HARAM SEVDA (TAMAMLANDI)

Por pembehayaller3

1.5M 82.1K 7.7K

Aşka aşık bir kadın... Üzerine oynanan tehlikeli bir oyun... Ve aşkı için amansız mücadelesi...Bu aşk, ne ro... Más

Karakterlerin Gözünden Tanıtım
1-Yemin (Düzenlendi)
2-İlk Ben Sevdim(Düzenlendi)
4-Kaybeden Sen Olacaksın (Düzenlendi)
5- Vazgeçmek Yok Yüreğim (Düzenlendi)
6- Beklenmeyen Misafir (Düzenlendi)
7-Mücadele (Düzenlendi)
8-Diriliş(Düzenlendi)
Sohbet Zamanı
9- Bilinmeze Mektup(Düzenlendi)
10- Geçmişe Davet(Düzenlendi)
11- Dibe Vuruş(Düzenlendi)
12- Bir Kalbin Çöküşü (Düzenlendi)
13- Kalbine Sor (Düzenlendi)
14- Kaçınılmaz Son( Düzenlendi)
15-Yüzleşme (Düzenlendi)
16-Masum Değiliz (Düzenlendi)
17-Araf (Düzenlendi)
18- Geçmişin Laneti (Düzenlendi)
19-Güç Bende Artık (Düzenlendi)
20- Aşkın Günahkârı (Düzenlendi)
21-İntikam(Düzenlendi)
22-Kimsin Sen Efsun? (Düzenlendi)
23- Aşka Aşık Bir Kadın(Düzenlendi)
24-His Karmaşası (Düzenlendi)
25- Çırpınış (Düzenlendi)
26-Yolun Sonu (Düzenlendi)
27-İtiraf(Düzenlendi)
28-Aşkın Zehri (Düzenlendi)
29- Azap (Düzenlendi)
30-Yanılgı(Düzenlendi)
31-Kaçış(Düzenlendi)
32-Çalınan Aşk( Düzenlendi)
33-Yalanlarla Örülü Bir Hayat (Düzenlendi)
34- Kayıp(Düzenlendi)
35- Sen Gittin Ben Bittim(Düzenlendi)
36-Aşkın Bir Büyü(Düzenlendi)
37- Kaçırma Operasyonu( Düzenlendi)
38- Teklif (Düzenlendi)
39-Adalet (Düzenlendi)
40- Hatalar Zinciri(Düzenlendi)
Kısa Bir Alıntı
41- Kalbin Kalbimin Büyüsü(Düzenlendi)
42- Aşka Tutkun(Düzenlendi)
43-Gönülçelen(Düzenlendi)
44-Kardeşlik Bağı(Düzenlendi)
45-Gizem (Düzenlendi)
46-Şüphe ( Düzenlendi)
47-Korku Çıkmazı (Düzenlendi)
48- Günaha Davet(Düzenlendi)
49-Geçmişten Bir Hikâye( Düzenledi)
Instagram-İletişim- Duyuru
50-Son Bakış ( Birinci Kitap Finali)
1- Dönülmez Yol (2. Kitap )
2- Sır(2.Kitap )
3-Geçmişin Kaybı (2.Kitap)
4- Fısıltı(2.Kitap )
Yeni Bölümden Alıntı
5-Gerçeklere Adım (2.Kitap)
6- Mucize(2. Kitap)
7-Ağabey (2.Kitap )
8- Kaçak Gelin (2.Kitap)
Kitap Olacak mı? Son durum ne?
9-Baskın(2.Kitap)
10- Kor (2.Kitap)
11- Yazgı (2.Kitap)
12- Sürpriz (2.Kitap)
13-Vuslat(2.Kitap)
14- Aldanış (2.Kitap)
15- Aydınlığın Zaferi (2.Kitap)
16-Kalp Yarası (2.Kitap)
17-Ölümün Sesi (2.Kitap)
18- Veda (2.Kitap)
19- Sevgi Her Şeyin Gücü (2.Kitap)
20-Mucizelere İnan(FİNAL)
Teşekkürler 🧡💮💮
EVLENMEYE BAK♥️

3-Aile Saadeti (Düzenlendi)

10.8K 570 37
Por pembehayaller3

Düzenlenme Tarihi:27.10.2020

******************************
Yemek kokuları, bütün odayı sararken heyecanla etrafa baktı. Doğu hariç herkes masadaydı. Henüz kimse yemeğe başlamamıştı. Doğu'nun gelmesini bekliyorlardı. Efsun'da fırsattan istifade herkeste tek tek göz gezdiriyordu. Yeni ailesine alışmaya çalışıyordu. Hepsiyle ayrı ayrı iyi olmak istiyordu. Sevmek ve sevilmek istiyordu. Bu masada o kadar huzurluydu ki... Daha önce tatmadığı duygularla yüzleşiyor. Aile sıcaklığını en derinden hissediyordu. Çocuksu heyecanına söz geçiremiyordu. Bu manzaraya o kadar dalmıştı ki ona seslenildiğini fark etmedi.

"Yenge..."

"Yenge..."

Kolunun dürtülmesiyle kendine geldi.

"Ne zamandır, sana sesleniyorum."

"Kusura bakma. Dalmışım öyle. Ne diyecektin?"

Berfin, alçak sesle cevap verdi.

"Ağabeyim nerede? Masa kuruldu. O, hala ortalıkta yok."

Efsun, ne cevap vereceğini bilemedi. Doğu, hiçbir şey demeden çıkmıştı. Ne aramalara ne mesajlara cevap vermişti. Tek temennisi işe gitmiş olmasıydı. Şimdi bilmiyorum derse bütün dikkatleri üzerine çekerdi. Bir sorun olduğunu anlarlardı. Yüzüne zoraki bir tebessüm kondurup Berfin'e baktı. Hiç istemese de küçük bir yalana başvurdu.

" İşle ilgili küçük bir sorun çıkmış. O yüzden gecikti. Ama birazdan gelir."

Berfin, anladım dercesine başını salladı. Azat ve Berat'ın konuşmalarını duyduğunda bakışlarını onlara yöneltti. Azat, öfkeyle Berat'a bakıyordu.

"Bir gün, elimde kalacaksın Berat!  Nedir senden çektiğim?"

Berat, ona inat gülümsedi.

"Sanki kötü bir şey yaptım. Ne var bunda sinirlenecek?"

Azat, öfkeyle dişlerini sıktı. Elini Berat'ın omzuna koyup sıktı. Genç adam acıyla inledi.

"Berat! Kaşınıyorsun oğlum."

"Ah! Anne baba, görüyor musunuz? Resmen bana şiddet uyguluyor. Hem de sizin önünüzde!"

Fidan Hanım, hızla söze girdi.

"Azat, çek elini kardeşinden! Ne oluyor size?"

"İyilik yapayım dedim. Olana bak!"

"Başlarım senin iyiliğine. Sen, bir daha bana iyilik yapma."

"Ayıp oluyor abi."

"Anlatın artık! Derdiniz ne?"

Azat, hoşnutsuz bir ifadeyle annesine baktı.  Arkasına yaslanıp konuştu.

" Sevgili küçük oğlun, numaramı herkese dağıtmış."

Berat sırıtmasına engel olamadı.  Azat öfkelendikçe o gülümsedi.

"Bir şeyi düzeltmek istiyorum. Herkese dağıtmadım. Sadece, sana uygun gördüğüm kadınlara dağıttım. Bir kardeş olarak görevimi yaptım." dediğinde masadaki herkes gülümsedi. Fidan Hanım, neşeyle konuştu.

"Aferin benim oğluma. İyi yapmış."

"Anne! Tüm gün telefonum çaldı. Mesajlar geldi. Sanki gönlüm varmış gibi... Tövbe Tövbe!"

"Kardeşin seni düşünmüş. Baksana! Senin bana gelin getireceğin yok."

Masada süren kahkahalar ve annesinin ısrarı, onu bunalttı. Yüz ifadesi, gergin bir hal aldı. İçinden birkaç kez "Ya sabır!" diye söylendi. Ardından dudaklarını araladı.

"Benim hiç işim olmaz. Bu konuyu kapatalım olur mu?" dediğinde Halil Bey daha fazla sessiz kalamadı. 

"Saçma sapan konuşma Azat. Konuyu kapatmak yok! Artık kaçamazsın. Kardeşlerin evlenecek yaşa geldi. Hala senden tık yok! Otuzlarına vardın. Hala kaçmak niyetindesin. Bu sefer, bizim istediğimiz olacak."

"Ama baba..."

"En kısa zamanda ya bana bir gelin getirirsin ya da ben sana bulurum. Tercih senin."

Berat, Azat'a yaklaşıp usulca konuştu.

"İstersen ben bulurum. Seve seve yaparım. Bunu biliyorsun."

Azat, sağ elini yumruk haline getirdi. Her an Berat'a saldırabilirdi. Derin derin nefes aldı. Kendini tuttu.

"Kardeş değil! Baş belasısın Berat."

"Ben de seni çok seviyorum abi."

Efsun, onları izlemeye devam ederken Asım heyecanla konuştu.

"Amcam evlenecek mi?"

Fidan Hanım, torununa  şefkatle bakıp gülümsedi. Ellerini yukarı açıp konuştu.

"İnşallah.  Allah biliyor ya her gün dua ediyorum. Amcan bir evlensin, adaklarımı bir bir gerçekleştireceğim."

Azat, başını elleri arasına alıp ovuşturdu. Onlarla daha fazla uğraşamayacağını anladı. Annesinin ısrarıyla, babasının hükmüyle baş edemezdi. Çaresizce sustu. Ayak seslerinin gelmesiyle bütün bakışlar kapıya yöneldi. Doğu'nun gelişi, en çok Efsun'u sonra Azat'ı sevindirdi. Azat, kardeşini bir kurtarıcı gibi gördü.  Onun sayesinde konunun kapanacağından emindi. Doğu, elindeki poşetleri yere bırakıp masaya yaklaştı. 

"İş uzayınca çıkamadım. Çok bekletmedim değil mi?"

"Yok oğlum. Geç masaya. Yemeğe başlayalım artık." diyen annesinin sözüne uydu. Azat'ın yanına Efsun'un tam karşısına oturdu. Efsun, dikkatle sevdiği adamı inceledi. Uzun süre gözlerini çekemedi. Doğu, gülümseyerek onun tarafına baktı. Gamzeleri açığa çıktı. Göz kırptığında gülümsemesi genişledi. Efsun, şaşkınlıkla duraksadı. Heyecanla yutkundu. Kalbi tekledi.  Doğu'nun kendine gülümsediğini sandı. Heyecanla gülümsedi. Asım'ın  kahkahaları ile gerçeği gördü. Önce Asım'a sonra Doğu'ya baktı.  Baba oğul birbirlerine gülüyorlardı. Bozuntuya vermeden önüne döndü. Kendini aptal gibi hissetti. Bu adamın gülüşü bile, onu heyecanlandırıyordu. Eli ayağına dolaşıyordu. Doğu gerçekten onu sevse, heyecandan kafayı bulabilirdi. Güç toplamak için onun olduğu tarafa bakmadı. Bakmaya devam ederse, kendinden geçebilirdi. Onun gülüşünde huzuru tadar, hayaller alemine dalardı. Ortam buna müsait değildi. Rahatlamak için önündeki su dolu bardağı aldı. Hızla birkaç yudum içti. Boğazındaki kuruluk, bir nebze de olsun azaldı. 

"Ay döküldü çoyba."

Asım'ın çorbayla mücadelesi, başarısız kalmıştı. Üstüne birazcık dökülmüştü. Efsun, hızlı davranarak peçeteyle üstünü sildi. Onu izleyen bakışlardan habersiz, Asım ile ilgilendi.

"Sana yardım edeyim. Olur mu?"

Asım, sessizce başını salladı. Efsun, şefkatini esirgemedi. Çorbayı içmesine yardımcı oldu.
Tabağa yeni yemekler koyarken Doğu ile göz göze geldi. Genç adam, yakalanmanın verdiği etkiyle kaşlarını çattı. Yüzünü başka tarafa çevirdi. Efsun, onun bu haline iç geçirdi. Doğu, bildiği gibiydi. Konu Efsun olduğunda kalın kalın duvarlar örerdi. Şimdi yine aynı şeyi yapıyordu. Bu huzuru, onun gerginliğiyle bozmayacaktı. Tekrar Asım'a dönüp, yemeğini yedirdi. Bir süre sonra küçük çocuk, karnını sıvazladı.

"Çok doydum."

"Tabağın daha bitmedi Asım. Azıcık kaldı. Bunları da bitir. Öyle kalkarsın." dediğinde Asım itiraz etmedi.  Uslu uslu Efsun'un yedirmesine izin verdi. Tabağı bitince heyecanla el çırptı.

"Bitti." deyip ayağa kalktı. Oyuncaklarına doğru konuştu. O sırada Efsun,  herkes tarafından izlenildiğini fark etti.  Fidan Hanım, Halil Bey, Berat, Azat, Berfin... Ve göz ucuyla bakan Doğu. Neden ona böyle baktıklarını anlamadı. Şaşkınlıkla gözlerini kaçırdı. Fazlasıyla utanmıştı. Fidan Hanım, gelinin utancını görünce gülümsedi. Onu daha fazla bu utanca sürüklemedi. Yardımına koşup dudaklarını araladı.

"Suna..." diye seslendi. Genç kız, hızlı adımlarla içeri girdi.

"Tatlıyı şimdi koyma. Çayla birlikte yeriz." 

"Siz nasıl uygun görürseniz." deyip masadaki boş tabakları aldı. Efsun, kendisini tok hissettiğinden pek fazla bir şey yemedi. Herkesle beraber o da masadan kalktı. Kocasına yakın, bir koltuğa oturdu. Doğu'nun sürekli telefonla uğraşması sinirini bozdu. Onu göz hapsini alarak ne yaptığını anlamaya çalıştı. İçinden korkuyla söylendi.

"Lütfen düşündüğüm şeyi yapma Doğu!"

"Onunla mesajlaşıyor olma."

"Bunu bana yapma!"

Korkarak telefona baktı. Parlaklık gözünü aldı. Hiçbir şey göremedi. Somurtarak  başka tarafa döndü. Şimdi telefona eğilip bakamazdı. Meraktan çıldırsa da zaman ve mekan doğru değildi. Arabesk bir şarkının çalması ile dikkati dağıldı. Şarkının geldiği tarafa baktı. Azat'ın telefonu çalıyordu. Çok geçmeden açtı.

"Buyurun..."

"Evet ta kendisiyim."

Öfkeyle Berat'a bakıp konuşmasına devam etti.

"Sanırım bir yanlış anlaşılma olmuş. Böyle bir şey düşünmüyorum." deyip telefonu kapattı. Berat içindeki kahkahayı serbest bıraktı. Azat ise öfkeyle ona yaklaştı. Azat'ın öfkeli bakışlarını görünce sesini kesti. Korkuyla yutkundu.

"Neden öyle bakıyorsun?"

"Sence neden?"

"Hani konuyu kapatmıştık."

"Senin yüzünden,  telefon numaramı değiştireceğim." dediğinde Berat  yardım için etrafına baktı. Annesi ve babası yoktu.

"Şimdi seni elimden kim  alacak? Güvendiğin dağlara kar yağdı. "

"Amca..."

Azat, arkasını döndüğünde fırsattan istifade kaçtı. Asım'ı ardında bırakıp Berat'ı kovalamaya başladı. Salonun etrafında  koşuşturdular.  Doğu, gürültüleri duyunca başını telefondan kaldırdı.

"Yenge..."

"Abi... Berfin. Kurtarın beni."

Berat, nefes nefese kalmıştı. Hala koşmaya devam ediyordu. Efsun,  Berat'ın yardım çığlığına sessiz kalamadı. Bir yandan gülüyor bir yandan onlara yaklaşıyordu.

"Yenge boş ver. Girme aralarına. Hem Berat abim, güzel bir dayak yesin. Hak etti."

Berfin'in sözü, onu iyice güldürdü. Kardeşler arasındaki ilişki hoşuna gidiyordu. Yeri geldiğinde birbirlerini koruyorlar, yeri geldiğinde atışıyorlardı. Efsun, onların bu eğlenceli hallerine imrenmeden edemiyordu. Bir an da Berat'ı arkasında Azat'ı önünde buldu. 

"Yenge, kurtar beni. Onun öfkesinden koru beni."

"Efsun, ver onu bana. Bir pataklayım da aklı başına gelsin."

Hengamenin tam ortasına düşmüştü. İkisi de ondan yardım istiyordu. 

"Sakın verme. O, zalimin eline bırakma."

"Ahhh!"

Berat'ın acı dolu inleyişiyle  arkasını döndü. Tahmin etmediği bir manzarayla karşılaştı.  Doğu, Berat'ın yakalarından tutmuştu. 

"Bir kişiye iki kişi demek. Nerede adalet?"

Doğu, Azat'a bakıp sırıttı.

"Berat'ın suyu çoktan ısınmıştı. Ne yapalım dersin?"

Azat, aklına gelen şeyle gülümsedi.

" Bence onu Asım'ın eline bırakalım."

Berat, telaşla başını iki yana salladı. Kaçmaya çalıştı. Ama fayda etmedi. Doğu kollarından, Azat bacaklarından tuttu. Asım'ın önüne bırakıp, sıkıca tutmaya devam ettiler. Efsun, şaşkınla konuştu.

"Ne yapacaklar Berat'a?"

Cevap veren kişi, Berfin oldu.

"Hiç hoşlanmadığı bir şeyi... İzle ve gör."

"Berat amcanı,  biraz güldürelim Asım. Sen, onu güldürmeyi  iyi biliyorsun."

Asım, heyecanla amcasına yaklaştı.  Berat, başını iki yana sallamaya devam etti.

"Yapma Asım. Uyma onlara." deyip çırpınmaya başladı. Ağabeylerinin güçlü kolları, onu zorladı. Küçük çocuk, ona doğru eğilip konuştu.

"Gıdı gıdı gıdı."

Berat'ı gıdıklamaya başladı. Berat, kahkahalarına engel olamıyor. Çaresizce çırpınıyordu. Gülmekten gözünden yaşlar geliyordu. O güldükçe, diğerleri de gülüyordu. Efsun, fırsattan istifade Doğu'nun gülüşünden yararlanıyordu. Onun gülüşünü, küçük gamzelerini ve kısılan gözlerini seyrediyordu. Bunu yaparken hayranlığını gizleyemiyordu. Sevdiğinin gülüşünde mutluluğu tadıyordu. İçinden aynı şeyleri tekrarlıyordu.

"Ömrümüz boyunca, hep gül Doğu. Hep mutlu ol."

Berat, gülmekten kıpkırmızı olunca serbest bıraktılar. Genç adam, halsizce söylendi.

"Hepiniz zalimsiniz. Bir yardım eli, uzatmadınız."

"Çok konuşma Berat. Buna şükür et."

Önce ayak sesleri sonra Fidan Hanım'ın endişeli sesi duyuldu. 

"Berat, ne oldu sana? Neden yerdesin? Bu halin..."

Hızla ona yaklaştı. Oğluna eğilip şefkatle saçını okşadı.

"Canım anam. Beni düşünen, tek sen varsın."

Azat, alayla söylendi.

"Ana kuzusu."

Fidan Hanım, Azat ve Doğu'da göz gezdirdi. Şüpheyle gözlerini kıstı. 

"Ne yaptınız kardeşinize?"

Doğu, umursamazca omuz silkti.

"Alt tarafı, Asım onu gıdıkladı. Endişelenecek bir şey yok. Gerçi Berat abartmayı sever." 

"Aşk olsun abi. Başka hiçbir şey demiyorum."

Babalarının geldiğini görünce, herkes kendine çeki düzen verdi. Koltuklardaki yerini aldı. Telefonlar ceplere kaldırıldı. Bu duruma, en çok Efsun sevindi. Doğu, telefonla uğraşmayacaktı. Ona bakıp, siniri bozulmayacaktı. Şimdilik huzurlu olacaklardı. Halil Bey ve çocukları arasında koyu bir sohbet başlarken, içeri Suna girdi.  Çay ve tatlıları ikram etti. Doğu, çikolatalı tatlıdan bir parça alıp, ağzına götürdü. Anında beğeniyle Suna'ya döndü.

"Ellerine sağlık Suna. Tatlı, çok güzel olmuş."

Efsun,  heyecanla  Doğu'ya baktı. Yaptığı tatlıyı beğenmişti. Bunun  heyecanıyla içi içine sığmadı. Bu sırada Suna, gülümseyerek konuştu.

"Ben yapmadım. Efsun Hanım yaptı."

Doğu, duydukları üzerine duraksadı. Tatlıyı yarıda bırakıp, Efsun'a baktı.  Genç kadın, ondan güzel bir söz beklerken hiçbir şey demedi.  Tatlıdan bir lokma daha almadı. Tabağı kendinden uzaklaştırıp, çayını yudumladı. Efsun, ona kötü kötü şeyler söylemek istedi. Bunu yüzüne karşı yapamadı ama içinden yaptı.

Öküz Doğu! Odunun vücut bulmuş halisin. İnsan, bir ellerine sağlık der. Güzel bir söz söyler. Ama nerede sen de o incelik? Ben yaptım diye, resmen yemekten vazgeçti. Oysa ne hevesle yapmıştım. Çıldıracağım!

"Ellerine sağlık güzel kızım."

Fidan Hanım'ın sözleri, sinirini biraz da olsa yumuşadı.

"Afiyet olsun."

"Normalde tatlıyı sevmem ama bu başka güzel olmuş."

Azat'ın sözlerine gülümsedi. Tabağını görünce şaşırdı. Boştu. Azat'ın tatlı sevmediğini biliyordu.  Minnettarlıkla Azat'a baktı. İç sesi, tüm duygularına tercüman oldu.

Ben üzülmeyeyim diye hepsini yemiş.  Hem de sevmediği halde... Doğu'da sırf ben yaptım diye yemedi. Sevdiği halde...

Çayından bir yudum alıp, Azat'a gülümsedi.  Konuşmadılar. Ama sessizce anlaştılar. Çay geldikçe, sohbette derinleşti. Saat geç vakte gelince , Asım uyuklamaya başladı. Doğu Efsun'dan önce davranıp ayağa kalktı. Yarı uykulu halde olan  Asım'ı kucakladı.

"Herkese iyi geceler." dediğinde Fidan Hanım saate baktı. 

"İyi geceler oğlum. Biz de yatalım artık. Saat geç oldu."

"Haklısın hanım! Sabah, iş bizi bekler."

Azat, Berat'ı dürtüp alayla konuştu.

"Duydun değil mi? Yarın bir geç kal. Hesabını sorarım."

"Gören de hep, geç kalıyorum sanır."

"Kesin kavgayı!"

Halil Bey'in sesi, ikisini de susturdu. Yavaş yavaş, herkes salondan ayrıldı. Efsun, odasına girmeden Asım'ın kapısının önünde durdu. Aralık olan kapıdan, baba ve oğlu seyretti. Asım, uyumuştu. Doğu'da üstünü tamamen örtüp gülümsedi. Oğlunun alnına, küçük bir öpücük kondurdu.

"İyi geceler oğlum. Güzel rüyalar gör."

Doğu'nun çıkacağını anladığında, hızla  yan odanın içine girdi. Kapıyı yavaşça kapattı. Misafir odası olduğu için rahattı. Kimse buraya uğramazdı. Karanlığın içinde sessizce durdu. Kulağını kapıya dayayıp dinledi. Ayak sesleriyle, usul usul konuşmalar duydu.

"Neden tatlıyı yemedin?"

Bu Azat'ın sesiydi. Merakla dinlemeye devam etti. 

"Üstelik çok sevdiğin halde..."

"Canım istemedi."

"Sırf, Efsun yaptı diye yemedin. Kız, senden güzel bir söz beklerken, hiçbir şey demedin."

"Sen de sırf Efsun yaptı diye, yemelere doyamadın. Tatlıyı sevmediğin halde!"

"Beni katma işin içine..."

"Gece gece, canımız sıkılmasın. O kadın, yüzünden tartışmayalım. Kalbimizi kırmayalım."

"O kadın, ne demek? O kadın dediğin, senin karın Doğu!"

Efsun, daha fazla dinleyemedi. Kalp kırıklığı, izin vermedi.  Hızla kapıdan uzaklaştı. 

"O kadın...Senin için bu muyum? Ben, seni böylesine severken... Neden?"

Sinirle dudağını dişledi.

"Sadece zorlu bir yoldayım. Bunlar da geçecek. Zorlu yol bitecek Efsun. Doğu, bu lafların pişmanlığını, tek tek yaşayacak."

Hep yaptığı gibi kendini rahatlatmaya çalıştı. Parmak ucuna basarak kapıya yaklaştı. Kulağını dayadı. Hiçbir ses duymadı. Gittiklerine emin oldu. Aynı yavaşlıkla odadan çıktı. Kendi odalarına ilerledi. Girmeden gözlerini bir iki saniyeliğine kapattı.

"Canını sıkacak, kalbini acıtacak. Ama bir gün, tüm bunlar geçecek. Şimdi güçlü olma vakti."

"Güçlü kal."

İçeri girdiğinde, Doğu'nun yere yatak yaptığını gördü. Kollarını birbirine kavuşturup, gözlerini kıstı.

"Demek, yerde yatacaksın."

Doğu, cevap vermedi. Sanki o yokmuşçasına, yanından geçti. Arkada kalan balkona çıktı. Efsun sinirle gülümsedi. İnadına sesini yükseltti.

"Sen bilirsin Doğu! Keyfin bilir."

Dolabı açıp, mor  renkli geceliği eline aldı. Hızla banyoya geçti. Üzerine geçirip, yansımasına baktı. Gecelik uzundu. Oldukça dikkat çekiciydi. Derin bir göğüs dekoltesi vardı.  Saçını yana atıp, hırsla konuştu.

"Beni yok sayamazsın. Bunu  öğreneceksin kocacığım."

Dışarı çıktığında, Doğu ile karşı karşıya geldi. Zamanlama yönünden kendini tebrik etti. Genç adam, istemsizce Efsun'a baktı. Mor geceliğine, derin göğüs dekoltesine ve  dolgun dudaklarına... Yeşilliklerle buluştuğunda sertçe yutkundu. Şaşkınlığın yerini öfke aldı. 

"Önümden çekil Efsun."

Efsun, Doğu'nun ona olan bakışlarını görmüştü. Afalladığına anbean şahit olmuştu. Kendince küçük bir zafer elde etmişti. 

"Ben önünde durmuyorum ki... Etraf bomboş Doğu." deyip alayla ellerini iki yana açtı.  Doğu, komik bir duruma düştüğünü  anladı. Bir şey demeden yanından geçti. Banyoya girdi. Efsun, alayla gülmeye devam edip yatağın içine girdi. Bir süre sessiz kaldı. Doğu'nun gelmesini bekledi. Doğu, hoşnutsuz bir ifadeyle, yer yatağının içine girdi. Efsun, ona doğru  eğilip dudaklarını araladı.

"İyi geceler kocacığım."

Doğu, tüm ciddiyetini koruyarak karısına baktı. 

"Bana şunu deyip durma Efsun! Sanki aramızda romantik bir ilişki varmış gibi..."

"Kocacığım mı demeyim?"

Doğu, yüzünü buruşturdu. Efsun'da üzerine gitmeye devam etti.

"Kocacığım..."

"Efsun..."

"Efendim kocacığım?"

"Başımın belasısın. Bunu biliyorsun değil mi?"

Efsun, hevesle cevap verdi.

"Evet. Ama tatlı bir belayım. Kabul et." deyip  küçük bir öpücük gönderdi.  Doğu'nun yüzünde saniyelik bir tebessüm oluştu. 

"Neye çattım ben böyle?"

"Kaderin ta kendisine." dedi  Efsun vurgulayarak. Göz göze geldiler.  Birbirlerine meydan okurcasına, bakmaya devam ettiler. Kaderin ne getireceğinden habersiz, bakışmaya devam ettiler.


-Bölüm Sonu-

Bölüm Nasıldı? Yorumlarınız ve desteğiniz yazma sebebimdir.








































































































































































































































Seguir leyendo

También te gustarán

189K 1.2K 2
Âşkı hiç Yaşamamış, sevmeyi aşk zanneden bir kadın" DEVA " Hırslı ve Kuvvetli, Âşkı sadece feneri söndürdüğü bedenlerden ibaret gören bir adam" ATEŞ...
26.5K 3.5K 73
Her insan aşkı tadacaktır Ama her aşkı tadan aşkına kavuşacakmı? İşte o bilinmez.
208K 22.6K 91
Hayat bir tahterevalliydi.. Bir ucunda Aylin diğer ucunda düşleri vardı. Hayatındaki dengeyi bir türlü tutturamayan Aylin'in düşleri hep havada kaldı...
1.7M 110K 59
Wattpad de bu isim ile yayımlanan ilk ve tek hikayedir. Çalınma durumunda yasal yollara başvurulacaktır. Mine MUTLUÇAY, otuz yaşında arşiv memuru ke...