SU :
Kafam kazan gibi ya...ve şuan her yer karanlık. Gerçi gözlerimi açmadım ama yinede her yer karanlık. İç sesden : Her yerin karanlık olması gözlerini açmadığın için ola bilirmi Sucum? Aa evet haklısın iç ses. Nasılda zekiyim lan , çabucak çözümü buldum. Gözlerimi kırpıştırarak açmaya çalıştım ve sonuç olarak tabiki açdım :)
Gözlerim açılınca etrafımda gözlerimi gezdirdim ve tanımadığım bir yer ile karşılaştım. Burası neresi lan? Benim burda ne işim var ki? Kim getirdi lan beni buraya? Kıpırdamaya çalıştım ama olmadı ve bağlandığımı yeni fark ettim , beni buraya getiren şahıs beni sandalyeye oturtub , üstelik bide bağlamıştı. Neyseki depo gibi bir yerde değilim en azından odaya kapatmayı akıl etmiş. Buda iyi bir şey , fareli eski bir depoda olmaktan iyidir yani. Acaba beni kaçıran kim? Gizli hayranım falanmı? Sonuçta hayranım çok , ama hangisi acaba? Geçenlerde yolda bir sarı çocukla çarpışmıştım, bana öküzün trene baktığı gibi bakıyordu. Acaba o'mu kaçırdı? Yani düşünsen bizim evin yanında çadır kurmuş ve bende yatağıma girip uyurken gizlice odama girip beni kaçırmıştı , sonrada bu odaya kapatmıştı. Ne kadarda komik , hadi gülün. ..........Hahaha.......
Bir kilid sesi duymamla beraber bakışlarımı kapıya taraf çevirdim ve merakla beni kaçıran kişiyi beklemeye başladım. Gözlerimi merakla kapıda gezdirirken , bir anda kapının açılması ve içeri giren kişiyi görmemle şok oldum..
ATEŞ :
"- Abii? otur artık , bir sağa bir sola gitmekle kafamı döndürdün"
"- Ya abii?"
"- Ya ben kime diyorum?? Abiii??"
"Doğa sus kızım! Cırlama kulağımın dibinde!"
"- O zaman sende otur artıkm, kafam döndü"
Geçib koltukta oturup düşünmeye başladım , sevgili kardeşim bu halimi fark etmiş olucak ki , o cır çenesini yine açtı
"- Abi sen iyimisin? Sabahdan beri ne düşünüyorsun sen öyle?"
"Seni ilgilendirmeyen konulara burnunu sokma Doğa!"
"- Ya abi? Anlat hadi"
"Doğa?!!"
"- Ne olur abi ya , bir kerede anlatsan , bir kerede dertlerini kardeşinle paylaşsan ölür müsün?"
Doğa bunları söyleyip koltuktan hızlı bir şekilde kalktı ve odasına doğru gitti ve kapıyıda çarptı. Off ya , Filizle kızların derti yetmezmiş gibi bide başıma Doğa çıktı. Şimdi işin yoksa bide onunla uğraş. Oturduğum yerden kalkıp yavaş adımlarla Doğa'nın odasına doğru yürümeye başladım. İlk önce kapıyı bir iki kez tıklattım
"Doğa? Gire bilirmiyim kardeşim?"
Bana cevap vermediğine göre 'evet gire bilirsin' demek oluyor. Yavaşca kapının kolundan tutup içeri girdim. Doğa sortını duvara yaslamış ve ayaklarını da kendine çekmiş yatağının üzerinde oturuyordu. Kapıyı kapatıp gidip yatağının kenarında oturdum.
"Küsmüyüz?"
"- Sence?"
"Bak , kardeşim sen benim kardeşimsin ve benim işlerime karışmanı istemedim ve istemiyorumda ve biliyorsunki işime karışılmasını sevmem"
"- Tamam da abi , bak kendin söyledin ben senin kardeşinim. Benden bir şey saklamana gerek yok. Sabahdan beri çok düşüncelisin , anlat diyorum anlatmıyorsun"
"Peki , tamam baş belası anlatıcam"
Doğa bir anda sevinç çığlıklarına boğulup üstüme atladı
"- Oleey be! Aslan abim"
"Kız dur , boğdun beni"
Yatağında bağdaş kurup , anlatmamı isteyen bakışlarla baktı bana. Bende yataktaki pozisyonumu düzeltip rahat bir pozisyona geldikten sonra anlatmaya başladım.
"Dün gece bizim kızlarla konuştuk , sabah saat 08:00'da hepimiz lu sahildeki kafede buluşucaktık. Hepimiz toplandık ama Su gelmedi nerdeyse 2 saat filan bekledik ama hanım efendi hala ortalıkta yoktu. Sonunda Doğa aradı ama bu seferde telefonu kapalı , tam 2 saat içinde aradık ama telefonu hep kapalı oldu"
"- ee peki sonra?"
"İşte sonra , Gece evi aramak fikrini sununca , Doğa Sevim teyzeyi aradı. Ve Su'yun sabahın köründe bizle buluşmak için evden çıktığını Sevim teyzeden öğrenmiş olduk. Tabi bunu kızlar duyunca iyice telaşlandılar. Su'yun annesini telaşlandırmamak için Doğa'da Sevim teyzeye yalan söylemek zorunda kaldı. İşte sonrasında da Doğa ile Gece apar topar kafeden çıktılar ve beni de orda sap gibi bıraktılar"
"- Bizim kızlar seni yalnız bırakıp bir yere gitmezler abi , taki sen onları sinirlendirene kadar. Kesin bir şey söyleyip sinirlerini bozmuşsundur"
"Yani aslında şey, evet yani-"
"- Lafı geveleme abi , ne söyledin anlat"
"Boşuna telaşlandıklarını , Su'yun kos-kocaman bir kız olduğunu ve kendi başının çaresine baka bileceğini söylemiş ola bilirim"
"- Yok artık! İnanamıyorum abi sana! Sen nasıl bu kadar rahat ola biliyorsun? Farkındaysan ortada bir kız kayıp. Ailesinin haberi yok , ve o kız senin arkadaşın abi! Aranızda her ne kadar anlaşılmamazlık olsa bile o senin arkadaşın , böyle davranman hiç doğru değil!"
"Biliyorum kardeşim zaten yaptığım yanlışı eve gelince gark ettim. Kaç kez Gece ile Doğa'nı aradım ama hiç biri cevap vermedi. Acaba şuan nerdeler?"
"- Normal olarak Su'yu arıyorlardır. Ve senin de onların yanında olman gerekirken sen şuan evde oturuyorsun , madem yanlışını fark ettin hala ne duruyorsun? Senin şuan kızların yanında olup , bir-birinize destek çıkarak Su'yu aramanız gerekiyor. İş ciddileşmeden bu işi hall etmeniz lazım , yoksa ortalık baya karışır"
Doğa'nın söyledikleriyle sanki kafamda bir ampul yandı. Sahi lan , ben hala ne duruyorum? Demin Doğa'nın bana ahtopat gibi sarılışını bu defa ben Doğaya yaptım.
"Kimin kardeşi be? Akıl küpüm benim"
Hiç sevmediği şeyi yapıp sulu sulu yanaklarından öptüm
"- ıyy iğrençsin abi ya , git hadi"
O , yanaklarını silerken ben çoktan evden çıkıp yola koyulmuştum bile
SU :
Gözlerimi merakla kapıda gezdirerken bir anda kapının açılması ve içeri giren kişiyi görmemle şok oldum. 0_0
Ama...Ama bu..bu nasıl olur? Bu..Bu SÜLÜK TEKİN.
Ben sinirlerime hakim olmaya çalışırken o , çoktan konuşmaya başlamıştı bile
"- Uyandınmı sevgilim?"
Söylediği şey ile tüm benliğim sinirle dolup taşarken bir anda patladım
"NE SEVGİLİSİ LAN? NE DİYORSUN SEN? SEN BENİ NASIL KAÇIRIRSIN? NE CÜRETLE? , OĞLUM SENİ ÖLDÜRÜRÜM LAN! MAHV EDERİM SENİ! ÇABUK ÇÖZ BENİ!"
"- Ama beni kırıyorsuuuun aşkıım:("
"LAN? HALA AŞKIM DİYOR"
"- Çünkü aşkımsın:)"
"BANA BAK SÜLÜK ŞEY , ÇABUK ÇÖZ BENİ! BURDAN ÇIKAYIM O ZAMAN GÖSTERİCEM SANA! BU YAPTIKLARINI SENİN BURNUNDAN FİTİL-FİTİL GETİRİCEM! BENİ KAÇIRMAK NEYMİŞ GÖRÜCEKSİİN! MAHV EDİCEM SENİ! SÜRÜM SÜRÜM SÜRÜNDÜRÜCEM!!"
"- Kızma sevgilim , bak sana kahvaltı getirdim"
Sanki beni duymuyormuş gibi ve sanki aklını kaçırmış deliler gibi konuşuyordu. Elindeki tepsiyi getirip yanımdaki masaya bıraktı. Bana bakıp gülümsedi ve tam kapıdan çıkacakken 'dur' dememle durdu ve dönüp bana baktı.
"- Söyle sevgilim?"
Benim burdan bir an önce çıkıp bu gerizekalıya haddini bildirmem lazım ve bunun için bir fikrim var;)
"Şeey...elimi çözmedin , nasıl yapıcağım kahvaltımı?"
"- Aaa doğru ya , çok özür dilerim sevgilim hemen açıyorum"
'Sevgilim' lafına her ne kadar sinirlensemde onu pataklamayı hayal ederek sinirimi yatıştırmaya çalıştım. Yanıma gelip ellerimi ve ayaklarımı çözmeye başladı , iplerden bileklerim kızarmıştı. Ellerimle bileklerimi ovarken Sülük bunu fark edip konuştu
"- Kıyamaaam....acıyor mu?"
Allah'ım deliriceeem..Beni bağladığı yetmezmiş gibi bide aklı sıra şefkat gösteriyor, Ama sen duur...
"- Hepsi benim yüzümden , seni bağlamamalıydım"
"Hayır madem seviyorsun , o zaman neden esir gibi davranıyorsun? İnsan sevdiği birine kötü davranır mı?"
"- Senin suçun! Ben ne zaman sana yaklaşmaya çalışsam hep uzaklaştın. Bana bir şans bile vermedin!"
"Çünkü ben sevmediğim birine umut vermem"
"- Ne yani , beni sevmiyor musun?"
"Sevmiyorum! Ben kimseyi sevmem! Hele seni asla!"
Sinirlendiği her halinden belli olan bir yüz ifadesiyle bana baktı , daha sonra ayağa kalktı ve yüzüme bakarak konuşmaya başladı
"- Sen benimsin bunu o kafana sok!"
Arkasından bir ton laf ettim ama o çoktan odadan çıkmış , ardından kapıyı da kilitlemişti. Hayvan herif!
GECE :
"Emin misin bu adres olduğundan? Yanlış adrese gelmiş olmayalım?"
Uzay : "İmkanı yok , navigasyon buranı gösteriyor"
Doğa : "Hay ben senin , navigasyonuna da , sanada...."
Cenk : "Sen eskiden de böylemiydin?"
Doğa : "Senin gibi MAL olmadığım kesin"
Cenk : "Ben mal'mıyım?"
Doğa : "Bide soruyormusun?"
"Hele bir Su'yu bulalım o zaman sizi elimizden kimse alamaz!"
Bu sırada telefonuma gelen mesajla bakışlarım telefona kaydı. Ateş'den mesaj gelmişti, mesajı açıp okumaya başladım
Çok özür dilerim kankacım , öyle söylememeliydim , yanlışımı fark ettim ama sanırım geç oldu. Su'dan bir haber varmı? Hem nerdesiniz siz?
Uzay : "Ne okuyorsun sen öyle?"
Uzayı duymazdan gelip arama tuşuna basıp Ateş'i aradım 2 defa çaldıktan sonra açtı
"- Alo , Gece? Nerdesiniz?"
"Kanka Su kaçırılmış ve sanırım yerini tespit ettik ve adrese gidiyoruz"
"- Kim kaçırdı lan? Hem siz nerdesiniz ki?"
"Uzun mesele kanka , sonra anlatırım , birazdan sana mesaj atıcam neyse hadi görüşürüz"
Konuşmamız bittikten sonra Uzay dudağının kenarını kıvırtarak konuşmaya başladı..
"- Oo beyfendinin daha yenimi haberi olmuş?"
Duymamızlıktan gelip camdan yolu izlemeye koyuldum
*******************************
Doğa : "Ya burası Şile yolu değil mi?"
Cenk: "Zaten Şileye gidiyoruz"
Doğa :"Neden her defa ben konuştuğumda sen cevap veriyorsun?"
Doğa'nın bu lafını Cenk sadece gülümsemekle cevapladı. Araba durduğunda her kes arabadan inince bende indim. Doğa ile ben etrafımıza bakarken önde küçük klube gibi bir ev gördük.
Uzay :"Hadi gidelim"
"Emin misin burası olduğundan? Hiç tekin bir yere benzemiyor"
Uzay : "Navigasyon buranı gösteriyor ama"
Cenk :"Ee hadi o zaman gidelim"
Neden bilmiyorum ama içimde bir şüphe var. Kötü bir şey olucakmış gibi hiss ediyorum. Evin yanına geldiğimizde Uzay kapıyı açmaya çalışınca kapı kendiliğinden açıldı , önden Uzay girdi ardından bizler girdik. Ev baya düzenliydi biraz daha içeri girince kapısı kapalı olan bir oda gördüm ve Doğa ile beraber odaya doğru gitmeye başladık. Odanın önüne geldiğimizde ben kapının kolundan tutup açınca kapı açıldı. Allah'dan kilitli falan değildi.
Kapı açılınca Doğa ile gözlerimize inanamadık. Odanın içinde sandalyede elleri ve ayakları bağlı şekilde duran Su'yu gördük. Hemen Su'yun yanına gittik bizi fark edince şaşırdı.
"Su??!!"
Doğa :"Su! Su! İyimisin?"
Biz daha ne olduğunu anlamadan arkamızdan Uzay , Cenk ve o hasiyyetsiz herif Tekin geldi. Üçüde bize sırıtarak bakıyorlardı. Doğa ile ben şüphelenmeye başlarken Uzay sırıtarak konuşmaya başladı.
"- Bu kadar kolay olucağını hiç sanmamıştım. Resmen kendi ayağınızla tuzağımıza düştünüz. Evet , biz sizi kaçırdık! Şimdi sizi kim kurtarıcak? O , kendini beğenmiş arkadaşınız Ateş'mi? Hayır , hiç sanmıyorum"
Arkadaşlarıyla beraber gülerken Doğa sinirlerine hakim olamayarak konuştu
"- Adi herifler! İnsanmısınız oğlum siz? Adam değilsiniz lan! Gelmişinize , Geçmişinize sövücem lan!"
Ben bıyık altı gülüp konuşmaya başladım
"Sabırlı ol Doğa. Bak Su'ya nasıl da sakin"
"- Ama Gece? Yaptıklarını görmüyor musun?"
"Canım , sen şimdi birazcık aklını zorla. Biz bu sabah kafeden sonra ne yaptık? ;)"
Dediğim parolu anladığında oda benim gibi bıyık altı gülüp , sessiz kalmayı tercih etti...
BÖLÜMÜN SONU!
Kendinize iyi bakın!
Sevgiyle kalın!
Hoşça kalın!