Bir Vampirden Hamileyim! (Tam...

By GizliVampir1

2.6M 124K 35.5K

"Bir şey söylemeyecek misin?" Aidan'ın bunu demesiyle gözlerimi ona çevirdim. Gözleri kırmızıya dönmüştü. Söy... More

1.Bölüm
2.Bölüm
3.Bölüm
4.Bölüm
5.Bölüm
6.Bölüm
7.Bölüm
8.Bölüm
9.Bölüm
10.Bölüm
11.Bölüm
12.Bölüm
13.Bölüm
14.Bölüm
15.Bölüm
16.Bölüm
17.Bölüm
18.Bölüm
19.Bölüm
20.Bölüm
21.Bölüm
22.Bölüm
23.Bölüm
👉İNSTAGRAM HESABIMIZ AÇILDI YAHU👈
24.Bölüm
25.Bölüm
26.Bölüm
27.Bölüm
28.Bölüm
29.Bölüm
30.Bölüm
31.Bölüm
32.Bölüm
33.Bölüm
34.Bölüm
35.Bölüm
37.Bölüm
38.Bölüm
39.Bölüm
40.Bölüm
41.Bölüm/FİNAL
42.Bölüm/Özel Bölüm -1-
43.Bölüm/Özel Bölüm -2-
44.Bölüm/Özel Bölüm -3-
👉İKİNCİ KİTAP ÇIKTI👈
45.Bölüm/Özel Bölüm -4-/ 400 Bine Özel

36.Bölüm

35.1K 2K 551
By GizliVampir1

*Erica'dan*

Olanları gözümdeki yaşlarla birlikte izliyordum. Her şey bitmişti...

Aidan'ın bebeğimi üzmesi az kalsın ikimizi de öldürüyordu. Ama annem bebeğimi kurtarmıştı...

O yaşayacaktı... Bense onu izleyecektim daima...

Kaybetmiştim. Yaşamak istiyordum. Bebeğimle yaşamak...

Aidan'dan nefret ediyordum. Buna pek hakkım olduğunu sanmıyordum. Ama Nina'dan ve ondan nefret etmeme engel olamıyordum bir türlü. Ama hala Aidan'ı seviyordum...

Bebeğimi ölüme sürükleyen bir kişiyi sevmek kendimden nefret etmeme neden oluyordu.

Sanırım tüm bunlar ağır gelmişti. Yaşarken bile benim gibi sıradan bir insana ağır gelen bu yükler ruhumun ölmesiyle ve ruhum ölmeden önce yaşananlarla birlikte sanki artabilirmiş gibi artmıştı.

Ölümün ebe olduğu bu oyunda galip gelen ölüm olmuştu. Küçüklüğümden beri oynamak istediğim oyunların içinde bunun gibi bir oyuna yer yoktu.

Kazandığım mağlubiyet hissiyle birlikte her gün bir ton koyulaşan kanatlarım tamamiyle siyaha dönmüştü. Umudumun solmasıyla ise artık ruhumu bedenime bağlayan o kanatlar yok olmuştu.

Umudunu kaybetme...

Ben umudumu kaybetmiştim. Gereksizdi...

Gerçeklerle dolu bu hayatta umuda yer yoktu. Ancak gerçekçi olursam hayatta kalırdım. Umut, beni ölüme sürüklüyordu. Her saniye bana bir adım daha yaklaşan ölüme...

Gerçekçi olmak duygusuz olmak değildi. Ama umudumu bu şekilde kaybederek gerçekçi olmayı düşlemem duygularımın kendini saklamaya çalışmasına neden oluyordu. Oysa saklanması gereken tek bir duygum vardı: umudum.

Yeni bir oyun mu? Bu defa ebe ben mi olacaktım yani? Saklanmaya çalışan duygularımı bulmaya çalışacağım oyun mu?

Saçmaydı...

İçinde bulunduğum hayat bir oyundan ibaretti. Küçükken sevdiğim oyunlarla alakası olmayan bir oyun...

Annemden ve bebeğimden ayrılmanın üzüntüsünü her zerremi sıcak bir ateş gibi kasıp kavuruyordu.

Aidan'ın ise umrunda değildim...

Başa dönmüştük. İlk baştaki gibi umrunda değildim.

Ruhum ölmüştü. Chrissy ve annem beni bebeğimi doğurmam için hayatta tutuyordu.

Şişkinliği yok olmuş karnıma baktım. Buraya tek gelmiştim. Bedenime çevirdim ölü ruhumun bana çektirdiği acı yüzünden parlayan eskiden buz mavisi olan ama şimdi soluk bir gri olan gözlerimi.

Her şey bitmişti.

Kalbim durana kadar burada kalmıştım.

"Bebek doğduğu zaman bende kalacak! Nina'yla birlikte ona bakacağız." diye gelen sesle başımı sesin kaynağına çevirdim. Aidan...

"Hayır!" diye çığlık attım beni duyamayacaklarını bile bile. "Olamaz!" diye fısıldadım.

"Torunuma ben bakacağım!" dedi annem, gözlerindeki yaşlar kararlılığını belirtircesine parlarken buz mavisi gözleri bu kararlılığa eşlik ediyordu.

Elimi uzattım ve anneme dokunmaya çalıştım. Elim içinden geçiyordu. Elime bakınca bir heykel gibi gri olduğunu gördüm. Bütün renkler bedenimde kalmıştı. Ruhumun ölümü vücudumda bulunan her rengi griye boyamıştı. Ölmeden önce pembe üstünde kan lekeleri olan elbisem şimdi griydi. Kan lekeleriyse birkaç ton daha köyü bir griydi...

"Ben babasıyım." dedi Aidan. Amy gülümsedi ve tehlikeli bir şekilde konuşmaya başladı.

"Bebeğine zarar veren bir baba..." dediğinde Aidan ona ters bir bakış attı.

Onların konuşmasından sıkılarak Nina'yı incelemeye başladım. Sarı dalgalı saçları vardı. Yeşil gözleri Chrissy'nin ki gibi biraz çekikti. Benim gözlerimin aksine yeşil gözlüydü. Benim gözlerimse şu anda soluk bir griydi. Saçları benim siyaha yakın gri saçlarıma inat parlak bir sarıydı.
Teniyse benim açık gri tenime inat beyaz gibiydi.

"Tek bir hatamda bütün her şeyi unuttu." diye fısıldadım Aidan'a bakarak. Nina ile arasında olan her şeyi biliyordum.

Bedenime bakınca gözlerim karnıma kaydı. Bu Aidan'a göre bir hataydı. Bana göre de öyle. Ama ben hayatımda hiç bu kadar güzel bir hata yapmamıştım. Ve bu hata yüzünden hiç pişman olmamıştım.

"Sen en güzel şeysin." dedim karnıma bakarken. Onu asla göremeyeceğim aklıma gelirken gözlerimin dolmasına engel olamamıştım.

"Asla pişman olmayacağım, en güzel hatasın." dedim.

Bedenimdeki bebeği görünce irkildim ve br adım geri gittim. "Sen..."

Kan damarlarında renkli ve parlak bir sıvı dolaşıyordu.

"İyi ki benim kızımsın." dedim gülümseyerek. "Senin yanında kalmayı ne kadar istiyorum bilemezsin." dedim ardından ağzımdan kaçan hıçkırığa aldırmadan konuşmaya devam ettim.

"Ben annesiz büyüdüm. Bana annelik bile yapamayan annem sandığım kişiyle." dedim ve bakışlarımı etrafta gezdirdim.

"Benim ruhum öldü kızım." dedim ve hıçkırarak ağlayışlarımı duyan tek kişi olduğunu düşündüğüm bebeğimle konuşmaya devam ettim.

"Ruhum acıyor, canım acıyor kızım." dedim ağlayarak.

"Amy'ye güveniyorum. Umarım sana o bakar." dedim hıçkırıklarım eşliğinde.

Bir anda ortam değişirken önümdeki saraya baktım. Çok ama çok eskiydi. Basit taşlarla yapılmış köyün orta yerinde altın köy evlerindeki taştan oluşan bir saray vardı.

Sarayın kapısındaki beyaz eski ve kirlenmiş kıyafetleri olan muhafız olduğunu düşündüğüm elinde mızrak tutan kişiler vardı.

Beni görmedikleri için içeri girdim. Saray pek büyük sayılmazdı.

Önüme gelen bir odaya girdiğimde daha doğrusu kapıyı kullanmadığımda etrafa göz gezdirdim.

Ayakta duran Chrissy'yi görmemle kaşlarım çatıldı.

"Kraliçe Charlotte! Merhaba efendim." dedi ve elbisesinin uçlarını tutarak eğildi sahte bir kibarlıkla.

"Ah, size de merhaba Prenses Elizabeth!" dedi tıpkı Chrissy gibi

"Anne! Bana Elizabeth deme." dedi Chrissy gülerek.

"Peki, Chrissyiana." dedi annesi olduğunu öğrendiğim kadın.

"Öğrendikleri zaman ne olacak?" dedi Chrissy üzüntüyle.

"Öğrenmeyecekler kızım." dediğinde Chrissy alayla konuştu.

"Her akşam kendimi tutamayıp birilerini öldürüyorum anne! Masum insanları. Kanı emilip orta yerde bırakılan cesetler... Şüpheli gelmez mi?" dedi. Tanrım! Bu Chrissy'nin vejeteryan olmadan önceki haliydi.

"Kızım kontrol etmeyi öğrenmeli-"

"İstemiyorum! Kandan vazgeçmek istemiyorum." dedi Chrissy acıyla. Kana bağımlı olmuştu.

Bir anda etrafta yaşadığım anılar belirmeye başladı. Okuduğum bir kitapta ölmeden önce hayatını gördüğünü okumuştum. Ölüyordum...

Birkaç dakika sesler boğuk bir şekilde kulağıma ulaşırken ardından tekrar değişik bir yerde buldum kendimi...

Küçük bir ev vardı. İçerdeyse birinin başında ağlayan annem...

*Amy'den*

Erica ölecekken Madison güçlü bir büyü yaparak bu durumu ertelemişti.

"O ölüyor." diye fısıldadı.

"Evet..." dediğimde gülümseyerek bana döndü.

"Yalan söyleyerek boş yere beni kandırmaya çalışmayan tek kişi sensin." dediğinde güldüm ve omuz silktim.

"Sana boş yere umut veremem. Gerçekler acı olsa da sonradan çekeceğin acıyı engeller." dediğimde başını onaylarcasına salladı ve Erica'ya döndü.

"Ona sarılamamıştım." dedi ve gözünden akan yaşı sildi.

"Onu öpememiştim." dediğinde benim de gözlerim dolmuştu.

"Onun kokusunu bilmiyorum bile." dediğinde başımı eğdim.

"Ona hiç masal anlatmadım."

"Onunla hiç pasta yapmadım." dedi hıçkırarak.

"Geceleri yanıma şimşekten korktuğu için hiç gelmedi."

"Sevgili sorunu olduğunda ona tavsiyelerde bulunup teselli edemedim."

"O bana okulda olanları anlatırken ben yemek yapamadım."

"Düşününce duygulanacak bir anımız olmadı."

"Onun saçını tarayamadım hiç." dediğinde artık hıçkırarak ağlıyordu.
Gözünden akan yaşlar sanki Erica'yla yaşayamadığı anıların acısını çıkartmak istercesine ıslatıyordu yerleri.

Madison yaralıydı. Evlat acısı çekiyordu. O acının nasıl bir şey olduğunu bilmiyordum. Ama tatmak istemiyordum.

"Bugün Aidan olmasaydı ona sarılacaktım." dedi ağlayarak.

"Madison-"

"Onu bir daha göremeyeceğim. Buz mavisi gözlerine bir daha bakamayacağım. Gözlerinde oluşan anne özlemini dindirmek için elimden geleni yapamayacağım." dedi ağlayarak.

"İzabella..." diye gelen sesle Erica'ya döndüm hızla. Konuşmuştu!

Ona baktığımda eskisi gibi duruyordu. Konuşmuştu ama nasıl...
Ölüm döşeğindeyken kimin adını söylemişti ki?

"O iyi mi?" diye içeri geldi Zoe. Madison sinirli bakışlarını ona çevirdiğinde bir adım geriledi.

"Madison ben üzgünü-" diyerek konuşurken Madison sinirle güldü ve konuştu.

"Üzgün müsün? Gerçekten mi? Üzgün olman bir şeyi değiştirmiyor Zoe. Sen üzgün olunca onunla yaşayacağımız anılar gelmiyor. Ve ya o geri gelmiyor. Ona sarılacağım an geri gelmiyor. Onun kokusunu içime çekeceğim an geri gelmiyor. Gelmiyor!" diye sinirle bağırdı.

"Aidan'a söyle bu evden gitmesi onun için daha iyi olur. Yoksa bu ev onun mezarı olabilir." dedi Madison tehditvari bir şekilde.

"Madison onun bir suçu-" diye başladığında Madison sinirle konuşmaya başladı.

"Suçu yok mu? Kızımın ölüm döşeğinde olmasında tek suçlu o Zoe!" diye sinirle konuştu.

"O değil!" dedi Zoe.

"O!" dediği sırada bir anda camlar kırıldı. Hızla Erica'yı korumaya çalıştım. Neler oluyordu böyle?

***

Merhaba! Yeni bir bölüm daha cndksksk Bu aralar bayağı yazasım geliyor.

Ayrıca bir önceki bölüme çok fazla yorum geldi. Harikasınız yahu❤ Yorumları tek tek okuyorum ve kullanıcı adlarınızı hatırlamasam bile profil resimlerini hatırlıyorum dkkksjdjsjd

Kitap şu anda final yapmıyor ama yapacak yani xjdkskdkkx tahminen bir 10 Bölüm var. Belki daha uzun...
Yani kitap bitmedi şu anda Erica'yı öldürsem bile devam ywjcjrkkdkw

Kitapla ilgili soruları sorabilirsiniz nxkkssks

1) Erica'nın bebeğinin kanını renkli görmesi... Sizce neden?

2) Camlar neden kırıldı?

3) Nina ve Aidan diyorum ve susuyorum jxkdkskd Bu satıra gelen yorumlar küfür konusunda hayal gücümün gelişmesine neden oluyor😁😁😁

4) Amy ile ilgili düşünceleriniz?

5) Sizce sonraki bölümde neler olacak?

Hadi oy verin ve yorum yapın jdkskdksckd

Seviliyorsunuz❤

İnstagram hesabımız:

bir_vampirden_hamileyim


Continue Reading

You'll Also Like

4.6K 442 26
"Bence artık gitmelisin." Usulca başımı salladım. Onu daha fazla sinirlendirmek istemiyordum. Yeterince yorucu bir gün olmuştu, şimdi konuşmaya, en a...
20.8K 332 11
Kısa oldu ama uzun zamandır yazmıyorum elimden bu kadar geldi...
89.6K 8.2K 44
Cansu:Bana yardım ettiğin için teşekkür ederim Afrodit Beste:Afrodit mi? Ben mi? Cansu:En az onun kadar güzelsin Eğer bir tanrıça olsaydın kesinlikle...
16K 2K 26
Arkadaşımla kamp yapmaya giderken ormanda girmemem gereken yere girdim girmez olaydim