Kontrolsüz 2

By Elifcvgn

7.6K 5K 382

Yeni bir hayata başlayan Beren için her şey alt üst olmaya başlamaktadır. Kendisine verilen esşiz yeteneğin... More

Bölüm 1
Bölüm 2
Bölüm 3
Bölüm 4
Bölüm 5-İlke
Bölüm 6
Bölüm 7
Bölüm 9
Bölüm 10
Bölüm 11
Bölüm 12
Bölüm 13-Ezgi
Bölüm 14
Bölüm 15
Bölüm 16
Bölüm 17
Bölüm 18
Bölüm 19-Kaan
Bölüm 20
Bölüm 21
Bölüm 22
Bölüm 23
Bölüm 24-Görkem
Bölüm 25
Bölüm 26
Bölüm 27
Bölüm 28-Kaan
Bölüm 29
Bölüm 30-Ezgi

Bölüm 8

321 255 17
By Elifcvgn

İlke ile kol kola girmiş otobüs durağına doğru yürüyorduk. Bir yandan havanın ne kadar güzel olduğundan bahsediyorduk. Isparta havasına göre eylül ayı için epey sıcaktı. Yine de havaya güvenmemiş yanımıza birer hırka almıştık. "Bu havayla ilgim yok ama olsaydı da bu kadar güzel kalırdı," deyip sırıtmaya başladı. Kolumla ona bir dirsek atıp "Şımarık," dedim.

Durağa vardığımızda kalabalık olmasa da bekleyen otobüsün dolu olduğunu görüp sıraya geçtik. Yeni otobüsün gelmesiyle kartlarımızı basıp etrafı görebileceğimiz koltuklara oturduk. Binenlerin büyük çoğunluğu birinci sınıflardı. Saçlarını üniversite kızılına boyayanlar, değişik giyimliler hatta boynunda fotoğraf makinesiyle binen bir kız bile vardı. Onlara bakıp üniversiteye ilk başladığımız zamanları konuşmaya başladık. "Nasıl geçtiğini anlamadım bile. Üçüncü yılımızdayız," etrafa bakmaya devam ediyordum. "Bu son iki yılımız. Bakalım neler olacak," dedi.

Otobüsün hareket etmesiyle başımı cama çevirdim. Biz yokken nelerin değiştiğini görmek istiyordum. Görkem "günaydın" mesajıma hala cevap vermemişti. Daha uyanmamış olmalıydı. Gözlerimi birkaç saniyeliğine kapatıp onu görmeye çalıştım. Hala uyuyordu.

İlke telefonundan müzik açıp kulaklığın tekini bana uzattı. Kulaklığı alıp taktım. Etrafta değişen hiçbir şey yoktu. Yalnızca her yıl okullar açıldığında başlatılan yol çalışması vardı. Tek değişikliğin bu olması beni istemsizce güldürdü. Kendimi kulaklıktan gelen müziğe verip yolun bitmesini beklemeye başladım. Her durakta okula yeni başlayan öğrenciler biniyor etrafı merakla inceliyorlardı.

Otobüsten indiğimizde derin bir nefes alıp etrafa baktım. Gözlemeci bile aynı yerinde duruyordu. Burada da her şey bıraktığımız gibiydi. Kol kola girip yürümeye başladık. Birinci sınıflar her yerdeydiler. Toplu halde gezmeleri komik bir görüntü oluşturuyordu. İlke'ye gözlerimle onları gösterip "Biz de böyle mi görünüyorduk?" diye sordum. Başını sallayıp "Sanırım," dedi.

Ders programlarının asılı olduğu panonun yanına gelmiştik. İkimiz de kendi bölümlerimizin listelerinin asılı olduğu kağıtları inceleyip fotoğraflarını çekmeye başladık. İlke telaşla "Benim şu an dersim varmış. Gitsem iyi olacak," dedi. Dudaklarımı büktüm. Henüz Görkem ortalıkta yoktu. Yalnız oturmak istemiyordum. Ona hüzünlü gözlerle baktıysam da fayda etmedi. Bana kısaca sarılıp koşarak sınıfına doğru gitmeye başladı.

Biraz daha listenin önünde oyalandım. Dersim öğleden sonra başlıyordu. Telefonumu çıkartıp Görkem'i aradım. Birkaç çalıştan sonra telefonu açtı. Sesi uykulu geliyordu. Hemen hazırlanıp geleceğini söyledi, telefonu kapattık. Fakat gelmesinin en az bir saat süreceğini biliyordum. Derin bir iç çekip kantine doğru yürümeye başladım.

Kantin kalabalıktı. Herkes kendine bir yer bulup oturmuştu. Duvar kenarları bile insanlarla doluydu. Kantinin içine girip kendime bir çay aldım. Tanıdık birilerini aradımsa da kantinin içinde kimse yoktu. Elimde çayla dışarıya çıktım. Biraz da kantinin dışında tanıdık birilerini aramaya başladım. Bir yandan çayımı karıştırıyor bir yandan etrafa bakınıyordum. Yeşil banklarda oturan Orhan'ı gördüm. Yüzüme koca bir gülümseme yayıldı. Hızlı adımlarla onun yanına gittim. Beni görünce ayağa kalktı. Çayımı masaya bırakıp ona sarıldım.

Sadece tek bir sıra olduğu için yan yana oturacaktık. Ona dönük oturdum. Çayımdan bir yudum aldım. "Neler yaptın yazın?" tanıdık bir yüz görmek bana iyi gelmişti. "Staj yaptığım yerde üç ay çalıştım. Sen neler yaptın?" dedi. Bir sigara yakıp paketi bana da uzattı. İçinden bir tane aldım. Uzattığı çakmaktan çıkan ateşte sigaramı yaktım. Derin bir nefes çektim. Dışarıya verdiğim dumanın havaya karışmasını izledim bir süre. "Staj yaptım ve bolca gezdim," gülmeye başladım.

Görkem'in nerede olduğunu, bizi pek ayrı görmediğini söyledi. Uyuduğunu birazdan geleceğini söyledim. Başını salladı. "Demek hala berabersiniz," dedi. Ayrıldığımızı düşünmesi için bir sebep yoktu. İmalı bir sesle hala beraber olduğumuzu söyledim. Yeni bir sigara daha yaktı. Dışarıya verdiği nefes rüzgarda kaybolup gitti.

"Üniversite bitince ayrılacaksınız."

Bu da ne demekti? Bu sözleri sinirlenmeme neden olmuştu. Tek kaşımı kaldırıp ona bakmaya başladım. Bir elimi belime koymuştum. Tam ağzımı açmış bir şeyler söyleyecektim ki yeniden konuşmaya başladı.

"Yani üniversite bitince başka şehirlere gideceksiniz. Uzaktan ilişki zordur."

"Belki beraber başka bir şehire yerleşiriz Orhan."

Ardından uzun bir sessizlik. Kendimi gergin hissettiğim için bende bir sigara daha yaktım. Benim yaktığım sigarayı görünce paketini aramaya girişti. Ona paketimi uzattım. İçinden bir tane alıp yaktı. Bana gülümseyerek bakıyordu.

"Bana darıldın mı?"

"Hayır, yani bilmiyorum."

"Özür dilerim bu kadar açık şekilde ifade etmek istemezdim düşüncelerimi."

Konuşmak istemiyordum. Dudaklarımı büzüp boşta olan kolumla karnımı sardım. Onu incelemeye başladım. Gerçekten bir dost yorumu yapmıştı. Bunu anlayabiliyordum. Beni ne kadar üzdüğününse farkında değildi. Kırılmadığımı belli etmek adına konuşmaya karar verdim.

"Bunu düşünmek için daha uzun zamanımız var. Üniversitenin bitmesine."

"Önünüzde sadece bir yıl var bir yıl çok çabuk geçer bilirsin."

Sigaramı içime çektim. Bittiğini fark etmemiştim. Elim yanmıştı. Üzerime düşen külleri hızla aşağıya ittirdim. Gözlerim dolmuştu. Görkem'den ayrılma düşüncesi bile nefesimin kesilmesine neden olmuştu. Yazın ondan ayrı kalmak o kadar zor gelmişti ki. Sadece birer defa birbirimizin memleketlerine gidebilmiştik.

Peruğumu biraz çekiştirip düzelttim. Bu sıralar aklımda yeni bir peruk almak vardı. Görkem'le beraber gitmek istiyordum. Varlığına öyle alışmıştım ki. Onsuz bir hayatı düşünmek bile istemiyordum. Karnımın üzerindeki elimi biraz daha sıktım.

Başımı çevirdiğimde karşıdan gelen Selim'i gördüm. Sırıtıyordu. Yanımıza gelip bir sandalye çekti. Bu benim nasıl aklıma gelmemişti? Başka bir sandalye çekmek. Hafifçe kızardım. Oturur oturmaz konuşmaya başladı. "İlke nerede? Size bir haberim var," gözlerinin içi gülüyordu. "İlke derste," dedim. Her ne söyleyecekse bekleyemeyecek gibi görünüyordu. Eliyle başını kaşıdı. "Haftaya buraya grup Karamel geliyormuş," dedi. Soran gözlerle bakmaya devam ettim. "İyi gelsinler ne güzel. Dinlemeye gideriz de sen hayranları mıydın?" ne demeye çalıştığını anlamamıştım. Elleriyle yüzünü kapatıp "Çok heyecanlıyım Beren," dedi. Hala anlamıyordum. Bu kadar büyük bir hayranı olduğunu bilmiyordum.

Sözlerine "Onlardan önce bizim grup çıkacak sahneye. İki şarkı söyleyeceğiz," diye devam etti. Ayağa kalkıp yanına gittim. Ona sarıldım. "İnanmıyorum gerçekten mi? Bu harika," kulağının dibinde bağırıyordum. Geri çekildim ve yerime tekrar oturdum. Artık en az onun kadar heyecanlıydım. Ellerimle açılmış ağızımı kapatıyordum. Sevinçten yerinde duramıyordu. "Az önce bizim çocuklar söyledi. Ben yokken ayarlamışlar. Bu inanılmaz," eli durmadan saçlarına gidiyordu.

Uzanıp boştaki elini tuttum. "Heyecanlanma İlke'ye beraber söyleyelim," dedim. Benden bir sigara istedi. Verirken İlke'ye söylemememi söyledi. Sanki kokusunu almayacakmış gibi. Gülerek başımı salladım. Yanında sigarası olmadığı için çakmağı da yoktu. Ben çıkartmaya yeltenince Orhan çakmağı çıkartıp Selim'in sigarasını yaktı. İlk çekişten sonra dumanı öksürükler arasında dışarıya verdi. Gülmeye başladık.

Arkamdan omuzuma dokunan bir elle irkildim. Başımı çevirdiğimde bir öpücükle karşılaştım. Kendimi geriye çektiğimde Görkem'i gördüm. Biraz kaymamı söyledi ve yanımıza oturdu. Orhan hemen sigarasını ve çakmağını cebine tıkıştırdı. "Benim gitmem lazım görüşürüz," dedi. Bana elini uzatmıştı. Elini sıktım. "Görüşelim," dedim. az önce konuştuğumuz konuya kırıldığımı anlamasını istemiyordum.

Selim "Konsere gelmeyi unutma," derken hala mutlulukla sırıtıyordu. Başını salladı. Ağzındaki sigarayı yakıp yanımızdan ayrıldı. Artık mutsuz olduğumu saklamanın bir anlamı olmadığını düşünerek Görkem'e döndüm ve sarıldım. O kadar ani bir hareket yapmıştım ki burunlarımız çarpışmıştı. Kollarımı doladığım boynunu sıkmaya başladım. Beni geriye çekti.

"Beni bu kadar mı özledin?"

"Daha fazla."

Onu ne kadar özlediğimi sarılarak göstermeye kalksam büyük ihtimalle kollarımda ölürdü. Orhan'ın son söyledikleri bende Görkem'i kaybetme korkusu yaratmıştı. Yanından bir an bile ayrılmak istemiyordum.

Koluna sarıldım ve başımı omuzuna yasladım. Gülüyordu. Bunu sadece özlediğim için yaptığımı düşünüyordu. Gözlerim dolmaya başlamıştı. Havadaki bir şeyi inceler gibi yaparak gözlerimdeki yaşların geçmesini bekledim. Selim'in fark etmesini istemiyordum.

Bu romantik havayı değiştirmek istercesine Selim konuşmaya başladı. "Görkem haftaya olacak konserde bizim grup çıkacak," elini Görkem'e uzatmıştı. Ona bir beşlik çaktı. "Süper. Kulise uğrarız o gün," dedi.

Kolunu çekiştirdiğim için öne doğru eğilemiyordu. Üzerindeki gömleğin kokusuyla oturuyordum. Konuşmalarını dinlemek istemiyordum. Orada sadece Görkem'le kalmak istiyordum. Çimlere bakarken İlke'nin ayaklarını gördüm. Başımı omuzundan kaldırdım. Şimdi onun sevincine ortak olma zamanıydı. Gülümsemeye çalıştım. Hızlı adımlarla gelip Selim'in yanına oturdu. Elini tutup bize baktı. "Siz bana bir şey mi söyleyeceksiniz?" dedi. Hepimiz sırıtıyorduk. Ortada bir şeyler olduğu apaçık belliydi. "Bu işi Selim'e bırakıyoruz," ellerimle Selim'i gösterdim.

Selim İlke'ye döndü. İlk anlatırken duyduğu heyecan yeniden gözlerindeydi. İlke parlayan gözleriyle bir ona bir bize bakıp duruyordu. Selim olanları anlatırken İlke'nin hiçbir tepkisini kaçırmamak için gözlerimi ayırmıyordum. Eliyle ağzını kapatmış dinliyordu. Gözleri dolmuştu. Bize dönüp baktı onaylatmak istercesine. Başımı keyifle salladım. Selim'e tekrar dönüp ona sarıldı. "Çok mutlu oldum. Bunu uzun süredir bekliyordun," dedi. Gözlerinden yaşlar boşalmıştı. Bir yandan elleriyle silmeye çalışıyordu.

Ellerimi birbirine kenetleyip çenemin altına koydum. Görkem'e mutlulukla baktım. Kolunu omuzuma attı ve beni kendisine çekti. Görkem, Selim'e "Peki tam tarihi ne zaman?" diye sordu. "Bu cumartesi. Bu hafta çok yoğunuz," saçlarını arkaya ittiriyordu. İlke ona aşk dolu gözlerle bakıyordu.

Görkem ayağa kalktı. Elimden tuttuğu için ben de ayağa kalkmak zorunda kalmıştım. Meraklı gözlerle ona bakmaya başladım. "Biz artık eve geçelim," derken İlke ve Selim'e bakıyordu. Gözlerini bana çevirip sözlerine devam etti. "Dersi boş ver yarın geliriz," boştaki elimi de tutmuştu. Omuz silktim. Bugün ne söylerse yapardım. Onlara hoşça kalın dedi. Arkadan el salladım ve çimlerin üzerinde yürümeye başladık. "Nereye gideceğiz?" diye sordum. "Sana gidelim," dedi.

Kampüsün içinden geçerken geçen seneden kalma sergi çalışmalarına bakmaya başladık. Her yıl çıkartılan çalışmalar bu yıl da bir sürpriz olmaksızın kampüsün içindeydi. Ben daha önce görmediğim birkaç parçaya bakmak isterken Görkem kolumdan beni çekip duruyordu. Beni kolumdan çekiştirerek sergi alanından çıkarttı. Merdivenlerden inip durağa doğru yürümeye başladık.

Continue Reading

You'll Also Like

12.2K 897 30
Hiçbir yere ait olamamak mümkün mü? İnsan bir yere ait olabilir mi? Aidiyeti hissetmek için ne yapabilirsiniz? Nelerden vazgeçebilirsiniz? Doğaüstü...
45.7K 2.4K 29
Gece yarısı sokakta karşısına çıkan evsiz bir kediyi evine alan bir kız en fazla kediyle ne yaşayabilirdi? "ben aslında evine aldığın kediyim, " ger...
184K 15.3K 41
Av oyunlarını bilir misiniz? Hani bir ormana hayvanları salarlar, en hızlı avcıyı bulabilmek için. Avcılar için bir zevk ve güç gösterisi olan bu oyu...
20.8K 251 19
Şahsıma kurulan şeytani bir kumpas sebebiyle ayak kölesi oldum. Bu durumdan nasıl kurtulacağım (Şantaj Kölesi hikayesinin 2.sezonudur. 35 bölümden de...