LUHAN OC STORY - ASKER. ✔

By hunhanskuki

31.3K 2.7K 3K

Xiao Lu Han, Zhou Hanedanı kumandanıdır. Sen ise A-shih-Na boyuna ait bir prensestin. (*Türk boyudur... More

Giriş.
Lu Han.
Hüzün.
Yanmak.
Ölmek.
İftira.
Bir gece.
İnanmak.
İnsanca.
Başlıyoruz.
Prenses.
Sonrası.
Çırpınma.
Final.

Belki.

1.7K 172 131
By hunhanskuki

Şimdi bu saraydan içeri girecektim. Çünkü başka şansım yoktu. Ama ben düşüncelerimi biliyordum. Onlar beni öldürmeden, ben kendi fikirlerimi gizliden yürütmek zorundaydım.

Kafamda olmayan bir düşünceydi kraliçe olmak, benden bu yüzden sürekli nefret etmişti babam ve abim. Bu yüzden kendimi rahatlatmalıydım, isteyerek değildi. Kendimi korumaya çalışıyordum...


Kızlar beni görünce çok sevinmişler ve mutlu olmuşlardı. Onlara hiçbir zaman hizmetçim muamelesi yapmamıştım. Ama buradaki tüm ittifaklarımı kaybetmiş olmalıydım. Hepsi esir olmuş bir prensesin tüm haklarını kaybettiğini düşünüyordu. Sürekli konuştuğum saray  erkanı artık çağrılarıma kayıtsız kalıyordu.

Annemin yanına gitmek istiyordum. Hayır, onu özlediğim için değil. Sadece ona güçlü olmak istediğimi göstermek istiyordum.

-

''Merhaba anne, görüşmeyeli uzun süre oldu değil mi? ''

Tam karşısında durmuştum.

''Kraliçe demelisin, kraliçe. ''

''Ah haklısınız. ''

Ona doğru eğilmiştim.  

''Pekala, buraya neden geldin? ''

Sorusuna şaşırmış gibi yapmıştım ama hiç şaşırmamıştım. Beni burada istemediğini biliyordum zaten.

''Esir bir prenses mi olurmuş. ''

Sözlerime uzunca bir kahkaha attı.

''Biz de ondan bahsediyoruz geri dönmemeliydin. Orada kalmalıydın. ''

''Ama döndüm.''

Hiçbir şey yoktu gözlerinde. Merhamet, sevgi, özlem. Duygusuzdu sanki... Kraliçe olursam ben de böyle mi olacaktım? Merhametsiz, sevgisiz.. Kendi kızına bile sevgi gösteremeyen biri mi olacaktım? Ya da babam gibi kendi kızımdan korkacak, onu rakip olarak mı görecektim? Ne tehlikeliydi şu saltanat. Ya da taht... 

Herkesin istediği ama ulaşanların korktuğu.

-

Buraya geleli 1 hafta olmuştu ve odamdan dışarıya çıkmıyordum. Bir şeyler düşünmek zorundaydım. İnsanlar beni prensesleri olarak kabul etmek istemiyorlardı. Halkın onurunu düşürdüğüm gerekçesiyle insanlar sürgüne gönderilmem için sürekli krala yalvarıyordu. Bu babamın işine geliyordu.  Korkarım ki düşüncelerim daha erken gerçekleşecekti. Bir gece öldürülecektim. Emindim. Böylece herkes rahat edecekti...

Burada hiçbir ittifakım kalmamıştı. Beni koruyacak kimse yoktu.

Bir şeyler düşünmeliydim. 1 haftadır uyumuyordum sürekli bekliyordum, ölümü... Kapımın çalınmasını... Getirilen şeyleri bile yiyemiyordum. Hepten çökmüştüm, enerjimi kaybetmiştim. Bana ne olacaktı?

Lu Han'ı özlüyordum...

Bunca hengamenin arasında yine de onu özlüyordum. Bana bu kadar iyi yaklaşmaya başlamışken onu kaybetmek kanıma dokunuyordu. Beni yaralarımdan öpmüştü, ata bindirmişti, konuşmuştu... Bana artık insan olarak muamele edeceğini söylemişti. Bunlar, düşününce küçük şeyler olabilirdi ama büyük adımlardı. Lu Han için, büyük adımlardı...

Üstelik önemli bir göreve gitmişti. Korkuyordum. Onun, ölmesinden korkuyordum. Başına bir şey gelmesinden, korkuyordum.. 

Canının acımasından korkuyordum. O benim canımı hep yaksa bile ben ona hep iyi gelmek isterdim. Aşık olmak böyle bir şeydi, böyle kötü bir şey...

-

Hizmetçiler Lu Han'ın buraya getirildiğini söylemişti.

Yaka paça, zindana...

Anlayamıyordum. O güçlü bir generaldi. Bu görevi atlatmalı ve Çine dönmeliydi... Yakalanması Türk halkı için iyi bir şey olsa da benim için kötü bir şeydi. Öldürülür ya da eziyet çektirilirdi. Onunla görüşmek istiyordum. Son kez de olsa, görmek istiyordum. Ağlayışlarımı durduramıyordum. Onu son görüşüm olsun istemiyordum...

Onunla sonsuz kere görüşmek istiyordum.

Sonsuz kere müthiş kokusunu içime çekmeyi istiyordum.

Onu ve kalbini rahatlatmak, nefretinden ayırmak istiyordum.

Neden?

Keşke, keşke biz mümkün olabilseydik. 

Koşar adımlarla odamdan çıkmış ve zindana doğru ilerlemiştim. Kimseye görünmeden ulaşmalıydım. 

Muhafızlara ağızlarını sıkı tutmalarını emrettikten sonra zindana ulaşabilmiştim.

Parmaklıklar ardındaydı. Her yeri kan içindeydi. Başım dönmeye başlamıştı, ellerim titriyordu. Korkuyordum, onu kaybetmek istemiyordum. Parmaklıklara yaklaştım. O zindanın en dibindeydi.

''Lu Han, sana ne oldu? '' 

Sesim kısık kısık çıkmıştı. Midem bulanmaya başlamıştı, başım dönüyordu. Yemek yememek, uyuyamamak ve Lu Han'ı bu halde görmek beni çok etkilemişti. Kötü hissediyordum.

''Yakalandım. ''

Sesi o kadar kısık çıkıyordu ki duyduğuma şaşırmıştım bile.

''Ama sen General Lu Han'sın yakalanmazsın. ''

 Ağlıyordum. Fark etmişti. Biraz sürüklenerek parmaklıklara geldi. Her yeri kan içindeydi. 

''Tanrım, Lu Han bu halin ne. ''

 Hıçkırarak ağlayacakken ellerimle ağzımı kapatmıştım. Yakalanmak istemiyordum.

''Yolun sonuna geldim, prenses. ''

Hayır... Bu olamazdı. O yolları parçalardım. Lu Han'ı yaşatmak için, herkesi karşıma alırdım.

''Lu Han, seni kurtarabilirim. ''

Kendi söylediğime  inanmayı ne çok isterdim. Onu buradan çıkarmayı, ne kadar çok isterdim...

''Kendin bile inanmıyorsun, sen önce kendine sahip çık. Şu haline bak ''

Beni göstermişti. Kötü gözüküyordum. Gözlerim morarmış ve şişmişti. Uyumak istiyordum.

''Lu Han, ben çok korkuyorum. ''

Göz yaşlarım hiç dinmiyordu.

''Korkma. ''

Onun bir kelimesi beni neden bu kadar iyi hissettiriyordu ki? Elini tutmak için elimi parmaklıklardan içeriye sokmuştum. Önce irkildi ve şaşırdı sonra bana baktı. Gözlerime.. Uzun uzun! 

Ellerini buldum ve tuttum. 

'' Lütfen dayan. Canın acıyor mu? ''

Bana bakmak istemiyor gibiydi. Israrla bana bakmasını istiyordum. O yüzünü ezberlemek istiyordum.

'' Acımıyor. ''

Acıyordu. Biliyordum. Ama bir şey yapamıyordum... 

'' Lu Han, beni de öldürecekler. '' 

Hıçkırıklarım artık artmaya başlamıştı.

'' Beni prenses olarak istemiyorlar. Beni öldürecekler Lu Han. Uyuyamıyorum, yemek yiyemiyorum.. Her an öldüreceklerinden korkuyorum. Tek yol kraliçe olmam ama ittifaklarımı kaybettim. Hepsi halkın onurunu ayaklar altına aldığımı söylüyor.  ''

İlk kez elini yüzüme yerleştirdi. Buz gibi yerde ısındığımı hissediyordum. O parmakları yüzüme dokundukça ölecek gibiydim. Nefesimi tutmuş ve bu anın bitmemesini diliyordum.

''Kraliçe olmana yardım edeceğim. ''

Gözlerim şaşkınlıkla açılmıştı.

'' Bilerek kendimi yakalattırdım, Çin kralı istedi. Sarayın konumunu öğrenmem için. Beni buradan çıkaracaklar. Aslına bakarsan, senin buraya beni görmeye geleceğini tahmin etmemiştim. Beni yine de seveceğini düşünmemiştim. Bu kadar zor bir durumda kalacağını bilmiyordum prenses. Ben sadece buraya gelmek isteyeceğini düşünmüştüm. ''

''Lu Han, bizi öldüreceksiniz. Çin, buraya sefer yapacak... '' 

Sesim titriyordu. Ne yapacağımı bilemiyordum.

Lu Han ile ilk tanıştığımızda bana ettiği tehditler geliyordu aklıma, sarayı başımıza yakacağıyla ilgili sözler.

''Bu sarayı başımıza yakacağını söylemiştin o gün geldi mi Lu Han? ''

''Türklerden nefret ediyorum. Ölmeniz benim için bir şey ifade etmeyecek. ''

Lu Han, eski Lu Han'dı. O hiçbir zaman değişmeyecekti...

''Seni buradan çıkarmalarına izin veremem o halde. ''

Buraya girdiğimden beri göz yaşlarım hiç durmuyordu. Ya halkımı ya Lu Han'ı feda edecektim. Lu Han'ı feda etmeliydim. Buna mecburdum.

Lu Han şaşırmış gözlerle bana baktı.

'' Bunu yapamazsın. ''

'' Yapmak zorundayım Lu, sen yaşarsan daha fazla insan ölecek. Lütfen ya öl ya da artık dur. Öldürmeye devam edersen seni öldürürüm. Önce seni sonra kendimi öldürürüm Lu Han, yemin ederim bunu yapmak zorunda bıraktırma beni. ''

'' Sana kraliçe olmana yardım edeceğim diyorum. ''

'' Sen kraliçe olmama yardım etmeyeceksin Lu Han. Sen kralınla burayı yok edeceksin ve burada hüküm süreceksin. Halkıma eziyet edeceksin ve sana olan aşkımı kullanıp benim üzerimden burayı yöneteceksin. Ben kukla değilim. ''

Göz yaşlarımı silmeye çalıştım.

'' En başından beri bana iyi davranmaya çalıştın çünkü sana olan aşkımı kullanmaya karar verdin. İnanamıyorum. Ben bir aptalım.  ''

'' Saçmalıyorsun. Gitmek istediğini söyledin gönderdim son günlerindi acı çekiyordun insan olarak görmeye karar verdim. Seni kullanmak istesem kötü davranmam ya da iyi davranmam bir şey ifade etmez  ki sana. Sen sanki kötü davrandığım zaman  bana aşık değildin. Ben ne yaparsam yapayım sen benden gidemiyordun ki prenses, böyle bir oyuna ihtiyacım yok. ''

'' Ne yapacağım Lu, bir çıkış söyle. ''

'' Kraliçe olmana yardım edeceğim. Gerisini sonra düşünürüz. Önce kralın beni buradan kurtarması gerek. Sana mektup göndereceğim şimdi git burada yakalanman iyi olmaz diğer şeyleri sonra düşünürüz şimdilik hayatta kalmaya bak. ''

Ona ve yaralarına son kez baktım. Bize karşı oyun da yapsalar bu kadar acı çekmesini görmeyi istemiyordum. O yüzüne yakışan gülüşü yakından görememek benim için bir cehennemden farksızdı.

Ama öldürmeye devam ederse,

kendi cennetimi,

kendi ellerimle,

öldürmek zorunda kalacaktım.

Continue Reading

You'll Also Like

3.8K 589 5
ben sevmediğin fikirlerin vücut bulmuş hâliyim sana göre çirkin beynim ben görmediğin güllerin solmuş hâlindeyim
4.5K 468 10
Harry, en büyük korkusu yalnızlık olan Louis'ye kendisi için özel olduğunu söylüyor. (Bu kurgu orijinalinde 2017 yılında yazılmış ve yeniden düzenlen...
19.7K 947 16
✎Poi Yapım Sunar AŞK kelimesi onlar için birer tutkuydu. Bir fotoğrafçı bir modele aşık oldu. Bir model bir fotoğrafçıya aşık oldu. Kris kızların gö...
485K 11.4K 23
tamamlandı. acar arslan dünyaca ünlü bir futbolcudur. bir gün eski hattını geri takar ve instagram'dan 'bebeğim kişisi instagramda, ona merhaba demek...