Gece'nin Gerçekleri

بواسطة SilaAhu55

2K 488 512

*Wattpad'de tek "Gece'nin Gerçekleri" adlı kitabıdır* Burda karanlık bedenlerin iç dünyasını inceleyeceksiniz... المزيد

••Tanıtım/Spoi••
••1••
••2••
••3••
••4••
••5••
••6••
••8••

••7••

79 16 32
بواسطة SilaAhu55

Multimedia: Ev

Yazar'dan....

Araz'ın kollarına sıkışmış korkunun ilmek ilmek işlendiği bedenin sahibi Engin Tan, alnına nişan alan bomboş mavilere sahip kızı, bakışlarının hedefi yapsa da bu bakış Gece'nin umurunda değildi. Üzgündü ama sinirli bakışları hak ettiğini düşünmüyordu. Sadece bir kez olsun düşünmeden oluruna bırakmak istedi düşündükçe çıkar yol bulamayan Araz. Bunu başaracaktı. Bu adamı öldürmesi gerekirse öldürecekti, işkence etmesi gerekirse edecekti. Ama asla sonunu düşünmeyecekti. Bu işin sonunda ne olacağını bilmeyi şiddetle red ediyordu. Fakat unuttuğu karanlık olduğu kadar da onu perperişan eden bir gerçek vardı ki, artık isminin başına katil eklenerek anılacaktı. Asla geri dönüşü olmayan bir olayın baş rolü seçilmişti.

"Ne istiyorsunuz?!"

"Canını."

"Ordan bakılınca yaşamaya hevesli mi duruyorum?"

"Ölümü arzuladığın da söylenemez"

"Piyon gönderdi değil mi? Ama inan, inandığın şeyler vazgeçtiğin şeyler kadar önemli değil."

"Ordan bakılınca bu ne kadar umrumda gözüküyor?"

Gece ile ölümü ensesinde hisseden Engin Tan arasında geçen konuşmayı dikkatle dinleyen Araz konuşmanın bittiği biliyordu, tıpkı kelimeleri kullanmasının vakti geldiğini de; ama bir kaç şeu söylemeden önce bir soru işareti kendini göstermişti zihninde elinde olmadan.

Piyon ile bağlantılarını nerden biliyordu?

Ucu açık soru genç adamı meşgul ettiği kadar ortağı; dipsiz mavilerin sahibi kadını da meşgul ediyordu. Hissettiklerini zerre dışarı yansıtmayan bu ikili hislerini öldüreceklerdi bugün aslında. Engim Tan vazgeçtiklerini söylerken vicdanlarından mı bahsetmişti? Yada bedenlerindeki masumluğu kanlı ellerle bozacaklarından mı? Bulundukları oda, her şeyin gerçekten bir bailangıcı olacaktı.

Karanlık odada karanlık silüetler olarak kalacaklardı.

Hislerinin yok olacağını anlayan Araz ne yazık ki ucu açık sorunun cevabını bulamamıştı. Üstünde durmayı da sonraya erteleyerek olduğu konuma odakladı kendini.

"Herkes yaptığının bedelini öder, Engin Bey."

"Bedel ödemek için suç işlemek gerek, genç adam"

"Suçun olduğu için burdayızdır belki de?"

"O herife inanmanız aptallık!"

Gece sıkılmış olacak ki silahının hedefinde olan ölmesine dakikalar kalan adamın alnından kaydırarak  kulağına tereddütsüz ateş etti. Tok ses kulaklarını çınlatsada kendince alıştırıyordu kendini. Ne gariptir ki, kendisini öldürmeye alıştırıyordu. Bu duruma inanamaz gibi sancılar giren kalbine boştaki eliyle baskı uyguladı.

Araz, boğazına doladığı koluna akan kanlara yanaklarının içini ısırarak dehşetle bakarken ay tenli kadın da dişlerini sıkıyordu kalbindeki sancılar sebebiyle. İşlerinde ciddi olduğunu göstermek amacı ile yaptığı ön hazırlığa, devamını da fiili olarak göstermeden sözcüklere döktü olacakları,

"Bir kez sorarım. Sana yalvarmam. Şans asla tanımam. Ölümünü de sade yapmam. Şimdi söyle; Piyon ile arandaki dava ne?"

Engin Tan dolu gözlerini saklama gereği duymadı geçmişini tozlu raflardan eline aldığında. Herşeyi bir çırpıda anlatmak istesede daha kendinin kabullenemediği bir şeyi onların kaldırabileceğini sanmıyordu. Ama küçük birkaç şey söyleyebileceğinden de emindi.

"Piyon demek hile demek. Sizi belinize taktığınız silahlara güvenerek buraya gönderdi. Bileğinizde bir dövme var ve o dövme öldürmeyi simgeliyor. Sizi gönderdiği heryerde o dövmeyle kimin adamı olduğunuzu anlamaları zor olmaz. Siz her öldürmeye gittiğinizde ölüme gidiyorsunuz...Biz yollarımızı hile yüzünden ayırdık. Umarım ölüm oyunuzda galip gelen siz olursunuz."

Göz kırparak cümlesini noktalayan Engin Tan ile kulağına ateş eden adı gibi siyah saçlarını yüzünden çeken Gece sertçe yutkundu. Boştaki elini çoktan yanına doğru bırakmış yumruklarını sıkmaya başlamıştı. Bir şeyler söylemek zorunda gibi hissetmesi üzerine duygu karmaşası yaşadığı gözlerinin aksine duygusuz sesini duyurdu ölümün eşiğinde olan adama,

"Bu benim seçimim değil Engin Bey" Cümlesinin ardından yankı yapan tiz silah sesi. Yankılanma devam ederken yüzüne sıçrayan küçük kan damlalarıyla ayakta durmakta zorlanan Araz, son bir çaba ile bıçağını yere düşmesini engellediği adamın kalbinin hizasında sırtına sapladı. Engin Tan, yere yığılırken öksürerek kan kustuğunda, acısının bitmesine 30 saniye vardı. Beyninden vurulan biri maksimum 30 saniye içinde ölürdü ve Engin Tan'a 30 asır gibi gelen saniyeler bittiğinde iki genç de bitmişti. Gece ceketine sıçrayan kanı yavaşça parmağına sildiğinde gözlerinden akan şeffaf kandan habersizdi.

"Katilim...."

Solukları arasına karışan hokurdanmalar ile bulundukları yerden uzaklaştı soğuk terler döken kadın. Ruhuna ızdırap veren kanlar görüş alanından çıkmadan da düzelmeyecekti soluk alışları. Titremeye başladığında katil bedeni arabaya atmıştı kendini.

Araz'ın gözleri bu defa mecbur bırakıldığı durum yüzünden dolu doluydu. Tek soru tek gerçekti bu oyunun amacı, fakat sorular tek olsada aldıkları gerçekler çok ağırdı karanlığa bürünen bedenlere. Kaldıramamışlardı bu sıfatı kendi üstlerinde ve altında ezilmeye de mahkûm bırakılmışlardı.

Gece Karaca; yaslandığı koltuğa kafasını yasladığında sinirle saçlarını karıştırmadan edememişti. Arabanın kapısı açıldığında daha fazla o ortamda bulunamayan ortağı içeri girmişti. Hüzün kokan nefesini yüzlerce kilometre öteden hisseceğiniz şekilde dışarı bırakan ay tenli kadın "Ortak?" Dediğinde herhangi bir cevap beklemeksizin devam etti cümlesine,

"Ağlayabilir miyim?"

Dudakları arasından usulca dökülen kelimeler ile afallayan Araz zorlukla doldurdu ciğerlerine yakıcı oksijeni. Boğazındaki yumru engel oluyordu; konuşmasına, nefes almasına, yutkunmasına. Fakat en çok zorlandığı vicdanıydı. Artık kana bulanan ellerine bakmak dahi istemezken vicdanı bir an olsun susmuyordu. Bunu nasıl susturacağını mavilerin sahibi bilirdi ona göre, şuan ağlamak istediğini söylen kadın...

"Ağlama. Ruhumuzla bütünleşen acıyı söndüremezsin"

Bir an olsun şüphe etmeden kollarını Araz'ın boynuna doladı. Bir damla gözünden firar ederken Araz sertçe yutkundu omzuna düşen damlanın soğukluğuyla. Büyük ve kemikli elleri Gece'nin sırtını kavrarken iç çekmeden edemedi. Ne katil olmak ne de kanlı ellere sahip olmak zerre düşünceleri arasında yoktu. Derinlerine doğru bir soluk çekti Araz, ardından bırakarak geri çekildi.

Kıpkırmızı gözlerini Araz'ın hüzün dolu gözlerine çevirdi ay tenli kadın. Elini atik bir hareketle Araz'ın kalbine vurdu. Elini bir santim dahi oynatmadan tüm kini ile hançer misali cümleleri söyledi,

"Ruhsal acı dediğin vicdanın. Vicdanını rahatlatmak için süslü cümlelere gerek yok. Şimdi seni Ruhsal acın ile yalnız bırakıyorum ve öğrenmemi bekleyen geçmişime gidiyorum."

Kurduğu uzun cümleden rahatsız olan Gece kendine konuşmaması gerektiğini bir kez daha hatırlatarak, bir kaç dakika ellerini kirleten kanın sahibi olan adamın arabasına doğru toprak zemini geride bıraktı.

Kendisine söylenenleri görmezden gelmeyi seçerek Gece'nin peşinden hızlı bir şekilde ilerledi Araz. Gerçekten ruhsal bir çöküş, üzüntü değil de vicdan mıydı onlarınkı? Çünkü Engin Tan' ı tanımıyor ve onun nasıl biri olduğunu bilmeden onun için bu denli üzülmeleri mantık çerçevesine giremezdi. Onlar bir insan öldürdükleri için vicdan azabı çekiyordu. Araz vicdan yapmadığına inansada Gece vicdanı ile boğuşuyordu.

Arabadaki derin sessizlik iki taraf için de ürkütücüydü. Hem kırmızının en koyu haline bulanan eller,hem katil beden, hem ölüm nefesleri onları ürkütüyordu. Bu ürkekliği konuşarak aşabilirlerdi fakat ne Gece konuşuyor ne de Araz.

Sessizlik yemini mi bu sükûtun sebebi?

Odasında volta atan Piyon'un her zerresi stresliydi. Başarısız olmayacaklarını adı kadar iyi biliyordu, stres yapmasına neden olan ise isteyecekleri bilgiydi. Onların oldukça zeki olduğunu biliyordu ve soracakları sorudan dolayı biraz stresliydi. Yalan söylemesi gibi bir durum söz konusu değildi, bu mecburiyetin altında ezilmekten de alı koyamadı kendini.

Asansörden aynı anda inen Gece ve Araz koridorun sonundaki büyük çelik kapıya ilerledi. Bu koridora gelene kadar hızla geçen zaman şuan sanki kaplumbağa adımları gibi oldukça yavaş ilerliyordu. Zaman akmıyor, bedenleri daha ağır, adımları sert. Kapının önüne geldiklerinde nefeslerini tutukları j o an bırakınca fark ettiler. Bir şey demeden içeri girdiler.

Gece ellerini pantolonunun cebine koyup soğukkanlılıkla bakışlarını Piyon'a dikti. Araz da Gece gibi bakarken tek eli cebinde diğer eli ensesindeki saçları karıştırıyordu.

"Hoşgeldiniz vezirlerim. Bu oyuna zaferle başladınız. Tebrik-"

"Evet, İstediğin gibi katiliz artık"

"Sesinde bir katilin soğukluğu var genç adam. Beğendim."

Kısa diyaloğu sessizce dinleyen Gece, mavileri ayakkabılarından çekip doğrudan Piyonu hedef aldı. Öfkeden seğiren sağ gözünü umursamadan masanın ardındaki adama atılarak parmaklarını boynuna doladı. Sonradan pişman olup olmamak umru dışı, tek derdi nabzı parmağında olan adamı katletmek. Kendiyle ilgili her şeyi bilen tek insan olması cabası.

"Beğendin ha? Bizi bu şekilde kışkırtmaya devam edersen sana yemin ederim geçmişimi gerçekleri umursamam öldürürüm seni."

Bedenine işleyen sıcaklığa inat buz gibiydi bulundukları oda. Piyon, en kilit noktada en zor şifreyi taşırken Gece en bariz köşede en kolay silahtı. Fakat o anlarda gerginliğin getirisiyle konuyu uzatmak hiçbirinin tercihleri arasında yoktu, en çok da boynunu sıkan ellerin gevşemeye başlamış olduğu Piyon'un...

"Ailemin durumunu öğrenmek istiyorum."

"Güzel soru. Ailenden sadece kız kardeşin hayatta fakat annen, baban ve abin ölü."

Göz kapakları ağırlaşan adam bu kadar ani cevap karşısında hazırlıksızdı ve kaldırmış gibi de değildi. Bir kaç dakika kendinr gelmesi gerekiyordu, düşünmeden boşlukta sallanması.

Artık sıra Gece'deydi. Öyle bir soru hazırlamıştı ki Piyon tek cevap veremeyecekti, çünkü tek cevaplık bir soru değildi.

"Kişisel bilgilerim? Yani; cv?"

Korktuğu soru Geceden gelecek diye beklerken daha az zor bir soruyla bu ince düşünceye keyifle gülümsedi fakat tek cevap veremeyecek oluşu masasındaki kalemliği karşı duvarı boylamasına engel değildi.

"Gece Karaca. 21 yaşındasın ailenin ikinci çocuğusun. 3 sevgilin oldu. Kick boks öğretmenisin. İstanbulda bir şirketin varisisin. Son olarak; 2 ay 16 gün hapis yatmışlığın var."

Gece en az genç adam kadar sarsılmış ve duyduklarını hazmetmeye çalışıyordu. Fakat oyunun kuralını bozan mavilinin hiddetli öfkesi Piyonu terk etmemişti. Ciğerlerine dolan her öfke tohumunu filizlenerek püskürttü yıkımlarını keyifle izleyen adam,

"2 gün sonraki ölüm için hazırlanın. Küçük bir ipucu daha vereceğim;  herkes sizin katil olduğunuzu öğrenecek"

Farklı kişilikli aynı kalpli insanlar acı ve vicdanı karıştırırsa ne olur?

●●●●●●●●BÖLÜM SONU●●●●●●●●
Merhaba!

Sizce Araz sorduğu sorudan pişman olacak mı?

Peki Piyon'un vereceği yeni görev ne?

Yorumlarınızı bekliyor olacağım :))

واصل القراءة

ستعجبك أيضاً

TUTSAK بواسطة Elsa

غموض / الإثارة

73.4K 2.6K 37
"Ben; kışı yaşadığım bir akşam beni yakan rüzgarı da çok iyi tanıyorum, bir cehennem akşamı beni üşüten alevleri de"
5.1K 234 16
Bahar en yakın arkadaşının düğününe mardine gider ve oraya damadın en yakin arkadaşı olan ateş'i görür ve o yüz bir daha aklından çıkmazsa ve bir ka...
97K 6.9K 57
Sessizlik. Yalnız kalmak istediğimi söylemiştim sadece ona. Sadece sessiz olmasını! Neden dediğimde susmadın? Şimdi yoksun. Bu senin tercihindi!
698K 22.1K 23
Sevgiden nefrete dönüşen imkansız bir aşkın hikayesi. "Onlar cehennemi yaşayacak, Aşk cennetin dilinden onlara kalan tek an olarak kalacak, bu aşkın...