Gece'den :
Evde oturduğum an telefonum çaldı arayanın kim olduğuna baktığımda babam arıyordu kalkıb telefona cevab verdim.
"Efendim baba?"
"- Kızım, nasılsın?"
"Sağol babacığım , sen nasılsın?"
"- Sağol kızım, nerdesin?"
"Hiç öyle evde oturuyorum"
"- Güzel, bak kızım benim işim çıktı şehir dışına çıktım. Ee malum şirketde boş kaldı , ben gelene kadar şirketle ilgilenirmisin?"
"Tamam baba"
Babamla konuştuktan sonra evden çıkıp bir taksiye bindim ve şirkete doğru gitmeye başladım. Şirkete vardığımda içeri girdim. Tabi her kes beni görünce şaşırdı. Ben bıyık altı gülüb asansöre binip üst kata çıktım ileride Selen vardı.
Selen babamın sekreteri oluyo, ve çok gıcık bir tip. Ama ben her defasında onun gıcıklığını yerle bir ediyorum. Selenin masasına yaklaşdığımda beni gördü ve üst başını düzeltip ayağa kalktı.
"- Ge-ce hanım?"
"Selencim ne yapıyorsun?"
"- A şey ben iş evet iş yapıyordum"
"İş hm ne işi?"
"- Bazı evraklar vardı onları bilgisayara geçiriyordum"
"İyi. Bak Selen babam bir kaç gün şirkette olamayacak, ve şirketi bana emanet etti o yüzden bir süre ben olucağım şirkette"
"- Ha öylemi, anladım"
"Güzel , şimdi ben odaya gidiyorum sende bana bu hafta içinde şirkette neler olub bittiğini bana getir"
"- Tamam Gece hanım"
"Ha bide bana orta şekerli sütlü kahve söyle"
"- Anlaşıldı"
Babamın odasına girdikten sonra geçib koltukta oturdum ve çocuklar gibi dönmeye başladım, lan kaderde patron koltuğunda çocuk gibi dönmekte varmış. Sonunda dönmeyi bırakıp telefonu elime alıp babamı aradım biraz çaldıktan sonra açdı.
"Alo babacığım ben şirketteyim de, haber vermek için aramıştım"
"- Tamam kızım, işlerlede ilgilenirsin artık ordakilerede göz kulak ol yanlış bir şey yapmasınlar"
"Tamam baba merak etme sen"
Babamla konuştuktan sonra kapı çaldı ve Selen elinde kocaman bir dosyayla içeri girdi. Ve dosyanı masaya bırakarak konuştu
"- Efendim , istediğiniz her şey bu dosyanın içinde"
"Teşekkürler Selencim"
"- Rica ederim Gece hanım , ha bu arada kahvenizi de söyledim birazdan getirirler"
"Sağol Selen ya sende olmasan.."
"- Ne demek efendim..."
ATEŞ'den :
Sıkılmış bir şekilde yolda eve doğru giderken birden telefonum çaldı , Atakan arıyordu.
"Ne var Atakan?"
"- Sana harika haberlerim var kardeşim"
"Ne oldu lan , ne haberi?"
"- Seninki var ya hani..."
"Lan lafı geveleme söyle hadi"
"- İşte seninki parkta boş boş oturuyormuş , diyorum belki kıza bir şeyler yapmak istersin"
"Gerçektenmi? Filiz parktamı?"
"- Sana yalan borcum yok herhalde"
"Tamam bu arada sağıl kardeşim, bu iyiliğini hiç unutmuyacağım"
"- Bencede unutma"
Telefonu kapattıktan sonra ilerideki Avm-e girdim ve kendime güzel bir takım elbise aldım daha sonrada bir buket kırmızı güller aldım işim bittikten sonra Avm-den çıkıp parka doğru yürümeye başladım...
Kafamdaki hayallerle yürürken sanki kafamdan aşağı sular döküldü. Hayaller dünyasından çıkıp kendime geldim ve kafamı kaldırıp yukarı bakınca yüzüme bir damla düştü. Kendi üstüme bakınca ağzım beş karış açıldı çünkü yeni aldığım takım elbisem sırıl sıklam olmuştu, elimdeki çiçeklerde mahv olmuştu.
Kafamı kaldırıp bir kez daha yukarı bakınca teyzenin birisi resmen bir kova suyu kafamdan aşağı döktüğünü anladım ve sinirli halde elimi kaldırarak teyzeye bağırmaya başladım
"Ne yaptın teyze sen?"
"- Bilmem ki , evladım ne yaptım?"
"Daha ne yapıcaksın ya? Resmen bir kova suyu kafamdan aşağı dökdün"
"- Ayy , kusura bakma evladım ben görmedim"
"Off deliricem ya, hadi beni geçtim insan hiç bir kova suyu terasdan aşağı dökermi hiç? Birinin kafasına dökülmesini düşünemedinmi?"
"- Evladım nolur kusuruma bakma yaşlılık işte"
"Hiç değilse temizmiydi su?"
"- Hangi su?"
"Ne demek hangi su ya? Demin kafamdan aşağı döktüğün su!"
"- Ne saçmalıyorsun evladım? Başına güneşmi geçti? Ben neden senin kafandan aşağı su dökeyim?"
"Ya sabııır...Teyze asıl sen saçmalama, ya demin bir kova suyu kafamdan aşağı dökdün özür dilemek yerine bide zeytin yağı gibi üste çıkıyorsun. Nasıl bir insansın sen ya?"
"- İmdaaaat....Yetişiiiin komşulaaaar..."
"Ne oldu lan? Ne bağırıyorsuun?"
"- Yetişiiiin komşulaaar , yetişiiin...bu çocuk bana iftira atıyooo"
"Hasbinallah, teyze sen harbi manyaksın , hem kafamdan aşağı neydüyü belirsiz bir kova su dök , hemde bana iftira atıyorlar diye bağır..."
Daha kötü şeyler olmadan bir an önce o sokaktan çıkıp uzaklaşdım.
DOĞA'dan :
Deminden evde boş-boş oturuyorum. Televizyon izliyorum ama izlemek istemiyorum , çünkü çok sıkıcı lan yeminle sılıntıdan partlamak üzereyim. Acaba bizimkiler ne yapıyor? Masanın üzerinde mal-mal duran telefonumu almadan önce biraz telefonla sohbet etmeye karar verdim. Nede olsa sıkılmaktan iyidir..
"Pişt , naber telefon?"
"Ne surat yapıyon lan? Ay , yoksa sana mal dediğim içinmi? Kusuruma bakma telefoncuk, sadece mal gibi durduğun için mal dedim :D"
Telefonla sohbet etmeği bırakıb Ateşi aradım. Biraz çaldıktan sonra açdı
"Naber knk?"
"- Sinirliyim knk"
"Neden?"
"-Uzun hikaye sonra anlatırım"
"Tamam aslında bizimkilerle beraber dışarı çıkalım mı diyecektim , istersen gel hem orda anlatırsın"
"- Yok Doğacım ben almayayım..."
"Ateş sen iyi olduğuna emin misin?"
"- Sadece moralim bozuk , ve bu gün evden dışarı çıkmak istemiyorum. Yarın konuşuruz tamam mı?"
"Peki madem öyle olsun"
Çok uzun bir aradan sonra hepinize merhaba arkadaşlar. Bölüm kısa oldu farkındayım bundan sonraki bölümler biraz uzun ola bilir. Hem ileride kahramanlarımızdan ikisinin doğum günü var!
Şimdilik bu kadar ...
Görüşmek üzere...
Kendinize iyi bakın..!
Sevgiyle kalın...!
Hoşçaklaın..!