Bana Aşık Ol

By duseyazar

526K 16.6K 1.5K

Arya küçüklüğünden beri Kıvanç'a umutsuzca aşık ve onu kendisine aşık etmek için elinden geleni yapıyor bütün... More

Bana Aşık Ol
Sığınak
Kahvaltı
Parti
Şarhoş
Ben Ona Resmen Aşığım
Sonsuza Kadar
Futbol
Seni Anlamıyorum
Doruk
Oyun Başlasın
Kavga
Kıskanıyor musun ?
Ateşkes
Barda
Geç Kalmak
Dalga
Kurallar
Küçük Kardeş
Yolculuk
Takım
Kamp
Üşüyorum
Tehdit
Defne
Lunapark
Veda
Yeni Bir Ben
Papatya
Maskeli Balo
Anka Kuşu
Karma
Kıvanç Günü
Polaroid
SONUNDA
Olduğun Gibi
Gökkuşağı
Defne2-Asansör
Kıvançı Süründürmek Çok Eğlenceli
Gönüllerin Şampiyonu
Acı Kahve
İşin Aslı
Seviyorsan Aç Konuş
Yüzükler
İ love you baby
NEDEN?
Dipten Zirveye
Final

Hazırlık

9.6K 310 51
By duseyazar

Abim kapımın önüne yaslanmış çatık kaşlarıyla beni izliyordu bense ona aldırmadan oraya buraya dağıttığım eşyalarımı yerleştiriyordum. Hazalla barıştıkları için tabi burada parantez açıp Hazalla sayemde barıştıkları için demeliydim çünkü gerçekten o iki inatçı Kıvançla ben sahte randevu ayarlayıp onları buluşturmasak barışamayacaklardı.Yani abim kampa gelemiyordu çünkü Hazal kamptan nefret ediyordu zaten arı gördüğünde çığlıklarla abimin arkasına saklanan elleriyle havayı döven bir insandı ondan başka bir şey beklemiyordum ama abimi de yollamıyor oluşu zalimceydi. Abimin onun bir dediğini iki etmemesi ise benim şu anki bir numaralı eğlence kaynağımdı.

'' Umarım hiç eğlenemezsiniz '' dediğinde gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırıp '' Sen bizim yerimize de sıkılırken biz çok uzaklarda olacağız '' dedim
'' Tam bir şapşalsın ''
'' Sen de tam bir kılıbıksın '' kapının yanından doğrularak koltuğumdaki yastığı aldı ve daha ne olduğunu anlamadan kafama fırlattı.
'' Yastık savaşı mı istiyorsun sen eceline mi susadın? '' kahkahalarla yatağımdaki yastığı ona fırlattım ama havada tuttu ve aynı anda yine yastığı kafama yedim. Yerdeki yastığı kapıp dibine gelip ona üstüste vururken o hala gülüyordu. Telefonu çalınca beni ittirdi '' Çocuklaşma Arya ''

'' Başlatan sendin '' önüme gelen saçlarımı geriye attım ve yastığı yatağa attım ama yere düştü. Abim suratında şapşal gülümsemesiyle telefonu açtı '' Efendim hayatım '' dediğinde suratıma dalga geçen sırıtık ifademi yerleştirip '' Aşk kuşları geri döndü '' diye şakırken aynı zamanda ellerimi dalga geçerek çırptım bu hareketime suratını ekşiterek odamdan çıkıp kapıyı kapattı ve ben kapıya bakarak sırıtmaya devam ettim. Yarın kampa gidiyorduk Eylül yoktu abim yoktu kimse yoktu Kıvanç tamamen bana kalacaktı. Ne hastalıklı bir beynim var onu abimden bile kıskanıyorum diye düşünsem de sırıtmaya devam ediyordum. İçimde fazla enerji vardı patlayacak gibiydim. Televizyonuma ilerleyip NR1 açtım. can't remember to forget you çalıyordu. Zaten ne zaman açsam bu şarkı çalıyordu. Arkamı dönüp odamın haline baktım birazcık çeki düzen versem iyi olacaktı. Her şey yolculukta ne götüreceğimi bilemediğim için dökülmüş ve darmadağın bir şekildeyken bir yandan toplayıp bir yandan da oynamaya başladım. Bu kadar mutlu olmak yasaklanmalıydı. Bir süre sonra elimdekileri dürmeyi bırakıp sadece oynayıp şarkıyı söylemeye başladım zıplayıp saçma sapan hareketler yapıyordum. Shakira gibi oynamam beklenemezdi zaten değil mi ? Kendimden iyice geçmiş bir şekilde elime ne ara aldığımı bilmediğim tarağa doğru bağırırken ayağım yerdeki t shirte takıldı ve yere yapıştım. Tarak tok bir ses çıkararak zeminde sektiğinde içimden ettiğim küfürlerle beraber ayağa kalıp dizime baktım. Küfretmenin acıyı azalttığıyla ilgili bilimsel bir tespit vardı ben ya bunun için içimden bu kadar küfrediyordum ya da abimin etkisiydi tam olarak emin değildim. Bildiğim şey ise bu kadar sakar olmak da yasaklanmalıydı. Neyseki canı çok tatlı bir insan değildim bu yüzden acıyı veya yarayı umursamadım benim asıl umursadığım şey başımı kaldırdığımda karşı camdan bana katıla katıla gülmekte olan Kıvançtı. Gülmekten iki büklüm olmuş haline bakarken benim de gülesim geliyordu ama bu durum ağlanacak halime gülmek olurdu herhalde. Ne zamandır orada durup beni izliyordu o ? Neden bir ses çıkarmamıştı? Tabi gülmekten kırılmakla meşguldü o sırada, neden telsizine uzanıp '' Dur Arya rezil oluyorsun '' desin ki. Karnını tutmayı bırakıp benim oynarken yaptığım saçma hareketleri ağır versiyonda yapmaya başlayınca bu sefer şaşkınlıktan çıkıp ona sinirli bakışlarımı göndermeye başladım. Kıvança bir kez daha rezil olmuştum ama açıkcası umrumda değildi o benim her türlü saçmalığımı görmüştü zaten. Bu çok da önemli değildi. Telsizime uzanıp bağırdım

'' Dur bir şarkı söyleyeyim de ona oyna bari böyle sessiz sessiz garip oluyordur '' dedim beni takmayıp benim saçma sapan hareketlerimi yapmaya devam ederken o da komik görünüyordu. '' Ben öyle oynamıyorum tamam mı ? '' aslında tam olarak da öyle oynuyordum. Kendi kendime oynarken tam bir Yıldız Tilbeydim.

'' Sen şarkı söylemeyi kendine adet mi edindin? Artist mi olacaksın başımıza '' telsizini alıp konuştuğunda sonunda benim hareketlerimi yapıp kendi kendine kahkaha atmayı bırakmıştı. Bu şarkı söyleme meselesini de Dorukla konuşacaktım o gün ne yaptığımı hala tam anlamıyla hatırlamıyordum ve sarhoş olduğum akşamı hatırlatıp Kıvançın benimle biraz daha dalga geçmesini istemiyordum.

'' Eylül yere düştüğünde gider bir şeyin var mı diye ilgilenirsin ben düşünce kahkahalarla gülüyorsun. '' evet garip beynim yüzünden bu anı hatırlamış ve cümlenin dudaklarımdan dökülmesine engel olamamıştım.

'' Düşmesinin sebebi senin tarafından itilmek olunca o kadar komik olmamıştı. '' sesi bu sefer soğuk geliyordu.

'' Belki de hazır yere düşmüşken kayıp beynini de oralarda arayabilirdi '' bu sefer düşünmeden konuştuğum için kendime ceza olarak içeriden yanağımı ısırdım ve başımı eğdim. Büyük ihtimalle yine bana sinirlenecekti. Kafamı korkarak kaldırdığımda ise gülmemek için kendini zorlayan bir Kıvanç gördüm kendini toparlayarak karşı camdan bana baş parmağını uyarıcı bir şekilde salladı ben de bu hareketine karşılık dudaklarım mühürlü hareketi yaparak ağzıma hayali bir fermuar kapatma yaptım.

'' Aferin. Zaten Kayra kılıbıklık yapıp Hazal dedi diye kampa gitmiyor bunun üstüne daha bir bozuldu çaktırmak istemese de anlıyorum '' dedi

Ne diyeceğimi bilemediğim için yapmacık bir üzüntü ifadesi takınarak ona baktım. Eylülün gelmiyor oluşu harikaydı ve bu konu hakkında düşüncelerim kocaman bir kötü kız kahkahasından başka bir şey değildi ama bunu Kıvança gösteremezdim. Zaten Eylülü -kazara- itmem yeterince kötü durumuna düşürmüştü beni.

'' Her neyse ben hazırlansam iyi olacak daha hiçbir şeyi tam yerleştiremedim '' konuyu kapatmak için onu geçiştirirken yarın kampa Doruklarla gideceğimizi anladığında ne tepki vereceğini düşünmüyor değildim. Hiçbir şeyden haberi yoktu ve bunu öğrenip onun gelmekten vazgeçme riskine giremezdim.

'' Tamam şu saçma ışıklı kaskını almayı unutma '' dediğinde sırıtıp yatağın üstünden kaskımı alıp kafama taktım ellerimi belime yerleştirip '' Dalga geçme çok havalı bu '' dedim. Eliyle bir git der gibi bir işaret yapınca '' Aman ne anlarsın sen '' deyip perdemi çektim yerde bu kadar basıp kayılıp düşülecek eşya varken ona benimle dalga geçme fırsatını tekrar vermek istemiyordum.

Hazırlıklarımı tamamlamama annem de yardım etmişti aslında şöyle diyebilirdik annem geldiğinde ben bir köşede hazırlık yapar gibi rol kesmiş bütün işi anneme yıkmıştım çünkü üşengeçlikte bir dünya markasıydım. Yarın gideceğim yerde telefon çekmeyeceği için beni çok özleyeceğini söyleyip sürekli öpüyordu belki de bu yüzden bütün hazırlığı o yaptığı halde çıt çıkarmamıştı. Arada Defneyi beni aradığı halde aramayı unuttuğumu fark etmiş ve geri dönmüştüm benimle birkaç saatlik bir telefon konuşması yaparak tatilde tanıştığı Cenk adında bir çocuktan bahsetmiş ve o dönerken benim kampa gidiyor oluşumla ilgili bir ağıt yakacağını söylemişti. Defnenin çılgınlıkları ve şıpsevdiliğine alışkın olduğum için Cenk olayını pek umursamamıştım ama onu benim de özlediğim su götürmez bir gerçekti. Bütün hazırlıklarımız bittiğinde uyuyamayacağımı bile bile erkenden yattım. Tavanı izlerken en kötü ve en iyi senaryoları kafamda kuruyordum.

Belki Dorukla hiçbir oyun oynamamıza gerek kalmadan Kıvanç bana aşık olabilirdi. Sonuçta yanımızda ne abimin baskıcı kısıtlayıcılığı ve benim çocuk olduğumu her an belirten imaları ne de beni her zaman gördüğü ev ortamı vardı. Tamamen başka bir yerdeydik ve Doruk'un seçtiği kamp alanı gerçekten harikaydı. Tabi Kıvançın hiçbir şeyden haberinin olmaması da cabasıydı.

Ya da belki Kıvanç Eylülden ayrı kaldığı zamanda aslında ondan hiç bunalmadığını aksine onun varlığını özlediğini düşünür kampın ortasında ona olan özlemine ve yaptığı haksızlığa dayanamayıp geri döner. Eylül de Kıvançı kıskacına aldığını anlayıp Hazal'ın abime yaptığı gibi onun her şeyini kısıtlamaya başlar ve bir bakmışsınız Kıvanç benimle selamlaşmıyor bile.

Bu ihtimal tüylerimi diken diken ederken sanki kafamda oluşan düşünceler kafamı iki yana salladığımda geçecekmiş gibi bu hareketi yaptım. Bu kampta enteresan şeyler olmayacaktı ne Kıvanç bana aşık olacak ne de Eylülü çok özleyip geri dönecekti. Bu kampın tek amacı Doruk'un Kıvançı tanıması ve onunla benim aramda ufak bir şans var mı onu anlamasıydı. Tabi o bunu yaparken ben de boş durmayacak Kıvançla uğraşacaktım. Yanımda götürdüğüm saçma eşyaları düşününce gülümsedim belki küçükken beni kaybolduk deyip ağlattığı gibi onu korkudan ağlatamayacaktım doğru ama en azından bir anlığına korkmasını sağlayabilirdim. Saçma teoriler üretme sertifikası almadan uyusam iyi olacaktı.

*

'' Anlamıyorum neden taksiyle gitmek için bu kadar ısrar ettin? Ne güzel bırakacaklardı işte ''

Kıvanç hala homurdanıp duruyorken stresli bir şekilde elimdeki çantanın ipleriyle oynuyordum. Doruk'un arabasıyla gidecektik ve onun evin önüne gelmesine izin vermemiştim. Bu davranışımın çocukça olduğunu er geç kampa beraber gideceğimizi ve Kıvançın kendisini göreceğini söylemişti. Ama sorun bu değildi zaten, abimle annemlerin Doruk'u bizi alırken görmesini ve onlara son dakikada bir şeyler anlatmaya çalışmayı reddetmiştim. Kamptan geri döndüğümde başımın etini yerlerdi. Kıvançsa bu işi kampa yayacaktı. Dorukun söylediği her şeye koşulsuz şartsız uyacağımı kabul etmiş olsam da yalvarmalarım sonucu sen bilirsin demişti ve evden biraz uzakta buluşmayı kabul etmişti. Şu anda bizim evi anayola bağlayan yerde o ve kimi çağırdıysa onlar bekliyorlardı o kadar aceleye gelmişti ki bu kamp gerçekten kimlerin geleceğini bile bilmediğimi yeni fark ediyordum.

'' Dır dır etmeyi kesecek misin ? '' dedim bu ona edeceğim son gıcık cümle olabilirdi çünkü birazdan kimlerle gideceğimizi görünce büyük ihtimal ağzıma sıçacaktı. Bu tabiri kullanmak ne kadar istemesem de durumumuza tamamen uyacak söz buydu.

'' Kesmiyorum ne olacak ? '' kaşlarını kaldırmış tatlı tatlı gülümsüyordu. Bu hali içimi yumuşatırken Eylül'ün vedalaşmak için biraz önce öptüğü yanaklarını sıktım.

'' Tamam istediğin kadar dır dır edebilirsin '' yanaklarını başkası sıksa şu anda öldürücü bakışlarını atıyor olurdu ama ben olunca gülümsüyordu.

'' İki gülümsemeye tav olma hemen her şeye izin verme ''

'' Ne gülümsemesine tav olacağım ben. Gülünce o kadar çirkin oluyorsun ki acıdım ve dır dır etmek hakkın en azından diye düşündüm '' iyice saçmaladığımda onun daha da büyümüş gülümsemesine bakıp da içten içe erimemek için başımı çevirdim.

'' Sen de olmasan ne yapardım Aryacığım '' alaylı sesiyle dudaklarım kıvrılırken onu umursamamaya çalıştım.

Doruk'un belirlediği yere geldiğimizde Kıvanç şaşkınca etrafa bakıyordu. Taksiciye eşyaları çıkarması için yardım ederken '' Çok mu erken geldik acaba ? Neden kimse yok '' dedi. Taksici parasını almış gitmek için arabayı çalıştırırken yan yolda siyah Lamborghini göründü. Ben onun geldiğini anlamıştım herhalde çağırdığı grupla kamp alanında buluşacaktık ve o tam vaktinde geliyordu her şeyinin olduğu gibi zamanlaması da mükemmeldi. Kıvançsa hızla bize gelen araca hayranlıkla bakarken bana hitaben konuştu '' Ne oldu yoksa buluşma yerini yanlış falan mı anladın ? Senin yüzünden insanları kaçırdıysak hiç şaşmam '' bu cümlesine kahkahalar atmaya başladığımda bana garip garip baktı. Oysa delirmiş falan değildim sadece daha şimdiden Kıvançın suratındaki şaşkın ifadeyi hayal edebiliyordum ve bu nedense şu an eğlenceli geliyordu.


Arkadaşlar multimedyada Aryanın telefonda konuştuğu arkadaşı Defne var. Bizim Arya biraz erkek gibi olduğundan kızlarla iyi geçinemese de bu kızla anlaşıyor. Ayrıca merak ediyorum Aryanın Kıvançı unutup Doruk'a aşık olmasını mı isterdiniz yoksa Kıvançı kendine aşık etmeyi en sonunda başarmasını mı ?

Continue Reading

You'll Also Like

730K 6.3K 21
"Bakışlarındaki isteğe daha fazla dayanamadım, ama bakışlarından çok altındaki asıl harikanın ıslak ve muhtaç isteğine dayanamadım." "Konuşmak yerin...
634K 12.5K 21
༺༻ Bütün hakları saklıdır "Ben geldim" Gülümseyerek ve son harfi uzatarak kurduğum cümle ile o da gülümsedi. Sandalyesini biraz masadan geri çekti...
3.2K 402 43
Ölümdü bulutları ağlatan. İntikamdı, hırstı yağmuru yağdıran. Acıydı yağmur suyunun toprağı ıslatması. Ve aşktı toprak kokusunun etrafa yayılması...
130K 5.2K 36
|Yarışma 4.sü|Kızıl saçlı bir prenses;Isabella.Annesi ve babasını düşman ülkenin askerleri öldürüyor.Isabella'yı da kaçırıyorlar.Tam öldürülecekken p...