34.Bölüm

17K 1.1K 48
                                    

Merhaba canlarım,

Bölüm notu sondadır, rica ediyorum lütfen okuyun!

Bölümü Edoşuma ithaf ediyorum.

Keyifli okumalar dilerim.

***

Tolga yanında ilk defa bu kadar sessiz olan nişanlısının bu haline içten içe gülüyordu. Tabii ki ona isteği dışında dokunamayacaktı ama biraz korkutmak istiyordu. Sevgili nişanlısının bunu çoktan hak ettiğini düşünüyordu. Asansörden inip odalarına doğru yürümeye devam ettiklerinde Eda'nın birden durmasıyla kendisi de durdu ve merakla bir cevap bekledi.

Eda çokta emin olmadığı bir ses tonuyla "Odama kendim gidebilirim zahmet etme sen. Zaten çok uykum var hemen uyuyacağım," dediğinde Tolga duydukları karşısında yine kahkaha atma isteğini bastırdı.

"Zahmet olmaz güzelim merak etme, çünkü aynı odaya gidiyoruz," dedi ve Eda'nın cevap vermesine izin vermeden elini daha sıkı kavrayıp ilerlemeye devam etti.

Eda bunun olacağını biliyor ve ilk defa başındaki bir işin içinden nasıl çıkacağını bilmiyordu. Ne yapacağını bilememenin sıkıntısıyla gözlerini sıkıca kapattı ve Tolga'nın elini istem dışı daha çok sıkıp, derin bir nefes aldı. Bugün orada, her yönden zayıf olduğu bir adama karşı yalnız kalmak istemiyordu ve şimdilik yapacak bir şeyde görünmüyordu. Gözlerini açtığında odaya giriyorlardı. Eda'nın kalbi, Tolga'yı ilk gördüğü zamanki o çocuk kalbinin verdiği heyecan ile çarpıyordu. Bu adama aşıktı ve her şey için hazırdı, yine de ilk gecesinin düğünden önce olmasını istemiyordu. İçinde bu kadar büyük sevgi varken Tolga'ya karşı durabileceğini düşünmüyordu ama... Aması yoktu işte duramazdı ki. Kalbi bu aşk karşısında hep zayıftı.

Tolga, Eda'nın bu kadar sessiz olmasına alışkın değildi. Bunun sebebini biliyordu ve bu hoşuna gidiyordu. Nişanlısı korkuyordu. İçten içe güldü bu duruma. Hala tanıyamamıştı kendisini. Eda'nın isteği dışında asla bir şey yapmaz ve düğünden önce ileri gitmezdi. Sadece biraz onu korkutmak ve durumun böyle olacağını ona göstermek istiyordu. Odanın kapısını kapattı ve yavaşça hâlâ tedirgin olan nişanlısına döndü.

Usulca yaklaştı, konuşmadı. Konuşursa Eda'nın bir bahane bulup kaçacağını biliyordu. Bu yüzden sevdiği kıza sadece biraz yakınlaşmak istedi. Kendisini durdurabilirdi. Eda'yı her gördüğünde bir şekilde kendisine hakim oluyordu, yine yapabilirdi. Elini tutmaya devam ederken diğer eliyle yanağını avucuna aldı ve dudaklarını aşkından öldüğü kızın dudaklarına bastırdı. İlk önce ufak bir öpücük bıraktı. Ardından bir tane daha ve yavaşça her ikisini titreten bir öpüşme başlattı. Eda hem heyecanlı, hem de ürkekti. Her zaman her şeye bir cevabı olan Eda çoktan yatağın altına saklanmış aşık Eda'yı tek başına bırakmıştı. Bu hiç çalışmadığı yerden gelmişti ve işin kötü yani en ufak bir fikri bile yoktu. Sevdiği adamın öpüşüne karşı koyamadı ve karşılık vermeye başladı. Tolga'nın eli beline gitmesiyle kendi eli de onun boynuna gidip orada buluştu. Bedenleri birbirine çarparken, aynı zamanda uyum içinde beraber dans ediyorlardı.

Tolga ağır adımlarla Eda'yı ürkütmeden yatağa doğru ilerletti ve kendisi de geri adımlar atarak hedefine ulaştı. Eda'nın dudaklarından ayrılmadan beraber arkasını döndü ve Eda'yı yatağa doğru yaklaştırdı. Elleri yavaşça Eda'nın uzun, pürüzsüz bacaklarına indi, üzerindeki elbisenin eteklerinden tutup tek hamlede çıkarttı. Eda bunun hangi ara olduğunu anlamaya çalışırken Tolga fazla düşünmesine fırsat vermeden yatağa itip üzerine çıkmıştı bile. Yüzünü boynuna gömüp, kendisine sakin olmasını telkin ederken, yıllardır mest olduğu kokunun içinde kayboluyordu. Bu kız onundu ama zamanının şimdi olmadığını çok iyi biliyordu. Canı yana yana durmak zorundaydı fakat duramıyordu. Bir an Eda'nın sesini duydu fakat algılayamadı. O sırada yavaşça kaybolduğu bedenin boynundan aşağıya indi. Eli kendi gömleğinin düğmelerine gitti. Tek tek ve hızla açarken çoktan beyaz iç çamaşırın kapladığı güzelliklere ulaştı.

KALBİM BENDEN ÖTETahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon