Daddy Issues. [Calum Hood]

By TouchCalPal

306K 10.7K 3.9K

"Hadi şu geceyi patlatalım." More

1-Close As Strangers
2-Wrapped Around Your Finger
3-Long Way Home
4-Afraid
5-Honest
6-Fly Away
7-The Only Reason
8-The Girl Who Cried Wolf
9-She Looks So Perfect
10-She's Kinda Hot
11-Eighteen
12-Cry Baby
13-Beside You
14-San Francisco
15-What I Like About You
16-Kiss Me Kiss Me
17-Say My Name
18-Broken Home
19-English Love Affair
20-Rejects
21-Social Casualty
23-Jealusy
24-Everybody's Watching Me
25-Good Girls
26-Tomorrow Never Dies
27-Heartache On The Big Screen
28-Broken Pieces
29-Heartbreak Girl
30-Unpredictable
31-Lurk
32-Just Saying
33-Baby Came Home
34-The Beach
35-Lost Boy
36-How
37-If You Don't Know
38-Gotta Get Out
39-Let It Go
40-I Can't Remember
41-End Up Here
42-Don't Stop
43-Safety Pin
44-Waste The Night
45-FINAL

22-Jet Black Heart

4.9K 213 30
By TouchCalPal

22-Jet Black Heart

Ashton'ı ikna etmiştim ve Ashton'da Calum'u ikna etmişti. Ben onunla irtibata geçinceye kadar benimle konuşmaya çalışmayacaktı. Her saniye gözleri üzerimdeydi ama çenesini açmıyordu. Yeteri kadar özür dilediğini kabul ettirmiştim. Artık özür istemiyordum.

Grupla beraber yapacakları provaya gittiğimde sıkıntıdan patlayacaktım. Telefonla konuşmak, onların gülüşmelerini izlemek bir yerden sonra beni sıkmıştı. Çünkü... Acıkmıştım ve canım onların yediği hazır yemekten istemiyordu. Annemin yaptığı salatadan ve hamur ile yaptığı, ismini hala söyleyemediğim yemeği istiyordum. Ama bu o kadar kolay değildi. İstemek kolaydı ama gerçekleşmesi... İmkânsızdı.

Kamerayla beraber Michael bana doğru gelirken kameranın arkasında bana kendisini belli etmek için zıplayan Luke'a baktım. Elleriyle sırıtan suratını gösterdi ve sonra benimkini işaret etti. Demek istediğini anlayınca yapmacık ama dışarıdan bakan birisi için içten bir gülümseme yüzüme yerleştirdim. Luke, kafasını sallayıp Michael'ı da gösterip elleriyle kalp işareti yapınca kusuyormuş gibi yaparak Michael'a baktım gülerek. "Bu Ocean Lee Stone. Grubun delisi."

"Gerçekten mi?"dedim ve kaşlarımı kaldırıp Michael'a baktım. Kamera hem beni hem de onu çekiyordu.

Bu sikik kameralardan hep nefret etmiştim ama onlara para kazandırmak için bu gerekliydi.

"Ocean inanılmaz birisi."dediğinde Michael, aklım Calum'a kaydı ve istemeyerekte olsa ona bakma gereği duydum. Kafasını eğmiş, bas gitarını çalışıyordu ve saçları öne düşmüş, yüzü kasılmışken çok güzel duruyordu. Calum bana inanılmaz olduğumu söylerdi, sadece o beni inanılmazmışım gibi hissettirirdi. "Ayrıca komik. Şuan tam bir deli."

"Michael, bebeğim neden siktir olup gitmiyorsun?"

"Bana bebeğim dedi."deyip öğürür gibi sesler çıkararak yanıma oturdu. "Bu Jeremy, senin büyük bir hayranın."

"Biliyorum biliyorum... Tahmin etmesi o kadarda zor değildi. Ama kapıdakiler gibi neden imza için sıraya girmedin?"dedim ve bize doğru yaklaşan Ashton'a baktım. "Ashton! İmza için zamanlaman iyi, bende imza verecektim."

"Ulu Ocean, lütfen bana o güzel imzanı at."diyerek bana yaklaştığında ciddi olarak suratına baktım. "Nerene atmamı istiyorsun imzamı?"

"Toplarıma, lütfen."

"Ash."diyerek Calum ona öfke dolu sesiyle seslendiğinde, bende gözlerimi ona çevirdim. Sinirli görünüyordu. Ve lanet olsun, çok ateşliydi.

Ashton yanımızdan giderken Michael kolunu omzuma atıp havaya bakmaya başladı. "Marcus'u çağıracağım. Aslında bu çocuğu tanımıyorum bile."dedim Michael'ı göstererek.

"Yatakta hiçte öyle demiyorsun."

Yüzümü ekşittim. Gerçekten insana biz yatmışız gibi mi gösterecekti? Tanrım, zaten bizi yatakta görmüşlerdi. Bu artık o kadar da önemli olmamalıydı benim için. "Ocean, hayranlara demek istediğin bir şey var mı?"dedi Jeremy'nin yanındaki mikrofonlu herif. Başından beri o da gülerek bizi izliyordu. Elindeki mikrofonun üstünde bilmediğim bir kanalın sembolü vardı.

"5 Seconds of Summer'dan umutlarını kesmemeleri. Bu eski kafalılar hala güzel müzik yapmak için çabalıyor."dedim ve sessizce ekledim. "Ama hala beceremediler."

"Çok komiksin."derken Michael, gözleri gülüyordu ve omzumdaki eli saçlarımla oynuyordu. Bu hoşuma gitmese de bir şey diyemiyordum.

"Grubun menajeri olarak tanıklık ettiğin en önemli olay ne?"

"Oldukça fazla olay oldu ama... Sanırım hayranlarla ilgili olanlar daha önemli."dedim ve imalı olmasını umursamadan gülümsedim. Ben gruptakilerin eski sevgilileri olamazdım. Hayranlarla iyi geçinmeye çalışan ve şu hayranlar onlara küfür ettiğinde görmemezlikten gelen veya onları engellemekle yetinen tiplerden değildim.

"Onları seviyor musun?"

Düşündüm. "Bilmiyorum. Sanırım bazılarını gerçekten sevmiyorum."

Michael'ın gözleri üzerimdeydi. Calum'ında bize yaklaştığını göz ucuyla görürken Luke'da Michael'ın yanındaydı. "Aralarında seni sevenler var."diyerek düşünlerini belirtti benimle röportaj yapan. "Yani tüm o görüntülerden sonra sence de, senden nefret etmeleri normal değil mi?"

"Bunun hakkında konuşmayacağım. Burada bulunma sebebiniz grupla ilgili röportaj yapmak değil miydi?"dedim ve kollarımı göğsümde birleştirdim.

"Calum sanırım ses sistemindeki şu kablolardan tekine çarptı. Biraz beklemek zorundaymışız."diyerek Ashton ve Calum benim diğer yanıma oturduğunda iç çektim. Tanrıya şükür Calum yerine Ashton yanımda oturuyordu.

"Ben bir şey yapmadım. Zaten cızırdıyordu ve iki notaya aynı anda dokunduğumda orası çıktı."diyerek Calum kendisini açıkladığında gülümsedim.

"Grupça bir röportaja ne dersiniz?"

Bu gittikçe daha fazla sıkıcı oluyordu. Ve hala açtım.

Michael bu kamerayı benim yanıma getirerek ne yapmak istemişti anlamıyordum. Güzelce onlar sahnede takılıyorlardı. Şarkılarını gülerek söylüyor ve dans ediyorlardı. Saçmalayarak.

Röportajları boyunca orada tıkalı kalmıştım. Ve beni bu iğrençlikten kurtaran ise, her zaman şikâyet ettiğim aramalardan birisiydi. Hemen kalkıp sahnenin arkasına geçerek telefonu açtım. "Evet?"

"Bayan Stone. Ben Bay Freddy'nin menajeri Stephen Richard Cobelley. Çekimler için olan mekân ayarlandı. Adresi size teslim etmem gerekti."

Gözlerimi kırpıştırdım. "Mesaj... Atsanız?"

"Tamam. Bu hafta sonu Amerika'dasınız, değil mi?"

Kafamı salladım ama aklıma beni görmediği gelince iç geçirdim. "Evet, Bay Cobelley. Mesaj atmayı unutmayın."

"Asla."dedi ve telefonu kapattı. Kibirli hali gitmiş diye düşünecekken yine aynı şeyi yapması sinirimi bozmuştu. Centilmen gibi konuşmaya başlayıp, kibirli bir ibneye dönüşen konuşmalarımızdan bıkmıştım. Zaten sadece iki tane konuşma geçirmiştik ama olabilirdi yine.

Tam sahneye geçecekken aklıma röportaj anı geldi ve olduğum yerde durdum. Burada dikilmek daha eğlenceliydi... Ah, kimi kandırıyorum ki?

Ani fikir değişikliğimle sahneye gidecekken geniş göğüslü bir bedene çarptım. Beni geriye sendelemekten kurtaran kolları ve etrafımı saran kokuyu biliyordum. Bu oydu. Kokusunu içime çekmemek için kendimi zor tuttum. Eğer kokusu ciğerlerimi doldurursa, asla durduramazdım kendimi. "Ocean. İyi misin?"dedi ve bir adım benden geri çekilip yüzüme baktı.

Gözlerimi ondan kaçırdığımda nefesini yüzüme üfledi. "Bırak şu tutumunu artık. Ve yüzüme bak."

Bakmadım. Gözlerine bakarsam kendimi sulu hissederdim. İki gündür birlikte uyumuyorduk. Ama gerçekten, uyumuyorduk. Ben uyuyamıyordum, o uyuyamıyordu veya uyumuyordu. Gözlerimiz iki güne mahvolmuştu. Bu sefer bir elini kaldırıp çenemi tuttu ve kafamı kaldırıp beni ona bakmama zorladı. Ona mecburen itaat ettim. Bir yanımda bunu sessizce istediği için, kolay olmuştu.

Kahverengi gözlerinin etrafı kızarmıştı ama gözlerinin içi ışıl ışıldı. Gözlerimi parlayan gözlerinden ayıramadım. "Adımı söyle."

Söylemedim.

"Seni cezalandırdığım zaman, bana ne diyeceğini söyle."

Babacık. Ama sesimi çıkarmadım.

"Benimle konuşmamaya devam mı edeceksin?"

Gülümseyerek kafamı iki yana salladım.

"Peki bu ne zaman son bulacak? Seni özledim."

Alt dudağımı ısırdım ve tek kaşımı kaldırarak ona baktım. Bu zamanı sadece ben bilecektim. Ve o zamanının gelmesini sabırsızlıkla bekliyordum. Özellikle de ona onu özlediğimi söylediğim anı bütün kalbimle bekliyordum.

"Umarım yakındır."

Fazla değil, diye geçirdim içimden. Hafta sonuna kadar sabretmen gerek sadece.

*

Hayranlar, bana takıntılıydı. Her konserde fotoğrafımı çekiyor, dans edişimi kaydediyorlardı. Kafayı mı yemişlerdi? Neden grubun konserini izlemek yerine beni çekiyorlardı?

Tabii konser boyunca neden böyle olduklarını telefonumdan twittera girince anlamıştım. Üstümdeki kapüşonlu sweatshirt, Calum'ındı ve insanlar bunu sorguluyordu. Hava soğuktu ve bende sadece ince bir elbise giymiştim. Ashton ile bunu yollatmıştı ve bende üşümemek için bunu giymek zorundaydım. Ama bir an, hayranlar gelip sweatshirtü benden alabilir diye bile düşünmüştüm çünkü cidden bakışları korkunçtu. Ama güvenlikçilerden bazıları yakınımdayken buna cüret edemezlerdi.

Umarım.

Eski şarkılarından Outer Space/Carry On adlı parçalarını söylemeye başladıklarında hazırdaki telefonumla onları kaydetmeye başladım. Başlarda Luke'un sesinin tekrar güzel olduğunu kabul ettim ama Calum... Beni öldürüyordu. Tutkulu söyleyişi, bana bakışı, gitarını tutuşu... Eğer etrafımda insanlar olmasaydı Calum'un üzerine atlayabilirdim. Sesi beni öldüren tonundaydı. Geceleri o kalın dudaklarından dökülen iniltilerdeki gibiydi.

Başka bir şarkıya geçtiklerinde güldüm. Bu benim sevdiğim eski şarkılarından Eighteen'di. Elimde olmadan bende şarkılarına eşlik etmeye başladım. Luke'a eşlik ederken bazı hayranlar beni çekiyordu, bazıları bana sesleniyordu ama hiçbirini görmemiş gibi yaparak şarkılarına eşlik etmeyi sürdürdüm. "So tell me what else can I do? I bought my fake ID for you."

Telefonuma bildirimler yine peş peşe gelince daha sonra bakmaya karar verdim ve şarkıyı söylemeye devam ettim. Provaları sırasında bu şarkıda biraz sorun yaşamışlardı ama hep bilerek yapıyorlardı. Konser zamanı ise mükemmellerdi. Hatta notaların hiçbirini kaçırmıyorlar, kendileri farklı eklemeler bile yapıyorlardı.

Michael söylemeyi bitirince benim olduğum kısma yakın olan platformda yüzünde bir gülüşle gitarını çalarak bana yaklaşınca gerildim. Fazla yakına gelmemiş ve bazı hayranlara selam vermişti, sonra gözleri birden bana döndü. Hayranların gözü üstümüzdeydi. O bana göz kırptı, ben ona orta parmağımı gösterdim.

Gülerek arkasını döndüğünde gözlerimi devirdim ama bende gülüyordum. "Bence çok tatlılar."dediğinde bir kız, ben tatlı değilim demek istedim ama gözlerim Calum'da olduğu için kızı duymazdan gelmiştim. Gözleri Michael'daydı ve biraz rahatsız gibi duruyordu.

Bunu konserlerde yapardık. Neden şimdi bunu sorun ediyordu?

Şarkı bittiğinde Calum arkasını döndü. "Şimdi özlediğinizi düşündüğümüz başka bir şarkı çalacağız. Hazır mısınız?"diyerek Ashton konuştuğunda hayranlar ona çığlıklarıyla cevap verdi. Bu Ashton'ı güldürürken Calum tekrar mikrofonunun başındaydı. Gözleri kısa bir süre için bana dönerken ona gülümsedim. O da gülümsedi ve gözlerini çevirdi.

Ashton davullara vurarak başladığında, telefonumu çıkardım. Bu şarkıyı provalarda bile dinlerken ağlamak istiyordum. Özellikle de Luke'un söylediği bir yer beni her zaman duygulandırıyordu.

Telefonumdan bildirimlere baktım ve mesajlarda önemsiz şeylerin olduğunu görünce twittera baktım. Tabii ki de fotoğraflarım, videolarım yine internetteydi. Calum'ın üstünü yine de unutmamışlardı.

Eighteen çalarken çekilmiş bir videomda çok tatlı yazılarını görünce çok şaşırdım. Jet Black Heart çalarken ben şaşkındım. Ayrıca tatlı olduğumu söyleyen sadece bir kişi bile değildi.

Hayranların artık hepsi benden nefret etmiyordu.

Kafamı kaldırdım ve şarkının içimde oldurması gereken karanlık his yerine içimde açan çiçeklerle Calum'a baktım. Gözlerini kısmış bana baktığını gördüğümde neden öyle baktığını biliyordum. Ona genişçe, gerçekten hayatımda ilk kez hayranlar sebebiyle bu kadar büyüktü, gülümsedim. O da şaşırdı. Ve sonra gülecekken şarkısının sözlerini kaçırdı. Hayranlar onun yerine şarkıyı söylediğinde gülümsüyor ve bana bakıyordu.

Gizlenmek umurunda değil gibiydi. Benimde umurumda değildi. Özellikle de artık hayranlar beni benimsemeye başlamışken... Hiç.

-

OF CALUM

KENDİ HİKAYELERİMDE GEÇİRDİĞİM FEELS ÇOK AYRI OF

ÖZELLİKLE CALUM

OF

Continue Reading

You'll Also Like

15.7K 653 20
Evrim : Emin misin beni sevdiğine Mert: Adım kadar Mert : Sen ? Evrim : Senin emin olduğun kadar
7.4K 351 11
bitter dreams, bitter lives, bitter spirits
47.2K 438 9
Jungkook= Güzelim rahat dur... Kucakta haraket etmeyi bu kadar çok sevdiğini bilmiyordum :) Jungkookun dediğini duyduktan sonra yeltenmeyi bırakmıştı...
10.9K 385 28
Kitap 3-4 dakikalık Polly şarkısından uyarlanmıştır. Gerçekteki gerçeğe dayanmıyor. Yaş farkı ve şiddet içerir. O kusursuzdu. Melekler bile onun yan...