KÜFÜR YOK!

By S-Mare

5.8M 418K 221K

*Tamamlandı* "Sence bizden bir cacık olur mu?" dediğimde önce bana öylece baktı, sonra kahkahalarla gülmeye b... More

1• 'Küfür Yok!'
2 • 'Terlik Mağduru'
3 • 'And the Tişört goes to...'
4 • 'Bakalım Nereye Kaçacaksın?'
5 • 'Tanıştırayım, Seri Katil Asiye'
6 • 'Fosilleşmiş Doğa Artığı'
7 • 'Astım değil, Çay Krizi'
8 • 'İkiniz Uslu Uslu Takılın'
9 • 'Aşırı Şiddet'
10 • 'Anne Sorunu'
11 • 'Kaçış'
12 • 'Benim Suçum Değildi'
13 • 'Sherlock Holmes'
14 • 'Araştırılacaklar Listesi'
15 • 'O Kız Benim Gözetimimde'
16 • 'Şutgirl'
17 • 'Denizleri Aş Da Gel!"
18 • 'Şefkatli Dokunuşlar'
19 • 'Önemli Konuşma!'
20 • 'Seni Öperim!'
21 • 'Çakma Kara Murat'
22 • 'Çok Konuşuyorsun!'
23 • 'Emin misin?"
25 • 'Kaza Nasıl Oldu?'
26 • 'Sırlar ve İtiraflar'
27 • 'Çatlak Kaynana!'
28 • 'Ceza'
29 • 'Sürpriz'
30 • 'Gelsin Goller!'
31 • 'Dokunmasın!'
32 • 'Gitti!'
33 • 'Koca'
34 • 'Beni Bırakırsan Eğer...'
35 • 'Tehdit'
36 • 'Flash Mob'
37 • 'Dayı'
38 • 'Garip Teklif'
39 • 'Kız İsteme'
40 • 'Ev-len-dum!'
41 • 'Bal-Ayı'
Final • 'Babaoliysan!'
BvŞ ve Diğerleri

24 • 'Hoşlanıyorum!'

127K 9.8K 5K
By S-Mare

Multimedya: Halsey | Bad At Love

Keyifli Okumalar...


Akın Korutürk

Hastane polisini iyi olmadığım yalanıyla şutlarken bakışlarımı yine Asi'ye çevirdim. Söylediklerimin hesabını soramadan sakinleştiricinin etkisiyle uyuyakalmıştı. Aslında tamamen onun panik halini silmek için uğraşmıştım. Yoksa her an bayılacak gibiydi. Tüm gece de benimle uğraşmaktan uyuyamamıştı. Şimdi ise kollarımın arasında mışıl mışıl uyuyordu. Açık kumral saçlarının birazı kollarıma birazı da yatağa dağılmıştı. Yanakları da hafifçe pembeleşmişti. Hafif nefes alışlarında kızaran dudaklarından çıkan nefesi tenimi okşuyordu. Şu perişan haliyle bile o kadar güzel görünüyordu ki, onu izlemekten kendimi bir türlü alamıyordum.

"Çok saçma," diye mırıldandı uykusu arasından. Bir de uyuduktan sonra ara ara konuşmaları vardı ki hiçbirinden bir anlam çıkaramadım. Aslında belki bir şeyler öğrenebilirim diye ona içimi kemiren soruları yöneltmiştim ama o sadece yine kendi kendine mırıldanmakla yetinmişti. Beni duyduğundan bile şüpheliydim.

Nerede kalmıştı bu hemşire? Bileğinin alçıya alınacağını söylediğinden beri ortalıkta yoktu. Bileğine dokunmamaya özen göstererek kıpırdandım. O da hissetmiş gibi benimle birlikte kıpırdandı. Kesinlikle aynı yatakta yatmak iyi bir fikir değildi!

Kapı açılınca hemşirenin geldiğini sanıp başımı çevirdim ama odaya dalan kesinlikle başıma bela olacak o çocuktu. Hatta, Allah'ım! O kızlardı.

Burak beni görünce duraksadı. O bir bana bir yanımda uyuyan Esra'ya bakakalırken "Oha!" dedi Esra'nın sarışın ev arkadaşı. Burak'ın yanık olduğu kız Gül.

"Lan!" diye gürledi Elif.

"Sessiz olun!" diye onları uyardım.

Burak öfkeyle dişlerini sıktı. "Ne. Boklar. Dönüyor. Burada?"

"Anlatırım ama dur bir dakika! Sizin nereden haberiniz oldu?"

"Pınar haber verdi," dedi Burak.

Çenesi düşün doktor kız!

Pınar'ı elbette ki Burak'tan ötürü tanıyordum. Burak'ın kuzeniydi. Bu hastanede olduğunu bilseydim kesinlikle başka bir yere götürmelerini isterdim ama itiraf etmeliyim ki kız işime yaramıştı. Asi'ye karşı oynadığım tedavi olmayacağım oyununu kavrayıp bana destek olmuştu. Hatta ona sakinleştirici vermesini ondan ben istemiştim çünkü hem gece uyumamıştı, hem de hastanede olmasının onu nasıl etkilediğini görebiliyordum. Biraz dinlenmesi gerekiyordu.

Elif öfkeyle Asi'ye doğru yürüyüp onu kontrol etti ve öfkeli gözlerini bana çevirdi. "Neden kolunda serum var?"

"Çünkü bileği çatlak. Ağrı kesiciler etki etmeyince serum taktılar."

"Peki, bileği neden çatlak?" dedi Gül.

"Ve seni kim delik deşik etti?" diye devam etti Burak.

"Ve siz tüm gece beraber miydiniz?" dedi ardından tekrar Gül.

Elif de geri kalmadı. "Ve siz neden aynı yatakta yatıyorsunuz?"

Gözlerimi bıkkınlıkla tavana çevirdim. "Polis bile bu kadar soru sormadı."

"Ne olduğunu anlatacak mısın artık?" dedi Burak.

"Bir kaç serseriyle kapıştık," dedim kısaca.

"Bu kadar mı yani?"

"Hesabınızı sonra sorsanız," dedim iç geçirerek. "Çünkü yorgunum."

Elif Asi'nin bileğine bakmak istemiş olacak ki kolunu çekti. Asi aynı anda inleyince "Dikkat et!" diye onu uyardım.

"Karışma!" diye tısladı. "Bu kız seninle tanıştığından beri başından bela eksik olmadı. Şu haline bak! Ne yaptın lan sen bu kıza?"

Fazlasıyla öfkeli görünüyordu ki ona hak veriyordum çünkü tüm bunlar gerçekten benim suçumdu. Yine de alttan alacak falan değildim. Bu kız kim oluyordu da benden hesap soruyordu? "Sana açıklama yapmak zorunda mı olduğumu sanıyorsun?"

"Zorundasın," dedi dişlerinin arasından. "Ona bunları yaşatmaya hakkın yok senin." Sonra Burak'a baktı ve "İkinizin de," dedi. "O sizin eğlenceniz değil. İkiniz onun hayatına girdiğinden beri başına gelmeyen kalmadı be."

"Elif..." diye araya girmeye çalıştı Gül ama kız duracağa benzemiyordu.

"Onun yaşadıklarından haberiniz bile yok. Şımarık zengin çocuklarısınız, belli ama gidip kendinize başka uğraşlar bulun. O daha fazlasını kaldıramaz. Neşeli, hayat dolu bir kız, değil mi? Görünen o ama öyle değil. Neler yaşadığını ben biliyorum. Esra hiçbir sorunu yokmuş gibi davranır ama içinde koca bir cehennemi yaşıyor."

Burak'la ben şok olmuş gibi kızı izlerken Gül "Elif, sakin ol!" diye onu uyardı.

"Sakın!" dedi Elif ona dişlerinin arasından. "Sen sakın konuşma! Ne yaşadıysa senin yüzünden zaten."

Gül birden bembeyaz kesildi ve gözleri doldu. Burak ona destek olmak için koluna dokunurken Elif öfkeli ifadesini sürdürdü. Odada oluşan ölüm sessizliği ise Esra tarafından bozuldu. "Yapma!" diye mırıldandı. "Onun suçu değildi." Elif onun bizi duymasının afallamasını yaşarken biz de aynı durumdaydık. "Gül, senin suçun değildi. Ben onu sevdiğini bilmiyordum," diye devam etti Esra. Hala aynı pozisyondaydı ve gözleri kapalıydı. Konuşmaları ise sayıklar gibiydi.

Gül'ün gözleri irileşti ve Burak'a baktı. Burak da gözlerini kısmış ona bakıyordu. Asi'nin sözleri şu an aralarında bir elektrik yayıyor ve hava da soru işaretlerini oluşturuyor gibiydi.

"Ona..." dedi Elif. "Sakinleştirici mi verdiniz?"

Nasıl anladığını bilemesem de "Evet," dedim. "Çünkü..."

"Pişman değilim," diye sözümü kesti Asi. "Benim yaşadıklarımı sen yaşa istemezdim. Deniz seni seçsin istemezdim."

Burak Gül'e "Deniz de kim?" diye sordu. Gül ise tek kelime etmeyerek gözlerini kaçırdı.

Gözlerim o an Elif'le buluştu. Esra yine konuşmaya yeltendiğinde ise Elif susması için "Esra!" diye bağırdı. Esra bunun üzerine irkilerek yatakta daha da küçüldü.

"Kes şunu!" dedim öfkelenerek. "Ona bağırma." Elif bunun üzerine sakinleşmek için derin bir nefes aldı.

Gül dolu gözlerini zorlukla tutarken "O..." dedi Burak tereddütle. "Böylesine ağır ne yaşadı? Deniz denen herif..."

Elif öfkeli bir soluk verip "Sizi ilgilendirmiyor," diye sözünü kesti. Sonra Gül'e döndü. "Git ve hemşire, doktor her kimi buluyorsan çağır. Esra'yı başka bir odaya alsınlar."

Gül onun söylediğine tepki veremeden Elif dönüp Esra'nın omuzlarını kavradı ve onu benden uzaklaştırmak için olsa gerek kendine doğru çekti. Esra yine inlerken bu artık benim dayanma sınırımın da sonu oldu. Elif'in ellerini itip onu Esra'dan uzaklaştırdım. "Dokunma! Canını yakıyorsun."

"Daha fazla canı yanmasın diye uğraşıyorum," dedi dişlerinin arasından ve yine yerinden kıpırdamayan Gül'e döndü. "Git ve birilerini bul demiştim sana."

"Gerek yok!" dedim dişlerimin arasından. "Bırak uyusun! Ben başka bir odaya geçerim." Elif'in öldürücü bakışları üzerimdeyken karnımdaki acıyla doğrulmaya çalıştım ama kolumda hissettiğim baskıyla durdum.

Asi'nin eli koluma dolanmışken "Gitme!" dedi. "Yanımda kal."

Başımı yavaşça kaldırdığımda Elif hala bana bakıyordu ve Asi tekrar konuştu. "O Deniz değil Elif."

Elif derin bir soluk verirken kendine gelmek ister gibi silkelendi ve "Pekâlâ," dedi. "Gitmeni istemiyorsa kal."

Sanki iznine ihtiyacım varmış gibi... Asi kalmamı istiyorsa bu esmer kız hastaneyi ayağa kaldırsa da pek umurumda olmazdı. Sırtım tekrar yatakla buluştuğunda Asi bana daha çok sokuldu. Karnımdaki yara onun hareketleriyle acısa da bu kesinlikle onun yakınlığı kadar beni etkilemiyordu.

Bir süre herkes odadaki koltuklara kurulup sakinleşirken tek ses çıkmadı. En sonunda "Özür dilerim," dedi Elif. "Öyle söylemek istemedim Gül. Biliyorsun öfkelenince ne dediğimi bilmem ben. Senin bir suçun yok. Gerçekten özür dilerim."

"Ö-önemli değil," dedi Gül yere diktiği bakışlarını kaldırmadan. Aslında yüz ifadesi ne kadar sarsıldığını ele veriyordu ama uzatmamıştı. Aralarındaki bu sır her neyse belli ki hepsini fazlasıyla etkiliyordu. Burak'ın bakışları ise yanında oturan Gül'ün üzerindeydi. Öyle ki bana hesap sormaya ya da gözleriyle beni dövmeye bile yeltenmemişti. Bu kıza gerçekten güçlü hisleri olduğunu görebiliyordum.

Asi yine kıpırdandı ve gözlerini bir an açtı. Gözlerimiz birleşirken bir kaç saniye uykulu bir şekilde bana baktı ama hemen ardından gözleri yine kapandı ve "O kızım numarasını aldın mı?" diye mırıldandı.

Kaşlarım çatılırken "Hangi kız?" diye sordum ama cevap vermedi.

Elif bana bakmadan "Sakinleştirici ve türevi ilaçlara böyle tepki veriyor," dedi. "Çok konuşur ve bazen yapmayacağı şeylere yeltenir. Dikkate alma."

"Sakinleştirici türevi mi?"

Söylediğini yeni fark etmiş gibi afallamış bir şekilde aniden bana baktı. Bir şey söylemek için ağzını açsa da tek kelime edemedi ve bu kez de Gül devreye girdi. "Hastane kontrollerinde bazen kendini kaybeder. Geçen sefer gördünüz. O yüzden bazen sakinleştirici verirler."

Burak'la bakışlarımız birleşti. Onun gözlerindeki ifadede buna inanmadığını açıkça gösteriyordu. "Evet," diye destekledi Elif. "Yani sakinleştiricinin etkisi geçene kadar konuşup duracaktır. Dua edelim de kimseyi gıdıklamaya çalışmasın. Birkaç kez yapmadı değil. Konuşup durması yapabileceklerinin yanında en hafifi."

Onun esprisine kimse gülmedi ama kimse konuyu üstelemedi de. Ben de konuyu şimdilik uzatmak istemedim ama bu sırlı haller artık beni boğmaya başlamıştı. "Alıştım sayılır, normalde de susmak nedir bilmiyor zaten."

Asi, "Ama sen beni susturmanı yolunu buldun," dedi boğuk sesiyle.

"Seni susturmanın yolu yok," dedi Gül gülümserken. Odadaki atmosfer en azından biraz daha yumuşamıştı. Tabii bunda Asi'nin susmayan çenesinin de payı vardı.

"O buldu," dedi. "Beni öptü. Hem de üç kez."

Ben onun bunları söylemesinin şaşkınlığını yaşarken "Onu öptün mü?" diye bağırdı Elif.

"Hem de üç kez," diye ayağa fırladı Gül.

O an Asi "Aslında dört," diye karşı çıkmasın mı "Yuh!" dedi Burak. "Biliyor musun Akın seni benim dövmeme gerek bile kalmadı. Birazdan zaten bu odadan cenazen çıkacak gibi."

"Ölemez," dedi Asi. "Onu burada gömemem. Kazma kürek bile yok."

Bana her an saldıracak gibi bakan yüzlerle yutkunurken "Ağzını bantlayacağım artık kızım," diye söylendim.

"Sen ağzımı bantlamazsın ki," dedi şirin mi şirin bir sesle. "Beni öpersin."

"Seni öldüreceğim," diye tısladı Elif.

"Hayır," dedi Asi. "Ölünce kokar. Ayrıca bence ölmek için çok yakışıklı."

"Oha!" dedi Gül.

O an şaşkınlığımı atlatıp güldüm. "Bugün senin itiraf günün mü? Devam et, ben seni sabaha kadar dinlerim."

"Hayır, sus artık Esra," dedi Elif.

Asi onu duymamış gibi "Dövme değil," dedi.

"Dövme mi?" dedi Burak.

"Göğsümün üzerindeki şey dövme değil," diye devam etti Asi. "Doğum lekesi."

Bu kez "Onun göğüslerine mi baktın?" diye bağıran kişi, Asi'nin en az onun kadar psikopat arkadaşı Elif'ten başkası değildi.

"Saçmalama. Ateşim çıkmıştı..." diye açıklayacaktım ki bayan çenesi düşük yine izin vermedi.

"Ben de söndürdüm."

Allah'ım batıyordum! Öyle ki Titanik bile böyle batmamıştı.

"Akın..." dedi Burak tereddütle. "Ne yaptınız oğlum siz?"

"Ne yapmış olabiliriz?" diye patladım. "Şu halimizle. Yaram enfeksiyon kapmış ve ateşim çıkmıştı. Arabada bir bez bulamayınca o da mecburen tişörtünü ıslatıp ateşimi düşürmeye çalıştı hepsi bu."

Tam toparladım derken Asi odaya bombayı bıraktı. "Seninle yatmadım."

Aynı anda üç kişiyle nasıl göz göze geldim ben de bilmiyorum. Yutkundum, ardından pişmiş kelle gibi sırıttım. Birazdan belki de üç kişi tarafından parçalara ayrılacak, o parçalarım valizlere doldurulacak ve izbe bir yere gömülecektim ama yine de bu durum fazlasıyla komikti.

Elif, "Ne yatması?" dedi tehlikeli derecede sakin bir sesle. Aslında diğerlerinin de ondan pek farkı yoktu.

"Öyle olsa hatırlardım," dedi Asi.

"Bir sus kızım," diye tısladım en sonunda.

"Sana. Ne. Yatması. Diye. Sordum," dedi Elif her kelimenin üzerinde haddinden fazla oyalanarak.

"Sen söyledin, çok konuşur diye," dedim hemen. "Hem yatmadım diyor kız. Yani yatmadığını belirtiyor. Çok konuşuyor işte." Ardından masumca sırıttım. Ben ve masumluk! Tabii ki inanmadılar.

"Sakinleştiriciyle sayıklar ve çok konuşur," dedi Gül gözlerini kısarak. "Ama asla saçmalamaz ve yalan söylemez."

Kurtuluş yolu ararken Burak'la iki sevgili gibi bir süre bakıştık. Gerçi Burak'ın gözlerinde benim katliam planlarım dolaşırken bu tabir pek de yerinde olmamıştı. Beni kurtarmak bir yana şu an bu kızlarla eline neşteri alıp beni parçalara ayırabilirdi.

"Yatmak falan yok," dedim. "Yani teknik olarak şu anda yatıyor sayılırız öyle değil mi?"

"Batıyorsun!" dedi Burak. Biliyorum salak herif, biliyorum!

"Sağ ol ya, çok yardımcı oluyorsun sen de," diye sitem ettim.

"Akın!" diye mırıldandı Asi ve beni cevap bekleyen yüzlerden bir kaç saniyede olsa kurtardı.

"Efendim güzelim," dedim ona dönerek.

"Benden hoşlandığını söyledin mi, söylemedin mi?"

Odadaki üçlü koro halinde "Ne?" diye bağırdı. Üçü birden konuşmaya başlamışsa Karacaahmet Mezarlığından yer ayırtsam iyi olacaktı.

"Ondan hoşlandığını mı söyledin?" dedi Burak.

"Evet, söyledim," diye kabullendim. Niye gizleyecektim ki? Sonuçta söylediğimde yalan yoktu, bu kızdan feci halde hoşlanıyordum.

"Yani ondan hoşlanıyorsun?" dedi Gül.

"Evet!"

"Benden hoşlanıyor musun?" diye sordu Asi.

Bıkkın bir nefes aldım ve ona bakıp istemsizce sesimi yükselttim. "Hoşlanıyorum be hoşlanıyorum!"

"O zaman ne diye o kızla fingirdeştin?" demesin mi bu kez dörtlü olarak "Hangi kız?" diye sorduk.

"Ambulanstaki kızla."

Sırıtmama engel olamadım. "Sen beni kıskandın mı?"

"Kıskandım," diye mırıldanıp bana sokulduğunda vücudumun ısındığını hissediyordum. Tabii bunda yakınlığı kadar itirafının da etkisi vardı.

"Sakinleştiricini etkisi geçtiğinde..." dedi Gül. "Bunları söylediği için kafasını duvarlara vuracak."

"Tabii önce kendisine sakinleştirici verenleri öldürecektir," diye onu tamamladı Elif.

Hemşire elinde bir kaç sargı malzemesiyle içeri girdi ve odadakilere odayı boşaltmalarını söyledi. Kızlar huysuzluk çıkarsa da Burak zor bela onları dışarı çıkarmayı başarmıştı. Hastanenin ödemesini de yapmasını söylediğimde buradan çıkınca beni bir küfür silsilesinin beklediğini haber veren o bakışlarına maruz kalmıştım ama tek kelime etmemişti.

Hemşire Asi'nin bileğini alçıya alırken serum etkisini göstermiş olmalı ki Asi acı hissettiğini gösteren bir tepkide bulunmamıştı. "Esra!" dediğimde "Hı!" diye komik bir tepki verdi. Benim de cevap almam gereken sorular vardı ve en önemlisinden başladım. "Benden hoşlanıyor musun?"

"Bilmem," dedi yine şirinlikle.

"Nasıl bilmezsin?"

"Parfümünü benim için mi değiştirdin?"

Bu da nereden çıkmıştı şimdi? Harbiden ben o parfümü neden değiştirmiştim? Cevabı belliydi ama ben bunu şimdi anlıyordum. Sırf bir kızın astımı yüzünden parfüm değiştirecek duruma ben nasıl gelebilmiştim? Kendime şaşırmanın eşliğinde geçen bir kaç saniye sonrası "Evet," diye itiraf ettim ve o gülümsedi.

"Hoşlanıyorum."

"Ne?"

"Senden hoşlanıyorum."

"Ne?" dedi Asi. "Neden bana öyle bakıyorsunuz?"

Kollarını göğsünde bağlamış önümdeki üçlüyü sırıtarak izliyordum. Hele Asi hepsinden daha komikti. Yatak başlığına yaslanmış yarı kapalı gözlerle ve sersemlemiş bir ifadeyle karşısındaki yüzlere bakıyordu. Sonra beni işaret etti. "Neden aynı yatakta yatıyoruz açıklayabilirim."

"Merakla bekliyorum," dedi Elif tek kaşını kaldırarak.

Asi ağzını açtı sonra tekrar kapattı. Bir daha açtı ve yine dudaklarını birbirine bastırdı. Sonra aniden bana döndü. "Lan biz niye aynı yatakta yatıyoruz?"

"Benden ayrılmamak için ağladın ya!" dedim. "İzin vermek için mecbur kaldılar. Hatta doktorlara bunun için rüşvet teklif ettin. 1000 lira kadar..."

"Ne?" dedi yeşim gözleri irileşirken. "1000 lira mı?"

"Hem de kişi başına."

"Peki, kaç doktor vardı?" dedi ciddi ciddi panikleyerek.

"9 tane falan."

"NE?" diye bağırdı. "9000 lira mı teklif ettim yani?"

Burak, Gül ve ben kahkaha atarken "Yemin ederim..." dedi Elif. "Bu ilaçlar sende kafa yaptı Esra. Hey! Seninle dalga geçiyor kızım, kendine gel. Şu haline bak ya! Yeni yumurtadan çıkmış gibisin. Ne zaman geçecek bu ilacın etkisi?"

Asi harbiden biraz uyuşmuş gibiydi çünkü gözlerini kısarak bir süre bunu düşündü. En azından serum bitince çıkarmışlardı. Uyandığında bir de onu görürse ne yapabileceğini kestiremiyordum. Normal bir zamanda bana çıkışıp hesap soran kız hiçbir tepki vermeden "Çok sıcak!" dedi ve ceketini çıkarmak için fermuarını açmaya yeltendi. Gözlerim irileşirken elini yakaladım. Ayılmadığına o an kesin olarak emin oldum çünkü durdurmasaydım Burak'ın önünde o ceketi çıkartacaktı.

"Çıkarma sakın!"

Bana bakıp gözlerini kıstı, sonra elini çekip çocuk gibi tek eliyle gözlerini ovaladı ve "Eve gitmek istiyorum," dedi yorgun bir sesle.

"Ben çıkış işlemlerini hallettim," dedi Burak. "Pınar da gitmemizde sorun görmedi."

Sonra Esra'nın yanına gelip ona destek oldu ve yataktan kalkmasına yardım etti. Onun, geçen günkü sözlerinden sonra Esra'ya kardeşlikten öte bir şey hissetmediğinin farkındaydım. O yüzden Esra'ya destek olmasına ses çıkarmadım ama benim aksime Gül'ün yüzü düşmüştü. Burak belki bu kızın kendine olan hislerini anlamlandıramıyordu ama benim için olay gayet netti. Gül de Burak'tan hoşlanıyordu çünkü gözlerindeki ifade kıskançlıktan çok kırgınlıktı.

Elif, Burak'tan Asi'yi çekip kendi destek oldu ve Gül derin bir nefes aldı. Elif'in Asi'ye karşı aşırı korumacı olduğunu görebiliyordum. O yüzden bu kıza biraz daha yumuşak davranmayı aklıma kazıdım. Asi yol boyunca ara ara uyukladı ama tek kelime etmedi. Aslında benim olanları kısaca anlatmamdan ve Burak'a arabamı aldırmamı söylememden başka da kimse de konuşmamıştı. Hatta kızlardan gelecek öfkeli sözlere kendimi hazırlasam da ikisi de sadece dikiz aynasından bana öfkeyle bakmakla yetinmişti. Sanırım Asi'yi daha fazla huzursuz etmek istemiyorlardı.

Apartmanın önüne geldiğimizde kızlar Asi'yi arabadan çıkarırken sağ olsun Burak'ta bana destek oldu. Un çuvalı taşır gibi muamele etmeseydi daha memnun kalabilirdim aslında. "Senin ne işin var burada?" diye bağıran Elif'le gözlerimi binanın girişine çevirdim. Tabii Gencer denen şerefsizi binanın girişinden Esra'nın önünde bitmesi sadece saniyelerini aldı.

"Esra!" dedi panikle onu süzerek. "Ne oldu sana böyle?"

"Sana ne be?" diyerek Elif onu itti. Esra ise sadece uyuşuk gözlerle ona bakıyordu.

Burak'ın ne ara kolumu kavradığını bilmiyordum ama elimi hızla kurtardım ve "Ne arıyorsun lan sen burada?" diye bağırıp Gencer'in üzerine yürüdüm.

Burak beni geri çekerken Gencer bana öylesine bir bakış attı ve Elif'ten hayır gelmeyeceğini anlamış gibi dikkatini Gül'e verdi. "Ne oldu ona?"

Gül cevap veremeden Elif yine atıldı. "Seni ilgilendirmiyor Gencer. Burada ne bok yiyorsun bilmiyorum ama hemen defol."

Asi başını Gül'ün omzuna yasladı ve "Uykum var!" diye mırıldandı. O an Gencer denen şerefsiz beni şoka uğrattı ve Asi'yi kucaklayıp eve doğru yürümeye başladı. Asi ise gözlerini kapatıp hiçbir tepki vermedi. Bu herifle ilgili anladığım bir şey varsa arkadaşının sevgilisini koruması falan palavraydı. Adım kadar emindim ki Asi'den hoşlanıyordu dallama.

Öfkeden gözüm dönmüşken Elif'inde benden farkı yoktu. Öyle ki ikimizde aynı anda ileri doğru atıldık ama Gül önümüze geçti. "Yeter! Saçma kıskançlığınızı da kininizi de içinizde tutun. Esra'nın biraz dinlenmeye ihtiyacı var. Daha fazla olay çıkmayacak."

Elif dişlerini sıksa da bu kez itiraz etmedi ama benim bunu öylece kabullenmem mümkün değildi. O herif kim oluyordu da ona dokunuyordu. Yemin ederim suratını dağıtacaktım.

Gül arkasını dönüp hızla Gencer'in arkasından giderken "O piç kurusunu geberteceğim!" deyip ben de ilerlemeye yeltendim ama hem koluma asılan Burak hem de önüme geçen Elif buna izin vermedi. "Gül haklı!" dedi Elif. "Olay çıkmasın. Zaten apartmanın gözü üzerimizde. Ben onu birazdan gönderirim. Burak sen de Akın'ı eve götür."

"Eve falan gitmiyorum," diye kükredim. "O herif Esra'nın yanına yaklaşamaz."

"Kim söylüyor bunu?" dedi Elif öfkeyle. "Onu bu hale getiren adam mı? Kızın senin yüzünden başına gelmeyen kalmadı be!"

"Bak kızım!" dedim öfkeyle. "Esra o heriften nefret ediyor. Şimdi kendinde olsa buna müsaade eder miydi sence?"

"Bu seni ilgilendirmez," dedi Elif. Ben niye bu kızı dinliyordum ki zaten? Hızla yanından geçtim ve karnımdaki acıyı bile umursamadan merdivenleri aceleyle tırmandım. Burak arkamdan gelirken Elif de onun peşindeydi. Dairemin olduğu kata gelince Asi'nin dairesinin açık kapısından içeri girdim. Asi'nin ağlama sesini duydum ve korkuyla kendimi onun odasının kapısında buldum. İşte o an olduğum yerde adeta dondum. Esra başının Gencer'in göğsüne gömmüş ağlıyordu ve Gencer denen şerefsiz piç kurusu da ona sarılmış saçlarını okşuyordu. Gül ise duvara yaslanmış sadece izliyordu.

"Sana beni götür demiştim," dedi Asi ağlayarak Gencer'e. "Beni götür demiştim."

"Özür dilerim," dedi Gencer. "Yemin ederim böyle olacağını bilseydim, onu kendi ellerimle öldürürdüm." Sonra gözleri beni buldu ve koyu renk gözleri daha da kısıldı. "Ama artık her şey farklı olacak Esra. Sana söz veriyorum. Kimse artık sana zarar veremeyecek, ben yanındayım ve hep yanında olacağım."

•••

Yine bir Gencer meselesiyle baş başayız 😁

Akın ne yapcek acep? 😁
Yıldızlamayı unutmayın ⛦

Ve yorumlamayı da ❤

Sizi seviyorum siz kendinizi biliyorsunuz ❤

Der ve Sibelashi kaçar 💃

Instagram: e.s.mare

Continue Reading

You'll Also Like

379K 4.3K 195
Aradığınız her türlü karakteri burada bulabilirsiniz. Eğer bu size yeterli gelmediyse profilimden serinin ilk kitabına da bakmayı unutmayınız İstek...
287 119 7
S.Dean... Karanlığın tanrıçası... Oflaz Belkıs; beyin göçünü ticarete dökmüş ve gençlerden faydalanan bir adam. S. Dean yani Simirna ise çocuk ve ge...
139K 11.1K 53
"Çok garip öyle değil mi?! Birini seviyorsun ve onu kaybediyorsun! Hiç olmayacak insanlardan şüpheleniyorsun! Kime güvenip güvenmeyeceğin konusu...
41.1K 3.1K 25
Okuldan dışarı çıkmakta serbest olan Derin ve arkadaşları için hayat yeni başlıyor. Özel güçlerini herkesten saklamaları gerek ve bunu başarmaları hi...