BENİM KÜÇÜK SEVGİLİM

Από sebnem9887

5.1K 119 30

Barda küçük bir rastlantıyla başlayan oyun gerçeğe dönüşürse ne olur? Barda şarkı söyleyen Derin, Deniz'le kü... Περισσότερα

MAVİ
MELANKOLİ
BOĞA
Gitsin Bakalım,Kolaysa Öyle
SIRILSIKLAM VE YALNIZ
FAL
OYUN BAŞLADI
ÇARESİZ
ISLAK
AŞK OLDU

KİRLİ DANS

450 10 1
Από sebnem9887

Annemden izin almak biraz sancılı bir süreç olsa da başarmıştım ve saat tam 8'i vurduğunda beklediğim beyaz araba kapının önüne çekti. Nedense heyecanlıydım hatta titriyordum bile denebilirdi. Nefes arabadan inip kapımı açtığında arabaya bindim. Araba tekrar hareket ettiğinde ikimiz de sessizdik. Gözünü yoldan ayırmıyordu. Ben de arada bir göz ucuyla onu kesmekten başka bir şey yapamıyordum. Sonunda dayanamayıp sessizliği bozdum.

''Tam olarak nereye gidiyoruz?''

''Lüks bir otelin restorantına.''

''Orada kimler olacak?''

''Sosyeteden isimler, belki birkaç ünlü iş adamı ve Poyraz da gelecek.''

Eski sevgilimin adını anmasıyla gerilmiştim. Poyraz'la ayrılalı olmuştu baya ama yine de benim yerime başkasını tercih ettiği gerçeği beni sinirlendiriyor ve geriyordu. İkinci plana atılmaktan nefret ederdim.

''Ailen de mi orada olacak?''

''Evet.''

''Yani beni ailenle mi tanıştıracaksın?'' ağzım kulaklarıma varmıştı sanırım. Yoldan gözünü ayırıp bana kısa bir bakış attı.

''Neden bu kadar sevindin?''

''Ne bileyim... yakında istemeye de gelirsiniz herhalde.''

Espri yapmıştım ama Nefes gülümsememişti bile. Tekrar sessizliğe gömülmüştük. Kocaman parlak otelin kapısına geldiğimizde ikimizin de kapıları başkaları tarafından açıldı. İndikten sonra Nefes'in anahtarı valeye verişini izledim ve yanıma gelip elini belime koyup beni yavaşça itti. Az daha düşüyordum.

Dönüp dudaklarımı kıpırdatmadan ''İtmesene.'' Dedim.

''Hiç mi dengen yok senin?'' dedi resmen burnundan soluyarak. Bir sürü fotoğrafçının arasından geçiyorduk ve o 10 cm topuklu ayakkabıların üzerinde bacaklarım jöle gibi titriyordu. Bir anda eli beni itmeyi bırakıp tam olarak belime sarıldı ve deyim yerindeyse bütün dengemi ele geçirerek beni yürütmeye devam etti. Zaten kolu belime sarıldığı anda bende ipler kopmuştu nereye yürüdüğümü bile göremiyordum adeta. Midemde kelebekler uçuşuyordu. Kapıdan girdiğimizde elini çekti ve kapıda duran adam ve kadına uzattı.

''Merhaba,'' dedi gayet farklı bir sesle. Kadının elini dudaklarına götürüp öptüğünde takdir ettim. İstediğinde tam bir centilmen olabiliyordu. ''Sevgilim, Deniz. '' diye tanıttı beni ben de uzanıp ellerini sıktım. Sonra yolumuza devam ettik. İçerisi birbirinden güzel kıyafetli kadınlarla doluydu. Ve takım elbiseli adamlarla.

Görevlinin bize eşlik etmesiyle masamıza kadar geçirildik. Masadakiler de ayağa kalkıp Nefes'in elini sıkmak için resmen kavga ediyorlardı. Bu çocukta bana anlattığından fazla bir şeyler vardı eminim.

''Derin bey,'' dedi yanından geçtiğimiz 40'lı yaşlarda olduğunu tahmin ettiğim bir adam. Nefes o tarafa dönerken beni de döndürdü ve adamla koyu bir sohbete daldı. Tam olarak neden bahsettiklerini anlamasam da sanırım babasının işiyle ilgili bir şeydi.

Bölmeye çekinerek birkaç dakika öylece dikilsem de sonunda Nefes'in kulağına yaklaşıp ''Lavaboya gitmeliyim diye fısıldadım. Yüzünü bana çevirdiğinde sinirli yüz ifadesinin üzerine inen nazik maskeyi net bir şekilde görebildim.

''Bir yere takılma ve olabildiğince az konuş.'' Diye mırıldanıp belimi bıraktı. Adamın öyle yoğun bir karizması vardı ki resmen eli bedenimi terk ettiği anda boşlukta hissetmiştim. Olabildiğince yavaş ve küçük adımlarla yürüyerek sora sora lavaboyu buldum. Topukluların üzerinde asaletle süzülen kadınlar vardır ya hani? Kadınların bile dönüp baktığı, o ben değildim işte. Bana da bakıyorlardı ama bu at gibi yürüyen gerizekalı da kim? Der gibi. Lavaboya kendimi atmayı başardığımda aynanın karşısına geçip ellerimi tezgaha dayadım. Yüzüm bembeyaz olmuştu ve titriyordum. Bu kadar heyecan ve stres kesinlikle bünyeme zararlıydı. Yüzüme su çarptığım anda makyajlı olduğumu hatırladım. Şu an aklıma gelen bütün küfürleri sıralamak istiyordum resmen. Ama ağzımdan sadece sinirli bir hırıltı yükselmişti. Yüzüm gözüm mahvolmuştu. Gerçi zaten bir rimel bir ruj sürmüştüm ama onlar da akmıştı. Yanımda da yedek malzeme yoktu.

''Hey, güzelim sen iyi misin?'' orta yaşlarda sarışın bir kadın yanıma gelip omzuma dokununca irkildim.

''Pek sayılmaz.''

''Ne oldu?''

''Ben sadece... biraz gerginim.'' Makineden kağıt havlu alıp dağılan makyajımı iyice dağıttım. Silinmiyordu da s*ktiğim.

''Hayatım ne yapıyorsun? Dur dur.'' Kadın peçeteyi elimden alıp başını iki yana salladı. ''Vah zavallım senin yüzün de bembeyaz olmuş.''

''İyi hissettiğimi söyleyemem.'' Dedim ve koyverdim. Resmen gözlerimden yaşlar süzülüyordu. Nefes haklıydı. Ben bu iş için yeterli bir kız değildim.

''Ağlama canım. Halledeceğiz tamam mı? Gel bakalım önce şu güzel yüzünü ortaya çıkaralım.''

Çantasına uzanıp ıslak mendil çıkardı ve yüzümü sildi. '' Anlat bakalım derdin ne?''

''Şey ben...'' üstü kapalı anlatmaktan zarar gelmezdi değil mi? ''Beni buraya getiren erkek arkadaşımla biraz tartıştık.'' Diye mırıldandım. ''Benim böyle şeylere uygun bir kız olduğumu düşünmüyor ve sanırım haklı. Baksanıza, daha ilk dakikada her şeyi mahvettim.''

''Ah, sen takma onu. Zengin erkekler hep böyledir zaten. Küçümserler.''

''Sizin de başınıza gelmiş gibi konuşuyorsunuz.'' Dedim kadın çantasından makyaj malzemelerini çıkarırken. Eline aldığı eyelinerı görünce gözüm korksa da ses çıkaramadım. Kendim hiçbir zaman sürememiştim o şeyi.

''Geldi. Ama bana yarar sağladı. O zamanlar genç ve toydum. Onun sayesinde kendimce bir çevre edinerek makyaj sanatçılığına başladım. Şimdi o zengin bayanların çoğunun makyajı benim elimden çıkıyor tatlım. Artık zengin olan taraf benim.'' Göz kırptı.

Konuşurken bir yandan yüzüme bir sürü farklı şey sürüyordu. Elindeki kırmızı ruju görünce küçük bir inilti çıkardım. ''O biraz fazla değil mi?''

''İnan bana çok yakışacak. Sen merak etme. Peki kim bu çocuk?''

''Derin Çağan.''

Kadın bir anda donup kaldı.

''İyi misiniz?'' dedim telaşla. Kadına inme mi indirmiştim acaba?

''İyiyim...iyiyim.'' Zorla gülümsedi. ''Makyajın bitti.'' Aynaya dönüp baktığımda ağzım açık kalmıştı. Bildiğiniz top model gibi filan görünüyordum. Kadın da yanımda bana bakıyordu ve yüzündeki merhametli ifade beni şaşırtmıştı. Duygulanmış gibiydi.

''Çok teşekkür ederim.'' Dedim kadına sarılarak. Kendimi tutamamıştım. Resmen hayatımı kurtarmıştı. Geri çekildiğimde kadın bana göz kırptı.

''Onu elinden kaçırma tamam mı.'' Dedi sonra fikir değiştirmiş olacak ki ''Ya da seni elinden kaçırmasına izin verme.'' Diye değiştirdi cümlesini

''Umarım.'' Derken bunu ne kadar içten söylediğime kendim bile şaşırmıştım.

Kadın kapıdan çıkmadan önce elime bir kağıt tutuşturdu. ''Yardıma ihtiyacın olursa aramaktan çekinme.'' Deyip gözden kayboldu.

Oradan çıkarken kendimi tazelenmiş hissediyordum. Daha emin adımlarla yürüyordum.... Biraz fazla emin belki de. Tökezlediğimde bir adam beni tutarak düşmemi engelledi. ''Teşekkür ederim.'' Dedim yanaklarım kızararak adama bakarken. Bu adam kesinlikle hayatımda gördüğüm en karizmatik adamdı. Şakaklarındaki hafif ağarmış saçları yakışıklılığından bir şey kaybettirmiyordu. Tanıdığım birine benziyordu sanki.

''Rica ederim küçük hanım, adınızı öğrenebilir miyim?''

Kekelemeden konuşmaya gayret ederek ''Deniz.''dedim.

''Gözlerinize ne kadar da yakışan bir isim.'' Dedi ve elini uzattı. ''Ben Selim Çağan. Memnun oldum Deniz hanım.''

Ağzımın açık kalması saçmaydı. Kime benzediği kabak gibi ortadaydı, adam Nefes'in babasıydı. Yani Derin Çağan'ın. Onun yaşlanmış hali karşımda duruyordu resmen.

''Ben de.''diyebildim birkaç saniyelik dalgınlığın ardından.

''Deniz.'' Arkamdan gelen sesi duyunca yaramazlık yapan bir çocuk gibi telaşla arkama döndüm. Yüzümü görünce Nefes'in gözleri büyümüştü. Ama bu durum fazla uzun sürmedi ve ifadesini eski haline getirdi. ''Bir saattir seni arıyordum.''

''Ufak bir kaza yaşadım da.''diye mırıldandım.

''Oğlum, bu güzel bayan arkadaşın mı?''

''Sevgilim.'' Dedi Nefes beni babasından uzaklaştırıp belime sarılırken.

''Aferin benim oğluma.'' Adam Nefes'in omzuna bir iki defa vurup sırıttı. ''Babasına çekmiş.'' Pekala... bu iltifattı herhalde.

''Allah korusun.'' Diye mırıldanan Nefes'i bir tek ben duymuştum.

''Hayatım...'' Selim beyin yanına gelen... woho güzel kadına bakakalmıştım. Kadının cesur kırmızı elbisesi kalçalarına yapışmıştı ve yırtmacından neredeyse bir tarafları görünecekti... göğüs ve sırt dekoltesi de cabası... kumaş o kadar azdı ki vücudunun çoğu yeri açıktı. Sarı lüle lüle saçları şampuan reklamındaki kadınlarınki gibi dalgalanıyordu. Silikonlu göğüslerinin uçlarını kumaşın üzerinden görebiliyordum ve Allah korusun yırtmacı biraz kenara kaysa ne görebileceğimden emin değildim. Çocuğum olsa gözlerini kapatırdım kısaca.

''Aşkım.'' Dedi selim bey kadının ince beline sarılırken. Kadın taş çatlasa 25 yaşındaydı. Selim bey ise 45 vardı.

''Aa, Derin.'' Kadın Nefes'in üzerine atılıp ona sarılınca bozulmuştum. Nasıl bir kadındı bu resmen çocuğu taciz ediyordu.

''Nasılsın canım?''

''İyiyim Nazan... bırakabilirsin artık.'' Nefes kadını kendinden koparmayı başarıp babasına itince zafer hissiyle Nefes'in koluna yapıştım.

''Bu kim?'' dedi Nazan beni işaret ederek. Sarhoştu sanırım.

''Derin'in sevgilisi.'' Dedi Selim bey.

''Hıh...'' kadın küçümseyen bir ifadeyle yüzüme bakınca dişlerimi sıktım. Kim oluyordu da bana böyle bakıyordu.

''Ooo herkes burada bakıyordum da.'' Yanımıza yaklaşan ses Poyraz'ındı. Zaten biz de onu bekliyorduk değil mi?

''Hoşgeldin oğlum. Gel, gel seni Derin'in kız arkadaşıyla tanıştıralım.'' Selim beyin ses tonu biraz dalga geçer gibiydi. Nefes'in suratına baktığımda çenesinin kasıldığını gördüm.

Poyraz Nazan şırfın... Nazan'ın elini sıktıktan sonra Selim beyin yanına geçti ve bize döndü. Nefes'in yüzüne sırıtarak bakarken bakışlarını bana çevirdi ve yüzündeki ifadenin donuşunu keyifle izledim. Birkaç defa gözlerini kırpıştırdıktan sonra kaşlarını kaldırdı. ''Deniz?''

''Siz tanışıyor musunuz?'' diye sordu Selim bey.

''Sayılır.'' Diye mırıldandı Poyraz duruşunu dikleştirirken.

''Deniz Poyraz'ın eski bir arkadaşı.'' Diye açıkladı Nefes. Bu defa o kocaman alaycı sırıtış onun yüzündeydi.

''Kıza bak çifter çifter götürüyor.'' Diye mırıldanan Nazan'ı umursamadım.

''Öyleyse bu çok hoş bir rastlantı.'' Dedi Selim bey Poyrazın omzuna şefkatle vurarak. Manzara beni bile rahatsız etmişti doğrusu, adam karşısında duran öz oğluyla alay ederken Poyraz'ı esas oğlu gibi lanse ediyordu.

''Selim bey, Taşkıran Holding'in yöneticileri geldiler.'' Diye seslendi telaşlı bir adam.

''Geliyorum.'' Selim bey bize döndü ve gülümsedi. ''Kusura bakmayın çocuklar iş beklemez. Size iyi eğlenceler.''

Poyraz yanımıza gelip Nefes'in omzuna kolunu attı ve ''Naber kardeşim?''dedi. Nefes omzuna atılan kola tek kaşını kaldırarak baksa da Poyraz'ın umrunda değildi.

''İyiyim.''

''Deniz'le işler ciddileşti demek?'' Aloo tam yanınızda duruyorum.

''Evet.'' Nefes elini belimden çekmiyordu ve yan yana sarılmış üç kişi oldukça dikkat çekiyordu.

''Biraz özel konuşalım mı?''

''Deniz'in yanında konuşabiliriz.'' Dedi Nefes. ''Ondan saklayacağım bir şey yok.''

''Benimle ilgili dostum. Hadi.''

Nefes bir an dursa da bana döndü ve eğilip dudaklarımı öptü. ''Hemen geleceğim.'' Nefes ve belimi saran eli uzaklaşırken o el olmadan üşüdüğümü hissettim. Çocuk çok iyi oynuyordu doğrusu. Ben bile inanmak üzereydim sevgili olduğumuza.

Birkaç adım ötede durup konuşmaya daldıklarında onları izlemeye devam ettim. Nefes sakin görünüyordu ve bu sakinliğinin Poyraz'ı çileden çıkardığı aşikardı. Birkaç dakikalık tartışmadan sonra bir adam yanlarına gelip Nefes'in kulağına bir şeyler söyledi ve o adamla birlikte uzaklaşırken Poyraz yanıma geldi.

''Derin'in bir işi çıktı, o dönene kadar sana eşlik etmeme ne dersin.''

''Ben...'' ne diyeceğimi bilemiyordum.

Aynı anda salonun ışıkları loşlaştı ve bir müzik atmosferi sardı.

''Dans ederek başlayabiliriz.'' Poyraz'ın uzattığı ele bakarken Nefes bana kızar mı diye düşünüyordum. Sonra ben kendime kızdım. Nefes kimdi ki? Gerçek sevgilim filan değildi sonuçta. İstediğimle dans ederdim. Son 5 dakikadır yalnız başına sessiz duran Nazan'a bir bakış attım.

''Hanfendiyi yalnız bırakmasak mı?'' diye mırıldandım. Artık kendimi bile kontrol edemiyordum. Beynim başka düşünse bedenim Nefes'in isteklerine göre hareket ediyordu.

''Nazan'a bir şey olmaz, o alışıktır. Gel hadi.'' Elimi uzatmama fırsat bırakmadan kendisi tutup beni piste çekti, diğer dans edenlerin arasına. Bu topuklularla zar zor yürüyebiliyorken nasıl dans edecektim hiçbir fikrim yoktu. Adımlarımı sağlam atmaya odaklandım.

''Derin'le gerçekten bir ilişkiniz olduğuna şaşırdım.'' Dediğinde savunma mekanizmam devreye girdi ve sert bir sesle konuşmaktan kendimi alamadım.

''Neden? Yeterince iyi değil miyim?''

''Hayır, hayır saçmalama. Sadece Derin'in ilişkilerle pek işi olmaz. Anlarsın ya.''

''Demek ki yanılıyorsun.''

''Sanmam. O bağlanmayı sevmez, hergün başkasıyla takılır. Benim gibi değildir yani.''

''Ne mutlu sevgiline.'' Dedim iğneleyerek.

''Sevgilim yok maalesef.'' Dedi.

Güldüm.''Ne demek yok. Bardaki gece bana tanıştırdığın kız?''

''Yapma Deniz... o sadece seni kıskandırmak içindi. Farketmemiş olamazsın.''

''Öyle mi diyorsun?''

''Evet. Zaten ben senin de Derin'le beni kıskandırmaya çalıştığına emindim. Hatta hala eminim.''

''Sence sırf kıskandırmak için bu kadar uzun bir ilişki yaşanır mı? Beni ailesiyle tanıştırdı.''

''Ne önemi var ki. İki gün sonra unutulur.'' Nazan'a doğru bakarken Nefes'in onu dansa kaldırdığını gördüm ve tökezleyip Poyraz'ın ayağına bastım.

''Ay özür dilerim, kusura bakma.'' Dedim utanarak.Bu ayakkabılardan nefret ediyordum. Az sonra onlar da dans pistinde yanımızdaki yerlerini almışlardı. Nazan'ın yılışıklığı bütün dikkatimi dağıtıyordu. Poyraz'ın ayağına iki kez daha bastım.

''Bu ayakkabılar pek benlik değil de, özür dilerim.''

''Ne önemi var canım.'' Derken dişlerini sıkıyordu. Göz ucuyla Nefes'in bıyık altından güldüğünü gördüm. Ve bize doğru eğildi.

''Eş değişimi?'' Poyraz'ın cevap vermesine fırsat vermeden elimi tutup beni kendine çekti ve işte kollarının arasındaydım yine. Belime sarılan kolunun orada yer edeceğini düşünmeye başlamıştım.

''Demek dans.'' Dedi beni azarlayan bir ses tonuyla.

''Evet.'' Dedim başımı kaldırarak.

''Beni öfkelendirme pahasına.''

''Sen benim hiçbir şeyim değilsin, öfkelenmeye hakkın yok.''

''Sen benimsin.'' Elimi dudaklarına götürüp bileğimin iç kısmını öptü. Tam damgasının olduğu noktayı. Bu titrememe neden olmuştu, ciddi ciddi ona ait olduğumu hissediyordum.

Sırıttı. ''Belki de ayaklarını ezerek çürütmen için Poyraz'a bir şans daha vermeliyim.'' Utançtan kızardım. Demek görmüştü. Şu anda kollarının arasında kayar gibi dans ederken sakarlığımı gram hissetmiyordum. Bedenimin tüm kontrolü onda gibiydi. Hatta tek bir beden gibiydik uyum akıl almaz derecedeydi.

''Böyle iyi dans edebildiğini bilmiyordum.''

''Hakkımda henüz bilmediğin çok şey var küçüğüm.''

Συνέχεια Ανάγνωσης

Θα σας αρέσει επίσης

MARAZLI (+18) Από Semerida

Ρομαντική

143K 4.3K 23
Ağzımı kapatmış güçlü eller baskısını biraz daha arttırırken Peyami bedenini benim ki ile bir bütün yapmak ister gibi sokuldu Göğüsüm hızla yükselip...
1.1M 46.3K 43
0545* Sizi "MAFYA" adlı gruba ekledi #Romantizm kategorisinde 1.Sıra✨ #3Ay kategorisinde 1.Sıra✨ #Siyah kategorisinde 1.Sıra✨ #Esir kategorisinde 1.S...
Savaş Ağa Από Berna

Ρομαντική

3.3M 121K 67
Berdel'e kurban gitmiştim. Hiç tanımadığım, bilmediğim bir adamla evlendiriliyordum. İkiz erkek kardeşim yerine ben hayatta kalmıştım, ben yaşamıştım...
395K 2.3K 5
YENİDEN YAZILIYOR 🍷⛓️🌓 Enemies to lovers... ⛓️ ~mafya İyi kalpli ama yaşadığı ilişkiler yüzünden kırık olan Ahu ablası evlenince onunla aynı evde...