Psikopat Sevgilim

Da besteeda

812K 24.7K 1.5K

Yüzüme sıçrayan cam parçalarının açtığı kesiklerden,kanlar akıyordu. Artık buna daha fazla katlanamazdım. Hı... Altro

Psikopat Sevgilim
Önsöz
Ayrılık
Arslan
Fena Kandırıldık
İtiraf
Kırmızı Güller
Bana Neler Oluyor?
Arslan'ın Sırları
Yasak Meyve
Siyah Gül
Yalanlar
Lütfen
Gitme
Seninle Ne Yapacağım?
Üzgünüm
Elveda
Aptal Kalbim
Neredesin Arslan?
Buraya Kadarmış
Umut
Haberin Yok Ben Ölüyorum
Yeni Kitap

Deniz'im

26.1K 972 32
Da besteeda

-Arslan!
Öksürdü. Gözlerini açtı.
Hemen sarıldım.
O da bana sarıldı ve hırıltılı bir ses ile konuşmaya başladı.
-Deniz? Burada ne işin var?
Gözyaşlarımı sildim. Yutkundum.
- Üzgünüm ben...sana yardım edemedim.
Gözyaşlarım tekrar belirdi.
Parmakları yüzümde gezindi ve gözyaşlarımı sildi.
- Deniz!
Bu Yaprak'ın sesiydi. Arkama dönüp baktığımda Berke ve Peri'yi de gördüm. Berke yanımıza koştu ve Arslan'ın kalkmasına yardım etti.Bir koluna o,diğerine ben girdim.
- Ben iyiyim. Kendim yürüyebilirim.
- Saçmalama!
Dedim,kızgınlık ile.
Arabaya binmesine yardım eden Berke şoför koltuğuna yerleşti. Peri de yanına oturdu. Ben ve Yaprak da Arslan'ın iki yanına oturduk.
- On dakikaya hastanede oluruz.
- Ne hastanesi? Ben iyiyim.
- Saçmalama Arslan.Her tarafın kan içinde.
- Deniz! Ben iyiyim.
- Değilsin.
-Tamam,tamam.O zaman bize gidelim.Evimde kimse yok.Ona pansuman yapabilir ve bir oda ayarlayabiliriz.
- Benim de evim var.Neden seninkine gidiyoruz ki?
Dedi,Arslan sinirle.
- Ablanın seni bu şekilde görmesini istemezsin sanırım?
Kısa bir süre sonra cevap verdi.
- Dediğin gibi olsun.
Berke'nin evi oldukça büyüktü.
Hemen Arslan'ın içeri girmesine yardım ettik.
Karşımda oturan Arslan'a baktım. Yüzü kan içinde olabilirdi,evet ama gözleri hala çok güzeldi.
Yüzünü ıslak bir bezle sildim. Yüzünde kesik yoktu sadece bir iki morluk vardı,yanağında.
- Çok mu korktun?
- Nasıl korkmam?
Gözleri hala bendeydi.
- Ne?
- Teşekkür ederim.
- Ne için?
- Beni buldun.
Cevap vermedim. Yaprak birkaç sargı bezi getirdi.
Yarım saat sonra Arslan'ı yukaridaki odalardan birine çıkardı,Berke.
- Biraz dinlensin.
Dedi,tam ben odaya girecekken o çıkıyordu.
Aşağı indik.
Saatine bakan Berke konuştu.
- Sizi yurda ve seni de eve bırakmalıyım,tatlım.
- Sorun olmazsa ben burada kalmak istiyorum.
Yaprak bana baktı.
- Sorun olursa...
- Elbette sorun olmaz.Ben sadece biraz şaşırdım. Onu bu kadar önemsediğini bilmiyordum.

Cevap vermedim. Peri ve Yaprak'ı alıp evden çıktı. Açık televizyona bir göz attım. Hayır,burada böylece oturamazdım. Yukarı çıktım. Sessizce kapıyı açtım ve Arslan'ın uyuduğu yatağa yaklaştım. Yanındaki abajurun ışığı yüzünü aydınlatıyordu. Yatağın yanındaki sandalyeye oturdum.
Huzurlu görünüyordu. Teni gerçekten çok güzeldi. Bir de şu morluklar olmasaydı.
Elimi uzatıp ona dokunmak istedim. O kadar tatlıydı ki uyurken.Ve kendime hakim olamadım. Elini tuttum.Bir tepki vermedi.
- Seninle ne yapacağım ben?

Onu seviyordum hem de bu kez Rüzgar'da olduğunun aksine,bir karşılık da beklemiyordum. Çünkü beklediğim karşılığı alamayacağımı biliyordum. Bu doğru ile yüzleşmek yine hüzünlendirdi.
Elimi elinden çektim. Ama bu kez o benim elimi tuttu,sıkıca. Gözlerini açtı. - Bırakma.
Ona bakmaya devam ettim.
- Bu yaptığın doğru değil.
- Neden?
- Neden mi? Çünkü bu ihanet.
- Artık konuşma sırası bende.
Elimi çektim. Yatakta doğruldu.Ve bana bakamaya devam etti.
- Konu Sarmaşık,değil mi?

Aptal,bir de soruyor muydu?
- Tamam,şimdi sözümü kesmeden dinle.O kız tam bir yapışkan. Peşimi bırakmıyor. Ona birçok kez onu sevmediğimi söyledim, ama anlamıyor.
- Öyle mi? O zaman neden elini tutmasına,seni öpmesine izin veriyorsun?
- Elime yapıştığını sen de biliyorsun,Deniz.
- Ya o geceki öpücük?
- Sen oradamıydın?
- Beni karıştırma. Cevap ver.
- Onu görmek istemediğimi ve peşimi bırakmasını söyledim. Tüm bunları söyledim ve o ise... işte zorla öptü.
- Ya o gece neden hemen onun yanına gittin?
-Bak.Onun ailesi bana çok yardımda bulundu,özellik de babası. Kendimi onlara borçlu hissediyorum. Bu yüzden gittim ve ayrıca o gün onun için değil,hasta babası için gittim. Babası çok hasta. Ölmesi an meselesi.O gece bu yüzden seni bırakıp gitmek zorunda kaldım. Ve yemin ederim ki onun için gitmedim.Gelirken o beni bıraktı. Bunu da ben istemedim ama annesi ısrar etti. Kıramadım.

Cevap vermedim. Ona inanıyordum,ama bunu hemen belli etmeye niyetim yoktu. 
- Deniz.
Ona baktım. Arslan ilk defa bana böyle bakıyordu. İçten?
- O gülü sana aldığımı da biliyorsun.

Siyah gül.
-Bunu söylemeyi gerçekten istemiyordum ama bugün ki yediğim dayak da Sarmaşık'ın abisindendi.
- Demek bana bu yüzden tanıdık geldi.
- Evet,kardeşi ile yüz hatları çok benziyor. Neyse.Sarmaşık o gece söylediklerimden sonra beni abisine şikayet etmiş,belli ki. Kardeşinin peşinde dolaşıp onu rahatsız ettiğimi ileri sürdü. Ve sonrasını biliyorsun. Aslında kardeşinin bana rahat vermediğini söyledim ama... Zaten abisi beni pek sevmez.
Başımı salladım.
- Yemin ederim ki Sarmaşık'ı sevmiyorum. Ve kalbimde zaten birisi var.
Ona bakmaya devam ettim.Bana doğru yaklaştı.
- O sensin,Deniz.
Dedi.Cevap veremedim.Kalbim yerinden çıkacak gibiydi.
Cevap beklediği açıktı. Ama konuşamıyordum. Yaklaşmaya devam etti.
- O çocuk mu?
- Ne?
- O çocuğu hala seviyorsun?
- Rüzgar? Ha...Hayır!  Onu sevmem artık mümkün değil!
- Anladım.
Geri çekildi. Ama hala bana bakıyordu. Ağzımı açtım.
- Anladım. Tabi sen de haklısın. Benim gibi bir insanla ancak başına bela açarsın.
- Hayır. Ben böyle düşünmedim.
- Önemi yok.Sana hak veriyorum. Aslında doğru düşünüyorsun. Ben sana sadece zarar veririm.
- Sus.
Bana döndü. Ayağa kalkıp yanına yaklaştım.
- Hiçbir şey umrumda değil.

Gözlerinde şaşkınlık belirdi. Yanına oturdum. Başımı omzuna yasladım.
- Seni seviyorum,Deniz.

Ona sarıldım. Kalbinin sesini duyabiliyordum.O kadar hızlı atıyordu ki.
Bana sıkıca sarıldı. Ve saçlarımı öptü.
Bir süre sessizce oturduk.
Yanından kalktım.
- Gidiyor musun?
- Buradayım. Uyumalısın.
- İyi geceler.
- İyi geceler.
Kapıyı kapattım. Bir süre öylece kaldım. Tüm bunlar rüya mıydı yoksa?
Gözlerimi açtığımda bana merakla bakan Berke'yi gördüm.
- Biraz konuşalım mı?
- Tabi.
Dedim ve onu takip ettim. Mutfağa geçtik. Kahvelerimizi alıp masaya oturduk.
- Bak Deniz. Onun nasıl bir insan olduğunu biliyorsun.
-Biliyorum.
- Ona karşı bir takım duygular beslediğini biliyorum ama bu doğru değil. Biliyorum içinden bana kızıyorsun ama sen de biliyorsun bu adamı. Arslan sana acıdan başka bir şey veremez.
- Bunu sen bilemezsin.
- Deniz.Onu yıllardır tanıyorum. Mutsuz olmanı istemediğim için bunları söylüyorum.
- Anlıyorum ve teşekkür ederim, Berke.Ama sana soruyorum sen olsan kendine engel olabilir miydin?Birisi sana Peri'yi sevemezsin,onunla olamazsın dese ne yapardın?Onu dinleyip Peri'den vazgeçer miydin?
- Bu aynı şey değil.
- Hayır aynı. Senin de bildiğin gibi ben onu seviyorum ve vazgeçmeye niyetim yok.Ve söylediğin gibi onu tanıyorum. Ve her şeyi göze alıyorum. Tamam mı?
- Umarım pişman olmazsın.
- Olmayacağım.
Ona  kararlı olduğumu gösteriyordum.Peki gerçekten de bu kadar kararlı mıydım? Evet,öylesin Deniz.O seni seviyor ve sen de onu. Önemli olan da bu değil mi?
Yerimden kalkıp benim için hazırladığı odaya gittim.Aylar sonra ilk defa bu kadar huzurlu ve mutluydum.
Sabahın ilk ışıkları ile uyandım. Ve içimde Arslan'ı görme isteği belirdi.Yerimde duramıyordum. Yüzümü yıkadım. Çantamdan çıkardığım parfümden sıktım. Çilekli el kremimden sürdüm. Odasına gidip kapısını çaldım.Ses yoktu.Bir kez daha vurdum.Uyanmamıştı,belki de. Yavaşça kapıyı açtım.
İçeri girdiğimde göremedim. Pencereye yaklaşıp perdeleri açtım. Bu odada biraz gün ışığına ihtiyaç vardı. O burada yoktu, gitmemin vakti gelmişti. Kapıya doğru yürümeye başladım. Ve o sırada kapıyı açtı. Siyah saçları,o güzel teni ve o lanet olası morluklar... :(
Bana doğru yürüdü.
-Günaydın?
- Ben seni merak etmiştim. İyi misin diye bakmaya geldim.
- İyiyim.
Sakin görünüyordu.
- Peki o zaman.Ben gideyim.
Onu geçip kapıya yöneldim ve kapının kolunu tuttum o da benim kolumu tuttu.Ona baktım. Kahverengi gözleri bana bakıyordu. Beni kendine çekti ve sarıldı.
Benden biraz uzundu.Ve mükemmel kokuyordu!
- Hayatıma hoşgeldin,Deniz'im.
Dedi ve yanağımdan öptü.
Bu kadar sert bir görüntünün ardından nasıl böyle kibar ve sevgi dolu bir insan çıkmıştı?
Beni kendinden biraz uzaklaştırdı ve dudaklarını dudaklarımda hissettim. O sırada kapı açıldı. Dönüp baktığımızda Yaprak'ı gördük. Şoktaydı.
- Be...Ben iyi misin diye...Kapıyı vurdum ama...ses gelmedi ben de...Ben gitsem iyi olacak.
Dedi ve hızla kapıyı kapatıp gitti.Evet,sorguya çekilecektim.
Arslan'a baktım. Gülümsüyordu.
- Bu gizli aşkı açıklama zamanı geldi.
Dedi ve güldü. Elimden tuttu ve aşağı indik.Elimi sıkıca tutuyordu.
- Arslan.
Kızardığımı hissediyordum. Herkes salondaydı ve Yaprak ayakta geziniyordu.
- Arslan.
Bana baktı ve yine gülümsedi. Elimi bıraktı.
Yaprak'ın meraktan çatlamak üzere olduğunu biliyordum. Dayanamadı ve konuşmaya başladı.
- Burada neler oluyor? Hemen anlat Deniz!
Ağzımı açmış konuşacakken Arslan konuştu.
- Açık değil mi?
- Hayır. Ama nasıl? Deniz?  Onun gi...
- Ne benim gibi bir psikopat mı?
- Ben öyle demedim.Sadece siz... yani demek istediğim...
- Yaprak,lütfen.
Dedim.Zaten burada domates gibi kızarmıştım ve hala o üstüme geliyordu. Hem biz neden hesap veriyorduk ki? O Kaya ile flört ederken ya da Berke,Peri ile çıkarken biz bir şey demiyorduk. Şimdi onlar neden bize yükleniyorlardı?
Arslan'ın yüz ifadesi sertleşti.
- Bu konuda kimsenin fikrine ihtiyacımız yok.
Bu kez ben onun elini tuttum.Bana baktı. Sakin olmasını mırıdandım.Evet her ne kadar söyledikleri ile beni sinirlendirseler de onlar benim arkadaşlarımdı. Kırmak istemiyordum.

Birkaç Gün Sonra

-Gergin misin?
- Hayır.
- Bak istemiyorsan gitmeyebiliriz Arslan.
- Hayır gidelim.
Kafeye girdik.Babam bizi bekliyordu,aslında beni.Bu sabah beni arayıp önemli bir şey konuşmak istediğini söylemişti. Ben de Arslan ile gelmiştim. Onu babamla resmi olarak tanıştırmak istiyordum,erkek arkadaşım olarak.
Babam Arslan'ı görünce şaşırdı ancak yine de güleryüzlü bir şekilde karşıladı.
Kısa bir hatır sorma faslından sonra tam ben konuşacakken babam konuşmaya başladı. Halbuki ben Arslan'ın erkek arkadaşım olduğunu söyleyecektim.
- Deniz. Söylemek istediğim bir şey var.
- Dinliyorum.
- Efendim siz konuşun ben bize birer kahve alayım.
Bizi yalnız bırakmaya çalışıyordu.
Babam başını sağa sola salladı.
- Kalkmana gerek yok,Arslan.
Bir ona bir babama baktım. İçimde kötü bir his vardı.
Babam ceketini çıkardı. Gergin olduğunda hep terlerdi.

- Ben bunu,nasıl karşılayacağını bilmiyorum ama sevinecegini umuyorum. Deniz... Buradan ayrılıyoruz.
- Ne? Bu ne demek?
- Amerika'ya gidiyoruz.

Arslan bana baktı,donup kalmıştı. Masanın altında elimi tutan eli buz kesti.Ben ise şoktaydım.

Okuduğunuz için teşekkürler :)
Lütfen seveceğini düşündüğünüz arkadaşlarınıza da önerin. Yorumlarınızı bekliyorum.Yeni bölüm okuma oranı artınca gelecek :D

Continua a leggere

Ti piacerà anche

871K 50K 34
Kuru öksürükleri durmadı bir süre. Boğazının acısını ben hissetmiş gibi yüzümü buruşturdum. Hastalığı benden kaptığı için kendimi iki kat kötü hissed...
1.3M 15.9K 50
{TAMAMLANDI} DİKKAT BU KİTAPTA +18 SAHNELER VARDIR Seks işçiliği yaparak hayatını kazanan bir kadın. Annenin kaderi kızına geçirmiş diye boşuna deme...
27.1K 1.8K 22
- Hazam bırak sana ya! dinlemeden sürüklemeye devam etti. ☆☆☆ bodruma inip temizlik odasına soktu. - bırak canımı yakıyorsun! hızla duvara itip sini...
757K 17.5K 56
"Madem çok ısrar ettiniz, o zaman artık bey diyebilirim." deyip gülümsedim, bandı yapıştırdıktan sonra yutkundu. "Boşver beyi." deyip dudaklarıma yap...