Ateşe Yürüyen

Por s1i2b3e4l

462K 17.3K 1K

İçimde ki girdap gittikçe büyüyor ve önüne ne çıkarsa yakıp küle çeviriyor. Karşımda ki küçük kiz nasıl bir... Más

Ant korkmaz
bakma bana, indir gözlerini
ıslah evi
kucuk kiz
iz
destina
kaçak
...kader...(destina)
açılış
dizlerinin üzerinde
anladın mı?
NEDEN
hastalıklı
gidiş dönüş
baba
küçük bir kesit
ölüm fermanı
kucak dansı
kesit
tom ve Jerry
gölge adam
kışın baharı
sarmaşık
maskeler
mahkumiyet
cüzdan
ay ışığım
mümtaz korkmaz
resim
onsuz
kaza
karanlik sohpet
mavi aslan
sınırları olmayan
değişken
İdam sehpası
onun olmak
bahisler lütfen
hastane
hayat
ve roller değişir
tetik
zincir
mahkum
soğuk
sibel'den
hasta
silah
ölü toprağı
iki kader
yaşam ve ölüm
onun sadece onun
GERÇEKLER
terk-i diyar
aksak
ant
MASAL
ya sonra

unutulmaz

7K 245 13
Por s1i2b3e4l


selam canlarım.......bu bölüm hakkında tek bir şey söyleyeceğim fazlasıyla fazla seksi lütfen şimdiden uyarıyorum yeri geldiğinde yazacağım 18 yaş altı okumasın diyeceğim ama pekte kaale alınacağımı sanmıyorum ama neyse:)))))

keyifli okumlar.....yorum ve votelerinizi esirgemeyin demekten dilimde tüy klavyemde harfler bitti:)))) kocaman öpücükler......sibel..



acem mavisi gözlerinde ki kızıl ateş topları yer yüzüne inen en acımasız deccal olarak ortaya çıkmıştı ve deccal gibi kötülük olup yağacak en sonunda da benim üzerimde durulacaktı,

''bana yenildin..... bir kez daha bana yenildin korkmaz'' diyen adam acem mavisi gözlerini benden çekip hızla odadan çıktığında sıkıca kavradığım yorganı hızla bırakıp arkasından koştum,

durdur onu, durdur onu diye bağırdı zihnimde ki kız.......

koridorun sonunda ki asansörün kapısı kapanmadan çok kısa bir an gördüm onu, deccal gidiyordu ölüm olup kan akıtıp kandan yağmurda ıslanmak için gidiyordu, durdurmalıydım onu eğer durdurmazsam her ne yapmış olursa olsun ailem yok olacaktı ve kötü de olsa iyi de olsa aile aileydi,

hızla merdivenlere yöneldim, koşmak değildi yaptığım uçmaktı, basamakları üçer beşer iniyordum, nefesim boğazıma tıkanırken midemde ki safra gittikçe gün yüzüne çıkıp dengemi alt üst etse de durmadım duramazdım, onu durdurmalıydım,

hızla hastanenin kapısından çıktığımda ant arabasına binmek üzereydi... dermanım tamamen bitmişti, gücüm tükenmiş nefesim bile beni terk etmişti dizlerimin üzerine indiğimde

''dur'' diye bağırdım, artık nefes almaya bile ihtiyacım yoktu tek ihtiyacım olan şey ağır adımlarla bana geliyordu, başım yerde ki dizlerimin üzerine düşmek üzereydi ama olmadı, iki tane iri el başımı kaldırıp bir çift acem mavisi göze bakmamı sağladı,

''yapma'' diye inledim, sadece bakıyordu ama görmüyordu gözlerinde kaybolmak istediğim adam görmüyordu beni, kaybolmuştu o sevgi yoksunu ama bir şekilde öğrenirim sadece bak bana diyen o gözler gitmişti yerine acımasız katıksız saf öfke ve dizginlenemez intikam bürümüştü koyu mavi irislerini....

''yalvarırım yapma.....'' dedim konuşmama yetecek kadar nefes aldım,

''ne istersen yaparım ne söylersen yaparım aileme dokunma bunu bana yapma'' dediğimde soğuk bir rüzgar esti geçti yanımızdan akan göz yaşlarımı kurutup tuzdan izler bıraktı yanaklarımda.

yüzümde ki kocaman ellerini küçücük ellerimle kapattım...

''bakma bana öyle lanet olsun bakma,'' dedi ve ayağa kalkıp benden uzaklaştı, acıyan dizimin yerde bıraktığı kan birikintisini görmezden geldim ve koşarak yine arkasından gittim, arabasına binmiş çalıştırmıştı, öldürmeye gidiyordu, babamı öldürecekti, ve ben buna izin vermeyecektim,

şu an itibariyle ondan nefret ediyordum, bunu neden yapmıştı antla ne alıp veremediği vardı yada ant'ın onunla ne alıp veremediği vardı bilmiyordum ama arada kalan ben oluyordum sevdiğim adam babam, aramızda ne bir kadın nede bir adam vardı babam vardı aramızda babam,

ve o gerçekleri yüzüme söylenen bir yalancıydı, ant'ı vurmuştu haklı sebepleri vardı ama ali, ali en üst limitti ve babamdan nefret etmeme yetecek bir şey yapmıştı, onu asla affetmeyecektim

bir karıncayı bile incitmez sandığım adam en yakın arkadaşıma kurşun sıkmıştı hemde ant sanarak,

benden gizlenen her ne vardı bilmiyordum ama babama da antta da sormayacaktım, bu kirli pislik bir hayatın içine dalmak gibiydi, cehalet en büyük erdemdi ve ben cahil kalmak istiyordum, eminim gerçekleri öğrensem ikisinden de nefret edecektim,

ve ben en basit yolu seçtim, kaçmak....

ama önce ant'ın ellerinin daha çok kana bulanmaması için onu durduracaktım,

hemen yan tarafına geçip kapıyı açtım ve onun şaşkın bakışlarına aldırmadan arabaya bindim,

''in aşağıya'' dedi sesi sakindi ama bu sakinlik felaket öncesinin durgun tınısını taşıyordu aslında ne kadar sinirli öfkeli ve her zamankinden daha tehlikeli olduğunu biliyordum. aldırmadım ve emniyet kemerimi bağladım,

''ne istersen yaparım dedin'' dediğinde bana inanmayan gözlerle baktı,

''bu durum söylediğimi değiştirmiyor,''

''in aşağıya zeynep çok sinirliyim ve sana ciddi zararlar verebilirim''

''zaten yeterince acı çekiyorum daha fazlasını yapamazsın'' dediğimde ensemden tutup beni kendine çektiğinde alnı alnıma çarptı ama nazik bir çarpmaydı bu

''yaparım daha daha ve daha fazlasını yaparım ve inan bana beni o masum gözlerin bile durduramaz'' dediğinde anlaması gerekiyordu onu durduracaktım bu kez değil şimdi değil daha sonra kaçacaktım, şimdi değil elini kana bulamasını istemiyordum,

''yap durma hadi yap'' diye bağırdım ve ensemde ki elini ittirdim,

''yapsana ne duruyorsun hadi çek silahını'' dedim ama o cevap vermek yerine arabadan indi, ve ben arabadan inene kadar yanında ki adamlarına bir şeyler fısıldadı, ne söyledi bilmiyordum ama yine bir felaket olarak üzerime yağacaktı,

korkuyor muydum? kendim için hayır, babam için evet, annem için kesinlikle evet.

hepinizi geride bırakacağım her yalanı her kötülüğü her pisliği her acıyı her göz yaşını ama ondan önce ant ve bana bu geceyi unutulmaz kılacağım......

''hala burda mısın sen laftan anlamıyor musun kızım sen?'' derken kocaman otoparkta bizden başka hiç kimse kalmamıştı, tüm adamları arabalarına binip uzaklaşmışlardı.

ve bulunduğumuz yer karanlık çıkmaz bir sokaktan daha sessiz daha tenhaydı ama karşımda ki adam kadar hiç bir şey beni korkutamazdı,

''evine git yukarı çık ne bok yersen ye ama karşımda dikilip durma bana bakma'' diye bağırdığında bu soğukta bile terleyen alnında ki kristal ter damlalarını gördüm, sıkıntılıydı,

''ne istiyorsun haaa ne bir kez yeminimden döndüm ben, ilk kez bir şeyi yarım bıraktım'' dedi sesi bomboş otoparkta çınladı,

''vazgeçtim yapma dedim kendime sürme ellerinde ki kara lekeyi o kıza dedim kaçtım dayanamadım döndüm ne oldu bir baktım yanında zibidinin biri keyfi yerinde sonra bir baktım babası olacak orospu evladı en yakınıma sıktı kurşunu ilk kez affetmeyi düşündüm bir kez affet dedim kendime ama hata ettim'' dedi ve alnında ki ter yol alıp şakağına ordan çenesine indi

''sence ben bu kadar iyi niyetli bir adam mıyım?'' dediğinde cevap verecek bir cümlem yoktu,

''bir kez hata yaptım ama asla ikinci bir hata yapmacağım'' dedi ve tam arkasını dönüp gidecekken elim uzun ve büyük parmaklarının arasına kayıp kayboldu,

ve bu kayboluş anında onu durdurdu, tanrım tek bir dokunuşumla onu durdurabiliyorsam neler yapabilirdim ki,

içimden bir his herşeyi diye bağırıyordu....

onu bir kez daha katil olmaktan kurtarabilirdim, elini tekrar ve bu kez babamın kanıyla kirlenmesine izin veremezdim dimi, yapabilirdim,

''lütfen ilk kez ve son kez güven bana'' dediğimde gözleri elinin arasında ki elime kaydı,

''bir kez güvendim ve son kez hayal kırıklığına uğratıldım.... bir daha mı yapma'' dedi ve elini hızla elimden çekip histerik bir kahkaha attı

''bende sana verilecek bir şans vardı ve limit doldu güzelim şimdi git burdan yoksa babanı gözlerinin önünde keserim''

göz yaşlarım hızla indi yanağımdan, ve ne yapmam gerektiğini biliyordum...

korkarak bir adım attım, sonra bir adım daha ve bir adım daha ve işte tam da sert bir çeliği andıran usta bir elden çıkma mükemmelin tam tanımı olan yüzüne bakıyordum,

bir kez daha elim eline kaydı, bu kez inatla ve daha sıkı olarak tuttum elini, itiraz etmedi sadece gözlerime baktı,

içimde o hayatıma girdikten sonra açılan çukur etrafına durmadan yeni çatlaklar ekliyordu ve gün geçtikçe büyüyordu içimde onun açtığı çukur, onun o acem mavisi gözlerinde ki şimşeklerin her biri etime kemiğime ruhuma saplanıyor canımı yakıyordu,

bu gece dedim içimden, bu gece ikimiz içinde unutulmaz olacak ant, ne sen ne ben ömrümüzce ayrı kalacağız ama bu geceyi asla unutmayacağız.......

her adımında onun beni isteyerek takip ettiğini gördüm, ve girişte ki küçük apart otelden içeri girdim, hala şaşkın hala afallamış olarak tek kelime etmiyordu,

bir yakınımızın hastanede olduğunu ve bir oda istediğimi söylediğimde resepsiyonda ki kız elime bir anahtar tutuşturduğunda ant hala sessizce arkamdan geliyordu, ve yavaşça çıktığım merdivenler benim korkak onun sert adım sesleriyle yankılanıyordu,

elleri hala ellerimdeydi, sessiz bir çocuk gibi peşimden geliyor belkide ne yaptığımı anlamak ister gibi beni takip ediyordu,

ne yapıyordum.......kendimi feda ediyordum, yine ve yine, babam için kendimi feda ediyordum,

ant......o ne isterse herşey öyle oluyordu ama bu gece buna bir son verecektim, her zaman babamla tehtit edilmiştim bir kez onu ayağından vurdurmuştu şimdi de öldürecekti önce onun için dans ettim şimdi de kendimi ona verecektim,

karanlık odaya girdiğimizde elini bırakıp açık olan pencereye gittim ve sadece beyaz tül perdeyi kapattım, pencereden giren soğuk beni rahatsız etmiyordu aksine daha berrak düşünmemi sağlıyordu,

seviyordum bu adamı yaptığı tüm kötülüklere rağmen seviyordum, onun olmaktan pişman olmayacaktım ama sabah bir otobüste nereye gittiğimi bilmeden yol alırken onun yokluğunun pişmanlığıyla ağlayacaktım bunu biliyordum,

önce deri çeketimi çıkardım ve köşeye fırlattım, allahtan pansiyon temiz ve şıktı, yatak tüm davetkarlığıyla beni kollarına çağırırken biraz sonra kollarında olacağım adam hala put gibi kapının orda dikiliyordu,

sonunda ona bakışımla bir şeyler anladığını fark ettim,

''neyin peşindesin'' dedi ve bir kaç adım atıp odanın tam ortasın durdu,

''hiç bir şey'' dedim ve ipek beyaz gömleğimin üç düğmesini açtım, daha fazlasını açmama gerek kalmadı çünkü iri eller durmamı sağladı,

''bu mu yani bana kendini vereceksin ve ben herşeyi unutacağım öyle mi'' dediğinde elini ittirdim,

''hiç bir şey unutma daha fazla kan dök hatta döktüğün kanda boğul, gecelerce uyuma kaybettiklerine düşünüp o ruhsuz donuk gözlerinden ölüm göz yaşları aksın canın kataranın içinde debelenen bir kuş kadar yansın'' dediğimde acem mavisi gözlerinde ki şimşeklerin kızılımsı gölgeleri beni değil kendini ateşe vermişti,

''ama tüm bunlardan önce al beni'' dedim ve gömleğimin düğmelerini tek seferde açıp kollarımdan sıyırdım, ve önünde siyah sütyenimle kalakaldım,

''buna pişman olacaksın''

''belki de ama pişman olmama izin verme sakın verme'' dedim o bana bir adım atarken

''asla izin vermem hiç bir zaman'' dedi ve

birden dudaklarıma yapıştığında son cümlelerle beraber tüm nefesimde ortadan kayboldu, dilinin ıslak tazeliği dalından yeni kopmuş bir kiraz gibi içime akın etti,

belimi kavrayan güçlü elleri beni kendine bastırdığında sert göğüsünün altında ki kalbinin atışını hissedebiliyordum,

korkuyordum hemde deli gibi korkuyordum ama kararı mı vermiştim, arkasından acı çekmiş ona bana yaptığı tüm eziyetlere rağmen aşık olmuştum, evet deliydim ben hemde zır deli ama kendime söz geçirememiştim, şimdiyse onunla bir otelde birlikte olacaktım ama asla pişman olmayacaktım,

''durdur beni eğer durdurmazsan çok acı çekeceksin'' dedi dudaklarını dudaklarımdan çekmeden konuşmuştu nefesinin tazeliğine şaşırıyordum, ama onu durdurmayacaktım o kendimi durdurmamı istiyordu aslında, onu durdurmamı değil,

''zaten acı çekiyorum'' dedim gözlerimi kaldırıp ona baktığımda şehvet tutku ve sertliği ama bilmiyorum dediği sevgiyi de aynı anda göz bebeklerinde görebiliyordum,

dudaklarımı yavaşça dudaklarına sürterken karşısında hala sütyenle durduğumun farkındaydım ve nedense onun dokunuşlarıyla bende ki utanma duygusu yerini kasıklarımda ince sızıya bırakmıştı,

dudaklarının hakimiyeti yine eskisi gibi sahiplenici bir şekilde dudaklarımın üzerine kapanırken bende gözlerimi kapattım, dili ağzımın içinde deli gibi dolaşırken bu kadar mükemmel hissettirmesi canımı sıkıyordu, herşeyi unutmak istedim bir kaç saatliğine unutacak şafakla beraber tekrar hatırlayacaktım bir daha hiç unutmamak üzere.....

ellerimin lacivert gömleğinin düğmelerine gittiğinde birden ellerimi tuttu, konuşmasak olmaz mıydı? bıraksaydık tüm sözcükleri tüm harfleri sadece bu anı yaşasaydık elimizde bu andan sonra hatıra namına hiç bir şey kalmayacaktı nasılsa,

ellerimi gömleğinden çekerken alnımı alnına yasladı ve gömleğinin düğmelerini çözmeye başladı, titrek ellerim eteğimin fermuarına gittiğinde sertçe yutkunduğunu duydum,

gömleği kollarından çıkarken benimde eteğim ayak bileklerime düştü,

bir yazı okumuştum, seks sevgiyle aşkla yapılırsa bir bütünlüğe kavuşur diyordu, bu adama aşıktım ama onun tarafından seviliyor muydum bilmiyordum,

ve aşk benim için onun mavi gözlerinde ki okyanusta boğulmaktı, tüm duygularımı o okyanusa bıraktığım şişenin içine saklamıştım, tıpasını öyle sıkı kapatmıştım ki kimsenin gücü yetmezdi açmaya, bir o açabilirdi ama o da açmaya cesaret edemezdi, açarsa tüm kokularım acılarım yalanlar ihanetler ortaya saçılacak ve boğulduğum acem mavisi okyanus simsiyah bir zifte dönüşecekti,

babamı yalanlarını hiyakarlığını annemin saf sevgisini arkamı bırakacaktım, bir yalan vardı ortada bunu görebiliyordum ama unutmak istiyordum ve o unutmam için delice bir baskıyla beni yine kendine mahkum ediyordu, yine ve amansızca beni yenmek için tüm baskısıyla dudaklarımı ona mahkum ediyordu,

unut herşeyi yaşa bu anı, bırak kendini dedim ve onun kollarının bedenime dolanıp beni kucağına aldığında sandal ağacı kokusunun en dibini hissetmek için başımı boynunun o ilahi çukuruna gömdüm,

(+18)......

kalbim sesten daha hızlı bir tempoyla atarken kollarında ki dokunuşun yerini yumuşacık yatak aldığında sırtım yay gibi gerilirken onun sert baskıcı ağırlığının altında kaldım,

''bana bak gözlerini benden ayırmanı istemiyorum eğer gözlerini kaçırırsan canını daha çok yakarım'' tanrım nerdeyse altında çırılçıplaktım ve üzerimde ki adam hala beni tehdit ediyordu, ama bu tehdit beni korkutmak yerine daha bir kıvrandırıyordu, deli miyim ben? kesin öyleyim.

yavaşça üzerimde doğrulduğunda ellerinin temasını vücudumdan çekti ve pantolunun düğmesini açtı, bir an gözlerimi kapayacak gibi olduğumda dudaklarını hızla boynuma geçirdi, ve sertçe ısırdı, dudaklarımdan dökülen ahhhh sesiyle tekrar geri çekildiğinde öyle çarpık öyle seksi gülümsedi ki gözlerimi kapatmam imkansızdı,

bu ısırık küçük bir tehditti, gözlerimi kaparsam daha beterini yapacağını söyleyen bir tehdit,

kalçalarından inen pantolunun yanında boxserınıda indirmişti ikisi beraber bacaklarından tekmeleyerek aşağıya indiğinde gördüklerimle korkum on kat arttı,

hayır.....bu ....bu çok.....dilim damağım kurumuştu, gördüğüm şey kalın dolgun ve inanılmazdı,

''bu bakış onu beğendiğin anlamına mı geliyor?'' dediğinde gözlerimi heybetli erkekliğinden çekip utanarak gözlerimi kaçırdığımda uzun parmakları çenemi kavradı,

''utansan da utanmasan da birazdan içinde olacak o'' dedi ve hırsla iki büklüm ettiği dudaklarımı dudaklarının arasına alıp emdi, öyle güzel öpüyordu ki başka hiç bir şey yapmasa bile öpüşüyle beni kendimden geçiriyordu, elleri ensemden sırtıma indiğinde parmaklarının sutyenimin klipslerini açtığını fark ettim, bir kaç saniye sonra hırsla ve hızla kollarımdan çekip aldığı siyah sütyenimi odasının öteki köşesine savurduğunda utancımla ellerimi göğüslerimi kapatmaya çalıştım ama bileklerimi tek eliyle hapsedip başımın üzerinde birleştirip başını boynumun girintisine gömdüğünde hırsa ve sertçe ısırdı, tanrım ölüyordum ve dudaklarımdan çıkan iniltilere engel olamıyordum,

diğer eliyle bacaklarımı ayırdığında kalın ve heybetli erkekliği külotumun üzerinden baskısını arttırarak üzerime abandı,

dudaklarının ve dilinin tüm marifetli dokunuşları dudaklarıma çeneme boynuma gerdanıma ordanda da iki göğsümün arasında ki çizgiye değdiğinde nerdeyse çığlık atacaktım, dişlerimi dudaklarıma bastırdığımda iki göğüsümün arasında ki başını kaldırıp öyle piç bir gülüşle bana baktı ki onu öldürmek istedim,

kendini bu kez daha sert ve acımasızca bana bastırdığında bu kez sesli ve ilkel bir dürtüyle homurdanıp dudaklarını sağ göğüsümün ucuna bastırdı, ellerim ellerinin hapsinden kurtulduğunda birden kendimi onun saçlarını çekiştirirken buldum, tanrım dokunuşu öyle güzel öyle uyarıcı ve acı vericiydi ki kendimden geçmek üzereydim

bir dakika yaaa kendimden geçeli çok olmuştu, bacakalrımı yavaşça ayıran bendim, onu kabul eden bendim, daha çok dokunsun bana diye saçlarını çekip göğüslerime bastıran bendim,

umurumda mıydı? hayır,

utanıyor muydum? belki biraz ama daha çok hissettiğim sızı beni amansız bir av haline getiriyordu, ceylan, aslanın önüne gönül rızasıyla yatmıştı ve onu parçalamak aslanın hakkıydı,

bir çok kez bu edepsiz anın hayalini kurmuş ama hep yok saymıştım ve şimdi bu kadar mükemmel olduğu için ondan bu kadar mükemmel hissettiğim için kendimden nefret ediyordum,

''hımmm tam da ağzım için yaratılmışlar''dediğinde bu kez sol göğsümü hedef aldı ve sivri dişlerini göğüs uçuma değdirip bana acı vermek için hırsla çekiştirdi,

''ant'' diye bağırdığımda bedenim yay gibi gerildi ama oklar onun dudaklarındaydı ve beni hedef alarak düzinelerce oku vücuduma saplıyordu,

''hımmm'' dediğinde dudakları hala göğüs uçlarıma delice ısırıklar gönderiyor beni mahfediyordu, sertçe dişlerini bir kez daha güğüslerime geçirdiğinde tırnaklarımı sırtına geçirdim ve baştan aşağıya indim, öyle tatlı bir acı vardı ki göğüslerimde bende ona acı vermek istiyordum ama imkansızdı, tırnaklarımın içine dolan kanın kokusunu almıştım, bu sert çıkışım ondan en ufak bir etki yaratmadı diyemem sadece daha hırslı olmasına neden oldu,

zevkin ve acının mükemmel dengesi böyle bir şey miydi? eğer öyleyse kaçıp gittiğimde ömrümce bunun hayaliyle yaşamaya mahkum bırakacaktım kendimi,

dudaklarının dokunuşu gittikçe artıyordu ve birden ne olduğunu anlamadan ellerimin altında nabız gibi atan dolgun kalın ve damarlı bir hisle şaşkınca bakakaldım.

erkekliğinin üzerinde ki ellerimin üzerindeydi elleri,

''dokun bana, dokun'' derken sesiyle beni uçuran adamın en mahrem yerindeydi ellerim, buda yetmezmiş gibi elimin üstünde ki eli birden külotumdan içeri girdiğinde utançla gözlerimi kapatıp ahhh diye bağırdım,

''yumuşacık ve benim sadece benim'' kadınlığımı avuçladığında yine ant diye bağırdım, ve ellerimin arasında ki erkekliğini sertçe sıktım,

anında tepki verip parmaklarımın arasında daha çok irileşen erkekliğinin kalın damarlı görüntüsünün yanında kadifemsi bir his uyandırıyordu parmaklarımın arasında,

başını yukarıya kaldırıp sertçe kükreyen adamın adem elmasının etkileyici kavisine bakıp dilimi dudaklarımda gezdirip ıslattım,

''yeter'' dediğinde elini külotumun yanlarına koyup sertçe çektiğinde çıkan hışırtılar ve kumaş sesleriyle küçücük bez parçası ellerinin arasında kaldı,

''hımmm'' dedi ve piç gibi sırıtıp külotuma baktı tam ortasında ki ıslaklık gözlerimin önüne geldiğinde

''benim için ıslaksın, sadece benim için'' dedi ve külotumu burnuna götürüp derince bir nefes aldı, kasıklarımda ki sızı onun bu hareketiyle eş zamanlı olarak daha da aşağılara indi,

elinde ki parçalanmış külotumu odanın diğer ucuna yolladığında sonun başlangıcının başında olduğumu anladım,

''beni durdur dedim sana beni durdur ama durdurmadın'' dediğinde ellerini dizlerime koyup bacak arama iyice girmek için açtı ve başını yavaşça aşağıya indirdi,

''benim için yaratılmış'' dediğinde korkutan titrediğimi fark ettim, açık olan pencereden içeriye giren rüzgar tenimde ürpermeye neden oldu yada bu ürpermenin nedeni kadınlığımın ucunda ki erkekliği miydi bilmiyordum düşünemiyor nefes alamıyordum,

kalçalarını bana bastırdığında kollarını iki yanıma koymuştu ve ellerim tırnaklarım kollarına batırıyordu,

keskin bir bıçak etime girmişti, öyle bir acı yayılıyordu ki içimde dayanması zor katlanılması imkansızdı,

bir kez daha kalçalarını bana doğru ittiğinde o sertçe homurdanırken ben çığlıklarla onu durdurmaya çalışıyordum ama ama durmadı içimde ki erkekliği kendine yol ararken geçtiği yıktığı yerleri yakıyor beni acıdan kıvrandırıyordu,

''yapmaaa ant dur'' diye bağırdım ve ellerimi göğüsüne koyup onu durdurmak itmek için çabaladım ama imkansızdı, içimde ilerliyor kendini bana bastırıyordu,

yakıcı bir histi, dayanamayacakmışım gibi hissediyordum, şakaklarıma inen göz yaşlarımın onu durdurmasını bekliyordum ama olmadı durmadı ve hızla kendini bana çarptı,

o an boğazımdan kopup gelen acı dolu çığlık bir haykırışa dönüştü,

''hissediyorum, aletime değen sıcak kanı hissedebiliyorum'' dediğinde burnu burnuma değiyordu,

''bu sıcaklık benim olduğunun kanıtı, tanrımmmm'' diye tısladı

'çok dar çok sıcak cehennemi yaşatıyorsun bana hala yaşarken'' dediğinde acım hala katlanılmayacak derece de yoğunken o içimde hareket etmeye başladı, her giriş çıkış daha bir zırdırap veriyordu ama nerden geldiği belli olmayan zevkle karışık bir hisle kendimi ant'ın omuzlarını ısırırken buldum,

''babası için kendini bir canavara teslim eden küçük kız'' dediğinde hızla içimden çıktığında içimden akan sıcak sıvının kan olduğunu biliyordum,

belimi tutup beni yavaşça kaldırdı ve altımızda ki çarşafı çekip aldı,

''bak bu kan senin benim olduğunun kanıtı'' dedi ve üst dudağı yavaşça genişledi ve korkunç bir sırıtışla bana baktı,

saf kötülük saf intikam saf nefret vardı gözlerinde

'korkma babana dokunmayacağım onu öldürmekten beter edeceğim'' dediğinde elinde ki çarşafı odanın içinde bir yerlere fırlattı ve bu kez gözlerinde ki saf nefreti tenime aktarmak için sertçe içime girdi,

çığlıklarım odayı doldururken sertçe acımadan içimde ki darbelerinin şiddetini arttırıyordu,

''ona kızın bana ait olduğunu herşeyini altımda bıraktığını düşmanın altına yattığını söyleyeceğim tabi ki '' dediğinde gözlerini gözlerimden çekip yan tarafa fırlattığı çarşafa baktı

''kanıt olarak da bu çarşafı babana göndereceğim bu intikamımın son perdesi olacak ölümden daha acı bir ölümü tadacak baban biricik kızı düşmanın altında ne güzel bir intikam'' dediğinde gülümsedim, içimde ki aşkı nefrete çevirmişti, onu bu konuda tebrik edebiliriz artık,

''senden öyle uzağa gideceğim ki '' dediğimde daha cümlem bitmeden tekrar içime çarptı kendini, çığlıklarım onun hoşuna gidiyordu bunu görebiliyordum altında acı çekmem ona içimde olmasından daha çok zevk veriyordu

''benden kaçabileceğinimi sanıyorsun, hayır ben seni kapının önüne koyana kadar yatağımı ısıtıp erkekliğimi doyuracaksın ve bende babanı öldürmeyeceğim'' dedi,

ve sertçe beni becerirken gözlerimi bir kez olsun kapatmadım, bir şeyler aradım gözlerinde ama bulamadım, belki bir kırıntı birazcık bir sevgi kırıntısı olsaydı herşeyi unutur onunla olmak için dünyayı yakabilirdim,

ama onda saf nefret ve intikam duygusundan başka bir şey yoktu,

''hayatımı mahfeden adamın kızının hayatını mahfeden adamım artık'' dediğinde erkekliğinin baskısıyla gerildim, bıraktım kendimi kollarına, erkekliğinden içime akan sıcak sıvı onun kükremesine hırlamasına ve en sonunda üzerime devrilmesine neden oldu,

sıkıca sarıldım ona, son kez sarıldım, ve kulağına

''seni çok seviyorum'' diye fısıldadığımda birden içimden çıkıp hızla ayağa kalktı

''seviyor musun?'' dedi acımasız yüzünden dolgun dudaklarından bir kıkırtı yükseldi gözlerimi tavandan ayırmadan öylece utanmadan uzandım önünde

''duş alana kadar hazırlan çıkıyoruz'' dedi ve kendini banyoya kapattı,

yavaşça doğruldum yerimden heryerim ağrıyordu özellikle kadınlığım ama dayanırım dedim kendime ve artık ne kadar hızlı olabildiysem giyinip aynı hızla aşağıya indim,

hastanenin önünde bekleyen taksilerden birinde uyuyan şoförü uyandırdım tam arabaya bineceğim de kulaklarımda kendi adımı duydum,

ant'ın sert acımasız sesini son kez duyuşum olacaktı bu

durmadım, artık istediğini yapabilirdi, kimden nasıl istiyorsa istediği intikamı alabilirdi, ben artık temiz yalansız bir hayat için çoktan yola çıkmıştım bile

odadan çıkmadan önce yanıma alıp sıkıca boynuma bağladığım ant'ın atkısını bir kez daha kokladım,

ve kendime bir kez daha yemin ettim......

seni sonsuza kadar seveceğim yangın mavisi deli adam........

Seguir leyendo

También te gustarán

554K 17K 25
(Cinsel içerikli sahneler, yaş farkı ve daddy isuess içermektedir.) Ölü çocukluklar yaşamaya devam eden ölü insanlar doğurur... Kapak @-necirvan a ai...
325K 20.5K 21
17 yıl önce bir kötülük yapıldı, bu kötülük herkesin ruhunda unutulmayacak yaralar bıraktı. Yara alanlar, asıl yaralıya yeni yaralar açmayı umursama...
995 127 8
jisung hamileyim diyorum size jeongin erkeklerde hamilelik testinde cift cizgi cikmasi spermle ilgili sorunlari isaret eder😞 ,,,, 09/03/2024, jaws
6.2M 273K 61
Her şey abimin düğününde beğendiğim çocuk yerine abimin arkadaşının numarasını almakla başladı. Liya; ANALAR NELER DOĞURUYOR Liya; KAYNANAM ABARTMIŞ...