Ballı Kaymak

By yazarrkasa

361K 27K 5.9K

" İşine bak yalıçapkını!" diye tısladı Zehra. Bu sefer ağzından kaçmamıştı bu yakıştırma, alenen, bilerek ve... More

- Tanıtım -
BİR
İKİ
ÜÇ
DÖRT
BEŞ
ALTI
YEDİ
DOKUZ
ON
ON BİR
ON İKİ
ON ÜÇ
ON DÖRT
ON BEŞ
ON ALTI
ON YEDİ
ON SEKİZ
ON DOKUZ
YİRMİ
YİRMİ BİR
YİRMİ İKİ
YİRMİ ÜÇ
YİRMİ DÖRT
Geçici Final
Ballı Kaymak - 1
Tadımlık 2
Tadımlık 3
F İ N A L

SEKİZ

10.2K 996 241
By yazarrkasa




       

Zehra asansörün açılan kapısından ağır adımlarla koridora doğru çıktı. İşe girdiğinden beri Levent paşanın odasına çağırılmalarının arası giderek daha kısalıyor gibiydi. Bu da sinirine dokunmaya başlamıştı hafiften. Zırt pırt çağırmasa olmuyordu yani! O mirası hibe etmediğine, şirketlerin başına Levent'i geçirdiğine ve o cıvık adama vekâlet verdiği halde sürekli ayağına gitmesine bildiği en güzel övgüleri sayıyordu genç kız içinden. Bir yandan da ayağını sürüyerek yürüyordu geniş koridorda.

Bu sırada arkasından gelen bir hışırtı sesi ile irkildi. Son günlerde iyice tedirgin ve diken üstü yaşıyordu hayatını. Her yerden ve belki de aniden bir mafya adamı, bir polis ya da filmlerden fırlayan başka bir tehdit unsuru çıkabilirdi. O gün, kaçırılmaya kalktığı o gün işte, evine ulaştığında bir şeyi fark etmişti ki; ucuz atlatmıştı. Gerçekten de kaçırılabilirdi. Bu bir tiyatro değildi ya da bir dizi sahnesi hiç değildi. Gerçekten oluyordu her şey. Gerçekten takip ediliyordu. Ve onu koruması için etrafında polisler geziyordu. Fakat bunların nedenini anlamadığı sürece hiç gerçekçi gelmiyordu yaşananlar. Bazı taşlar yerine oturmuyordu bir türlü.

Zehra Levent'in asistanının odasına girip genç kızı başı ile selamladı. Kız Zehra'ya tebessüm edip telefonu ile –muhtemelen- Levent'i aradı. Sonra yine Zehra'yı peşine takıp Levent'in odasına doğru ilerlediler. Aslında Zehra direk Levent'in odasına da dalabilirdi ama yeni bir nişanlı vakıasına tahammülü yoktu kalbinin. O yüzden temkinli davranmaya çabalıyordu. Gözleri yeterince yormuştu zaten kalbini.

Levent'in asistanının kıvrımlı bedeninin arkasına sığınan Zehra odaya ilk girdiğinde koltuklarda karşılıklı oturan Levent ve Fatih'i gördü. Genç kızın odaya girdiğini gören ikili hararetle konuştukları konuyu bıçakla keser gibi bırakıp bakışlarını Zehra'ya doğru çevirmişlerdi. Yaramazlık yaparken annesine yakalanmış çocuklar gibi masumeneydi bakışları. Erkekler... Hepsi mi aynı bunların?

Zehra çekingen adımlarla koltukların olduğu kısma geldi ve Levent'in de yönlendirmesi ile tekli bir koltuğa yerleşti.

" Bir şey içer misin?" diye sordu Levent genç kıza kibar ve naif bir şekilde. Ne kadar da centilmen bir çapkın değil mi ama? Yalıçapkını!

" Teşekkür ederim. Belki bir bardak su olabilir." Zehra kendisine delici bakışlarla bakan iki genç adamın yanında dik durmaya çalışsa da üzerine bir kamyonun kasasından tonlarca ağırlıkta demirler dökülüyormuş gibi hissediyordu kendisini. Ezici bir ağırlığın baslısı dakikalar ilerledikçe artıyordu sanki.

Levent asistanına dönüp " Bir bardak su ve sabah getirdiğim pastadan ikramlık tabaklar hazırlarsan sevinirim." Dedi. Asistan başını ağırca sallayıp girdiği gibi profesyonelce salınarak odadan çıktı.

Bu sırada Levent Zehra'ya gerdin bir ifade ile bakıp duruyordu. " bir şey mi oldu?" diye sordu Zehra bu gergin bekleyişe dayanamayarak. Bu soru ile Fatih ve Levent birbirlerine baktılar karmakarışık yüz ifadeleri ile. Ama ikisinden de cevap gelmemişti.

Zehra gözlerini kısıp Levent'e baktı. " Şirketleri batırdın değil mi?" diye sordu bu sefer. Bu kadar çekinecekleri ve aralarında böyle gergin bir muhabbet konusu olabilecek tek konu şirketlerdi ne de olsa. Başka ne olabilirdi ki hem?

Levent kesik bir gülüşü gergin yüzüne değdirdi, öyle belli belirsiz. Sonra yine ciddileşip " Hayır, tabi ki, sandığın kadar beceriksiz değilim." Dedi. Cevabı ağır bir ima içerse de yine de üste çıkmaya çalışan o ukala Levent efendiden eser yoktu.

Zehra genç adamın beceriksiz olduğunu düşünmüyordu zaten. İki senedir başarı ile idare ediyordu şirketleri. Ve işletme okulunun da verdiği bir damlalık bilgisi ile oldukça iyi kar ettiklerini anlayabiliyordu. Bu adama sadece kızlar konusunda ve başına buyruk hareketleri yüzünden güvenemiyordu bir türlü.

Omuzlarını silkti genç kız tüm boş vermişliği ile. " Hoş batsa da pek umurumda olmaz ya..." diye mırıldandı.

Levent derin bir nefes aldı ciğerlerine. Fatih hiç konuşmaya bulaşmayacak gibi bir rahatlamanın etkisi ile sırtını deri koltuğa iyice yaslayıp kendini geriye attı.

Ama Zehra adamı rahat bırakacak değildi. " sen neden buradasın enişte? Arkadaşını olası bir durumda elimden kurtarabilmek için mi?" Zehra asabileşmeye meyilli görünüyordu. Durumdan işkillenmiş hatta aklına saçma senaryolar gelmeye başlamıştı bile. Ay Levent'in evleneceğini böyle mi öğrenecekti yoksa? Yok artık! Mustafa enişteye bir davetiye verse yeterdi onun için. Böyle ikili komprese almalarına gerek yoktu yani. Hayır, ayılıp bayılırsa diye mi gelmişti Fatih de acaba? Öyle bir şey olmazdı tabi ki! Evleniyorsa kendi başını yakardı Levent. Neyine üzülecekti ki Zehra? Bu kadar da abartmaya gerek yoktu değil mi ama?

" Öyle de denebilir." Fatih çarpık bir şekilde gülümseyip Levent'e göz kırptı. Ama bu hareketi Levent'in yüzünün daha da gerilmesine sebep olmuştu.

Bu sırada asistan kız çikolatalı pasta dilimlerini ve içecekleri getirmiş önlerindeki büyük orta sehpaya servis etmişti. Ne de güzel kokmuştu nimet ya hu? Buram buram kakao kokmuştu tüm oda. Ve Zehra da pastayı gördükten sonra odadaki diğer iki erkeği unutmuş ve çatalı ile bir lokma alıp ağzına götürmüş ve gözlerini kapatıp damağına yayılan zengin tadın keyfini çıkarmaya başlamıştı.

Levent Zehra'nın pasta dilimi ile yaşadığı aşkı izliyor Fatih de Levent'e kaş göz işaretleri yapıyordu. Sonunda gözlerini ani bir hareketle açan Zehra " Konuya gelecek miyiz artık?" diye sordu ilgisizce. Sanırım mutluluk hormonunun etkisie girip sarhoş oluyordu yavaş yavaş.

Levent derin bir nefes alıp kol tüylerinin üzerine yapıştırdığı bir yara bandını çeker gibi " Zehra evlenmemiz lazım!" dedi bir kerede.

Zehra ağzındaki lokmayı unutup " Ne?" diye şaşkınca bir nida ile tepki gösterirken damağına yayılan lokmadan isyan ederek nefes borusuna kaçan bir fıstık tanesi ile hararetli bir şekilde öksürmeye başlamıştı.

Genç kızın gözünden yaş gelerek öksürmesi ile telaşlanan Levent hemen sehpadaki suyu alıp genç kıza uzattı bardağı. " Al şunu iç."

Zehra bardağı eline alıp güçlükle birkaç yudum alırken öksürüklerini nispeten kontrol atına alınca " Dalga mı geçiyorsunuz siz benimle?" diye çemkirmeye başladı kesik kesik nefeslerinin arasında. " Ne biçim şaka bu?"

Levent yumuşak bir ses tonuyla " Hayır, bu bir şaka değil. Atılması gereken zorunlu bir adım." Diye başladı söze.

" Ne diyorsun sen ya? Sanki zorla ırzına geçmişim de evlenmek zorundaymışız gibi konuşuyorsun. Neler dönüyor burada?" Zehra şaşkınlığına öfkesini eklemeyi ihmal etmemiş ve ses tonu sivri bir alayla süslenmişti.

Levent dişlerini sıktı. Çenesi ile boynunun birleşim yerindeki damarları kabarmıştı kendini sıkarken. " Takip edildiğinin farkındasın değil mi? Pazar günü olanlar da mı hiç korkutmadı seni?"

Zehra'nın gözleri irileşmişti. Afallamış bir halde " Sen nereden biliyorsun Pazar günü olanları?" diye sordu. O adamları Levent göndermiş olabilir miydi acaba?

" Murat komiserle görüştüm." Levent gözlerini devirip konuyu geçiştirmek ister gibi geveleyerek söylemişti bu bilgiyi.

Demek ki Murat komiseri Zehra'nın peşine Levent takmıştı. İyi adamların tarafında mıydı şimdi bu adam? Hiç inandırıcı gelmiyordu genç kıza. Zaten bulunduğu durum başlı başına saçmaydı.

Ayrıca Elif'in neden günlerdir Pazar günü yaşananalar değinmediği ve nasihat ablası moduna geçmediği de belli olmuştu. Demek ki o da bir şey bilmiyordu. Zehra sıkıcı bir kâbusun orta yerinde mahsur kalmıştı sanki.

" Kamera nerde?" Zehra gözleri ile tavanı ve duvarları taramaya başladı.

Levent şaşkınca genç kıza bakarken " Ne kamerası?" diye sordu. Bu sırada sessizce sırasını bekleyen Fatih kısık kahkahaları ile izliyordu olanları.

Zehra omuzlarını silkti ve başını geriye attı. " Bu bir kamera şakası olmalı! Başka bir izahı yok bu durumun!"

" Zehra, bu bir kamera şakası değil. O insanlar senin neden peşinde zannediyorsun? " Levent'in de sesi kontrolsüzce çıkıyordu. Bazen anlayışlı ve ılıman bazen ciddi ve otoriter bir tondaydı sesi. Yine de temkinli ve ihtiyatlı bir şekilde ikna etme kabiliyetinin de getirisi ile bir hukukçu edası ile konuşmaktan da geri durmuyordu. " Paran için." Diye devam etti lafına. " Ve şirketler ile ilgili bazı hukuksal düzenlemeleri ayarlayabilmem için evlenmemiz gerekiyor." Genç adamın omuzları düşmüştü. Yükünü boşaltan bir hamal gibi yorgun ve bitkin görünüyordu şimdi.

Zehra da ciddileşmiş ve duruşunu dikleştirmişti. Bu çikolatalı pastanın da sebebi belli olmuştu şimdi. Ama yemezler güzelim! Düğün pastası olsa yenmez yani! " O para da Şirket de umurumda mı sanıyorsun? Bunları kurtarmak için seninle evlenecek değilim. Böyle de saçma bir teklif görmedim ayrıca!"

" Şirket umurunda değil. Biliyorum. Ama şirketlerden gelen paralar ile yardım ettiğimiz insanları önemsediğine eminim. Ayrıca bir de kendi güvenliğin var tabi."

Zehra'nın babasından kalan mirasla yaptığı en güzel şeylerden biri şirketlerden elde ettiği gelir ile yetimhaneden yaş sebebi ile çıkması gereken gençlere yardım etmek, onlara iş imkânı sağlamak, yetimler için özel şefkat evleri açmak gibi faaliyetlerdi. Hatta bu durumdan şikâyet etmemesine tek sebep o yardım faaliyetleriydi belki d. Yardımı dokunduğu bu gençler bir şekilde Zehra'nın kullandığı sosyal medya hesaplarını bulup ona güzel mesajlar da yazıyorlardı. Böyle hüngür hüngür ağlatacak mesajlardı hepsi. Tabi o adresleri şu cıvık adam veriyordu kesin ya şimdi mevzu bu değildi.

" Bunun için başka bir yol yok mu? İlla evlenmek zorunda mıyım? Evlenmek beni nasıl koruyacak anlayabilmiş değilim." Zehra düşünceli bir şekilde söyleniyordu.

" Fatih'le bulduğumuz çözümler arasında en makul ve zararsız olanı buydu." dedi Levent. Koca bir yalandı tabi ki bu. Levent'in en işine gelen planları buydu aslında. Ama genç adam bunu itiraf edecek değildi tabi ki.

" İlla seninle mi evlenmek zorundayım ben? Başkası olmaz mı?" Zehra evlenme fikrini de hemen kabul etmiş gibi görünüyordu. Aslında öyle değildi sadece aklında binlerce soru cümlesi vardı ama sıralamaları bozulmuş gibiydi. Hal böyle olunca da diline en önce ulaşanı ilk başta sormak gibi bir hataya düşüyordu.

" Kimi isterdiniz küçük hanım? Brad Pitt mi Jhonny Depp mi? İkisi de haber bekliyor bizden." Alay sırası Levent'e geçmişti şimdi. alay değil öfkeli ve tersler gibi çıkmıştı iması gerçi.

" Justen Bieber ya da Koreli gençlerden bir şey ayarlayabilirseniz güzel olurdu mesela." Zehra gevrek bir şekilde sırıtıp kıvırcığın sinilerini bozmayı başarmıştı. Konu o kadar saçmaydı ki ciddiye alamıyordu bir türlü.

" Bu evlilik sandığın gibi bir şey olmayacak. Sadece kâğıt üstünde bir evlilik olacak. Resmi evraklar için ve gerekli işlemleri yapabilmem için bana imkân verecek ve seni de bir şekilde kaçırmak isteyen insanlardan korumaya yönelik bir evlilik olacak. Sadece resmi bir işlem olarak düşün sen bunu."

" Peki, nişanlın ne diyecek bu duruma?" Zehra gözlerini kısmış Levent'e bakıyordu. Sinsi gülüşünde 'vurdu ve gol oldu' tezahüratları yükseliyordu adeta.

Levent dişlerini sıkarak burnundan soludu. " Bir şey demez merak etme." Diye geçiştirdi bu soruyu.

Zehra kaşlarını kaldırdı. " Anlayışlı kızmış o zaman. Fazla anlayışlı..." düşünceli bir şekilde mırıldanan Zehra birden duruşunu iyice dikleştirdi. " Peki ben ne yapacağım? Nasıl açıklarım insanlara bu durumu?"

" Açıklamana gerek kalmayacak Zehra. Kimse bilmeyecek zaten. Formaliteden diyorum. Peşindeki insanları uzaklaştırmak için."

" Peki ileride nasıl açıklayacağım ben bunu?" Zehra Levent'i duymamış gibi sorularını önüne yığmaya devam ediyordu.

Levent başını yatırıp " anlamadım?" dedi. Kim kimi anlamıyordu belli değildi. Zehra soruyor Levent cevaplıyor ama konu bir türlü ilerlemiyordu sanki.

Saksı gibi köşede duran Fatih " İleride evleneceğim zaman demek istiyor sanırım Zehra." diyerek araya girdi bilmiş bir şekilde. Yüzünde de gevrek bir gülümseme vardı Levent2i iyice sinir eden.

Zehra ve Levent Fatih'e çevirmişti yüzünü şimdi. Levent'in çenesinin bitiminde, Karadeniz dalgaları gibi kabaran Laz damarı şaha kalkmıştı sanki. Bu soruyu hazmetmesi kolay olmamıştı. " Merak etme." Diye teminat verdi önce Zehra'ya. " ileride bu durumunu açıklaman gerekecek bir mevzu olursa ben gelip açıklamasını yaparım." Dedi ve kısa bir süre durup dişlerinin arasından tıslar gibi ekledi " Evleneceğin o adama!"

Zehra bu sefer Fatih'e çevirdiği bakışlarını oynatmadan " Sen ne diyorsun enişte? Kefil oluyor musun arkadaşına bu konuda?" diye sordu. İkna olmamıştı belki ama Fatih'in güvencesine ihtiyacı vardı. Belki de gerçekten kilit nokta onun söyleyecekleriydi. Zehra Levent'e hiç güvenmese de Fatih'e bir o kadar güvenirdi çünkü.

Fatih şaşkınca Levent'e baktı. Kovuğunda sıkışmış ürkek bir tavşan gibi kaçamak ve tedirgindi bakışları. Ağır çekimde yutkunup duruşunu düzeltti." Şey..." dedi. " biz Levent'le bu konuyu uzun uzadıya konuşup tartıştık. Ve beni bu konuda ikna etti diyebilirim. Bir hukukçu olarak resmiyette kalan bu evliliğin sana ruhsal, bedensel ve hayatına dair herhangi bir durumda etkisi olmayacağını düşünüyorum. Tabi aklına yatmıyorsa sana karışamam." Çakal Fatih! Konuyu kıvrak bir metotla ele alıp Zehra'nın bulanık aklını iyice karıştırmıştı. Ne nalına vurmuştu ne mıhına! Orta yolda kıvırmıştı resmen!

Zehra tekrar Levent'e döndü. Genç adamın sürmeli yeşil gözleri manzarasında boğulduğu bir ova gibi önüne serilmişti sanki. " Bu çok saçma ve bir o kadar karmaşık bir durum. Bana inandırıcı gelmediğini itiraf etmeliyim. Fakat işin içinde Fatih enişte olduğu için ve sadece resmi bir işlem olacağını söylediğiniz için bu teklifini birkaç gün düşüneceğim. Yine de olumlu bir cevap beklemeyin benden." Dedi.

Continue Reading

You'll Also Like

1.8K 184 10
🐦 Ala Mercan, benim güzeller güzeli Ala'm.. Ala kahverengi gözlü, hafiften tombul yanaklı, sivri çeneli bir kız. Saçları arkadaşlarının pixie model...
91.2K 14.9K 28
Hayatın kameranın önünde yaşanıyorsa her davranışın, her sözün değerli ya da değersiz olsun haber değeri taşır. Söylemediklerini söylemiş, yapmadıkla...
109K 8.2K 29
Şebnem ailesinin kendilerine maddi manevi uygun gördüğü Okan ile evlilik yolundadır. Ancak adam o kadar tahammül edilemez biridir ki Şebnem ona daha...
464K 15.7K 28
İstanbul'dan Mardin'e bir yolculuk... Geçmişte yapılan bir anlaşma... Ceylin başına geleceklerini bilmeden Mardin'e doğru yol alır. Onu orada ölüm me...