara istedikleri parayı verdikten sonra her şeyi yaptırabilirsiniz.

Kaşif bağlantı kablosunu uzay elbisesinde ki deliğe takıp çevirdi ve kilitleme işlemini gerçekleştirdi. Dışarıda ki fırtına onu kilometrelerce öteye savurabilirdi. Ayakkabılarında ki manyetik mıknatısı çalıştırdı ve gemiden çıktı. Bileğinde ki panelden mıknatısın gücünü daha da arttırdı. Mıknatısın artan gücü adım atarken daha fazla güç sarf etmesini gerektirse de savrularak bir kayaya çarpmak son isteğiydi. Hemen önünde ki sondaj makinesine bir göz attı. Uşak anlık rapor vermeye devam ediyordu. "Efendim fırtınadan dolayı sondaj ile bağlantı kuramıyorum, elle kontrol gerekmekte." Kaşif bilekliğinde ki panelden aydınlatma sistemini aktif hale getirdi. Gemide ki güçlü fenerler kaskında ki sensörler vasıtası ile baktığı yönü algılayarak aydınlatabiliyordu. Sondaja yaklaşınca gördü ki sorun düşündüğünden daha büyüktü. "Sondaj motoruna büyük bir taş saplanmış, hasar tamir edilemez."

Uşak yapılması gerekeni biliyordu. Gemiden ayrılan dört drone kaşifin çevresini sardı. İki drone kollarına, diğer iki drone da bacaklarına yapıştı. Kaşif droneların itme gücünü kullanarak sondajı yan yatıracak ve maden yatağının ağzını açacaktı. Zaman azalıyordu. Yarım saat önce yüzeyine indiği bu kuyruklu yıldız kara deliğe giderek yaklaşıyordu. "Kara deliğin yörüngesine girmemize 8 dakika kaldı efendim, hemen ardınd-" "Bir karadeliğin neler yapabileceğini biliyorum Uşak, kes sesini." Şuan yapabileceği fazla bir şey yoktu. Makineyi İtmeye çalışabilirdi fakat bu etkisiz olurdu. Hızlı bir darbe makinenin ayağını yerden keserse fırtına onu yan yatırabilirdi. Bir kaç adım geri çekildi. Manyetik mıknatısın gücünü sonuna kadar arttırdı. Yere sabitlenmişti artık. Dronelar tam güce ulaştığında mıknatısı kapattı ve sondaj makinesine doğru atıldı. Makinenin sol ayağı yerden kesilince fırtınanın etkisi ile beraber olduğu yerden bir kaç metre öteye düştü. Kaşif kaburgalarında ki acıyı aldırmadan mıknatısı aktif hale getirdi ve kendini tekrardan güvene aldı. Şimdi tam zamanıydı. "Ayrıştırma işlemini başlat" dedi ve dronelar vücudundan ayrılırken gemiye doğru yöneldi. Bundan sonra yapabileceği bir şey yoktu. Geminin kapısı açıldığında zar zor kendini içeri attı ve yere düştü. Bu sırada dronelar maden yatağında ki elması depolamaya başlamışlardı. Ayağa kalkıp göğsünde ki çarkı çevirdi. Uzay elbisesinin kilitleri açıldı ve kaskını çıkardı. Mıknatısı tamamen kapatıp ana gövdede ki merdivenlerden çıkarak kokpite yöneldi. Pilot koltuğuna oturduğunda Uşak hemen yanında belirdi. Kendisi geminin yapay zekasıydı. Kaşif, yapay zekanın turuncu renkteki hologramik görüntüsü sayesinde daha etkili bir iletişim kurulacağına inanıyordu . Belli bir sureti yoktu. Yansıması bir insanı anımsatıyordu sadece. Onu bu şekilde programlamıştı.

Hız kesmeden kalkış için gerekli hazırlıkları yapıyordu. Geminin kıçında ki ayakları çoktan çekmişti. Ön ayaklar zar zor tutsa da droneların gemiye dönmesi ile birlikte kalkışın gerçekleşmesi gerekiyordu. "Ne kadar kaldı Uşak?" "45 saniye sonra karadeliğin çekim alanına girmiş olacağız efendim." Zaman az, dronelar ise can sıkıcı derecede yavaştı. "Ne kadar topladılar?" "Ayrıştırma işleminin sadece %85'i tamamlandı efendim." "Zaman yok, dronelar geri çağır. Gidiyoruz." Motorlar aktif hale gelmişti. Ön ayakları çektiğinde, yine geminin ön yüzünde ki motorları çalıştıracaktı. Bu sayede fırtınanın itme gücüne karşı koyarak havalanacak, ses hızını aşarak ani bir manevra ile kuyruklu yıldızın yüzeyinden ayrılacaktı. Droneların gemiye dönmesi ile süreç başlamıştı. "Bu gemiye tek bir taşın sürtmesini bile istemiyorum Uşak, herhangi bir darbe bizi rotamızdan çıkarırsa geberip gideriz." Emir belliydi. Uşak geminin tepesinde ki güdümlü topun kontrolüne geçti. Ön ayakların çekilmesi ile ön motorlar aktif hale geldi. Fırtınaya direniyordu fakat biraz daha havalanması gerekliydi. Kalkış motorlarını kapatıp itiş motorlarına tam güç verdi. Bir saniyeden daha kısa sürede ses hızını aştı direksiyonu sağa kırıp sert bir manevra ile yıldızın yüzeyinden uzaklaşmaya başladı. Kuyruklu yıldız kara deliğe kapıldığında onlar çoktan Dünya 8'in yolunu tutmuşlardı bile. "Genel bir rapor istiyorum Uşak, kontrol sende. Rotadan ayrılma." Kaşif odasına çekildiğinde duvarda ki büyük ekrana Uşak'ın raporu yansımıştı. Gemide herhangi bir hasar yoktu. Dronelardan iki tanesi çarpan taşlar sebebi ile biraz hırpalanmıştı fakat merkezi işlemcilerinde bir sıkıntı yoktu. Halledilebilirdi. Görevini tamamlayamamıştı. Elinde yeterli oranda saf elmas yoktu yine de bu güne kadar kimse onun topladığı oranda da elmas toplayamamıştı. Görevi tamamlayamadığı için de ödülün tamamını alma konusunda sıkıntılar yaşayabilirdi.

Sıcak suyun altından çıktığında Uşak karşısında belirdi. "Rahatsız ediyorum efendim fakat Vali şuan acil hatta sizi bekliyor." "Ekrana yansıt." Bir devlet yetkilisi ile görüşmek için pek uygun bir halde değildi. Hala ıslaktı ve üzerinde kırmızı bornozu duruyordu. "Seni kanlı canlı karşımda görmeyi pek ummuyordum." Kafasını havlu ile kuruladıktan sonra ekrana dönüp "İstenilen oranda elmas toplayamadım" dedi. "Elimiz de ne kadar var?" "%85 saf elmas depolanmış durumda." "Vaat edilen ödülün %85'i demek bu, biliyorsun diye umuyorum?" Suratında ki pis bir tebessüm belirdi valinin. "Elimde ki elması başkalarına satabilirim, sende bunu biliyorsun?" Kaşif parayı kaptırmak istemiyordu. Ölümden zar zor dönmüştü. "Ve sende kimsenin benim kadar vermeyeceğini biliyorsun, yapma ama! Buraya gel şu anlaşmayı tamamla!" Anlaşmalar, Kaşif'in yıllardır yakasını kurtaramadığı o anlaşmalar. "Yoldayım, yakında görüşürüz." Vali halinden memnundu. Aldığı elmas onun için yeterli olacaktı ve dediği gibi, onun verdiği parayı başka hiç kimseden alamazdı. Elması kara borsa da satsa bile alacağı en yüksek mevla valinin vereceği paranın iki kat altında olacaktı.

İnsanlığın ilkel dönemlerinde elmaslar sadece değerli taşlar olarak görülürdü. Petrol için birbirine hayvanlar gibi saldıran insanlar, şimdi aynı kıymeti elmaslara gösteriyordu. Bir yakıttı. Büyük gemilerin yıldızlar arası seyahetlerde kullandığı türden bir yakıt. Dünya'da ki tüm elmas tükenmişti. İnsanlar gözlerini diğer yıldız sistemlerindeki gezegenlere dikmişti. Bu maden arayışı aynı zamanda onların karşısına geri kalmış diğer canlı türlerini de çıkarmıştı. Ne garip. Onca zaman uzaylıları bekleyen biz Dünyalılar, filmlerde ki o yeşil yaratıklar gibi başka gezegenlere saldırıp sömürgemiz haline getirmiştik. Büyüyen güçlü bir imparatorluktuk ve eşimize daha rastlayamamıştık.

Dünya 8, Androme'da Galaksisi'nde bulunan yaşamaya en elverişli gezegenlerden biriydi. Orayı ilk keşfettiğimiz de ağaçların tepesinde yaşayan insanlarla karşılaşmıştık. Onları eğittik, geliştirdik ve bize hizmet etmeleri için asimile ettik. Kültürlerini, inandıkları her şeyi ellerinden aldık. Bu konuda çok iyiydik. Şuan iki galakside onlarca gezegende koloni ve sömürge kurmuş durumdayız. Bu gezegenlerin başında ki valiler tek bir lidere itaat etmekte. Dünya'da ikamet eden bu lider tüm hiyerarşinin başında, emir komuta zincirinin en tepesinde. Vali soylu bir aileden gelmekte. Ataları Dünya'nın ilkel dönemlerinde de söz sahibi olmuş insanlar. Ailesi aynı zamanda liderin başa gelmesinde çok büyük rol oynamıştı. Bu yüzden onun yeri farklıydı. Tüm valiler ona saygı duyardı. Ona itaat eden, onun için canını verecek bir çok askeri vardı. Fakat herkes gibi oda sadece bir insandı. Kaşif'in gözünde kimsenin bir diğerinden farkı yoktu. Görevi ne gerektiriyorsa onu yapardı ve gerisini sorgulamazdı.

"Dünya 8'e yaklaşmaktasınız, lütfen kimliğinizi doğrulayınız." Uşak kuleye gereken bilgileri aktarırken Kaşif pilot koltuğuna oturdu. Bu dünyaya ilk geldiği zamanı hatırlıyordu. İnanılmaz yeşildi. Büyük ormanlara ve şelalere sahipti. Şimdi ise %70'i betonlaşmıştı. Tıpkı bir zamanlar kendi evinde olduğu gibi. "İniş izni verildi, saha 23." Gemi Uşak'ın pilotluğunda saha 23'e iniş yaptı ve boş bir garaja girdi. "Uşak droneları hazırla, teknik birim ile irtibata geç ve gemiyi muayene sok. Döndüğümde her şeyin bitmiş olmasını istiyorum!" "Emredersiniz efendim." Kargo kapağı açılmadan önce babasının kendisine miras bıraktığı elbiseyi giydi kaşif. Ahım şahım rengarenk bir şey değildi. Koyu gri mat bir saha elbisesiydi. Vücudunun her yerini kapatıyordu. Kemerini ve silahını beline geçirdi. Bilekliğini aktif edip gözlüğünü taktı. Gözlüğünde ki vizör de bir sıkıntı yoktu. Dronelar kargo kapısı açıldığı gibi iki sandığı gemiden çıkardı. Kaşif basamakları inerken gözlerini hemen karşısında ki rütbeli askere dikti. İki ellerini arkada birleştirmiş, hemen yanında da iki er bulunan bu komutan keskin gözleri ile Kaşif'i izliyordu. Vizör elde ettiği bulguları Uşak'a aktarırken Uşak'ta rütbeli asker hakkında ne biliyorsa Kaşif'e aktarıyordu. "Adı Tiu. Valinin yeğeni. 26 yaşında, saha tecrübesi yok. Annesi ve babası hayatta değil. Herhangi bir başarı ve ödül yok. " Kaşif gülümsedi. Karşısında ki bir çömezdi. İnsanları tanımayı severdi. Özellikle kendisini takdim etmeden önce. Tiu elini uzattığında Kaşif'de tebessüm ederek elini uzattı ve "Merhaba Tiu, umarım vali benim için iyi bir karşılama hazırlamıştır" dedi. Tiu şaşkınlığını gizleyememişti. Daha adını bile takdim etmemişti. Bahsedilenleri hatırladı. Kaşif hakkında söylenilenleri. Hiçbiri masal falan değildi. Bu adamda hepsini yapacak asil duruş vardı. Tıpkı amcası Vali Ria gibi. "Evet efendim, araç hazır, yola çıkabiliriz."

Konak, valinin zevkini birebir yansıtıyordu. Kibirli, gösteriş meraklısı bir devlet adamıydı. Kaşif'in son gelişinin üzerinden iki yıl geçmişti. Konağa şöyle bir göz attı. Geniş ve büyük merdivenlerin sonunda yıldız topunun atışlarına bile dayanacak güçte bir kapı duruyordu. Uzun duvarları birleştiren kapı valinin bahçesine açılıyordu. Büyük bahçede melek suretinde ki heykeller küçük havuzları su ile dolduruyordu. Mor salkım ağaçları ve kırmızı gül ile süslenmiş bu bahçe bir panayırdan farksızdı. Rengarenk ve ışıl ışıldı. Bahçeyi geçtikten sonra konağın kapısına kadar uzanan bir kaç metrelik bir koridor karşıladı onları. Burası basit bir koridor değildi. Bugüne kadar gördüğü en garip x-ray cihazıydı. Valiye saldırmak akıl kârı bir iş olmasa da güvenliği elden bırakmak hiçbir zaman akıllarının ucundan geçmemişti. Kaşif büyük salona adım attığında hemen arkasında bulunan erler de sandıkları yere bıraktı. Vali ortalarda gözükmüyordu. Salonun ortasında büyük bir masa vardı. Masanın ucunda ise valinin oturunca kendini kral zannettiği bir taht duruyordu. Büyük bloklar paralel şekilde dizilmiş masanın etrafını çevreliyordu. Dünya 8'in bayrakları salonun her yerinde dalgalanıyordu. Kaşif'in geldiği kapı tekrar açıldı. Döndüğünde karşısında valiyi buldu. "Kaşif, seni görmek ne kadar güzel!" diyen vali elinde ki viskiyi uzattı. "Sanırım önemli bir işin vardı?" Kaşif beklemeyi pek sevmezdi. "Aa evet beklettim biraz, üzgünüm. Devlet işleri, bilirsin. Gereksiz ve sıkıcıdırlar." "Ben yinede senin çok eğlendiğini düşünüyorum." "Galiba öyle, yeğenim Tiu ile tanıştığını umuyorum?" "Evet, asıl meseleye gelsek..." "Elbette elbette. Sandıkları getirin." Erler sandıkları valinin önüne getirip açtılar. Gördüğü güzellik karşısında gözleri kamaşmıştı. "Çok güzel, gerçekten." "Ödül konusuna gelirse-" "Ödülü dert etme Kaşif, şaka yapıyordum. Sana vereceğim miktar benim için bir kaç harcamamdan fazla değil, hepsini alacaksın." Kaşif ödül konusunda pek şaşırmamıştı. Sonuçta vali ne yapacağı kestirilemeyen bir adamdı. "Şimdi senin için hazırladığımız odaya geç ve biraz dinlen,bizde bu sırada parayı hesabına aktaralım. Akşam büyük bir ziyafet var, bize katılırsın memnun olurum." "Yemek için başkasına sözüm var." Vali omuz silkerek "Uşakla özel bir akşama bende hayır diyemezdim" dedi. Kaşif aldırmadı. Elinde ki viskiyi valiye uzatıp salondan çıktı. Kendisine eşlik eden askerler ile birlikte odasına ilerledi. Biraz dinlenmek kötü bir fikir değildi. 

Continue lendo

Você também vai gostar

230K 7.1K 27
ZORLA EVLİLİK VARDIR, ONA GÖRE OKUYUN. Umursamaz tavrı beni sinirlendirmişti, babamın götünden resmen ter akıyordu. Kapıyı kapattı ve stresle bana ba...
Kara Olay(Gay)+18 De Bendis

Ficção Científica

153K 8.8K 16
Yıl 2049'da meydana gelen bir salgında kadın nüfusun büyük çoğunluğu öldü, erkek nüfusun yarısından fazlası sadece ufak genetik değişikliklerle hasta...
Ölümsüzler Okulu De Lia

Ficção Científica

4.2K 332 23
Yeni hayatını keşfeden, deniz kızı Leyla.. Ona yardım eden, koruyup kollayan arkadaşları... Ortada bir melez varken, geleceği bilinmeyen, ölümsüzlerl...
Kırlangıç Projesi De Hayat

Ficção Científica

4K 476 37
Yiğit efe aşık olursa Not: Hikaye YiğZey olarak yazılmıştır