KARAMELİN RÜYASI [ TAMAMLANDI...

By siyahinicindegri

212K 10.7K 4K

Y.N: Karamelin Rüyası benim acemiliğimdi. Bu yüzden birçok hata var. Bunları düzenleyecek zamanım yok. Kitabı... More

0.0
0.1
0.2
0.3
0.4
0.5
0.6
0.7
0.8
0.9-KESİT
0.9
1.0
~ Kitap adı sorunu~
1.1
1.2
1.3
1.4-KESİT
1.4
1.5
1.6
1.7
1.8
1.9
2.0
2.1
2.2
KESİT
2.3
SOSYAL MEDYA
2.5 KESİT
2.5
2.6
2.7
2.8
2.9
3.0
3.1
3.2 Part 1-2
FİNAL
İkinci Kitap
İkinci Kitap Yayımda!

2.4

2.4K 226 67
By siyahinicindegri


#Bilal Sonses - İki kelime 


Bölüm ithafı en çok hoşuma giden güldüren yorumun sahibine gidiyor. :) Kız ben seni yerim *-* 

@Ahsenaltnts


Gelecek bölüm yine en güzel yorum sahibesine gidecek. :) 

OY VERMEYEN BİZDEN DEĞİLDİR. 


KEYİFLİ OKUMALAR. 

Saatlerdir burada oturmuş Fırat'ın yanına girmek için cesaret toplamaya çalışıyordu. Efdal'le iletişime geçtiği günden beri içinde Ahsen'e karşı büyüttüğü intikam duygusunun bunları doğuracağını görememişti. Başlarda Efdal'in sadece Ahsen'e zarar vereceğini düşünse de bu düşüncesi Fırat'ın kaza süsü verilmiş olayını duyduğunda kendine kızmıştı. Efdal Yalın'ın bu kadar tehlikeli biri olabileceği aklına gelmemişti hiç. Şimdiyse buraya Fırat'a ondan haber getirmişti.

Her ne kadar bir cümleden oluşsa da onun sonunu getirebileceğin bilmiyordu. Yerinden kalkıp hastaneye yürüdü. Giriş kapısından geçip asansöre bindi. Yoğun bakımın olduğu kata gelince ayakları sanki yolu biliyormuş gibi ona doğru sürükledi kendini. Kimsenin olmayışından faydalanıp yoğun bakım kapısından girdi. Odaya hakim olan soğuk ilk adımda bedenine doldu.

Birkaç adımda yanındaydı işte. Ömrünü adadığı. Bir damla sevgisini hissetmek için kırk takla attığı adam önünde boylu boyunca yatıyordu. Baştan ayağa süzdü yaralı bedenini. Çizikler solmaya yüz tutmuş varlığını sürdürüyordu suratında. "Ben geldim, Fırat." Varlığı umurunda olmazdı hiçbir zaman farkındaydı. Dolan gözlerini kırpıp birkaç berrak su damlasının akmasına izin verdi. "Bu seni sevindirmez biliyorum ama sana haber getirdim.

Eğilip dudaklarını bilinci kapalı adamın kulağına yaklaştırdı.

"Efdal Yalın Ahsen'i almaya geliyor Fırat. Ve sen buna engel olamayacaksın."

Geri çekilip odadan dışarı çıktı. Karşısında gördüğü suret tüm sinir hücrelerini havaya yükseltmişti. Girerken fark etmediği kız şuan ayaklanmış ona bakıyordu. Gözleri camekana kaydığında dudaklarından dökülenlere aldırmadı. İçeriden yükselen seslere aldırmamak için dişlerini sıkıp adımlarını sürdürdü.

Ahsen'in yanından geçip gitti.

Ahsen korkuyla etrafına bakındı. Kimsecikler yoktu. "Yardım edin!" feryadı dudaklarından dökülüp duvarlara çarptığında koridorun başından koşarak gelen doktor ve hemşireler bir bir odaya doldu. Gözleri de gözyaşlarıyla dolmaya başlamıştı çoktan. Kötü düşünmek istemese de hayat hep en kötüyü koymuştu önüne. Şu an kötünün kötüsünü görmek üzereydi. Doktorlar Fırat'ın heybetli bedenine elektro şok cihazıyla yaşam vermeye çalışırken izlemek acı veriyordu.

"Lütfen, odunumsu. Lütfen beni yalnız bırakma." Tırnaklarını avucuna batırıp son gücüyle etine geçirdi acılarını. Tırnak diplerinde gizlenen acı bedenine karışıyordu. "Ahsen," Ayla Hanımın tükenmek üzere olan sesi duyuldu koridorda. Gözlerini Fırat'tan çekip onlara baktı. Sanki herkes hissetmiş gibi buraya toplanmıştı. Hıçkırarak Ayla Hanım'ın kollarına sığındı. Susmaya yemin etmiş gibi açılmayan dudaklar ortamı daha fazla geriyordu. "Ayla teyze, o.. O sanırım dayanamayacak,"

"Şşşş, ağlama kızım, Fırat bizi bırakmayacak," saçlarına değen dudaklarla acısını içli içli çekti burnuna. Ayla hanım yüreğine düşen sızıya inat ayakta kalmaya çalışıyordu. Böyle durumlarda hep Fırat'a sığınırdı o. Şuan Fırat için kime sığınacağını bilememiş kollarında güzel kızın kendisine sığınmasına izin vermişti. Güçlü olmak hiç bu kadar zorlamamıştı onu.

*

"Hadi genç adam, dışarıda seni bekleyen yeşil gözlü kızı yalnız mı bırakacaksın," Levent Bey hastasını hayatta tutabilmek adına çaba gösterirken onunla konuşuyor bilincinin yerine gelmesi için onu ayakta tutacak şeylerden bahsediyordu.

"Üç yüz yirmiye şarj et," elektro şok cihazından başka ümidi olmadığından çıkabildiği kadar yukarıya çıkacaktı. "Şarj oldu," hemşirenin sesiyle içinden dua etti. 'Hadi Fırat, ölürsen o kız seni öldürür' "Geri çekilin," cihazı bir kez daha Fırat'ın göğüs kefesine tuttu. Yatakta yukarı doğru yükselen bedeni tekrar eski konumuna geldiğinde kalp ritmi geri gelmişti. Levent bey terleyen alnını elinin tersiyle kuruladı.

"Ahsen," dudakları arasından zar zor seçilen isim döküldüğünde odadaki herkes gülümsedi. "Kurtuldu," hemşirenin sevinç nidasıyla odadan çıkmaya yeltendiler. Levent Bey odada yalnız kaldığında Fırat'a baktı. "O burada genç adam. Senin için bekliyor," eliyle saçlarını düzeltti Fırat'ın. Değerlerini kontrol edip odaya göz attı. Artık normal odaya alınacaktı.

Dışarıya çıktığında hasta yakınları önünde etten bir duvar örmüştü. "O iyi, bilinci yerine geldi," gözlerini Ahsen'e çevirip yeşilleriyle kahvelerini buluşturdu. "Senin adını söyledi," Karşısında ki gözler derin bir hüzünle parladı.

*

Mavinin en zehirli tonunu alan gözlerini camdan dışarıya odaklamış düşünüyordu. Rüzgar'ı kaybettiğinden beri evine ne zaman gelse tek yaptığı şey olmuştu düşünmek. Ahsen'den ölesiye nefret ediyordu. Ve her ne hikmetse her düşüncesi ona açılıyordu. Ona zarar vermek için her şeyi yapmıştı oysa Ahsen hâlâ ayaktaydı. Son zamanlarda yanında gördüğü adamdan güç aldığını düşündü. Oysa Ahsen o adam yokken de direniyordu. Bunu fark edemeyecek kadar nefret etmişti birilerine tutunduğu düşüncesinden.

Kapısı çaldığında yerinde doğruldu. Çalışan kadın kapıyı açtığında son zamanlarda irtibat kurduğu kız içeri girmişti. "Merhaba," kafasını selam verir gibi sallayıp oturması için başıyla işaret verdi. Buket gri koltuğa oturup ellerini birbirine kenetledi. Korkusunu görebiliyordu. "Anlat," dudaklarından dökülen kelime kurulu alarmı etkileşime geçirmiş gibi başladı kız konuşmaya.

"Fırat yoğun bakımdaydı gittiğimde. Kimse yokken girdim yanına ve söylediklerini söyledim. Kalbi durdu," duyduklarıyla dudaklarında can bulan tehlikeli gülüşe baktı Buket. Bu adamdan iliklerine kadar korkuyordu.

"Güzel," beyaza hitaben yaratılan dişlerini göstererek gülümsedi. Yerinden kalkıp kapıya yürürken koltukta oturan kıza bakmadan konuştu. "Seninle işimiz bitti, artık iletişime geçmeyelim," evden çıkmadan önce Buket'ten tek bir cümle daha duymamıştı. Fırat'ın öldüğü düşüncesi onu gerse de bir yandan da içinde bilmediği bir duygu filizlendirmişti. Arabasına binip hastanenin yolunu tuttu.

Ahsen'i alması gerekiyordu. Ona sarf edeceği kelimelerin cılız bedeninde yaratacağı etkiyi düşündükçe tatmin oluyordu. Yol boyunca onu ne şekilde bulacağı hakkında çeşitli teoriler üretti. Hastanenin önüne geldiğinde cep telefonunu çıkarıp adamını aradı. İlk çalıştı açılan telefon saygınlığını gözler önüne seriyordu.

"Kerem, Fırat İlteralp'in son durumu ne?" karşı taraftan alınan derin solukla kendisini beklediği habere hazırladı. "Bugün bir komplikasyon yaşadı. Kalbi durdu, şuan hayatta. Levent Bey ne yapıp edip geri getirdi hastayı." Duymayı beklemediği cümleler karşısında derin bir soluk çekti içine. Geberdiğini sandığı parazitten kurtulamamıştı. Bir katil olma düşüncesi etine kızgın demirleri saplarken önceden, şuan da Fırat ölmediği için tuhaf hissediyordu. Ne zamandan beri bir insanın ölümünü istediğini düşündü bir an.

Kendisinden beklemeyeceği tek davranış buydu. Ahsen'e katil damgası vururken kendiside aynı damgayı yemek üzereydi. "Şu an nasıl," merak ettiği şey Fırat'ın nasıl olduğu değil, Ahsen'in nasıl olduğuydu aslında. Karşı taraftan beklediği cevap çok sürmeden geldi. "Yoğun bakımdan çıkarıldı. Normal odada şuan. Ama hâlâ uyanmadı."

Arabasından inip kapıyı kapattı. "Tamam Kerem. Bir değişiklik olursa haber ver." Ağır adımlarla hastanenin bahçesine yürüdü. Bahçeye göz gezdirdiğinde görmeyi beklemediği kız bankta oturuyordu. Olduğu yerde durup izledi. Bacaklarını kendine çekmiş, çenesini dizlerine yaslamış ağlıyordu. Senelerdir bir defa bile ağlatamadığı kız hıçkırarak ağlıyordu o an. Bedenine nereden geldiği belirsiz bir sızı doldu. Bunca uğraşına rağmen Fırat'ın bu halde olması onu ağlatmaya yetmişti. Düşüncelerinde yarattığı güçlü kız şuan kimsesiz küçük bir sokak çocuğu gibi görünüyordu.

Birkaç adım atıp yanına gitmekle gitmemek arasında sıkışıp kalmıştı. Derin bir nefes alıp arkasını döndü ve arabasına yürüdü. Geldiği gibi sessizce ayrıldı hastanenin önünden.

*

Fırat normal odaya alındığından beri kaybetme korkusu daha da büyümüştü. Yoğun bakımda bulunan çoğu alet odasında yoktu. Herhangi bir komplikasyonda kurtarılamayacağını düşünüyordu. Ağlamasını durduramadığı için dişlerini sıkıyor bir türlü tarif edemediği acının kanatları altından çıkamıyordu. Yerinden kalkıp hastaneye doğru yürüdü. Onun yanında olmalı uyandığında yayında görmeliydi dövmeli güzelini.

Birkaç dakikalık yürüyüşün ardından odasının kapısına varmıştı. Elini kapının kulpuna geçirip ileriye doğru ittirdi. Açılan kapının ardından ayakları yatağa doğru sürükledi bedenini. Adımları ilerledikçe odada bulunan bedenleri seçmeye başladı gözleri. Herkes burada toplanmış onu izliyordu.

"Bizi yalnız bırakabilir misiniz?" herkes yavaşça dışarıya çıktığında kapanan kapıyla yatağın yanında ki koltuğa oturdu. Elini uzatıp Fırat'ın soğuk parmaklarını kavradı. Onu özlemişti. Gözlerini yüzünde dolaştırdı. Tıraş olması gerekiyordu. Uyanınca Fırat'a tıraş olması konusunda yardım etmesi gerektiğini aklının bir köşesine not etti. Parmaklarına tek tek öpücük bırakıp yatağın kenarına oturdu. Yüzü öyle solgun bir hal almıştı ki. Bu Ahsen'in içinde ki her duvara milyonlarca çentik atmıştı. Yine onun yüzündendi. 



Gözünden akan yaş Fırat'ın parmaklarına aktığında saniyeler sonra avucunda duran parmaklar kasılmaya başladı. Ahsen bunları şaşkınlıkla izliyordu. Dudaklarına çaresiz bir tebessüm konduğunda devamının gelmesi için yalvardı. "Ahsen," dudakları arasından dökülen isim bu dünyada tekrar çiçek açmasına sebep oldu. Dudaklarını ıslatıp elini sıktı. Sesi çıkmıyordu ama teni bas bas bağırıyordu ben buradayım diye. 


Her bir telinin arasında ömrünü tüketecek kadar çok sevdiği kirpikleri birbirine geçip titreşerek aralandığında gözleri buğusundan tam seçemiyordu tapılası çikolata kahvelerini. Ardından dudaklarından çatlayarak dökülen cümleye anlamsızlıkla baktı. "Seni kimseye vermeyeceğim, dövmeli." 


- Bölüm Sonu - 


Hafta sonu şeysi. Yarın erken kalkmam gerekmiyor da. :) Keyif almanız dileğiyle :) 


19.06.2016

Continue Reading

You'll Also Like

1.4K 255 17
Bir kadın düşün kimsesizliğin kimsesi . Bir adam düşünün sesizliğin sesi . Ve bir baba düşünün evladı için yaşamaya çalışan . Herkesin var bir hikay...
819K 45.8K 37
Evin ise yediği tokatın şiddetiyle yere düşmüştü. Dudağının kenarı yeni bir darbe alırkende Kazım Ağa saçlarından koparırcasına tutup Evin'i kaldırmı...
181K 3.2K 199
#İlim öğrenmeye çalışanın rızkına, Allah kefildir. #En üstün sadaka, ilim öğrenip sonra da onu başkasına öğretmektir. #Öğrenilen ilim, günahlara kefa...
1.2K 302 34
Kabus gibi başlayan ve kabus olarak biten yaşam aslında yalancı bir yaşamsa? Elena Owens, ölümü basit bir olay olarak gören genç bir kadındı. Tek bir...