HIRÇIN GÜVERCİN

By sibelgns

2.3M 103K 13.5K

Geçmişin karanlığından kurtulmak isteyen küçük bir kız çocuğuydum sadece. Aynaya her baktığımda gördüğüm kesi... More

TANITIM
1.Bölüm "Bana Aitsin"
2. Bölüm "Ne iz ne de hatıralar..."
3. Bölüm "Ben yaptım, hepsi benim suçum"
4. Bölüm "Bana Güvercin Demeyi Kes!"
5. Bölüm "Birbirinizden Hiç Farkınız Yok!"
6. Bölüm "Güvendesin Güvercin"
7. Bölüm "Buradayım, Yanındayım..."
8.Bölüm "Avare Bir Serçe"
9.Bölüm "Öğreneceğimi Öğrendim"
10. Bölüm "Ufaklık"
11.Bölüm "Pamuk Prenses"
12. Bölüm "Senin Aklını Alacağım Eymen BOZOKLU"
13. Bölüm "Eros ve Ok'u"
14. Bölüm "Demek Seni Delirtmeyi Başardım Ufaklık"
15. Bölüm "Hadi Güzelim Nefes Al!"
16. Bölüm "Sen Öyle San Güvercin!"
17. Bölüm "Sadece Bir Öpücük mü?"
18. Bölüm "Sen Onun İlkisin!"
19. Bölüm "Sen Benim En Zorlu Sınavımsın."
20. Bölüm "Güvercin Sana Emanet"
21. Bölüm "Ben Senin Neyin Oluyorum Güvercin?"
22. Bölüm "Sakın Beni Bir Daha Öpmeye Kalkma!"
23. Bölüm "Eymen Bozoklu'nun Sadizm Tutkusu"
24. Bölüm "Eymen Yağız Buluşması 1"
25. Bölüm "Eymen-Yağız Buluşması,Sürpriz Ziyaretçiler"
26. Bölüm "Fırtına Öncesi Sessizlik." Alıntı
26. Bölüm "Fırtına Öncesi sessizlik"
27. Bölüm "Sorgu Odası"
28. Bölüm "Sakın Yakalanma Güvercin!"
29. Bölüm. "Bazen aşk ilk görüşte insanın yüreğine düşer"
30. Bölüm "Ben de seni seviyorum Güvercin."
31.Bölüm "Sen Ömrümde Gördüğüm En Güzel Kadınsın Güvercin."
32. Bölüm "Sebebi Aşk Yağız, Sebebi Deli Sevda."
33. Bölüm "Ey Aşk Sen Nelere Kadirsin!"
"34. Bölüm "Korkuyorum Yağız, Çok Korkuyorum Sevgilim."
35. Bölüm "Mutfakta Aşk Başkadır."
36. Bölüm. "Lütfen Yağız, Gitme!"
37. Bölüm "Ne olur Aç Gözlerini Beni Böyle Ağlatma Sevgilim."
38. Bölüm "Sen Ağlamamı Hiç İstemezdin..."
Kısa Bir Ara
Alıntı 1
Alıntı 2
39. Bölüm "DESTUR!"
40. Bölüm "Bunu sana ödeteceğim Fahişe!"
41. Bölüm "Seni Hiç Bir Yere Bırakmam Güvercin."
42. Bölüm "Öpüşmemizi Ateşli Buldun Yani!"
DUYURU
ALINTI 1
ALINTI 2
43. Bölüm "Benden Uzak Durmanı Yasakliyorum!"
44. Bölüm "Bırak Bedenim Bulansın Tenine"
45. Bölüm. "Senin Bir Suçun Yok Güvercin!"
46. Bölüm. "Nefesimi Sevdiğim Adamın Dudaklarına Emanet Ettim"
47. Bölüm "Sen Onu Bile Hak etmiyorsun!"
48. Bölüm "İstediğin Yere Gitmekte Özgürsün!"
49. Bölüm "Bana O Evde Dokundu! Defalarca..."
50. Bölüm "Ne Demek Gitti Lan?"
51. Bölüm (1. Kısım) "Kıskançlık Damarı"
51. Bölüm (2. Kısım) "Vücudun Aklımın Karışmasına Sebep Oluyor."
52. Bölüm " Ağlamandan Nefret Ediyorum!"
53. Bölüm "Seni Deliler Gibi İstiyorum Güvercin! (+18)
Alıntı
54. Bölüm "Ukala Dümbeleği"
55. Bölüm "Kokusuna Bulandım..."
Lütfen okuyun!
56. Bölüm 2. Kısım "Söz Vermişti, Gitmeyecekti!"
57.Bölüm "Durmak İstemiyorum"
58. Bölüm "Benimsin (+18)
59. Bölüm "Herşeyim..."
60. Bölüm "Sen Beni Öldüreceksin Kadın!"
Adsız Bölüm
61. Bölüm "Geçmişin izleri..."
62. Bölüm "Davet"
63. Bölüm "Eskiden De Olduğu Gibi Benimsin!"
64. Bölüm "Nehir Yok Demir! Eymen Onu Kaçırmış!
65. Bölüm "Tadın Güzelmiş. Daha Fazlasını Tatmak İçin Sabırsızlanıyorum"
66. Bölüm "Ruhum Dayanmaz..."
Duyuru
Ön Okuma
67. Bölüm: "Yüreği Yangın Yeri..."
68. Bölüm "Dünyalar Güzelim."
69. Bölüm "En Kıymetlim"
70. Bölüm "Ruhum Zangır Zangır Titriyor." Part 1
Ufak bir not!
71. bölüm
Açıklama

56. Bölüm 1. kısım"Orospuluğun Lüzumu Yok!"

17.5K 813 92
By sibelgns


Hepinize kucak dolusu merhabalar dostlarım. Anlayışınız ve iyi dilekleriniz için çok teşekkür ederim. Melesef cevap veremesem de bütün yorumlarınızı okudum ve çok mutlu oldum. Sağlığıma gösterdiğiniz ilginiz ve geçmiş olsun mesajlarınız için çok çok çok teşekkür ederim. Sağlık sorunum daha çözülmedi ama ben yine de sizleri çok fazla bekletmek istemediğimden elimden geldiği kadar bölümü yazmaya çalıştım. Bölümün 2. kısmı da olacak fakat dediğim gibi yetişmedi. Yazar yazmaz yükleyeceğim. Çok seviliyorsunuz... 

"Sana inanamıyorum Demir. En son seni salonda kanepenin üzerinde bırakmıştık. Feneri nerede söndürdün Allah aşkına?" Sabah gelinlik işi için Demir'i uyandırmaya gittiğimde boş bir kanepe ile karşılaşınca kısa bir şok yaşamıştım.

"Of Güvercin, kulağımın dibinde bağırma Allah aşkına. Zaten başım çatlıyor." Diye söylenirken bir yandan da önündeki acı kahveyi içmeye çalışıyordu.

"Söylenmeyeyim mi? Sözde bugün gelinlik alacaktık. Zamanımız seni aramakla geçti."

"Saat sabahın 8.00'i Nehir, bilmem farkında mısın? Bu saatte hiçbir dükkan açmamış olmakla birlikte hangi zamandan bahsediyorsun Allah aşkına? O sevgilinle sabahın beşinden beri beynimi siktiniz."

"Uyuyamadım ne yapayım. Seni de göremeyince panikledim birden."

"İş üstünde bile rahat yok sizden. Evlenin de kurtulalım bu işten artık."

"Ne işiymiş bakalım bu?"

"İnce iş." Diyerek sırıttı.

"İğrençsin Demir. Hangi arada buldun da işe koyuldun Allah aşkına?"

"Siz yapınca güzel oluyor da biz yapınca mı iğrenç oluyor Nehir kız?"

Birden öyle söyleyince kızardığımı hissettim. "Bizimki aşkla yapılıyor en azından canım." Dedim imalı bir şekilde gülümseyerek.

"Bizimki de meşkle yapılıyor cicim. Maksat zevk almak değil mi?"

"Değil tabi Demir." Diye itiraz ettim. "Sadece zevk almak için bu işi yapmak berbat bir şey olmalı. Aşkla ne derdin var Allah aşkına?"

"Ne derdim olacak Güvercin, hiçbir derdim yok. Sadece bana göre değil. Tek gecelik ilişkilerin adamıyım ben. Öyle aşk işlerine bulaşmam."

"Bu kadar kesin konuşma bence. Aşkın ne zaman kimin karşısına çıkacağı belli olmaz. Bir anda çarpılırsın feleğin şaşar valla." Diyerek keyifle arkama yaslandım. Bir yandan da lobide kahvaltımı etmeye devam ediyordum.

"Benim feleğimi şaşırtacak kadının, kalbini alır tepe tepe kullanır sonra da eline verip eyvallahı çekerim Nehir'im." Diyerek keyifli bir kahkaha attı.

"Dikkat et de o senin bir taraflarını eline vermesin. Aşkı bu kadar küçümseme bence." Dedim uyarırcasına. Demir'in bu konu hakkında bu kadar umursamaz olmasına canım sıkılmıştı. Algılarını tamamen aşka kapatmıştı anlaşılan.

"Küçümsemek demeyelim biz ona. Sadece o bezlerde tarağım yok pek. Neyse ne canım. Biz bu konuya nereden geldik anlamadım. Sahi Yağız nerede? Karga bokunu yemeden bana fırçayı çekip seni buraya yalnız mı gönderdi?"

"Abartma Demir uyuyor adam. Bugün seninle takılacağız unuttun mu?"

"Abartıyor muyum?" resmen kükremişti. "Daha gün aymadan beni arayıp bir sürü küfür eden senin sevgilin olacak o herif değil miydi?"

"Eğer yatağında olsaydın bunlar başına gelmezdi, hiç boşuna müstakbel kocama laf etme." Gözlerinin içine bakıp konuşurken yüzüne doğru iyice eğilmiştim.

Demir ellerini teslim olur gibi havaya kaldırarak arkasına yaslandı. "Pes vallahi Güvercin, sizden korkulur. Zeytinyağı gibi üste çıktığın yetmezmiş gibi o çok değerli sevgilini de akladın ya. Ne biçim bir çift oldunuz böyle. Barıştığınız için üzülmeli miyim acaba diye zaman zaman düşünmüyor değilim."

Söylediği şey ile yüzümü buruşturup kollarımı bağlayarak onun gibi sandalyeme yaslandım. "Demek barıştığımıza üzüldün Demir? Kalbimi çok kırdın."

"Cidden çok alıngan oldun sen. Şaka da yapmaya gelmiyor. Hamilesin diyeceğim ama sayemde daha o işi yapamadınız." Diyerek kısa bir kahkaha atıp işaret parmağıyla burnumun üzerine vurdu.

"Hadi hadi çok konuşma da ayıldıysan kalkalım artık." Diyerek burnumdaki parmağını uzaklaştırıp yanağını sıktım.

"Aman aman geç kaldık zaten." Dedi imalı bir şekilde ve kalkıp koluma girerek beni acele acele yürütmeye başladı. "Yürü yürü, mağazalar daha açılmadan kapısında beklememiz lazım. Maazallah bir tanesini bile kaçırırsak senin dilinden kurtulamayız Güvercin."

"Çok oyunbazssın gerçekten." Diyerek koluna bir çimdik attım.

"Ah! Acıttın."

"Yalancı seni. O kadar kasın olmasa kandıracaksın da."

"Şansımı denemekten zarar gelmez." Diyerek göz kırptı.

"Hadi çok konuşma da sür Demir." Diye emir verdim arabaya bindiğimizde.

"Emredesiniz majesteleri."

"Çok yer gezeceğiz Demir'im çok. İnşallah istediğim gibi bir şey buluruz."

"İnşallah Güvercin inşallah..."

********

"Bu nasıl olmuş sence Demir?" diyerek kabinden çıkıp aynanın karşısında duran platforma çıktım.

O kadar çok mağaza gezmiştik ki. Sürekli gelinlik giyip çıkarmaktan yorulmuştum. Aslında bu işe büyük bir heyecan ve hevesle başlamıştım fakat istediğim gibi bir şey bulamadığım için neredeyse hevesim kırılmak üzereydi. Beğendiğim çok az model olmasına karşın onları da üstüme göre olmadıkları için alamamıştık. Her yer anlaşmış gibi süre kısa olduğu için tadilatın yetişmeyeceğini söylüyordu. Artık sadece bedeni olan gelinlikleri denemeye başlamıştım fakat onlardan da içime sinen bir model olmamıştı.

"Bence güzel olmuş olmasına Güvercin ama sen yine bir şey bulursun bence."

Aynadaki görüntüme bakıp bir göz gezdirdim. Straplez balık modelindeki gelinliğin düşen göğüs kısmını elimle yukarı doğru çekiştirdim. "Aşk olsun Demir! Niye öyle dedin şimdi?" Bir yandan da aynadaki görüntümü incelemeye devam ediyordum.

"Giydiğin bütün gelinliklere bir kusur bulmayı başardın." Dedi Demir oturduğu koltukta bezgince arkasına yaslanarak.

"İçime sinmiyor ne yapayım? Ben de bu halde olmaktan hoşlanmıyorum."

"Haklısın Güvercin haklısın. Senin beğenmen gerek tabiki de sonuç itibariyle gelinliği giyecek olan sensin."

İyice canım sıkılmıştı ve aradığım o mükemmel gelinliği bulacağıma dair bütün umutlarım yerle bir oluyordu. "Baksana bununda bel kısmı bir acayip durdu, kuyruk kısmı da kısacık. Ben uzun bir kuyruk hayal etmiştim hep." Oflayarak bezgince platformdan indim.

"İşte tam da bunu kastediyordum."

"Biraz daha konuşursan kafana bu topuğu yiyeceksin." Dedim ayağımdaki topuklu ayakkabıyı çıkartıp sallayarak.

"Tamam tamam sustum Güvercin. Sen keyfine bak. İstediğin gibi giyin soyun. Elbet istediğin gelinliği bulacaksın."

"Morel mi veriyorsun, kinaye mi yapıyorsun anlamıyorum artık Demir gerçekten."

"İkisi de güzelim ikisi de." Dediğinde sinirli bakışlarımı ona doğrulttuğum an dudaklarına fermuar çeker gibi yaptı. "Hadi git, ayırdığın son gelinliği giy de gel bakalım. Bakarsın beğenirsin de bizi bu işkenceden kurtarırsın."

"Sen iflah olmazsın Demir." Diye sitem ederel kabine girdim.

Görevli kız üzerimdeki gelinliği çıkartıp yenisini giymeme yardım etti. İşimiz bitince kabinden çıkıp platforma binerken Demir de arkamdan bir ıslık çalmıştı. "Gerçekten güzel olmuş mu Demir?" diye sordum kendimi incelerken.

"Güzel olup olmadığını bilmem de çok seksi olduğu bir gerçek. Eğer bunu giyersen Yağız sana bir şey diyemez ama bunu almana vesile olduğum için etlerimi lime lime eder valla."

"Çok mu açık ki?"

"Bildiğin transparan kızım bu. İçin dışın ortada."

Aynada kendimi incelemeye devam ettiğimde Demir'e hak vermiştim. Göğüs ve kalça kısmı hariç heryeri transparan olan bu gelinliği giymek gerçekten cesaret isterdi. Bu gelinliği seçerken transparanlığı farketmemiştim. Biraz daha inceledikten sonra gülümseyerek Demir'e döndüm. "Sanırım bunu alacağım çok beğendim." Dediğim an yüzünün aldığı şekil görülmeye değerdi. Aniden ayağa fırladı.

"Bak iyi düşün Güvercin, hayalindeki gelinliğin bu olduğuna emin misin?" Sesindeki endişe beni daha da keyiflendirmişti.

"Sanırım arayıp bulamadığım gelinlik tam da bu."

"Biraz daha gezelim bence bundan daha güzelini bulacağımıza eminim."

"Az önce arkamdan ıslık çalıyordun, şimdi ne oldu Demir Efendi? Yağız'dan korkuna fikrini değiştirdin sanırım."

"Eğer bu gelinliği alırsak Yağız beni öldürür Güvercin! Bu gelinliği alırken gözlerin nereye bakıyordu deyip gözlerimi bile oyabilir." Dediğinde kahkahayı basmıştım.

"Yapar valla Demir. Zaten şaka yaptım bu gelinliği almaya niyetim yoktu. Benim hayalimdeki gelinlik daha sade, Fransız danteller işlenmiş balık kesim ve"

"Upuzun kuyruklu bir gelinlik." Diyerek sözümü tamamladı. "Biraz daha gezelim Güvercin belki de istediğini buluruz."

"Çok sıkıldım artık. Baksana akşam oldu neredeyse. Bence bir şey bulamayacağız." Bitkin bir şekilde söylenip kabine doğru ilerlerken gözüme takılan elbise dikkatimi çekti.

"Gerekirse bütün mağazaları sabaha kadar açtırır yine de istediğini buluruz Nehir. Sen yeter ki suratını asma." Dediğinde ben çoktan dikkatimi çeken elbiseyi elime almış hayranlıkla inceliyordum.

"Gelinlik almaktan vazgeçtim. Nikâhta bu elbiseyi giyeceğim." Dedim elimdekini Demir'e doğru sallayarak. Gelinliği Düğünde giyerim. Hem istediğim modeli diktirmeye zamanım da olur. Baksana bu elbise çok şık Demir."

Kırık beyaz yere kadar kloş bir şekilde uzanan elbisenin göğüs kısmında küçük taşlarla yapılan işlemeler mevcuttu. Elbisenin üst katmanı, varlığı bile belli olmayan ince bir dantelle örtülmüştü. Bel kısmında sade bir kemer geçiyor ve arkadan eteklere kadar iniyordu. Çok zarif bir elbiseydi.

"Gelinlik istediğini sanıyordum." Dedi Demir.

"Ben de öyle sanıyordum." diyerek elimdeki elbiseyle kabine girmiştim bile. Çıkıp aynanın karşısına geçtiğimde Demir'in hayran bakışları ne kadar doğru bir tercihte bulunduğumu kanıtlar nitelikteydi.

"Harika olmuşsun Güvercin. Yağız'ın, seni böyle gördüğünde dilinin tutulacağına kalıbımı basarım."

"Ben de çok beğendim." Diyerek bana hayranlıkla bakan Demir'in boynuna sarıldım. "Oh be sonunda rahatladım." Dedim.

"Ne yalan söyleyeyim bir an hiç bulamayacakmışsın gibi gelmişti." Beni kendinden uzaklaştırdığında yüzündeki rahatlama gözle görülürdü.

"Güzel oldu ama Değil mi?" diye sorarak heyecanla etrafımda bir tur döndüm.

"Harika oldun Güvercin. Yağız'ın seni göreceği zaman vereceği tepkiyi çok merak ediyorum. Dibi düşecek adamın dibi." Dediğinde bir yandan da elimi tutmuş benimle dans eder gibi hareket ediyor, beni etrafımda çeviriyordu.

"Tamam artık bırak beni deli adam. Zaten yorgunluktan ölüyorum bir de benimle dans etmeye çalışıyorsun."

"Daha fazla mağaza gezmeyeceğimizi biliyorum ya amuda bile kalkarım."

"Adi düzenbaz. Hani istediğimi bulana kadar gezecektik. Gerekirse mağazaları sabaha kadar açık tutturacaktın? Blöf mü yapıyordun?" Ellerimi belime dayamış şakayla karışık hesap soruyordum.

"Hiç blöf yapar mıyım Nehir kızım ya? Maksat seni mutlu etmek."

"İnanmadım ama hadi öyle olsun şapşalım. O kadar rahatladım ki hiç bir şey bu keyfimi bozamaz." Diyerek üstümü çıkartmak için kabine girdiğimde üzerimden bir yük kalktığını hissettim. Gelinlik işini halletmiştik. Geriye bir tek imzaları atmak kalmıştı.

Otele girdiğimizde saat neredeyse 6.00'ya geliyordu. Elbiseyi aldığımızda ona uygun bir ayakkabı ve şapka şeklinde, bir duvak almıştık. Herşey o kadar içime sinmişti ki içimdeki bu heyecanı Yağız'a da yansıtacağıma emindim. Aldığım kıyafetli deli gibi Yağız'a gösterip fikrini almak istesem de hiçbirini ona göstermeye niyetim yoktu. Nikah öncesi işin işine biraz heyecan katmaktan zarar gelmezdi değil mi?

"Yardım etmemi ister misin?" Demir elimdeki poşetlere uzandı.

"Gerek yok Demir. Asansör gelmek üzere zaten, sen gelmeyeceğine emin misin?" diye sordum asansörü beklerken.

"Yok gelmeyeceğim Güvercin. Biraz kafamı dinlemeye ihtiyacım var. Malum bugün beynimin dibinde durmadan öten bir Güvercin vardı da."

"İnan bana bu sözlerin bile moralimi bozmaya yetmez Demir'im." Diyerek gülümsedim. "Hem sen doğruyu söyle bakalım neden gelmiyorsun yukarı? Sen bizi kolay kolay yalnız bırakmazdın. Vardır bir düşüncen."

Demir, içten bir gülümsemeyle yüzüme baktı. "Aslında gelip Yağız'ı sinir etmek vardı ama bu anınızın içine etmek istemedim. Siz yarınki nikâhı düşünüp baş başa hayaller kurun biraz. Zaten öyle temelli gelmemezlik de etmeyeceğim Nehir'im. Bir saat sonra tepenizdeyim. Söyle o adama aklından başka şeyler geçiyorsa hiç yeltenmesin. Başladığı an tepesinde zebellah gibi dikilirim."

İkimizde kahkahalar ile gülerken gelen asansöre baktık. "Merak etme canım, zaten nikâhtan önce o iş olmayacak. Göster eme elletme politikası uyguluyorum şimdilik."

Demir iyice keyiflenmişti. "Sorması ayıptır ama ne zamandan beri uyguluyorsun bu politikayı bakalım? Dün gece bana hiç öyle gelmemişti de." Dedi imalı bir şekilde.

"Dün geceden beri canım." Diyerek göz kırptım.

"Desene o yüzden sinirliydi bizimki sabah sabah."

"Biraz onun da etkisi olabilir tabi. Hadi görüşürüz o zaman." Diyerek gülümsedim. Hızla yanaklarını öpüp gelen asansöre bindim.

Yağız ne yapıyordu acaba? En son birkaç saat önce konuşmuştuk. İstediğim gelinliği bulamadığım için canım sıkkındı. Sürpriz olsun diye de sonrasında ona istediğimi bulduğumu söylememiştim. Asansörün kapısı açıldığında adımlarımı odamızın bulunduğu koridora doğru yönlendirdim. İçim içime sığmıyordu. Koridorun ortasına geldiğimde odadan çıkan kişiyi görmemle olduğum yerde kaldım. Zeynep odadan fırlarcasına çıkmış, bir yandan da gömleğinin önünü telaşla iliklemeye çalışıyordu. Hala beni farketmemişti ve panikle gömleğiyle uğraşmaya devam ediyordu. Bu kızın bizim odamızda ne işi vardı ve neden gömleği komple açıktı anlam veremiyordum. Az önceki mutluluğum bir anda yerlebir olmuş içimi büyük bir huzursuzluk kaplamıştı. Yağız, telefonla konuştuğumuzda Zeynep ile görüşeceğine dair bir şeyden bahsetmemişti, zaten tekrar onunla görüşebileceğine ihtimal bile vermiyordum.

Zeynep üstünü başını düzeltirken aniden göz göze geldik. Bir anda o telaşlı hali gitmiş, özgüveni yüksek bakışlarla bana doğru yürümeye başlamıştı. Ben de yürümeye başladığımda karşımda durup bana gülümsedi. O sırada cebimde titreyen telefonumu farkettim. Kısaca göz attığımda Yağız'ın aradığını gördüm ama açmadım.

"Yağız mı arıyor Nehir'ciğim?" diye sordu pişkin bir şekilde sırıtarak. Bir yandan da gömleğinin üst düğmesini iliklemeye çalışıyordu.

"Bunun seni ilgilendirdiğini sanmıyorum Zeynep, ayrıca adımın sonuna –ciğim ekleyebileceğin kadar seninle samimi değilim." Dedim uyaran bir tonda.

Söylediğime karşılık sahte bir kahkaha attı. "Neden?" diye sordu ve ekledi "İkimiz de Yağız tarafından becerilmiyor muyuz? Bence bu bile aramızdaki samimiyeti bir nebze arttırır."

Söylediği şeyle bedenim iyice gerildi. Ona doğru bir adım atıp iyice dibine girdim. "İnan bana hayatım; Yağız'ın geçmişte seni becerip becermediği umurumda bile değil. Bizim özel hayatımız ise seni hiç ilgilendirmez ama şunu da söylemeden edemeyeceğim; fahişelere saygım olsa bile, bir fahişe gibi becerilmeyi bedenime yakıştıracak kadar adi bir insan olmadım hiç."

Bir an yüzünde beliren gerginlik farkedilse de anında ifadesini değiştirerek, kendinden emin bir tavırla konuşmaya devam etti. "Geçmişten bahseden kim?" dediği an başımdan aşağı kaynar sular döküldü sanki. Az önceki o telaşlı hali ve üstünü başını düzelttiği anlar zihnime toplanırken Yağız'a böyle bir şeyi konduramıyordum. Yağız, böyle bir şey yapmazdı, beni ne kadar çok sevdiğini biliyor ve ona güveniyordum. Zeynep'in beni kandırmaya çalışmasına da izin vermeyecektim. Herşeyin mantıklı bir açıklaması vardı elbet.

Ben de onun yaptığı gibi sahte bir kahkaha attım. "Yağız'ın ilgi alanına fahişelerin girmediğini bilmesem bu söylediğine inanabilirdim belki."

"Belki de onu yeteri kadar tatmin edememişsindir." Dedi bir gözünü hafifçe kısarak ve ekledi. "Zira ona yeterli gelmiş olsaydın az önce beni sert ve ateşli bir şekilde becermezdi. Ah pardon becerilmek sana göre değildi değil mi tatlım? Ama Yağız'ın en sevdiği şeydir; sert ve acımasızca kadınına sahip olmak." Dediği an elimdeki poşetleri yere bırakıp yanağına sert bir tokat attım.

"Orospuluğun lüzumu yok! Senin yalanlarını dinlemeye vaktim ise hiç yok! Yalan söylemeye devam edersen bu sefer karşılığı tokat olmaz." Diye de onu uyardım.

"Sana yalan borcum mu var be? Niye yalan söyleyeyim? Belli ki sen yokken fırsatı değerlendirmek istemiş sevgilin. Acele acele beni çağırıp üstüme atlamasının başka bir açıklaması yok çünkü. Sana bir şey ispat etmek zorunda da değilim ayrıca, ama illa bir ispat istiyorsan bak." Dedi. Boynunu kaldırıp sağa sola çevirdiğinde tenindeki yer yer kızarıklıkları ve morlukları gördüm. "Bunlardan bütün vücudumda var. Bacaklarımı ve kalçalarım Yağız'ın bıraktığı izlerle dolu. İnanmazsan göğüslerimi de göstereyim dur, okşanmaktan ve emilmekten mosmor oldular." Diyerek az önce iliklediği düğmeleri bir hışımda çözmeye başladığında onu durdurdum. Gözlerim dolmuştu.

"Sen bu şekilde aşağılanmayı kendine yakıştırsan da ben, daha fazla bu saçmalığa dayanamayacağım. Anlattığın bu iğrençlikler midemi bulandırmaktan başka bir işe yaramıyor. Şimdi defol git!" dedim işaret parmağımla asansörü gösterip. "Seni bir daha etrafımızda görürsem fena yaparım. İnan bana çok fena yaparım."

"Acı verse de durum bu Nehir ama erkekler böyle işte. Bir an seviyorum, ölüyorum derler, arkanı döndüğün an boynuzu takarlar."

"Senin gibi bir fahişeden, akıl alacak değilim. Şimdi siktir olup gidecek misin, yoksa ben kolundan tutup seni zorla atayım mı?" Her ne kadar sert ve dirayetli görünmeye çalışsam da daha fazla gücüm kalmamıştı. Dağılıp gidecektim neredeyse ve bu kadının önünde üzüldüğümü belli etmek istemiyordum.

"İşim bitti zaten. Alacağımı aldım. Uzun süredir böyle güzelini yaşamamıştım. Yağız'ı özlemişim." Diyerek arkasını döndü ve asansöre doğru yürümeye başladı. Sözlerine karşılık vermemiştim zaten verecek gücü de kendimde bulamıyordum. Elim ayağım titrerken Zeynep'in asansöre binip gitmesini izledim.

Görüş alanımdan çıka asansörü gördüğüm an elimdeki poşetlerle beraber dizlerimin üzerine yığıldım. Gözyaşlarım Zeynep'in gidişinin ardından özgürlüğünü ilan edercesine boşalmaya başladı. Kalbimden çıkan bir sızı, göğüs kafesimi usul usul sıkıştırırken o kadının sözlerine, inanıp inanmadığımı ben bile bilmiyordum. Yağız'ın bana böyle bir şey yapacağına inanmıyordum ama Zeynep'in boynundaki morluklar kafamı karıştırıyordu. Belki de başkası yapmıştır diye geçirdim içimden. Belki de dün akşama başkasıyla birlikte oldu ve onun yaptığı izleri Yağız'a mal ediyordu. Herşeyi planlamış olamaz mıydı sanki? O kadından herşey beklenirdi.

Duvarın dibinde sessizce ağlarken boğazımdan kaçan hıçkırığın duyulmaması için avucumu ağzıma bastırdım. Zeynep'in sözleri, aklımda dönüp dururken midem de bulanmaya başlamıştı. Eğer bu; acımasız bir plansa, Zeynep beni görüp morluklarını göstereceğini nasıl planlamıştı aklım almıyordu. Ellerimi yüzüme kapatarak bir müddet ağladım. Hıçkırıklarım azalacağı yere artmaya başladığında daha fazla burada kalamayacağımı biliyordum. Yağız ile yüzleşecek cesareti de kendimde bulamıyordum. Bana ne diyecekti ki? Ne açıklama yapacaktı? En azından Zeynep ile görüşeceğini bile söylemiş olsa bu tereddütlerin hiç birini yaşamayacaktım. Zeynep'in gelip çat kapı yapacağına da ihtimal vermiyordum çünkü Yağız, onu aramadığı müddetçe kendisini aramamasını söylemişti. Değil telefon açmak, bu kadın odamıza kadar girmişti.

Koşar adım asansöre gidip çıkış düğmesine bastım. Görüşüm gözyaşlarım yüzünden bulanıktı. Birkaç kişinin daha asansöre binmesiyle başımı yere eğdim. Bu halde olmak beni utandırsa da hala gözyaşlarıma sahip çıkamıyor içimdeki bu kırgınlığı atamıyordum. Asansörün durmasıyla hızla kendimi otelden dışarı atıp resmen koşarak uzaklaştım. Nereye gittiğimi ya da ne yapacağımı bilmeden önüme gelen sokağa giriyordum. Zaten bu muhiti bildiğim söylenemezdi. Hava da neredeyse kararmıştı. Nefes nefese kaldığımda olduğum yerde durup soluklandım. Artık ağlamıyordum. Ne yapacağımı nereye gideceğimi bilmiyor boş boş etrafa bakınıyordum. Sanırım o ilk şoku üzerimden atmaya başlamıştım. Sadece biraz kafamı toplamaya ve sağlıklı bir şekilde düşünmeye ihtiyacım vardı.

Yolda gördüğüm birkaç esnafa sahile nasıl gidebileceğimi sorduğumda bana, yürüme mesafesinde olduğunu söylemişler ve tarif etmişlerdi. Zaten taksiye ya da minibüse binecek param da yoktu.

Sahil kenarına geldiğimde esen hava içimi ürpertse de soğuk içimin yangınına biraz olsun iyi gelmişti. Dalgalı deniz, tüm hırçınlığıyla kıyıya vuruyor temas ettiği yerlerde öfkesini bırakmaktan da geri durmuyordu. Ne kadar o şekilde dolaştım bilmiyorum ama en sonunda bir banka yığılıp kaldım. Yorulmuş, düşünmekten bitkin düşmüştüm. Gözümü uçsuz bucaksız uzanan mavi güzelliğe dikip boş boş bakmaktan başka yapacak pek bir şeyim yoktu. Yağız'ı suçlamıyordum fakat en azından Zeynep ile görüşeceğini bana haber vermediği için ona içerliyordum. Otelden çıktıktan sonra telefonum çalmış fakat kimin aradığına bakamadan şarjım bitmişti. Muhtemelen arayan kişi Yağız'dı.

Yarın nikâhımız olacaktı güya. Herşey yerlebir olmuştu. Gözümden süzülen yaşı bu sefer silmekle uğraşmadım. Gözümü, denizden çekip gökyüzüne kaldırdığımda derin bir nefes aldım. Kararımı aslında çoktan vermiştim. Bulunduğum yerden kalkıp geldiğim yere doğru yürümeye başladım. Şimdi bana gerekli olan tek şey biraz güç, biraz da cesaretti.            

Continue Reading

You'll Also Like

47.8K 4.1K 34
Psikolojik hasta olan bir asker ve psikiyatristin hikayesi...
3.8M 201K 97
Fırat bencildi, İsyan Çiçeği asiydi, lakin kaderleri bir yazılmıştı. İkisi birbirine aitti, ayrılık ölüm getiriyordu...
186K 9.2K 36
Aşkın barut kokan hâli... UYARI! → İncelemekte olduğunuz kitap 16 yaş ve üzeri için uygundur. Olumsuz örnek oluşturabilecek unsurlar içermektedir. →...
7K 290 5
Viranşehir köyünde zamanında halka zulmeden adamın katil oğlu ile ansızın onun kapısını çalan masum güzel lalin ~ Efkan ve lalin