magic words |m.yoongi

By yourdemian

82.5K 5.8K 2.2K

"Aşkı öğrendiğinde daha kötü bir yazar olacaksın Jung Hyeya." More

Intro
1
2
3
4
5-pt.1
5-pt.2
6
7-pt.1
7-pt.2
8
10-pt.1
10-pt.2
11
12-pt.1
12-pt.2
13
14
Çok Çok Önemli
15 - Final

9

2.8K 235 78
By yourdemian

Pembe, prenses desenli yorgandan kafamı kozasından kurtulan kelebek misali çıkardım. Sıcağı severdim, annem sabahları soğuk olduğunu söylediği için de kendimi yorgana hapsetmiştim. Terden saçlarım yüzüme yapışmıştı. Yorganı kenara atıp yatakta oturur pozisyona geldim. Kısa süre sonra Yoongi'nin gürültünün arasında kaybolan sesi çalındı kulağıma. Deli dana gibi beni arıyordu.

"Uyuyor hala. Sen bizimle kal." dedi annem. Peşinden gelen cümleler tufanı annemi onayladı. Seslerini tam idrak edemesem de teyzemler olduğu aşikardı. Teyzemler tüm dünya sağırmış gibi hareket ederlerdi.

"Bırak gitsin. Birlikte yaşıyorlarmış zaten, daha neyi kayırıyorsun?"

Gözlerimi devirdim. Birlikte yaşadığımızı öğrenen babam tarafından kerhana işletmecisi muamelesi görüyordum. Onlara odalarımızın ayrı olduğunu söylemiştim. İnanmışlar mıydı peki?

Kesinlikle hayır...

Yoongi odama girip kapıya yaslandı. "Jimin'i gördüğüm an kafasını kopartacağım."

"İçeride değil mi?"

"Nişan için mezuniyetinde giydiği takımı almaya gitti." dedi yatağımın önündeki sandalyeye oturmadan önce. "Bilmiyor olmalısın, o da Busanlı."

"Gece niye burada kaldı o zaman? Ailesinin yanına gitmeliydi."

"Hayır, gitmesine müsaade edemem. Baban yalnız kalmamı kolluyor farkında değil misin? Yalnız kaldığım an..." Gözlerini kapayıp başını iki yana salladı. "Düşünmek istemiyorum."

"Bana da farklı davranmıyor."

Elime aldığım tokayla saçlarımı toplamaya koyuldum. Yoongi de gözlerini küçük ve nostaljik odamda gezdirmeye başladı. Nevresim takımımı işaret ederek kahkaha attığında göz devirmekle yetindim. Yorganın amacı güzel popomu soğuktan korumak değil miydi? Desen farklı olduğunda aynı işlevi yerine getirmiyordu sanki.

"Büyümek istemiyor gibisin ahjumma." dedi sırıtarak ve ahjumma kelimesini bastırarak.

"Ama büyüdüm." diyerek yanıtladım yatağın kenarındaki yorganla bakışıp duran Yoongi'yi. "Ahjumma bile oldum."

"Ve akşam nişanlanacaksın."

Sağ eliyle her bir teline işkence edercesine karıştırdı kahküllerimi. Neyse ki yağlılar.

"Ailene psikolog olduğumu ve ortak arkadaşlarımızın ayarladığı bir piknikte tanıştığımızı söyledim."

Eh, yalan sayılmazdı. Arkadaşların ayarlayıp ayarlamaması neyi değiştirirdi? Ormanın birinde tanışmıştık işte.

"Ailem de yurtdışında yaşıyor, tamam mı? Ani olduğu için işlerini ayarlayıp gelemezler."

"Gerçekte..."

Soracağım şeyin uygun olup olmadığını tarttım. Bahsetmemesinin sebebi olmalıydı. Ama ben hoşgörülü davranamayacak kadar meraklıydım.

"Ailen neredeler?"

"Daegu'da. Ailemle yakın değilim. Yani bu gerçek bir nişan olsaydı onları yine de çağırmazdım."

Ailesi ve Yoongi hakkında merak ettiğim tonlarca soru vardı.  Soramadım, yoğun bakışları cevaplamayacağını belli ediyordu. En başında gizemi severim derken haklıydı sanırım.

"Hazır nişandan bahsetmişken," Kot ceketinin cebinden bilindik kırmızı kutuyu çıkardı. "Sen uyurken nişan yüzüklerimizi aldım."

Ayağa kalkıp sandalyeyi geriye koydu. Dizlerinin üzerine çöktüğünde kahkaha attım. Bilmem kaç metrekarelik odada pijamalarımla otururken evlenme teklifi alacaktım. Ne hoş ama!

Bakışlarımı hipnozla açabilirmişcesine kutuya odakladım. Çok geçmeden -hipnoza gerek kalmadan- Yoongi'nin ince parmakları yüzükleri açığa kavuşturdu. İnce, ortasından dala benzeyen çizgiler geçen iki yüzüktü. Benim yüzüğümde ortadaki çizginin kıvrım noktalarında taş vardı. Sade ve şıklardı.

"Evlenmeye razı olduğunu umuyorum." dedi yüzüğü iki parmağının arasından göstererek. Başımı salladım, parmaklarımı uzattım. Yüzük kolay olmasa da ait olduğu yere ulaştığında zafere ulaşan savaşçı misali parmaklarımı kaldırdım.

Sağ eli ensemi kavradı. Gözlerimi kapadım, dudaklarımı ıslattım. Zihnim bardaki anlara gittiğinde kalbim dört nala koşmaya başladı. Ancak alıştığımın aksine dudakları alnımı buldu. Huzurla iç geçirdim. Rengarenk, çiçek dolu bahçelerde gezsem bu kadar rahatlayamazdım.

Min Yoongi'nin kelimeleri sihirli mi bilmiyorum ama öpücükleri kesinlikle öyle.

●●●

Mutfak sandalyesinde bahçeye açılan balkonun camından uzunca kendimi süzdüm. Gül kurusu, diz üstü, boyundan bağlamalı elbiseyle genç ve güzel gösteriyordum. Kız kardeşimin pahalı elbiselerini giyebilmem tek bir yüzüğe bağlıydı resmen. Hakkım varken gani gani kullanmayı aklıma not ettim.

"Güzel olmuşsun."

İrkildim. Taehyung tam arkamda yansımama bakıyordu. Siyah keten pantolonun üzerine sade, beyaz bir gömlek giymişti. Aynı kıyafetleri hastanede giydiğine yemin edebilirim. İşten çıkar çıkmaz buraya gelmiş olmalı.

Yanımdaki sandalyeye oturdu. "Nişanlanacağınızı sabah Jimin haber verdi."

Demese olmaz zaten. Aa, içinde mi kalsın çocuğun?!

"Biz de dün akşam öğrendik." dedim kıkırdayarak. "Formalite. Ailemi memnun etmek için."

"Sevindim."

Mırıldanmasına rağmen duymuştum. Sebebini sorarak olayların pembe diziye dönmesini istemedim. Cevap ne olursa olsun içinden hoş şeyler çıkmayacağı belliydi.

Öküzün trene baktığı gibi birbirimize bakmaya başladık. Taehyung söyleyemediklerini telapati yoluyla yollamaya çalışıyordu sanırım. Konstrasyonunu bozmamak uğruna bakmaya devam ettim fakat gerçekten sinir bozucuydu. Kız kardeşim parmaklarıma yapıştığında saçmalığa anca son verebildik.

"Çıkar şu yüzüğü! Tören başlayacak."

"Yah! Parmağım kopacak. Bırak ben çıkarırım."

Çıkaramadım. Tören aptal yüzük yüzünden yarım saat sonra başladı. Yarım saat boyunca banyodaki sıvı sabunla müttefik olarak yüzüğe savaş açtık. Başardık...Ama artık sıvı sabun yoktu, bitmişti.

"Ellerin kıpkırmızı olmuş." dedi Yoongi nefes nefese yanındaki yerimi aldığımda. Mırıldanarak yanıtladım onu. Babamın misafirlere ikimizin dahi bilmediği aşkımızdan bahsedişini dinlerken duymadığına emindim.

Babam konuştu, annem konuştu. Son olarak Yoongi'nin vasisi olarak Jimin konuştu ama kimse dinlemedi.

Babam parmaklarımıza yüzüklerimizi taktı ve sonsuza dek birlikte, mutlu olmamızı dilediğini söyledi. İmkansızdı, Yoongi gidecekti. Yanımda kalması için sebebi yoktu. Farklı insanlardık, bambaşkaydık. Yine de babama sonsuza dek birlikte olacağımıza dair söz verdik.

Yoongi omzumdan tutup kendine çekerek kameralara poz verdi. Bende ona uyarak kafamı iyice göğsüne gömdüm, ellerimi beline doladım.

Her şey yalandı. Biz yalandık, nişan yalandı. Fotoğraf gerçek olan tek şeydi.

Sırf bu yüzden bile binlerce kopyasını çıkarabilirdim.

Saçma sapan bi bölümdü sorreh... Aklımdaki finale giden yolları arıyorum ama tıkandım ._.

Yarın okula gideceğim aklıma geldikçe ben WNCJQJXJWJ

Continue Reading

You'll Also Like

~GONE~ By h.

Fanfiction

42K 3.1K 30
Biz sadece mazisi olan iki yabancıyız... -Jirose
3.8K 703 24
ruhumu dizelerine sığdırmaya çalıştığım sayfaları yırtık bir günce. 030321.
3.7K 462 10
Aşıklar ve kadınlar, tarihin karanlık ve tozlu sayfalarında kaybolup gittiler. "Başka bir yüzyıla denk gelmeliydik, Madam Roseanne." ©rowena | nisan...
22.5K 2.3K 6
Hayran Kurgu Güz Günceleri Kazananı Sen güzün ortasında rastlaştığım hiç eskimeyen melodi, yaprakları asla dökülmeyen bir ağaç, ilhamım, sen hikayem...