Bir Asker Yareni Hikayesi

De Kitirella08

101K 6.8K 848

Dünyayı sarsan bir virüs, iki ülke arasında çıkacak olan savaşa katılan dünya, kötü şartlara maruz kalan bir... Mai multe

BAYH-2
BAYH-3
BAYH-4
BAYH-5
BAYH-6
BAYH-7
BAYH-8
BAYH-9
BAYH-10
BAYH-11
BAYH-12
BAYH-13
BAYH-14
BAYH-15
BAYH-16
BAYH-17
BAYH-18
BAYH-19
~SİZİ ÇOK ÖZLEDİM ~
BAYH-20
BAYH-21
BAYH-22
BAYH-23
BAYH-24
BAYH-25
BAYH-26
BAYH- 27
BAYH-28
BAYH-29
BAYH- 30
BAYH-31
BAYH-32
BAYH-33
BAYH-34
BAYH-35
BAYH-36
BAYH-37
BAYH-38
BAYH-39
BAYH-40
BAYH-41
BAYH-42
BAYH-43
BAYH-44

BAYH-1

15.1K 688 163
De Kitirella08

İlk bölümün verdiği heyecan ile ilk açıklamamı yazıyorum. Kitap kapağında olan iki kişi sadece gösterme amaçlıdır. Birisi asker ve diğeri asker yareni yani doktor. Fakat ana karakterler onlar değil.

Kitap kapağında onları tercih etmemin sebebi aklımda ki kişilere çok uyuyor olması.

Darkgirll001 Hikayemi beğenen küçük bir arkadaşıma ithaf

Umarım beğenirsiniz 😊

¤▪¤▪¤▪¤▪¤▪¤▪¤▪¤▪¤▪¤▪¤▪

1. BÖLÜM : GEÇİCİ TAİN

"Saçmalama" diye bağırırken bir yandan da odanın etrafında deli danalar gibi yürüyordu Erva.  O kadar çok sinirliydi ki bedenimi kontrol etmekte güçlük çekiyor, sinirini kontrol edemiyordu.

Karşında duran son model takım elbisesiyle Erva' ya yandan bakış atan kişi bay kibirli patronuydu.  "İstemiyorsan sen bilirsin. İstifa dilekçeni merakla bekliyor olacağım" O kadar sinir bozucuydu ki her bir konuşmasında o dilini makasla kesesi geliyordu Erva' nın. Ah! Tabi bıçak da olabilirdi, onun için fark etmezdi.

Sakin olmasını kendisine  hatırlatırken yeni atanmış patronuna baktı. Üniversite yıllarında en gıcık olduğu bu insan, şimdi de kendisini  bulmuş ve patronu olmuştu. Genç kız şansına gülerken  Ey para! nelere kadirsin diye içinden geçirmişti. Para insanı ne kadar da değiştiriyordu.

Şimdi ise Nihat Bölükbaş' ın  Erva' dan istediği yıllardır çalıştığı bu hastaneyi bırakıp, dağın tepesinde bulunan askerler için geçici bir doktorluk yapmasıydı. Erva için sorun , asker doktorluğu yapmak değildi. Asıl sorun şuydu: Sürekli yazması  gereken bir bloğu, her hafta 'DOKTORLA YAŞAM' adında yayınlanan kanalda yer alması, bir de en yakınlarından koparılmasıydı. En önemlisi de Erva internetsiz yaşayamazdı ve dağda kesin internet çekmiyordu. Bu yüzdendi bütün siniri ve gitmemek için sonuna kadar savaşacaktı.

Şık takım kıyafetini düzelten Nihat ise üniversiteden beri açılamadığı güzel kadına baktı. Üniversite yıllarında ne çok koşturmuştu bu kadın için, aşıktı ve seviyordu. Tarçın Hastanesini de almasının sebebi bu kadındı.

Yakında ona olan hislerine yenik düşecek ve açılacaktı. Onu, kadını yapmak istiyordu. Hemde uzun zamandır.

Sinirden elleri titreyen kadın kendine hakim olarak "O zaman akşama doğru dilekçemi masanıza bırakırım" dediğinde Nihat tedirgince yerinde kıpırdandı. İnatçı yanını sevse de bu karar iyi değildi. Onun için geldiği hastaneye, onsuz devam etmek istemiyordu.

Kadın gerçekten kararlıydı ancak bir zamanlar sinir olduğu arkadaşının hiç değişmediğini anladı. Yine sinir bozucuydu. O internet olmadan yaşayamasa da bu işi de bırakacak değildi. Blörf yapıyordu.

Adam yine de istinifini bozmadı. Sırıtarak "Öyleyse, o kağıdı bekliyor olacağım" dediğinde kadın sakince başını salladı. Odadan çıkarken oldukça sakindi. Asıl olay odadan çıktıktan sonra oldu.

İlk önce kendi saçını yoldu. Sonra sinirden titreyen ellerini havada hayali yumruklar attı. Daha sorna yerinde tepinerek kendi frenini serbest bırakırken aynı zamanda azına yakışmayacak küfürleri söyledi  ve gerçekten de rahatladığını hissetti.

Nihat ise içinden umarım o kağıdı getirmez demişti ama kim bilebilirdi? Erva dengesizdi.

*

Akşama kadar ayakta durmaktan yorulan Erva nihayet arabasına binebilmişti. Tam sürücü kapısını kapatıcakken hamile arkadaşı Selda çıkmıştı. "Gidiyor musun canım?"diye sorduğunda kadın kafasını salladı.

Erva' nın gözleri, kadının karnına dikerken "Ne zaman geliyor yeğenim?" dediğinde Selda kardeşi gibi gördüğü kızın samimi konuşmasına içtenlikle gülümsedi. Hep kardeşi olsun istemişti ancak olmamıştı. Annesi çoğu kez bebek için uğraşmış ama olmamıştı. Oysa menepoza girmeden beş sene önce dualarını kabul eden Allah, onlara bir çocuk nasip etmişti.

Şimdi ise Selda ne kadar üzgün olsa da şükür ediyordu. Kardeşim yok ama kardeş gibi gördüğüm kız yanımda derdi hep.

İşin güzel tarafı ise Erva burada staj yapmaya başladığında tanışmışlardı. Sadece sekiz yılda bu kadar iyi dost olmaları ne kadara garipse, bir o kadar da güzeldi.

Selda muzipçe  "Sen ne zaman istersen" dediğinde iki kadın gülmüştü. Erva "O zaman hemen gelsin" diye havaya girerken yorgunluğu unutmuştu. Selda' yı sevmeyi bırak onun hakkında ki herşeye hayrandı genç doktor.

Bu hastaneye çekinerek staj gören toy bir kızdı ancak aynı yaşta olmalarına rağmen nişanlı olan bu kız fazla olgundu. Çekiniyordu ona birşey sormaya yada konuşmaya. Tâki birgün yemekhanede 'Oturabilir miyim?' diye kendisiyle ilk defa konuşan Selda' yı görene kadar. O zamandır konuşma büyümüş, arkadaşlık seviyesini aşarak kardeşliğe yükselmişti.

Bazen onun hallerini kıskanıyordu. Neredeyse 27 yaşına varacaktı ama malesef sevgilisi yoktu. Hatta acınacak bir durum olarak sevdiği adam bile yoktu. Aşktan yana şansı sıfırdı.

Tam o anda Selda' nın beline sarılan güçlü kollar iki kadının gülmesini durdurmuştu. Selda' nın omzuna başını koyan Ferhat "Oğlumu erkenden hayata getirme girişimini aklından çıkar karıcığım. Çünkü onu sağlıklı bir şekilde görmek istiyorum" derken yalancı bir kızgınlıkla konuşuyordu. Sonra gülmesini zor tutan Ferhat kız kardeşi gibi gördüğü ancak hastanede üstü olan Erva' ya baktı.

Komik bir durumdu. Karısı ve kardeşi gibi gördüğü kız üstüydü. Kendisi de doktordu ancak yanında ki iki bayandan bir alt kademeydi. Üstelik itaat etmesi gerektiği kişi de sevdiği kız kardeşi Erva' ydı.

Kızgınca "Şefim lütfen sizde karıma gaz vermeyin zira gerçekten doğurur. Konu siz olunca herşeyi dikkate alıyor" diye mızmızlandı. İki genç kız adamın bu haline gülerken Erva maşallah dedi ve Allah mutluluklarını daim etsin diye de içinden ekledi.

Bu gece Ferhat nöbete kalacaktı. Bu yüzden Erva arkadaşının hamile olmasından dolayı araba kullanamayışını anlamış ve güzel sohbetler eşiğinde onu evine bırakmıştı.

Tek başına kaldığında rastgele radyodan bir müzik açtı. Hava sıcak olduğu için de cam yerine soğutucuyu çalıştırmıştı. Keyifsizdi,  çünkü artık gerçekten bahtsız olduğunu düşünüyordu.

Ailesel bir sıkıntısı yoktu çok şükür. Annesi ve babası oldukça sağlıklıydı. İstanbul' un ileri gelen seçkin ve elit bir yerinde küçük bir villada oturuyorlardı. Bir tane de kardeşi vardı. O da sevdiği kıza askere gitmeden hemen önce yüzük takmıştı ve askerden dönmesine sadece dört ay kalmıştı. Aslında doktor olmaktan bazen korkuyordu. O kadar insanı sevindirmek yada üzmek değilde onların yerine kendisini koymak sağlığı açısından kendisini zora sokuyordu.

Birgün o ameliyat kapısında kendisinin beklemesini istemiyordu. Düşüncesi bile korkunçtu.

Bunları düşünürken bir anda gelen çatışmanın ortasında buldu kendini. Ne olduğunu anlamaya kalmdan direksiyon hakimiyetini yitirmişti. Kurşunlardan biri lastiğe saplandığı için arka tekerlek sönmüştü. Allah' tan kontrolü tekrar eline almış ve arabayı kenara zorla da olsa çekebilmişti Erva.

Birkaç bağırışma ve silah sesi daha duyulurken küçük bir çocuk gibi korkmaya başlamıştı. "Allah' ım sen yardım et" diye dua ederken kulaklarını tıkıyordu. Biraz sonra yanında duran siyah arabada ise onun dualarına kabul olmuştur. 

Siyah filmi arabanın her tarafı kurşun geçirmez, özel bir dizayna sahipti. Dünyada bile nadir bulunan arabadan heybetli vücuduyla indi Saltuk Saruhan. Onun deyimi ile lanet köpekler  yani isyancı, vatansız insanlar yine rahat durmuyordu. Yine bir vatandaşa zarar vermek adına bu eğleme girişilmişti ancak bu sefer olmayacaktı. Çünkü Saltuk Saruhan buna izin vermezdi.

Belki herkes tarafından harika bir komutan unvanını almış olabilirdi ancak o kendisini yeterli görmüyordu. Bu yaşına kadar başında ki siyah beresini çıkarmamıştı. O bere, takılı olduğundan beri de bin kişiyi kurtardıysa yirmisi ölmüştü. Ne kadar güzel gözükse de onun için acı bir kayıptı.

Aklını toplayarak emrini bekleyen yigitlerine ateş emri vermişti. Birkaçına ise arabada ki mağdura  yardım etmesini istemişti. Erva korkuyla arabanın önünü kuşatan insanlara baktı. Camından herşey belli olsada bakamadığı için ne olup bittiğini göremiyordu. Dolayısıyla arabasının etrafında ki ki işleri asıl saldırı yapan hainler sanmıştı ancak düşündüğü, korktuğunun aksine dualarına kabul gelen askerlerdi.

Saltuk Saruhan "Beni koruyun. Rehineyi çıkartıyorum" dediğinde herkes komutanın etrafını sarmış karşı tarafta ki hainlere silah sıkıyordu. Erva kapıyı kilitlemeyi unuttuğunu, kapıyı rahatça açıp içeriye formalı giren Saltuk ile fark etmişti. Güçlü bir çığlık genç kızın dudaklarından firar ederken Saltuk Saruhan Çağlayan onun bu haline gülmüştü. Kendisini, o hainlerden sanmıştı çünkü kadın daha yüzüne bakmadan korkuyla sindiği yerden bağırmıştı. İstemeden de olsa korkuttuğu ürkek kadını sakinleşmek adına "Ben askerim hanfendi. Size yardımcı olacağım. Elinizi uzatır mısınız?" dediğinde Erva yavaşça kafasını kaldırdı. Adamı ve üzerinde ki formayı gördüğünde uzun bir nefes aldı. Adamın da dediği gibi elini uzattığında genç adam narin ellere baktı bir süre.

Neden bu kadar bakmıştı ki? Esmer tenine zıt olan beyaz tenden etkilemiş miydi ? Kafasını kaldırıp kadına bakmayı ya da birşeyler yapmayı birkaç dakika sonra fark etmişti. Dışarıda çatışma oluyordu ancak Saltuk, kadının narin ellerine saçma bir şekilde bakıyordu.

Kafasını sallayarak düşüncelerinden arındı. "Şimdi hızla yanda ki arabaya gideceğiz. Kendinizi bana yaslarsanız size bir zarar gelmeyecek" dediğinde Erva tedirgindi. Adamı incelemeyi düşünmüştü, ona tam olarak hala güvenememisti ancak şu durumda yapacak birşey yoktu. Elinde ki sıcaklığın sebebi karşısında duran adamın yüzündendi. Garip bir şekilde de o sıcaklık güven duygusu yansıtıyordu.  Uysalca kafasını sallarken aklına gelen düşünceyi dillendirdi. "Peki ya size birşey olursa?" Saltuk bu soru üzerine bir an duraksadı. 

Adamın anlık duraksaması Erva' da ona, bakma isteği uyandırmıştı. Arabaya bir anda binmiş adamı korkudan inceleme fırsatı bulamamıştı. Yüzünü kaldırdı ve kavruk tenli adama baktı.  Belki de bir asker traşı bir erkeğe ancak bu kadar yakışırdı diye düşünüyordu. Üzerine giydiği siyah yelek haricinde asker forması yapılı vücudunda şaheser gibi durmuştu. Uzun boylu olduğunu daha yeni fark etmişti. Gözleri ela gibiydi ancak karanlıkta birşey anlaşılmıyordu. Son olarak başına taktığı siyah bereye takıldı genç kızın gözleri.

Siyah bere diye tekrarladı içinden.

Hastaneye gelen onca asker görmüştü. Çoğunun kafasında  çeşitli renklere sahip bere görmüştü ama siyah renge sahip bir bere ilk defa görüyordu.

Saltuk Saruhan donuk halinden kurtuldu ve kadının kendisini süzmeyi sonucu gülümsedi.  "Üzerimde ki kurşun geçirmez yelek ile yigitlerim etraftayken hiçbirşey olmaz. Merak etmeyin" Kendinden emin duruşu sesine de  yansımıştı. Bu adam çok genç duruyor, her gülümsediğinde çenesinde beliren gamzesi Erva' yı etkiliyordu. Bu asker bir mankendi. Hemde kavruk tenli bir manken.

Saltuk Saruhan her ne kadar kadını ikna etmeye çalışsada kendine de itiraf etmek istediği şeyler vardı. Emin sözleri sadece karşısında ki kadınaydı. Buradan kesinlikle yara almadan uzaklaşamazdı. Ancak kesinlikle uyması gereken bir kural vardı. Sağ çıkmasa bile, çıkaracağı insanlar vardı. Kendisi yara almamak istese de insanların yara almaması için uğraşıp, gerekirse yara alacaktı.

Erva elini tutan asker ile birlikte hızla arabadan çıkıp siyah filmli arabaya koştu. Bir anlık duraksama sonucu kolunda acı bir sızı baş göstermişti. Kadının da kendisi ile birlikte durduğunu idrak etmesi Saltuk' un tekrar hareket etmesine sebep olmuştu. Canı yanıyordu ama birinin yine hayatta kalması onun için daha önemliydi. Ne kadar yara alsa da karşısında ki insanlara bunu belli etmeyi sevmiyordu. Askerlerine emir vererek Erva'yı burdan uzaklaştırırken koluna yediği kurşun zerre umrumda değildi. 

İçeriye güç bela soktuğu kadına bakış atıp o da çatışmaya girdi ancak girmesine gerek kalmamıştı. Tam arkasını döndüğünde gördüğü manzara yediği kurşuna demişti. Gebermişti vatan hainleri.  Sağolsun yanında ki askerler, bütün pislikleri ortadan kaldırmışlardı. "İyi iş çıkardınız yoldaşlarım" derken içinden birşeyleri koptuğunu biliyordu. Hem mutluluktan, hem açıdan. Zoraki bir gülümsemeden sonra kendini daha fazla tutamayan Saltuk yere yığılırken askerler ismini bağırarak söylediler.

Çoğu askerin yüzünde şaşkınlık vardı. Ne ara kurşun yemişti bedeni? Saltuk az önce ki gülümseme ile askerlerine baktığında oldukça iri durmuştu ancak şimdi durduğu iriliği yerle birleşince güçsüz konumuna geçmişti. Askerler anın verdiği şokla komutanlarının yanına koşmuştu.

Bazı askerler için baba olmuş, bazıları için ise arkadaş...ancak gerçek şuydu ki askerler ile arasında çok bir yaş farkı yoktu. Sadece onların üstü olması gergin bir hava veriyordu. Ancak birlikte yanyana geldiklerinde neşeli sohbetleri sadece arkadaşcaydı.

Erva tırnaklarını yemeye başlamasından birkaç dakika sonra silah sesleri susmuştu. Kalbi göğsün de değil midesinde, boğazında, beyninde atıyordu sanki. Korkuyordu ama o adama güvenmeyi seçti. Güvendiği gibi de hiçbir yara almadan kendisini buraya sokan adamı bekliyordu. Silah seslerinin susmasindan dakikalar sonra beklediği halde, gözlerinin aradığı kişi gelmemişti.

Rahat bir nefes alacaktı ancak birkaç kişinin komutanım diye bağırması sonucu korkarak kapıyı açtı. Gözlerinin aradığı, beklediği kişi ile yerde yatıyor olması Erva' nın bir anlık kalbini hoplatmıştı. Yerde yatan bedenlere değilde, yüzüne yakıştırdığı siyah berenin yerde olması ve ona eşlik eden heybetli bedenin yerde uzanmasıydı onu üzen, korkutan, mahveden.

Hızla askerlerin yanına giderken etrafta ki tehlike umrunda değildi. O askerin öylece yerde yatması, içinden birşeylerin kopmasına yol açmıştı. Tam o anda birisi kolundan tutmuştu. "Hanfendi ne kadar zoru atlatmış olsak da hala tehlikedeyiz. Lütfen arabaya dönün" demişti ancak gözleri emir verdiği komutanındaydı. Komutanı, yine bir insanı kurtarmak için kendisini siper etmişti. Bir asker için oldukça gurur vericiydi ancak  bu işin sonunda ölümde vardı.

Kadın kolunu tutan adamdan kolunu kurtarmıştı. "Merak etmeyin. Ben doktorum" diyince herkes şaşkınca kadına baktı. Saltuk Saruhan' ın yakın arkadaşı olan Baturhan Allah' ın hikmeti diye geçirdi içinden. Nasıl bir şanstır -ki kurtardığı kadın doktor çıkmış, kan kaybetmesine izin vermeden ilk yardımı yapmıştı.

Genç kadın saçını geriye atarken "Şimdilik durumu iyi ancak onu evime götürelim. Hastaneye kadar mikrop kapabilir" dediğinde bütün askerler genç kadına uymuştu.

Hepbirlikte kadının evine geldiklerinde komutanlık sırası Baturhan' daydı. İki askeri evin önüne, diğer askerleri ise evin çevresine yerleştirdi. En yakın arkadaşının acı çekmesini sevmese de yaptıkları meslek buna elverişliydi. Alışkındı.

Erva evine, ne olur ne olmaz diye birkaç malzeme getirmişti. Doktorla Yaşam adlı programda konuk insan olduğu için, plastik mankenin üzerinde şov yapması adına bazı malzemelerin evine konmasına izin vermişti Nihat Bölükbaş. Normalde yasaktı ancak Nihat Bölükbaş, sevdiği kadından çok iyi bir doktor olan Erva' ya güveniyordu.

Elinde ki imkanlarla gelişi güzel birkaç ön yardım yapan Erva, şimdilik tehlikelik bir durumu kurtarmıştı. Sargı bezini iyice doladıktan sonra pürüzsüz tenli adama baktı. Ona yardım eden, hayatını kurtaran adama bu sayede borçlu hissetmeyecekti.

Gece rahat ve derin bir uyku çekmesi için ağrı kesici dolu iğneyi adama aşıladıktan rahat bir nefes almıştı. Saçlarının üstü uzun, kenarları kazıtılmış askerin acı çektiği anlında ki terden de belli oluyordu. Ona ancak elinde ki imkanlarla bu kadar yardım edebilirdi.

Sonra gözleri gür saçlara kaydı.  O saçlara nedensizce dokunmak istiyordu ve yapmıştı da. Öyle yumuşaktı ki Erva istemsizce gözlerinin kısıldığını hissetti. Bu gülümsediğine işaretti. Baturhan gergince aşağıda beklemekten sıkılmış, tek tek odaları dolaşarak ikiliyi aramaya başlamıştı. Ancak duyduğu sözcüklerle o tarafa yöneldi ve aralık kapıdan sessizce bakmayı seçti.

Erva yatağında yattığı, birkaç dakika önce ismini bile bilmeden onu kurtaran askere bakıyordu."Gözlerini açmalısın ki kahramanıma teşekkür edeyim" derken gerçekten kahraman olduğunu biliyordu. İçinde ki hislere neler olduğunu bilmiyordu. Zaten dillendiremeyecekti de.

Ve sonra sadece onun uyanmasını beklemenin en mantıklı şey olduğunu anladı.

¤▪¤▪¤▪¤▪¤▪¤▪¤▪¤▪¤▪¤▪¤▪¤▪

Wattpad' de ilk defa bu kadar az kelimeli bir kitap yazmaya başladım. Umarım beğenirsiniz.

Kısa bir hikaye olarak yazacağım. Merak etmeyin. Bu hikaye asker bekleyen, asker yarenlerine gelsin.

Continuă lectura

O să-ți placă și

83.4K 4.3K 24
Hayatımdaki şanslarını hepsini kullanmış olabilirim.Çünkü bunun bir tek böylece açıklması olabilir!. Sıkıntıdan telefonumdan rastgele numara sallarke...
707K 24.9K 20
Çorbayı ısıtıp bir kaseye koydum ve yanına iki dilim ekmekle su doldurup tepsiye koydum. Salona giderken acaba suya tükürsem mi diye de düşünüyordum...
358K 19.6K 43
Siz: Selamünaleyküm beyefendi Hayırlı Doktor Kısmet: Aleykümselam, kimsiniz? Siz: Teravihte annenizin numaranızı verip, doktor oğlum diye övdüğü kişi...
2.8M 152K 51
✔️ TAMAMLANDI✔️ Siz: Canım sıkılıyorrrrrrrr. Siz: Güzelim nasılsın? Siz: Banu bir bomba var anlatsam var ya ortalık fena karşırrrr... Siz: Uyudun muu...