BA-54-

1.8K 93 36
                                    

Pencereden vuran sabah güneşiyle gözlerimin sulanmasıyla birlikte açıp yatakta gerindim.

Gözlerim bir hali sulandığından dolayı ne kadar açmakta zorlansam da sonunda açabilmiştim.

"Saat kaç ya?"diyerek kendi kendime konuşurken bir yandan da yanımdaki duran komidinden telefonumu alıp saatte baktım.

Oha!!

Daha kargalar bile kahvaltılarını etmemişlerdir bu saatte?!

"Hayır ya"diyerek yerimde tepinip bir yandan da dönerken popomun üzerine sert bir iniş yapmamla küfürler mırıldandım.

Yüzümü buruştururken ayağa kalkıp tuvalete gidip rutin işlerimi hallettim ardından telefonumuda alıp mutfağa geçtim.

Yiğitti kahvaltıya çağırmak gayet mantıklıydı tabii bu saatte uyandıysa?

Telefonu kulağımla omuzumun arasına sıkıştırırken bir yandan da buzdolabından kahvaltılıkları çıkardım.

Bir süre bekledikten sonra tam kapatmak üzere telefonu elime almıştım ki Emirin sesiyle elimi durdurdum.

"Efendim Melis?"

"Emir?"diyerek şaşkınlıkla konuştuktan sonra Emir şaşırmamı anlamış olacak ki derin bir nefes aldı.

"Gece Yiğitle birlikte alem yaptık biraz şimdi de benim evdeyiz"dediğinde kaşlarımı çatarak şu 'alem' i düşünmeye başladım.

"Alem derken?"

"İşte prenses rakı sofrası"dediğinde daha fazla uzatmamaya karar verdim.

"Peki.Yiğitti versene telefonu"

"Yiğit..şeyde..Yiğit uyuyor Melis"

"Uyuyor mu?"diyerek kaşlarımı kaldırdım.

Yiğit muhakkak ne olursa olsun telefonunu uyurken yastığının altına alırdı ve seslide olurdu o telefon.

Sırf bu konu yüzünden milyonlarca kere kavga etmişliğimiz vardı.

Neyse çıkar yakında kokusu!

"Pekala Emir uyandığında beni aramasını söyle"

"Emredersiniz prenses"diyerek güldüğünde bende gülüp telefonu kapattım.

"Umarım bir haltlar karıştırmıyorsunuzdur Yiğit bey"diyerek kendi kendime mırıldandıktan sonra mükellef kahvaltı soframı hazırlayıp midemi bir güzel doyurdum ardından paytak adımlarla salona gidip televizyonumu açıp sabahın köründe izlenebilecek en güzel programı seçtim.

Bir yandan esnerken bir yandan televizyondaki gülen kadına bakıyordum.

Gözlerim her ne kadar fal taşı gibi açık olsada ağzım esnemekten dolayı yırtılma aşamasına gelmişti.

En sonunda dayanamayıp televizyonu kapatıp koltukta yayılabildiğim kadar yayılarak her zaman uykuya dalmak için yaptığım şeyi yaptım.

"Bir Yiğit iki Yiğit üç Yiğit.."

Yiğit

Gözlerimi karşımdaki mavi boyalı duvara dikerken bir yandan da Emirin bana getirdiği kahveyi yudumluyordum.

BASKETBOL AŞKIM (TAMAMLANDI) Onde as histórias ganham vida. Descobre agora