Üvey Kuzen

By nnemanet

185K 5.3K 1K

"Yaa off gıcık etme beni." diyerek yanımdaki yastığı Jack'in suratına doğru attım. Gülerek yastığı tuttu. "S... More

-1. Bölüm-
-2. Bölüm-
-3. Bölüm-
-4. Bölüm-
-5. Bölüm-
-6. Bölüm-
-7. Bölüm-
-8. Bölüm-
-9. Bölüm-
-10. Bölüm-
DUYURU
DUYURU!

-11. Bölüm-

10.7K 308 148
By nnemanet

Uzun bir bölüm sizi bekliyor ! (Açıklama sonda.)

Sabah#

Yastığı sıkarak uyuyordum. Evet bu sıcakta, yorgan kafama kadar çekili, 3 tane yastıkla birlikte horul horul uyuyordum. Ah, mükemmel !

Yavaşça gözlerimi araladım. Neredeydim, kendi odamda mı, Jack'in evinde mi? Hafızamı biraz zorlayınca hatırlamaya başlamıştım.

"Burada yaşamama izin ver. Tek ihtiyacım bu."

Dün gece aklıma geldikçe çok utanıyorum. Jack'in yüzüne bir daha nasıl bakarım?

Aslında utanması gereken kendisiydi ama onda öyle bir şey yok ki! Bir de üstüne güler bile. Amaç? Sen aç. Heheheheheheh. Şaka lan. Sabah sabah ne bu espriseksüellik?

Evet amacı zaten beni gıcık etmekti. Kafayı bana takmış durumda. Hayır o kadar peşinde dolaşan kız varken neden ben? Hangi manyak kuzeniyle kafa bulur ya?

Kafamda deli sorular.

Aşklar hep yalan.

Biliyom iç sesim biliyom. Canım iç sesim şarkılarımı ve beni yarım bırakmaz. Biz onunla bir bütünüz!

"Gerçekten harika! Mükemmel!"

Kendi kendime söylenerek yataktan kalktım. Dün gece hiçbirşey demeden kalkıp eve çıkmıştım. O da peşimden gelmemişti. Çünkü genelde kızlar onun peşinden gider değil mi? Aptal beni de öyle sanıyordu.

Bugün iyi hissetmem gerek. Hiç kimse moralimi bozamaz. Hiç kimse beni sinir edemez.

Çünkü bugün dans var! Evet dans, tango, yakışıklı öğretmenimle tango!

Bir dakika, bir dakika! Lanet olsun dans odası Jack'in evindeydi. Ben bunu tamamen unutmuşum. Gerçekten hiç birşey beni sinir edemez değil mi?

Günün ilk saatlerinde sinirlenmeye, sinirden saçımı başımı yolmama az kalmıştı.

Rahatlamak için duşa girmeye karar verdim.

#

Duştan çıktıktan sonra üstüme bi tayt bi badi giydim makyajımı yaptım saçlarımı kuruttum.

Kahvaltı yapmak için aşağı indim. Masa güzel bir şekilde hazırlanmıştı. Alina'yı tereğin başında gördüm. Yapmacık sırtlan gülümsemesiyle "Gunaydin." dedi.

Aksanlı konuşmasını taklit ederek "Gunaydin." dedim.

Masaya göz gezdirdim. Alina ne diyeceğimi bekliyordu kenarda.

Sandalyeyi çekerken "Tadına bakmadan bilemem ama değil mi?" dedim sırıtarak ve oturdum.

Ufak tefek atıştırmaya başladım.

"Sanki biraz tuzsuz olmuş kıvamı da tutturamış gibisin tam"

Gözüyle tuzu işaret etti. Tuzluğu alıp patatesin üstüne döktüm.

"Olmamış bu patates. Bir dahakine düzgün yap. Üstelik kahvaltılıklar neden eksik?"

"Hemen çikartayim."

Göz devirdim. Reçel peynir zeytin falan koydu.

"Yumurta da var. "

"Görüyom."

Yumurta tabağını önüme çekip tuzladım ve ısırdım.

Kaşlarımı çatarak suratımı buruşturdum. "Bu daha olamış ki vıcık vıcık bu."

"Bir daha olmaz efendim."

Ters ters bakıp tekrar göz devirdim. Kahvaltılıklardan atıştırdım ve sütümü bitirdikten sonra kalktım.

"Olmamış bu kahvaltı. Daha düzgün olsun bir dahakine. Ona göre."

Göz kırparak masadan kalktım. Saate baktım. Batu'cuğumun gelmesine az kalmış. Telefonumu alıp evden çıktım. Kapının önüne geldiğimde derin bir nefes aldım ve sonunda zili çaldım.

Nasıl karşılanacağım? Bunda sonra eskisi gibi olabilecek miyiz? AMAN BANANE YA.

Kapı açılmadı. Bi daha bastım. Yine açılmadı, bu sefer zile uzun süre bastım. İçerden öksürme sesi geldi. Saçımı başımı düzelttim.

Kapıyı; dağınık saçlı, uykudan gözleri şişmiş, yine ve yine her zamanki gibi üstünde badi olmayan bi Jack açtı.

Küçülmüş gözlerini büyütmeye çalışarak beni tanımaya çalıştı. Yok artık!

Sonunda zorla da olsa ağzını açıp "Ha sen miydin ya.. geçsene" dedi kenara çekilirken.

Başımı öne eğerek içeri girdim. O da kapıyı kapatıp arkamdan geldi. Mutfağa girdim.

Evet? Oyalanmam için ne yapmalıyım? Güzel. Hemen su içeyim.

Musluğa uzandığım sırada Jack'in telefondan konuşmalarını dinliyordum.

"Evet evet bebeğim akşam gelicem bekle beni. Ben de öpüyorum. Hoşçakal."

bebeğim? ben de öpüyorum?

Höst lan, bu ne hız?

Daha dün akşam bir romantizmler, öpücükler falan ne ara yeni kıza geçti. Sinirler musluğu açıp bardağa suyu doldurup 2 yudumda içtim. Bardağı sertçe masaya koyduğumda mutfak yankı yapmıştı.

Ne sanıyordu beni? Diğer kızlar gibi mi? Beni sürtük gibi mş görüyordu? Öylesine öptü, peki "burada yaşamama izin ver, tek ihtiyacım bu." Bunun hesabını vericekti o. Öyle kolay değildi.

Mutfaktan sinirli bir şekilde çıktığımda Jack'le çarpıştık.

"Yavaş kızım ya , önüne baksana "

Evet şimdi sinirden gözlerimin dolmasına az kalmıştı. Başımı eğdim.

Kendine gel Burçak ve bunu ona ödet.

Ne diyeceğimi bilmiyordum. Tam başımı kaldırıp savunmaya geçicekken kapı çaldı.

Nefesini dışarı verip geri çekildi.

"Batucuğun gelmiştir. Açsana kapıyı."

Dengesiz! Dengesiz! Dengesiz!!

Şimdi bir öpücük için onun peşinden koşucak 'Şimdi biz neyiz?' diye peşinden koşucak türden bir kız değilim. Ancak bunun hıncını çıkartırdım ve bir daha asla yüzüne bakmam. Yaparım bunu.

Sakinleşmeye çalışarak kapıyı açtım. Evet tahmin ettiğim gibi Batu gelmişti.

Bir yerden başlamak gerek değil mi?

Gülümseyerek "Hoşgeldin Batu." deyip sarılıp öptüm.

"Hoşbuldum." dedi karizmatik gülümsemesiyle.

"Görüşmeyeli çalıştın mı ?" dans odasına geçerken.

"Yani çok da sayılmaz." dedim dudak büzerek.

Kapıyı açıp içeri girdik. Ben telefonumu kenara koyarken o da cebinden bir cd çıkartıp taktı.

"Şarkının adı ne?"

Düğmeye basıp çalıştırdıktan sonra bana yöneldi .

"Tarrango. Hani şu Bihter'le Behlül'ün meşhur tango dansı var ya.. işte o şarkı."

Bir Bihter olmadığın kalmıştı zaten. Bu durumda Jack de Behlül oluyor.

Ne alaka lan?

Akrabanla yasak aşk yaşıyorsun be be yim.

Höst lan ne aşkı?

Batu, elini gözümün önünde sallayarak "Burçaak? Bir problem mi var?"

"Hâ? Yoo, iyiyim. Başlayabiliriz."

Isınma hareketlerinden sonra yavaşça yerden kalktık. "Şarkı güzelmiş."

"Evet, arkadaşın gelmiyor mu bugün?" dedi.

Gözlerimi kaçırdım.

Arkadaşı değil yasak aşkı, öğrenin artık şunu.

Tekrarladı. "Geliyor mu, gelmiyor mu?"

Gelmiyor işte.

"Gelmiyor." dedim başımı eğerek.

Kendine gel, sen Burçak Su'sun.

Kendine gel, sen Bihter Ziyagil'sin? HÖNK.

"Ben şarkıyı kapatayım o zaman başlayabiliriz."

Geçen günki hareketleri tekrar ettikten sonra bir iki tane daha değişik hareket ekledik, daha sonra dansı bitirdik.

Yere çöktüm. O da yanıma oturdu.

"Harikaydın. Daha önce hiç yaptın mı dans veya tango?"

"Aa evet akademide aynı bu oda gibi, yani tabi buradan daha büyük bir oda vardı. Orada bir veya iki kere Salsa denemiştik arkadaşlarımla"

Batu tam lafına devam edecekken kapı hızlı bir şekilde açıldı. Kim olduğunu tahmin etmek çok da zor olmasa gerek.

Batu kafasını çevirip Jack'e baktı.

Jack içeri girerken "Çok keyifli gözüküyorsunuz." dedi. Ellerini cebine sokarak etrafa bakındı. Yüzü gerilmişti.

"Ben bugün gelmiyorsun diye biliyordum." dedi Batu.

Jack alayla gülerek bana baktı.

"Kim demiş? Ben bu evde yaşıyorum. Unuttun mu yoksa Burçak."

Kaşlarımı çattı. Güçlü bir şekilde ayağa kalktım. Batu hala ne olduğunu anlamaya çalışıyordu.

"Gelseydin o zaman. Niye gelmedin? Yoksa akşam rândevun olduğu için mi? Ona mı hazırlanıyordun?"

Yüzündeki alaycı gülümseme aniden bozuldu.

"Sen.. sen benim telefonlarımı mı dinliyorsun?"

"Hayır. Ne münasebet. Duydum sadece. Yoksa duymamam gereken birşey miydi?" dedim tek kaşımı kaldırarak.

O sırada Batu kalktı. "Burçak ben gidiyorum, perşembe günü görüşürüz."

Batu'ya dönüp "Görüşürüz." deyip öptüm.

Tekrar Jack'e döndüm.

Hiçbir şey demeden gözümün içine bakıyordu.

"Neden bu kadar telaşlandın ki? Alt tarafı her zamanki gibi tek gecelik bir sürtükle randevun var."

Yürü be kızım.

Bakışlarını yerden kaldırıp bana çevirdi.

"Seni neden bu kadar ilgilendirdi ki? Sonuçta alt tarafı bir gecelik zevkim. Bütün kızlar böyle. Değişen birşey yok."

Ne demek bütün kızlar böyle?

Ben onun zevk ürünü mü olmuştum yani?

Kendini kullandırdın aptal!

Yutkundum.

"Ben hiçbir zaman o senin yattığın sadece zevk için birlikte olduğun kızlardan olmadım. Ulan ben okulda bana dayayan bir çocuğun burnunu kırmış insanım. Ve sen. Dün gece beni kullanmadın. İstesen yapardın. Ama yapmadın. Neden? Çünkü tertemiz olduğumu gayette iyi biliyorsun. Sana sürtük lazım. Sen de zaten ancak onlara layıksın."

"Ve bu arada dün gece ben de seni öylesine öptüm. Benim için hiçbir anlam ifade etmiyorsun."

Masanın üzerinden telefonumu alıp hızla kapıdan çıktım. Kapının önüne geldiğimde anahtarla hızla kapıyı açtım. Anahtarı yere fırlatıp kapıyı vurarak odama çıktım.

Sinirle kendimi yatağa attım.

Demek ben de diğer kızlar gibi tek gecelik zevkdim. Alt tarafı dudağımdan öpmüştü. Demek ki imkanı olsa onu da yapacaktı.

O daha sürtük görmemiş, ben ona ne yapacağımı biliyorum ama.

Hayatımda hiçbir değişiklik olmamış gibi gayet neşeli bir şekilde devam edeceğim. Burada hiç arkadaşım yok, kimle takılacağım?

Batu!

Batu çok iyi bir arkadaş ve harika bir partner.

Jack'den eksiği yok fazlası var. En azından karakterli. Onunla samimileştim mi tamamdır bu iş.

Şuan bunları düşünmek yerine Jack'le vakit geçirip eğlenebilirdim.

"Herşey çok daha farklı olabilirdi aptal."

Sensin aptal, hala onu düşünüyorsun.

Gidip elimi yüzümü yıkadım üstümü değiştirdim.

Telefonumu elime alıp Batu'yu aradım.

Evet, ne diyeceğim?

Burada hiç arkadaşım olmadığını, çok sıkıldığını söyle.

Evet harikayım yine.

En son açmıyor sanıp kapatacaktım ki, son çalışta açıldığında afalladım.

"Alo?

"Merhaba, kimsiniz?"

Lan, bu sahneyi hiç düşünmemiştim.

"Ee.. şey, Burçak ben. "

2 saniye kadar ses gelmedi.

"Aa Burçak tanıyamadım bir an, nasılsın?"

"İyiyim. " Bir kaç saniye mal gibi bekledim.

"Eee şey... ben şey diyecektim. Ee .. yanlış anlamassan hani bu akşam biraz dışarı çıkalım mı?"

Mal Burçak o ne öyle çıkma teklifi eder gibi.

Evet haklısın, iç sesim. Saçmaladım.

Çocuk normal olarak şaşırmış olacak ki, hattan bir kaç saniye ses gelmedi.

"Yani tabii senin için de uygunsa, yani şey ben yanii.. çok sıkıldım hiç arkadaşım yok tekim günlerdir, bir tek sen varsın."

Cevap vermesini bekledim. Hala ses gelmiyordu.

"Batu orda mısın?"

"Ee tabii .. şey , neden olmasın. Akşam 6 buçuk gibi uygun mu?"

Sevinçten Yıldız Tibe gibi dans etmeye başladım. Allah'ım Batu bu hallerimi görürse kesinlikle arkasına bakmadan kaçardı.

Sakın, sen dans etme!

"Ah!"

Hangi salak düşünce çenesini vurabilir ki?

Çenemi tutarak zoraki kalktım.

"Burçak? İyi misin?"

Sesimi doğal çıkartmaya çalışarak "Evet tabii uygun olur."

"O zaman akşam 6 buçukta seni evin önünden alırım."

"Tamamm görüşürüz." deyip telefonu kapattım.

Saat 18:00#

Siyah deri, kenardan fermuarlı eteğimi giyip üstüne de düz silahlı beyazlı bir badi giydim.

İlk defa siyaha dönük bordo rujumu elime aldım ve güzelce dudaklarıma yaydım. Saçlarımı kalın dalga yapmıştım.

Altıma güzel bir ayakkabı geçirdikten sonra telefonu , cüzdanı , anahtarı çantama attım ve sonunda dışardaydım.

Yaklaşık 5 dakika sonra, çok lüks siyah, parıltısıyla göz kamaştıran bir araba önümde durdu.

Evet, ben de zaten yine bir bela beni bulur diyordum, işte gelmiş!

Arabayı görmezden gelip ileriye doğru gittim. Tekrar önüme geldiğinde geriledim. Korno çalmaya başladı, ardından cam açıldı.

Kafamı başka tarafa doğru çevirmemle o mükemmel ses tonunu duymam bir oldu.

"Burçak? "

Kafamı eğip camdan içeri baktım.

"Batu?" Gözlerim şaşkınlıktan yerinden çıkacaktı.

"Gelmeyi düşünüyor musun artık?"

Aceleyle arabaya bindim.

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM.

Burası araba mı? Bu yanımdaki Batu mu?

Babam böyle pasta yapmayı nerden öğrendi?

Yaklaşık 2 dakikadır aralıksız arabayı inceliyordum. Arabaya bindiğim andan itibaren burnumu çok güzel bir koku sarmıştı. Erkek parfümü. Bu kokuyu o kadar çok seviyorum ki, daha doğrusu erkek parfümlerini. Bazen bilerek babamın parfümlerini sıkardım.

"İncelemen bitti mi?" dedi Batu tek kaşını kaldırıp, mûzipçe gülümseyerek.

Orda sadece tek kaşını değil, çıtayı da yükselttin. Bil istedim.

Sonunda Batu'ya döndüğümde ona da kısa bir göz gezdirdim.

Yüksek bel siyah dar paça pantolonu ve üstüne yapışan beyaz spor gömleği vücût hatlarını ortaya çıkarmıştı. Gömleği pantolonun içine sokmuştu. Üstelik gömleğin kollarını dirseklerine kadar sıvamış ve spor bir saat takmıştı. Altında da siyah nike'lar vardı.

Sorulu gözlerle bana baktı. "Arabadan çok beni inceledin Burçak. " dedi gülerek.

WTF?

Evet, bir an hönk diye bir ses çıkardım inşallah duymamıştır.

Şakaya vurmaya çalışarak cevap verdim.

"Bakmayak mı, gözümüz mü çıksın?"

Harika bir espri yeteneğin var.

Batu bir an afalladı. Vallahi ne yalan söyleyeyim, ben bile afalladım.

Batu yerinde rahatsızca kıpırdandı.

"Yok yani çıkmasın da çok dikkatli inceleyince tırstım biraz." demesi üzerine kahkayı patlattım.

O da gülerek "Anlaşıldı, baya eğleneceğiz." deyip gaza bastı.

İçimden "Bas gaza aşkım bas gaza! " diye bağırmak gelse de içimdeki çılgın kamyon şöförünü susturup yola odaklandım.

Yaklaşık 15 dakika sonra ışıl ışıl bir alana geldik.

"Nereye geldik?"

"Bugün festival vardı, yılın her günü burda Kıbrıs Festivali yapılır. Neredeyse tüm Kıbrıs buradadır."

Arabasını parkettikten sonra arabadan yavaşça tüm gözler bize çevrilmişti indiğimiz anda.

İndikten sonra yan yana yürümeye başladık.

Çok büyük bir yerdi. Renkli ampullerle aydınlatılmıştı. Herkes dans ediyordu.

Uzun masaların başına geçtik.

"Çok güzel bir yer burası."

"Öyledir, buraya her sene arkadaşlarla geliriz."

"Şimdi? Şimdi neden arkadaşların yok?"

Kafasını eğdi. Kaşlarını çattı.

"Boşver. Artık mühim değiller "

Yorum yapmadan kafamı çevirdim.

Batu garsonu yanımıza çağırıp ilk önce bana döndü.

"Ne içersin?"

İlk önce karar veremedim.

"Şarap ?" dedi sorulu gözlerle bakarken.

Kafa sallayıp "Olabilir. "dedim.

2 tane şarap söyledi. Gösteriyi izliyorduk.

Şaraplar gelince yavaştan içmeye başladık. Telefonumu çıkartıp "Selfie!" diye bağırdım.

Gülümsedi. Ya Allah'ım çok mükemmel!

Ben gülümserken o da elini sırtıma koyup gülümsedi. Fotoğraf çok harika olmuştu. Hemen instagrama attım altına da "Patlat bir şarkı koy bir kadeh içiyorum yine bu geceeee" yazdım.

Telefonu çantama atıp gülümseyerek önüme döndüm. Şarap geldiğin tek yudumda dikleyip masaya koydum.

Batu şaşkın şaşkın bakarak bana döndü.

"Kızım yavaş ya ."

Omuz silkip önüme döndüm.

O sıra gösteri yapanlar sahne arkasına geçti ve ışıklar kapanıp şarkı çalmaya başladı.

Kaşlarımı çatıp gülümseyerek Batu 'ya döndüm.

"Neydi? " dedim sorulu gözlerle bakarken.

Aynı anda "Tarrango." dedik. Bu bizim tango yaptığımız şarkıydı. Batu'yu kolundan çekerek piste götürdüm.

"Burçaak!"

"Ne hadi ama! Bir prova hiç de fena olmaz ." diyerek karşısına geçtim. O da gülümseyerek "Sen de fena cadı çıktın." dedi.

O eliyle belimi sertçe kavrarken, diğer elini elime kenetledi. Ben de boşta kalan diğer elimi boynuna koyup kendi yüzüme yaklaştırdım.

Suratımızdaki mûzip gülümseme yerini, ciddi ve derin bakışlara bırakmıştı.

Kafam hafif güzeldi. Sanırım Batu da öyleydi.

Şarkıyla birlikte müziğe ayak uydurmaya başlıyorduk.

"Her zamanki gibi . Bana uyum sağla. 2 adım ileri, 1 adım geri." dedi gözleri gözlerime hala sabitken.

Kendimi tamamen Batu'ya bırakmıştım. Bildiğim hareketleri tekrar ediyordum sadece. Zaten o da bir yandan söylüyordu.

İkimiz de bacağımızı hafif açtık. Sağ bacağım biraz daha açıktı. Batu ayağını yavaşça sağ ayağımı altına doğru getirdi. Ben de bacağıma hızlı bir şekilde onunkine kenetledim.

Ani bir hareketle döndük ve bacağımı yavaşça indirdim. Böyle böyle devam ettik.

Kolunu uzattı ben de uzattım. Kolları bana dolanacak şekilde geri geldim ve birbirimize kenetlendik.

(Dans Vidyosu multide!)

Yüzümüz birbirine çok yakındı. Ne yalan söyleyeyim etkilenmedim değil. Batu'dan yani. Hemen kızmayın canım! Etkilenilmeyecek gibi değil.

Esmer, uzun boylu, vücut hatları oldukça iyi, keskin bakışlı, kara kaş kara göz, etkileyici bir gülümseye sahip kusursuz bir beyefendi hayal edin.

Gördünüz mü, siz de bana hak verdiniz işte.

Batu'nun eli hala belime sabit, benim elim boynunda, alnı alnıma dayalı bir şekilde şarkının bittiğinden habersiz duruyorduk.

Sonunda kendimize gelip geri çekildiğimizde ışıklar açıldı ve bir alkış tufanı koptu.

Birbirimize bakıp gülümsedik ve yerimize geçtik.

Masaya geçtiğimizde ilk o söze başladı. "Hiç fena değildin."

Gülümsedim. Cevap vermedim. Garsonu yanıma çağırıp bir kadeh daha şarap istedim.

"Bir tane de bana." dedi Batu.

Şarapların gelmesini beklerken sahnedekilerin son gösterilerini izliyorduk.

Şaraplar geldiğinde "Bunu içip kalkarız istersen." dedi Batu.

"Tamam olur." dedim ben de.

Yavaşça şarabı yudumladım.

"Sen, sürekli içer misin şarap?" dedi Batu.

Yandan gülümseyerek "Pek sayılmaz, sen?" dedim.

"Ben , ben içerim ya vakit buldukça. Ama rakıyı tercih ederim." dedi gülümseyerek ve tekrar lafına devam etti.

"Hiç dışarıdan gözüktüğün gibi değilsin. " dedi.

Sorulu gözlerle kafamı ona doğru çevirdim.

"Nasıl yani?"

"Yani daha normal bir insan gibi duruyorsun dışardan bakıldığında. "

Gülerek "Anormal olduğumu hemen belli ettim mi yoksa? Desene seni de kaçırdım" dedim.

O da gülerek lafına devam etti.

"Aslında kimse göründüğü gibi değildir. Herkesin içinde farklı bir kişilik vardır. Mesela dışarıdan çok şımarık züppe gibi gözüken birini biraz daha yakından tanıyıp anlamaya çalışırsan içinde aslında daha başka birinin yaşadığını görürsün." duraksadı ve lafına devam etti.

"Sen de öylesin işte. Dışarıdan çok sakinsin. Ama sanki içinde küçük bir kız çocuğu var. Olgun durmaya çalışırken çok yıpranıyorsun gibi. Aksi, sinirli bir o kadar da cesursun. Tuttuğunu koparan kızlardansın yani."

Şaraptan son bir yudum alıp masaya koyarken gülümsedim.

"Vaay, hemen çözmüşsün."

"Evet. Çok zor olmadı." dedi.

Gülerek "Nasıl yani?" dedim.

Başım eğik dururken eliyle çenemden tutup yavaşça başımı kaldırıp yaklaştı.

"Bilmem. Bu gece gözlerinle konuştum. "

Yutkundum. Çok da şaşırmamak gerek. Yani tamam şaşırdım bu kadar hızlı olacağını düşünmezdim ama sonuçta böyle olmasını isteyen de bendim.

Bakışlarımı ona sabitlerken o daha da yaklaşıyordu. Elini yavaşça belime koydu. Aramızda artık santimetre bile yoktu.

Başımı aniden vahiy gelmiş gibi yana çevirdim.

"Gidelim mi?"

Tekrar bana yaklaştı. "Gidelim." diye tekrarladım.

O da daha fazla üstelemeyip "Peki ." diyerek geri çekildi.

Neden bunu yaptım, neden istemedim bilmiyorum ama bunun için daha erkenmiş gibi geliyor.

Ama içimdeki ses hala

Böyle yaparsan asla kazanamazsın aptal! diyor.

Firdevs Hanım'ı yedim sanırım. Neyse.

Batu yanıma geldi. "Çıkabiliriz." dedi.

Arabaya doğru ilerledik. İkimiz de arabaya bindik.

Yol boyunca hiç konuşmadık. Geldiğimizde Batu camı açıp kafasını dışarı doğru çevirdi. Ben de sakince bekledim.

Tekrar bana döndüğünde o söze başladı.

"Güzel bir geceydi. Tango hiç fena değildi. Hatta mükemmeldin diyebilirim. "

Gülümseyerek başımı öne eğdim.

"Yine tekrar edelim bunu. İyi vakit geçirdik. Teşekkür ederim bu gece için."

Başımı kaldırıp "Ben teşekkür ederim." dedim.

O da hiçbir şey demedi. Sadece gülümseyerek tekrar dışarı baktı.

"Ee iyi geceler o zaman görüşürüz." diyebildim sonunda. Çaktırmadan her ihtimale karşı benim oturduğum koltuğun camını açtım.

O da "İyi geceler." dedi.

Sonunda içimin sesini dinleyip yavaşça yaklaşıp Batu'yu dudağının kenarından öptüm. Son anda kaydırmıştım kafamı.

Aferin bebeğime.

O da bakışlarını aşağı eğmişti. Geri çekilip "İyi geceler." deyip indim.

Doğru mu yapıyordum, bilmiyorum ama başka gidişat bulamıyordum. O lafları Jack'e yedireceğim ben, az kaldı. Hissediyorum.

Apartmana girecekken o tanıdık, sinir bozucu sesi duymamla bütün düşüncelerim tekrar alt üst olmuştu.

"Tangoda hiç fena değildin gerçekten Burçak. "

#

Herkese selam size slm, size hasret. Çok özlediiiim. Mayıs dedim haziranda yazdım. Yine yine sınavlardan zaman kalmadı. 3. sınavları hesaba katmamıştım. Ama hep yazdım, hiç bırakmadım. Kusura bakmayın beklettim. Siz de beni hiç yalnız bırakmadığınız için size minnetarım. Bu seferlik affedin. Sizii seviyorruuum. İyi ki varsınız.


Continue Reading

You'll Also Like

648K 34.7K 57
Alışılmışın biraz dışında olan bir gerçek aile kurgusudur. Yani,nasıl anlatılır bilmiyorum.Ama galiba "Gül" ailesinden değilim. Biliyordum. Benim gib...
2.5M 79.5K 59
İtalyan bir mafya... Başka açıklamaya gerek var mı? Ters köşelere doyamayacağınız. Her an şaşırarak sürükleneceğiniz bir kitap hayal edin.. Sonra oku...
182K 6.1K 44
"Oo küçük hanım iki gündür sizin peşinizdeyiz." "Siz de kimsiniz niye peşimdesiniz ne istiyorsunuz?" " sakin küçük kız" "Kimsiniz dedim" " babanın öd...
1.6M 52.8K 24
"Zorla evlendik farkındasın değil mi?" dedim dehşetle. Umursamadı ve gözlerimin en derine bakıp, belimde olan eli belimi okşamaya başladı. "Evet kar...