ZEHR-İ VİRAN

By AsiMavera

737K 30.5K 20.4K

Yasak olanın verdiği haz mıydı; bizi günaha iten? Ya da aşk mıydı; yasak olmasına rağmen günahını göze aldır... More

ZEHR-İ VİRAN
❦1❦ ↑ ENKAZ ↓
❦2❦ ↑Gece Gözlü↓
❦3❦ ↑Samira SANCHEZ ↓
❦4❦ ↑İÇİNDE KALAN↓
❦6❦ ↑AFFET BENİ ARAP KIZI..↓
❦7❦ ↑BEN HEP SENİN YANINDA OLDUM..↓
❦8❦ ↑ZEHR-İ VİRAN↓
❦9❦ ↑İZİN VERİR MİSİN?↓
❦10❦ ↑GEÇ KALMAK İSTEMİYORUM!↓
❦11❦ ↑SEN VE BEN, BİZ OLDUK MU Kİ ?↓
❦12❦ ↑SENİ TANIMAYACAĞIMI MI SANDIN ARAP KIZI..↓
❦13❦ ↑SENİNLE OLMAYACAĞIM↓
❦14❦ ↑BİZ TEHLİKELİYİZ↓
KARANLIK OKYANUS
❦15❦ ↑GECENİN SEVGİLİSİ↓
❦16❦ ↑BİR SON - BİR BAŞLANGIÇ↓
WhatsApp Grubu
❦17❦ ↑ACI VE TATLI↓
❦18❦ ↑DEĞERSİZ↓
DESTİNA
❦19❦ ↑MAZİNİN YARALI İZLERİ↓
❦20❦ ↑ M E Y U S ↓
❦21❦ ↑UFAK DOKUNUŞLAR↓
❦22❦ ↑ RİYAKAR GECE ↓
❦23❦ ↑ KELEPÇE ↓
❦24❦ ↑MEZARLIK↓
❦25❦ ↑ İDAM ↓
❦26❦ ↑ ÖFKENİN YANKISI ↓
❦27❦ ↑ DÜĞÜN ↓
❦28❦ ↑ İNTİHAR VE GÖZYAŞI ↓
❦29❦ ↑YERLE BİR↓
❦30❦ ↑ GECENDE BENİM GÜNDÜZÜNDE ↓
❦31❦ ↑ HAKİKATLER ↓
❦32❦ ↑ ZİHNİN MECRUH TUTSAKLIĞI ↓
❦33❦ ↑KIRILAN ZİNCİRLER↓
❦34❦ ↑ İLK TEMAS ↓

❦5❦ ↑O BENİM KARIM!↓

26.9K 1.3K 726
By AsiMavera


5. BÖLÜM: "O BENİM KARIM."

Araz alayla gülümseyerek dostuna döndü. Onu beklemiyordu. Fakat burada ne işi olduğunu deli gibi merak ediyordu.

"Nikahı kıyılmış, evli bir kadını hangi sıfatla yanında götürmeyi planlıyorsun Cesar?"

Cesar onu umursamayıp Samira' nın giderek az önceki sinirinden eser olmayan bir tonda konuştu.

"Alınması gereken bir şeyin varsa hemen hallet. Evine dönüyorsun."

Kız başını sallayarak odasına çıkıp bir kaç parça eşyasını almaya çıkmıştı.

Cesar sinirden kaşlarını çatarak Araz' a döndü.

"Bu seni hiç ilgilendirmez. Seni uyardığım halde şu kadın için zerre kadar suçu olmayan o kızı kırdın. Bu yanına kalmayacak Araz."

"Her ne oluyorsa bunu senin ilgilendirdiğini düşünmüyorum." deyip tam karşısına geçti Cesar' ın.

"Dostluğumuzu bozmak istemiyorsan şu an bu evi terk et."

"Bu dostluğu sen bozuyorsun Araz. Eğer kendine güvenmiyorsan ondan uzak dur dedim. Ama sen dediklerimi umursamak yerine kulak ardı ettin. Ya kendine gel, ya da kızdan vazgeç."

Samira' nın ayak sesleri merdivenlerde duyulunca Cesar dostundan uzaklaşarak kızın gelmesini bekledi.

Samira aşağı indiği sıra da bir birine öfkeyle bakan iki adamı görünce gerilse de belli etmeye çalışarak geçti yanlarından. Kapıdan çıkacakları sıra duyduğu sesle duraksadı.

"Eğer şimdi gidersen her şey daha kötü olur arap kızı."

Duyduklarıyla gülümsemişti. Her şey bundan daha kötü olabilir miydi ki sanki?

Onu umursamadan Cesar' ın arkasından gitti.

Kalbini kırıyordu bu adam. Tam da eski hali kayboldu, Araz iyi bir insan derken kötü yanı tekrar ortaya çıkıyor darmaduman ediyordu kendisini.

Kapının açılma sesiyle irkilerek arabaya bindi kız. Cesar arabanın etrafında dönerken Samira gözünden düşen yaşı silerek onun görmesini engelledi.

Buraya gelirken ne güzel zamanlar geçirmişti oysa onunla. Sırf korktuğu için konuşturmak istemiş hatta şaklaşmıştı kendisiyle.

Bal rengi gözlerinin kendisine ilk defa şefkatle baktığını görmüştü ona babasını anlattığında. Kendisine ilgiyle yaklaşmıştı Araz. Onun güzel bir kalbe sahip olduğunu biliyordu. Tek sorun Elly' e karşı olan aşkının onu hırçınlaştırmasıydı.

"Neden evliliği kabul ettin?"

Ani gelen soruyla daldığı düşüncelerden sıyrılıp yanında ki adama döndü.

Bakışları doğrudan yolda olsa da cevap beklediği belliydi.

Sessizce yurkunup önüne döndü. Onu ilk gördüğü anda babasıyla ilgili aklını karıştırmayı başarmış bir adamdı o. Kim bilir şimdi neler diyecekti.

"Yaşadığım esir hayatından kurtulmak için."

Bu duruma şaşırmasa da derin bir iç çekti. Her türlü imkana sahip olan bu kız her şeyden mahrum kalıyordu. Bu duruma en çok üzülenlerdendi Cesar hiç şüphesiz.

Araba durduğunda gözleri nerede olduğuna bakarken Araz ile buraya gelirken kullandıklarına benzeyen bir uçak gördü. Normal bir uçaktan daha küçüktü. Şahsa özel bir araçtı çünkü.

Arabadan inerek uçağa geçtikleri sıra da gözünün önüne düşen sahneyle gözlerini kapattı Samira.

Araz kendisinin elini tutmuş ve nedenini bilmediği bir şekilde şaşkınlıkla incelenmişti. Gözlerini açarak daldığı düşüncelerden kurtularak gösterilen yere oturup cama döndü.

Aklı başında değildi hala. Söylediği sözler onu sandığından daha fazla yaralanmıştı çünkü. Üzerinde olan bakışlarından bile bir haberdi.

Uçağın havalanmasıyla korkarak gözlerini kapattı. Nedense ikinci binişi olmasına rağmen atlatamamıştı bu durumu. Dakikalar sonra gelen uykusuna dayamayıp dalmıştı.

Cesar dikkatle karşısında uyuyan kızı inceliyordu. Onun varlığından küçük yaşta haberdar olsa bile daha bir kaç hafta önce kendisini görebilmişti.

İdeal bir vücut ölçüsüne sahipti Samira. Çimen yeşili gözleri yüzünün peçeli olmasına rağmen kendini belirgin bir şekilde belli ediyordu. Bu kız güzeldi. Biliyordu Cesar. Annesini tanıyordu çünkü.

Arap Şeyhi büyük bir görüşme için Rusya topraklarına gittiği sıra da görmüştü karısını. İlk görüşte aşktı onlarınkini. Tüm ailesinin karşı çıkmasına rağmen bir şekilde ikna etmişti annesi ile babasını.

Arap Şeyhi uzun boyu ve yapılı fiziğiyle ilk görüşte dikkatleri çeken bir gençti o zamanlar. Fazla esmer olmayan teni ve yakışıklı yüzüyle fazlaca kızın gözdesi oluyordu.

Annesi ise Rusya' nın tüm iş adamları tarafından istenilmesine rağmen kadın hiç birini istememiş, fakat kocası Omar' ı hiç reddedememişti.

Büyük bir aşktı onlarınkisi. Arabistan' da üç dört evlilik yapılmasına rağmen Omar başka bir kadın istememişti. Tanınmış bir Arap Şeyh' i olmasına rağmen.

Bir buçuk yıl sonunda nihayet hamile kalan kadın doğum sırasında hayatını kaybetmişti. Tüm ülkelerce duyulan aşkları bir buçuk yıl sonra acı bir şekilde sona erdi.

Ne kadar zaman geçti bilmiyordu fakat uçak Cidde' ye inişe geçmişti. Kız yerinde rahatsızca kıpırdanmaya başlayınca gözlerini başka yöne çevirdi. Ona söyleyemezdi. Babası Cesar' ı gözleme amaçlı oraya göndermişti fakat duyduklarını Arap Şeyhine söylemeyecekti. Çünkü bunu Samira yapacaktı.

"Samira.." dedi kızı uyandırmak amaçlı. Fakat kız uyanmak yerine daha çok sindi uyuduğu koltuğa.

Cesar oturduğu yerden kalkarak yanına geçti. Uçak iniş yapmıştı. Kızın kalkması gerekiyordu. Onu kucaklayabilirdi fakat şu an Arabistan sınırı içindeydiler. Kısacası mümkün değildi.

"Samira." deyip koluna dokunduğu sıra da gözlerini açan kız anlamazca baktı adama.

Uzamış sakalları fazlasıyla hırçın duruyordu. Gece karası gözleri gecenin karanlığıyla baş edebilecek kadar ihtişamlı bir görüntü seriyordu ortaya.

Kızın şaşkın bakışlarına mazur kalan Cesar onun bu haline hafiften tebessüm ettiği sıra da Samira aynı o gecede ki gibi dayanamayarak elini yanağında ki çukurlara götürdü.
Gamzelere oldu olası farklı bir sempati beslemişti.

Eli erkeksi hatların üzerinde dururken içi titremişti kızın. Temas ettiği tek erkekti Cesar. Sakalları oldu olası sevmişti ve eli şu an en sevdiği iki şeyin üzrindeydi.

Gözleri gece karası gözlerle kesişince ürperdi Samira. Neden yanındaydı, kendisine neden yardım ediyordu deli gibi merak ediyordu.

Bu hareketi beklemeyen Cesar istemsizce kaşlarını çatınca ortadan kaybolan gamzeyle Samira aniden çekti elini.

Cesar ayağa kalkarak uçaktan inerken kıza yardımcı olmamış, yüzüne bile bırakmamıştı.

Onu takip eden kız arabaya bindikleri sıra da merakına daha fazla engel olamamıştı.

"Neden bana yardım ediyorsun?"

Gelen soruyla afalladı Cesar. Samira konuşkan bir kız değildi. Hele olayları sorgulayan hiç değil. Mutlaka başka bir şey vardı altında.

"Öyle gerekti."

Aldığı cevapla tatmin olmamıştı kız. Başka şeyler olduğunu biliyordu. Kimse durduk yere birine yardım etmezdi.

"Duyduğuma göre İtalyanmışsın. Neden Kanada' ya geldin?"

"Kanada benim ikinci evim. İşlerimi genelde oradan yönetiyorum."

Şimdilik bu kadar yeter diye düşündü. Hiç konuşmayan bir kızın bu kadar soru sorması bile fazlaydı.

Bakışlarını adama çevirdiğinde ne kadar yakışıklı olduğunu düşündü. Koyu kumral saçları geriye doğru verilmiş keskin yüz hatları ile fazla dikkat çekiciydi.

İki adamın gözleri de farklı olmasına rağmen ikisinden de etkileniyordu Samira. İkisi de haddinden fazla yakışıklıydı. Cesar' ı her ne kadar tanımasa da ona da Araz gibi yumuşak davranmayacaktı. Kendisini ezmelerine izin vermeyecekti.

Araba durduğunda Sarayın önünde durduklarını fark etti. İç çekti Samira. Hiç bir şey beklediği gibi gitmemişti. Tam Araz ile olduklarını düşündüğünde yaptıkları ile bir kez daha mehfetmişti her şeyi.

"Ben.. Teşekkür ederim."

Kapıyı açarak indi arabadan. Bağaj kapısını açıp eşyalarının olduğu çantayı da aldığında tamamdı. Saraya doğru bir adım attığı sıra da duyduğu cümleyle kaldı olduğu yerde.

"İyi geceler Gece gözlü."

Gülümsedi Samira. Arkasını dönerek adama baktı. Gece gözlü olan kendisiydi asıl. Bunu kıza söylemesi komikti. Karanlığa rağmen bile parlıyordu siyah gözleri. Adamı dipsiz bir kuyuya çekiyordu sanki her saniye.

Cesar kızın Saraya girmesini bekledi. Babası geldiklerini biliyordu.

Hızla Saraya girdi kız. Gecenin bir yarısı ikisini görmeleri hoş karşılanmazdı çünkü.

Geldiğinden bu yana bir ay geçmişti Samira' nın. Ne olursa olsun istemiyordu Araz' ı. Bu evliliği asla kabullenmeyecekti.

Kapının açılma sesiyle içeri giren kadına döndü bakışları. Yüzü fazla durgun duruyordu.

"Bir şey mi oldu Amıne?"

Kadın kafasını dertli bir şekilde salladı.

"Düğün bir ay sonraya alınmış."

Samira' nın göğsü sıkıştı. Bu düğün olmayacaktı.

"Konuş babamla. Bu düğün olmayacak, istemiyor de. Hayatının sonuna kadar odasında kalır sana varlığını bile unutturur ama asla o adamla gitmez de Amıne."

Kadın üzgünce kızının yanına oturarak saçlarına dokundu.

"Konuşmadım mı sanıyorsun kızım. Ne diller döktüm. Olacak diyor. Ondan başkasına vermem kızımı diyor."

Samira hırsla kalktı oturduğu yerden. Ne yaparsa yapsın, nasıl bir ceza verirse versin onunla konuşaktı. Bu zamana kadar hayatını yeterince mahfetmişti. Daha fazlasına izin vermezdi.

"Kızım!"

Amıne' nın yakarışlarını duymadı. Odasından çıktığı gibi her zaman olduğu odasına doğru ilerlemeye başladı. Bu iş olmayacaktı!

Kapıyı çalarak içeriye girdiğinde tek olduğunu gördü.

Arap Şeyh şaşkınlıkla kızına bakarken ne diyeceğini bilememişti.

"Bu evdeki varlığımı sana unuttururum. Ne dersen yaparım ama o adamla evlenmem. Olmayan hayatımı iyice karartmana izin vermem." dedi gözlerinin içine bakarken.

İlk defa kızını bu halde görüyordu. Babasına korkudan yaklaşamayan kız eğer böyle bir tepki vermişse muhakkak bir şey vardı bu işte.

Eğer istemiyor olsaydı bu tepkiyi en başında verirdi zira. Bu kadar zaman beklemezdi.

"Ne olduğunu anlat."

Samira' nın yüzündeki kararlılık gitmiş yerini saf bir şaşkınlığa bırakmıştı. Şu anda babasının ona hakaret ederek odasından kovması ve cezalandırması gerekti.

"İstemiyorum."

Küçük bir çocuk gibi şikayet edecek hali yoktu. Bu kadarı yeterli olmalıydı.

"Eğer ne olduğunu anlatmassan düğünden vazgeçilmeyecek."

Genç kız sıkıntıyla içini çekti.

"Bir şey olduğu yok. Bu zamana kadar beni evcil bir hayvan gibi odama kapatman dışında."

Ne kadar sakin. Bir şekilde konuşmuş olsa da sinir öfke ve kin damlıyordu ağzından. Fakat o kadar dalmıştı ki ne söylediğinin farkında bile değildi.

Arap Şeyh hızla kalktı yerinden. Duyduklarıyla sinir tüm bedenini ele geçirmiş kendisini inanılmaz bir şekilde sarsmıştı.

"Sana böyle mi söyledi?"

Samira ani gelen yüksek sesle yerinden sıçradı. Konuşmaya hali kalmamıştı. Şimdi oda kendisini aşağılayacak odasına gönderecekti. Bu durumu sorun edecek bir adam değildi kendisi. Onu kızı gibi bile görmüyordu.

Geri geri giderek çıktı huzurundan. Gözünden düşen yaşlara mani olamıyordu. Bu böyle olmayacaktı. Yapabileceği bir şey olması gerekti.

Odasına geçerek oyalanacak bir uğraş aradı kendisine. Aksi halde düşünmekten veya ağlamaktan kafayı yiyebilirdi.

Kişisel gelişim kitaplarını alarak çalışma masasına oturdu.

Bu halde kaç gününü geçirmişti bilmiyordu. Tek lokma yemiyor, odasına kimseyi sokmuyordu. Babasının yanına gittiğinden bu yana bir haftayı geçmişti. Amıne bile tek kelime etmiyordu kendisine. İçi içini yiyordu kızın. Babasının onu azıcık bile umursamaması canını inanılmaz derecede yakıyordu.

"Çekilin!" sarayın yankı yapan boş duvarlarında Araz' ın sesi can bulunca gözleri sonuna kadar açıldı. Bunun ne işi olabilirdi ki burada?

Hemen masadan kalkarak peçesini yüzüne geçirdi. Her an gelebilmesi muhtemeldi.

Kapının açılma sesiyle olduğu yerde kaldı genç kız. Ona arkası dönüktü ve ne yapacağını bilmiyordu. Adım sesleri yanında bitince gözlerini kapattı. Kalbi onunla konuşmayı kaldırmıyordu. Kendisini parçalara bölen adamı istemiyordu.

Koluna dokunan ellerle irkilerek geri çekildi. En son ona dokunduğunda oluşan morluk hala varlığını koruyordu.

Araz karşısına geçince bal sarısı gözler girdi görüş açısına. Yorgun bakıyordu. Bir kaç haftalık sakalları ile fazla dağılmış. İçini ele geçiren öfkeyle baktı gözlerine. Bir kaç hafta önce ettiği sözler doldu kulaklarına.

'Unutur muyum hiç? Babasının evcil bir hayvan gibi odasına kapattığı kızısın.'

"Samira.."

Acı çeker gibi çıkan sesi kızın kaşlarının çatılmasına sebep olmuştu. Ne yüzle karşısına çıkabiliyordu bu adam hala?

"Git buradan!" deyip arkasını döndüğü sıra da elleri tekrar koluna dolandı.

"Baban bu evliliğin olmayacağını söylüyor. İstemiyor muşsun?"

Samira olduğu yerde dondu. Babası böyle bir şeyi gerçekten söylemiş olabilir miydi?

Kalp atışlarının hızlandığını hissetti. Babası onu dinlemişti.

"İstemiyorum. Benim yerimde Elly' nin olması gerek."

Araz hırsla kızı kendisine çekti. Göğsüne çarpan kafasıyla yüzünü buruşturmasını bile umursamadı.

"Senin yerinde onun olması gerekseydi seninle değil onunla evlendirdim. Kanada' da işler senin bildiğin gibi yürümüyor. Birbirimizi sevmemiz, birlikte olmamız için illa evlenmemiz gerekmiyor."

Kızın kolunu serbest bırakıp derin bir nefes çekti içine.

"Sana özgürsün dedim. İstediğini yapabilirsin! Ama sen gidip Elly ile atışmayı seçtin! O benim sevdiğim kadın. Sürekli çevrem de olacak ve bu ikinizin iyi anlaşması gerektiği demek oluyor."

Samira gözlerinin dolmasına engel olamadı. Kendisine bakan sarı gözler daha kaç defa kalbini acımadan parçalara ayıracaktı?

Yüreğinin acıdığını hissetti. Kendi evinde bile fazlalıktı o.

"O bana onlarca hakaret ederken susup boyun mu eğmeliydim?" dedi yanındaki yaş usulca süzülürken.

"Hayatım boyunca kendimi mi ezdirmeliyim söylesene!" diye bağırıp göğsüne vurdu.

Araz bunu beklemiyordu. O gün gelen aramaya sinirlenmişti aslında. Sonra onu Elly' e bağırırken görünce ondan çıkarmıştı işte.

"Samira.. Üzgünüm. Her şey için. Ama lütfen. Daha fazla uzatma. Biz evlendik zaten. Sadece göstermelik yanı kaldı. Yani düğün. Onu da halledince herşey çok daha güzel olacak.

Söz veriyorum o günkü gibi bir şey bir daha çıkmayacak ağzımdan."

Samira başını olumsuzca sallayıp yatağa oturdu. Ellerinu başının arasına alarak gitmesini bekledi. Onu istemiyordu. Hayatında olmasını istemiyordu.

"O düğün her türlü olacak. Sen güzellikten anlamıyorsan benim yapabileceğim bir şey yok." deyip hemen yanına gelerek çenesini parmaklarıyla kavrayarak yukarı kaldırıp kendisine bakmasını sağladı.

Kendisini her zaman etkileyen duruşu ve o içinde kaybolduğu sarı gözleri kendisini şu an zerre kadar bzir etki yaratmıyordu üzerinde.

"Düğün gecemizi sabırsızlıkla bekleyeceğim.."

İşte bunu beklemiyordu..

Kapının çarpma sesiyle kendine gelen genç kız yüreğinin daraldığını hissetti. Onu kadını yapmayacağını söylemişti. Peki şimdi değişen neydi? Elly ile hala birlikte olduklarına göre onu aldatmış sayılmayacak mıydı?

Bu olmayacaktı. Hayatında Elly olduğu sürece onunla birlikte olmayacaktı. Kendisi söylemişti arkadaş olacaklardı. Kendi hayatını yaşayacaktı Samira. Hatta bir gün aşık bile olabilirdi. Fakat bu kİşi Araz olmayacaktı. Ona güvenip konuştuğu günün sonrasında acımadan çarpmıştı suratına başkalarının yanında.

Elly yetmiyormuş gibi Cesar' da duymuştu birde.

Ağlamaya başladı Samira. Kurtulmak istiyordu. Yıllarca oda da hapis hayatı yaşayıp isyan etmeyen kız bu adam karşısında yenik düşmüş isyan etmeye başlamıştı.

Tek umdudu babasıydı. Sözlerinden dönmemesiydi bütün dileği.

Araz hırsla Arap Şeyhin yanına döndü. O güçlü bir adam olabilirdi. Fakat unuttuğu bir şey vardı. Araz' da güçlüydü.

O Araz SANCHEZ' di. Kanada' nın en ünlü silah ticareti yapan iş adamı.

"Düğün hemen yapılacak!" dedi tam Şeyhin karşısında durarak. "Saçma sapan bir konu yüzünden dönemezsiniz. Nikah kıyıldı bile."

"Araz." dedi Şeyh yerinde doğrularlak.

"Ben sana kızımın yüzüne benim yarattığım şeyleri vur diye vermedim. Bu zamana kadar yaşayamadığı hayatını ona geri ver diye olsun istedim bu evlilik. Arabistan' da verilecek adam mı yoktu da sana kıydım nikahını. Eğer burada kalsaydı yine hapis olacaktı eve. Kurtulamayacaktı o hapisane hayatından.

Bana bak evladım. Sen bana dostumun emanetsin. Bunca sene kızıma değil de sana babalık yaptım ben. Yanlış anlama yüzüne vurmak değil amacım. Sana sordum. Ona bakabilir misin diye. Kabul ettin. Ben emanetime nasıl bakıp bu güne getirdiysem sende öyle sahip çık emanetine."

"İsteyerek olmadı. Ben sinirliydim ve.. Birden oldu işte. Onu asla bilerek incitmedim ben."

Araz mahcup olmuştu. Bu ihtiyar haklıydı. Babası küçük yaşta öldüğünde kendisini dostu Omar' a emanet etmişti. Oda kızı yerine Araz' a sahip çıkmış onu Kanada' nın büyük bir adamı yapmıştı.

Evlenme nedeni ilk başta kendi çıkarları olsa da sonradan Samira için de istemişti. Ona özgürlüğünü vermek, kendisinin elinden aldığı hayatı ona sunmak istemişti.

"Tekrar soruyorum Araz. Emin misin? Çünkü; eğer bir daha onun kalbini kırarsan bende seni kırarım."

Araz başını salladı. Onu bırakmaya niyeti yoktu. Omar kendisine bakıp büyütmüş, şu an bile bırakmamıştı. Her daim başındaydı. Ona sahip çıkıyor bir derdi oldu mu hemen hallediyordu. Bunu ona borçluydu. O kıza kendisine yapıldığı gibi bir hayat vermesi gerekiyordu.

"O benim karım olacak Şeyhim. Bu durum ise bir daha tekrarlanmayacak."

Arap Şeyh anlayışla başını salladı. Ona güveniyordu. Kızını hemen olmasa bile kabullenecekti. Sadece zamana ihtiyacı vardı ve bu süreçte Samira' ya Cesar' dan başkası dikkat edemezdi.

En az hasarla kurtulması gerekti bu süreçte. Çünkü biliyordu. İkisi bir birine alışana kadar fazlasıyla yıpratacaktı karşısındaki.

Arap Şeyhi bu delikanlıların babalarıyla gençlik yıllarında aynı oğulları gibi iş görüşmelerinde tanışmıştı. Araz' ınki genç yaşta büyük bir suikaste kurban gitmeden önce başına geleceklerden haberdarmış gibi dostuna emanet etmişti onu. Cesar' ınkisi ise kansere yakalamış atlatsa bile bu işlere devam edecek gücü kalmamıştı.

Onlar askeri ve sivil olarak tüm dünyanın silah ticareti yapan güçlü adamlarıydı. Hem üretiyor hemde satıyorlardı.

Şeyh Arap, Araz Amerikan, Cesar ise İtalyandı. Onlar birlik olup tüm dünyaya hükmeden bir dostluk kurmuşlardı aralarında.

"Düğün bir ay sonra yapılacak. Ve sen o zamana kadar kızımın gönlünü yapacaksın. Zorla olsun istemiyorum."

"Anlaşıldı." deyip çıktı odadan. Kıza kafa tutmuştu tutmasına da sonunda saçmaladığını. Ona asla o anlam da yaklaşmayı düşünmemişti Araz. Ona sadece sahip çıkacak hatta ileride aşık olduğunda bile arkasında duracaktı. Sadece bir an gözünü korkutmak istemiş ve bu yola başvurmuştu.

"Sarayın bahçesinden bekleniyorsunuz."

Samira hizmetli kızın dedikleriyle şaşırmıştı. Araz ortaya çıktığından beri hayatında ki herşey yavaş yavaş değişiyordu.

Saraydan çıktığı an arka bahçeye doğru ilerlemeye başladı. Etrafı ışıklandıran lambanın altında yukarı doğru yol alan dumanı görünce gözleri karanlıkta bile ışıl ışıl olan bal rengindeki gözleri buldu.

Kendisini görmemişti. Sigarasını dudaklarına görüp derin bir nefes içine çekerken bir süre onu izledi Samira. Uzun boyu ve iri bedeniyle ay ışığı eşliğinde fazla görkemli duruyordu.

Biten sigarasını attığı sıra da yaptığı şeyin farkına varıp ilerlemeye başladı. Ona bakmadan trabzanlara tutunup karşı manzarayı izlemeye koyuldu.

"Bir ay sonra düğünümüz olacak Arap kızı.."

Samira duyduğu şeyle aniden Araz' a döndü. Daha az önce babasının izni olmadığını söyleyen kendisi değil miydi?

"Babam.."

"Onunla konuştum."

Gözleri doldu. Bu kadar çabuk satmış olamazdı kızını.

"Bana bak Samira.." deyip biçimli parmaklarını çenesine koyarak kendisine bakmasını sağladı.

"Daha önce de dediğim gibi. Seninle arkadaştan daha fazlası olmayacağız. Oda da söylediklerimi unut."

"Araz.. İstemiyorum seni. O kadınla aynı evde yaşamak istemiyorum anlasana. Bana hükmetmeye çalışmanızı istemiyorum."

"Öyle bir şey olmayacak. Elly ile aynı evde yaşamayacaksın. Gerekirse ben ona gideceğim fakat o sana karışmayacak. Söz veriyorum."

Kafasını salladı. Ona karşı gelmeye gücü yoktu. İstediği olmayacaktı biliyordu. Bu düğünden kaçışı yoktu.

"Samira.. Özür dilerim."

Genç kız Araz' a döndü. İçi acıyordu gözlerine bakınca. Böylesine güzel bir adamın acımasızca kalbini kırması fazlaca yakıyordu canını.

Dolan gözlerinden bir damla yaş usulca süzülürken Araz' ın yüreği burkulmuştu. Yıllar önce bu durum için Şeyh Omar' a kızarken şimdi kendisi yakıyordu bu kızın canını.

Tek elini beline yerleştirerek göğsüne çekti karısını. Ne yaptığını bilmeden.

Samira ani olan bu harekete karşı ne yapacağını bilememişti. İlk defa bir erkeğe karşı bu kadar yakınlaşmıştı.

Burnuna dolan yoğun erkeksi bir koku burnuna dolarken huzurla kapattı gözlerini. Araz ona kötü hissettirdiği kadar iyi de geliyordu. Ne yaparsa yapsın nefret edemiyordu ondan.

Araz yüzüne çarpan kadınsı koku ile Samira gibi gözlerini kapatırken, ikisi de anın tadını çıkarıyordu.

Samira bir süre sonra istemeyerek ayrıldığı sıra Araz içini kaplayan merakla eli kızın yüzüne gitti.

Samira kabullenmişti artık. Bu düğün olacaktı. Eninde sonunda göreceğini bildiğinden razı gelip izin verdi açmasına. Ha düğün günü ha bugün bir şey değişmeyecekti nasıl olamasa...

-Sonunda görecek mi ne ? Görsün bence artık..😂

-Kızın babası ( ARAP ŞEYH) hakkında düşünceler?

-Cesar hakkında neler düşünüyorsunuz?

-Ya Araz SANCHEZ?

Fazlaca yorum gelince bekletmeyeyim dedim. Umarım beğenirsiniz.

Seviliyorsunuz..

Continue Reading

You'll Also Like

194K 9.5K 20
Staj yaptığım hastanede karışan o kız çocuğu bensem?
1.1M 16K 39
Aşık olduğu adamın evleneceğini öğrenen Mavi, çareyi en yakın kız arkadaşında bulur. Düğüne kısa bir süre kala acilen bir plan yapmaları gerekmektedi...
1.1M 39.4K 22
"Bana cehennemi yaşatmana rağmen, sen benim cennetimsin Meira." Fantastik değildir, karanlık aşk türündedir. DİKKAT! Bu kitapta cinayet, psikolojik...
147K 6.2K 26
Damla: Dedem doğum yaptı, taksi param da yok bana bi 400 ateşler misin yakışıklı? Yakışıklı: Deden doğum yaptı? Yakışıklı: Tanıştığımızı sanmıyorum...