Mavi (#WKT17)

By BurcinTrkolu

4.3K 1.3K 4.3K

Hayat masum değil,ben ise hiç değilim. Ama bir zamanlar öyleydim. Kötülükten habersiz prensimi beklerdim,aile... More

1.bölüm
2.bölüm
3.bölüm
TANITIM VİDEOSU
4.bölüm
5.bölüm
6.bölüm
7.bölüm
8.bölüm
9.bölüm
10.bölüm
11. bölüm
12.bölüm
13.bölüm
14.bölüm
15.bölüm
16.bölüm
17. Bölüm
18.bölüm
19.bölüm
20.bölüm
21.bölüm
22.bölüm
23.bölüm
24.bölüm
25.bölüm
26.bölüm
27.bölüm
28.bölüm
30. Bölüm
31.bölüm
32.bölüm
#33.bölüm(FİNAL)

29.bölüm

140 39 225
By BurcinTrkolu

Kapıyı, eline yüzüne un bulaşmış hizmetlilerden olduğunu düşündüren bir kız açtı. Onu küçümsemek gibi amacım yoktu hatta kız baya bir güzeldi.

"Buyrun? "

Soru sorar gibi söylediği bu kelimeyi umursamayıp içeri girdim. En son bu eve geldiğimde yaptığım hatayı hatırladım. İster istemez yüzümü buruşturmuştum. Az önceki kız olayın şokundan çıkmış ve bana yetişmişti.

" Ne yapıyorsun sen? Kim olduğunu söylemeden eve girmeye hakkın yok. "

" Ege nerede? "

Onu sinirlendirdiğim yüzünden belliydi. Bakışları birkaç saniyeliğine yan taraftaki odaya kaydı. Ardından beni baştan aşağıya süzdü. Karar vermeye çalışıyor gibiydi ama umrumda değildi. O konuşmasa da gözleri Ege'nin yerini söylemişti bile. Adımlarımı o yöne doğru ilerlettim. Benimkinden farklı ahenkteki ayak sesleri o kızın da peşimden geldiğini onaylıyordu. Odadan adımımı içeriye attığım anda burasının bir mutfak olduğunu anladım. Bana arkası dönük olan Ege'ye seslenecektim ki Buğra'yı fark ettim. O da beni fark etmiş olacak ki ikimiz de gözlerimizi kocaman açmış bir şekilde birbirimize bakıyorduk. Buğra'nın ne işi vardı burada? Babam gene ne işler çeviriyor merak ediyordum. Ege'nin sesiyle ne yapacağımı şaşırmıştım.

"Sera, amma gelirmişsin ya pasta yarım kaldı. "

Buğra'nın sahte öksürüğü ve oklavayla Ege'yi dürtmesi sonucu arkasını döndü. Beni gördüğüne o da şaşırmıştı. Yüzünün yarısı unla kaplanmış ve mutfak önlüğü giyiyordu. Bir an buraya ne için geldiğimi unutup gözlerinde kayboldum. İlk tanıştığımız günkü gibi bakıyordu. Aşık olduğum adam gibi bakıyordu. Anılarımın bir anda depreşmesiyle içim ürpermişti. Her güzel şey gibi bunun da bir sonu oldu. Şaşkın gözler yerini öfkeli olanlara bıraktı.

"Neden onu içeri aldın? "

Sera diye seslendiği kız omzunu silkti ve cevapladı. Sanırım bir hizmetliden daha fazlasıydı...

" Kendisi girdi. Tanışıyorsunuz galiba? "

İkisinin daha fazla bakışmasına dayanamayıp araya girdim.

" Evet tanışıyoruz. Ege'yle konuşacaklarım var. "

Sera dediklerimi duymamış gibi hâlâ Ege'ye bakıyordu. Kim bu kız da beni görmezden geliyor?

" Ne konuşacaksan burada konuş. Onlardan gizlim saklım yok. "

İmalı bakışlarla Buğra'ya baktım. O ise suçüstü yakalanmış gibi davranıyordu. Onun bu garip davranışlarına anlam veremedim ve daha sonra konuşmayı aklımın bir köşesine not ettim. Üçü de karşıma geçmiş konuşmamı bekliyordu. Gerçekten diğerlerinin yanında konuşacağımı düşünüyor olamazsınız. Hızlı adımlarla yanlarına gidip Ege'nin kolundan tutarak peşimden başka bir odaya sürükledim. Peşimizden geldiklerini bildiğim için içeri girer girmez kapıyı kapatıp arkamı yasladım. Hâlâ kolunu tuttuğum için çok yakınımda durduğunu fark etmemle geriye ittim. Ege bu halime gülmeye başlayınca Buğralar  kapıyı zorlamayı kesti. Ne var yani? Biraz paniklemiş olabilirim... Sinirli bakışlarım eşliğinde direkt konuya girdim.

"Gizem'in vurulmasıyla olan alakan ne? "

Sorduğum soru üzerine kahkahası yarıda kesilmiş ve suratı düşmüştü.

" O an orada bulunması büyük bir talihsizlik. Anlamadığım benim bununla ne alakam olabilir? "

" Kendisine Gölge diyen tanıdığım tek kişi sensin. "

Kaşları çatıldı ve iki elini kıvırcık saçlarında gezdirdi. Elindeki un şimdi de saçını beyazlatmıştı.

" Orada olmam, onu vurduğum anlamına gelmez! "

" Sen vurdun diye bir şey demedim ki? Sadece Gizem'in katilini bulmak istiyorum. "

Ege, ben zaten o kişinin sen olmasına dayanamam. Bir ümitle geldim buraya. O da Gizem'in ölmesine sebep olan kişinin başka birisi olmasıydı.

" Bulup ne yapacaksın, babam gibi onu da mı öldüreceksin?! "

Donup kalmıştım. Ne dese haklıydı. Ben de bir katildim. Sahi ne yapacaktım? O kişiyi bulunca direkt öldürecek miydim? Birkaç saat öncesine kadar planım hazırdı. Şimdi ise kanatlanıp gitti sanki. Aklımı karıştırıyorsun Ege. Buna izin vermemeliyim.

" O kişinin kim olduğunu söylemeyeceğim. Sustuğuna göre pek de iyi bir şey planlamıyorsun. " birkaç adım attı ve yanımdan uzanarak kapı kulpuna tutundu." Konuşacaklarımız bitti sanırım. "

" Gitme. "

Aniden kullandığım kelime karşısında ikimiz de afallamıştık. Onun ağzından çıkan tek söz " Ne? " olmuştu. İkimiz de biraz geri çekildik.

" Şey yani... Konuşacaklarımız bitmedi demek istedim. "

Derin bir çekişten sonra cevap verdi.

" Dinliyorum. "

" Beni kaçıran kişileri nereden tanıyorsun? "

" Kimleri? "

" Vazoyu çaldığınız gece beni kaçıran kişiler... "

" Seni kaçıracağını tahmin etmemiştim. " diyerek gülmeye başladı. Bu kadar komik olan neydi?

" Kim onlar? "

Ege cevap veremeden arkamdaki kapıya uygulanan şiddet yüzünden Ege'ye doğru savruldum. Düşmemem için beni yakalamıştı. Gözleri birkaç saniyeliğine tanıdığım Ege gibi baktı. Ardından tekrar bir yabancının gözleri olmuşlardı. İçeri dalan adamlarla eş zamanlı ayağa kalktım. Her yerden çıkıyor şu korumalar. Elinde bıçakla üzerime doğru gelen iri yarı olanı fark etmemle geriye zıpladım. Demek dövüş istiyorsunuz...

İkinci kez bıçak salladığı eline bir tekme savurdum. Ardından arkamı dönerek dirseğimle karnına vurdum. Karnını tutarak eğildiğinde parmak aralarımda iç içe geçirerek ellerimi, ensesine sert bir darbe indirdim. Hafif kilolu olan diğerinin yumruğunu son anda fark edip yakaladım. Yerden çelme takınca sırt üstü yere yapıştım. Ege hâlâ arkamda duruyor ve dövüşmemizi izliyordu. Bir şeyler mırıldanıyor fakat anlaşılmıyordu. İçimden bu kadar dinlenmek yeter diyerek çevik bir şekilde ayağa kalktım. Tekrar daha çelme takmaya çalışıyordu ki havaya zıpladım. Aynı hareketi iki kez kullanacak kadar salak olmalıydı. Sağ elimle yumruk atmaya çalışmıştım. Ama sadece çalıştım. Koluyla beni engelleyerek karnıma yumruk attı. O daha yumruğunu çekemeden kolunu kavrayıp ters çevirerek arkasında tuttum. Bacağına tekme atarak yere yüz üstü yatmasını sağlamıştım. Karnıma yediğim darbe yüzünden nefes alıp vermem zorlaşmıştı.

"Alev yeter! "

" İlk saldıran onlardı. Konuşmak için gelen birini kışkırtmamalısınız! "

Kolunu daha da sıkmaya başlamıştım. Ardından ayağımı sırtına bastırarak kolunu kendime doğru çektim. Yerdeki adam inlerken kırılma sesi çok net duyulmuştu. Bakışlarımı Ege'ye yönelttiğimde gözlerindeki dehşetle karşılaştım. Çok kötü bir şey yapmışım gibi bakıyordu ancak bunu yapmasaydım içimdeki katilin o ölmeden durmayacağını bilmiyordu. Etraf bulanıklaşmaya ve başımın arkası ağrımaya başlamıştı. Ege'nin konuşmasıyla bulanıklık biraz olsun netleşti.

"O haklıymış. Sen hâlâ aynı canavarsın. Defol evimden Mavi! "

Canavar... Sanırım ben buydum. Odadan dışarı çıktığımda Sera ve Buğra duvara yaslanmışlardı. Sera'nın gözleri korkudan sonuna kadar açılmıştı. Bakışlarım eline kaydı. Buğra ile el ele tutuşuyordu. Bu kızın kim olduğunu bilmiyordum ama Ege'yle bir ilgisi olduğunu biliyordum. Gerçekler sürekli karşıma çıkıp durmak zorunda mı? Bari sen yapmasaydın Buğra. Bari sen yalan söylemeseydin de arkadaş kalsaydık.

"Yalancı. " diyerek yanından geçtim. Başım hâlâ ağrıyordu ama görüntü normaldi. Zaten o kadının kim olduğunu da Gizem'i öldüren kişiyi de öğrenemedim. Sürekli başarısız olmaktan yoruldum. İnsanların yalanlarını dinlemekten bıktım.

Arabama binip anahtarı çevirdim ve gaza bastım. Evime çok hızlı gelmiştim. Kapının önünde bir süre bekledim. Acaba gitmiş miydi? Kapıyı açarak içeri girdim. Evin içinde boş boş dolaştım. Gitmişti. O kadar şey söyledim tabi gidecekti...

Belimdeki silahı çıkartıp şifonyerin üstüne koydum. Cebimden telefonumu çıkartıp yedek şifresini girdim. Malum babam o kadar çok şifre deneyince kendini kilitlemişti yavrucak. Bir sürü cevapsız arama olduğunu gördüm. Çoğunluğu özel bir numaradandı. Birkaçı ise Gizem'den...

Banyoya girdiğimde içerisi toplanmıştı. Etrafa saçtığım hiçbir şeyden eser yoktu. Oturma odasından ses gelince ürpermiştim.

(...)

——Ege——

Bir kez daha yanılmıştım. Alev'in gerçekten pişman olduğunu düşünmüştüm. Düzeldiğine bir süreliğine de olsa inanmıştım.

Sen enayiysen biz napalım?

Her taraftan çıkmasan olmuyor değil mi?

Kambersin düğün mü olur malak?

Niye soru sorarak konuşuyoruz?

Ve hala soru soruyordu yılın gereksizi...

Tüm ciddiliği bozdun yeter be. Yerde yatarak acıyla kıvranan Ali'nin kalkmasına yardım ettim.

"Hastaneye gitmen lazım. Hamza seni götürsün istersen. "

" Kusura bakma patron. "

Onlar çıkınca içeriye Bora ve Sera girdi. Hâlâ tedirgin durmasına rağmen Sera konuşmayı seçti.

" Ege kimdi o kız? "

" Sana bahsettiğim Mavi. "

" Amcamı... "

Bora'nın uyarı öksürüğüyle cümlesini tamamlamamıştı. Ne yazık anlamam için tamamlamasına da gerek yoktu.

" Ne konuştunuz ki? "

Söyleyip söylememekte tereddütlüydüm. Canan Hanımla olan konuşmamı bilmiyorlardı. Salla gitsin Ege. Onlara her şeyi anlatmak zorunda değilsin. Bu onlara güvenmediğimi göstermez mi? Sadece bana güven Ege, insanlar sürekli bir şeyler saklar. Her zamanki gibi yine haklıydı gölgem. İnsanlar küçük de olsa sürekli bir şeyler saklıyordu. Diğerlerine anlatmamayı seçerek omuz silktim.

——Alev——

Gözüme giren saçı kulağımın arkasına sıkıştırarak kapıya ilerledim. Telefonumun hasret kaldığım bildirim sesi gelince duraksayıp ekran kilidini açtım. Tanımadığım bir numaradan mesaj vardı. Yine mi Ege? Gerçekten mi? Merakıma yenik düşerek  mesajı açtım.

Gönderen: 05...

~> Alev sakın eve gitme! - isimsiz

Bu da neydi şimdi?

Gönderilen : 05...

~>Neler oluyor? Ben zaten evdeyim.

Saniyesinde yanıt gelmişti. Nasıl bu kadar hızlı yazabiliyor hayran kalmıştım.

Gönderen : 05...

~>Bir kere de sözümü dinle be! Çabuk çık o evden.

Yine neler döndüğünü anlamıyordum. Oturma odasından bir kez daha ses geldi. Elim belime gitti ama silahı şifonyerin üstünde bırakmıştım. Uslu kız olup söz dinlemeye karar verdim. Kapıdan çıkmak çok riskli olduğundan bakışlarım pencereye kaydı. Neden banyo pencerelerini bu kadar yükseğe yaparlardı ki? Kapıyı kilitledikten sonra komodini sürükleyerek camın önüne getirdim. Üzerine çıkmıştım ki kapıyı açmaya çalıştılar. Kilitli olması bana zaman kazandırabilirdi. Pencere başımın hemen üstüne geliyordu. Açtıktan sonra kollarımla barfiks çeker gibi asıldım. Bunu hücrede de denediğim aklıma gelmişti. Umarım bu kez işe yarar. Dışardakiler her kimse kapıya çok sert tekmeler indirmeye başlamıştı. Ayağımı pencerenin çıkıntısına atarak kendimi daha fazla yukarı çektim. Kapı açılırken aşağı atladım. Yüzlerine bakmak o an aklıma gelmemişti. Dengemi kaybetmeseydim bu pencereden falan atlama olayını çok sevecektim. Ayağa kalkıp koşmaya başladım. Ani ses ve ısı yüzünden tekrar yere savruldum. Ne olmuştu öyle? Vuruldum mu acaba? Başım ve bileğim hariç acıyan bir yerim yoktu. Demek ki vurulmamıştım. O sese neyin sebep olduğuna bakmak için ayağa kalkıp arkamı döndüm.

Evim... Enkaza dönmüştü. Telefonum çalıyordu ama şuan cevap verecek durumda değildim. Gizemle anılarım vardı lan o evde! Tüm fotoğraflar, Gizem'in hediye ettiği eşyalar... Sonunda bacaklarıma söz geçirebilmiş ve hareket edebilmiştim. Hâlâ yanıyordu evden geriye kalan kısmı. Gözyaşlarım sanki yangını söndürebilir gibi akmaya başlamıştı. Birinin adımı seslendiği duyabiliyor fakat yanıt veremiyordum. Gizem'den kalanlar yok oluyordu gözümün önünde. Omzumdan tutulup geriye çekildim.

"Bırak! Fotoğrafları kurtarmalıyım. Gizem'i kurtaramadım en azından fotoğraflarımızı kurtarayım bırak..."

"Alev yapma böyle... İtfaiyeyi aradım ben daha sonra girersin."

Beni durdurmaya çalışan isimsizden başkası değildi. Benim gibi onun da sesi titriyordu. Hıçkırıklarımın arasında zorla konuştum.

"Sen neden ağlıyorsun? "

" Sen ağlıyorsun diye ağlıyorum. Evdeyim diyince ne kadar korktum haberin var mı? "

Neden? Neden bu kadar iyi davranıyorsun? Tanıdığım herkese felaket getirirken nasıl bu kadar düşünceli olabiliyorsun? Çırpınmayı bırakıp yere çöktüm. İsimsiz de benimle birlikte oturdu ve sarıldı. Başta itiraz edecektim ama buna bile gücüm kalmamıştı. Komşular evin etrafında toplanmış dedikodu yapmaya başlamıştı bile. Sanki birileri acı çeksin de dedikoduluk malzeme çıksın diye bekliyorlardı!

"Bunun olacağını nasıl bildin? "

" Birisi evine bomba yerleştirileceğini söyledi... "

" Kim söyledi? "

" Çok karışık Alev... Nerden başlamam gerektiğini bile bilmiyorum. "

Bölüm sonu

Selamlar ahali! 🙋🙋
Nasılsınız? Yoğun musunuz bakem? 😂😂

Öncelikle zamanınızı kitabıma ayırdığınız için teşekkürler tüm kalpler size feda 💙💙💙💙💙💙💙💙💙💙💙💙💙💙💙💙💙💙💙💙💙💙💙💙💙💙💙💙

Eee bir bölümün daha sonuna geldik. Nasıldı olaylar falan? Gelecek bölümde neler olabilir?

Alev'e düzenlenen suikasti haber veren kişi kim olabilir?

Sorularım bu kadar. Ha bu arada 2bin okuyucu olmuşuz. 💪💪💪💪 Gerçekten çok mutlu oluyorum sayımız çoğaldıkça. Kitabı okuyan kişiler, lütfen okumakla kalmayıp yıldızı neşelendirin. Küçük bir tıklamayla ölecek değilsiniz ya. Hem sevaptır sevap 😂😂
Yorumlarınızı bekliyorum

Gelelim multimedia'ya. Oradaki şahıs Melih Aksel nam-ı diğer İsimsiz. 😉😉 Bir sonraki bölümde görüşmek üzere. (Media 'yı göremeyenler için fotoğrafı buraya da bırakıyorum.)

Kendinize iyi bakın...

Continue Reading

You'll Also Like

123K 7.4K 56
Buraya bak cılız okur. Senin geçirdiğin tüm o uykusuz geceler gibi yüzyıllar geçiren Carryhall Lisesi öğrencilerine bak. Bak ve elindeki loş telefon...
56.7K 3.4K 30
Bir suçlu ile mektup arkadaşlığı...
185K 889 6
!!! KİTAPTA BOLCA SMUT BULUNUR !!!
298K 22.2K 52
WATTYS 2018 KAZANANI! (KAHRAMANLAR KATEGORİSİ) Hreak ayağa aheste bir şekilde kalktıktan sonra kenarda yayılmış geniş postları eğilerek aldı. Geniş...