HIRÇIN GÜVERCİN

By sibelgns

2.3M 103K 13.5K

Geçmişin karanlığından kurtulmak isteyen küçük bir kız çocuğuydum sadece. Aynaya her baktığımda gördüğüm kesi... More

TANITIM
1.Bölüm "Bana Aitsin"
2. Bölüm "Ne iz ne de hatıralar..."
3. Bölüm "Ben yaptım, hepsi benim suçum"
4. Bölüm "Bana Güvercin Demeyi Kes!"
5. Bölüm "Birbirinizden Hiç Farkınız Yok!"
6. Bölüm "Güvendesin Güvercin"
7. Bölüm "Buradayım, Yanındayım..."
8.Bölüm "Avare Bir Serçe"
9.Bölüm "Öğreneceğimi Öğrendim"
10. Bölüm "Ufaklık"
11.Bölüm "Pamuk Prenses"
12. Bölüm "Senin Aklını Alacağım Eymen BOZOKLU"
13. Bölüm "Eros ve Ok'u"
14. Bölüm "Demek Seni Delirtmeyi Başardım Ufaklık"
15. Bölüm "Hadi Güzelim Nefes Al!"
16. Bölüm "Sen Öyle San Güvercin!"
17. Bölüm "Sadece Bir Öpücük mü?"
18. Bölüm "Sen Onun İlkisin!"
19. Bölüm "Sen Benim En Zorlu Sınavımsın."
20. Bölüm "Güvercin Sana Emanet"
21. Bölüm "Ben Senin Neyin Oluyorum Güvercin?"
22. Bölüm "Sakın Beni Bir Daha Öpmeye Kalkma!"
23. Bölüm "Eymen Bozoklu'nun Sadizm Tutkusu"
24. Bölüm "Eymen Yağız Buluşması 1"
25. Bölüm "Eymen-Yağız Buluşması,Sürpriz Ziyaretçiler"
26. Bölüm "Fırtına Öncesi Sessizlik." Alıntı
26. Bölüm "Fırtına Öncesi sessizlik"
27. Bölüm "Sorgu Odası"
28. Bölüm "Sakın Yakalanma Güvercin!"
29. Bölüm. "Bazen aşk ilk görüşte insanın yüreğine düşer"
30. Bölüm "Ben de seni seviyorum Güvercin."
31.Bölüm "Sen Ömrümde Gördüğüm En Güzel Kadınsın Güvercin."
32. Bölüm "Sebebi Aşk Yağız, Sebebi Deli Sevda."
33. Bölüm "Ey Aşk Sen Nelere Kadirsin!"
"34. Bölüm "Korkuyorum Yağız, Çok Korkuyorum Sevgilim."
35. Bölüm "Mutfakta Aşk Başkadır."
36. Bölüm. "Lütfen Yağız, Gitme!"
37. Bölüm "Ne olur Aç Gözlerini Beni Böyle Ağlatma Sevgilim."
38. Bölüm "Sen Ağlamamı Hiç İstemezdin..."
Kısa Bir Ara
Alıntı 1
Alıntı 2
39. Bölüm "DESTUR!"
40. Bölüm "Bunu sana ödeteceğim Fahişe!"
41. Bölüm "Seni Hiç Bir Yere Bırakmam Güvercin."
42. Bölüm "Öpüşmemizi Ateşli Buldun Yani!"
DUYURU
ALINTI 1
ALINTI 2
43. Bölüm "Benden Uzak Durmanı Yasakliyorum!"
44. Bölüm "Bırak Bedenim Bulansın Tenine"
45. Bölüm. "Senin Bir Suçun Yok Güvercin!"
46. Bölüm. "Nefesimi Sevdiğim Adamın Dudaklarına Emanet Ettim"
47. Bölüm "Sen Onu Bile Hak etmiyorsun!"
48. Bölüm "İstediğin Yere Gitmekte Özgürsün!"
49. Bölüm "Bana O Evde Dokundu! Defalarca..."
50. Bölüm "Ne Demek Gitti Lan?"
51. Bölüm (1. Kısım) "Kıskançlık Damarı"
51. Bölüm (2. Kısım) "Vücudun Aklımın Karışmasına Sebep Oluyor."
52. Bölüm " Ağlamandan Nefret Ediyorum!"
53. Bölüm "Seni Deliler Gibi İstiyorum Güvercin! (+18)
Alıntı
54. Bölüm "Ukala Dümbeleği"
55. Bölüm "Kokusuna Bulandım..."
Lütfen okuyun!
56. Bölüm 1. kısım"Orospuluğun Lüzumu Yok!"
56. Bölüm 2. Kısım "Söz Vermişti, Gitmeyecekti!"
57.Bölüm "Durmak İstemiyorum"
58. Bölüm "Benimsin (+18)
60. Bölüm "Sen Beni Öldüreceksin Kadın!"
Adsız Bölüm
61. Bölüm "Geçmişin izleri..."
62. Bölüm "Davet"
63. Bölüm "Eskiden De Olduğu Gibi Benimsin!"
64. Bölüm "Nehir Yok Demir! Eymen Onu Kaçırmış!
65. Bölüm "Tadın Güzelmiş. Daha Fazlasını Tatmak İçin Sabırsızlanıyorum"
66. Bölüm "Ruhum Dayanmaz..."
Duyuru
Ön Okuma
67. Bölüm: "Yüreği Yangın Yeri..."
68. Bölüm "Dünyalar Güzelim."
69. Bölüm "En Kıymetlim"
70. Bölüm "Ruhum Zangır Zangır Titriyor." Part 1
Ufak bir not!
71. bölüm
Açıklama

59. Bölüm "Herşeyim..."

27.7K 873 99
By sibelgns

Arkadaşlar sizi bekletmemek için bölümü kontrol etmeden atmak durumunda kaldım. Hatalarım varsa affola. Sizden bol yorum bekliyorum ve beğenmeyi de unutmayın tabi. Okunma oranlarına nazaran beğeni oranımız biraz düşük.Bu da ister istemez beni üzüyor. Okuyan arkadaşlarım eğer beğeniyorsanız lütfen yıldıza basmayı unutmayın. Hepinize keyifli okumalar :))


Sabah bacaklarımı ve gövdemi sahiplenmiş bir adamın sıcaklığı ile gözlerimi açtım.Bu adam; benliğimin diğer yarısı, uğruna canımı bile seve seve vereceğim Yağız'dan başkası değildi. Sanki yanından kaçacakmışım gibi beni sarıp sarmalamış, resmen beni bedenine hapsetmişti. Başını göğsümün üzerine dayamış öyle huzurlu uyuyordu ki onu sonsuza dek bu şekilde izlemenin ne kadar eşsiz bir duydu olacağını düşünmeden edemedim.

Bedeninin altında sıkışan kolumu hafifçe doğrulttuğumda huzursuzca kımıldayıp bana daha sıkı sarıldı. Hatta bir an kokumu içine çektiğini ve dudaklarının kenarının mutlulukla kıvrıldığına bile şahit oldum. Elimi saçlarının üzerine getirip sevgiyle okşadım. Dün gece yaşadıklarımız aklıma geldiğinde birden yüzümü ateş bastı. Herşey o kadar güzel ve kusursuzdu ki. Sadece bedenlerimizin birleşmesi değildi bu kadar özel hissettiren, bedenimizle birlikte ruhumuz da tutkunun ateşinden nasibini almış cayır cayır yanmıştı.

Aklım, geçmişin karanlik sayfalarına gittiğinde, bir an gerilsem de göğsümün üzerinde mışıl mışıl uyuyan Yağız'ın nefesi, kulağıma adeta sakinliğimi korumamı fısıldıyor gerilen kaslarımı gevşetiyordu. Eymen; yıllarca bedenime zarar vermiş, ruhumda da derin hasarlar bırakmış psikopatın tekiydi. Defalarca beni taciz etmiş, bana tecavüze yeltenmişti. Genç kızlığım; bir erkeğin dokunuşlarını hatıralarından ve bedeninden söküp atmaya çalışmakla geçtikten sonra başka bir erkeğin dokunuşları yüreğimi resmen yangın yerine çevirmişti. Yağız tabularımı, korkularımı ve en önemlisi de geçmişimi yakıp yıkan tek adamdı. Bana, sadece elleri ve dudaklarıyla dokunmamıştı, bana yüreğiyle, ruhuyla, tüm benliğiyle dokunmuştu ve ben bu adamla bugün evlenecektim.

Bugün evleniyordum ve nikâhta giyecek bir elbisem dahi yoktu. Aklıma birden gelen bu ayrıntı gerilmeme sebep oldu. Dün o kadar koşuşturmacanın içinde tam istediğim gibi bir kıyafet bulmuşken Zeynep cadısının yüzünden hepsini ulu orta bırakıp gitmek zorunda kalmıştım. İçimdeki mutluluk, yerini garip bir hüzne bıraktığında nikâhında kot, gömlek giyen tek kızın kendim olacağını düşünmeden edemedim. Yerimden kalkmaya çalıştığımda Yağız, birşeyler söyleyerek belime daha sıkı sarıldı. Gözüm saate kaydığında saatin 13.15'i gösteren ibresi daha da paniklememe sebep oldu. Yağız'ı nazikçe üzerimden çekip yana yatırmaya çalıştıysam da beceremedim. Boğuk boğuk bir şeyler söylüyor ve beni kendine daha çok bastırıyordu.

Onu korkutmak istemediğim için kulağına doğru fısıldayarak ismini seslendim. "Yağız, sevgilim..." Cevabı; zaten bacaklarımın arasında olan bacağını iki bacağımı da saracak şekilde üzerime atarak beni kendine adeta yapıştırmak olmuştu. "Sevgilim kalkmam gerek." Diyerek bedenimi ondan kurtarmaya çalıştıysam da başaramadım.

"Uslu dur Güvercin." Diyerek bana tekrardan sarıldı.

"Saat neredeyse bir buçuk olmuş ve biz hala yataktayız." Söylenirken bir yandan da kollarından kurtulmaya çalışıyordum.

"Biraz daha altımda debelenmeye devam edersen sana çok kötü şeyler yapmak zorunda kalacağım bebeğim."

"Allah aşkına Yağız 16.30'da nikâhımız var ve sen hala bana yapacağın şeyleri düşünüyorsun. Kalk üstümden." Diyerek onu itmeye çalıştığımda biraz olsun kollarından çekilebilmiştim.

"Güzelim, dün gece o eşsiz tadını alıp, muhteşem vücuduna dokunduktan sonra nasıl olur da sana yapacağım şeyleri düşüme dersin? Hele de beni bu hale getirmişken." Dediğinde üzerimde biraz yükselerek sertleşmiş erkekliğini bacaklarımın arasına bastırdı. Dudaklarımdan kaçan inlemeyi bastıramamış olmak beni utandırdıysa da onu çok eğlendirmişti. "Bu inlemeni evet olarak mı algılamalıyım acaba Güvercin?" diye sordu gülümseyerek. Sertliğini yavaş yavaş bana sürtmeyi de ihmal etmiyordu. İkimizin de çıplak olması her dokunuşu fazlasıyla hissetmeme sebep oluyordu.

"Bence sen herşeyi anlamak istediğin gibi anlıyorsun." Dedim ellerimi göğsüne yerleştirerek. "Ayrıca şunu yapmayı keser misin Allah aşkına."

"Neyi yapmayı keser miyim Güvercin?"

"Beni baştan çıkarmayı tabi ki de."

Kendini bir kez daha bacak arama sürttüğünde "O halde neden hala direniyorsun güzelim? Kendini bana bırak ve tadını çıkart." Deyip dudaklarıma ateşli bir öpücük bıraktı. Ellerim omuzlarından saçlarının arasına çıktığında aklım başımdan uçmak üzereydi.

"Sevgilim..." diye arzuyla seslendigimde çoktan boynumu kaldırarak Yağız'ın dudaklarına yer açmıştım.

"Islaklığın aklımı başımdan alıyor güzelim. Seni deliler gibi istememe sebep oluyor."

"Bende seni istiyorum Yağız ama çok az zamanımız var." Diyerek göğüslerime doğru hareket eden dudaklarını durdurdum. "Banyo yapıp hemen hazırlanmamız gerek. Hem nikâhta giyecek bir şeyler de ayarlamam lazım."

"O halde bu işi banyoda devam ettirmeye ne dersin yavrum? Bir taşla iki kuş vurmuş oluruz." Üzerimde doğrulup beni kucağına çekerek sırtını yatağın başlığına dayadı. Burnunu burnuma tatlı tatlı sürterken gerçekten çok şirin görünüyordu. "Böylelikle ikimiz de istediğimizi almış oluruz." Dediğinde daha fazla ona dayanabileceğimi düşünmüyordum. Tam onu kaldırarak banyoya doğru götürecektim ki bana söylediği şeyle vazgeçtim. "Hem kıyafet işini düşünmene gerek yok. Dün aldığınız herşey eksiksiz bir şekilde içeride duruyor."

"Ne?" diye çığlık atarak Yağız'ın kucağında doğruldum. Tabi bu hareketim ona çıplak bir göğüs manzarası sunmaktan başka bir işe yaramamıştı. Hemen yataktaki çarşafa uzanıp gelişi güzel üzerime sardım.

"Ne oldu? Neden bu kadar panikledin güzelim?" diye sorduğunda hala ona inanmaz gözlerle bakmaya devam ediyordum.

"Dün geceden beri nikâhta ne giyeceğim diye mızmızlanıp duruyorum ve sen bana bu konuyla ilgili hiçbir şey söylemiyorsum. Aşk olsun Yağız." Diye sitem ettim.

"Olsun güzelim; aşk olsun, aşkın yanında meşk de olsun mu?"

"Ben ne diyorum, sen ne diyorsun Yağız ya."

"Seni arzulamam suç mu oldu şimdi?"

"Kıyafetlerimi bulduğunu, bana dün söylemiş olsaydın şu anda tartışmak yerine banyoda neler yapıyor olurduk neler." Dedim onu sinirlendirmek için.

"Unutmuşum işte Güvercin. Hem suç biraz da sende; aklımı başımdan almasaydın, beni bu kadar büyülemeseydin sana söylemeyi de unutmazdım."

"Ha bunun da suçlusu benim öyle mi? Peki hırsızın hiç mi suçu yok Yağız Efendi? Kıvranıp duruyorum burada sabahtan beri ve sen anca şimdi söylüyorsun."

"Özür dilerim yavrum." Diyerek beni kucağına çekmesi bir oldu. Elleriyle saçlarımı okşayıp parmaklarını yanağımın üzerinde gezdirdi. "Herşeyi unutup banyo faslına geçemez miyiz?" dedi çocuk gibi mırıldanarak.

"Haklısın bebeğim." Dediğimde resmen gözleri parlamıştı. "Bir an evvel banyo yapmamız lazım." Ellerimi göğsüne koyup güç alarak üzerime sardığım çarşafla birlikte üzerinden indim. "Ama teker teker."

"Ne demek teker teker?" diye sordu. Gözlerindeki hayal kırıklığı bir an beni yumuşatsa da karalıydım.

"Sen cezalısın demek Yağız ve banyoda yalnız olacağım demek." Dediğimde sırtımı dönüp yavaş adımlarla yürümeye başladım.

"Beni bu halde bırakıp gidemezsin Güvercin." Kafamı arkama çevirip mutsuzca bakan gözlerine baktım. Yağız elinden oyuncağı alınmış bir çocuk gibi somurtuyordu resmen. Gözlerim bir anda aşağıya kaydığında patlayacak kıvama gelmiş olan erkekliğini gördüm. Bacaklarımın arası ihtiyaçla sızlasa da dediğimden dönmeyecektim.

"Çok dayanılmaz ve baştan çıkarıcı duruyorsun sevgilim." Dediğimde Yağız'ın yüzündeki umut ķırıntılarını gördüm. "Ama yine de seni bu halde bırakıp banyoya gideceğim."

"Bunu sana çok fena ödeteceğim Güvercin."

"Elinden geleni ardına koyma bebeğim." Ellerimle sımsıkı tuttuğum çarşafı bırakıp yürümeye başladığımda Yağız'ın sesli bir şekilde yutkunması vebihtiyaçla inlemesi kahkaha atmama sebep oldu.

"O güzel kıçına, akşam neler yapacağımı bilseydin bu kadar gülmezdin bence." Dediği şeyle kahkaham anında kesildi. Gözümün ucuyla arkaya baktığımda karşımda, fazlasıyla baştan çıkmış ve üzerime atlayacak gibi bakan bir Yağız vardı. "Ya da boşver akşamı unut. Sana şimdi sahip olacağım Güvercin." Diyerek peşime düştüğünde çığlık atarak banyoya koştum.

"Ay! Olamaz! Uzak dur benden Yağız!"

"Sen o hakkını çarşafı üzerinden atıp, bana göz banyosu yaptırdığında kaybettin güzelim." Dediğinde belimden yakaladı. "Ay! Vallaha olmaz, geç kalacağız be adam." Diye isyan etsem de Yağız'ın elleri çoktan belimden kalçalarıma inmiş beni kendine doğru çevirmişti bile. "O seksi kıçının elimden çekeceği var." Kalçalarımı öyle bir avuçladı ki bütün vücudum bir anda arzunun ateşiyle alevlendi. Beni kucağına alıp banyoya doğru yürümeye devam etti. "Banyoda seni çok fena seveceğim güzelim. Özellikle popona özel bir ihtimam göstereceğim." Dediğinde artık ona itiraz edecek gücüm de isteğim de kalmamıştı. Bu kadar çabuk teslim olmak kanıma dokunsa da ben de en az onun kadar birlikte olmayı istiyordum.

"Beni bu kadar çabuk ikna etmen haksızlık ama." Dedim dudağımı bükerek.

"O halde önce o büktüğün dudaklarından işe başlayalım çünkü bu şekilde fazlasıyla kışkırtıcı görünüyorlar." Dediğinde öpüşmeye başladık. Bana her dokunuşunda büyük bir heyecan dalgası vücudumu sarıyordu. Fitilini ateşlediğimiz bu tutku, bedenlerimizin birleşmesiyle biraz olsun ihya olacak, yerini güzel bir dinginliğe bırakacaktı. Yağız'a ceza falan veremeyeceğimi de anlamıştım böylelikle. Benim vereceğim cezanın sonu; vaziyetimizden de anlaşılacağı üzere ya yatakta ya da banyoda son bulacaktı...

"Rahat dur Güvercin."

"Huylanıyorum ne yapayım?"

"Daha huylanacağın şeyleri yapmaya başlamadım bile güzelim."

"Popomu rahat bıraksan diyorum artık."

"Rahat bırakmak mı? Bu filmin başrol oyuncusu, senin seksi poponken onu nasıl rahat bırakabilirim Allah aşkına?"

"Ay ısırma! Ay! Ço... Çok ayıp ama Yağız... Am... Aman Allah'ım bana neler yapıyorsun öyle? Bu, bu..."

"Bu ne Güvercin?"

"Bu, bu muhteşem...Ah..."

"Tadın bir harika bebeğim ve ben sana öyle bir açım ki..."

************

"Şunu sıkı tut yoksa olacaklara karışmam Güvercin." Diyerek üzerimdeki havlunun ucunu iyice ellerimin içine sıkıştırdı.

"Beni utandırmaya bayılıyorsun gerçekten." Dedim havluyu sıkı sıkı tutarken.

"Yanakların kızardığında çok tatlı oluyorsun sen de güzelim." Parmağıyla burnumun ucuna vurup dudaklarıma küçük bir öpücük kondurdu.

Abartılı bir öksürük birlikte boğaz temizleme sesi odada duyulduğunda Yağız anında beni arkasına sakladı. Odayı hızla taradığımızda kimsenin olmadığını gördük. Bir kez daha abartılı bir öksürük sesi geldiğinde sanırım ikimiz de sesin nereden geldiğini anlamıştık; salondan.

"Bakıyorum da yokluğumdan istifade edip fındığı kırmışsın kardeşim." Demir'in görüntüsü olmasa da keyifli çıkan sesi bütün odada yankılanıyordu.

"Hele bir bakmaya yelten de fındık nasıl kırılıyormuş sana göstereyim. Ne işin var lan yine senin burada? Sende alışkanlık haline geldi bu iş." Yağız salona doğru ilerlerken içeriden kıyafetlerimi getirmesi için kaş göz işareti yaptım. Demir'e yeterince rezil olmuştuk zaten.

Yağız'ın salona girmesiyle bir kadın çığlığı duyuldu. "Sen de nereden çıktın?" Yağız'ın şaşırmış ve sert çıkan sesi beni daha da meraklandırdı.

"Kardeşim bence kızın karşısında bu şekilde dikilmesen iyi edersin." Demir'in sesi daha da meraklanmama sebep olmuştu içeriden gelen yabancı sesi tekrar duymamla bu merakım yerini heyecan ve özleme bıraktı.

"Arkadaşımın nikâhına katılmamı engelleyecek değilsin herhalde?" Derya'yı o kadar çok özlemiştim ki. Salon kapısının yanına gidip vücudumu göstermeden kafamı çıkarttım.

"Derya?"

"Nehir?"

"Aman Allah'ım inanmıyorum. Geleceğinden haberim yoktu." Dedim heyecanla fakat üzerimdeki havlu o kadar kısaydı ki utandığımdan salona girecek cesaretim yoktu. Derya ellerini gözüne kapatmış parmaklarının arasından bana bakıyordu. Bu şekilde cidden komik görünüyordu ki birden gözüm Yağız'ın belinde duran küçücük havluya takıldı. Derya'nın bu vaziyetinin sebebi de belli olmuştu. "Yağız! Bu şekilde kızın önünde dikilmesene Allah aşkına." Diyerek Yağız'a çıkıştım.

"Benim ne suçum var Güvercin? Bu davetsiz misafirler odamızı işgal etmiş baksana."

"Nikah şahitleriniz ile ilgili ne biçim konuşuyorsun dostum?" dedi Demir böbürlenerek.

"Nikah şahidiymiş, senden olsa olsa fındık işlerinden sorumlu güvenlik mdurü olur ya hadi neyse." Yağız odaya gelirken hala Demir ile atışmaya devam ediyordu.

"Biz aşağıda bekleyelim siz de hazırlanıp gelin. Bu gidişle geç kalacağız." Demir Derya'ya gelmesi için işaret yaptığında ikisi de ayaklandı.

"Derya'cığım ben Yağız'ı hazırlayıp aşağı göndereceğim. Sen de yanıma gelir hazırlanmama yardım edersin canım olur mu?" dedim ikisi de kapıdan çıkmak üzereyken.

"Olur canım gelirim." Derya'nın sesinde bir mahcubiyet sezmiştim. Sanırım Yağız ile aralarında bir sıkıntı vardı.

Derya ve Demir odadan çıktıklarında Yağız ile göz göze geldik. Yüzündeki gergin ifade merakımı daha da körüklüyordu. "Derya ile aranızda ne geçti?" diye sordum ona doğru yürüyerek. Karşısına geldiğimde gözlerindeki gerginlik yerini huzura bırakmış gibiydi. Bakışlarındaki şefkat içimi titretiyor, içimde ılık bir şeylerin kalbime doğru akmasına sebep oluyordu.

Ellerini belime koyup beni bedenine yapıştırdı. Bir eli, yüzüme doğru çıktı ve parmakları yanağımın üzerinde nazikçe gezinmeye başladı. "Aramızda bir şey geçtiğini sana düşündüren ne güzelim?" diye sordu yumuşak bir ses tonuyla.

"Yapma Yağız." Dedim bir elimi belimin üzerindeki eline koyduğumda. Gözlerindeki soğukluğu görmemek için kör olmak gerekir. Daha önce Derya'ya öyle baktığını görmemiştim. Çok fazla muhabbetiniz olmasa da aranızda böyle bir gerginlik yoktu."

Bu konu hakkında konuşmak istemediğini belirtircesine nefesini dışarı verdi. "Hadi hazırlanalım Güvercin, yoksa nikahımıza geç kalacağız." Diyerek konuyu değiştirdi.

"Derya benim en iyi arkadaşım." Dedim ondan bir adım geri gittiğimde aramızdaki temas kesilmişti. "Biliyorsun çok zor zamanlar geçirdim." Diyerek duraksadığımda anında beni kendine tekrar çekerek kollarını bedenime sardı ve başımın üzerine bir öpücük bıraktı.

"Biliyorum güzelim ve bu konu hakkında konuşmanın seni ne kadar yaraladığını da biliyorum. O yüzden şimdi bunu konuşmayalım."

Alnımı göğsüne yaslayarak huzur dolu kokusunu içime çektim. Kalp atışlarının sesini duyuyordum. "O zamanları atlatmamda Derya'nın büyük bir etkisi oldu. Hayatımda çok insan yok ama olanlar arasında da Derya en değerlilerindendir." Dedim başımı göğsüne sürterek.

"Senin benden gitmene yardım ve yataklık ettiği için ona çok kızgınım Güvercin." Dedi kollarını bedenimden ayırmadan. Beni göğsünden uzaklaştırıp gözlerime baktı. "Ve senin için ne kadar değerli olduğunu da görebiliyorum. Senin düşmanın olandan ne kadar nefret ediyorsam dostunu da o kadar el üstünde tutacağımı bil. Senin değerlin benim de değerlimdir. Sadece biraz zaman gerekiyor." Diyerek dudaklarıma bir öpücük kondurdu.

"Sen; yüreği kocaman bir adamsın ve ben bu adamı deliler gibi seviyorum."

Dudaklarımız bir kez daha ihtiyaçla buluştuğunda ikimizin de ayaklarının yere basmadığına emindim. Birbirimizin dudaklarından kana kana içtiğimiz can suyu, damarlarımızda büyük bir aşkla dolaşıyor bizi birbirimize bağımlı kılıyordu. Bu saatten sonra o varsa ben vardım ve ben varsam o da vardı. Onun aldığı her nefes, benim ciğerlerimde dolaşıyor kalbimin atmasına sebep oluyordu. Yağız; candı, yaşamdı, hayattı... Kısacası yeşil gözleriyle içime işleyen bu adam herşeydi...

********

"Çok güzel oldun Nehir. Yağız seni görünce çıldıracak." Dedi Derya, saçlarımın üzerinde sabitlemeye çalıştığı tacı düzelterek. Yağız eşyalarını alıp başka bir odada hazırlanmaya gittiğinde Deya yanıma gelmiş ve benim de hazırlanmama yardımcı olmuştu.

"Beğenecek mi dersin Derya? Ay çok heyecanlıyım. Kalbim sanki yerinden çıkacak." Diyerek oturduğum sandalyeden kalkıp aynada bir kez daha kendime baktım.

"Kızım deli deli konuşma. Adamın aklını başından alacaksın. Şu güzelliğe baksana." Diyerek beni etrafımda çevirdi. "Hoş sen zaten çoktan adamın aklını fikrini başından almışsın." Dedi imalı bir şekilde.

"Sen de mi Derya. Demir bir, sen iki. Utandırmaya bayılıyorsunuz beni valla."

"Eeee dün yediğin hurmalar bugün kıçını tırmalar canım." Diyerek güldü.

"Geç dalganı geç bakalım. Elinize iyi ki bir koz verdik."

"O değil de Nehir, Demir Yağız'a neler çektirdiğini anlattı da gülmekten yarıldım. Cidden sizin odada mı kaldı bu deli?"

"Sadece odada olsa iyi, bir ara aramızda bile yatacaktı." Dediğimde ikimiz da kahkahalarla gülüyorduk.

"Yağız delirmiştir."

"Delirmek mi? Kaç defa Demir'i zor aldım elinden. Sinirleri bozuldu adamın."

"Bozulur tabi." Dedi Derya bir yandan  bukle bukle omuzlarima dökülen saçlarımı düzeltirken. "Hevesini kursağında bırakmış resmen Yağız'ın."

"Öyle oldu." dedim Derya'nın burnuna işaret parmağımla vurarak.

"Evleniyorsun Nehir ve ben hala buna inanamıyorum. Seni böyle mutlu gördükçe inan ben de çok seviniyorum."

"Ben de inanamıyorum." Dedim. Yagız ile son zamanlarda yaşadıklarımız gözlerimin önünden film şeridi gibi geçiyordu resmen. "Zordu, onsuz geçirdiğim bir ay çok zordu." Dediğimde Derya'nın da gözlerinde de o acıyı gördüm.

"Yağız yıkıldı." Dedi üzgün bir sesle. "Senin gittiğini öğrendiğinde perişan oldu. Delirdi, kendini kaybetti yakıp döktü herkesi, en çok da kendini."

"Tahmin edebiliyorum. Beni bulduğunda tanıdığım Yağız değildi. Gözlerindeki soğukluk, bakışlarındaki yabancılık o kadar acı vericiydi ki gittiğim için beni bin pişman etti Derya. Kalbimi defalarca kırdı bana öyle şeyler söyledi ki bütün umutlarımı elimden aldı. Beni affedeceğine ihtimal bile vermiyordum."

"Saçmalama kızım. Seni bu kadar severken affetmemesi söz konusu bile olmazdı bence ki sonuç ortada bir kaç saat sonra evleniyorsunuz."

"Seni de affedecek." Dedim pat diye. Bu durumun onu ne kadar üzdüğünü görebiliyordum.

"Affetmese de ona kızmam, kızamam Nehir. Kendince haklı. Kim sevdiği kadının kaçmasına yardım eden birine kızmaz ki. Hele de sevdiği kadın büyük bir tehlike içindeyken."

"Zamanla herşey düzelecektir güven bana." Dediğimde biri kapıya vurdu.

"Hazır mısınız Güvercin?" Yağız'ın sesi heyecanımı kat kat arttırırken "Hazırız." Diye seslendim. Bir yandan da kapıyı açmak için yürümeye başlamıştım ama Yağız çoktan giriş kartıyla kapıyı açmıştı bile.

Birbirimizi gördüğümüzde bir kaç saniye öylece bakıştık. "Nefes kesicisin Güvercin." Derken bakışlarındaki arzu heyecanımı daha da körüklemekten başka bir işe yaramamıştı.

Siyah takımın içinde o kadar kusursuz görünüyordu ki. "Sen de çok yakışıklı olmuşsun." Yanıma gelip alnıma bir öpücük kondurdu.

Derya "Sizi aşağıda bekliyor olacağız." Diyerek bir hışımla odadan çıktı.

Yağız'ın parmakları saçlarımın arasında dolaşırken gözleri o kadar derin ve anlamlı bakıyordu ki. "Seni seviyorum Güvercin. Ömrüm yettiği kadar da sevmeye devam edeceğim." Tutuğu elimi kaldırarak avuç içimi dudaklarına bastırdı. Cebinden çıkardığı kadife kutuyu açtığında gördüğüm yüzük zaten had safhada olan duygusallığımı daha da arttırmıştı.

"Yağız." diyebildim gözümden bir yaş düştüğünde. "Bu... Bu çok güzel."

"Ağlama ama güzelim. Ağlaman için almadım." Avucunu yanağıma koyup akan gözyaşımı başparmağı ile uzaklaştırdı.

"Biliyorum." Dedim burnumu çekerek. Sesim de çocuk gibi çıkmıştı. "Ben bu ayrıntıyı tamamen unutmuştum."

"Ama ben unutmadım Güvercin." Diyerek yüzüğü parmağıma takıp tekrar avucumun içini öptü. "Her ne kadar birbirimize ait olduğumuzu bilsek de bu yüzük, birlikteliğimizin bir nişanesi olsun ve sen her bu yüzüğe baktığında bizi hatırla; seni ne kadar sevdiğimi..."

"Teşekkür ederim Yağız. Sen yanımda olduktan sonra hiçbir şeyde gözüm yok." Diyerek kollarımı boynuna sardım. Köprücük kemiğimi öptüğünde bir müddet öyle kaldık. Mutluluk artık çok uzakta değildi. Mutluluk; dudaklarını boynuma dayamış yanı başımda duruyordu.

Kapının kırılırcasına yumruklanmasıyla birbirimizden ayrıldık. Kapının ardında duyulan Demir'in gür sesi bütün duygusallığı dağıtmış bizi her zamanki gibi gülümsetmişti.

"Bıkmadınız değil mi tavşanlar gibi sevişmeye. Ulan bir dakika yalnız bırakmaya gelmiyor. Ne değerli fındıkmış arkadaş yiye yiye bitiremedin. Açın şu kapıyı hadi geç kalacağız. Sanki benim nikahım var ya!"

"Ağzını topla lan! Geldik işte." Kapıyı açan Yağız Demir ile neredeyse burun buruna gelmişti. "Özel hayatımıza burnunu sokmaya devam edersen o burnunu kırmak zorunda kalacağım dostum."

"Bari bu günde yapmayın." Dedim Yağız'ın yanından sıyrılarak.

Demir beni görünce ıslık çalarak beni aşağıdan yukarıya doğru hayranlıkla süzdü. "Çok güzel olmuşsun Nehir kızım."

"Sil lan o salyalarını." Diyerek Yağız beni kolunun altına çekti. "Biraz daha öyle bakmaya devam edersen o gözlerini yerinden çıkartacağım haberin olsun."

"Tamam tamam yemedik Güvercinini." Hadi gidelim yetişmemiz gereken bir nikah var." Dediğinde yola çıkmıştık bile.

Arabanın önüne geldiğimiz de ikimizde şaşkınlıkla gelin arabası gibi süslenen Yağız'ın arabasına bakıyorduk. Sanırım bundan Yağız'ın da haberi yoktu. "Bu da benim size sürprizim olsun." Dedi Demir gülümseyerek. Biraz süs iyi gider diye düşündüm."

"Gel lan buraya." Yağız Demir'i aramıza çektiğinde üçümüz de birbirimize sarıldık. "Bazen sinirime dokunsan da kardeşimsin lan işte."

Birbirlerine ne kadar bağlı olduklarını biliyordum ama bugün bunu daha iyi anlamıştım. Her ne kadar sürekli didişseler de onlar birbirinin canıydı. "Ne öyle yabancı gibi uzaktan bakıyorsun kıvırcık? Gelmek için davet mi bekliyorsun?" Yağız'ın Derya'yı çağıran kinayeli ama sevgi dolu sesi aralarındaki buzların erimeye başladığının habercisiydi.

Sonrasın da alel acele arabaya binmiş ve nikah dairesine gitmiştik.Nikah memuru klasik sorularini sormus ve hepsine olumlu yanit vermistik. Nikâh memuru "Sizleri karı koca ilan ediyorum." dediğinde Yağız'ın ayağına basmaya niyetlenmiştim ki Yağız'ın sesi duyuldu.

"Ah! Yavaş bas be güzelim. Kırdın ayağımı."

Ben şaşkınlıkla Yağız'a bakarken Demir fena halde sırıtıyordu. "Güvercin değil, ben bastım ayağına."

"Oğlum manyak mısın sen niye basıyorsun lan ayağıma?"

"Günlerce o kadar uğraşmama rağmen dün gece işi pişirdiğiniz için tabi. Bu da senin cezan olsun."

Yağız tam bir şey diyecekti ki nikah memurunun sözlerini duyunca susmak zorunda kaldı. "O halde gelini öpebilirsiniz."

Asıl olay da o sözlerden sonra kopmuştu. "Gel lan buraya, madem ayağıma sen bastın ben de seni öpeceğim." Yağız Demir'e doğru uzandığında hepimiz kahkahalarla gülerken nikâh memuru da durumu şaşkınlıkla izliyordu. Bizim için unutulmaz bir nikâh olmuştu. Eğlenceli oluşu da cabası.

En son Yağız'ın dudaklarıma kapan dudaklarının büyüsüyle kendimi kaybettim. Evlenmiştik, mutluyduk, huzurluyduk...

Önümüzde umutla baktigimiz bir gelecek, ardımızda pusuda bekleyen bir düsman vardı. Her güzel şeyin bir sonu var diye bir söz yankılandı kulaklarimda ama kalbim bu sözün etkisini bertaf etmek icin elinden geleni yapiyordu. Belki de herseyin günlük gülistanlik oldugu masallarin sonundaki o klasik cümle yön verirdi hayatımıza belli mi olur; onlar ermiş muradına biz çikalım kerevetine...

Continue Reading

You'll Also Like

180K 7.9K 37
-"Bizden olur mu dersin?" -"Çoktan olmadı mı zaten sevgilim?"
967K 14.3K 55
Ne yani kendinizi ne zannediyorsunuz? İstemiyorum gerekiyorsa hem dersten bırakın , hem okuldan atın... Bu kadar asabi olunmaz didem , o çok konuşan...
516K 37.7K 16
Çimlerin kralı, Fenerbahçe'nin göz bebeği Kuzey Karahanlı. Hayatını kariyerine adamış, tek amacı daha da başarılı olmak olan bir adam. Buz patenine...
9.1M 457K 119
Bu bir Asker kurgusudur. Wattpad hali ve Kitap hali yayında. Bildiğiniz bütün asker hikayelerini unutun bu hikaye bambaşka. Gamzeli ve Kurt'un hikaye...