BASKETBOL AŞKIM (TAMAMLANDI)

By swlalbayrak

262K 10.6K 1.2K

Basketbol aşkı onu kavurmuştu benide onun aşkı. Yiğit Albay Tek aşkım Selim Karahanlı ile Emir Uluç ise benim... More

BA-GİRİŞ-
BA-1-
BA-2-
BA-3-
BA-4-
BA-5-
BA-6-
BA-7-
BA-8-
BA-9-
BA-10-
BA-11-
BA-12-
BA-13-
BA-14-
BA-15-
BA-16-
BA-17-
BA-18-
BA-19-
BA-20-
BA-21-
BA-22-
BA-23-
BA-24-
BA-Duyuru-
BA-25-
BA-26-
BA-27-
BA-28-
BA-29-
BA-30/1-
BA-Önemli Duyuru!!-
BA-30/2-
BA-31-
BA-32-
BA-33-
BA-34-
BA-35-
.BA-36-
BA-37-
BA-38-
BA-39-
BA-40-
BA-41-
BA-42-
BA-43-
BA-44-
BA-45-
BA-46-
BA-47-
BA-48-
BA-49-
BA-50-
BA-51-
BA-52-
Özel Bölüm
BA-53-
BA-55-
BA-56-
BA-57-
BA-58-
BA-59-
BA-60- (FİNAL)
BA-ÖZEL-
DAYANAK
-BA- 2.KİTAP

BA-54-

1.8K 93 36
By swlalbayrak

Pencereden vuran sabah güneşiyle gözlerimin sulanmasıyla birlikte açıp yatakta gerindim.

Gözlerim bir hali sulandığından dolayı ne kadar açmakta zorlansam da sonunda açabilmiştim.

"Saat kaç ya?"diyerek kendi kendime konuşurken bir yandan da yanımdaki duran komidinden telefonumu alıp saatte baktım.

Oha!!

Daha kargalar bile kahvaltılarını etmemişlerdir bu saatte?!

"Hayır ya"diyerek yerimde tepinip bir yandan da dönerken popomun üzerine sert bir iniş yapmamla küfürler mırıldandım.

Yüzümü buruştururken ayağa kalkıp tuvalete gidip rutin işlerimi hallettim ardından telefonumuda alıp mutfağa geçtim.

Yiğitti kahvaltıya çağırmak gayet mantıklıydı tabii bu saatte uyandıysa?

Telefonu kulağımla omuzumun arasına sıkıştırırken bir yandan da buzdolabından kahvaltılıkları çıkardım.

Bir süre bekledikten sonra tam kapatmak üzere telefonu elime almıştım ki Emirin sesiyle elimi durdurdum.

"Efendim Melis?"

"Emir?"diyerek şaşkınlıkla konuştuktan sonra Emir şaşırmamı anlamış olacak ki derin bir nefes aldı.

"Gece Yiğitle birlikte alem yaptık biraz şimdi de benim evdeyiz"dediğinde kaşlarımı çatarak şu 'alem' i düşünmeye başladım.

"Alem derken?"

"İşte prenses rakı sofrası"dediğinde daha fazla uzatmamaya karar verdim.

"Peki.Yiğitti versene telefonu"

"Yiğit..şeyde..Yiğit uyuyor Melis"

"Uyuyor mu?"diyerek kaşlarımı kaldırdım.

Yiğit muhakkak ne olursa olsun telefonunu uyurken yastığının altına alırdı ve seslide olurdu o telefon.

Sırf bu konu yüzünden milyonlarca kere kavga etmişliğimiz vardı.

Neyse çıkar yakında kokusu!

"Pekala Emir uyandığında beni aramasını söyle"

"Emredersiniz prenses"diyerek güldüğünde bende gülüp telefonu kapattım.

"Umarım bir haltlar karıştırmıyorsunuzdur Yiğit bey"diyerek kendi kendime mırıldandıktan sonra mükellef kahvaltı soframı hazırlayıp midemi bir güzel doyurdum ardından paytak adımlarla salona gidip televizyonumu açıp sabahın köründe izlenebilecek en güzel programı seçtim.

Bir yandan esnerken bir yandan televizyondaki gülen kadına bakıyordum.

Gözlerim her ne kadar fal taşı gibi açık olsada ağzım esnemekten dolayı yırtılma aşamasına gelmişti.

En sonunda dayanamayıp televizyonu kapatıp koltukta yayılabildiğim kadar yayılarak her zaman uykuya dalmak için yaptığım şeyi yaptım.

"Bir Yiğit iki Yiğit üç Yiğit.."

Yiğit

Gözlerimi karşımdaki mavi boyalı duvara dikerken bir yandan da Emirin bana getirdiği kahveyi yudumluyordum.

"Daha ne kadar bekleyecekmişiz"diyerek kahvemden bir yudum daha aldığımda Emirin nefesini verdiğini duydum.

"Bilmiyorum"

Duyduğum yanıtla bende aynı şekilde nefesimi verip oturduğum sandalyeden ayağa kalktım.

Emirle bir süre bakıştıktan sonra yanına gidip omuzuna elimi koydum ardından kızarmış gözlerine tekrardan baktım.

"Hadi ben beklerim sen git eve uyu"

"Nah uyurum"diyerek sinirle konuştuğunda elimi bende sinirle omuzundan çektim.

"Ne bok yersen ye"

"Asıl bunu benim sana demem lazımdı.Nasıl bu kadar sorumsuz olabilirsin?!"

"Nereden bilebilirdim ciddi bir durum olduğunu!"diyerek ses tonumu ayarlayamadan bağırdığımda hastane koridorundaki herkes bize bakmıştı.

Tam o sırada telefonumun bilindik zil sesiyle cebimden çıkarıp ekrandaki yazıyı okudum ardından telefonu Emire doğru uzattım.

"Sakın hastanede olduğumuzu deme!"dediğimde Emir başını olumlu anlamda sallayıp telefonu açtı.

"Efendim prenses..gece Yiğitle birlikte alem yaptık şimdi de benim evimdeyiz..işte prenses rakı sofrası..Yiğit şeyde uyuyor Melis..emredersiniz prenses"diyerek telefony kulağından çekerek bana doğru uzattı ardından kötü bakışlarını atarak oturduğu sandalyeden kalktı.

"Yiğit Albay?"diyen hemşireyle ikimizde kafamızı o tarafa çevirdik ardından yanına gittik.

"Doktor bey sizi bekliyor"diyerek başka bir şey demeden yanımızdan ayrıldığında Emirle birlikte odaya girdik.

Doktor masasının başında onlarca evraklara bakarken Emirle birlikte önündeki sandalyelere oturup doktora baktık.

"Tahlilleriniz geldi Yiğit bey..açıkçası size bir kaç soru da sormak istiyorum"dediğinde başımla onayladım.

Evraklardan başını kaldırıp tedirgin bir şekilde suratıma baktığında kaşlarımı çatarak bende ona baktım.

"Ne kadar süredir bu baş dönmeleri ve göz kararmaları oluyor?"

"Bir kaç gündür"

"Peki bunların haricinde hafıza kaybı,algılama sorunu ve idrar sorunu yaşıyor musunuz?"dediğinde Emir bu sefer kaşlarını çatarak bana baktı.

"Sanırım..evet"diyerek şu son günlerde yaşadıklarımı hatırlayıp cevapladım.

Nadiren de olsa idrar sorunum vardı onun haricinde geçici olarak hafıza kaybı ve algılama sorunu sıkça yaşamıştım ama hepsini fazla alkole yoruyordum.

"Bunları neden soruyorsunuz?"diyerek olaya dahil olan Emirle doktor bu sefer gözlerini benden çekip Emire döndü ardından derin bir nefes alarak başını hafiften öne eğdi.

"Bunu nasıl diyeceğimi bilmiyorum ama Yiğit beyin check-up sonuçlarıda kan tahlillerinin sonuçlarıda oldukça kötü ve Yiğit bey hasta"dediğinde Emir bakışlarını bana çevirdi.

"Hasta derken?"diyerek bu sefer ben soru sorduğumda doktor tekrardan derin bir nefes aldı.

"Yiğit bey siz..nadir bulunan bir hastalığı taşıyorsunuz bu bir çeşit..kanser de denilebilir"

"Kanser mi?"

"Ald uzun ismiyle adrenolökodistrofi..ender görülen x genine bağlı hücrenin peroksizom zarındaki adrenolökodistrofi proteinin eksikliğinden kaynaklanan bir hastalıktır ve 20.000 de 1 kişinin başına gelir"diyen doktorla kaşlarımı tekrardan çatarak düşünmeye başladım.

Ben hasta mıyım?

Daha önceden adını duymadığım bir hastalığım mı var?

"Peki tedavisi?"diyerek düz bir şekilde konuştuğumda Emir kolunu dizime doğru uzatıp tuttu.

"Tedavisi yok bu hastalığın..sadece ilik nakliyle...yaşama sürecini biraz da olsa uzatırsınız"dediğinde gözlerimi doktora çevirerek sinirle yerimden kalktım.

"Ne demek tedavisi yok doktor?!Ne demek yaşama sürecini uzatabiliriz!"

"Beyfendi gerçekler bunlar"dediğinde ufak bir küfür mırıldandım ardından karşımda oturup heykel misali karşıya bakan Emire sertçe soludum.

"Anahtarı ver!"

Emir hala aynı şekilde duruken bu sefer sesimi daha yükselttim.

"Emir anahtarı ver!!"

Emir şoktan çıkmış gibi bana bakarken en sonunda dayanamayacağımı anlayıp üzerine atak yaparak cebinde olan anahtarı aldım ardından arkamdan bağırmasını umursamadan ilk önce odadan ardından hastaneden çıkarak arabaya bindim.

Arabaya binmemle bir süre bekledikten sonra elimi direksiyona sertçe vurup arabayı çalıştırarak gaza bastım.

Araba hastaneden uzaklaşırken bir yandan da cebimde titremekte olan telefonumla elimi cebime atarak telefonu cebimden çıkardım ardından ekrana bile bakmadan yan koltuğa attım.

Sinirimi atamadığımdan dolayı direksiyonu olduğundan daha sıkı kavramıştım aradada ard arda direksiyona vuruyordum.

"Lanet olsun"diyerek fısıldarken aklıma gelen isimle sinirimin yerine büyük bir acı kaplamıştı.

Güzelim..Melisim..

Ben bunu ona nasıl söyleyecektim?

Nasıl o güzel yüzüne simsiyah gözlerine bakıp bunu söyleyecektim?

Nasıl onun ağlayışlarını dinleyecek ve görecektim?

Birden bire arabayı kenara çekip durdum ardından kapıyı açıp kendimi dışarı attım.

Kulaklarımda bu sorulat yankılanırken arabanın önünde yola oturup ayaklarımı uzattım ardından ellerimi saçlarımım arasından geçirip başımı eğdim.

"Ne yapıcaksın lan?Melise bunu nasıl diyeceksin?"diyerek kendi kendime fısıldarken gözümden bir damla yaşın akmasıyla kafamı arkaya doğru atıp arabaya yasladım.

Bedenim bir hastalık içindeydi ve bu hastalık gittikçe bedenimi eritiyordu..

Ama şuanda bu umurumda bile değildi şuanda tek umurumda olan Melisim..güzelimdi..

"Allahım sen bana yardım et"diyerek gözlerimi yumarken aynı anda da gözlerimden yaşlar akıyordu.

"Allahım ne olur Melisi üzme..onu ağlatma ne olur!"

Melis

Kulağımda yankılanan iğrenç ve şiddetli sesle küfürler ede ede gözlerimi açtım.

Salonda koltukta boylu boyunca uzanmış halde uyurken hangi lanet ses beni uyandırır ki??

Gözlerim kızgınlıkla açıkta olan televizyona giderken sehpadan gelen sesle televizyondan gözlerimi ayırıp çalmaktan patlayacak telefonuma baktım.

"Hay senin gibi telefonun ben!"diyerek yerimden kalkarak telefonuma uzandım ardından ekrana bakarak küfürler ede ede kulağıma götürdüm.

"Bu saatte ne arıyorsun lan"diyerek sabahki aramı unutmuş gibi Emire çemkirdim.

"Melis Yiğit seni aradı ?"diyerek kırık çıkan sesiyle konuştuğunda kalbimde hissettiğim korkuyla yutkundum.

"Hayır..bir şey mi oldu Yiğitte?"diyerek son cümlemi fısıltı şeklinde söylemiştim.

Emir bir süre bir şey demedikten sonra derin bir nefes aldı ve almasıyla birlikte ağzından ufak çaplı bir ağlama sesi geldi.

"Emir neden ağlıyorsun?!Yiğitte bir şey mi oldu?!"diyerek konuştuğumda telefon yüzüme kapanmıştı ve aynı anda kapının zili çalınmıştı.

Yüreğim ağzımda atarken telefonu sehpaya bırakıp koşarak kapıyı açtım.

Ve açmamla birlikte derin bir nefes alıp gözlerimi yumdum.

"Güzelim"diyen sesle gözlerimi açıp karşımda duran Yiğitte sarıldım.

"Nerdesin sen?Niye haber vermiyorsun?"dediğimde Yiğitte bana sarıldı ardından boynumu koklayarak cevap verdi.

"Özür dilerim güzelim"diyerek fısıldarken bende aynı şekilde fısıltıyla konuştum.

"Emir beni çok korkuttu sana bir şey oldu sandım"dediğimde Yiğit beni kendisinden uzaklaştırarak korkuyla gözlerime baktı.

"Emir sana ne dedi?"

"Senin burada olup olmadığını sordu..olmadığını öğrenincede ağlamaya başladı tam o sırada da sen geldin"dediğimde Yiğit rahatlamış gibi derin bir nefes aldı ardından ayakkabılarını çıkararak içeri girerek kapıyı kapattı.

"Yiğit ne oluyor?Emir niye seni sordu?Neden ağlıyordu?"diyerek ard arda sorular sormaya başladığımda Yiğit elimi tutarak salona doğru yürüdü ardından koltuğa oturarak beni kucağına oturttu.

"Bana soru sorma şuanda güzelim sadece sarıl"dediğinde kaşlarımı çattım.

Ne olmuştu bunlara??

Yiğit hafifçe tebessüm ederek başımı usulca boynunun girintisine koydu ardından kolunu bacaklarımın altından geçirerek iyice kucağına oturmamı sağladı.

"Yiğit neden böylesin?"diye tekrardan bir soru sorduğumda başımın üzerine bir öpücük kondurdu.

"Ştt.."diyerek soruma cevapladığında artık soru sormayı bırakıp elini alıp her zaman yaptığım gibi uzun parmaklarıyla oynamaya başladım.

"Melis.."

"Efendim Yiğit"diyerek parmaklarıyla oynamaya devam ederken elini çekip çenemi tuttu ardından yüzümü yüzünün hizasına getirdi.

"Seni çok seviyorum pijama güzelim"dediğinde gülümseyerek bende aynı cümleyi dedim.

"Seni çok seviyorum basketbol canavarım"

Cümlemle birlikte Yiğit dudaklarını dudaklarıma bastırıp narince öpmeye başladı.

Anında karşılık verirken ellerimi yanaklarına getirip okşamaya başladım ve okşamamla birlikte yanaklarında hissettiğim ıslaklıkla dudaklarımı dudaklarından ayırdım.

"Neden ağlıyorsun Yiğit"dediğimde Yiğit tekrardan dudaklarımı öpmeye  başladı ardından dudaklarını ayırıp alnını alnıma yasladı.

"Seni kaybetmekten korkuyorum"diyerek kısık çıkan sesiyle konuştuğunda kalbime bir bıçak girdi.

"Ştt..neden böyle düşünüyorsun?Sende,bende birbirimizi hayatta bırakmayacağız"dediğimde Yiğit ağlamasını arttırdı ardından alnını alnımdan çekip bana güçlüce sarıldı.

"Seni çok seviyorum Melis"diyerek ağlamasını devam ettiriken bende aynı şekilde ona sarıldım.

Aynı cümleyi tekrar tekrar ağlayarak söylemeye devam ederken şaşkınlıkla etrafıma bakıyordum.

Allahım ne oluyordu?

Yiğit neden ağlıyor?

Neden sürekli beni sevdiğini söylüyordu?

Neden beni kaybetmekten korkuyordu?
----------------------------------------------------
Merhabaa

Bir yeni bölümün daha sonuna geldik

Kendinize cici cici bakın :))

İyi geceler :))


Continue Reading

You'll Also Like

638K 27.4K 34
İlk kitabım olduğu için yazım yanlışlarımı görmezseniz sevinirim. En kısa zamanda düzeltmeye çalışıcam. yeni okul yeni hayat zengin züppeler ve kaslı...
7.4K 592 14
•Kısa hikaye niteliğinde olacaktır• ••• 0508***: hani Mecnun, Leyla'nın öldüğünü öğrendikten sonra bahçede ağlayarak kürekle çukur açmaya çabalarken...
295K 13.1K 42
bilinmeyen:Salyangozların neden dört tane burnu vardır? aslım:Senin ne b.k olduğunu koklayabilmek için *Tamamlandı*
1.3M 87.6K 57
Özgür: Sana aşık olmayı hiçbir zaman bitirmeyeceğim Mavi. Kapak: carnakapak