AMBALAJ

By ertesi

337K 17.8K 5K

Odamda oturmuş internetteki ünlülere bakarken bir anda aklıma düşen hırsla zayıflamanın sırrını araştırdım. ... More

Giriş
▫1▫
▫2▫
▫3▫
▫4▫
▫5▫
▫6▫
▫7▫
▫8▫
▫9▫
▫10▫
▫11▫
▫12▫
▫13▫
▫14▫
▫15▫
▫16▫
▫17▫
▫18▫
▫19▫
▫20▫
▫21▫
▫22▫
▫23▫
▫24▫
▫25▫
▫26▫
▫27▫
▫28▫
▫30▫
▫31▫
▫32▫
▫33▫
f▫i▫n▫a▫l
Küçük bir duyuru
35▫️ Orman

▫29▫

5.8K 367 47
By ertesi

Ekşın bolca. Iyı okumalar...

-

#29. BÖLÜM

YİTİRİLENLER

Batuhan önündeki kahveye ve üstünden çıkan dumanlara bakmayı sürdürürken ne diyeceğini bilemiyor gibiydi.

Bende bilmiyordum. Sadece ona söylemem gereken şeyler vardı ama nasıl söyleyeceğimi bilmiyordum. Dilimin ucuna gelip gidiyordu ama bir türlü söyleyemiyordum. Bu sinir bozucu bir durumdu.

Ağzımı açıp kapattım. Bir kez daha. Bunu bir kez daha yapacak olursam kendi ağzıma hızlı bir yumruk atacaktım.

Son bir kez ağzımı açtım ama bu sefer de Batuhan benden önce konuştu. "Artık neler olduğunu anlatacak mısın?" Mavi gözlerini sakin bir şekilde yüzüme çevirdi.

"Biz..." dedim tereddütle. "Kuzey ve ben bir anlaşma yaptık."

Batuhan kaşlarını çatıp söylememi bekledi. Pekala, söyleme vakti gelmişti. Benden nefret edecekti.

"O benimle sevgili rolü yapacak ve tüm okulda popüler olmamı sağlayacaktı. Onunla sevgili olmamız okulda büyük bir etki yaratacaktı." Gözlerimi kaçırıp ellerime baktım. "Ki öyle de oldu."

Batuhan sabırla dinliyordu. Hala gözleri üzerimdeydi ve ben ne yapacağımı bilmiyordum. Bu iş sandığım kadar rahat olmamıştı. Düşündüğüm gibi değildi. Batuhan'ın her an benden nefret edecek olması şu an o kadar korkutucu geliyordu ki..

"Ve karşılığında... " Kafamı kaldırıp yüz ifadesine baktım. "Senin ve onun arasını düzeltmem gerekiyordu. Ama yapamadım."

Batuhan boş boş suratıma baktı. "Bu çok aptalca."

Aceleyle kafa salladım. "Biliyorum, biliyorum ben yanlızca..."

"Sen yanlızca?"

"Ben yanlızca Kuzey için yaptım. Özür dilerim, senden habersiz arkandan iş çeviriyormuş gibi oldu biliyorum ama yemin ederim kötü bir niyetim yoktu." Hızla anlattığımda Batuhan tuhaf bir şekilde yüzüme baktı. Kızmasını bekliyordum ama yüzünde sinire dair en ufak bir ayrıntı bile yoktu.

"Peki." dedi sakince.

"Kızmadın mı?" dedim anlamayarak.

Kafasını iki yana salladı. "Kızmadım."

O an onu kaybettiğimi anladım. Artık onun da umurunda değildim. Oysaki o benim gerçekten sevdiğim sayılı insanlardan biriydi.

*

Taksiden indiğimde hala yapacağım şeyden emin değildim. Sadece biraz daha eskisi gibi olmak istiyordum. Ben bu kadar kötü bir insan değildim. En azından özür dileyebilirdim kırdıklarımdan.

Ve şu an Hale'lerin evin önündeyken yapmak istediğim tek şey onunla eskisi gibi olmaktı. Değerini şimdi anlıyordum. O hep zor zamanlarımda yanımdaydı. Dış görünüşüme önem vermeden yanımda duran tek insan oydu ve ben ona ihanet etmiştim. Beni affetmese bile en azından üzgün olduğumu bilecekti.

Her ne kadar bazen bencilce ona sinirlensem ve hakkında kötü düşünsem bile bu tamamen benim nankörlüğümdü. Ona bu şekilde davranmamam gerekirdi.

Kapıyı çaldığımda ve karşımda Hale'nin annesini gördüğümde samimi bir şekilde gülümsedim. "Merhaba, Aslı teyze. Ben Hale için gelmiştim."

Hafif tombul beyaz tenli şirin bir kadındı. Bazen feci patavatsız olabiliyordu ama genelde sessiz bir insandı. "Elis, tatlım. Aa," dedi şaşkın bir şekilde. "Ne kadar zayıflamış, ne kadar da güzelleşmişsin." Artık alıştığım bu sözlere kafa salladım. O da yüz ifademden daha fazla uzatmaması gerektiğini anladı ve gülümsedi."Hoşgeldin Elis'ciğim. Geç içeri." Kapıyı iyice açıp beni salona doğru yönlendirdi. "Nerelerdesin sen bakalım? Kaç aydır ne geldiğin var ne gittiğin? Hale'yle aranızda bir şey mi oldu yoksa?"

"Dersler felan işte, Hale odasında mı?"

Aslı teyze sır veriyormuş gibi sessizce mırıldandı. "Hale şu aralar pek iyi değil. Ergenlik herhalde ama yine de bilemiyorum..." Yukarı katı işaret etti gözüyle. "Çık bir bak istersen."

Kafamı salladım ve gülümseyerek yukarı çıktım. Ama gülümsemem daha merdivenlerin yarısında solmuştu.

Daha önce hep ağlayarak geldiğim ve sonrasında Hale sayesinde gülerek çıktığım odanın önünde tereddüt ederek duruyordum. Onun sevgilisini çalmış gibi hissediyordum. Ki öyleydi de. Ama bu kötü hissettiriyordu.

Batuhan'ın bugünkü soğuk halinin üzerine Hale'nin az sonra bana atacağı nefret dolu bakışları kaldırabilir miydim, emin olamıyordum. Sanki herkes tarafından red edilecekmiş gibi bir his vardı içimde.

Yine de kapıyı çaldım. İçeriden gelen kırık sesi anında tanımıştım. "Anne?" diye bağırdı. "Yine ne istiyorsun?"

Kapıyı açıp kafamı içeri doğru uzattım. Salak gibi göründüğüme yemin edebilirdim. "Girebilir miyim?"

Yatakta uzanan Hale sesimi duyunca bakışlarını bana çevirdi ve yüzündeki tuhaf ifadeyle "Gir." diye mırıldandı. Şaşırmış olmalıydı.

Içeri girdiğimde Hale'de yerinden kalkmış ve yüzündeki şaşkın ifadeyi kaldırmıştı. Şimdi biraz kırık ve çokça nefret dolu görünüyordu. "Ne istiyorsun?" dedi sertçe.

"Konuşabilir miyiz? Ben..."

"Ne konuşacaksın ki? Sevgilimle yaptığınız iğrenç seks ilgimi çekmiyor!"

Sakin bir şekilde bitirmesini bekledim. Çünkü zaten böyle davranacağını biliyordum. O şu an kin doluydu. Kuzey'i gerçekten sevdiğini biliyordum ve buna rağmen, tüm bana anlattığı şeylere rağmen gidip onun sevgilisiyle sevgili olmuştum.

Onu hep ben haketmeme rağmen o almıştı. Ve yine nefret edilen bendim.

"Nasıl gidiyor söylesene. Seni iyi beceriyor mu? Şeyi yeterince büyük mü? Tatmin oluyor musun?" Söylediği şeylerin iğrençliği karşısında yüzümü buruşturdum ama yine de devam etti. "Sana onu ne kadar sevdiğimi söylememe ragmen gidip onunla sevgili oldun! Şimdi de buraya dalga geçmeye mi geldin?" Kafasını iki yana salladı. "Daha alçak olamazdın."

"Yeter." dedim sıkılarak. "Eğer çeneni kapatırsan anlatacağım. Ama lütfen bir kez olsun sus ve dinle."

Hale yüzündeki alaylı ifadeyle bana baktı. "Anlat." dedi emredercesine.

"Sen hep benim en yakın arkadaşım oldun. Hep beni korudun. 10. sınıfın ikinci döneminden itibaren dış görünüşüme rağmen asla beni yadırgamadın." Hale üzgün bir şekilde bakmaya devam etti. "Sen hep iyiydin, istediğin herkesi istediğin zaman elde edebiliyordun. Ben seni hep kıskandım."

Hale şaşırarak baktı. "Kıskandın mı?"

Kafamı salladım. "Sen hep güzel olanken ben çirkin,şişman ve zavallı olandım."

"Elis," dedi üzgünce Hale. "Ben asla öyle olduğunu düşünmedim."

"Biliyorum." dedim. Biliyordum da. O asla bana öyle hissettirmemişti. Kuzey'i yanımda görüp kıskandığında bile bana söylediği tüm o şeyler aslında onun düşünceleri değildi.

"Ve sonra senin yanında daha fazla dolasamayacagimi fark ettim. Yanına yakışmıyordum. Yanlızca sınıfta sıra arkadaşın olacaktım. Sonra zaten önceden beri takıntılı olduğum Kuzey'e iyice bağlandım. Onu sürekli izledim. Sen beni bir yerlere çağırdığında sürekli bahaneler uydurdum ve tüm bu zamanlarda onu izledim."

Hale az önceki nefret dolu ifadesini kaybetmişti. "Ne kadar da körmüşüm." dedi kabullenerek.

"Zaman geçtikçe onun rüzgarına kapıldım. Ona aşık olduğumu düşündüm. Hala öyle olduğumu düşünüyorum. Ve sonra bir sabah seni gördüm. Yanında Kuzey'le. Seni öpüyordu." Gözümden bir damla yaş düşünce sesim de çatladı.

"O an o kadar kırıldım ki. Kalbim paramparça olmuştu. Içimdeki nefret öyle yüksek dozdaydı ki senin en yakın arkadaşım olduğunu bile unuttum." Sessizce iç çektim. "Hırsımın kurbanı oldum."

Hızla akan yaşları elimin tersiyle sildim ve kapının önüne oturarak sırtımı kapıya yasladım. "Onunla asla gerçekten sevgili olmadık. Eğer rahat edeceksen, beni öpmedi bile." Gözlerimi kaldırıp yüzüne baktım. "Ve özür dilerim."

Hale gözlerine dolan yaşları hırsla sildi. Yüzündeki ifade o kadar çok değişmişti ki şimdi yeniden üzgün görünüyordu. "Ben..." dedi kesik bir şekilde. "Ben fark edemediğim için üzgünüm. En yakın arkadaşın olmamışım. Iyi bir arkadaş olamamışım."

"Sanırım bundan sonra da olamayız?" diye sordum.

"Gitsen iyi olacak." dedi kollarını kendine dolarken.

Ayağa kalktım ve gittim. Yanımdan giden hiç kimse geri dönmek istemiyordu, görebiliyordum. Onların hayatında iyi izler bırakmıyordum. Ben insanlara iyi gelmiyordum. Ve daha fazla zorlamayacaktım. Artık hiçbirşeyi zorlamayacaktım.

*

Sokakta öylece beklerken daha ne kadar burada dikileceğimi merak ediyordum. Kuzey'in evinin önündeydim ve konuşacak şeylerim vardı. Ama Kuzey bir türlü gelememişti. Sanki on üç yaşındaki ergen kız gibi annesinden izin alıyordu. Alt tarafı kapının önüne çıkacaktı.

"Geldim." dedi arkadan.

Gözlerimi devirdim. "Sonunda."

"Çabuk söyle ne söyleyeceksen." dedi aceleyle. "Batuhan geldi. Yanına dönmek istiyorum."

Allahım, sabrımızı sınama ya rabbim.

Sinirle iç çektim. "Öncelikle dün gece ne olduğunu ve neden Efkan'ın evinde olduğumu anlat."

Kuzey sıkılmış bir tavırla ofladı. "İçkiliydin ve bende öyleydim. Sonra tuvalete gitmek istediğini söyledin..."

Tuvalete gitmek istediğini söyledin.
Tuvalete gitmek istediğimi söyledim.

Zihnime akın eden dün geceye ait anılar kaşlarımı çatmama neden oldu. Bana söyledikleri. Kuzey'in alaycı ifadesi. Ağlayarak tuvalete gitmem. Kusmam ve aynadaki yansımam. Tüm olanları hatırlıyordum. Bu içime keskin bir acı bıraktı.

Kuzey'in umursamazlığı içime kor gibi düştü ve yere indirdiğim bakışlarım öfkeyle Kuzey'in yüzüne döndü. "Bitti!" dedim bir anda.

Kuzey anlamayarak salak salak suratıma baktı. "Ne?" dedi aptal gibi.

Ondan nefret ediyordum. Şu anda ondan nefret ediyordum.

"Bitti dedim! Bitti!" Tükürür gibi tısladım yüzüne. "Aptal mısın yoksa aptal taklidi mi yapıyorsun? Oyunu bitiriyorum. Abine herşeyi anlattım. Senin gibi biriyle bir saniye daha sevgili kalamam; sahte bile olsa." Alayla güldüm. Öfkelendiğimde içimden gerçekten bir canavar çıkıyordu.

Elimle şaşkınlıktan ağzını bir metre açmış olan Kuzey'in yüzüne gösterdim. "Sen sadece bir paketsin. Cilalı, güzel ve henüz solmamış pahalı bir paket. İçindeki pisliği görmeden dış yüzeye kanmamak gerek tabi." Güldüm. "Her neyse. Tek ettim seni yani. O yüzden hoşçakal."

Arkamı dönüp ilerlemeye başladığımda Kuzey'in mutsuz sesini duydum. "Benden neden bu kadar nefret ettiğini anlayamıyorum. Ben.."

"Senden nefret etmiyorum." dedim hala arkam dönükken.

Seni seviyorum dedim içimden. Ama sen hiç umursamadın. Hiç görmedin.

"Öyleyse neden şu an berbat hissediyorum?"

"Bir de soruyor musun!" diye bağırdım öfkeyle ona dönüp.

Neden bir kez olsun görmüyordu beni? Neden herkes birşeyleri anlamışken o aptalı oynuyordu? Bir kez olsun bile bana o gözle bakmamıştı. Sahte sevgili rolü yaparken bile bir kez olsun sevgili gibi olamamıştık. Neden böyleydi? Sürekli gözlerine bakıyordum ama hala neden anlamıyordu?

"Neden görmüyorsun?" dedim bu sefer sakince. "Yaptıklarının beni ne kadar kırdığını neden görmüyorsun? Yaptıklarımı neden görmüyorsun?"

"Ben... " dedi zorla. Şaşkınlık tüm bedenini ele geçirmiş görünüyordu. Ağzını açtı ama birşey söylemeden geri kapattı. Kafamı iki yana salladım. Ondan cevap beklemek saçmalıktı. Tam arkamı dönüp gideceksin hızla gelip kolumu tuttu.

"Ben sadece asla sana öyle bakmadım." dedi yumuşak, beni yatıştırmak isteyen bir sesle.
"Çünkü sen hep nefret ettin benden. Beni sevebileceğini asla aklımdan geçirmedim."

Şimdi oturup ağlayacaktım şurada. Ne saçmalıyordu? Ben onun için o kadar şey yapmışken, onca yıl onun peşinden koşmuşken bu da neydi? Ondan nefret ettiğimi nasıl düşünebilirdi?

"Sen salak mısın?" Hayretle yüzüne baktım. "Neden senden nefret edeyim ki?"

"Çünkü ben sana hep kötü davrandım. Ben herkese kötü davrandım." Derince iç çekti. "Ve sen iyiydin. Zeki bir kızdın ve benim gibi birinden hoşlanman bile komikti."

"Biliyor musun?" dedim çocuk gibi sevinçle. Sahte bir sevinçle. "Ben senin için yaptım. Herşeyi."

Kuzey neden bahsettiğimi anlamış gibi kafasını kaldırdı ve inanmak istemiyormuş gibi baktı. Eli hala kolumda duruyordu ve bu canımı acıtıyordu. Onun asla bana istediğim gibi dokunamayacak olması canımı acıtıyordu.

Kolumu tutan elinden kurtardım kendimi. "Ben hep seni sevdim." Dudaklarımdan kaçan cümle bir fısıltıydı ama tüm sokakta derin bir acı bırakarak geçmişti. Belki bağırsaydım rahatlardım. Böyle sessiz ve hüzün dolu bir fısıltı beni bile paramparça etmişti.

Bulanık bakışlarım Kuzey'e döndü. Kafasını yere eğmişti. Kolları iki yanda hareketsizce duruyor, dik duruşu kamburlaşıyordu. "Üzgünüm." diye mırıldandı.

"Bende."

Sonraki an Kuzey arkasını döndü ve onu şimdiye kadar gördüğüm en mutsuz haliyle yürüdü.

Continue Reading

You'll Also Like

410K 12.1K 52
*TAMAMLANDI* Nora Williams, on yedi yaşında yaşadığı sahte dünyanın içindeki gerçekliğin farkında olmayan biricik bir genç kız. Sevgilinizin ve en y...
YUVA By _twclr

Teen Fiction

619K 31.1K 49
Amelya 20 yıl sonra aslında ailesinin gerçek olmadığını intikam için bebeklerin karıştırılmasına nasıl bir tepki verecek gelin hep birlikte okuyup öğ...
42.2K 2K 63
Ayber çifti ile ilgili olayları yeniden kurguladığım kısa kurguları içerecektir.
2.4M 77.4K 58
İtalyan bir mafya... Başka açıklamaya gerek var mı? Ters köşelere doyamayacağınız. Her an şaşırarak sürükleneceğiniz bir kitap hayal edin.. Sonra oku...