Tutsak

By TueEr38

94.6K 2.2K 978

BİR MAFYA ACIMASIZ VE SADİST, GÖZÜ KİMSEYİ GÖRMEYEN. DERKEN KARŞISINA BİR KIZ ÇIKAR. O KIZ ASLINDA ADAMIN KAD... More

KARAKTERLER
BÖLÜM 2
BÖLÜM 3
BÖLÜM 4
BÖLÜM 5
BÖLÜM 6
AÇIKLAMA

BÖLÜM 1

20.5K 479 312
By TueEr38

Öff yine babamdan azar yiyeceğim...

Babam müdürün odasından çıktığında, bana öyle bir baktı ki donuma etmemek için kendimi zor tuttum.

"Düş önüme eve gidiyoruz." dedi. Soğuk ve sert sesiyle.

Sorun çıkmasını istemediğim için birşey demedim. Babamı takip ettim.

Arkaya baktığımda Maya'da bizimle geliyordu.

Sessiz bir yolculuktan sonra eve vardık. Babamın yüzüne bile bakmadan eve girdim.

Odama gidiyordum ki babamın sesiyle durdum.

"Nereye Azra? Konuşucağımız şeyler var. Gel çabuk buraya." dedi babam her zamanki gibi yine sert olan sesiyle.

"Senin derdin ne? Beni delirtmek mi istiyorsun?" dediğinde çok sinirlendim.

"Keyfimden kavga etmedim baba. Kız benimle uğraştı. Bende cevabını verdim." dedim kendimi savunmaya geçerek. Yine beni  suçlayacak, her zamanki gibi...

"Utanmadan bana cevap mı veriyorsun? Senin yüzünden rezil oldum." dedi babam. Rezil mi oldun? Rezil olanacak hiç birşey olmadı...

"Ben utanılacak hiç birşey yapmadım." dedim. İçten içe üzülmüştüm. Nefret ediyordum aileme karşı bu kadar hassas olmaktan.

"Sen utanılacak birşey yapmadın. Ama ben senin​ gibi bir kızım olduğu için utanıyorum." dedi babam. İstemsizce sanki nefesim kesilmiş gibi hissettim.

Babamla bir çok kez kavga ettik ama ilk defa babamın bana bu kadar ağır konuştuğunu gördüm.

Gözlerim yanmaya başladığında daha fazla dayanamadım ve kendimi dışarı attım. Derin bir oksijene ihtiyacım vardı ve o evde kalmak beni boğuyordu. Maya arkamdan gelip beni kendine çevirdi ve sarıldı.

Sanki ağlamak için birinin bana sarılması gerekiyormuş gibi gözyaşlarımı anında serbest bıraktım.

" Şşş... tamam hadi ağlama. Sana ağlamak hiç yakışmıyor." dedi Maya. Oda ağlamak üzereydi ama kendini tutuyor gibiydi ve inatla gülümsüyordu. Güçlülüğün simgesi gibiydi...

"Maya ben ona ne yaptım? Benim haklı olduğum konuda bile bana kızıyor. Neden ya neden?" dedim.

Bu kadar yeter artık. Bende yıparabiliyorum. İnsanım ya bende.

"Abla sakinleş artık lütfen. Hadi gel biraz dolaşalım" dedi Maya. Maya ile aslında aramızda sadece bir yaş vardı ama bana abla demeye alıştırmıştım onu. Çocukken bile neler düşünüyordum. Annem ve Maya olmasa babama hayatta katlanamazdım.

Biz Maya ile sarılmış yürürken bir silah sesi duyuldu. Korkuyla o tarafa baktım. Birinin beni çekmesi ile yana doğru döndük.

Şaşkınlıkla gözlerim büyüdü. Allah'ım taşlar hareket ediyor muydu? Ben bunları düşünürken birden kolumdaki acı ile inledim.

"Aaaahhh!! " diye bağırdım. Kolumdaki şiddetli ağrı ile gözümden bir yaş aktı. Elimde olmadan dizlerimin üstüne çöktüm.

Canım çok acıyor​du. Dayanılmaz olan bu ağrıdan bir iki saniye sonra gözlerimden ağırlık çökmeye başladı. Ama hala o çocuğa bakmaya çalışmıştım.

En sonunda dayanamayıp kendimi karanlığa bıraktım. Duyduğum en son şey Maya'nın çığlığı oldu...

Maya'nın Anlatımından;

"Abla!" diye bağırdım. Sanki bağıran ben değildim. Her yerim uyuşmuştu. Gözlerimden iradesizce yaşlar dökülüyordu.

"Ablam? O öldü mü? " dedim. Bu cümleyi söylediğimi bile farketmemiştim. Şoka girmiş gibiydim. Gözlerim bir çocuğu buldu.

"Hayır sadece bayıldı." diye yanıtladı o baktığım çocukta.

"Tamam hadi hastaneye gidelim." dedim. Toparlanmam gerekliydi. Ve en mantıklısı onu hastaneye götürmek olurdu zaten.

"Hayır olmaz gidemeyiz siz bizimle geliyorsunuz." dedi elinde simsiyah ürkütücü bir silah tutan adam. Silahı beline soktu. Ne saçmalıyordu?

Bu ablamı öldürmeye mi çalışıyordu?

"Ne demek gidemeyiz? Ya ablama birşey olursa" dedim. Suratımdaki o derin tedirginlik her halimden belli oluyordu.

"Olmaz dedim ya anlamıyor musun? Kerem bindir şu kızı arabaya" dedi başta bakmış olduğum çocuğa. Adını sikeyim ben senin. Başlarım silahınıza milahınıza. Beni korkutamazsınız. Yani sanırım, aslında bilemiyorum. Belkide korkutabilirlerdi.

(Korkudan geberecek birazdan)

"Bak sen paşma ya. Ben ve ablam hiç bir yere gelmiyoruz anladın mı? Siz istediğiniz yere gidebilirsiniz. Ben onu hastaneye götürüyorum." dedim. Helal lan Maya. Senden adam olur be kızım. Koçsun koç.

"Kerem hadi bindir şu kızı arabaya." dedi. Lan iki saatir gelmeyeceğim diyorum ben. Götüyle dinledin herhalde.

"Ben rahmetli dedemin mezarına mı konuşuyorum yarım saattir kardeşim? Ge-" derken sözümü yarıda kesen Kerem midir nedir? O mendaburun benim kolumu çekiştirmesiyle son buldu.

"Kardeşim bırak bir kolumu iki çift laf ediyoruz şurada. Ayrıca nereye gidiyoruz be biz? Ablamın haline bak acımasız orangutanlar." dedim.

Ne yaratıcı kızım yüce Allah'ım. Beni yaratırken sihirli değnek mi kullandın?

Bir anda ablamı tutan adamın resmen kükremesiyle olduğum yerde bildiğiniz sıçradım.

Ne korkması ben korkmam.

"Sus artık. Ablanı da seni de bırakmam. Bütün herşeyi gördünüz. Hem merak etme ablanı kan kaybından ölsün diye bir köşede bırakmayacağım." dedi.

Aferin en azından o kadar insaflısın.

İnşallah ablama birşey olmaz.

Ya olursa? Off m Maya yine saçmalamaya başladın kızım ha. Yemin ederim ki bütün problemleri üstüme üstüme ben buradayım dercesine çekiyorum.

Ablamı yanlız bırakma gibi bir olasılığım olmadığı için paşa paşa arabaya bindim.

Ve gördüğüm manzara ile Şok tan başlayıp a101, Bim'i falan turladım.

Çocuk ablamın saçını okşuyordu. Oğlum lan sen hangi yürekle benim ablamın saçını okşuyorsun Allah belamı versin ki bak elimin tersindesin geçiririm suratına bir tane. (Geçiremez) neyse canım eli kaymıştır yoksa haddini bildirirdim ben o mağara hayvanına.

Araba durduğunda dışarıya baktım.

Oğlum bu ne böyle? Bu ev ise bizim ki ne? Diye sorar insan. Off ne diyorsun Maya kızım Allah Peygamber aşkına. Ablan orada can çekişiyor sen ev mobilya düşün.

Konumuza dönecek olursak karşımda ki in artık dercesine suratıma bakıyordu. Ama rahat burası. Arabayı kullanan orangutan çüksüzü ablamı arabadan indirip hızlı adımlarla eve girdi.

Ben ise hala arabada ablamların arkasından bakıyordum. Ablamın bacakları ne hoşmuş lan. Çünkü benim ablam dağılın.

Ben böyle aptal aptal düşünürken Kerim'midir Kerem'midir onun sesi ile düşüncelerime ara verdim.

"İnmeyi düşünüyor musun?" dediğinde suratına moron gibi baktım. Haklıydı ama banane?

"Aman ne var be dalmışım al arabanı  götüne sok." diye çemkirdim arabadan inerken.

Haklımıyım? Sonuna kadar.

"Ne bağırıyosun kızım kulak zarım patladı." dediğinde çocuğa ibne gülüşü attım.

"Canıma değsin geber." dedim. Oh oh kal öyle gerizekalı.

"Kızım bela mısın nesin? Yürü hadi." dedi. Ona inat yaparcasına yürümedim. O ise yürüyordu. Bir süre sırtını izlemek zorunda kaldım. Adamın kasları t-shirt'den fırlıyor resmen. Bir kaç saniye sonra durdu ve arkadasını dönüp bana baktı.

"Ne yapıyorsun?" dedi ifadesizce. Direk olmaya karar verdim kardeşim. Hayatımın geri kalanını direk olarak geçireceğim.

"Sence ne yapıyorum?" dediğimde hiç birşey demeden ilerlemeye başladı.

Gel desene. Israr etsene. Ne diye gidiyorsun hemen? Aman sıkıldım bende gideceğim.

Salona girdiğimde ablamı kanepeye yatırmışlardı. Bir kız ise ablamın kolu ile uğraşıyordu.

"Hey sen. Ablama ne yapıyorsun?" dedim bir hışımla gidip, ablamın kolunu kızdan kurtardım.

"Sakin ol ben ablana yardım etmeye çalışıyorum" dedi. Ha tamam o zaman sorry.

"Kusura bakma bir an öyle görünce korktum." dedim bende. Ne yapayım haklı kız kusura bakma demem gerekliydi.

"Önemli değil. Sadece ablanın kolunu tedavi ediyorum merak etme." dedi kız. Allah'ım bir an nasıl korktum ama iyi bir kıza benziyor. Belkide ablamla benim buradan kurtulmama yardım eder.

Ben kendi kendime düşünürken o mafya babası gibi görünen adam konuştu.

"Şimdi çekil de ablanı kontrol etsin. Sen böyle onu meşgul edersen ablanı kim kurtaracak?" dedi. Tamam abi haklısın. Ben artık beyaz bayrağı çekiyorum.

"Tamam. Ama kurtarın onu." dedim. Acı ile. Uzun zamandır ilk defa kendimi bu kadar kötü hissetmiştim.

"Merak etme ona birşey olmayacak." dedi ablamın kolunu iyileştirmeye çalışan kız. Nedense bu kızı sevmiştim. Belkide evde tek seveceğim kişi bu kız olabilirdi. Tabi ablamın ve benim kaçmama yardım ederse.

Aman neyse önceliğim ablam sonra bu kaçma mevzusunu düşünürüm. İmkansız gibi görünüyor ama.

"Güneş durumu ne kızın?" dedi ablamı kucaklayan adam.

Adam diyorum ama aslında bizden dört veya beş yaş büyük duruyordu.

"Vallaha Emir, bunu sana nasıl söyleyeceğim bilmiyorum. Hele ki sana." dedi bana dönerek kız.

"Ne oldu güneş söylesene?" dedi Emir. Gerilmişe benziyordu.

"Maşallah turp gibi hiç bir şeyi yok. Yarım saate uyanır." Ay vallaha kalbime iniyodu. Komik olduğunu düşünüyor herhalde bu yaptığının.

"Kızım iki saattir ne evirip çeviriyorsun? Söylesene direk." dedi Emir.

Haklı adam kalbime iniyodu şuracıkta.

"O zaman ablam uyansın bizde gideriz." dedim. En azından gitmek için şansımı denedim. Ama keşke demez olaydım.

"Sana gelirken de söyledim. Size burdan çıkış yok!" dedi Emir denen orangutan.

O nasıl bağırış? Biraz daha bağırsa ağlayacağım. Ne bağırıyorsun bacak kadar çocuğa.

Ama ben akıllı ne yaptım hadi düşünün tabiki tahmin ettiğiniz şey değil. Asla yumuşamadım. Çocuğa bağırdım..

"Ne demek gidemezsiniz? Buna sen mi karar veriyorsun?" dedim. Mağara ayısına bak sen bizi burada tutabiliceğini sanıyor. Bırakmazsan kaçarız.

"Evet. Bundan sonra sizinle ilgili herşeye ben karar veriyorum!" dedi. Bak sen sanki abimiz.  Allah'ım biz nasıl bir belaya bulaşmış bulunuyoruz acaba? Biraz biri anlatsada bilsek.

Güneş "Sakin olun. Yaralı var, onu düşünün." dedi ve devam etti

"Kerem hadi sen kızı mutfağa götür." dedi. Niye o götürüyor elim ayağım yerinde kendim gidemiyor muyum ben?

Kerem "Mutfakta ne yapacağız? Burada duralım işte" dedi. Bencede kanka haklısın.

Güneş "Gidin horon tepin Kerem. Allah'ım ya hadi Kerem gidin." dedi. Kovala canım. Birazda şu tarafa kovala.

Kerem " Tamam ya. Hadi gel benimle." dedi.

Bende diğer çocuktan korktuğum için Kerem ile birlikte mutfağa gitmeyi tercih ettim.

"Otur şuraya." dedi. Hebele hübele. Oturmuyorum Allah Allah, Ayı.

"Ya cidden soruyorum. Senin öküzler familyasıyla bir akrabalığın var mı?" dedim.

Ve kollarımı birbirine bağlayıp suratına cevap bekler bir şekilde baktım.

"Sen bana laf mı çarptın?" dedi. Yok canım ne münasebet. Sadece senin şuan ağzının ortasına gelişi güzel çakasım var. Neden sana laf çarpacakmışım ki?

"Laf çarpılmaz söylenir." dedim. Bu iyiydi.

Tam bana cevap verecek iken Güneş geldi.

"Şey adın Maya sanırım " dedi. Heee ondan.

"Evet ve sende Güneş." dedim. Gülümseyerek. Birazcık yalandan güldüm. Çünkü Kerem itine sinirliyim.

"Evet. Tanıştığımıza memnun oldum." dedi. Sevecen bir tavırla.

"Bende gerçekten seninle tanıştığıma çok memnun oldum." dedim. Gülümsemeye devam ederken.

"Ayy ne kadar da tonton bir tanışma." dedi Kerem. Sana fikrini sorduk mu?

"Ne oldu Kerem arkadaşını benden mi kıskandın?" dedim. Ne alaka bilmiyorum ama yinede demek istedim. İt.

"Hah. Kim? Ben kıskanacağım? Güleyim de boşa gitmesin." dedi.

Tam ben cevap veriyodum içeri Emir girdi.

"Ablan birşeyler sayıklıyor. İstersen bak. Kabus görüyor sanırım." dedi Emir.

Duyduğum şey ile ben ablamın yanına depar attım.

İçeri girdiğimde "Ben seni utandıracak bir şey​ yapmadım baba!" dediğini duydum.

Bugün ki olayın etkisinde kaldı demek ki acı çekiyor.

Ve ben onu böyle görünce dayanayarak gidip yanına​ diz çöktüm ve onun bu durumda olmasından dolayı acı çektiğim için kendimi bıraktım.

Ben böyle ağlarken onun ağzından tekrar tekrar şu kelimeler döküldü.

"Ben utanılacak birşey yapmadım baba!"

Sevgili okuyucularım... Aşırı derecede olan yazım yanlışlarının düzenlemeye başladım.

Lütfen bu yüzden beni affedin. Ve kısa değişikliklerde yaptım. Tekrar okumak isterseniz okuyabilirsiniz.

Diğer bölümleride en kısa zamanda düzenleyeceğim. Hepinizi çok seviyorum yanaklarınızı sulu sulu öpüyorummm :* :*

Continue Reading

You'll Also Like

1.1M 44.3K 64
"Oo küçük hanım iki gündür sizin peşinizdeyiz." "Siz de kimsiniz niye peşimdesiniz ne istiyorsunuz?" " sakin küçük kız" "Kimsiniz dedim" " babanın öd...
63K 3.6K 22
☆"Kayla ne biçim isim Rus musun sen?" "Hatırlatma travması var"
207K 8.8K 59
Köyde geçen bir aşk hikayesi... O bir inci tanesiydi; Dışı dillere destan bir güzel... Naîf kırılgan ve nârin... Köy kurgusu ve abimin arkadasşı konu...
6.4M 206K 103
Karan Haznedaroğlu. 27 yıldır her istediğini elde eden, sadece adıyla bile bütün kapıları açabilecek bir adam. Şimdi her şeyden çok istediği bir şey...