KALBİM BENDEN ÖTE

By NevraMutlu

1.2M 61.9K 6.7K

Canı acıyordu... Aşkı bu kadar erken tatması yetmezmiş gibi bir de acısını tadıyordu. Aşık olduğu adam taraf... More

Tanıtım
Giriş Bölümü
1.Bölüm
2.Bölüm
3.Bölüm
4.Bölüm
5.Bölüm
6.Bölüm
ÖNEMLİ DUYURU!
7.Bölüm
8.Bölüm
Mini Mini Bir Duyuru!
9.Bölüm
10.Bölüm
11.Bölüm
12.Bölüm
13.Bölüm
14.Bölüm
15.Bölüm
16.Bölüm
17.Bölüm
18.Bölüm
19.Bölüm
20.Bölüm
21.Bölüm
22.Bölüm
23.Bölüm
24.Bölüm
25.Bölüm
26.Bölüm
27.Bölüm
28.Bölüm
29.Bölüm
30.Bölüm
31.Bölüm
32.Bölüm
33.Bölüm
35.Bölüm
36.Bölüm
37.Bölüm
38.Bölüm
39.Bölüm
40.Bölüm
41.Bölüm
42.Bölüm
43.Bölüm
FİNAL

34.Bölüm

17K 1.1K 48
By NevraMutlu

Merhaba canlarım,

Bölüm notu sondadır, rica ediyorum lütfen okuyun!

Bölümü Edoşuma ithaf ediyorum.

Keyifli okumalar dilerim.

***

Tolga yanında ilk defa bu kadar sessiz olan nişanlısının bu haline içten içe gülüyordu. Tabii ki ona isteği dışında dokunamayacaktı ama biraz korkutmak istiyordu. Sevgili nişanlısının bunu çoktan hak ettiğini düşünüyordu. Asansörden inip odalarına doğru yürümeye devam ettiklerinde Eda'nın birden durmasıyla kendisi de durdu ve merakla bir cevap bekledi.

Eda çokta emin olmadığı bir ses tonuyla "Odama kendim gidebilirim zahmet etme sen. Zaten çok uykum var hemen uyuyacağım," dediğinde Tolga duydukları karşısında yine kahkaha atma isteğini bastırdı.

"Zahmet olmaz güzelim merak etme, çünkü aynı odaya gidiyoruz," dedi ve Eda'nın cevap vermesine izin vermeden elini daha sıkı kavrayıp ilerlemeye devam etti.

Eda bunun olacağını biliyor ve ilk defa başındaki bir işin içinden nasıl çıkacağını bilmiyordu. Ne yapacağını bilememenin sıkıntısıyla gözlerini sıkıca kapattı ve Tolga'nın elini istem dışı daha çok sıkıp, derin bir nefes aldı. Bugün orada, her yönden zayıf olduğu bir adama karşı yalnız kalmak istemiyordu ve şimdilik yapacak bir şeyde görünmüyordu. Gözlerini açtığında odaya giriyorlardı. Eda'nın kalbi, Tolga'yı ilk gördüğü zamanki o çocuk kalbinin verdiği heyecan ile çarpıyordu. Bu adama aşıktı ve her şey için hazırdı, yine de ilk gecesinin düğünden önce olmasını istemiyordu. İçinde bu kadar büyük sevgi varken Tolga'ya karşı durabileceğini düşünmüyordu ama... Aması yoktu işte duramazdı ki. Kalbi bu aşk karşısında hep zayıftı.

Tolga, Eda'nın bu kadar sessiz olmasına alışkın değildi. Bunun sebebini biliyordu ve bu hoşuna gidiyordu. Nişanlısı korkuyordu. İçten içe güldü bu duruma. Hala tanıyamamıştı kendisini. Eda'nın isteği dışında asla bir şey yapmaz ve düğünden önce ileri gitmezdi. Sadece biraz onu korkutmak ve durumun böyle olacağını ona göstermek istiyordu. Odanın kapısını kapattı ve yavaşça hâlâ tedirgin olan nişanlısına döndü.

Usulca yaklaştı, konuşmadı. Konuşursa Eda'nın bir bahane bulup kaçacağını biliyordu. Bu yüzden sevdiği kıza sadece biraz yakınlaşmak istedi. Kendisini durdurabilirdi. Eda'yı her gördüğünde bir şekilde kendisine hakim oluyordu, yine yapabilirdi. Elini tutmaya devam ederken diğer eliyle yanağını avucuna aldı ve dudaklarını aşkından öldüğü kızın dudaklarına bastırdı. İlk önce ufak bir öpücük bıraktı. Ardından bir tane daha ve yavaşça her ikisini titreten bir öpüşme başlattı. Eda hem heyecanlı, hem de ürkekti. Her zaman her şeye bir cevabı olan Eda çoktan yatağın altına saklanmış aşık Eda'yı tek başına bırakmıştı. Bu hiç çalışmadığı yerden gelmişti ve işin kötü yani en ufak bir fikri bile yoktu. Sevdiği adamın öpüşüne karşı koyamadı ve karşılık vermeye başladı. Tolga'nın eli beline gitmesiyle kendi eli de onun boynuna gidip orada buluştu. Bedenleri birbirine çarparken, aynı zamanda uyum içinde beraber dans ediyorlardı.

Tolga ağır adımlarla Eda'yı ürkütmeden yatağa doğru ilerletti ve kendisi de geri adımlar atarak hedefine ulaştı. Eda'nın dudaklarından ayrılmadan beraber arkasını döndü ve Eda'yı yatağa doğru yaklaştırdı. Elleri yavaşça Eda'nın uzun, pürüzsüz bacaklarına indi, üzerindeki elbisenin eteklerinden tutup tek hamlede çıkarttı. Eda bunun hangi ara olduğunu anlamaya çalışırken Tolga fazla düşünmesine fırsat vermeden yatağa itip üzerine çıkmıştı bile. Yüzünü boynuna gömüp, kendisine sakin olmasını telkin ederken, yıllardır mest olduğu kokunun içinde kayboluyordu. Bu kız onundu ama zamanının şimdi olmadığını çok iyi biliyordu. Canı yana yana durmak zorundaydı fakat duramıyordu. Bir an Eda'nın sesini duydu fakat algılayamadı. O sırada yavaşça kaybolduğu bedenin boynundan aşağıya indi. Eli kendi gömleğinin düğmelerine gitti. Tek tek ve hızla açarken çoktan beyaz iç çamaşırın kapladığı güzelliklere ulaştı.

Eda tecrübeli eller tarafından esir alınmış ve kendini kaybetmek üzere iken az önce zorlukla ağzından çıkan "Bırak," kelimesini tekrarladı. Tolga'nın durmaması üzerine kendisini durdurabilmek için iradesine sahip çıkmaya karar verdi ama tüm bedenini ele geçiren ateş ve göğüslerinin üzerindeki dudaklara bir şey yapamadı. Göğüslerinden, beline ve oradan kalçasına inen ne yapacağını çok iyi bilen ellere karşı koyamıyordu. Aklına gelen ile bir an durdu. Tecrübeli eller diye düşünürken aklına dolan kabuslar yine onu etkisi altına alıyordu. Tolga ile ne kadar bu durumu şu anda istemese de bu kabusları hiç istemiyordu. Yıllarca bu düşüncelere esir olmuşken yeniden bunu yaşamak istemiyordu. Birden iradesi dışında göbeğini öpen dudakları bedeninden uzaklaştırdı. Tolga'nın başı elleri arasında iken "Dur," dedi nefesi düzensiz bir şekilde.

Tolga şaşkınlıkla gözlerini açtı. Zaten çok ileri gitmeyecek ve duracaktı ama nişanlısının gözlerindeki şeyden hoşlanmamıştı. Zorla "Neden?" diye sordu.

Eda soğuk bir ses tonunda "İstemiyorum," dedi.

Tolga daha da şaşırdı ve gömleğinin ön düğmeleri açık, yatakta doğruldu. Eda ise üzerine altındaki örtüyü çekti.

Tolga "Neden Eda?" diye merakla bir daha sordu. Eda'nın bu söyleyiş tarzı canını yaktı.

Eda derin bir nefes aldı. "Bir nedeni olması mı lazım istemiyorum işte," dedi sert bir şekilde. İçindekileri söyleyip Tolga'yı üzmek istemiyor, bu yüzden kendine zorlukla hakim oluyordu.

Tolga ise artık sinirlerine engel olamıyordu. "Evet bir nedeni olması gerekiyor, çünkü ben senin aşık olduğun adamım ve sen benim sana dokunmamı istemiyorsun!"

"Evet şimdi istemiyorum işte."

Tolga derin bir nefes aldı, burun kemerini sıktı. Sakin kalmaya özen göstererek yatakta tamamen dik konuma geldi. "Tamam istemiyorsun. Peki neden?" diye sordu. Bunu bugün öğrenecek ve daha sonra yeniden karşısına çıkmaması için bu sorunu şimdi halledecekti.

Eda Tolga'yı üzmek istemiyordu ama kaçış yolu kalmamıştı. Her zaman ki gibi birden söylemeye karar verdi. "Çünkü sen benim iç çamaşırımı dişlerken aklıma başka sahneler doluyor. Başka ka-kadınlara da bunları yaptın sen ve ben özel değilim." Eda bunları söylerken yine aynı acıları yaşıyordu. Geceler, günler boyunca aklından çıkmayan, sevdiği adamın başka kadınlarla olan görüntüleri canını yeniden yakıyordu. Bir zaman bu durumu aklını kaybetmesine neden olacak kadar büyütmüştü. Kurtulduğunu düşünürken işte yeniden karşısındaydı.

Tolga ise donup kalmıştı. Bunun çok gerilerde kaldığını düşünüyordu. Yıllardır beraberlerdi ve bu konu üzerine hiç konuşmamışlardı. Birden bütün yaşadıkları aklına doluşmaya başladı. Aslında Eda her seferinde bu konuyu açıyordu. Her sinirlendiğinde ya da her hangi bir zamanda. Fark etmiyordu, aslında her an bunu söylüyordu ama kendisi üzerinde durmuyordu. Şimdi baktığı gözlerde bu acıyı saf bir şekilde gördü ve sevdiği kızı bu kadar üzdüğü için kalbi onarılamaz şekilde yara aldı. Eda'yı üzmek en son istediği şeydi. Yatakta yanına yaklaştı ve çarşafla birlikte zorlanmadan kucağına alıp oturttu. Yanaklarını okşayıp dudaklarından öptü.

Eda onun ne yapacağını merakla bekliyordu. Bu her zaman ki yaptığı delirtme operasyonlarından biri değildi. Gerçekten kafasına taktığı bir sorundu. Bu yüzden Tolga'nın ağzını açmasına fırsat vermeden fısıldadı. "Ben senin bende olduğun gibi özel olsun istiyordum. Bu yüzden sana Amerika'ya gitmeden önce kimseye dokunma dedim. Ama sen beni umursamadın bile."

Tolga şaşkınlıkla karşısındaki nefes kesici güzelliğe bakıyordu. "Güzelim o zaman sadece 12 yaşındaydın. Ne yapmamı bekliyordun? Bunu bilemezdim Eda. Sana aşık olacağımı bilemezdim," diye Eda'yı kırmadan en güzel şekilde açıklamak istedi.

Ama Eda duyduğu sözlerle daha çok hırçınlaştı. "Ben biliyordum ama. Bana aşık olacağını biliyordum."

Tolga merak ederek sordu. "Nereden biliyordun küçük hanım? Bana da söyle de ben de bileyim."

Eda gayet rahat bir tavırla "Allah aşkına Tolga senin aklın bir karış havada. Bunda bilmeyecek ne var? Ben çok güzel ve akıllı bir kızım. Senin bana aşık olmadan daha doğal ne olabilir ki?" dediğinde Tolga kucağındaki kızın sertliğinde oturup, kıpırdandığını ve onu nasıl tahrik ettiğini duyduğu sözlerle unutarak büyük bir kahkaha patlatıverdi.

Eda onun neye güldüğünü merak etti. Gülmesi son bulmayınca omuzuna vurdu. "Ne oldu ya? Şurada ciddi bir şey konuşuyoruz," dedi sinirle.

Tolga gülmeyi kesti ve yüzüne ciddi bir tavır takınıp Eda'yı anlamadığı bir hızla yeniden altına aldı. "Şimdi küçük hanım beni iyi dinle. Sen benim hayatımdaki en özel ve tek kadınsın. En azından bir kızım olana kadar tek. Çünkü benimsin. Bunları burada konuşmak istemezdim ama senin için başka türlü rahat etmeyecek." Derin bir nefes alıp dudaklarına bir öpücük bıraktı ve devam etti. "Beraber olduğum hiç bir kadını ikinci defa görmedim. Ellerini tutup gezmedim. Arkadaşlarımla tanıştırmadım. Hayatımda bir ilişki istemediğim için arkadaş çevremden bana ilgi duyanlarla birlikte olmadım ki başıma bela olmasınlar. Hiç bir kadını soymadım. Hiç bir kadını koklamadım. Bunlar benim için özeldi ve diğer olan şeyler sadece erkeksi ihtiyaçlardı. Ama seni gördükten sonra bu ihtiyacı hissetmedim bile. Anladım ki kalbime sahip olan küçük kız aslında tüm bedenime, dünyama hakim olmuş. Seni çok seviyorum Eda. Aklının alamayacağı kadar çok hem de! Ve bu gece bu anı istemiyorsan seni zorlamayacağım. Ben beklerim. Sen istediğin süre boyunca beklerim. Senin beni beklediğin gibi," dedi ve Eda'nın donup kalmasına aldırmadan ayağa kalkıp gömleğini ilikledi.

Kapıya doğru döndüğünde durdu. Yeniden Eda'ya baktı. "Hayatımda olacağını bilseydim asla başkasına bakmazdım!" Ardından odadan fırtına gibi çıktı.

Eda ise öylece kaldı. Tolga'nın böyle düşündüğünü bilmediği gibi duyduğu sözler kalbine dokundu. Çarpan kapı sesi ile eş zamanda gözlerinden bir damla göz yaşı döküldü. Böyle olmasını istememişti ama içindeki kıskançlığına engel olamıyordu. Kendini bildiği zamandan beri Tolga onundu. Bencilceydi ama öyleydi işte. Tolga olmadan yaşayamadığı gibi, onu bir başkasıyla düşündükçe deli oluyordu. Bunu aşması ve mutlu olması gerekiyordu, çünkü en çok korktuğu şey olmamıştı.

Tolga bir başkasına değil kendisine aşık olmuştu. Aslında hiç bilmiyordu bir gün Tolga'nın kendisine gelip aşık olacağını...

Kendini toparladı ve ayağa kalktı. Üzerine beyaz geceliğini giydikten sonra çantasından hiç ayırmadığı ve Tolga'yı ilk kaybettiğini sandığı zaman yazdığı şiiri eline aldı. Bu gece ona çok ihtiyacı vardı. Belli ki Tolga dönmeyecekti.

*****

Cenk ve İrem ise bütün gece sohbet edip, birbirleri hakkında çok eğlenceli şeyler öğrendiler. Bu sohbet ikisini daha çok yakınlaştırıp aralarındaki o görünmez duvarı aşmalarına sebep oldu. Saat epey geç olunca her ikisi de odalarına gitmek istedi. Kısa sürede İrem'in odasının önüne vardıklarında durdular.

Cenk kaşlarını çatarak "Sabah sanırım yine sinirli olacağım. Şimdiden söylüyorum seninle alakası yok, sadece ben kayak hocalarını pek sevmem," dediğinde İrem kendine hakim olamadı ve ortamın sessizliğine inat büyük bir kahkaha attı.

Cenk İrem'in bu tatlı kahkahasına tebessüm etti ve elini İrem'in yaslandığı kapıya koydu. "Böyle gülünce bende yarattığın etkiyi bir bilsen," dediğinde İrem'in kahkahası durdu ve yüzünde merakla karışık heyecanlı bir ifade belirdi. Kısa süre ortamdaki sessizliğe uyum sağladılar.

İrem gülümsedi, heyecanlı bir şekilde gözlerini kırptı ve Cenk'in bu yakınlığı ile paniğe kapılarak bir şeyler söylemek istedi. "Be-belki de kayak hocası bayandır," dediğinde Cenk tek kaşını alayla kaldırdı.

"Eda ve bayan hocası mı? Hiç mantıklı değil. Konu Tolga ile ilgili olmasa bile yüz metre yanına bir bayan yaklaştıracağını düşünmüyorum ki söz konusu benim. Yani o hocanın maalesef ki bayan olması çok düşük bir yüzde," dedi kederle.

İrem, Cenk'in bu takındığı drama hallerine yeniden tatlı tatlı güldü ve bir anda yanaklarını iri ellerin hapsinde buldu. Cenk İrem güldükçe içinde engel olmadığı dürtüye yenik düştü.

"Böyle gülmeyi sana yasaklamam lazım. O kadar etkiliyorsun ki beni, birde böyle gülünce dayanılmaz oluyorsun," dedi ve İrem'in duymaktan çok kendi bedeninde hissettiği kalp atışlarının verdiği cesaret ile dudaklarına tüy gibi bir öpücük bıraktı. İrem'in nefesini tutmasına karşı çapkınca gülümsedi, tek elini indirip elindeki kartı aldı ve hızla sevgilisinin arkasındaki kapıyı açtı. Yavaşça İrem'i arkaya doğru yürütüp içeri girdiler.

İrem'in "Cenk," demesine karşı Cenk "Güzelim," diye tutkuyla cevap verdi.

Sonra İrem'in yeniden yanaklarını hapsedip dudaklarına kapandı. İlk önce yavaşça başladı ama İrem'in şaşkınlıktan kıpırdayan dudaklarını hissedince kendini serbest bıraktı. İrem olan şeyin şaşkınlığını çabuk atlatıp kendini ana bırakırken ellerini nereye koyacağını bilemedi. En sonunda Cenk onun ellerini alıp boynuna doladı ve kendisi de belini kavradı. İrem'i iyice kendi bedenine çekip tek beden olurken, öpüşmeyi kesmedi. Tattığı en bal dudaklardı ve kendine hakim olmakta epey zorlanıyordu. Aniden geri çekildiğinde İrem'in açık ve kızarmış dudaklarına bakıp büyük bir tatminle gülümsedi.

Cenk "Öp beni sevgilim," dedikten sonra yeniden öpmeye devam etti.

İrem'in acemice öpme çabasına zevkle karşılık verip öpüşünü derinleştirdi. Cenk ellerine hakim olmak için İrem'in elbisenin üzerinden belini biraz daha sıkınca İrem kendisinin bile zor duyacağı bir inleme kaçırdı ağzından. Cenk bunu duyduğu an durdu. İrem'in dudaklarının üzerinde soluklanırken "Gün geçtikçe sana daha çok bağlanıyorum ve bu hallerini her an görmek için ölüme bile seve seve giderim İrem," dediğinde İrem gözlerini açmadan mırıldandı.

"Neyden bahsediyorsun bilmiyorum ama şu an hissettiğim şeyler çok yeni ve beni çok iyi hissettiriyor."

Cenk keyifle gülümsedi. "İşte bunu duymak her şeye bedel sevgilim."

Hâlâ bir nefes mesafede dururken İrem "Bu çok güzeldi ama bunu her zaman yapamaya bilirsin," diye tatlı bir uyarıda bulundu.

Cenk bunu bekliyordu. "Biliyorum ve bildiğim bir şey daha var."

İrem merakla "Neymiş o?" diye sordu.

Cenk İrem'i yeniden öpmeden önce fısıldadı. "Benim olman için Bedir amcanın beni uzun yıllar bekletecek olması," dediğinde ikisi de keyifle güldü.

"Orası kesin zaten..." dedi İrem ve Cenk sevgilisinin sözleri bitmeden yeniden dudaklarına kapandı.

**

Tolga saatler boyunca barda tek başına oturduktan sonra odaya geri döndü. İçeri geçtiğinde Eda'nın üstü açık öylece yatakta uyuduğunu gördü. Çok fazla düşünmüştü. Eda haklıydı. Onu anlayabilmek için empati kurup bu kadar saat delirmesine yol açmıştı. Eda'ya bırak başkasının dokunmasına, bakmasına bile tahammül edemiyordu. Yavaşça yürüdü ve Eda'nın yattığı tarafa geldi. Yatağa oturdu, elini yanağına koydu ve parmakları kirpiklerine değdiği an ağladığını anladı. Canı olabilirmiş gibi daha çok yandı. Eda'yı böyle görmek istemiyordu. Onu üzmemek için ve bu düşündüklerini unutturmak için her şeyi yapacaktı. Çünkü biliyordu ki Eda'nın kalbi, görünenin ötesinde çok kırılgandı. Yataktan kalktı ve Eda'nın üzerini örttü. Tam arkasını döndüğü zaman gördüğü şeyden emin olmak için yeniden Eda'ya döndü ve eğilip gördüğü şeyi aldı.

Merakla elindeki yıpranmış ve yer yer mürekkebi akmış kağıdı açtı. Bunlar yazılırken ıslanmış ya da... göz yaşlarıydı. Tolga'nın birden kalbi sancılandı. Kötü bir şey olmasından korktu. Odadaki koltuğa oturup kağıdı okumaya başladı.

Sen gökyüzümdeki tek yıldızdın. Her gece birlikte uyuduğum, güneş doğup da ellerimden kayıp giderken asla dilek tutamadığım, benim diyerek sahiplenemediğim... Yine de bütün bunlara rağmen her sabah uyandığımda gidişini yok sayıyordum. Gözlerimi kapatıp yaşadıklarımızın hayalini kuruyordum hemen ardından. En az benim seni sevdiğim kadar, senin de beni sevdiğin düşler ekliyordum yaşanmışlıklarımıza. Senin de tıpkı benim gibi özlemekten, beklemekten vazgeçmediğin düşler...

Ve bir düş bile olsa küçümsediğin aşkıma karşılık verdiğini görüyor, manasız umutlara sürükleniyorum. Geri dön, beni sev, beni gör ve bana ait ol!

****

Şiir Edoşuma ait. Teşekkür ederim bebeğim. Seviliyorsun. 00Heaven00

****

Yeniden merhabalar,

Uzun zaman oldu ama gerçekten çok yoğun bir dönem geçirdim. Çoğunuz bana kızgınsınız ve bunu anlıyorum. Fakat bir süre daha yapacak hiç bir şeyim yok maalesef. Cenazem vardı ki aynı zamanda bir dünya işim vardı. Ev taşıdım ve hala tam anlamıyla rahata eremedim. Son bir ay daha çok meşgul olacağım sonra dönüp aynı rutine devam edeceğim. Bu süreçte mesaj ve yorumlarınıza dönmezsem lütfen görüp de cevap vermediğimi düşünmeyin. Hepinizi çok seviyor ve kısa süre daha müsaade istiyorum. Umarım bölümü beğenirsiniz.

Sevgiyle kalın.

**

İnstagram - Nevra_Karatas

Facebook kapalı grup - Nevra Karataş Hikayeleri

Continue Reading

You'll Also Like

735K 6.4K 21
"Bakışlarındaki isteğe daha fazla dayanamadım, ama bakışlarından çok altındaki asıl harikanın ıslak ve muhtaç isteğine dayanamadım." "Konuşmak yerin...
541K 22K 51
Aşk'tan yakayı kurtarmak için iki yol varmış: Biri uzayıp giden ayrılık; diğeri her an aşk ile kavuşmak. ** -'Sen beni sevemezsin ki' dedim fısıltı...
3.5M 127K 71
Berdel'e kurban gitmiştim. Hiç tanımadığım, bilmediğim bir adamla evlendiriliyordum... "1 yıl, sadece 1 yıl sonra burdan herkesin seni bir ölü olarak...
Haz By 🍀

Romance

380K 5.8K 19
Çocukluktan beri Karan Avcıoğlu'na karşı hisleri olan Efsun Alakurt'un hikayesidir. Sevdiği adamla birlikte olduklarından sonra her şeyin farklı ola...