PEŞİMDE ZOMBİ VAR (TAMAMLANDI...

By Sema_Coban_YalknK

518K 31.9K 16.7K

X-18AB9 adında bir virüs..Kim bile bilirdi ki bu küçücük virüsün medeniyetin eşiğindeki Dünya 'nın sonunu ge... More

- TANITIM -
BAŞLANGIÇ
YAŞAMAK İÇİN KAÇ
YENİ İNSANLAR
KURTULMAK İÇİN UMUT
TERRENE ASKERİ KAMPI
ÖLMEMEK İÇİN ÖLDÜR
LABORATUVAR
KASABA
SİLAH
OTOBÜSTEKİ KARGAŞA
ANONS
ZOMBİ YIĞINI
ORMAN
GOLF SAHASI
NEREDELER ?
YÜKSELEN ALEVLER
SAKIN BURADAN ÇIKMA
PLAN BUYDU JACK !
ÇIKIŞ YOLU
İKİ TARAF : ZOMBİ
KIYAMET TESİSİ
EV
TERK EDİLMİŞ ŞEHİR
HARİCİ DİSKİN SIRRI
KALİOLA
TERK EDİLMİŞ OKUL-ALİCE
URANYUM MADENİ
ZOMBİLERE KARŞI SAVUNMA
SİYAH YARATIK
GEMİ
BEKLENMEDİK..
X-18AB9 ANTİDOT
PEŞİMDE ZOMBİ VAR
TAHTA DUVARLARIN ARDINA KASABA
ADA
ARSİA :KURTULUŞ
ARSİA 'DAKİ KAOS
NEREDEYİM ?
ŞEHRİN DIŞI
JACK 'İN PLANI
DOSTTAN GELEN KURŞUN
JOHN 'U ARARKEN
FİNALE DOĞRU -1
FİNAL
ÖZEL BÖLÜM- PEŞİMDE ZOMBİ VAR 2

SAVUNMA

5.9K 400 93
By Sema_Coban_YalknK

İnsanlar ellerini havaya kaldırarak ;

''Defol !''

diye bağırıp sloganlar atıyor üzerime gelerek benim ellerim ile motoru daha sıkı kavramama neden oluyordu.Arkama baktım kaçacak hiç bir yerim yoktu.Çaresizce beni tıpkı bir yem gibi o acımasız adamların önüne atmalarını bekleyecektim.

O kargaşa ve gürültü içerisindeki küçük Orron 'un dudaklarından dökülen sözcükler ,Orrron 'un babası ile konuşmasına kulak kabartmama neden oluyordu ;

''Baba onu tekrar kurtaramaz mısın ?''

''Bak evlat ,hastalıklı kişiyi öldürmeyi sadece bir kişi istiyordu fakat şimdi Onun dışarı atılmasını herkes istiyor.Eğer onu kurtarmaya çalışırsak bizi de onun gibi dışarı atarlar..''

Biraz sonra muhtemelen ölecektim ve ölmeden önce beni savunan bir kişi olması ve hatta beni kurtarmak isteyen kişi  çocuk bile olsa beni sevindirmişti.En azından bir çocuğun gözünde hep iyi olarak kalacaktım..

Bir kaç dakika sonra üzerime gelen büyük bir kalabalık beni tutmuş zombi ile benim bağlı olduğumuz ipi çözmeye dahi tenezzül etmeden ipi kopartıp ,beni kollarımdan tutarak motordan kaldırıp yaka paça dışarı atmak üzere ayaklarımı yerde sürükleyerek kapıya doğru götürüyorlardı.O sırada küçük Orron ;

''Bırakın onu !'' diye bağırdı ve elindeki orta büyüklükteki bir taşı ,benim sol kolumdan tutarak kapıda bekleyen o adamlara vermek üzere olan kıvırcık ,koyu kahve saçlı bir adamın kafasına attı.Taş benim kafamdan kıl payı sıyrılarak adamın tam alnının ortasına gelmiş ,aldığı darbeden dolayı adamın alnının doku bütünlüğü bozulmuş ,taşın oluşturduğu açıklıktan kanlar yüzüne doğru süzülüyordu.

O anda kafasına taş gelen adamın acı içindeki bağırışı hariç tüm bağırışlar kesilmiş beni tutan insanlar beni bir anda yere bırakmışlardı.Ben daha olayın şaşkınlığını yaşarken bir anda  yere kapaklandım.Büyük bir acı darbesi işlemiş olan yüzümü yerden kaldırdım ve toparlanmaya çalıştım.Bu sırada insanlar ise susmuş ne yapmak istediğini anlayamadıkları küçük Orron 'a bakıyordu.Buna karşılık öfkeli kasaba halkına  parlayan gözleri ile bakan küçük Orron ;

''O benim köpeğimi kurtardı.O iyi bir insan!''

diye bağırdı.İnce ve az çıkan sesindeki hafif öfke belli oluyordu.

Fakat insanlar Orron 'u dikkatte almamış hata onun küçük bedeninin üzerine yürümeye başlamışlardı.Bense bu sırada yere yüz üstü kapanmama bağlı olarak kanayan burnumu tutuyor kanamanın durması için baskı uyguluyordum.Öfkesi zerre kadar dahi dinmeyen kalabalığın büyük bir kısımı adeta beni linç etmek istermişcesine tekmelerini vücudumun çeşitli yerlerine geçiriyor özellikle ise böbreklerimin bulunduğu yan bölgelerime  vuruyorlardı.Aldığım darbelere dayanmaya çalışıyorken kasaba halkının geri kalanı küçük Orron 'a iyice yaklaşmışlardı.Bunun üzerine oğluna zarar gelmesini istemeyen Orron 'un babası;

''Reddesoa çetesi bizim kasabamızı daha önce kaç kez yağmalamadı mı !Ailelerimizi kaçırıp öldürmediler mi !Evlerimizi talan edip yiyeceklerimizi ellerimizden almadı mı !Biz hala neden onları dinliyoruz !Artık onlara karşı koyma vakti gelmedi mi !''

diye bağırdı avazı çıktığı kadar bağırarak.İkna edici bu cümlelerinin ardından tekrar sessizliğe bürünmüş olan insanlar bir anda ;

''Evet!'' diye bağırdı.

Hala adını bir türlü öğrenemediğim Orron 'un babası;

 ''Kasabanın giriş kapısını kapatın diye bağırdı.''

İnsanlar kapıya yüklenerek kapıyı kapatırlarken kapıdan bir an olsun ayrılmayan ,benim peşimde olan ve Orron 'un babasının bahsettiği Reddesoa çetesinin adamları ;

''Size bir saat süre tanıyoruz ,eğer hala o kaçak elimizde olmazsa hepiniz sonuçlarına katlanmak zorunda kalacaksınız.''

Ben tüm bu olanları sadece ve sadece izlerken benim yüzümden onca insanın öldürülmesini istemiyordum.Bir an gidip onlara teslim olmayı düşündüm.Fakat ;

Şuanda teslim olmayıp zombiyi Arsia 'ya götürmeyi başarabilirsem buradaki insanların sayısından çok daha fazla insanın kurtulması sağlayacaktım bu düşüncem gidip kendi ellerimle teslim olmama engel olmuştu.

O sırada kendi aralarında konuşan kalabalığın içinden bir ses yükseldi ;

''Peki ama sadece av tüfeklerimiz ve bir kaç fişeğimiz var onlarla nasıl karşı koyabiliriz ki ?''

Orron 'un babası ;

''Pekala herkes beni dinlesin ;

Bir saatimiz var,her ne kadar zamanımız az olsa da bu kasabayı savunacağız ve özgürlüğümüze kavuşacağız.Duvarların dibine bulabildiğiniz tüm taşları yığın.Ayrıca etrafta ne kadar ağaç varsa dallarını kırın ve ucu hafif sivri bir şekilde yontun.Bulabileceğiz bütün metal parçalarını ve metal sac parçalarını yonttuğunuz dalların ucuna geçirin ,bağlayın.Hazırladığınız bütün dal parçalarını buraya meydana yığın.Ayrıca malzeme deposunda beş büyük çuvalın içinde kireçler vardı onları bulabildiğiniz kadar küçük poşetler ile poşetleyin ve  buraya getirin.Ayrıca okuldaki bulabildiğiniz tüm oksijen tüplerini buraya getirin.''

Orron 'un babasının  bu saydıkları ile ne yapacağını gerçekten merak ediyordum o sırada uzun kumral saçlı ve koyu sarı sakallı ,yaklaşık otuz yaşları civarında, kalın sesli bir adam ;

''Peki oksijen tüplerini ne yapacağız ?''

Orron 'un babası ;

''Oksijen tüplerinin uçlarına kısa su hortumları geçirip ,oksijen tüplerinin ucuna geçirmiş olduğumuz bu kısa su hortumlarının ucunun denk geldiği kısımları daire şeklinde kesip oyarak ,Çapı çok daha büyük bir ana hortuma geçireceğiz.Yani tüm oksijen tüplerinin ucu büyük bir ana hortumun içinde kalacak.Oksijen tüplerini açıp en büyük ana hortumun ucuna bir tıpa yerleştirdikten sonra kapının ,dış tarafındaki girişe yakın bir yere yerleştirip hortumun ucunu aşağıdan duvarların iç tarafına koyacağız.''

İnsanlar toplu bir şekilde kasabının çeşitli yerlerine dağılıyor Orron 'un babasının bahsettiklerini yapmaya çalışıyorlardı.Bense nihayet toparlanmış ,kendime gelebilmiştim.Omuzlarımı silktikten sonra ellerim ile üzerimi çırptım ve motorumun yanına gittim.Fakat tüm yaşananların sorumlusu bendim bu yüzden motoruma binip öylece kaçıp gidemezdim.Bende onlar ile kalıp savunmaya yardım edecektim.

Ben savunmaya katıldığımda insanlığın tek umudu olan zombi güvende olmalıydı.Onu kimsenin bulamayacağı bir yere saklamalıydım.Kısa bir süre etrafa göz gezdirdikten sonra en uygun yerin çöp konteynerı olduğu kanaatine vardım ve zombiyi çöp konteynerının içine koyarak kapağını örttüm.Zombinin beni ısırmaya çalışmaması hala tuhafıma giderken biraz da olsa dinlenmek için yere çöktüm ve sırtımı çöp konyternerının yakınındaki  küçük kırmızı tuğlalardan yapılmış duvara dayadım.Motorun aynasında kendime baktım  her ne kadar karanlıkta fazla inceleyemesem de yüzüm kan içindeydi.Patlamış olan dudaklarımın şişmiş kaşımın üzerinden hafif hafif kan damlaları süzülüyordu..

İnsanlar hazırladıkları malzemeleri meydana yığıyorlardı.Oradan malzemeleri ellerine alan insanlar ise ağaç tomruklarından yapılmış duvarların iç yani kasabayı gören ve sadece giriş kapısının bulunduğu tarafında tahta ve yanlamasına uzun ,dümdüz ve her yeri yerden eşit yükselikteki,altı tahta kalaslar ile desteklenmiş ;korkuluksuz tahta balkonu andıran bölmeye çıkıyor ve orada Reddesoa çetesinin üyelerinin gelmesini bekliyorlardı.

Bense biraz dinlenmiş sonra gücümü toplamıştım.Yavaş yavaş yürüyerek el yapımı mızrağı andıran insanların meydana yığdığı ucuna sivri metal parçalarının bağlanmış olduğu yontulmuş ağaç dallarından 5 tanesini alarak sırtıma  astım.Ardından tıpkı diğer insanlar gibi  ağaç tomruklarından yapılmış duvarların iç yani kasabayı gören ve sadece giriş kapısının bulunduğu tarafında tahta ve yanlamasına uzun ,dümdüz ve her yeri yerden eşit yükselikteki,altı tahta kalaslar ile desteklenmiş ;korkuluksuz tahta balkonu andıran bölmeye tahta basamaklara basarak çıktım.

Yaklaşık on on beş dakika sonra yukarıda yerine güneşe bırakmak için hazırlanan ve gök yüzünden yavaş yavaş silinen ay hakimken karşımızdaki ormandan sesler yükseldi.Bu seslere eşilik eden ve  yukarıya doğru çıktıktan sonra aşağı süzülerek inen tozu belli eden ışık hüzmeleri buraya çeşitli araçların yaklaştığının göstergesiydi.Ben araçların yanılgısına uğrayarak daha geç geleceklerini düşündüğüm çete üyeleri araçlardan önce gelmiş ben daha olduğunu anlayamadan birden aşağıdan üzerimize ateş açılmıştı.Silah sesleri ormanda yankı yaparak ürkütücü bir hal alırken benim bulunduğum tahta bölmedeki insanlar av tüfekleri ile Reddesoa çetelerine karşılık veriyorlardı.

Kısa bir süre sonra kasabayı savunan halkın av tüfeklerinin tüm mermileri bitmiş ormanın içinden hızla gelen çete üyelerine ait araçlar ormandan çıkmıştı.Ormandan çıkar çıkmaz en önde gelen önünde büyük metal domuzluk ,koruyucu tampon bulunan büyük bir kamyonet hariç tüm araçlar durmuştu.Durmuş  araçlardan elleri silahlı çete üyeleri inerken en önde gelen onü büyük metal domuzluklu ,koruyucu tamponlu kamyonet tahta duvarı yıkmak üzere büyük bir hızla yaklaşıyordu.O sırada duvarın hizasında bulunan bir evin çatısına çıkmış olan ve elindeki dürbünü ile aşağıya bakan Orron 'un babası ;

''Herkes duvardan aşağı insin ! ''

diye bağırdı.

Benim durduğum tahta bölümün üzerinde bulunan büyük  kalabalığın içinden geçerek duvardan aşağı indim.Saniyeler sonra bir kişi hariç herkes duvardan uzaklaşmıştı;

Duvarın dibinde elinde bir meşale ile duvarın tam dibinde duruyordu.

 Orron 'un babasının ;

''Şimdi ! ''

diye bağırması ile birlikte duvarım tam dibinde elinde tuttuğu meşaleyi ,yerden ucunu kaldırdığı oksijen tüplerinin uçlarının bağlı olduğu hortumun tıpasını açtı ve meşale ile birlikte ateşe verdi;

Büyük bir patlama sesi eşliğinde birden ateşin en acımasız renk tonlarına bürünen hava aydınlandı.Ateşin hoş fakat bir o kadar korkunç olan sesi ormanda yükselirken Orron 'un babası ;

''Herkes duvarlara !'' diye bağırdı.

Büyük bir hızla insanlarlar ile birlikte tekrar ağaç tomruklarından yapılmış duvarların tahta uzun ,dümdüz ve her yeri yerden eşit yükselikteki korkuluksuz tahta balkonu andıran bölmeye çıktım.Mavi gözlerim ateşin sarının ,turuncunun ve  kızılın en vahşi canlı tonların rengine bürümüş , sim siyah göz bebeklerimde oksijen tüplerinin patmalasının etkisiyle takla atıp ters dönmüş kamyonetin kararmış hala üzerinde alevler bulunan yanık iskeletiyle ,yanmış insan bedenlerinin yansıması işlemişti.Havada ki  buram buram yanık kokusu midemi ayağa kaldırırken üzerime gelen kurşunlardan  küçük sağa sola hareketler ile kaçmaya çalışıyordum.

Av tüfeklerinin mermisi bitmiş olan ve geriye kalan tüm insanlar ise ucuna sivri metal takmış olduğumuz yontulan ağaç dallarını adeta keskin  bir mızrak gibi kullanıyor ;Tahta surların aşağısında üzerimize kurşun yağdıran kalabalık çete üyelerinin üzerine atarak onlara saplanmasını sağlıyorlardı.Artık bende odaklanmalı bende tıpkı diğer insanlar gibi bunu yapmalıydım.Sırtıma asmış olduğum yontulmuş ağaç dallarının içinden birisini elime aldım ve sıkıca kavradım.Dikkatlice aşağı baktım ve derin bir nefes aldım.Gözüme kestirdiğim bir adamın bedenindeki hedef alabileceğim en kolay yerine yani vücudunu en geniş yeri olan göğüsünü hedef aldım ve ;

''1''

''2''

''3''

Bir anda ucuna keskin  sivri metal bağlanmış olan yontulmuş ağaç dalını adamın üzerine fırlattım.Ok gibi giden yontulmuş ağaç dalı adamın sağ göğsüne saplanmış neredeyse adamın akciğer dokusuna kadar ulaşmıştı.O sırada bir el beni sağ tarafa doğru itti.Sarsılmanın etkisi ile yanımda duran orta yaşlarda bir  adama çarptım.Beni kimin ve neden ittiğini anlamak için sol yanıma baktım.Beni iten genç bir çocuktu.Kaşlarımı çattım ve sinirli bir bakış takındım.Tam beni neden bu şekilde ittiğinin hesabını soracaktım ki genç;

''Dikkat et ,bir kurşun tam kafana isabet edecekti.''

demesi ile bir anda çatık kaşlarım aşağı inmişti.Hayatımı kurtaran gence ;

''Teşekkür ederim.''diye karşılık verdikten sonra artık daha dikkatli olmam gerektiğini anlamıştım.Hafif aşağı doğru eğildim.Bu sayede ağaç tomruklarının sivri uçlarının arasına biraz da olsa gizlenebilirdim.

Geriye dört ağaç dalım kalmıştı.Bir yontulmuş ağaç dalını daha sırtımdan yavaşça çekerek elime aldım.Gözüme bir çete üyesini daha kestirdim.Fakat tam o sırada çete üyeleri getirmiş oldukları büyük merdivenleri duvara dayamışlar yukarıya; bizim savunmayı yaptığımız tahta bölmeye çıkmaya çalışıyorlardı.

O adamı bırakıp  duvarın sağ tarafına dayanmış olan merdivenden gelen yağmacı Reddesoa çetesinin üyelerine baktım ve merdivene ilk çıkmış olan ve  en üste gelen top sakallı büyük kas yığını kollarındaki dövmeleri ile göze çarpan adamı gözüme kestirdim.Hedef almak için vaktim yoktu çünkü adam yukarı çıkmak üzereydi.Kasabayı savunan diğer insanlar duvarların diğer çeşitli yerlerine dayanmış olan merdivenlerdeki çete üyeleri ile başa çıkmaya çalışırken ben bir anda eğilmiş olduğum yerden dim dik doğruldum ve adamın üzerine fırlattım.Adamın  karının tam ortasına saplanan yontulmuş ağaç dalının sivri ucunun girdiği yerden kanlar aşağı doğru büyük bir hızla süzülürken adam karını tutuyordu ki bir anda kafasına saplanan bir yontulmuş ağaç dalı ile birlikte bir anda yere düştü.Yere düşerken beraberinde merdivene çıkmaya çalışan iki adamı daha düşürmüştü.

O sırada Orron 'un babası ;

''Kireç torbalarını atın !''

diye bağırdı.

Dayamış oldukları büyük merdivenler ile  duvarların yukarısına yani yukarı bizim bulunduğumuz yere çıkan çete üyelerine mızrağı andıran yontulmuş ağaç dallarını saplayıp çıkarttıktan sonra onları aşağı iten kasabalılar Orron 'un babasının emri üzerine yanlarına almış oldukları kireç torbalarını ağaç tomruklarından yapılmış tahta surların aşağısına atmaya başlamışlardı.

Yere çarparak ulaşan kireç torbaları patlıyor , etrafı beyaz tozları ile kaplayarak çete üyelerinin görüşünü engelliyordu.Bunu fırsat bilen kasabayı savunan halk duvara dayalı merdivenleri geri aşağı itmiş merdivenlerdeki çete üyelerinden de kurtulmuştu.Kasabayı savunan halk ellerinde kalan son yontulmuş ağaç dallarını atamayıp mızrak niyetine kullandıkları için duvarın dibine yığılmış taşları alıp aşağı atıyorlardı.

O sırada birden araçların içinden inen üç kişi ellerinde taşıdıkları büyük alev püskürtücü makineler ile ağaç tomruklarından yapılmış tahta surların üzerine ateş püskürtmeye başladılar.Duvar kalın olduğundan duvarlar henüz alev almamış buna karşın tüm insanlar duvardan aşağı inerek geri çekiliyordu.Bense hala duvarın üstünde ;

adeta büyülenmiş gibi ormanın içindeki ağaçları yıkarak gelen ,farlarında ki ışık neredeyse ormanın yarısına dağılan karanlıktan dolayı henüz ne olduğunu göremediğim büyük bir araç hızla ormanda bu yöne doğru gelişini izliyordum.O sırada bir ses ile irkildim ;

''İn oradan !''

kimden geldiğini fark edemediğim bu ses ile birlikte kendime gelip duvardan hızla aşağı indim.Ben duvardan indikten saniyeler sonra alev almış olan tahta duvarın bir kısımı büyük bir gürültü ile birlikte  yıkılmıştı.O baka kalmış olduğum araç büyük bir kepçe idi.Fakat devasa bir kepçe..Devasa kepçe yıktığı ağaç tomruklarını etrafa doğru saçarken çetenin adamları açılan boşluktan içeri dalmışlardı.

Orron 'un babası bunun üzerine ;

''Durun teslim oluyoruz !''

Karşı koymayan çalışan insanların doğrultulan silahlar karşısında yapacak hiç bir şeyleri kalmamış ,çetenin adamları tüm insanları meydanda diz çöktürterek teslim olmalarını sağlıyor onları bir araya topluyor ve içlerinde ki kaçak kişiyi yani beni arıyorlardı.Ben çete üyelerinden birisinin gözüne bıçak sapladığımda onun yanında duran çete üyesi benim yüzümü görmüştü.Tek tek insanların yüzünü eli ile kaldırıyor ,yüzlerini inceliyor , ardından beni bulamadıkça büyük bir öfke ile insanların yüzünü geriye savuruyordu.

Bense yakalanmamak için bana en yakın olan bir binanın içine girdim ve sesleri duyabilmek için hafif aralık bıraktığım kapıya yakın olan köşeye sindim.Kafamı hafif kaldırarak camdan dışarıyı izlemeye başladım.Güneş yavaş yavaş doğmaya başlarken içlerinden Reddesoa çetesinin Lideri olduğunu düşündüğüm ve sürekli birilerine emir veren adam ;

''O kaçak nerede !''

diye bağırdı ,yere diz çökmüş elleri havada çaresizce bekleyen kasaba halkına dönerek.

Kimseden ses çıkmaması üzerine ;

''Her yeri arayın ve onu bulun !''

diye emir verdi büyük bir hiddetle adamlarına.

Artık kendimi düşünmüyordum.Zaten ısırılmıştım..Yaşasam ne fark edecekti ki ?Fakat Bella 'nın uğurunda canını kaybetmiş olduğu o tedaviyi tüm insanlık ve Bella için yapmalıydım.Bu yüzden burada kalıp yakalanmayı bekleyemezdim.Zaten vaktim gittikçe daralıyor insanlığımı yitireceğim karanlık gittikçe beni içine çekiyordu.. 

Bir şeyler yapmalıydım o sırada binanın çatısına çıkılan merdiven gözüme çarptı.Büyük bir hızla merdivenlerden yukarı çıktım ve çatının yaklaşık 1 metre boyundaki çatı köşelerinin dibine çöktüm.Gözlerim ile etrafı süzmeye başladım.Kasaba halkından fazla sayıda olan çetenin üyeleri tüm binaların ve sokaklara dağılmış her yerini didik didik arıyorlardı.Ben bir aşağıya bakıyor bir çıkmış olduğum çatının kapısına bakıyordum.

Karanlığı süpürerek doğan güneş etrafı aydınlatırken öfkesi hala dinmeyen çete lideri hıncını masum insanlardan çıkarıyordu.Dakikaların geçmesine karşın hiç bir çete üyesi çatıya çıkıp çatıları kontrol etmiyor bu durum beni sevindirirken bir yandan ise plan kurmak için düşünmem için vakit kazandırıyordu.

O sırada çete üyelerinden birisi zombiyi saklamış olduğum çöp konteynerına doğru yöneldi.Bir şeyler yapmalıydım ,tek umudum olan zombiyi onun öldürmesine izin veremezdim.Adamın çöp konteynerını aralaması ile birlikte zombi adamın üzerine atlayarak gırtlağını koparttı.Adamın gırtlak parçası zombinin ağzında kalırken adamın boynundan akan oluk oluk kana rağmen adamın eli  silahın tetiğine basılı kalmış yere düşmek üzere bedeninin can çekişmeleri ile birlikte elindeki silahtan çıkan kurşunlar rastgele dağılıyor insanlar ve çete lideri ne olduğunu anlamamış etrafa bakınıyorlardı.

Bu zombiyi kurtarmam için bir fırsattı.Nefesimi tuttum ve tek gözümü kapattım.Çete liderinin kalbini hedef aldım ve tüm gücümü yükleyerek mızrak gibi keskin ; ucu sivri metal bağlı olan yontulmuş ağaç dalını fırlattım.Esen rüzgar ile aynı yönde ilerleyen ağaç dalı çete liderinin tam kalbine saplanıyordu ki Dalın ucu ile liderin kalbi arasında santimler kala yanında duran bir adamı onun önüne geçti ve yontulmuş ağaç dalı onun sırtına saplandı.Başta çetenin lideri olmak üzere çeteciler mızrağı andıran yontulmuş dalın  nereden geldiği alamaya çalışırken kasabayı savunan ,çaresizce teslim olmuş insanlar ise bu karışıklıktan faydalanarak çete üyelerine tekrar karşı koymaya başlamışlardı.Ve onların silahlarını alarak daha da güçlü bir savunma yapıyorlardı.

Yerim belli olmadan bu kargaşadan yararlanarak zombiyide alıp tekrar yola koyulmalıydım.Fakat gitmeden önce o lanet yağmacı çetenin liderini öldürüp bu insanları ondan kurtarmalı ve benim bir daha peşime düşmesine engel olmalıydım.

Aşağıya baktım fazla yüksek değildi.Çete üyelerinden birisi beni görmüş benim bulunduğum binanın kapısının önünde bana bakıyordu.Tam benim burada olduğumu bağırarak diğerlerine haber vermek için bağırıyordu ki elime almış olduğum ucu sivri yontulmuş dal ile birlikte çatıdan aşağı ,adamın üzerine atlayarak sıkıca kavramış olduğum ucu sivri yontulmuş dalı adamın tam kafasının ortasına sapladım.Adamın kafasının derinliklerine giren ve sadece ucu değil gövdesinin bir kısımı da ilerleyen yontulmuş dalın saplı kaldığı yerden fışkıran kan yüzüme doğru sıçrarken adam yavaş yavaş yere düşüyor bende ağaç dalın sapını bırakıyordum.Yontulmuş ucu sivri metal bağlı dal adamın kafasında saplı kalmış adam acı içinde haykırırken ben bu sayede kolayca yere inmiş ve çete liderini öldürmek için üzerine doğru.hızla koşmaya başlamıştım ;

Sırtımdaki kalan son iki yontulmuş ağaç dalını elime aldım ve birisini üzerime doğru gelen çete üyesine fırlattım Çete liderini öldürmeye o kadar çok odaklanmıştım ki adamın neresine saplandığına bile bakmadan hızla koştum ve çete liderinin önünde duran kişiye tekme atarak ittikten sonra kalan son mızrağımı tüm gücüm ile çete liderinin  kalbinin tam üzerine sapladım.Daha önce başaramayıp kalbine girdiremediğim yontulmuş ucu sivri  ağaç dalı çete liderinin kalbinin en derinliklerine girmiş benim dalı biraz daha ileriye itmem ile dalın diğer ucu sırtından çıkmıştı.Adam sendeleyerek yere düşerken adamın ağzından kan gelemeye başladı.

Herkes olayın şaşkınlığı içinde dona kalmışken ben çöp konteynerlarının yanına koştum.Nefes nefese kalmış bir şekilde zombinin çürük kolundan  tutarak kasabanın dışına doğru koşmaya başladım..

Herkesin birbirine girmiş olması işimi bir hayli kolaylaştırırken kasabanın dışına çıktım.Bana en yakın duran ve çete üyelerinden birine ait olan arabanın kapısını açtım.Arabaya önce zombiyi bindirmeliydim bu yüzden ön kapıyı geri kapatıp arka kapıyı çatım ve zombiyi içeriye adeta bir eşya parçası gibi fırlatarak içeri ittikten sonra şoför koltuğunun kapısını açmak için elimi uzattım.Tam kapıyı açıyordum ki o sırada sağ kolumda büyük bir acı hissettim.Bir şey tıpkı bir iğne gibi girmiş deri ve kas tabakamı aşarak sanki kemiğime saplanmıştı.Sağ omuzlarımın arasından arkama baktım ;

esmer siyah saçlı iri yapılı bir adam elinde tuttuğu büyük bir bıçağı benim omzuma yakın bir bölgedeki sağ koluma saplamış yüzüne pis bir gülümseme takınmış bir şekilde bana bakıyordu.

Yayınlama Tarihi :09.04.2016


(Arkadaşlar gözünün önünde canlandıramayanlar için basit bir taslak koydum.savunmanın yapıldığı ağaç tomruklarından yapılmış duvarların iç yani kasabayı gören ve sadece giriş kapısının bulunduğu tarafında tahta ve yanlamasına uzun ,dümdüz ve her yeri yerden eşit yükselikteki,altı tahta kalaslar ile desteklenmiş ;korkuluksuz tahta balkonu andıran bölme aşağı yukarı buna benziyor.Fakat duvarın daha kalın , yüksek ve ağaç tomruklarından yapılmış hali ,büyük bir kapısı ve o tahta bölme iki kat değil boydan boya uzun ,düz bir kat olduğunu düşünün.. :) 

Continue Reading

You'll Also Like

6.2M 331K 57
Ben Zümra Akça... Bu dünyadaki bütün acıları tadan, ufacık kalbinde sarılacak bir yara bırakmayan kadınım. Bu dünyadaki en hissiz olduğum kadar en h...
15.8M 645K 55
"Soyun!" "Ne?" Yaşlı adam oturduğu masada kaşlarını çatmıştı ki yanındaki kadın tebessüm ederek bana döndü. "Sadece hırkanı çıkar ve bize sol kolunu...
4.7M 281K 83
Her şey; aslında bütün aile fertlerinin yapmak isteyip de yapamadığı, ailenin küçük oğlu Murat ve eşi Nalan'ın isyanıyla aile apartmanını terkedip, o...
6.4M 238K 56
Arslan ve Çise'nin hikayesine benimle birlikte tanıklık etmeye ne dersiniz... ▪KESİT▪ " Beni asla bırakmayacaksın değil mi ? " Hıçkırıklarımın arasın...