GİRİFT : Yöneticiler

By rosarkness

735K 51.2K 7.4K

Dünya'nın bilinen bir dengesi vardı. Yöneticiler zekaları ve farklı renkteki gözleriyle ayrılan varyeteleriyl... More

Tanıtım
1.bölüm | Kaplan
2.bölüm | Sınav
3.bölüm | Uçurum
4.bölüm | Akrepol
5.bölüm | El
6.bölüm | Yanılsama
7.bölüm | İşaret
8.bölüm | Hedef
9.bölüm | Hançer
10.bölüm | Masumiyet
11.bölüm | Öfke
12.bölüm | Albina
13.bölüm | Uyku
14.bölüm | Düğün
15.bölüm | His
16.bölüm | Yardım Çığlığı
17.bölüm | İntikam Duygusu
18.bölüm | Neden
Tanıtım
19.bölüm | Ceza
20.bölüm | Dokunuş
21.bölüm | Karanlık
22.bölüm | Ateş
23.bölüm | Yıldızlar
24.bölüm | Had
25.bölüm | Kanlı Kürk
26.bölüm | Yansıma
27.bölüm | Fırtına Damlaları
28.bölüm | Bedel
29.bölüm | Üç Taht
30.bölüm | Kararlılık
31.bölüm | Savaş Kıyafeti
32.bölüm | Zincirli Kukla
33.bölüm | Şeytanın Gülüşü
34.bölüm | Ceza Vakti
35.Bölüm | Nefes Kesen
36.bölüm | Kayıp Cennet
37.bölüm | Pelerin
39.bölüm | Düello
40.bölüm | Ölüme Yolculuk
41.bölüm | Plan
42.bölüm | Haberci
43.bölüm | İlk Kar
44.bölüm | Kalbe Dizilen
45.bölüm | Haber
46.bölüm | Son Haykırış
47.bölüm | Zehir
48.bölüm | Ölene Kadar
49.bölüm | Savaş
50.bölüm | Renklerin Savaşı
51.bölüm | Kaybeden
52.bölüm | Başa Dönüş
53.bölüm | Parkur
54.bölüm | Ölüm Oyunu
55.bölüm | Görü
56.bölüm | Söz
57.bölüm | Arayış
58.bölüm | Veda
59.bölüm | Katiller
60.bölüm | Koruyucular
Final Açıklaması
2.kitap

38.bölüm | Korns Kanı

9.2K 707 15
By rosarkness

Albina odada dönüp duruyordu. Gece olmuş herkes uyumuştu ama o uyuyamamıştı. Gözleri hala beyazdı. Odadan da çıkamıyordu. Loras'ın gelip onu o halde görmesi an meselesiydi. Odada dönüp dururken kafasında tonlarca soru vardı. Odanın kapısı aniden açılınca Albina kapıya arkasını döndü ve gözlerini gizlemeye çalışırcasına yumdu ve gelen kişinin konuşmasını bekledi.

"Benim." Albina Rodrigo'nun sesini duymasıyla duyduğu güven hissi onu paramparça etmişti. Her kötü anında ona yardım eden kişi o olmuştu ama düşününce kötü anlarının çoğunun mimarı da oydu. Arkasını döndü ve kaçtığı gerçeğine baktı; her şeye rağmen sevdiği adama, aynı zamanda nefret ettiği adama. "Yaptın mı?" Rodrigo Albina'nın sorusuyla elindeki küçük şişeyi gösterdi. "Bir şey hariç her şey hazır." Albina kaşlarını çattı. "Nedir?"

"Korns kanı."

Albina düşünmeye başladı. Korns kanını kimden bulabileceğini düşündü. Rodrigo ise cevabı ona söyledi. "Loras'dan almalısın." Albina sinirle Rodrigo'ya döndü. "Kesinlikle olmaz! Bu işe onu karıştırmayacağım!" Rodrigo sinirle soludu. "Başka kimden alabilirsin ki? Küçük bir çizikle bir kaç damla kan alacaksın! Ne kadar değerli biri olmuş gözünde Loras!"

"Beni seven adamın bir damla bile kanını dökemem!"

Rodrigo Albina'nın dediği şeyle sustu. Bir süre sadece Albina'nın gözlerinin içine baktı. Beyaz gözlerinden anlam çıkarmaya çalıştı. "Peki ya sen onu seviyor musun?"

Albina hiç düşünmeden cevap verdi. "Evet! Evet onu seviyorum." İçindeki gerçeği yalanlıyordu. Onu hala hangi yüzle sevdiğini bilmiyordu ve bunu dile getirmek utanç vericiydi. Loras ise onun eşiydi ve ona bağlı kalmalıydı. Gerçeği değil olması gerekeni söylemişti.

Rodrigo bir şey demeden elinde tuttuğu şişe ile birlikte odadan dışarıya çıktı. Albina ne yapacağını merak ederken cama doğru yöneldi ve Rodrigo'nun kaleden çıkmasını bekledi. Çıktığında oldukça hızlı ilerlediğini gördü. Hırs dolu gözüküyordu. Sahip olduğunu düşündüğü ne varsa belki de elinden gitmesini hazmedemiyordu. Onu sinirlendirdiyse bunu keyifle izleyecekti. İlerlediği yere baktığında Loras'ı gördüğünde ise yüzü bir anda değişti. Vücuduna panik dalgası yayılıp kendisini uyuşturmuştu sanki. Rodrigo öfkesine kurban seçmişti ve keyifle izleyeceği görüntüyü bir kâbusa çevirmişti. Rodrigo böyle biriydi. Kaybedişi yaşarsa yaşattırır, intikam alırdı.

Rodrigo Loras'a ulaşmadan önce şişeyi beline bağlı çantaya koydu. Ardından Loras'a güçlü bir yumruk attı. Albina gördükleriyle ağzını hızla kapadı. Onların yanına gitmeliydi ama yapamazdı. Gözleri hala beyazdı. Ne yapacağını düşünürken aklına gelen ilk kişi Hena olmuştu ama onu nasıl çağıracağını bilmiyordu. Rodrigo ve Loras çoktan kılıçları çekmişlerdi. Albina Rodrigo'nun amacını biliyordu. Loras'ın kanını akıtacaktı. Albina tüm dikkatini Rodrigo'ya verirken zihnine ulaşmaya çalıştı. "Sakın ona zarar verme!"

Rodrigo kılıcıyla Loras'ın koluna bir kesik attığında ancak Albina'nın dedikleri zihnine süzülmüştü. Bu onda ne kadar etki etmişti bilmiyordu ama Rodrigo kılıcını geri çekmiş ve yere atmıştı. Loras'ın yakasına tekrar yapıştığında bir eli yarasını sıkıyordu. Loras'ın yüz ifadesinde acı değil, öfke vardı. Kılıcı ile Rodrigo'nun ayağına derin bir kesik attı. Rodrigo'nun yüzü kasılırken bir herhangi bir şey yapmadı. Elini Loras'ın kolundan çekti. Albina dikkat kesildi ve dediği şeyi dinledi; "Kılıcını indirmiş birine güzel hamle." Rodrigo arkasını dönüp yaralı ayağı ile hiçbir şey olmamışcasına hızlı adımlarla kaleye girdi.

Albina tüm yaşananları nefesini tutarak izlemekten başka bir şey yapamamıştı. Bir yere tutunma ihtiyacı hissedip eliyle etrafı yokladı. Odanın kapısı açıldığında güçlü kalabilmek için derin bir nefes aldı. Rodrigo'nun canını yakmasına izin veremezdi. Güçlü kalmalıydı. Arkasını döndü ve Rodrigo'ya baktı. Yüzü buz kesmişti. Kanlı elini Albina'ya doğru uzattı. "Loras'ın kanı: bir Korns kanı." Diğer eli ile belindeki şişeyi çıkardı ve elinin altına tuttu. Bir süre sonra elindeki kan şişeye damladığında şişenin kapağını kapadı ve Albina'ya uzattı.

Albina şişeyi almak istemiyordu. İçinde eşinin kanı vardı ama Loras'ın kaleye adım attığını duyabiliyordu. Adım adım yaklaştığını, yarası nedeni ile aldığı derin nefesleri, arada inlemelerini duyuyordu. Albina kararsızlıkla Rodrigo'ya bakarken Loras merdivenleri çıkıyordu. Eli şişeye uzandı ve aldığı gibi kapağını açıp kafasına dikti. İlacın acı tadı boğazını yakarken bir titreme hissi vücudunu sardı. Aynanın karşısına gittiğinde Bir süre bekledi ama hiçbir şey olmamıştı. "İşe yaramadı!"

"Her şeyi doğru yaptım!"

"Unuttuğun bir şey olmalı!"

"Belki de tarif yanlış."

"Değil!"

Rodrigo düşünceli bir şekilde odanın çıkışına yöneldi. "Sana onu yeniden yapacağım. Loras'ı oyala."

Rodrigo sekerek odadan çıktıktığında Albina şaşkınlıkla arkasından baktı. "Nasıl?" Albina düşünüyordu. Loras'ın yaklaşan adımlarını duydukça kalp atışları hızlanıyordu. Gördüğü ilk şeyi eline aldı. Kapı açıldığı anda da Loras'ın kafasına vurdu. Loras anında yere yığılırken Albina çığlık atmamak için ağzını kapattı. Yaptığı şeye inanamıyordu. Kapıyı hızla kapattı ve Loras'ın ayaklarından tutup sürüklemeye başladı. Bir yandan da kendisine kızıyordu. "Salaksın sen! Eşini bayılttın. Uyandığında ne diyeceksin?" Albina zorla Loras'ı yatağın kenarına kadar sürükledi. Eğilip Loras'ı kollarının altından tutsa da kaldıramadı. "Ne ağır çıktın sen!" Albina kendisini yatağa bıraktığında Loras'ı izledi. Kolundan akan kan yere dökülüyordu. Yarasını sarmak için kalktığında Rodrigo içeriye girdi. Bir süre Loras'a baktı. "Bulduğun şey bu mu Albina?"

Albina gözlerini devirdi ve Rodrigo'nun elindeki şişeyi içti. Bu sefer olmuştu. Gözleri mavi rengine geri kavuşmuştu. Bakışları Rodrigo'ta döndü. Alnından ter, ayağından ise kan akıyordu ama bu durum umurunda olmamalıydı. "Şimdi defol."

Rodrigo Albina'ya bir adım attı ve durdu. Öfkeyle bakıyordu. Gözleri yine alev almıştı ama sakinliğini korumak için her şeyi yapıyordu. Albina hafifçe güldü. "Sinirlerine hakim oluyorsun. Neden?"

Rodrigo hala öfkeyle bakıyordu. Albina da Rodrigo'ya bir adım attı. "Söyle ya da git bu odadan."

Albina başında o kadar büyük bir ağrı hissetti ki nefesi kesildi. Zihnini kurcalıyordu. Hislerine ulaşıyor onu çözüyordu. Albina'ya yavaşça yaklaştı. "Nefretini çok net görüyorum Albina ama bir daha beni sinirlendirirsen derinlerdeki sevgini görene kadar devam ederim." Albina şaşkınlıkla Rodrigo'ya bakarken Rodrigo sertçe kapıyı çarpıp gitti. Ardında bıraktığı esintisi tokat gibi inmişti suratına. Ellerini saçlarına daldırdı ve önüne gelen saçlarını geriye attı. Şaşkındı. Rodrigo kendine hakim oluyordu. Eskiden olsa bunun çok daha fazlasını yapacağını biliyordu.

Ayağa kalktı ve aynanın karşısına geçti. Yüzü solgundu. Gözlerinin altında hafif halkalar oluşmuştu. Yorgundu. Uykusu vardı ama uyuyamıyordu. Başı ağrıyordu. Albina yavaş adımlarla Loras'a yaklaştı ve sarstı. Loras gözlerini açtığında Albina güldü. "Sonunda uyandın."

"Ne oldu?"

"Hatırlamıyor musun?"

"Hayır. En son odanın önündeydim."

"Kapıyı açtığımda bayıldın. Kan kaybettin galiba. İyi misin?"

Loras ayağa kalktı ve yatağa oturdu. Koluna kısa bir bakış atıp tekrar Albina'nın gözlerine kenetlendi gözleri. "Ne olduğunu gördün Kraliçem." Albina da Loras'ın yanına oturdu ve yanağına dokundu. "Sana ne dedi? Benimle açık konuş lütfen. Çok endişelendim."

"Nedenini sorma. Lütfen..." Albina önce Loras'ın üstündekini çıkardı. Ardından hızla kalktı ve bir kaç parça bez aldı, birini ıslattı. Loras'ın yanına geri geldi. Önce yarasını inceledi, sonra da yavaşça temizledi. Yarası fazla derin değildi. Rodrigo istese derin bir yara açabilirdi ama yapmamıştı.

Albina Loras'ın yavaşça yarasını yavaşça temizlerken Loras sadece Albina'nın güzel yüzüne bakıyordu. Yüzündeki solgunluğu görünce kaşlarını çattı. "Yorgunsun. Ne zamandır uyumuyorsun?" Albina Loras'a bakma ihtiyacı duymadı ya da cevap vermeye. Sadece yarasını temizledi ve sıkıca sardı. Albina ayağa kalktığında Loras Albina'nın bileğini kavradı. "Özür dilerim."

Albina yavaşça arkasını döndü. Loras gerçekten üzgündü. Bakışlarındaki hüznü görebiliyordu. Düz uzanan kaşları bile boyun eğmişti.

"Neden özür diledin?"

"Aklını karıştırdığım için ve nedense bu senin başına bir şekilde bela açtığını hissediyorum." Albina güldü. "Korns olduğunu sanıyordum. Yoksa biraz Genslik de mi var?" Bu sefer Loras da güldü. "Sadece Gens'lerin mi hisleri var sanıyorsun?"

Albina Loras'a bir cevap vermek istiyordu. Aklı karışıktı. Ne yapması gerektiğini biliyordu. Loras ile olabilirdi ama başka birine bir şeyler hissederken bunu yapmak yanlış geliyordu. Bunun sadece kandırmaca olduğunu biliyordu. Anton'un oğlu olduğunu düşünmüyordu bile. "Bana biraz zaman ver Loras. Sana istediğin cevabı vermem için zaman ver." Loras zoraki bir gülümseme takındı yüzüne. "Tamam."

Albina biraz tebessüm edip odadan çıktı. Bugün Riga ile konuşacaktı. Hena ve Jone ile birlikte. Güneş daha yeni yeni doğuyordu. Daha zamanı vardı. Hızlı adımlarla kaleden dışarıya çıktı ve sarayın büyük bahçesinde ilerledi. Sık ağaçların olduğu yerde emin adımlarla ilerlerken beyaz kaplanı Desire ile karşılaştı. Onu bulacağını biliyordu. Nasıl yaptığını bilmeden aradığı şeyi buluyordu. Eskiden -annesinin yerine avlandığı zamanlar- tavşanları bulduğu gibi...

Albina'nın gelmesiyle sanki hissetmiş gibi ayaklanan kaplan ayağa kalktı ve Albina'ya yaklaştı. En az annesi kadar büyümüş kaplanına her zaman ki gibi büyülenmiş gibi bakıyordu. Boyu Albina'nın boyunu geçmişti. Gözlerine bakmak için başını biraz kaldırması gerekiyordu. Kaplanın buz mavisi gözleri Albina'dan ayrılmıyordu.

Albina aklına gelen şeyle kaplanının başını yavaşça okşadı ve sırt kısmına ilerledi. Ellerini tüylerinde biraz gezdirdikten sonra kendini Desire'ın sırtına attı. Albina bir süre kaplanın sırtına alışmak için bekledi. Elleri durmadan kaplanın tüylerini okşuyordu. Albina yavaşça Desire'ın kulağına doğru eğildi. "Gidelim."

Desire koşarken Albina dengesini sağlamaya çalışıyordu. İlk defa Desire'ın sırtındaydı. Her zaman istediği şey gerçek olmuştu. Bu zamanı uzun zamandır bekliyordu.

Rüzgar sert ve soğuktu. Kış geliyordu. Albina için yaşadığı yerle kıyasla bu soğuk hiçbir şeydi. Soğuğun onu durdurmasına izin vermedi. Desire ile büyük ormanda daireler çiziyorlar ve eğleniyorlardı. Desire çok büyümüştü. Saraydaki herkes Desire'dan korkuyordu ama kimse ona bir şey yapmaya, hatta yaklaşmaya bile cesaret edemiyordu. Bu Albina'ya koruma da sağlıyordu. Albina davranışlarının değişimi, Loras ile evliliği ve Desire'ın sayesinde dışarıdan sert bir algıya sahipti artık. Raena'ya olanları duymayan kalmamıştı.

Albina zamanın geldiğini anladığında saraya geri dönme kararı aldı ve o yöne yönlendirdi kaplanını. Riga'ya ne demesi gerektiğini düşünüyordu. Savaş yaklaşıyordu. İmparatorluğu bir araya getirmeliydi. Aslında bunu krallarda yapabilirdi ama eğer katiller saldırırsa onları sadece Albina durdurabilirdi. Saldırı olduğunda ordunun başında olmalıydı. Bunun yanında taht zaten onundu. Tahtı istiyordu. Hakkı olanı almak istiyordu.

Sınava kadar bir şey yapmayacaktı. Sonrada büyük bir ordu kurmayı planlıyordu. Her şeye rağmen Gonzales ailesi yanındaydı. Belki Anderson ailesi de yanında olabilirdi ama onun istediği Hernadez ailesiydi. En sözü geçen aile oydu. Onları ya yanına alacaktı ya da karşısına. Umuyordu ki Anton'u öldürdükten sonra da Loras yanında olurdu ama bu ihtimal çok düşüktü. Çok geçmeden onunla düşman olacaklardı. Bu onu üzüyordu. Loras babası gibi kötü biri değildi.

Albina saraya geldiğinde neredeyse kimsenin göremeyeceği kadar büyük ağaçların olduğu gizli kısma ilerledi. Burada toplanacaklardı. Albina buluşma yerine geldiğinde ilk Hena'yı gördü. Yüzündeki ifadeden sinirli olduğu belli oluyordu. Sonra Riga'yı gördü. Hena'yı sakinleştirmeye çalışıyor gibiydi. Jone da oradaydı ve en büyük Okins veliahtı On Jeamar de güçlü, dik duruşuyla onu bekliyordu. Albina derin bir nefes aldı. Bunu beklemiyordu. Sırrını gün geçtikçe daha çok insan öğreniyordu ve belki de artık sır diye bir şey bile kalmayacaktı.

Continue Reading

You'll Also Like

199K 13K 61
Kitap en baştan düzenleniyordur bu yüzden bölümlerde karışıklık olabilir. Bu yüzden düzenlenmeyen bölümlerin olunmaması önerilir !!! Dünya baştan koy...
667 139 30
Kader bağlamıştı birbirlerine ağı. Kaçamazlardı bile. Kaçamazlardı bile isteye. Bir sahil tanıştırdı onları. Yine bir sahil yıktı bütün aşkı. Hayat y...
23.6M 1.4M 78
Doğum gününden sonra, kardeşiyle eğlenmek için konsere giden bir genç kız... Fırtına yüzünden iptal olan konserden eve dönmeye çalışırken, kendini bi...
1.1K 619 28
Soğuk namluyu bana yönelti itaat etmemi istedi ama ben reddetim sinirlendi kükremeye başladı"seni ben kurtardım sana bu hayatı ben verdim sana bu ai...