Senden Kopamıyorum

Por MrsWitch_

74.4K 10.1K 6.4K

Sevmeyi düşünmüşmüydüm daha önce? Aşık olmaya isteklimiydim? Hiç düşünememiştim. Çünkü suçsuz yere hapiste... Mais

Kısa Tanıtım
1~Babamın ricası
2~Sapığa Hizmet
3~ Tokat
4~ Ortağın Oğlu
5~Cinayet
~ÖNEMLİ~KAPAKLA ALAKLI~
6~Darma Duman
7~Acımasız!!
8~Süperman
9~Korkmuyorum
10~Rüyalar Gerçek Gibi
11~Pasta Aromalı Dahan
#Mütüş Önemli#
Videolu Tanıtım
12~Karbonatlı İntikam
13~Kızıl Sarı
14~Doktorculuk
16~Kusmatrafobi
17~Bakkal Gazi
18~Yanmak Lazım
19~Benle kal,belki mutlu olursun
20~Yangın var
21~Bu Gece Aşk
22~ Bana iyi geliyorsun
23~Ona Kendimi Anlatacağım
24~Karneler Efsane
25~Senin Yanında Başka Bir Dahan Oluyorum
26~Kardelen
27~Yanarım
28~Babasından Doğmak
29~Asla Affetmeyeceğim!
30~Yıldızlar Şahidim
31~Sarı Panda

15~ Bu Kez Gerçek!

1.7K 202 243
Por MrsWitch_

Multi1 ~Elisciğimiz

Multi2~ Emir Şamur~Saçma sapan (Bölümde nerede açacağınız yazıyor canlar. )

Hadi okumadan önce herkes bu satıra Bff'lerini etiketlesin!!

Vote ve yorumlarınızı eksik etmeyin ❤❤


15

Dahan'dan

İlerlediğim koridorda adımlarım küçüldüçe daha da yavaşlıyordum. Gitmek istemiyordum hiç. İnanmadığım o lanet şeyin aslında gerçek olmasından kaçıyordum. Olamazdı. İmkansızdı. Ellerimle koymuştum onu oraya. Nasıl şimdi çıkıp gelebilirdi? Nasıl olurdu bu aklım almıyordu. Doruk piçinin söylediklerine inanmak istemiyordum. Belkide işime gelmiyordu. Lanet olsun korkuyordum.

"Nerde lan?" Meraklı gözlerle etrafı tararken kimseyi göremiyordum. Yoktu. Yoktu işte.

"İçeride."

Çeyrek adımlarla, sendeleyerek kapıya doğru ilerledim. Güçsüzdüm. Normalin aksine fazla güçsüz.

Kapının kulpuna elimi koyarak yavaş bir şekilde aşşağıya indirdim. Aralanan kapıyla vücudumu öne atarak yavaşça içeriye girdim.

"Senn..."

"Ben ölmedim Dahan"

"Gerçek değilsin sen. Olamazsın."

"Gerçeğim ben. Artık burdayım."

Başımın arkasında hissettiğim acıyla yere yığılmam bir oldu. Etrafı bulanık görmeye başlarken, kafamın arkasından akan sıvıyı hissetmem zor olmadı. Bilincimi git gide kaybediyordum. Yanıyordu. Ama başım değil, yanan şey ruhumdu.

Elis'ten

"Aman be kimse bize bir şey söylemesin zaten. Ben gidiyorum." Karya dendikten sonrasında bir halt anlamamıştım. Kimdi bu Karya? Dahan'ın alel acele gitmesine ne sebpe olabilirdi ki? Aman zaten bana hiçbir şey söylemesinler. Ben kimim ki zaten. Ezin Elisi. Anca ezin.

Arkama döndüğümde Selin durmuş karşı bankta oturan Vinimsi tarzlı bir çocuğu kesiyordu. Ah Selin ahh!!!

"Selin!!"

"Heyyyy!!!"

"Şişko Selin!!" Başka türlü bakmıyordu ne yapabilirim?

"Sensin be şişko" bana sert sert bakmaya başlarken aynı zamanda az önce kestiği çocuğun dikkatini çekmeyi başarmıştı. Helel bu kıza başka bir şey demiyorum vallaha.

"Ya Selin hadisene. Gidiyorum kör müsün?"

"Aman beee. Tamam geliyorum." Yeniden çocuğun olduğu yöne dönünce çocuğun gittiğini fark eder etmez kaşlarını çatarak yanıma geldi. Tabi gelir gelmez kolumu cimciklemeside yanında cabası.

"Yaa!! Ne cimcikliyosun beee?"

"Sus senin yüzünden taş gibi çocuğu kaçırdım be." Aman ne ka üzüldüm,ne ka üzüldüm anlatamam.

"Aman sanki ben olmasam çocuk sana evlenme teklifi edicekti(?)" Bana gözlerini devirdiği an kafamı sağa çevirmemle dibimizde duran Rüzgarı fark ettim.

"Küsüm sana ben. Gelme yanıma."

"Ya kanki ben naptım bee." Bide naptım diyo pisssss.

"Dışlayın siz beni. Bana bir şey söylemeyin. Gidiyorum ben." Selin'i kolundan çekerek gitmeye başladım. Bu Karya meselesini biri bana anlatana kadar hiçbiriyle konuşmayı düşünmüyordum.

"Ya az çeksene kolumu. Ökuz gibi abandın acıyo be. Buda can." Selin'in yanımda söylenmesiyle kolunu bıraktım.

Dışarıya çıktığımızda ben Selinden daha hızlı yürüdüğüm için ileriden ilerliyordum. Uzaktan gelen arabaya baktığımda uzaklığının geçebiliceğim kadar olduğunu kestirince karşıya geçtim. Eve gidip bir an önce ptt durumuna geçip survivor izlemek istiyordum. Arabanın ani fren yapmasıyla aklıma gelen olağanı mümkün olan şeyle hemen arkama döndüm.

"Selinnn!!!!" Selinin yerde uzanmış bacağını tuttuğunu fark edince hemen yanına fırladım. Bir günde olaysiz gecsin be anam.

"Ah Selin ya. Senin bu sakarlığı,dikkatsizliğin beni öldürecek bir gün."

"Ya ben..Çok pardon ya. Vallaha bilerek olmadı. Bir şeyiniz var mı? Ya nasıl oldu bilmiyorum ama cidden çok özür dilerim." Panik bir şekilde Selin'in başına gelip surekli konuşan çocuğa baktığımda şarşırmamak elde değildi. Çocuk daha az önce Selin''in kestiği Vinimsi çocuktu. Yuh yani. Klişe dizisi mi çekiyoruz burda?

Selin'e baktığımda adeta ayağının acısını unutmuş bir şekilde çocuğu kesiyordu. Eh be kızım,pes yani.

"Selincim nasılsın?" Sorduğum soruyla birlikte selin benim de yanında olduğumu daha yeni fark etmişti. Nedense hastanede olmamıza rağmen,kimsenin yardıma gelmemeside ayrı bir ironiydi.

"Ya aslında ben kendimi pek iyi hissetmiyorum. Yüruyebileceğimi de sanmıyorum." Şuan Selin resmen çocuğa oynuyordu. Kankam yani ordan biliyorum.

"A tabi ben kucağıma alıp götüreyim sizi." Çocuğun hemen Selin'i kucağına almasıyla Selin alttan alttan sırıtmaya başladı. Sanırım her ne kadar klişe olsada bu kez başarmıştı.

Acile girdiğimizde Selin'in acillik olmadığinı bilsemde ona uyup inandırıcı olmaya çalışıyordum. Kankalık vazivesi neticede.

Şeyy.. benim annem şey yani yengem aradıda eve gitmem gerekiyor. Zaten Selin'in de pek bir şeyi yok gibi. Kontroller bitince siz Selini bıraksanız? Zahmet olmassa tabi." Tabikide bunları Selin'in çocuğa çaktırmadan yaptığı "git,git' işaretleri yüzünden söylüyordum. Lanet olsun yengeme bile annem dedim bee. Allahım beni ptt için eve ışınlayabilcek birini çıkart karşıma. Bu hastane havası beni fazla bozdu.

"A tabiki ben bırakırım hiç sorun değil." Çocuğunda kabul etmesiyle sarılma bahanesiyle direk Selin'in kulağına eğildim.

"Fazla kesme. Yoksa ben seni keserim. Numaranı verme sakın o hattı yuttururum. Eve geç gitme gebertirim habern olsun. Hemende sıkı fıkı olma. Inladın mı bini?"

"Of Elis ya!!"

"Suss!!" Kolunu cimcikleyerek hemen dikeldim. Uyarsam bile dayanamayacağını biliyordum. Selin bu belli mi olur.

"Hadi ben kaçtımm." Ellimi sallayarak hemen acilden çıktım. Cidden ışınlanma bulunsa en çok dua eden ben olurum sanırım. Çünkü bu taksicilerden nefret ediyorum.

Uzay'dan

"Anıl Dahan'a ulaşamıyorum. Seni hiç aradı mı? Yada sen onu aradın mı hiç? Telefonlarıma bakmıyor."

"Bende çok merak ettim. Gitmek istedim ama Dahan izin vermedi. Karya'yla ne alakası olabilir? Abi harbiden korkmaya başladım ben." Dahan sabahtan daha doğrusu öğleden beri ortalıkta yoktu. Doruğun gelip Karya'yla alakalı bir şey söylemesinede anlam verememiştim. Ölmüştü o. Ne olabilir ki onun hakkında?

"Karya'yla alakalı ne olabilir? Yani öldü o sonuçta. Doruğun sıradaki amacı ne?" Cidden bunu fazlasıyla merak ediyordum. Burnuma pekte iyi kokular gelmiyordu.

"Millet Dahan nerde ya? Ben Dahan'ı arıyorum siz burda keyif yapıyorsunuz." Rüzgarın bir anda gelip 'uyanda balığa gidelim'modunda olupta bize o moddaymışız gibi olmasına şaşırmamıştım. Eh Ruzgar işte.

"Biliyoruz Rüzgar. Bizde onu arıyoruz zaten."

"Ya bu böyle olmayacak. Korhan'a falan mı haber versek? Bir şey yapalım ya." Anıl'ın fazla fevriliği benide çıldırtıyordu. Dahan'dan bahsediyoruz sonuçta burda. Ona bir şey olucağını,daha doğrusu yapabilceklerini zannetmiyordum.

Elis'ten

(Multiyi açın aşklarım)

"Saçma sapan cümlelerden"
"Hayatımı mahfeden gülmelerden"
"İnandığım bu onca yeminlerden
"Elimden kayıp gidenlerden"
"Gönlümden"
"Aldın beni benden"
"Şimdi haber yok o gemilerden"
"Gönüldedir gözümden silinenler.

"Unutuldu tüm bilinenler"
"Offf yeniden gel"
"Gelde parçalansın bütün doğrularım"
"Ben hayalimde sadece seni kurgularım."

"Harap oldu duygularım ve kaçtı uykularım"
"Benim duygularım var,acılarım"
"Tükenmeyen ayrılık sancıları"
"Zamanla demir aldı gönlümün yolcuları"

"Ve bu şarkısıyla beni benden alan Emir Şamur sana sesleniyorum;Aşık olana dek benim için tek felsefe 'saçma sapan' " Cidden öyleydi. Benim bu şarkılar için tek yapabileceğim şey elimde gitarımla kendi kendime seslendirmek olacaktı. Yaşama kısmını pek beceremiyordum. Belkide yaşama kısmına geçebileceğim kimse çıkmamıştı karşıma.

Çalan telefonumla elimi yatağa uzatarak telefonumu elime aldım. Arayan annemdi. Her zaman konuşabilmemiz için amcam hem annemin hattını hemde benim hattımı faturalıya taşımıştı. Amcam sevgimin,güvenimin sonsuz kalacağı bir adamdı.

"Alo anneciğim nasılsın?"

"Bende iyiyim anneciğim. Her şey yolunda merak etme."

"Evet derslerimde çok iyi."

"Babam nasıl?"

"Biliyorum. Biliyorum anneciğim. Bende çok özledim babamı. Eğer göruşmeye gidersen onu çok sevdiğimi söyle ona tamam mı?"

"Tamam anneciğim çok çok öpüyorum seni. Anne bak sakın ağlamak yok kendine dikkat et."

"Bende seni çokkk seviyorum. Öptüm bitanem."

Annemi üzmemek için akıtmadığım yaşı ve peşinden gelen hıçkırığı dayanamayıp telefonu kapatır kapatmaz özgürlüğüne bıraktım. Hazır elimde gitar varken uzun zamandır düşündüğüm şeyi yapmak istiyordum. Buraya geldiğimden beri çok farklı şeyler yaşayıp çok farklı şeyler hissetmeye başlamıştım.

Gitarımla birkaç akor deneyerek karar verdiğim akorla bir şeyler çalmaya başladım. Başka insanların yanında çalıp söylemeyi sevmiyordum. Duyabilmeleri için ya beni gizli bir şekilde dinlemeleri gerekiyor yada benim kendimi kaybedicek bir şekilde içmem gerekiyordu.

"Lanet olsun düşünemiyorum ya" elimdeki gitarı yatağa koyarak dizlerimi karnıma doğru çekip başımı dizlerime koydum. Tuhaf hissediyordum. İçimde farklı bir his vardı ve bu his beni hiçbir şey yapmamaya itiyordu. Sanki böyle yok gibi. Bilmediğim,hiç tanımadığım o parça içimden kopmuş gibi. Çarsiz,kilitli kalmış gibi.

Dahan'dan

Başımın arkasında hissettiğim derin ağrıyla gözlerimi araladım. Etraf karanlık,hiçbir şey gözükmuyordu. Yattığım karton parçasının üzerinden doğrularak zorda olsa ayağa kalktım. Etrafa dikkatli bakmaya çalışsamda zifiri karanlıktan hiçbir şey gözükmüyordu.

"Nerdeyim lan ben?" Karanlığı aldırış etmeden sağa sola yürümeye başladım.

"Kim kapattı lan beni buraya. Hangi it herifin işi bu." Başımın yeniden zonklamasıyla elimle anlımı ovuşturdum. Hatirladığım ufak tefek parçaları birleştirmeye çalışıyordum. Hastane. Hastanedeydik hep beraber. Ya sonra? Sonrasını hatırlayamıyordum. Lanet olsun olmuyordu.

Bir yerden kapı açılma sesi gelince düşünmeyi bıraktım.

"Uyanmışsınız Dahan bey." Arkamdan gelen sesle hemen o yöne döndüm. Karşımda gördüğüm kişiyle hatırladığım şeyler artmaya başlamıştı. Hastanedeydik. Çocuklarla oynuyorduk. Elis. Elisle iddiaya girmiştik. Sonra.. Sonra Doruk piçi yanıma gelmişti. Gerisi? Gerisi yine boşluktu. Hatırlayamiyordum.

"Piç herif. Gücün buna yetti dimi şerefsizz!!" Yumruğumu sıkıp üzerine yürümeye başladığımda bana doğrulttuğu silahla duraksadım.

"Benim gücümün nelere yettiğini sen öğrettin bana. Kazanmayıda sen öğrettin. Ben kaybetmem Sarıkan. Ben hep kazanırım." Konuşuyordu. Her zamanki gibi sadece konuşuyordu. Elindeki silaha baktığımda tutuşundaki korkaklığı çok net görebiliyordum.

"Sen kazanmadın Doruk. Benim kaybettiklerimi kazandıkların sandın." O konuşmalarıma odaklanırken ben o günkü gibi silaha odaklanıyordum.

"Ben kazanmadım Sarıkan. Hayallerinle birlikte senide öldürdüm ve sen kay..." Eline vurduğum an silahın elinden düşmesini beklerken yine elini yere eğdiği an silah sesinin çıkmasıyla yere eğildim. Başımda hissettiğim acının 3 katını yaşarken kendimde değildim adeta. Bu kez canı yanan bendim. Kararan gözümle birlikte geriye doğru yalpalandım.

"Sen...sen ne şerefsizsin. Piç herif." Geriye doğru yalpalanarak az önce üzerinden kalktığım karton parçasına yeniden oturdum. Canım acısada sikimde değildi. Zamanımda yaptığım hatalarımı bana yaşatmaya hakkı yoktu.

"Sen Sarıkan. Herkesin çok sevdiği Dahan bey. Okulun yakışıklışı. Okulun sahiplerinden birinin oğlu. Hayat sana guzel değil mi? Kimse kusurlarını görmez. Yaptığın yanlışları kapatanlar var nasılsa arkanda. O gunde öyle oldu dimi?" Ben buğulu gözlerle ona bakarken bir anda arkasını döndü. Ben merakla ona bakıyordum ve bir anda dizlerinin üzerine çömelip yere oturmasına şaşırmıştım. Yere oturarak konuşmaya devam etti.

"Hatırlıyor musun o günü? Ben aklımdan çıkartamıyorum." Söylediği şeyle kastettiği günü hatırladım. Unutmamıştım. Unutamıyordum. Tam bu gündü. 1 sene önce bugün. Sadece 18 yaşındaydım...

1 Sene Önce Bugün


Dahan'dan

Eve gitmemek için geceleri barda takılıyordum ve bu gecede aynı şey olmuştu. Lanet evden o günden sonra nefret etmeye başlamıştım. Annem yoktu çünkü. Onun o huzur dolu kokusu eksikti evde.

Arabam bakımda olduğu için taksiyle geldiğimden taksiyle geri dönmeyi düşünüyordum. Ama biraz yanlız kalıp kafamı dağıtmam gerekiyordu. Sahil turu yapmayı düşünerek taksiden vaz geçip barın alt sokağına girerek ilerlemeye başladım.

"Hayat sencede fazla acımasız değil misin?" O kadar bunalmıştım ki artık insanlara anlatarak insanları bunaltmak yerine kendi kendime söylenmeyi tercih ediyordum. Boş sokaklarda bana eşlik ediyordu.

"Yardım edin!! Yaa bırak benii!!" Sokakta yankılanan sesle etrafa bakınmaya başladım. Yaklaştkça kulağıma daha çok dolan çığlık sesleriyle daha da hızlandım. Önüme çıkan her araya bakıyordum fakat sesin nerden geldiğini bir türlü bulamıyordum.

"Yardım edin lutfenn. Bırak beni pislik."

"Kes sesini!!" Kulağıma kadar gelen tokat sesiyle aniden koşmaya başladım. Çığlık sesleri kesilmişti. Daha hızlı koşarak alt sokağa girdim. Dümdüz ilerleyecekken aradan gelen boğuk inleme şeklinde bağırmalarla araya girdim.

"Sende kimsin? Defol git başına bela alma." Çocuk kızı yere yatırmiş kollarını tutarak onu sabip tutmaya çalışıyordu. Aklıma gelen şey olmamıştı,ama her an olabilirdi.

"N'apıyorsun lan it herif. Gücun bir kiza mı yetiyor?" Belinden çıkarttığı silahı anında bana doğrulttu. Bir silahla korkutabileceğini mi sanıyordu beni? Ben zaten ölmuştüm.

Elindeki silahı aldırış etmeden üzerine doğru yürüdüm. Eli titrediğinden pekte endişe duymuyordum.

"Yaklaşma. Gelme diyorum bak basarım." Hala yerdeki kıza eliyle baskı yaparken bir yandan da bana silahı doğrultuyordu.

"Bırak o elindeki silahı. Kızıda rahat bırak,öyle konuşalım."

"Gelme diyorum bak. Siktirip gitsene sen. Kimsin? Necisin? Sanane bizden."

"Bırak o silahı." Konuştuklarına fazla tepki vermeyip oyalayarak dikkatini dağıtmaya çalışıyordum. Ama benim en fazla tedirgin olduğum yerdeki kızın sesinin çıkmamasıydı. Sadece attığı çığlıklar inilti şeklinde ufak bir yankı yapıyordu. Ve bu beni fazlasıyla endişelendiriyordu.

"Bırak silahı konuşalım." Daha da yaklaştıkça burnuma gelen kokuyla çocuğun içmiş olduğunu fark ettim. Elindeki silaha uzanabilecek yakınlığa geldiğim sırada silaha vursamda düşüremeyeceğimi fark ettim. Fazlasıyla sıkı ama bir o kadarda korkak tutuyordu.

"Sıkıcam bak gelme." Elindeki silaha odaklanarak bir anda elinden tuttum.

"Ver silahı. Bırak bana..." Silahın birden patlamasıyla ilk başta ikimizde tepkisiz kaldık. Benim gözlerim anında yerdeki kızı bulurken oda dizlerini kendine çekmiş bir şekilde titriyordu. Silah? Nereye isabet etmişti kurşun?

"Ahhhh!!!" Önümdeki çocuğun yere yığılmasıyla elimde kalan silahla beraber şaşkınca ona bakakaldım. Tuttuğu şey... Düşünmek bile istemiyordum...

Şimdiki Zaman


Dahan'dan

"Hatırladın mı SARIKAN? 1 gün dahi unutmaman gereken o günleri hatırladın mı?" Doruğun birden olayı tekrarlamayı konuşmasıyla bende düşünmeyi kestim.

"Senin yüzünden. Her şey senin yüzünden oldu."

"Şerefsiz herif. Senin o kıza yaptıkların? Sakın bana kendini savunmaya çalışma." O kız... Bell...

"Senin yüzünden. Ben senin yüzünden..." konuştuğu lafı tamamlayamayarak yumruğunu sıkıp duvarı yumrukladı.

"Devamı SARIKAN? Ne yaşadığımı hatırlıyor musun? Dur sen uğraşma ben hatırlatayım.

1 Sene Önce Bugün (Devamı)

Dahan'dan

"Korhan al başka hastaneye götür."

"Dahan babam duyarsa..."

"Al götür dedim. Haberi olmasın. Gizle, bir şey yap. Sonrada sana götur."

"Dahan..."

"Götür dedim." Fazla sinirli ve endişeliydim. Adının Doruk olduğunu öğrendiğim o piçin durumu pek iyi değildi. En önemliside o kız. Belinay. Dili tutulmuştu ve konuşamıyordu.

"İçerdeki hastanın yakınımısınız?"

"Hayır ama hastaneye ben getirdim." Adam önce ben inceledikten sonra yeniden konuşmaya devam etti.

"Hasta'nın hayati bir durumu yok fakat..." Doktor konuşmayı kesince oldukça merak etmeye başladım.

"Doktor uzatmada söyle artık."

"Hasta'nın bundan sonra çocuğu olmayacak."

Şimdiki Zaman


Dahan'dan

"Hatırladın mı SARIKAN? Ne söyledi doktor sana? Hastanın çocuğu olmayacak falan mı? Yada kısır oldu? Ha,hangisi? Hangisi daha çok hoşuna gitti?" 1 senedir saçmalıyordu. Nasıl boksa koca Istanbulda bizim okula geldi ve geldi geleli surekli ben bunları istemiş ve o silahı bilerek çekmişim gibi davranıyordu.

"Doruk ne bok saçmaliyorsun sen? O gun her şeyi sen yaptın. Ben değil sen çektin o tetiği." Hızla yanıma gelerek önümde eğildi. Ne yaptığını anlamaya çalışırken bir anda ayağımdaki yaraya bastırmasıyla inledim.

"Ahh!! Ne bok yaparsan yap Doruk. Sen sadece bu şekilde canımı yakabilirsin."

"Ya o gün Dahan? O gün yanmadı mı canın?" Hatırlıyordum. O günü saniyesi saniyesine,dakikası dakikasına hatırlıyordum.

"Sus!! Öldü o. O boktan ağızına alma adını." Canımı yakamazdı bu şekilde. Bu kez olmazdı. Yeniden hatırlatamayacaktı onu bana.

"Ben senin canını daha yakmadım Sarıkan. Daha çok erken." Önümden kalkarak geldiği kapıdan dışarıya çıkıp yeniden kapıyı kilitledi. Etraf yeniden karanlığa bürünürken oturduğum kartonu hafif geriye çekerek duvara yaslandım. Yalnızdım,etraf karanlıktı. Aslında tam isteyipte beceremediğim şeyi veriyordu o piç bana.

"Bul beni kaybolmuşum"
"İzim silinmiş,dilim susmuş,suskunum."

Fark etmeden mırıldandığım şarkıyı fark edince bir an aklıma hapisten çıktığım gece geldi. Elis'in gitarla söylediği şarkıydı. Tuhaf kız. Normal değildi yani. Güzelde değildi. Belki biraz. Ama aptalın teki. Üstelik sarışın. Tamam güzel olabilir ama o sarışın. Ben esmerlerden hoşlanırdım. Hoşlanırdım?

"Dahan" kulağıma dolan sesle etrafa bakınmaya başladım. Ses tanıdıktı. Ama çıkartamamıştım.

"Kimsin?"

"Dahan" sesin yine çıkmasıyla inkar ettim.

"Sen değilsin. Olamazsın. Öldün sen Karya." Duyduğum ses düşüncelerimi allak bullak ediyordu.

"Hayır!!"

"Git burdan. Öldun sen. Sen o değilsin. Karya değilsin sen."

Yaslandığım duvardan kayarak kartonun üzerine yattım. Ayağım kanıyordu ve kurşun hala içindeydi. Ama her ne kadar canım acısada umurumda değildi. O iti geberticektim.

Yattığım kartonun kokusu burnuma bir bir işlesede yatmaya devam ettim. Gozlerim yavaş yavaş ağırlaşmaya başlayınca zorlamadan gözlerimi kapattim.

Elis'ten

Çalan telefonumla bilmem kaç milyonuncu kez müteşemmel uykumdan uyandım.

"Ne var yani? Ne varda sabahın köründe uyandırıyosun? Bunların hepsi okul yok diye mi? Niye yani?"

"Elis bir sus." Ben hararetli hararetli konuşurken karşıdan gelen Uzay'ın sesiyle hemen sustum.

"Noldu? Hayırdır? Birileri 2 gündur bana laf sokamamışta rahatsız mı olmuş? Ha şimdiden söylim evden çıkmam."

"Elis. Kayıp."

"Ne kayıp? Kim kayıp" Uzay'ın bir olayı iki saat uzatmasından nefret ediyordum. İnsanı çatlatıyordu yav.

"Dahan kayboldu. İki gündür ortalıkta yok." Söylediği şeyle istemsiz bir şekilde panikledim.

"Şey. O gün, yani dünden önceki gün Dorukla gitmişti." Ben olabilecek olasılıkları düşünmeye başlamıştım çoktan.

"Evet. Gitti ve daha sonra gelmedi. Ben çok merak ediyorum. Dahan bu belli olmaz ama yinede endişeliyim."

"Polis. Polisi aradınız mı?" Polis en mantıklısıydı. En azından sıkı bir güvenli arama yapılabilirdi.

"Hayır olmaz. Polis olmaz."

"Neden Uzay? Bak önemli bir şey olabilir ve biz kendi başımıza bunu halledemeyiz." Düpedüz saçmalıyordu şuan. Koca istanbulda bir adamı biz nasıl bulabiliriz çok merak ediyorum. İstanbul dışında olma ihtimalleri bile varken üstelik.

"Olmaz dedim. Bak Elis biz Dahan'ı bulmaya gidicez. Seninde haberin olsun diye aradım."

"Bende gelicem."

"Elis olmaz. Bak gidiceğimiz yerler neresi bizde bil..."

"Uzatma uzay bende gelicem dedim. Sizin eve geliyorum ve beraber gidicez." Telefonu Uzay'ın suratına kapatarak hazırlanmaya başladım. Nerdeydi? Nereye gitmişti? Tuhaf bir endişeye kapılmıştım. Ama bu sadece korku değil içinde tuhaf bir his barındıran duyguydu. Bende anlayamamıştım.

Hızlıca üzerimi giyinerek aşşağiya indim. Her ne kadar Taha'ya yakalanmamaya çalişsamda çocuk radar gibiydi.

"Nereye Elis?" İşgillenmemesi için soğuk kanlı olmam daha işe yarar bir çözümdü. Tabi elime yüzüme bulaştırmazsam.

"Sanane Taha? İşim var gidiyorum." Taha hiçbir cevap vermeyip umursamaz bir şekilde önüne döndü. Doruk onun yakın arkadaşıydı ve ihtiyaç olursa çaktırmadan ondan bir şeyler öğrenebilirdim.

Tam kapıdan çıkarken evin önünden geçen taksiyi fark ettim.

"Heyy taksici. Dur durrr!! Lan beklesene." Taksinin geri geri gelip kapıda beklemesiyle zaferimi ilan ettim. Gerçi pekte zafer ilan edilecek bir durumda değildik. Ego yığını sapık Dahan kayıptı ve ben onu aramaya gidiyordum. Tarihte görülemeyecek bir olaydı ama insanlik işte. Dahan'da olmayan bir şeyi Dahan'a yapıyordum.

"Hadi abla ya. Yazıyor bak taksimetre." Taksicinin bana seslenmesiyle olduğum yerde kıpırdayarak taksiye doğru ilerledim. Zaten taksiciler parayı giderken değil beklerken kazanıyorlar.

Taksiye bindiğimde adama laf sokasım bile gelmemişti. Çok durgundum. Tuhaf hissediyordum. İçimde bir korku vardı sanki. Nedense sanırım Dahan için endişeleniyordum.

Taksici evin önüne geldiğinde hemen parayı ödeyerek arabadan indim.

"Elis atla çabuk." Evin önünde bekleyen Uzay ve Rüzgarla beraber Uzay'ın arabasına bindik.

"Nereye gidiyoruz?" Sorduğum soruyla Rüzgarinda bir şeyden haberi yokmuş gibi bana baktı.

"Bende bilmiyorum Elis. Aklima gelen bir kaç yer var oralara bakıcaz. Korhan'la Anıl da bir kaç yere bakıcaklar."

Uzay bir mekanın önünde durunca tam arabadan incecekken Uzay ve Rüzgar beni engelledi.

"Sen arabada kalıyorsun Elis."

"Ya Uzay bende gelmek istiyorum.

"Elis hayir! Neyle karşilaşacağımızı daha bizde bilmiyoruz. Gelemezsin!!"

"Of Uzay ya off." Ben oflanırken ikiside arabadan indi. Üstelik uzay'ın arabayı kitlemesiyle daha da gıcık olmuştum. Hayir yani sanki ben istesem açamayacağım. Ama inmeyi düşünmuyordum. Burda bulamayacaklarından adım gibi emindim.

"Yok" Ben bunları düşunürken Rüzgarla Uzay'ın arabaya 'yok' diyerek gelmesine şaşırmamıştım.

"Ee şimdi nereye?" Bir mekan daha var oraya da bakıcaz."

Uzay mekana sürerken bende kafamı cama yaslayarak düşünmeye başladım. Fazla kırmıştı beni. En çokta o parti olayında. İlk defa bir erkeğe bu denli kırılıp yaptığına bu kadar üzülmüştüm.

"Geldik. Sen yine arabada kalıyorsun Elis." Rüzgarın suratına baktığımda oda bana baktı.

"Hiç bana öyle bakma kanki. Uzay haklı." Onlar arabadan inerken bende oflanarak arka koltuğa uzandım. Zaten yoktu, bulamıyorlardı. Yine bulamayacaklarına emindim.

Yaklaşık yarım saattir arabadaydım ve hala gelmemişlerdi. Tam arabadan inecekken arabaya binen Uzay ve Rüzgar'la birlikte bende yerime oturdum. İçeride olup biteni oldukça merak ediyordum.

"Noldu? N'aptınız?"

'"Bulduk. Nerede olduklarını öğrendik." Bu kez Uzay net konuşuyordu. Nerde olduklarını öğrenmişti ve bu kez arabada durmaya niyetim yoktu.

Yaklaşık Istanbula 45 dakikalik uzaklıkta olan bir yere geldiğimizde Uzay arabayı durdurdu. Bende onlarla birlikte inicekken kapımı tutarak beni yeniden durdurdu.

"Ya Uzay bu kez gelicem."

"Hayır Elis. Bak burası oldukça büyük ve bizim işimiz uzun sürebilir. Ve tehlikelide olabilir." Uzatmadan oflanarak yerime oturdum. Bu iş fazlasıyla canımı sıkıyordu ve ben ne yapacağımı biliyordum.

"Sakın çıkma arabadan. Biz Dahan'ı alip gelicez."

Tamam be. Anladık çikmayacağım." Oflanarak önume dönerken onlarda uzaklaşmaya başlamışlardı. Tabiki arabada oturup böyle kös kös beklemeye niyetim yoktu.

Arabadan inerek rast gele ilerlemeye başladım. Kocaman villalar vardı etrafta. Bu çevrede Dahan'ı nasıl bulacağımızı cidden çok merak ediyordum.

Etrafa bakınarak yürürken bir villanın balkonuna çıkan adamla bahçe duvarının kenarına saklandım. İstanbula geldim geleli yaşadığı olaylarin,aksiyonların haddi hesabı yoktu ve her gün yenileri ekleniyordu.

Yeniden içeriye baktığımda adamın içeriye girmiş olduğunu fark edince ilerlemeye devam ettim. Nereye bakacağım,nerde bulacağim hakkinda en ufak bir fikrim bile yoktu.

Şuana kadar gördüğüm villalar arasında en eskisi olduğunu düşündüğüm bir villanın önüne gelince villanın boş olduğunu fark ettim. Hafif bahçesine doğru yavaşça ilerlerleyerek arka tarafına geçtim. Bir yerden gelen miyavlama sesleriyle etrafa bakmaya başladım. Depo gibi bir yerin önünde yatan kediyi fark ettiğimde hemen yanına koştum.

"Ayy canım. Senin ayağın mı sakatlandı? Kiyamam ya."

"Eliss!!" Kulağıma dolan o sesle hemen ayağa kalktım.

"Elis burdayım." Kalbim git gide hizla atmaya başlarken kulağıma dolan sesin Dahan'a ait olduğunu anlamam biraz zor olsada bulmuştum onu.

"Dahan nerdesin?" Önumdeki deponun kapısına vurmaya başlayınca hemen kapının önüne ilerledim.

"Dahan iyi misin?"

"Elis kapıyı aç." Dahan'ın söylediği şeyle demir kapiyı zorlamaya çalıştım. Açabileceğim herhangi bir şey yoktu.

"Nasıl? Dahan açabileceğim bir sey yok. Ama ben... Bekle yardim getiricem." Tam kapıdan uzaklaşıp gidicekken Dahan'ın beni durdurmasıyla olduğun yerde kalakaldım.

"Gitme!"

"Neden? Yardım getirmem gerekiyor."

"Gitme Elis. Bırakma beni." Söylediği her kelime içime tek tek işlerken kurduğu bu cümleler beni daha çok bitiriyordu. Tuhaftı. Tuhaf hissediyordum. Neden bilmiyorum ama kalbimin ritmi artmaya başlıyordu.Demir kapiya yaslanarak yere oturdum.

"Özür dilerim." Dahan'in benden özur dilemesi hiç beklemediğim bir şeydi. Oldukça şaşırmıştım.

"Neden özür diliyorsun?" Oldukça merak ettiğim bir soruydu.

"Çok kötü bir insanım Elis ben. Çok kötü." Neden böyle söylediğini bir türlü anlamıyordum. Kendini her zaman öven bir çocuktu ve şimdi kötü biri olduğunu söylüyordu.

"Dahan."

"Bak değil diyemiyorsun. Kötüyüm çünkü."

"Dahan sus. Buldum." Gözüme çarpan levye ve çekici elime alarak kapıya ilerledim. Hayatımda hiç yapmadığım bir işi yapmaya çalışmak ne kadar mantıklı bilmiyorum ama başka bir çarem yoktu.Elimdeki levyeyi kapının kilidine koyarak çekiçle vurmaya başladım.

"Elis ne yapiyorsun?"

"Dahan sus bir ya. Seni kurtarmaya çalışiyorum." Elimdeki çekiçle vurmaya devam ederken hizlı olmaya çalışıyordum. Doruk gelmeden Dahan'ı kurtarmam gerekiyordu. Neden böyle bir sey yaptığınıda bilmiyordum. Doruk iyi bir insana benziyordu.

"Oluyoooo!!" Vurduğum kilit içine göçmeye başlarken bir anda bağırınca hemen kendimi durdurdum. 'Kızım sussana ya. Gizli iş yapiyoruz burda' diye beni uyaran iç sesime dil çıkararak vurmaya devam ettim. Ben bir gayretle kilite vururken sinirlenip çekiçle levyeyi kıracak şekilde vurunca karşimda gördüğüm Dahan'la kendime inanamadım. O kapıyı ben mi kırmıştım cidden?

"Sen iyi misin?" İki elimle Dahan'ın yüzünü tutarak merakla gözlerine baktım. Korkmuştan çok çaresiz gözükuyordu.

Bir yerinde bir şey var mı diye bakarken ayağındaki kanamayı fark ederek ayağına eğildim.

"Dahan ayağın iyi gözükmüyor. Doruk mu yaptı bunu sana?" Kollarımdan tutarak beni ayağa kaldırdı. Kaldırdıktan sonra kollarımı hala bırakmaması tuhafıma gitmişti.

"Özür dilerim." İkinci kez özür diliyordu benden. Evet beni kırmıştı ama Dahan'dan özür dilemesini beklemiyordum.

"Evet beni çok kırdın,çok üzdün. Ama önemi yok." Hala kırgın olduğumu hatırladım ona. Her ne kadar geçmişte kalsada içimde bir kırgınlık vardı ona karşı.

Beklemediğim bir şey yaparak yavaşça bana eğildi. Gözlerim... Gittikçe kapaniyordu. Kulağımda hissettiğim nefesle kalbim yerinden çıkacakmış gibi atmaya başlamıştı.

"Kırdıktan değil,onardıktan sonra Elis. Ben onardıktan sonraki Dahan olmak istiyorum." Bu söz. Gitarda yazan sözdü. Saç tellerimde hissettiğim yüzünü karşımda gördüğümde istemsizce gözümden akan yaş aşsağıya doğru inerken dudağımda hissettiğim o tuhaf şey,onun dudaklarıydı. Hafif kapanan gözlerimi tamamen yumduğumda tamamen birleşen dudaklarımız birbirine kilitlenmişti. Geri çekilemiyordum. Artık çok geçti. Hissettiğim o duygu. Bu kez gercekti. Tarif edemiyordum...

Herkes duygularını ve düşüncelerini bu satıra uzun uzun yazsın! Bakalım kimler ne düşünmüş °-°

Emin olun destekleyeniniz yoksa yazmak daha da zorlaşıyor. Bu yolda benim tek destekçim sizlersiniz. İyiki varsınız ❤❤

Kullandığım Hesaplarım


♣İnstagram~ Zehratuncelll


♣Snapchat~ Zehra.tnccl


Takipte Kalın!

Continuar a ler

Também vai Gostar

25.4M 905K 78
♌ İNTİKAMDAN DOĞAN TUTKULU BİR AŞK ♌ Küçük yaşta anne ve babasının ölümüne şahit olan acımasız genç bir adam... Edim Demiray. Daha on sekizinde uyuş...
Üçüz Derken Por Nisa🌼

Ficção Adolescente

78.8K 5K 21
17 yıl sonra doğumda karıştığını öğrenen Peri... Abilerine ve üçüzlerine alışabilecek mi ? Babam gülümseyip "Aksine iyi bir şey oldu. Peri doğumda k...
NEPENTHE | Texting Por Türkan

Ficção Adolescente

100K 3.6K 30
@Magazindetoksu yeni bir gönderi paylaştı. Şok! Şok! Şok! Genç basketbolcu Çağan Akın Arsal 8 ay önce yumruk yumruğa kavga ettiği takım arkadaşının e...
BERCESTE Por itsmegokcen

Ficção Adolescente

6M 194K 98
Karan Haznedaroğlu. 27 yıldır her istediğini elde eden, sadece adıyla bile bütün kapıları açabilecek bir adam. Şimdi her şeyden çok istediği bir şey...