KELEBEK (Düzenleniyor)

By Busrasume

17.8K 359 14

Bir kız düşünün tek arkadaşları, en sevdiği şey kelebekler olan... Bir adam düşünün hayatı bir kızın üzerin... More

KELEBEK
DUYURU!

Bölüm 1

285 9 2
By Busrasume

Masmavi bir kelebekti beni sevindiren. O eşsiz renkleriydi beni benden alan. Parmağıma konmuş kanat çırpıyordı hafifçe, gülümsedim, parmağımda ileriye geriye ilerledi durdu. 

Oturup saatlerce izleyebilirdim onu. Ama benimki yetse bile onun ömrü yetmezdi belkide.

Havalanan mavi kelebeğe tekrar baktım ve el salladım.

"Görüşürüz." Diye fısıldadım. Ben kelebeklerin uğur getirdiğine inanırım. Önüme ne zaman kelebek çıksa şansın  benden yana olduğunu hissederim.

Ne ilginç değil mi? 3-4 gün boyunca koza örüp, içerisinde 8-14 gün içinde kelebeğe dönüşüp, birkaç gün sonra ölmek.

Yolun ortasında  öylece durup kelebeği izliyor olmam kimsenin umurunda dahi değildi belkide. Hızlı hızlı ilerleyen  insanlar, telefonla konuşarak yavaşça ilerleyen insanlar...

Cebimde çalan telefonuma ilk önce aldırış etmedim fakat ısrarla çalmaya devam edince montumun cebinden çıkarıp gözlerimi dala konmuş mavi kelebekten ayırmadan kim arıyorsa cevap verdim.

"Efendim?" Dedim soğuktan titreyen sesimle. 

"Bartu seni soruyor, çıldırmak üzere Elis neredesin?" Diye soran arkadaşım Ceyda'ya soluk verdim. "Dur ben tahmin edeyim, kelebek izliyorsun değil mi?"

"Geliyorum Ceyda uzatmasanız?" Dedim sıkıntıyla. Darılacak olması açıkcası beni fazla ilgilendirmedi çünkü benim onlara olan zaafımı biliyor ve küçümsüyordu.

"Pekâlâ." Sesinden belliydi alındığı ama tek yaptığım telefonu kapatmak olmuştu.
Son bir kez daha kelebeğe baktım ve yüreğim ağzımda veda ettim.

Arkamı dönüp okul yolunda devam ettim. Kıpkırmızı olan elime sıcak hava üfleyip birbirine sürttüm. Eylül ayında olduğumuz halde hava baya soğuktu.

Soğuğu da fazla aldırış etmeden salına salına yürüyordum aklımdaki bazı düşünceler ve bazı olaylarla birlikte.

Çevresi geniş olup da mutlu olamayan bir ben varımdır belki. İnsanlar beni ben olduğum için değilde; bekaretimin, paramın, beni kullanma isteği üzerine yanıma geliyorlar. Ama gerçek şu ki hepsinden nefret ediyorum. Öyle tiksiniyorum ki yapmacık olanlardan, yüzlerine tüküresim geliyor.

Karşıma çıkan kocaman  'Çağıran Koleji' tabelasıyla olduğum yerde durdum. Bu okul bana aslında fazla bişey kazandırmamıştı. İki merhabalaştığım birkaç kişi hariç başka kimseyle konuşmuşluğum yoktu. Omuz silktim zaten hep yanlız biriyim, onların  yokluğu bana koymazdı.

Derin bir nefes alarak bahçeye adım attım. Hava soğuktu fakat yağmur yağmıyordu. Yinede bu soğukta neredeyse herkes bahçedeydi. Göz devirdim. Meraklı olmak sağlığından önemsiz onlar için. Dedikodu yapmak çok önemli.

Okula yürürken bir sürü gözleri üstüme topladım. Fısıldayanlar arasınds ismimi işittim. Birkaç kişinin adımı seslenip merhaba dediğini de.

Size okulu anlatayım. Her zamanki gibi bu okulda da kast sistemi gibi bişey var. Popülerler ve burslular.

Bu iki grup bile kendi içinde ayrılıyor fakat şöyle bir durum var ki kendi içinde ayrılan gruplar birbirlerinden fazla haz etmezler. Yani şöyle;

Popülerler: Sanat bölümü, beden eğitimi bölümü ve cilt bakımı bölümü.

Eğer bu grubun her hangi bir bölümün içindeyseniz diğer bölümlere giremezsiniz. İstemezler sizi. Kıskanırlar çünkü.

Bursalular da öyle bişey yoktu ama okulumuz bile kast sistemini o kadar benimsemiş ki bazı şeylerde popülerlere tanınan ayrıcalık burslularda yoktu. Ama bunu onlardan dert edinen de yoktu.

Burslular: Müzik bölümü, beden eğitimi bölümü ve grafiti bölümü.

Grafitiyi resim bölümü olarak fazla görmediğimiz için ayrıldı müzik bölümünden. Şöyle diyebilirim adamlar çıkıyor ve hiç görmediğiniz, aklınıza bile gelmeyen yerlere karmakarışık çizgiler, desenler falan yapıp gtafiti diyorlar. Bazen eğlenceli oluyor tabi...

En üst katta ki sınıfıma çıkıp Bartu (eski sevgilim ama arkadaş kaldığımız kişi) ve Ceyda (Bartu'ya aşık olan ve bana arkadaşmışız gibi davranan insan) 'nın yanına gittim. Kapının kulbunu tuttum fakat içeriden sesler gelince durdum. Kapı dinlemek kötü huydur ama bazen işe yarıyor hani.

"Takma kafana onu Bartu. O kelebekleriyle mutlu sende artık mutlu olacağın birini bulsan. Zor değil ki bunu yapman. Etrafına iyi bakman yeterli." Diye şeytanlığa çalışan sesi duydum.

"Bazen sadece kelebek olmak istiyorum Ceyda. Neden biliyor musun? Sırf onun dikkatini çekebilmek için. Anlıyor musun? O farklı. O çok farklı." Bartu canı acırmış gibi konuşunca soğuk kalbimde fazla bişey olmadı. Ben onu sevmedim ama ısrarıyla sevgili olup bir saate ayrıldım. Arkadaş kalmayı seçtim. Yapamadım, ona bakınca sevgili değil arkadaş gördüm. Ama şunu atlamamak  gerek Bartu yakışıklı biri. O yüzden  okulda ki kızlar onun peşinde. 

"Kelebek bile olsan sana bakacağını mı sanıyorsun? Onun gözleri sana kapalı Bartu sende bunu anla." Ceyda belli ki beni fazla sevmiyor ama umurumda mı? Cevap sizde sevgili okurlarım.

Kapıyı hızla açtım ve onları benim sıramda diz dize el ele oturmuş buldum. Benim ani gelişimle sıçrayan Ceyda ve Bartu bana bakıp hızla ayaklandılar.

Bartu bir çırpıda yanıma gelip "Açıklayabilirim." Dedi.

Anlamayan gözlerle bakıp, "Neyi?" Dedim. Arkadan ufflayan Ceyda, Bartu'nun yanına gelip cık cık yaptı ve sinirle bana bakarak sınıfı terk etti.

"Biliyor musun Bartu? Nasıl oturmuşsunuz, ne yapmışsınız, ne konuşmuşsunuz beni bir gram ilgilendirmiyor. Ve evet Ceyda haklıydı gözlerini açıp etrafına bir bakar mısın, canın için canını verecek kızlar var." Gözleri gözlerimi araştırıp durdu. Ciddi olduğumu anlayınca hafifçe omuzlarını düşürdü, nefesini verdi. 

Yanından geçip sırama oturdum. Çantamdan cüzdanımı alıp kafeteryaya gitmek için sınıftan çıktım. Koridorda yürürken beni izleyen Bartu'nun farkındaydım. Kafamı hafifçe sağa sola sallayıp tam köşeyi dönmüştüm ki birine çarpmamla otomatikman durdum.

Ellerimi kendimi korumak adına siper etmiştim fakat fazla yakınlığımızdan dolayı karşımdaki her kimde göğsüne dokunmuş olabilirim. 

İşte o sırada bir koku duyumsadım. Hayatımda belkide hiç almadığım bir kokuydu bu. Ne zaman kapandığını bilmediğim gözlerimi aralayıp şahısa baktım.

Kestane rengi saçları ve kahverengi gözleriyle boyu benden baya uzun birine çarpmıştım.

Geri çekildim, "Kusura bakma." Dedim sadece. Tamam bende hata olabilir ama onda da vardı. O sıra da beni izleyen  çocuk elleri pantalonun ceplerinde kaşlarını kaldırıp "Bir daha olmasın." Dedi ve yanımdan geçip gidene dek dik dik baktı.

Küçük dilim tutuldu açıkcası.  Bunu söylemesini de beklemezdim. Belli ki yeniydi.

Neyse diyip yoluma devam ettim.  Kafeteryaya inip sıcak çikolata istedim ve okulumuzun verdiği yemek kartından ödeyip geri tekrar  yukarı  çıktım. Bu sırada herkes okula giriyordu çünkü ders 5 dakikaya başlayacaktı.

Çikolatamı üfleyerek bir yudum aldım. Sınıfımın katına çıkınca insanların açtığı yolla ilerledim. Selam verenlere küçük bir gülücük attım ve sınıfımdan içeriye girdim. Kızların hepsi oturmuş ve kafa kafaya vermiş konuşuyorlar. Acaba yine kimi buldular bu kadar konuşacak.

En arkadaki sırama oturup sıcak çikolatamın tadını çıkardım. Önümde oturan Bartu ile Ceyda beni izliyordu. Telefonumu çıkarıp mesajlara baktım ve kimisine cevap verdim kimisine vermeden kapı açılıp hoca içeriye girdi. Kimse ayaklanmadı ama ben kalkıp selam verdim ve oturdum. 

Gülümseyen hoca "Sana da günaydın Elis. " dedi gülerek. Hocalarımla aram çok iyidir. Aslında size bu okulun bana kazandıramadıklarından bahsederken ufak bir ayrıntıyı kaçırdım.

Hocalarım... Onlar benim okulda ki en iyi arkadaşlarımdı. Çıkarları için değilde öğretmek için, öğrenmemiz için varlar.

Kafamı salladım ve gülümsedim.

"Aa hocam bize günaydın yok mu?" Diyen Ceyda'ya şöyle bir bakış atıp önüme döndüm.

Hoca "Ne zaman saygılı davranmayı öğrenirseniz günaydınım o zaman olacak hepinize." Dediğinde Berk hoca Ceyda sustu ve yüzündeki o aptal gülücüğü sildi.

Kıkırdayan kişiler belli ki Ceyda'nın takımındandı. Yani üstlerine bile alınmayanlar...

"Hepiniz biliyorsunuz ki okullar açılalı 2 hafta oldu. Bölümlerinizi seçmediniz hâlâ. Artık seçim yapmalısınız ki düzene otursun her şey." Diyen rehberlik hocamız Berk elinde ki bir takım kağıtları dağıtmaya başladı.

Yanıma gelince "Müzikten devam et Elis bu sene yarışmalara katılacağız. Sen, kaybetmek istemediğimiz bir solistsin." Dedi. Kafamı sallayıp verdiği kağıda istediğim bölüme sanat yazmıştım ki kapı aniden açılıp içeri yakışıklı ama 30 yaşında olan müdürümüz girdi. Tekrar  kafamı eğip bilgilerimi doldurmaya devam ederken "Rahatsız ettim Berk bey bu yeni öğrencilerimiz bu sene burda eğitim ve öğretim görecekler." Dedi. Aldırış etmeden formumu doldurmaya devam ettim.

"Tamamdır Müdür Bey boş olan bir yere oturabilirler." Dedi. Bir hareketlenme olan sınıf, hafif fısıltılar başlattı. 

Yanıma gelen biri çantamı işaret ederek "Oturabilir miyim?" Dedi. Çantamı sol elimle kaldırıp kucağıma koydum ve yazmaya devam ettim sağ elimle.

Biraz daha başımda dikilince yanıma çöken kıza baktım sonunda. Gülümseyerek beni izliyordu. "Merhaba?" Dedi.

Bende hafifçe gülümseyerek "Merhaba." Dedim.

Sınıfdan çıkan Müdür hocaya birşeyler söyledi ve gitti. Ellerini çırparak "Evet, yeni arkadaşlarımız kendini tanıtabilir mi acaba?" Dedi ve yanımda ki kızı işaret ederek "Sen başla mesela." Dedi.

Kız neşeli bir şekilde "İsmim Mira ve umarım bu sene hepinizle iyi anlaşırız arkadaşlar." Dedi ve sustu.

Sınıfın öbür ucundan biri "Sen hep böyle güzel ol neden olmasın." Dedi ve göz kırptı kıza. 

O an gür bir ses "Çenende yumruğumla iyi anlaşır. Neden olmasın değil mi?" Dedi. Suspus olmuş sınıf, koca koca gözleriyle konuşana bakıyordu.

Yan tarafımda ki boş sıraya oturmuş yeni gelenlerden bugün çarpıştığımız çocuktu bu. "Adım Pars ve Mira benim kardeşim." Dedi tehditkâr bir sesle.

Göz göze geldik "Umarım bu sene hepimiz için iyi biter." Dedi Pars.

Continue Reading

You'll Also Like

1.3M 52.9K 26
(18+ cinsellik ve şiddet içerir.) Başımızın üstünde ki elçilik binasının içinde bir ses yankılandı. "Şuandan itibaren; Onun tek bir saç teline zarar...
93.3K 2.7K 32
Trabzonda geçen bir mahalle kurgusu Sevgi Aktepe ve Asaf Kanıt 28.04.2024 #gençkızedebiyatı 🥇 "Dertlerim çok benim." Dedi kaçamak bakışlarıyla. "Bi...
1.6M 86.7K 47
En yakın arkadaşının hattını değiştirmesi sonucu, ona yeni numarasından mesaj atmaya çalışan Ada, aslında mesajı attığı kişinin bir yıldır hoşlandığı...
549K 24.4K 16
Son yirmi yedi saniye. Zaman gelmişti, kulaklıktaki ses son kez konuşacaktı. "Sonuna geldik, küçük hanım," Alacağı canları düşündükce duyduğu memnuni...